Etiket: “CHP’yi

  • Başbakandan CHP’yi tek adamlıktan kurtarma teklifi…

    Başbakan Binali Yıldırım, yeni anayasanın tek devlet, tek vatan, tek bayrak rejimi oldouğunu belirterek, “Karar da millette, mühür de sizin elinizdedir. Yeni anayasa tek devlet rejimidir. Yeni anayasa tek millet rejimidir. Yeni anayasa tek vatan rejimidir. Yeni anayasa tek bayrak rejimidir. Şimdi soruyorum; bunun neresinden rahatsızsınız? Tek adamlıktan rahatsızsınız, o zaman şu CHP’ye ikinci bir genel başkan daha bulalım. Valileri, kaymakamları, muhtarları da ikişer tane yapalım” dedi.

    Bursa’da Gökdere Meydanı’nda halka hitap eden Başbakan Binali Yıldırım, ”Osmanlı bir çınar olarak köklerini Bursa’da saldı. Bu mübarek şehirde 600 sene hüküm sürecek hoşgörü, vicdan, medeniyet devletlerinin temelini attı. Şimdi hoşgörüden yoksun, vicdandan yoksun Avrupalılara medeniyetin başkenti Bursa’dan sesleniyoruz. Bazı şehirlerin kaderi, yeni doğuşlara şahitlik etmektir. Bursalı kardeşlerim! Siz de Türkiye’nin 16 Nisandaki yeni doğuşuna yeni baharına bu meydanda şahitlik ediyorsunuz. Bu gelenekten geleceğe uzanan, medeniyet köprüsünün ilk geçenleri siz olacaksınız. Sandıklara akın akın giderek Türkiye için evet diyeceksiniz. Buna inancımız tam. Bursa’ya güveniyoruz. 16 Nisan bambaşka. Bursa gereğini yapmaya hazır. Bizim orada bir laf vardır. Biz 40 kardeşiz, 40’ımız da birbirimizi biliriz. Biz 80 milyon kardeşiz, birbirimizi biliriz. Birbirimizi severiz. Biz de millet ne derse yapmak için 15 sene önce size söz verdik” dedi.

    “2007’de yarım kalan işi 16 Nisanda tamamlayacaksınız”

    Darbe anayasasını değiştireceklerini ifade eden Yıldırım, “Değiştireceğiz ve memleketin önünü açacağız. 780 bin kilometre kare vatan toprağına 80 milyona aynı hassasiyetle aynı gözle bakan bir anayasa için harekete geçtik. Sizden yetki aldık. 2007’de yetki aldık. Bursa bu yetkiyi verirken yüzde 67 oy verdi, destek verdi. Şimdi 16 Nisanda bu oranı daha da yukarı taşımaya var mısınız? O zaman bazıları, memleketin önünü krizlerle, engellerle tuttular. 367 denen bir şeyi getirdiler meclise. O zaman milleti işaret ettik. Millet başlattığı dönüşümü, inşallah 16 Nisanda tamamlayacak. 21 Ekim 2007’de referandumda dediniz ki, meclis seçemiyorsa cumhurbaşkanını biz seçeriz Aslında 2007’de yaptığınız yarım kalan işi 16 Nisanda tamamlamış olacağız. İş bundan ibaret” diye konuştu.

    “Tek adresimiz millet”

    “Anayasa değişikliğini yaparken, bizim tek adresimiz millet oldu” diyen Yıldırım, “CHP derseniz, tam evlere şenlik. Kılıçdaroğlu’na, (Buyurun, bu anayasayı birlikte değiştirelim. Konuşalım, anlaşalım) dedik. Ses yok. (Gelin siz de istiyorsanız bir anayasa değişikliği getirin, ikisini birden milletin önüne götürelim. Millet hangisini istiyorsa karar versin) dedik. Ortalıkta yok. Bir bakıyorsunuz, televizyonlarda, meydanlarda atıp tutuyorlar. Dillerinde hep aynı şarkı. (Rejim elden gidecek, tek adam yönetimi gelecek). Kork ey halkım kork. Kılıçdaroğlu! Sen bu milleti korkutamazsın. Bizim İstiklal Marşımız ‘Korkma’ diye başlıyor. Rejim elden gidiyor sözleriyle sana iş çıkmaz. Buradan sana ekmek çıkmaz. Cumhuriyet 1923’te kuruldu. Rejim problemi ortadan kalktı. Ama millet bilsin diye, Bursa’dan bütün Türkiye’ye ilan ediyorum. Yeni anayasa, milli anayasadır. Yeni anayasa yerli anayasadır. Yeni anayasamız tek yetkinin bir noktadan toplandığı doğrudur. O nokta da 80 milyondur. Vatan evladıdır. Millettir, millettir” diyerek, artık sözün de, yetki de millette olduğunun altını çizdi.

