Etiket: Çayı!

  • Karasu Çayı Kara Felaket Oldu

    Sinop’ta eriyen kar ve yağmur yağışı sebebiyle sel baskınlarına neden olan Karasu Çayı çevreye büyük zarar verdi.

    Erfelek’ten başlayıp Sinop Akliman’a dökülen Karasu Çayı eriyen kar suları ve yağmur yağışları sebebiyle sel baskınlarına neden olmaya ve vatandaşı zarara uğratmaya devam ediyor. Kırılan odun parçaları ve enkaz parçalarının çayda bentler oluşturması üzerine yön değiştiren çay yatağı vatandaşın 15 dönümlük tapulu arsasından geçmeye başladı.

    Tarlaları ve evleri zarar gören vatandaşlardan Çobanlar Köyü Muhsinli Mahallesi’nde ikamet eden Celalettin Sırgancı, “Çalılık ve ağaçlardan kopan odun parçalarının çayda oluşturduğu bentten dolayı tarlalarımız hep sular altında kaldı. Çok büyük zarara uğradık. Hem ekili tarlalarımız hem de boş tarlalarımız var. Şu anda evimiz dahi tehlike altında. Ev etrafında göçmeler oluyor sürekli. Bu her şiddetli kar ve yağmur yağmasıyla hemen hemen her sene meydana geliyor” dedi.

    Devletten ıslah çalışması isteyen Cemalettin Sırgancı ise, “Bu Karasu çayı boyunca yer yer bentler oluşmuş durumda ve bunlar su taşkınlarına sebep oluyor ve çay yatağı değiştiğinden şu benim 30 dönüm tarlam sular altında kaldığı gibi çay yatağına dönüşmüş durumda. Gerçekten çok mağduruz. Çay yatağı şuan tapulu tarlamızdan geçiyor. 15 dönümlük arazimizi kullanamıyoruz. Ya bu çay ıslah edilsin yada eski yatağına döndürsünler” diye konuştu.

  • Sırrı Süreyya Önder: “Kaçak Çaya Hallendiyseniz Rize Çayı İçelim”

    HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun HDP ile randevusunu iptal etme nedenlerini eleştirerek, Başbakan Davutoğlu’nun kendilerine üslup ve ciddiyet konusunda ders verecek en son kişi olduğunu söyledi.

    Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun HDP ile randevusunu HDP’li yöneticilerin yaptığı açıklamaların ardından iptal ettiğini açıklamasına yönelik eleştirilerde bulunan Sırrı Süreyya Önder, “Sayın Başbakan dış seyahati öncesinde esip gürlemiş, biz de çok korktuk. Kendisi bize randevu iptali olarak Selahattin Bey’in ‘Sur’da, Cizre’de olanları kendisine soracağız’ lafını niyet kategorisinde değerlendirerek, niyette samimiyet dışı bir kategoriye yerleştirmiş, benim lafımı da ciddiyet terazisinde tartmış. Üslup ve ciddiyet konusunda akıl verene bakar mısınız? Bu konuda ders alacağımız en son insan Davutoğlu’dur” dedi. Basın toplantısı boyunca eleştirilerini sürdüren Önder, “Kaçak çaya hallendiyseniz Rize çayı içelim” ifadelerini kullandı.

    “EĞER KIYMETİNİ BİLSE KENDİSİNE BİR ZEMİN SUNMUŞUM”

