Etiket: Cerrahisi

  • Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu Medicalpark Gaziantep Hastanesi’nde

    Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu Medicalpark Gaziantep Hastanesi’nde

    Sağlık alanında gerçekleştirdiği hizmetlerle atağa geçen Medical Park Gaziantep Hastanesi, uzman hekim kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor.

    Teknik alt yapısı, tıbbi donanımı, uzman sağlık profesyonelleri ile ilgili çalışmalarına her gün bir yenisini ekleyen Medical Park Gaziantep Hastanesi, beyin, omurilik, sinir, bel ve boyun fıtığının mikrocerrahi yöntemi ile tedavisi, travma cerrahisi, hidrosefali (beyinde su toplaması), beyin kanamaları, spinal sistem dejeneratif hastalıkları, doğumsal ve çocukluk çağı beyin ve omurilik hastalıkları, beyin tümörleri ile ilgilenen bir branş olan Nöroşirürji (Beyin ve Sinir Cerrahisi) alanındaki hekim kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu, Medical Park Gaziantep Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı. Bölge halkının ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet veren, Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Kliniği, beyin ve omurilik dokusundan kaynaklanan veya bu dokulara baskı yapan tümörlerin tedavisi ile bel ve boyun fıtığı başta olmak üzere, kafa ve omurilik yaralanmaları, beyin damar tıkanıklıkları, beyin kanamaları, beyni ve omuriliği besleyen damarlarda oluşan anevrizma yani baloncuklaşma gibi hastalıkların tanı ve tedavisi ile de ilgilenmektedir. Boyun damarlarında oluşan daralmalar ve yeni doğanlarda sinir sistemi oluşumu sırasında gelişen hastalıklar, ilaç tedavisine cevap vermeyen epilepsi, seçilmiş Parkinson vakaları gibi pek çok hayati fonksiyonu etkileyen hastalıklara cerrahi yöntemler ile müdahaleyi de bu branş gerçekleştirmektedir. Bu hastalıkların tanı ve tedavisinin deneyimli bir kadro ile donanımlı hastanelerde yapılması oldukça önemlidir. Medical Park Gaziantep Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi ( Nöroşirürji) Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu, Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu, 1992 yılında 9 Eylül Üniversitesi, Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. 2005 yılında ise, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Ana Bilim Dalı’nda ihtisasını başarı ile tamamladı. 2006 yılında da Van, Erciş Devlet Hastanesi’nde Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanlığını mecburi hizmet alanında gerçekleştirdi.

    Op. Dr. Karasu, 2007 ile 2011 yıllarında ise Kahramanmaraş Devlet Hastanesi’ne Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı olarak atandı. 2014 yılına kadar ise Kahramanmaraş’ta görev yapan Karasu, daha sonra Adıyaman’a gelerek ve 2017 yılına kadar buradaki hizmetleri ile adından söz ettirdi. Türkiye’nin birçok şehrinde görev yapan Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu Medical Park Gaziantep Hastanesi’nin profesyonel kadrosunda hizmet vermeye başladı. Medical Park Gaziantep Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu 2005 yılında İstanbul’da TND tarafından düzenlenen En İyi Uzmanlık Tezi Ödülünün de sahibidir. Nöroşirürji Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Karasu, Türk Nöroşirurji Derneği’ne üyedir.

    Sağlık ve akademik camiada oldukça tanınan bir hekim olan Op. Dr. Hüseyin Karasu’nun uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makaleleri ile çok sayıda araştırma, derleme ve sunumları mevcuttur. Op. Dr. Karasu’nun ulusal, bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitaplarında basılan bildirileri ise oldukça yankı uyandırmıştır.

  • Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Profesör Doktor Hikmet İyem, Özel Medical Park Gaziantep Hastanesi’nde

    Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Profesör Doktor Hikmet İyem, Özel Medical Park Gaziantep Hastanesi’nde

    Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Profesör Doktor Hikmet İyem, Özel Medical Park Gaziantep Hastanesi’nin güçlü ve dinamik hekim kadrosu içinde yerini alarak hasta kabulüne başladı.

    2008 yılında açıldığı günden bu yana başta Gaziantep olmak üzere çevre il ve ilçelerin yanı sıra komşu ülkelerden gelen hastalara da hizmet verilen Uluslararası standartlarda A sınıfı bir hastane olmanın yanında, teknolojik alt yapısı, donanımı ve gerçekleştirdiği birbirinden özellikli operasyonları ile de Bölgede sağlık turizmi açısından önemli bir merkez konumunda olan Özel Medical Park Gaziantep Hastanesi’nde, gelişmiş tıbbi cihazlarla donatılmış, ikisi kalp-damar cerrahisi ve 7’si tüm cerrahi müdahaleler için kullanılan 9 ameliyathanesi bulunmaktadır. Medical Park Gaziantep Hastanesi uzman ve güçlü kadrosuna her geçen gün başarılı ve güvenilir isimleri dahil etmeyi sürdürüyor.

