Etiket: Çiftçisini

  • Dolu ve yağış Adana çiftçisini üzdü

    Adana ve çevresinde son günlerde yaşanan dolu ve yağış, başta karpuz olmak üzere ekili ürünlerde zarara neden oldu.

    Bölgede incelemelerde bulunarak çiftçilerle görüşen Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, Seyhan ilçesine bağlı, Camuzcu, Kayışlı, Karayusuflu, Çaputçu ve Köylüoğlu mahallelerinin de yer aldığı bölgedeki şiddetli yağış ve dolunun çiftçiyi üzdüğünü ve tabi bir afetin söz konusu olduğunu bildirdi.

    20 bin dekar alanda zarar oluştu

    Yaklaşık 20 bin dekar alanda aşırı yağış ve doludan kaynaklı ciddi bir zarar oluştuğunu vurgulayan Başkan Doğru, “Zarar gören tarım alanlarındaki ürünleri ciddi bir masrafla hasat aşamasına getiren üreticilerimiz zor durumdalar. Ekili ürünlerdeki zararın yaklaşık yüzde 30-80 civarında olduğunu tahmin ediyoruz” dedi.

    Zirai kredi vadeleri uzatılmalı

    Doğru, zirai kredi vadelerinin uzatılması ve çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden destek beklediklerini vurguladı.

    Milletvekillerine çağrı

    Bölgede oluşan zararın yetkili birimlerce denetlenerek kayıt altına alınması gerektiğine dikkati çeken Başkan Doğru, ayrıca bölge milletvekillerinden de bölgede inceleme yaparak, çiftçinin mağduriyetinin giderilmesi konusunun takipçisi olmalarını beklediklerini sözlerine ekledi.

  • Müsteşar Yazıcı: “İthal ettiğimiz her bir hayvan yurt dışının çiftçisini desteklemek demektir”

    Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Nusret Yazıcı, Erzurum’un yetiştirici bölge ilan edildiğini ve doğan her buzağı sahibine 4’üncü aya geldiğinde 750 TL destek verileceğini belirterek, “Erzurum’un istenilen potansiyelde olduğunu düşünmüyorum” dedi.

    Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Nusret Yazıcı, Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu’nu makamında ziyaret etti.

    Erzurum Valisi Azizoğlu, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Erzurum’un hayvancılık konusunda Doğu Anadolu’da merkezi bir konumda olduğunu söyledi.

    “İthal ettiğimiz her bir hayvan yurt dışının çiftçisini desteklemek demektir”

    Müsteşar Nusret Yazıcı, ithal edilen her hayvanın yurt dışındaki çiftçiyi destelediğini söyleyerek şöyle devam etti:

    “Türkiye olarak şuanda yurt dışından 500 bin hayvan ithalatı gerçekleştiriyoruz. Damızlık hayvanları da dikkate aldığımızda 500 bin hayvanı buluyor. Hiç arzu ettiğimiz bir durum değil bu. İthalatı biran önce bitirip kendi kendimize yeterli hale gelmeye çalışıyoruz. Üzerinde çalıştığımız projeye milli tarım dememizdeki sebepte budur. Çünkü ithalat oldukça içerideki çiftçimizi tam olarak desteklemek ve istenilen seviyeye getirmek pek mümkün olmuyor. İthal ettiğimiz her bir hayvan yurt dışının çiftçisini desteklemek demektir. Bu manada Erzurum, Kars, Ardahan Doğu Anadolu Van’a kadar Bitlis’e hatta Muş’a kadar mera varlığı son derece geniş ve bereketli olan illerimizdir. Bu topraklarımızı değerlendirmek istiyoruz. Başbakanlığa gönderdiğimiz yeni kanun tasarısında meraların daha verimli ve aktif kullanılmasını öngörüyoruz. Hayvancılık yapanlara meraları uzun vadeli kiralamayı düşünüyoruz. Bu kiralama ile birlikte ticarete konu olmaksızın meralarda yem bitkilerinin ekimini sağlayacağız inşallah. Bu da elde olan potansiyelin değerlendirilmesi açısından çok daha verimli olacağını düşünüyorum.”

