Etiket: Cezasız

  • Bursa’da sağlıkta şiddet cezasız kalmıyor

    Bursa’da sağlık çalışanlarına yapılan hakaret, küfür, tehdit ve basit yaralama suçları cezasız kalmıyor.

    2016 yılında Bursa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı sağlık tesislerinde meydana gelen şiddet olayları sebebiyle açılan 85 davadan 18’i sonuçlandı. Saldırganlar 10 ay ile 6 yıl arasında hapis cezasının yanı sıra binlerce lira tazminat ödemeye mahkûm edildi.

    Ali Osman Sönmez Onkoloji Hastanesinde geçen yıl görevi başındaki hemşireye hakaret ettikleri ileri sürülen A.T. hakkında açılan kamu davası sonuçlandı. Sağlık çalışanlarına tehdit, hakaret ve basit yaralama suçlamasıyla açılan kamu davasında A.T. 6 yıl hapis cezasına mahkum edildi.

    Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Rüstem Aşkın, “Hastanelerimiz ve sağlık elemanlarımız her yerde 7/24 saat canla başla çalışmaktadır. Mevcut sağlık personeli sayısı ile biz Avrupa’da ya da Amerika’da verilen hizmetin 4-5 mislini veriyoruz. Fedakarca çalışıyoruz. Personelimiz ve vatandaşlarımız daha fazlasını isteyebilir. Ne var ki kendilerine yardım etmek, hizmet etmek sağlık sunmakla görevli insanlara saldırmak, hakaret etmek, fiziki ya da sözlü şiddet uygulamak yanlış. Bizler bunu asla kabul edemeyiz. Bu, ahlakımıza, töremize, inançlarımıza aykırı bir şeydir” dedi.

  • Fenerbahçe’den Olaylı Maç Sonrası Sert Açıklama: “Bu Küstahlık Cezasız Kalmamalı”

    Galatasaray Odeabank ile Fenerbahçe arasında oynanan olaylı Play-off maçı sonrası, sarı-lacivertli kulüp sert açıklamalarda bulundu.

    Galatasaray Odeabank-Fenerbahçe arasında Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynanan Spor Toto Basketbol Ligi Play-Off Yarı Final 3. maçında olaylar çıktı. Sarı-kırmızılı taraftarlar salona yabancı maddeler atınca maç durdu. Fenerbahçe Kulübü çıkan olaylar sırasında bir taraftarın Fenerbahçe Başantrenör Zeljko Obradovic’e tükürdüğünü belirterek, olayla ilgili fotoğraflar paylaştı.

    Sarı-lacivertli kulüpten yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “Fenerbahçemiz ile Galatasaray Odeabank arasında oynanan Spor Toto Basketbol Ligi Play-Off yarı final üçüncü maçının dördüncü periyodundan önce çıkan tribün olayları sebebiyle maç bir süre durduruldu. Olayların en büyük skandalı ise Başantrenörümüz Zeljko Obradovic’e yapılan saygısızlıktı. Dünyaca ünlü antrenörümüz Obradovic, olayların yaşandığı esnada soyunma odasına giderken, sarı kırmızılı küstah bir taraftarın tükürüğüne maruz kaldı.

    Yarı final serisinin Ülker Sports Arena’da oynanan ilk 2 karşılaşmasında herhangi olay yaşanmazken; yıllardan beri Abdi İpekçi Spor Salonu’nda yaşanan bu ve benzeri küstahlıklar artık cezasız kalmamalı.”

  • Ali Erdoğan; “Kamuya Yarar Sağladık, O Da Cezasız Kalmadı”

    Cumhuriyet Halk Partisi Uşak Milletvekili adayı Ali Erdoğan hakkında verilen ceza ve Uşak’taki Paralel Devlet Yapılanması operasyonuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

    1 Kasım Genel Seçimleri için CHP Uşak’ta aday gösterilen Ali Erdoğan, Uşak Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde hakkında açılan bir davanın geçen hafta sonuçlanan karar mahkemesinde aldığı 5 ay ceza ile ilgili yaptığı açıklamada: “Siz ne zaman kamunun kaynaklarını korumak isterseniz, Devletin zorlayıcı gücü ve siyasi baskı neticesiyle karşılaşabilirsiniz” dedi. Kamuoyunda farklı yorumlanan mahkeme kararı ile davanın detaylarına açıklık getiren Ali Erdoğan yaşanan süreci şu şekilde anlattı; “2009 yılından Uşak Belediye Başkanlığına aday olduğumda seçim vaatlerim arasında kentteki çatı alanlarının kullanımıyla ilgili bir vaadim vardı. Belediye meclisimizle birlikte çatı alanlarının önlerini yükselterek bağımsız alanların kullanımı sağlayan bir karar aldık. Çeşitli şikayetler oluştu, yargılandık ve 9 ay ceza aldık, o da ertelendi. Daha sonra kamuoyunda sıkça gündeme gelen Kentsel Dönüşümle ilgili bir mesele yargıya taşındı. Dönüşüm alanlarındaki binaların yıkımıyla ilgili TOKİ’nin yıkım kararı vardı ve 12 milyon TL’ye yıkım yapması gerekiyordu. Yıkıma ilk başladığımızda hurdacıların demir parçalarını para karşılığı alma taleplerini gördük. Bunun üzerine talepte bulunan birçok hurdacıyla görüşüp para ödemeksizin binaları yıktırıp üzerine Uşak Belediyemize gelir elde edebileceğimizi tespit ettik. Nihayetinde devletin 12 milyon TL’sini kullanmadığımız gibi, üzerine 3 Milyon TL belediyemize peşin gelir sağladık. Bunları yaparken bir kural hatası yaptığımızı gördük. Belediyeden para çıkacağı bir yerde gelir getiren bir iş yapmış olduk. Buda daha sonraki zamanda şikayet konusu oldu. Dava İzmir ve Uşak’ta bilirkişiler tarafından incelendi. Kamu yararı sağlandığı, belediye gelir elde edildiği tespit edildi, fakat kural hatası olduğu için 5 ay gibi cezaya maruz kaldım. Bu cezada ertelendi ve cezaya da itirazda bulunduk. Kısacası burada hem Devletin 12 Milyon TL gibi bir parasını koruduk hem de üzerine 3 Milyon TL gibi bir parayı belediyemize gelir olarak sağladık. Türkiye’de şöyle bir şey var siz ne zaman kamunun kaynaklarını korumaya başlarsanız, mutlak suretle devletin zorlayıcı gücüyle ve siyasetin baskısıyla karşılaşabiliyorsunuz. Biz zaten yola çıkarken her şeyi göze alıyoruz. Buradan aldığımız 5 aylık ceza aşağı yukarı çatılardan aldığımız cezanın yarısı kadar. Nihayetinde hakkımızda verilen cezalara itirazda bulunduk. Ehemmiyeti olmayan cezalar fakat benim için temizlenmiş olmanın göstergesi olacak. Bu da son davamızdı zaten. Bununla birlikte Belediye Başkanlığım döneminde hiç davam kalmamış oldu.