    Profesör Doktor Hikmet İyem kimdir

    1973 doğumlu olan Profesör Doktor Hikmet İyem, İlk, ortaokul ve lise eğitimini Adana’da tamamladı. Tıp eğitimini ve Uzmanlık İhtisasını ise İzmir Ege Üniversitesi’nde gerçekleştirmiştir. 2014 ile 2015 yıllarında Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hastane yöneticisi ve başhekimlik görevlerinde bulundu. Profesör Dr. Hikmet İyem 54. Avrupa Kalp Damar Cerrahisi Kongresi’nde sunulan bildiri ile Dos Santos En İyi Genç Araştırmacı Ödülü’nün de sahibi oldu.

    İlk kitabı olan “Aort Cerrahisinin kısa ve Uzun Dönem Sonuçları” Aort cerrahisi adı altında 2002 yılında, ikinci kitabı ise 2004’te “Çift Çıkımlı Sağ Ventrikül” Kalp ve Damar Cerrahisi alanında yayımlandı.

    Sağlık ve akademik camiada oldukça tanınan ve sevilen bir hekim olan Prof. Dr. Hikmet İyem’in SCI-Expanded, SSCI ve AHCI de sayılan indeksler ve bunların dışındaki uluslararası indeksler tarafından taranan hakemli dergilerde yayımlanan çok sayıda araştırma, makale, derleme ve olgu sunumları bulunmakla birlikte, Ulusal bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitaplarında basılan bildirileri ise oldukça ses getirmiştir. Profesör Dr. İyem’in Tıbbi makalelerinden bazıları ise; Varis nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri, Periferik Damar Hastalıkları, Koroner Arter Hastalığı, Lenfödem ve Tedavi yöntemleri olarak literatürde yerini almıştır.

    Kalp damar cerrahisi alanında uzman

    2008 yılının Kasım ayında Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir hastaya, Prof. Dr. Hikmet İyem ve ekibi tarafından ilk kez açık kalp ameliyatı gerçekleştirildi. 2015 yılına gelindiğinde, Diyarbakır’da bölgenin ilk dikişsiz aort kapağı ameliyatı yapıldı ve 71 yaşında kalbinde ritim bozukluğu bulunan bir hastaya ise dondurma yöntemi ile tedavi uygulandı.

    Profesör Dr. Hikmet İyem uzmanlığı ve hekimlik kariyeri boyunca kamu ve özel hastanelerde görev alarak, on binden fazla açık kalp ameliyatı ( By- Pass), çok sayıda periferik damar cerrahisi ve varis ameliyatları ile adından söz ettirdi. Özel Medical Park Gaziantep Hastanesi bir çok branşta olduğu kadar özellikle de bölgenin Kalp ve Damar Cerrahisi alanında referans hastane konumundadır. Kariyer hayatına Gaziantep’te devam edecek olan Prof. Dr. İyem, Güneydoğu’nun kalbi olan Gaziantep’e ve çevre illerdeki hastalara şifa dağıtmaya devam edecektir. Prof. Dr. İyem evli ve iki kız çocuk babasıdır.

  • Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde Onkoplastik Meme Cerrahisi Günleri

    Onkoplastik Meme Cerrahisi Günleri Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde gerçekleştirildi. Sempozyum başkanlığını Antalya Meme Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Cumhur Arıcı’nın yaptığı toplantıya, meme kanseri tedavisi ve cerrahisi ile uğraşan Avrupa’dan ve Türkiye’den saygın isimler katıldı.

    Toplantının ilk gününde Akdeniz Üniversitesi Hastanesinde aynı anda 3 meme kanseri ameliyatı canlı olarak toplantı salonuna aktarıldı. Böylece toplantı salonunda bulunan, meme kanseri tanı ve tedavisi ile ilgili farklı branşlardan yaklaşık 60 hekim, hastalar ile ilgili tartışma fırsatı buldu.

    “Ameliyatı izlediler”

    Antalya Meme Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr Cumhur Arıcı, dünyada ve Türkiye’de meme kanseri ve tedavisi ile ilgili çok sayıda toplantı yapıldığını söyledi. Bu toplantılardan en önemlisine Antalya’nın ev sahipliğini yaptığını belirten Prof. Dr. Arıcı, “Bu toplantıda aynı anda 3 farklı ameliyathanede 3 hastaya farklı teknikler uygulanarak yapılan meme kanseri ameliyatlarını toplantıya katılan meslektaşlarımız izleme imkanı buldu” dedi.