    “Erzurum’un istenilen potansiyelde olduğunu düşünmüyorum”

    Erzurum’un hayvancılık konusunda istenilen potansiyelde olmadığını düşünen Müsteşar Yazıcı, “Diğer taraftan damak tadımızda değişti tabi. Anadolu coğrafyası büyükbaştan ziyade küçükbaş hayvancılığa uygun topraklar. Ama damak tadımız büyükbaşa yöneldiğinden dolayı o tarafa doğru bir kayma söz konusudur. Bunun içinde önlemler almaya çalışıyoruz. İstiyoruz ki Erzurum’un ovalarında dağlarında büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar olsun. Buradan çıkan bitkilerle sofralarımız sağlı etlerle dolsun. İstenilen potansiyelde olduğunu düşünmüyorum en Erzurum’un. Erzurum yetiştirici bölgesi ilan edildi. Burada doğan her buza 4’üncü aya geldiğinde 750 TL destek vereceğiz. Ayrıca hayvan alımı ve ahır konusunda da desteklerimizi vereceğiz. Burayı tam olarak hayvancılık üssüne dönüştüreceğiz” diye konuştu.

    Ziyaret daha sonra basına kapalı olarak devam etti.

  • (Özel Haber) Rusya krizinin bitmesi Türk çiftçisini umutlandırdı

    Geçen Kasım ayında Rus uçağının düşürülmesiyle patlak veren Türkiye-Rusya krizinden en çok etkilenen kesimlerden biri olan Türk çiftçisi, iki ülke arasında krizin sona ermesi için atılan adımlarla umutlandı. Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, görüşmelerin bir an önce başlayıp, sezon öncesi sonuçlandırılmasını beklediklerini söyledi.

    Türkiye’nin 24 Kasım 2016 tarihinde Türk hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmesiyle başlayan Rusya krizi ile birlikte Türk sebze ve meyvesinin Rus pazarlarına girmesinin yasaklanması, çiftçileri büyük zarara uğrattı. En büyük pazarları olan Rusya’nın, yetiştirdikleri ürünlere kapılarını kapatmasıyla ürünlerinin büyük bölümü ellerinde kalan çiftçiler, iki ülke arasında krizi sonlandırmak üzere başlatılan yeni ilişkilerle beklenti içine girdi.

    “Beklentimiz, ilişkilerin düzelmesi, rayına girmesi, iki ülke arasında sorunsuz bir ticaretin yapılması”

    Yeni dönemi İHA muhabirine değerlendiren ve “Rusya bizim en büyük pazarımız ve en yakın pazarlardan biri” diyen Mersin Ziraat Odası Başkanı Gökçel, geçen yıl uçak kriziyle birlikte en büyük zararı Türk çiftçisinin gördüğünü söyledi. “Uçak bombayla düşürüldü ama o bomba aslında Türk çiftçisine atıldı” ifadesini kullanan Gökçel, bugün iki ülke yetkililerinin krizi sona erdirmek ve ilişkilerin geliştirilmesi açısından görüşmeye başlamalarının çok olumlu bir gelişme olduğunu vurguladı. Özellikle çiftçiler gibi sıkıntı çeken turizm sektörüyle ilgili somut adım atılmasının ve bir uçağın geçen hafta Antalya’ya gelmiş olmasının çiftçileri, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzeleceği, gelişeceği, ticaretin artacağı yönünde umutlandırdığını kaydeden Gökçel, “Bu adım, hem çiftçilerde hem ülkemizde hem Rusya ile ilişkilerin gelişmesini isteyen bütün sektörlerde büyük bir moral ve motivasyon oluşturdu. Dolayısıyla umutla bu ilişkinin düzelmesi, rayına girmesi, sorunsuz bir ticaretin iki ülke arasında yapılması bizim beklentimiz” dedi.