    “Yeni anayasa tek devlet, tek bayrak rejimidir”

    Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Karar da millette, mühür de sizin elinizdedir. Yeni anayasa tek devlet rejimidir. Yeni anayasa tek millet rejimidir. Yeni anayasa tek vatan rejimidir. Yeni anayasa tek bayrak rejimidir. Şimdi soruyorum; bunun neresinden rahatsızsınız? Tek adamlıktan rahatsızsınız, o zaman şu CHP’ye ikinci bir genel başkan daha bulalım. Tek olmuyor. Bir çok belediyeler var, belediyelere de birer başkan daha atayalım, olsun iki başkan. Hatta Kılıçdaroğlu’nun keyfi yerine gelsin diye, Bursa’nın Minareliçavu, Güneştepe, Ertuğrulgazi mahallelerine de üç muhtar daha seçelim. Yetmezse kaymakamlıkları da çift yapalım. Müdürleri de, valileri de ikişer ikişer atayalım. Belli ki, Kılıçdaroğlu HDP ile çok haşır neşir olunca eş başkanlığa kafayı takmış. Kol kola girmişler. Hayır şarkısını birlikte söylüyorlar. Söyleyin bakalım. Hayırdan hayır gelmez. Evette bereket vardır. Tek adammış. Bu anayasa Recep Tayyip Erdoğan içinmiş. Hadi oradan! Biz de diyoruz ki; bu anayasa Erdoğan için değil, her doğan içindir”.

    “Yolları böleriz, ama Türkiye’yi böldürtmeyiz”

    Bolu tünelinin 17 yılda bitirilemediğini hatırlatan Yıldırım, “12 hükümet, 22 bakan değişti, Bolu tünelinde değişen hiçbir şey olmadı. Ama sizin iktidarınız AK Parti iktidarı iş başına gelince, patates deposu mu yapalım, yahut doğalgaz mı depolayalım diye tartışılan Bolu dağı tünelini tamamlayıp hizmete aldık. O da yetmedi, 14 senede Türkiye’nin her tarafında 350 kilometre tünel yaptık. Milletimizin hizmetine sunduk. Yolları böldük. hayatları birleştirdik. Yolları böleriz ama Türkiye’yi böldürtmeyiz. Denizin altından Marmaray’ı yaptık, o da yetmedi Avrasya tünelini, o da yetmedi Osmangazi köprüsünü yaptık. Bursa’dan 40 dakikada İstanbul’dasınız. İşte medeniyet, işte hizmet bu. Türkiye’de yüksek hızlı tren özlemini gerçeğe dönüştürdük. Hava yolunu halkın yolu yaptık. Şehir hastaneleri, üniversiteler, adliye sarayları, okullar daha bir çok hizmeti vatandaşımızın hizmetine sunduk. Köprü bitince hayır diyenler karşı çıkanlar ilk önce geçti” diyerek, muhalefete göndermede bulundu.

    Gökdere’deki miting sonrası Başbakan Yıldırım, TOKİ tarafından inşa edilen Yunuseli Gazeteciler Cemiyeti Toplu Konutları’nın anahtarlarını temsili olarak 5 gazeteciye teslim etti. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı da Başbakan Yıldırım’a bir tablo hediye etti.