    “Memeyi koruyan cerrahi uyguluyoruz”

    Meme kanserinin görülme sıklığının arttığını da belirten Prof. Dr. Arıcı, “Hastalığın cerrahi tedavisinde iyi bir kozmetik sonuç almanın son yıllarda hem hastalar hem de hekimler tarafından giderek daha çok önemsendiğini vurgulandı. Bundan 10-15 yıl öncesinde, hastalarımızın yaklaşık yarısında memenin tamamını alarak tedavi ediyorduk. Ancak günümüzde hem hastalığın daha erken dönemde tanı alması hem de kemoterapi-radyoterapide elde edilen gelişmeler neticesinde, artık hastalarımızın en önemli bir bölümünde memeyi koruyarak bir cerrahi uyguluyoruz” diye konuştu.

    Prof. Dr. Arıcı, ayrıca meme koruyucu bir ameliyat yaparken de iyi bir kozmetik sonuç almanın çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Çünkü bir daha sonraki süreçte hastanın kanserle mücadelesinde moralinin yüksek olması açısından bu çok önemli” ifadesini kullandı.

  • Obezite cerrahisi ile kalıcı kilo vermek mümkün

    Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Salim Gümüş, obezite cerrahisi ile kalıcı kilo vermenin mümkün olduğunu söyledi.

    Halk arasında şişmanlık olarak bilinen obezite günümüzde en tehlikeli sağlık sorunları arasında yerini alıyor. Bunun nedeni obezitenin başlı başına bir sorun olmasının ötesinde kalp ve tansiyon hastalıklarına, şeker hastalığına, böbrek hastalıklarına, solunum sistemi hastalıklarına, eklem hastalıklarına, ani gelişen felçlere neden olması olarak gösteriliyor. Medicana Samsun Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünden Uzm. Dr. Salim Gümüş, obezite ve obezite cerrahisi konusunda bilgi verdi.

    Dr. Salim Gümüş, “Obezite, besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fizik aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumda ortaya çıkar. Obezite, vücut Kitle İndeksi:VKİ (body mass index:BMI) vücut ağırlığının vücut yüzeyine oranı olarak değerlendirilir ve popüler olarak bireylerin kilo değerlendirilmesinde kullanılır. Bilinçsiz, dengesiz ve düzensiz beslenme, günlük fiziksel aktivitelerin asgari düzeyde tutulması, genetik eğilimler obezitenin en sık nedenleri arasında sayılmaktadır. Obeziteyi teknolojik gelişmeye paralel ortaya çıkan bir tehlike olarak ta tanımlamak mümkündür. Teknolojik tüm gelişimler insanların hareket kabiliyetlerinin azalmasına, beslenme alışkanlıklarının değişmesine, çevresel yapıların değişimine neden olmaktadır. Şöyle ki; artık yakın mesafelerde bile yürümek yerine ulaşım araçlarından yararlanmak, evde pişen sağlıklı yemekler yerine, fast food olarak tanımlanan, pratik ve bol karbonhidratlı besinleri tercih etmek, merdiven yerine birkaç kat için asansör kullanmak, nüfus artışına bağlı beton yapılaşmaların artışı ile doğal yeşilliklerden uzak kalmak, medeniyetin bize sunduğu kolaylıkların yanı sıra obezitenin gelişiminde en önemli rolü oynamaktadır. Bu nedenle son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerdeki obezite sorunu çok ciddi bir ağlı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelişmemiş ülkelerde obezite sorununun olmaması, medeniyetin obezitedeki rolünü bir kez daha ortaya koymaktadır” dedi.

    Obezite tedavisinde cerrahi seçenek

    Obezite tedavisi hakkında da konuşan Salim Gümüş, “Obezitenin tedavisi sadece obeziteye yönelik olmakla birlikte, komplikasyonları ile birlikte de gerçekleştirilmektedir. Medikal tedavinin yetersiz olduğu durumlarda ise cerrahi tedavi seçenekleri ile de çok başarılı sonuçlar alınmaktadır. Günümüzde sıklıkla diyabetik obezlerde kullanılan yöntemler sayesinde hastalar hem kilolarından, hem şeker hastalığından ve de bunlara bağlı oluşabilecek komplikasyonlardan kurtulmaktadırlar. Obezitenin cerrahi tedavisi, sadece obez olan kişilerde; VKİ 40 ve üzeri olanlara, şeker hastalığı gibi ek hastalığı olanlarda; VKİ 35 ve üzeri olanlarda tercih edilebilir. Bu konu ile ilgili araştırmalar son yıllarda oldukça ileri düzeylere gelmiş ve çeşitli teknikler geliştirilmiştir. Uygulanan farklı teknikler yardımı ile hastalara yönelik olarak başarının üst düzeyde gerçekleştirilmesi sağlanmıştır. Obezite tedavileri mide balonu, mide bandı, tüp mide, mide by-pass uygulamaları şeklinde farklı birçok yöntemi içermektedir. Yapılacak seçim hastanın tercihine göre değil, hastanın genel durumunun değerlendirilmesine göre yapılmalıdır. Günümüzde en sık kullanılan yöntem tüp mide uygulaması olmakla birlikte, bu tekniğin uygulanmasını engelleyen durumlar da söz konusudur. Bu nedenle hastaya uygulanacak tedavi seçiminde ameliyat öncesi mutlaka detaylı incelemelerin yapılması gerekmektedir” diye konuştu.