    “Görüşmeler bir an önce başlatılmalı ve sonuçlandırılmalı”

    Eğer bu görüşmeler, bu anlaşmalar yapılacaksa bir an önce başlatılması ve bir an önce sonuçlandırılması konusunda yetkilileri uyaran Gökçel, “Biz çiftçi olarak geçen sezon hem narenciyede hem diğer meyve sebzede büyük zarara uğradık. İhracatçılarımız da sıkıntı yaşadılar ve zarar ettiler ama devletin onlara verdiği destekle bu zararlarını minimize ettiler. Ama çiftçiler maalesef bu zararı hala üstlerinde taşıyorlar. Geçen sene 60 kuruş olan narenciye fiyatı bu krizle beraber 25-30 kuruşa geriledi. Dolayısıyla burada en büyük zararı çiftçi etti. Biz bir an önce bu görüşmeler başlayıp olumlu sonuçlansın ki, ihracata uygulanan teşvik primi de buna paralel olarak belirlenip açıklansın. Bundan çiftçimiz ürün elindeyken, hasada başlamadan bir kazanç elde edecekse etsin. Çiftçimizin sıkıntısı ancak böyle giderilir. Bizim beklentimiz bu yönde” diye konuştu.

    “Rusya’ya ihracatımız olduğu gibi elimizden gitti”

    Türkiye’nin toplam sebze ve meyvenin yüzde 40-45’ini, narenciyenin yüzde 30-35’ini, domatesin ise yüzde 50-55’ini Rusya’ya yaptığına dikkat çeken Gökçel, “Bu olduğu gibi elimizden gitti. 5 milyon ton narenciye üretiyorsak, dünyaya 1 milyon 200 bin-1 milyon 500 bin ton aralığında narenciye ihracatımız var yıllık. Bunun yüzde 35’i, yani 500 bin ton civarında narenciyenin 400 bin tonunu gerçekleştiremedik bizim tahminlerimize göre. Sebze meyvede de böyle, domateste de böyle. Zaten bunun ne getirip ne götürdüğü piyasada yaşanan fiyatlardan ortaya çıktı. Tarihinde Şubat-Mart’ta örtü altında yetiştirilen sebze 20-30 kuruşa satılmamış, özellikle domatesi örnek veriyorum, bu yıl 20 kuruşa, 30 kuruşa domates satıldı. Hatta satılamadığı zamanlar oldu o aylarda” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye-Rusya arasındaki ticaretin bir an önce rayına girmesini umutla bekliyoruz”

    “Türkiye-Rusya arasındaki ticaretin bir an önce rayına girmesini umutla bekliyoruz” diyen Gökçel, Türkiye-Rusya arasında görüşmelerin başlamasına gerçekten mutlu olduklarının altını çizdi. Bu görüşmelerin bir an önce de sonuçlandırılmasını beklediklerini ifade eden Gökçel, sözlerini şöyle noktaladı: “Özellikle vurgulamak istediğim şu; narenciye hasat sezonu 15 Eylül’de erkenci limonla başlıyor. Dolayısıyla mutlaka o kaybettiğimiz pazarları, ihracatçılarımızın müşterilerini tekrar kazanabilmeleri için ısrarla söylüyoruz, ihracatta uygulanan teşvik primi 100 dolar olarak Ağustos’un ilk haftasında belirlenmeli. Bunu hem ihracatçı hem çiftçi bilerek sezona girmeli diye bekliyoruz.”

  • Kayseri Şeker, 11.kayseri Tarım Fuarına 4 Günde 4 Bin Pancar Çiftçisini Taşıdı

    11. Kayseri Tarım Fuarına Kayseri Pancar Kooperatifi ve Kayseri Şekerin ortak olarak açtığı standa Siyasiler, STK temsilcileri, pancar ekicileri ve pancar ekmek isteyen çiftçilerin de yoğun ilgisi oldu. Tarım Fuarındaki Kayseri Şeker standı her sene olduğu gibi 2016 yılında da fuar ziyaretçilerinin ilgi odağı olmayı başardı.

    Tarım Fuarı ziyaretçilerinden Ak Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel de bütçe görüşmeleri sonrasında Kayseri’ye gelir gelmez Tarım Fuarına uğrayıp kısa bir gezi sonrasında Kayseri Şeker standında Yöneticiler ve çiftçilerle görüşerek sorunlarını dinledi, çalışmalar hakkında çiftçileri bilgilendirdi.