    “DEVLETİ KORUYAMAYANLARA EN İYİ CEVAP SANDIKTA VERİLİR”

    Son haftalarda Uşak gündeminin önemli konusu olan “Paralel Devlet Yapılanması” operasyonu ve tutuklamalarla ilgili de açıklamalarda bulunan CHP Uşak Milletvekili adayı Ali Erdoğan, “Devlet o kadar muhalif insanla uğraşır hale geldi ki, artık Antep’ten Ankara’ya arabayla giden bombacıyı takip edecek görevlisi kalmadı.” İfadesi kullandı. Bu yaşanan gelişmelerin çok hassas konu olduğuna değinen Erdoğan; “Tanzimat dönemiyle birlikte cemaat ve cemiyetlerin sivil toplum örgütü olarak ortaya çıktığı görülmekte. Toplum içerisinde de bir takım ihtiyaçları karşıladığı da aşikardır. Aslında din daha çok ölümden sonraki hayatı tanımlar. Türk toplumunun %99 Müslümandır ve Türkiye Cumhuriyeti içersinde farklı anlamda, ruhsal anlamda yol, yöntem arayan insanların ortaya çıkardığı bir organizasyonlara rastlanmaktadır. Zaman zaman da bu dini liderlerle ve devlet arsasında güç savaşları yaşanmış ve nihayetinde bu topluluklara destek veren kişiler çok büyük sıkıntılar yaşamıştır. Hiç kimse şunu kabul etmez bende etmiyorum; Devletin içerisinde, Devletin haberi olmadan üst kadroları dinleyerek dışarıya deklare eden kim olursa olsun yargılanmalıdır. Ancak bunları bahane göstererek Ülkemizin birçok yerinde masum, yurt yapmak için, çocuk okutmak için hayır yapan insanlara da hayrınızı neden takip etmediniz diyerek ceza evlerine atılması da son derece üzücü. Anadolu insanı bağış veren insandır, hayır yapmasını seven bir çok cemaate yardım eden insandır. Bugün Cuma Namazına gidiyorsunuz, namaz çıkışı sandıklar açılıyor para atıyorsunuz içine. Peki kim takip ediyor bunu? Buradaki hayrın nereye harcandığını kim bilebilir? Anadolu’da hayır veren insanlar hayrını takip etmezler. Hayrını verirler vazifeleri bitmiş olur. Dolayısıyla toplumun duygularını istismar eden varsa Devlet hiçbir insan, cemaat, kurum ayırt etmeden tamamının hesabını sormalı. Yasalarla kurulmuş hayır organizasyonları yasalara hesap vermeli, bunu suiistimal edenler ise topluma deklare edilmeli. Yani şu kavram var toptancılık yapılmamalı. Bu güne geldiğimizde Uşak’ta göz altına alınan ve ya tutuklanan insanlara baktığımızda bu şehrin hayır sahibi, ellerinden kimseye kötülük gelmemiş tam tersi toplumun her kesimine yardım eden insanlar. Yukarıda Siyasi bir dini liderle, siyasi bir iktidar sahibinin savaşı varsa bu onların arasında olmalı. Halkı bu savaşa dahil etmemek gerek. Uşak’taki bu hayır yapan insanların çoğu masum, altında aileleri ve o kadar çalışanı var. Geldiğimiz nokta artık şunu gösteriyor; Türkiye’de kamplaşma, kutuplaşma ve suçlama o kadar toptancı hale geldi ki, Devlet o kadar muhalif insanla uğraşır hale geldi ki, artık Antep’den arabaya binen bombacıyı takip edecek insan kalmadı. Büyük Devlet aslında şudur; bu ülke topraklarında yaşayan her birey birbirinden ne üstündür ne de alçaktadır. Bunların canı, malı, namusu Devleti idare edenlerin sorumluluğu altındadır. Bunlara kastedenlere ise Devlet haddini bildirmelidir. Büyük Devlet kendi insanına eziyet eden sorgulayan değildir. Büyük Devlet kendi insanlarını koruyan, suça teşvik olmasını engelleyendir. Böyle idare edenlerin başımızın üzerinde yeri var. Böyle yapmayanlara da verilecek en güzel ceza ise sandıklardadır.