  • Bakan Müezzinoğlu, CHP’yi ziyaret etti

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Bursa’nın Orhangazi ilçesinde CHP İlçe Teşkilatını ziyaret etti.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, çeşitli ziyaretler ve açılış için Bursa’nın Orhangazi ilçesine geldi. Cuma namazını Gazi Orhanbey Camii’nde kılan Mehmet Müezzinoğlu, cami çıkışında esnaf ziyaretleri gerçekleştirdi. Diyetisyen kliniğinin açılış törenine katılan Müezzinoğlu, işyerinin bulunduğu binadaki CHP Orhangazi İlçe Başkanlığını ziyaret etti. Müezzinoğlu, partide bulunan İlçe Başkanı Sevim Turan ve partililerle kısa bir sohbet etti. Parti çalışmalarında CHP’lilere başarı dileyen Mehmet Müezzinoğlu, Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası salonunda düzenlenen Turizm Çalıştayı’na katıldı.

    Orhangazi’nin stratejik konumu olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, “Osmangazi Köprüsü’nden sonra bu stratejik konumu daha önemli bir noktaya geldi. Sanayide önemli bir konumu var ki yarım milyar dolarlık bir ticaret hacmi çok önemli ve stratejik ürünler üretebilen bir sanayisi var. Bu anlamda teker dönüyor, her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Tarımda da gayretleri ortada, belki biraz markayı tanıtabilme gibi gayretleri beklenebilir. Bizim sadece Orhangazi için değil tüm Türkiye için güçlü markalar oluşturmakta bir zafiyetimiz var. Onu daha iyi noktaya taşıyabilmek için gayretlerimizi ortak noktaya taşımalıyız. Turizm esasında Bursa’nın da, Orhangazi’nin de, İstanbul’unda Türkiye’nin de gerçektende her noktası farklı farklı turizm, gerek iç gerekse dış turizmle ilgili altyapıları var” dedi.

  • FETÖ, Ordu’da CHP’yi desteklemiş

    Ordu’da sürdürülen FETÖ/PDY soruşturmaları ve mahkemelerde görülen dava kapsamında ifade veren şüpheli ve sanıklar, 30 Mart yerel seçimlerinde CHP’yi desteklediklerini itiraf ettiler.

    Ordu’da FETÖ/PDY davasında tutuklu olarak yargılanan H.B.’nın Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifade FETÖ’’nün yerel seçimlerde CHP’yi desteklediğini ortaya çıkardı. Aslen Malatyalı olan H.B., Ordu Cumhuriyet Savcılığındaki sorgusunda, 2000 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesine başladığını, örgüt ile 2005 yılında aynı sınıfta öğrenim gören bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığını belirtti. Üniversiteyi bir yıl geç olarak 2006 yılında bitirdiğini anlatan H.B. ifadesinde, üniversiteyi bitirdikten sonra örgütün kendisine iş teklifi yaptığını ve kabul ettiğini belirtti. H.B., “Önce beni Artvin’in Borçka ilçesinde FEM Dershanesi kimya öğretmeni olarak gönderdiler. Bir süre sonra Ordu’da kimya öğretmenine ihtiyaç olduğunu belirterek Ordu ili teklifi yaptılar ve kabul ettim. Ordu FEM Dershanesi’nde zümre başkanı oldum” dedi.

    Bankadan kredi çekip Bank Asya’ya yatırmışlar

    17-25 Aralık 2013 olayının ardından dershanedeki öğrenci sayısının azaldığını ve iş yükünün hafiflediğini anlatan H.B., “İş yükünün hafiflemesiyle birlikte sohbetlere daha çok katılır oldum. 17-25 Aralık sürecinden sonra örgüt kendini sağlama almak istedi. Dershaneler Genel Müdürü olarak görev yapan M.Y., bizimle toplantı yaptı. Toplantıda, ‘Bank Asya bizim kalemiz. Öncelikle Bank Asya’nın kurtarılması gerekiyor. Herkes üzerine düşeni yapsın’ dedi. Sonra dershane müdürü R.V., bir ekonomi bankasının ismini vererek herkesin bu bankadan kredi çekerek Bank Asya’ya yatırmasını istedi. Benim maddi durumum olmadığı için kredi çekmedim. Ancak Bank Asya’da altın hesabım vardı. Örgütte herkes bu bankadan kredi çekip Bank Asya’ya yatırdı” itiraflarında bulundu.