    Başbakan Davutoğlu’nun “Bize oy vermezseniz bu bölgeye beyaz Toroslar gelir” mealinde sözler ettiğini belirten ve “Eğer üsluba kafayı takacaksak bu beyaz Toros meselesinden başlayabiliriz. Üstelik bu vaadinde de durmadı. Beyaz Toroslar yerine bölgeye tanklar ve toplar geldi” ifadelerini kullanan Önder, ders almaya ihtiyaçlarının olmadığını kaydetti. Önder, “Ben demişim ki, ‘siz buraya neye geliyorsunuz?’ Sayın Başbakan bu ziyareti ne için yapıyor, yeni anayasa için değil mi, ben demişim ki, anayasal düzlemi sağlamadan…’ bununla ne kastettiğimi de açıklamışımı, ‘vaz geçtik insanların temel yaşam hakkından, vazgeçtik insanların nefes alma hakkından cenazelerini defnedecek bir zemin hazırlamadan bize yeni anayasa konuşmaya gelirseniz kaçak çayımızı içer gidersiniz’ demişim. Eğer kıymetini bilse kendisine bir zemin sunmuşum. Samimiyet şu olabilir mi; yeni bir anayasa konuşacaksınız ve siz bunu konuşmaya geldiğiniz partinin ağırlıklı oy aldığı seçmenleri evlatlarının cenazesini buzdolaplarında tutacaklar. Morglarda yer kalmamış, sokaklardaki cenazelerin tümü sivil. Bu cenazeler yerde kalacak siz geleceksiniz hangi derde derman olacaksa bizle yeni anayasa konuşacaksınız öyle mi? Dünyanın en samimiyetsiz pratiği bu değilse başka hiçbir şey değildir. Morgda üç aylık bebeğe yer bulunamıyor başka ölmüş bedenin üzerine koyuyorsunuz. Ortam bu haldeyken bizim sizinle bir yeni anayasa konuşmamızın hangi ciddiyet terazisinde tartılabileceğini bize de söyleyin de o hikmetli aklınızdan bizde istifade edelim. Sayın Başbakan bu konuda bize akıl verecek en son insansın. ‘Gitsin Kandil’de çay içsin’ diyor, gittik Sayın Davutoğlu. Üstelik bu ülkede Milli Güvenlik Kurulunda kararlaştırılan bir politika ile biz Kandil’e gittik. Sonra çözüm çerçeve yasası ile teminat altına alınan yasal güvencelerle biz Kandile gittik, sizin öneri ve tekliflerinizi götürdük orada tartıştık, onların önerilerini size getirdik tartıştık, kötü mü oldu. Üç yıl hiçbir evladımızın canından endişe etmemiş olduk, bu zamanların kıymetini bilemediniz” diye konuştu.

    “SAYIN BAŞBAKAN ‘TÜRKLEŞECEĞİZ’ DEMEDİK, ‘TÜRKİYELİLEŞECEĞİZ’ DEDİK”

    “Bu kadarını Kenan Evren de yapardı size ne ihtiyaç var. Bir seçilmiş olarak demokrasiye inandığını beyan eden bir Başbakan olarak bu halkın önüne tanktan toptan başka koyacağınız hiçbir siyasi çözüm yok mudur, o zaman size ne ihtiyaç var” açıklamasında bulunan Önder, bölgeyi ziyaret etmesi gerekenin Genelkurmay Başkanı değil, Başbakan olduğunu söyledi. Önder, “Siz utanmadan bu ülkede kabinede yer alan bakanları o ilçeye sokmadınız, sonra bize ciddiyet dersi vereceksiniz öyle mi? DTK’dan başlayabilirsiniz, hangi zeminde kurulduğunu bilmiyormuş Sayın Başbakan. 10 senedir var DTK, 10 senedir hangi zeminde olduğunu bilmiyorsanız oturun derdinize yanın. Seçmene şikayet ediyormuş, ‘Türkiyelileşmek dediler bakın şunların yaptıklarına.’ Sayın Başbakan ‘Türkleşeceğiz’ demedik, ‘Türkiyelileşeceğiz’ dedik. Sizin ve birçoklarının Türkiyelileşmek kavramından anladığı bu topraklarda yaşayan herkesin Türk olması, böyle bir hayat yok. ‘Dilleriniz Allah’ın ayetleridir’ lafını bu süreç başlarken siz söylüyordunuz, herkesin Türk olmasını nasıl, ne hakla bekleyebilirsiniz” şeklinde konuştu.