    Öte yandan Kayseri Şeker, Kayseri, Sivas, Yozgat, Kırşehir İllerine bağlı 12 Bölgedeki Pancar çiftçilerinden dört bin çiftçiyi dört günde Tarım fuarını gezmek ve yeni tarım ekipmanlarını görmek üzere 11. Kayseri Tarım Fuarına taşıdığı belirtildi. Kayseri Şeker standında Kayseri Pancar Kooperatifi ve Kayseri Şeker Fabrikası yönetim kurulu üyeleri, Genel Müdür ve Genel Müdür yardımcıları, Bölge müdürleri, ziraat teşkilatı mensupları dört gün boyunca sürekli olarak gelen çiftçilerle görüşerek fuar ve yeni kampanya dönemi ile ilgili olarak görüşmelerde bulunmaları çiftçileri ve ziyaretçileri memnun etti.

  • (Özel Haber) Rusya Krizi Narenciye Çiftçisini Vurdu

    Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, Rusya ile uçak düşürme olayının ardından yaşanan krizde narenciye çiftçisinin çok büyük zararı olduğunu belirterek, “Rusya’ya sattığımız 300-350 bin ton narenciye elde kaldı. Şu anda portakal halde 30-50 kuruş arasında satılıyor. Hem bu zararın karşılanması hem de önümüzdeki yılın kurtarılması için yetkililerden acil destek istiyoruz” dedi.

    Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından Rusya ile yaşanan kriz narenciye çiftçisini vurdu. Krizin başlamasıyla hükümetin harekete geçerek önlemler alması ihracatçının zararını en aza indirirken, özellikle narenciye çiftçisi, halde fiyatı 30 kuruşa kadar düşen portakaldan çok büyük sarar etti. Çiftçi, hem bu yılki zararını hem de önümüzdeki yılı kurtarmak için hükümetten acil destek bekliyor.

    “RUSYA KRİZİNDEN İHRACATÇI DEĞİL, ÇİFTÇİ ZARAR ETTİ”

    Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, yaşanan krizle ortaya çıkan tabloyu İHA muhabirine değerlendirdi. Krizden ihracatçıların etkilenmediklerine, en çok çiftçiyi etkilediğine dikkat çeken Gökçel, kriz başladığı günlerde kendilerinin de yetkililere çağrı yaparak, başka ülkelere ihracatın kapısını açacağı gerekçesiyle devlet tarafından ihracatçıların uğradıkları zararın tazmin edilmesini ve ihracatın destek primlerinin artırılmasını istediklerini anımsattı. Hükümetin de hemen harekete geçerek bu destekleri ihracatçıya verdiğini dile getiren Gökçel, “Özellikle Rusya’ya ihracat yapan ve o kriz döneminde zarara uğramış ihracatçılarımızın bazı ürünlerde yüzde 60’a kadar zararları karşılandı. Şu anda tonda 225 lira ihracat desteği var. Dolayısıyla ihracatçılarımız burada çok fazla zarar etmedi. Doğru olan buydu. Çünkü ihracatçımız zarar etmeyecek ki, dönecek iç piyasadan tekrar ürün alıp başka ülkelere ihracat yapma yolunu seçecek. Bu doğru, bunu eleştirmiyorum. Ama zarar anlamında ihracatçımız zarar etmedi, çiftçi zarar etti” diye konuştu.

    “PORTAKAL HALDE 30-50 KURUŞ ARASINDA”

    Yılbaşından önce halde fiyatı 30 kuruş ile 50 kuruş arasında olan portakalın şu anda da 30-50 kuruş arasında satıldığına işaret eden Gökçel, krizle birlikte ihracatın miktar olarak düşmesinin çiftçiye zarar ve sıkıntı olarak yansıdığını söyledi. Mandalinada da durumun aynı olduğunu ve şu anda da devam etiğini vurgulayan Gökçel, Rusya’nın şu anda limon ihtiyacı olduğu için Türkiye’den sadece limon aldığını kaydederek, “Limonda bu yıl hem diğer ülkelerde hem Türkiye’de rekoltede eksik var. Rusya’nın da limon ihtiyacı var. Rusya limonu başka ülkelerden temin edemediği için şu anda limon ihracatı devam ediyor. Buna ek olarak çok olmasa da greyfurt da alıyor” ifadelerini kullandı.