    Tedavi yöntemleri ve sonrasında yapılacak uygulamalara değinen Gümüş, şunları söyledi:

    “Bariyatrik veya metabolik cerrahi olarak tanımlanan bu tedaviler artık laparoskopik yöntem olarak tanımlanan ve halk arasında kapalı yöntem olarak bilinen şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede hastaların hastanede kalış süreleri ve iyileşme süreleri daha kısa olmakta ve normal yaşama dönüş bu sayede daha çabuk gerçekleşmektedir. Hastaların çoğu kısa zamanda hem kilolarından hem de eğer varsa şeker ilaçlarından kurtulmaktadırlar. Buna bağlı olarak kişilerin yaşam kalitesi artmakta ve riskler asgari düzeye inmektedir. Ancak unutulmaması gereken, obezitenin başlı başına ciddi bir sorun olmasının yanı sıra tedavilerinde de birtakım risklerinin de söz konusu olmasıdır. Burada en önemli nokta hangi hastaya hangi yöntemin uygulanacağına karar verilmesi ve hastaların her konuda bilinçlendirilmesidir. Unutmayalım ki obezite mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Ancak tedavi kesinlikle bir ekip işidir. Bu ekip endokrinoloji, psikiyatri, genel cerrahi ve beslenme, diyet uzmanlarından oluşmakta ve uygulanacak tedavi yöntemi belirlenmektedir. Ayrıca sonrasında fizik tedavi kliniklerince yapılacak, operasyon sonrası rehabilitasyon çalışmaları da başarının daha belirgin olmasını sağlamaktadır. Bu tip sorun veya sorunları olan hastalarımızın, öncelikle obezite ile ilgili ve bu konuda tecrübeli ve tam donanımlı ekiplerin bulunduğu sağlık merkezlerine müracaatları gerekmektedir. Tedavide uygulanacak en doğru seçim, başarıyı ve buna bağlı olarak sağlığı da beraberinde getirecektir. Bu konuda belirli bir standart olmamakla birlikte, hastanın durumuna uygun tedavinin seçimi başarının sağlanmasındaki en önemli noktadır.”

  • Anorektal hastalıklar ve cerrahisi

    Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. S. Savaş Yürüker, anüs ve rektum bölümünü etkileyen anorektal hastalıklarda kişinin korku ve utanma duygusu hastalığın kansere kadar ilerlemesine yol açtığını, bunun için erken tanının çok önemli olduğunu söyledi.

    “Anorektal hastalıklar nedir, nasıl oluşur, belirtileri ve tedavi yöntemleri” hakkında bilgiler veren Samsun Büyük Anadolu Çiftlik Hastaneleri Genel Cerrahi Kliniğinden Doç. Dr. S. Savaş Yürüker, “Anorektal hastalıklar denildiğinde bu; anüs (makat) ve kalın bağırsağın son 12-15 cm uzunluğunda rektum bölümünü etkileyen ve ilgilendiren hastalıklardır. Bununla ilgili olarak toplumda çok fazla hastalık ve şikayet konusu olmakla birlikte, hemoroidal (basur), anal fissür (makat çatlağı), perianal fistül (makat fistülü) ve pilonidal sinüs (kıl dönmesi) gibi sağlık sorunlarını daha sık duymaktayız. Bunlar da genel cerrahi bölümüne giren ve en sık görülen hastalıklardır. Bu sağlık problemlerinde hastaların korkması ya da utanması nedeniyle tedavi almak için doktora gitmediğinden dolayı bu bölge hastalıkların tam sıklığı da aslında bilinmemektedir. Hastadaki utanma duygusu ne yazık ki; tanı ve tedavi deki gecikmeyi sağladığından hastalığın ilerlemesine hatta kansere dönüşmesine sebep olmaktadır. Bunun için mutlaka hastaların uzman doktorlar tarafından değerlendirilerek, radyolojik veya endoskopik incelemeler ile ameliyat öncesi detaylı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için hastaların korkmasını ve utanmasını gerektiren hiç bir şey yoktur. Bu sağlık sorunlarında cerrahi yöntemler ile ameliyatlar sıklıkla uygulanmakla, yüksek teknolojik cihazlar sayesinde hasta ameliyat sonrası normal hayata ve işe erken dönebilmektedir” diye konuştu.