    “Büyükşehir seçiminde CHP’yi destekledik”

    İki çocuk babası olduğunu ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirten H.B., yerel seçimlerde örgütün çalışma sistemi hakkında da bilgiler verdi. H.B. ifadelerinde şu itiraflarda bulundu: “30 Mart seçimlerinden önce M.Y., R.V., E.A.Ö., biz öğretmenlerle toplantı yaptı. Toplantıda seçimden önce çalışmamızı, ailelerimizden, akrabalarımızdan herkesle görüşmemizi, bulundukları yerde AK Parti’nin karşısında en güçlü olan partiye oy vermemizi söylememizi istediler. Bunu yaparken de bir kişinin en az 10 kişiyi ikna etmemiz gerektiğini ilettiler. Hatta daha sonra arayıp kaç kişiyi ikna ettiğimizi sordular. Diğer öğretmen arkadaşlarımız gibi bende akrabalarımı arayıp bu yönde çalışma yaptım. Ayrıca bu şahıslar Ordu il merkezinde büyükşehir için CHP’ye, Altınordu için MHP’ye oy vermemizi söylediler.”

    Bu arada Ordu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan Ş.K. da mahkemedeki savunmasında, büyükşehir seçimlerinde CHP adayına oy vermeleri konusunda telkin yapıldığını söyledi.

  • Burhan Kuzu, yeni anayasa çalışmaları üzerinden CHP’yi eleştirdi:

    AK Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu, anayasa oylamalarında CHP’nin sergilediği tutumu eleştirerek, “Çok yanlış bilgiler veriyorlar. Rejim elden gidiyor diye halbuki cumhuriyet yerinde, laiklik yerinde, demokrasi yerinde. Atatürk’ümüz yerinde duruyor. Nereden çıkarıyorsun bunları? Vatandaşlara korku salmak panik atağa sürüklemekten başka bir şey yok” dedi.

    TBMM eski Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Afyonkarahisar’da gerçekleştirilen “Anayasa Çalışmaları ve Hükümet Sistemi” isimli toplantıya katıldı. Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun da katıldığı toplantıya girerken kendisini bekleyen gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kuzu, ‘yeni anayasa’ ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Anayasa çalışmaları ve oylamalardaki CHP’nin tutumunu eleştiren Kuzu, “Mecliste tabi baya bir uğraş verdik. Kimi hoş olmayan tablolar da yaşandı. Dolayısıyla o süreç artık geride kaldı. Bundan sonra milletimize biz köy köy, kasaba kasaba gezerek anlatacağız. Bu tür toplantılar da yapacağız. Bilim adamları çerçevesinde basına açık veya kapalı şeklinde sistemi anlatacağız. Muhalefet partilerimiz özellikle CHP çok yanlış bilgiler veriyor. İşte ‘rejim elden gitti, parlamento bitti’ gibi. Esas tabi kendi kafasındaki, aklındaki topluma çok söyleyemediği bir takım şeylerin etkisinde kalarak, ’biz hükümete gelemeyiz endişesi’ ile bunu pek diyemiyorlar. Halbuki ben yaptığım konuşmada da söyledim, ‘bu model Türkiye’yi normalleştirecek bir modeldir.’ Bu modelde her siyasi parti, kazanabilir çünkü göstereceği aday önemli burada, partiden ziyade. Herkesi kucaklayan, ılımlı, demokratik, hakikaten, özgürlükten yana, bir insan yüzde 51 alarak gelebilir. Ama bunu almak kolay olmadığı içinde, daha çok ılımlı, toleranslı insanlar, bu modelde öne çıkarlar. Bu da Türkiye bakımdan çok önemli bence. Siyasi partilerimizin meclise girmelerine bir engel yok ama koalisyonlara artık paydos, iki başlılığa paydos. Bunlardan çok çekti Türkiye. Getirmek istediğimiz modelin aslı esası bu. Çok yanlış bilgiler veriyorlar. Rejim elden gidiyor diye halbuki cumhuriyet yerinde, laiklik yerinde, demokrasi yerinde. Hukukun üstünlügü yerinde, Atatürk’ümüz yerinde duruyor. Cumhuriyet ilelebet yaşayacak. Nereden çıkarıyorsun bunları? Vatandaşlara korku salmak panik atağa sürüklemekten başka bir şey yok. Ama biz de bunun doğru olmadığını anlatacağız millete” diye konuştu.