    “RUSYA’YA SATTIĞIMIZ 300-350 BİN TON NARENCİYE ELDE KALDI”

    “Gerçekten Rusya’nın bu yıl üreticimize verdiği zarar çok çok büyük” diyen Gökçel, çiftçilerin bu mağduriyetinin giderilmesi konusunda yetkililerden müjdeli bir haber beklediklerinin altını çizdi. Gökçel, çiftçinin en azından bu yıl ve önümüzdeki yıl üretimde kalabilmesi ve sağlıklı bir üretim yapabilmesi için bir takım destek modellerinin çiftçilere de verilmesi gerektiğini söyledi.

    Türkiye’nin geçen yıllarda dünyaya toplam 1 milyon ton ile 1 milyon 200 bin ton arasında narenciye ihracatı olduğunu belirten Gökçel, Rusya’ya yaptığı ihracat miktarının da yüzde 25-30 civarında olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Yani 300 bin-350 bin ton civarında narenciyeyi Rusya’ya ihraç ediyorduk. Bu ürün şimdi elde kaldı. Tabii ki, oraya ürün satamamamız iç piyasadaki fiyat dengesini olumsuz etkiledi. Rusya’ya ihracat devam etseydi, benim öngörüm bu tarihte portakal halde 1 liradan aşağıya olmazdı. Zaten Aralık ayının 15-20’sinde satsuma çeşit mandalina hasadı bitti. Yani dalda kalanlar da geçen senelerde bunun örneklerini yaşadık, şu an 3 lira gibi fiyatlarla satılabilecekti. Dolayısıyla bu tür durumlar ortadan kalktı. Önümüzdeki yıl için mutlaka Rusya’ya yapılan 350 bin ton civarındaki narenciye ihracatının başka ülkelere yapılması, ihracatçılarımızın başka kapılar bulması gerekiyor. Gelecek yıl rekoltede artışı da düşünecek olursak, hatta 400 bin ton civarında bir ürünü başka ülkelere satmamız gerekiyor. Bu konuda şimdiden devletin ilgililerinin ve ihracatçıların önünü görerek bir çalışma yapması gerekiyor ki, gelecek yıl da çiftçilerimiz bir sıkıntı yaşamasın bu konuda.”

    “ACİLEN HÜKÜMETTEN DESTEK BEKLİYORUZ”

    Elde kalan portakal ve mandalinayı iç piyasada da gereği gibi satamadıklarına vurgu yapan Gökçel, şunları söyledi: “Mersin’de halde şu anda portakalın fiyatı 30-50 kuruş arasında. Üretim maliyeti bile değil bu. Bunun hale kadar gelen sürede bir hasat masrafı var, haldeki yüzde 16 civarında bir kesinti var. Yani 30 kuruşa sattığımız ürün 10 kuruşa düşüyor, 50 kuruşa sattığımız üründen de 30 kuruş ancak elimize para kalıyor, belki o kadar da kalmıyor. Dolayısıyla çiftçinin bu yıl özellikle narenciyede çok büyük zararı var. Acilen hükümetten destek bekliyoruz. Bu zararlarımızın karşılanması için yeni destek uygulamaları yapılması ve bize katkı noktasında bu yılki durumu gözden geçirmeleri gerekir. Hatta hasat bittikten sonra önümüzdeki hasat dönemine bu bahçelerin belli bakımları var, çiftçilerin bunları gerçekleştirebilmeleri için de bir ekonomik desteğe ihtiyaçları var. Bu, doğrudan gelir desteği gibi bir destek olabilir, çiftçilerimizin bu mağduriyetini giderebilecek miktarda, ürettiği miktar kadar kilo başına belirli bir destek olabilir. Bu tür destekler bekliyoruz.”