    “SANAT KENDİNİ KÜÇÜMSEYENLERİ FENA HALDE MADARA EDER SAYIN BAŞBAKAN”

    Başbakan Davutoğlu ve AK Parti sözcülerinin sanatı küçümsediklerini iddia eden Önder, “Bu sanatı küçümseme bütün AKP sözcülerinde var. Sayın Başbakan, ‘biz burada film çevirmiyoruz’ diyor, film çevirmeyi basit bir iş zannediyor. Sanatı küçümsemelerini çok iyi anlıyorum, 15 senedir bu ülkede iktidarlar, kendileri ile anılacak bir tane sanatçı yetiştiremediler. Bu 15 senenin istihsali, ortaya çıkardığı olgu ne diye baktığınızda glikozu Arjantin’den ithal edip bal diye yutturan bir sürü bal dünyası firması, bir sürü de sonu ‘mal’ ile ‘lank’ ile biten inşaat firması. Sizin bu ülkenin repertuarına eklediğiniz bundan ibaret. Sanat kendini küçümseyenleri fena halde madara eder Sayın Başbakan. Eğer ciddiyetten bahsedecekseniz şuradan başlayacaksınız Sayın Başbakan; Dolmabahçe’yi bize siz kendi eliniz ve dilinizle tahsis ettiniz. ‘Dolmabahçe mutabakatına verdiğim önemin göstergesidir’ dediniz, bizzat bize söylediniz. Eğer ciddiyetten başlayacaksak ‘ben o fotoğrafı da doğru bulmuyorum, öyle bir mutabakat da masa da yok’ deyip başta sizin emeğinize tekme atıldığı zaman çıkıp diyecektiniz ki, ‘burayı ben tahsis ettim, bu mutabakatı ben gerçekleştirdim.’ Öyle, ‘siyasette ciddiyet ararım’ deyip tanrı katından konuşmaya benzemez bu işler. Kendi emeğinize Sayın Bülent Arınç kadar sahip çıkamadınız. Ondan sonra bize ciddiyet dersi mi vereceksiniz?” ifadelerini kullandı.

    “SAYIN BAŞBAKAN KARPUZ KESMEKLE YÜREK SOĞUMAZ”

    Kendilerinin bölgesel hamlelerinin başkalarının çok zoruna gittiğini kaydeden Önder, “Eş Genel Başkanımızın Rusya ziyaretini hainlikle tarif etti, bize üslup dersi verenin yaklaşımına bakın. Sen bize ‘hain’ diyorsun ne işin var burada dememişiz, gelecekseniz asgari demokratik zemini sağlayın, yoksa çay içmekle kalırsınız demişiz, buna hallenmiş. Sizin bütün Rusya krizine bu ülkenin tamamını etkileyecek bir aymazlığınıza getirdiğiniz çözüme bakalım, getirdikleri tek çözüm tezek yakmak” açıklamasında bulundu.

    “Sayın Başbakan karpuz kesmekle yürek soğumaz” ifadelerini kullanan Önder, geri dönüş imkansız değilken bu meselenin demokratik bir zeminde çözmenin imkanlarının araştırılması gerektiğini söyledi. Had bildirme laflarının bir kenara bırakılması gerektiğinin altını çizerek, “Bunu bize 12 Eylül rejimi söyledi, sökmedi, bu parlamentoda Tansu Çiller bağırdı, sökmedi, bizim en iyi bildiğimiz iş zindanlarda yatmak ve direnmek, buradan size ekmek çıkmaz. Bu ülkeyi zaten kocaman bir hapishaneye çevirdiniz” dedi.

    Çözüme hazır olduklarını kaydeden ve “Beni beğenmiyorsanız grubumuzda hangi meslekten insan ararsanız var, onunla muhatap olun” ifadelerini kullanan Önder, Başbakan Davutoğlu’nun “Kandil’de çay içsinler” sözüne ilişkin, “Keşke gelseniz, gitsek beraber çay içsek. Yüz yüze konuşsak. Siyasetçiye düşen budur, çözüm aramak. Sizin yaptığınız sorunu büyütmekten başka hiçbir işe yaramıyor. Ben köşeli geliyorsam size sürecin tümünden çekilebilirim, hiç gam değil. Benim yokluğumla barış gelecekse barış geldiği gün Meclisin bahçesinde ben kendimi öldürürüm, başka bir şeye gerek yok. Yeter ki siz barışı, demokratik çözümü, Kürt’e hürmeti, Alevi’ye muhabbeti, emeğe saygıyı bir an için aklınıza getirin. Bu ülke demokratikleşecekse bunlarla demokratikleşecek” diye konuştu.