    “Yapılan anketlerde hep yüzde 50’nin üzerinde gözüküyor”

    Kuzu, bir gazetecinin referandumdan beklenen oy oranı sorusunu “Anlatmamız lazım. Bir yüzde veremem ama yapılan anketlerde hep yüzde 50’nin üzerinde gözüküyor. Bu oran değişebilir ama sahada ben inanıyorum ki biz anlattıkça belli kesimin yapmış olduğu o kara propaganda da yavaş yavaş gerçeği görmelerini sağlayacak. Mitingler yapacağız, değişik toplantılar yaparak dernektir, vakıftır, sendikadır meydana toplantıları şeklinde yapacağız. Ben inanıyorum ki millet bundan önceki bizim dönenimizde yapılan 2 referandum gibi bunu da mutlaka olumlu olarak değerlendiren ve ‘evet’ oyu ile bu sistemdeki arızaları giderecek diye ben düşünüyorum” diye cevap verdi.

    “Oyun bilmeyen birisi gelir yerim dar der”

    Son olarak Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde yapılacak bir referandumda anayasal bir sıkıntı olup, olmadığı yönündeki bir soruya da cevap veren Kuzu şöyle konuştu:

    “OHAL süresince referandum çalışmaları sıkıntı oluşturmaz. Mesela bir seneyi geçkin Avrupa’nın göbeğinde Fransa’da OHAL var, hatta bizden çok sert. Asker sokaklarda yani bizde sokaklarda falan asker de yok. Vatandaşa sorsan Türkiye’de OHAL var desen kavram olarak hani nerde diyecekler. Ortada öyle bir hal yok yani. Ortada rastgele aramalar yok. Polis çevirmesi yok. Terörle ilgili istihbaratlar hariç tabi. Fransa Nisan’da seçim yapacak. Hem de OHAL içerisinde yapacak bunu. Yani olmaz diye bir şey yok. Sandık ortada duruyor. Sandık güvenliğiyle alakalı bir sorun olmaz. Oyun bilmeyen birisi gelir yerim dar der ya, bence o bahane yeterli bir bahane değildir. Düzgün ve doğru bir gerekçe değil yani.”

    Kuzu açıklamalarının ardından termal bir otelde devam eden toplantıya katıldı.

  • AK Parti heyeti CHP’yi ziyaret etti

    Kurban Bayramı sebebiyle yapılan partiler arası bayramlaşmada CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır başkanlığındaki heyet, TBMM İdari Amiri ve AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu başkanlığındaki heyeti ağırladı.

    Kurban Bayramı sebebiyle yapılan partiler arası bayramlaşmada AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu başkanlığındaki heyet, CHP’yi ziyaret etti. AK Parti heyetini ağırlayan CHP Genel Sekreteri Sındır, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını AK Parti heyetine iletti. Sındır, şunları kaydetti:

    “Bir daha 15 Temmuz yaşanmaması adına Yenikapı ruhu diye ifade edilen siyasetin normalleştiği, ülkemizde kimsenin ötekileştirilmediği, dini, dili mezhebiyle ötekileştirilmediği birlik, beraberlik, kardeşlik, kamu istihdamında liyakatın 15 Temmuz FETÖ/PDY yapılanmasıyla maruz kaldığımız darbe girişimi sonrasında benzeri yapıların devletin içinde yapılanmaması için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor. Darbenin sonrasında oluşan fırsatlara fırsatçılık gözüyle değil, darbe izlerini ortadan kaldırmak adına kimsenin mağdur edilmediği, suçun kişisel olduğu, masumiyet karinesine özen gösterilerek ama adaleti ve hukuka saygının bağımsız ve adil yargılanmada herkese sunulabildiği, sizin de bunun hepsine altına imza atabileceğinizi biliyorum.”

    Sındır, sınır güvenliği adına kahraman ordunun Suriye’ye girmesini kendilerinin de onayladığını belirterek, en kısa zamanda Suriye’de barışın sağlanması temennisinde bulundu.

    “Zaman zaman şimdi Özgür Bey’in açıklamalarını görünce ceketi geri almasam daha iyi miydi diye sorduğum da oluyor”

    TBMM İdari Amiri ve AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu ise, Başbakan Binali Yıldırım ve AK Parti ailesinin selamlarını getirdiklerini ifade ederek, “93. yıl dönümünü kutluyoruz. Darbesiz, darbe kalıntısı kalmadan demokratik cumhuriyet bütünlüğü içerisinde millet iradesiyle nice yüzlerce yıl diliyoruz CHP’ye. 15 Temmuz ve 7 Ağustos ruhunu da hep diri tutsun inşallah” diye konuştu.

    Gündoğdu, “Meclis’in hedef alındığı gece Meclis idare amiri olarak Meclis Başkanımızla birlikte Meclis’i ilk açan kişiyim. Darbe oluyor öleceksek Meclis’te ölelim diye kapıyı açtırmıştım. Davetimize CHP ve MHP icabet edip geldiler. Çok teşekkür ediyorum. Kurban Bayramı günü birlikteliği yaşıyoruz. HDP’nin de yetkililerinin arayıp provokasyon olmaması için gelmiyoruz ama darbeye karşıyız dediği o gece Meclis’te bütün partilerin 15 Temmuz’dan önce birbirimizi eleştirirken, Fransa, Brüksel’de, Hollanda’da teröre karşı iktidar muhalefet birlikte hareket eder Türkiye’de neden olmuyor eleştirisi yaparken kendimizi ne kadar haklı görüyorsak, o akşamki muhteşemliği ortaya koymak lazım. Katip üyelerin yerine grup başkanvekillerini oturttuk. İstiyorduk ki kamuoyunun morali artsın. MHP’den Erkan Bey geldi, bizden Mehmet Muş Bey geldi. Özgür Bey koşarak geldi. Üzerinde ceket yoktu. İçimden oradaki görsel bütünlük tam olsun diye koştum, ’Özgür Bey bir saniye’ dedim. Ceketi çıkardım, sağolsun o da ceketi giydi. Her biri konuşma yaptı. Orada bulunan 3 parti milletvekillerin her birisi, kendi grup başkanvekilimiz konuşuyormuş gibi alkışladık. 2,5 saatlik bombalar altında bir genel kuruldu. Sonra sığınağa indiğimizde aradan 2-3 saat geçmişti sanırım, Özgür Bey ceketi iade ederken ’Çok teşekkür ederim, sonunda milli görüş ceketini bana da giydirdiniz’ diye espri yapmıştı. O gece sığınağın en güzel esprilerinden birisi buydu. Zaman zaman şimdi Özgür Bey’in açıklamalarını görünce ceketi geri almasam daha iyi miydi diye sorduğum da oluyor. Ama gerçekten o gün herkesin partilerini unutarak demokraside millet iradesi, darbede ise gayrimeşru yaklaşımlar söz konusu olacağı için birliktelik ortaya koyduk” ifadelerini kullandı.

    FETÖ, PDY, DAİŞ konusunda aynı görüşte olduklarını söyleyen Gündoğdu, “PKK, PYD’ye, DAEŞ’e yakın olmayalım da neresinde olursak olalım. Darbeye karşıyım, öyleyse darbeye teşebbüs edenlerin hak ettiği cezasını almaya razıyım dememiz, teröristlerin de hak ettiği cezayı almasına taraftarım demeniz lazım” dedi.

    “Dün Sayın Canikli’nen ’Memuriyetten ihraç edilen bazı kişilere haksızlık edilmiş olabilir, onların görevlerine iadesi yeniden değerlendirilecek ve bir KHK ile görevlerine iade edilecektir’ ifadesi umut ışığı doğurdu”

    CHP Genel Sekreteri Sındır ise, 15 Temmuz darbe girişimindeki ihanet çetesine karşı durmanın, onların hukuki kural çerçevesinde gereken cezayı görmesinin herkesin temel görevi, sorumluluğu olduğunu kaydederek, “15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ ile mücadele ederken, diğer terör örgütleriyle mücadele ederken kurunun yanında yaşın yanmamasını, at izi it izine karışmaması gibi bunlara çok dikkat edilmesi gerektiğini, dün Sayın Canikli’nen ’Memuriyetten ihraç edilen bazı kişilere haksızlık edilmiş olabilir, onların görevlerine iadesi yeniden değerlendirilecek ve bir KHK ile görevlerine iade edelecektir’ ifadesi umut ışığı doğurdu” değerlendirmesinde bulundu.