  • Bitki Çayı Tüketimi Hamilelerde Düşüğe Neden Oluyor

    Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, bitki çayı tüketiminin hamileliğin ilk 3 ayında düşüğe, son 3 ayında ise erken doğuma neden olabileceğini belirterek uyarılarda bulundu.

    Özellikle kış aylarında çokça tüketilen bitki çaylarının hamilelerde düşüğe ve erken doğuma neden olduğu bildirildi. Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, günümüzde bitki çaylarının tüketimi fazlasıyla arttığını söyledi. Siyah klasik çaya alternatif olarak, sağlık açısından oldukça faydalı olması nedeniyle bitki çaylarının daha fazla tercih edildiğini kaydeden Doç. Dr. Çoksüer, özellikle soğuk havalarda soğuk algınlığı için tüketimin daha da arttığını dile getirdi. Doç. Dr. Çoksüer, “Ancak bazı bitki çayları faydalarının yanı sıra belli durumlarda zararlı etkiler de gösterebiliyor. Bitki çayları, baş ağrısından depresyona kadar aşağı yukarı her sağlık sorunu için tüketildiği biliniyor. Fakat yapılan araştırmalarda bitki çaylarının gebelik döneminde tüketilmesinin masum olmadığı yönündedir. Birçok gebe kadın bilinçsiz bir şekilde bilmeden bitki çaylarını tüketmektedir. Fakat gebelik döneminde anne adayı tükettiği besinlere karşı dikkatli olmalı ve seçici davranmalıdır. Her bitkisel çay içilmemeli, bitkisel çayların içindeki maddeler bilinmelidir. Aksi durumda bitkisel çayların içerisinde bulunan maddeler bebeğe zarar verebilir” dedi.

    “BİTKİ ÇAYLARI RAHİM KASILMALARINI ARTTIRIYOR”

    Bitki çaylarının sıkça tüketildiğinde düşük yapma riskini, gebelikte kanama riskini ve rahim kasılmalarını artırarak erken doğum yapma riskini ortaya çıkardığını aktaran Doç. Dr. Çoksüer, şu ifadeleri kullandı:

    “Folikasit seviyesini olumsuz yönde etkileyebileceği tespit edildiğinden hamile bayanların yeşil çay tüketiminden uzak durmaları tavsiye edilir. Yine bebek emziren bayanlar için içerisindeki kafein miktarından bebeğin uyku düzeninin bozulabileceği söylenerek yeşil çayı fazla tüketmemeleri önerilmektedir. Hamile kadınlar özellikle hamileliğin ilk 3 aylık döneminde çok dikkatli olunmalıdır. İlk üç aylık dönem düşük tehdidinin fazla olduğu bir dönemdir. Anne adayları bitki çayı kullanımı konusunda mutlaka doktora danışmalıdır. Hamilelik oldukça riskli bir süreçtir. Bu yüzden anne adayı rastgele alınmış bitki çaylarını tüketmemelidir. Alınan bitki çaylarının içinde olan maddeler mutlaka bilinmeli ve doğru dozda tüketilmelidir. Özellikte sık sık düşük tehdidi ile karşılaşan bayanlar tükettikleri bitki ve bitki çaylarına dikkat etmelidir. Bazı bitki çayları rahimde kasılmalara neden olmakta ve düşük tehdidini arttırmaktadır. Önemli olan dozunu ayarlamak ve aşırı şekilde tüketmemektir. Kekik, safran, ısırgan, kimyon, tarçın, sinameki gibi bitkiler ve çayları hamilelikte tüketilmemesi gerekir. Hamilelikte kalsiyum dengesini sağlamak için bol süt içmelisiniz. Ayrıca, meyve suları ve günde 2.5 litre su içmek şart. Çok seviyorsanız ve yeşil çaydan vazgeçemem diyorsanız günde bir fincandan fazla tüketmemek gerekir. Hamilelik döneminde bitkisel çaylara masum gözüyle bakmak yerine bitkisel çayları kullanmadan önce mutlaka doktora danışılmalıdır.”