    “51 tane kurum, KHK ile FETÖ’cü zannedilerek kapatılan, yeniden geri açılma kararı verildi”

    Gündoğdu, “51 tane kurum, KHK ile FETÖ’cü zannedilerek kapatılan, yeniden geri açılma kararı verildi. Şuana kadar 13 tane atılan memurun hak etmediği sonuç olduğu için iadesi yapılacak” açıklamasında bulundu.

    “PKK’nın Kürtlüğü DAİŞ’in Müslümanlığı kadardır, DAİŞ’in Müslümanlığı FETÖ’nün insanlığı kadardır”

    Gündoğdu, “PKK ve FETÖ, DAİŞ yeni çıktı ama 30-35 yıllık mazisi olan terör örgütü. PKK’ya vurduk, ses DAİŞ’ten çıktı. PKK’nın Kürtlüğü DAİŞ’in Müslümanlığı kadardır. DAİŞ’in Müslümanlığı FETÖ’nün insanlığı kadardır. Yani her üçü de ne insanlıktan nasibini almıştır ne Kürtlükten ne Türklükten ne Müslümanlıktan. Böyle bir yapı karşısında ciddi mücadele yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    7 Ağustos, 15 Temmuz ruhunu çok önemsediklerini söyleyen Gündoğdu, şunları kaydetti:

    “Son 14 yılı PKK’nın, DAİŞ’in, FETÖ’nün yüzde 100 sorumluluğu bize ait. Hatasıyla sevabıyla. Bunun özeleştirisini yaptık. 35 yılın özeleştirisini yapalım diyoruz. 150’ye yakın general FETÖ’den ilişiği kesildi. Türkiye Cumhuriyeti devleti uzun süredir hedef alındığı için karşımızda birbiriyle ortak farklı alanlarda CHP’ye, AK Parti’ye kast eden millet iradesine kast eden terör örgütleri var. Hükümet olarak anayasa gereği KHK’lerin Meclis’e gelme zorunluluğu yok. Ama biz 7 Ağustos, 15 Temmuz birlikte duruşunu önemsiyoruz. Bunları Meclis’e getireceğiz. Bu süreçte bir tek kişi yanlışa uğramışsa onu da Meclis’te düzeltiriz. Yeter ki 15 Temmuz ve 7 Ağustos’u AK Parti ve CHP olarak unutmayalım.”

    “KHK’ların hiçbir şekilde bir başka kanunu düzenleyici olmaması anayasayı değiştirici hüküm içermemesi ve OHAL ile ilgili sınırlı olması özünde, ruhunda olması gerekir”

    OHAL kapsamındaki KHK uygulamalarında anayasal düzeni değiştirme niteliği olan uygulamalardan geri dönülmesi gerektiğine dikkat çeken Sındır, “KHK’ların hiçbir şekilde bir başka kanunu düzenleyici olmaması, anayasayı değiştirici hüküm içermemesi ve OHAL ile ilgili sınırlı olması özünde, ruhunda olması gerekir. Görünen o ki bazı hükümleri anayasayı yeniden düzenleyici hükümler içeriyor. Keşke OHAL süreci değil de, yasama organında nasıl ki 15 Temmuz darbe gecesindeki birliktelik, darbeye karşı direnç milletimizle beraber kendini gösterdiyse, yasama organı darbenin izlerini ortadan kaldırabilecek ve en hızlı şekilde olsaydı” ifadelerini kullandı.

    Gündoğdu, Sındır’ın sözleri üzerine, “Sayın genel sekreter bazı maddeler diyerek eski günlere dönme özlemini haber vermeyin. İki de bir anayasa mahkemesine koşma gibi bir şey olmasın. Seferberlik ilanı değil, bu OHAL ilanı. Bunun da tamamı da Meclis’e gelecek olduğuna göre sorun yok ” karşılığını verdi.