  • Kars Çayı Kısmen Dondu

    Sarıkamış Allahuekber dağlarında doğan ve Kars’tan geçtikten sonra Arpaçay nehri ile birleşen 94 kilometre uzunluğundaki Kars çayı, son günlerde etkili olan soğuklardan dolayı kısmen dondu.

    Hava sıcaklığının gece sıfırın altında 11 dereceye düşmesi, Doğu Anadolu bölgesinde hayatı olumsuz etkiledi. Kars merkezinden geçen Kars çayı da soğuklardan nasibini aldı. Bir hafta öncesine kadar coşkuyla akan çay bugün kısmen dondu.

    Soğuktan kentte bulunan park ve bahçelerde nasibini aldı. İnsanların yoğun olarak akın ettiği Millet bahçesi boşaldı. Millet bahçesinde bulunan hayvan figürleri kar ile birlikte daha güzel görünüme büründü.

    “SOĞUKLARDAN KAYALIKLAR BUZ TUTTU”

    Son günlerde etkili olan soğuklar Kars çayının kısmen donmasına neden olurken, kentte bulunan kayalıklar buz sarkıtlarıyla doldu. Kayalıklardan akan suların donmasıyla birlikte oluşan buz sarkıtları vatandaşların ilgi odağı oldu.

    Kars’ta termometreler en düşük hava sıcaklığı dün gece eksi 11, sabaha karşı eksi 7’yi gösterirken, soğuk hava nedeniyle iş yerlerinin camları buz tuttu.

    Millet bahçesinde elindeki gazetesiyle yürüyüş yapan bir vatandaş ise Kars’a karın erken yağdığını belirterek, kar yağmasıyla birlikte havanın soğuduğunu ifade etti.

    Öte yandan Kars’ta soğuk havanın önümüzdeki günlerde etkili olması beklenirken, özellikle sabah güneşiyle eriyen karın akşam donması ise birlikte havanın aşırı soğuması cadde ve sokakların boşalmasına neden oldu.

  • Yüksek Fiyatlı Ihlamura, Zencefil Ve Kış Çayı Alternatif Oldu

    Ordu’da vatandaşlar, fiyatı son dönemde artan ıhlamura alternatif olarak, zencefil, kuşburnu ve özel olarak hazırlanmış kış çayı tüketiyor.

    Türkiye’de çeşitli alanlarda üretilen, Ordu’da yetişme alanı olan ıhlamur son aylarda fiyatını katladı. Vatandaşlar tarafından kış çayı olarak bilenen ve soğuk havalarda oldukça tüketilen ıhlamur, yüksek fiyatı sebebi ile ilgi görmüyor. Ordu’da da vatandaşlar yüksek fiyattaki ıhlamuru almak yerine alternatif olarak zencefil, kuşburnu ve özel hazırlanmış olan kış çayı gibi ürünlere yöneliyor. Altınordu ilçesi Şarkiye Mahallesi’nde aktarlık yapan Göktuğ Ayyıldız, artan fiyatların ıhlamur satışını olumsuz etkilediğini söyledi. Ihlamurun yapraklı ve çiçekli olanlarında fiyat farkı olduğunu ifade eden Ayyıldız, bu sebeple vatandaşın farklı ürünlere yöneldiğini belirtti.

    “VATANDAŞ 50-60 GRAMINI BİLE BÖLMEK İSTİYOR”

    Ihlamur fiyatlarındaki artışın vatandaşın beklentilerinin çok üzerinde olduğunun altına çizen aktar Göktuğ Ayyıldız, “Ihlamurun fiyatı çok yükseldi. Bizim bildiğimiz yapraklı ıhlamurun kilosu 90 TL civarında. Bazı bölgelerde ıhlamurun yalnızca çiçeği satılıyor. O zaman fiyatlar daha da yukarılara çıkıyor. Aktarlar bu fiyatlar sebebi ile kilo işi ıhlamur satamıyor. Biz 50-60 gramlık poşetler halinde ıhlamur satıyoruz. Bazı müşteriler fiyat sebebi ile 50-60 gram olan poşeti bile bölmek istiyor. Özellikle yaşlılar bahçelerinde yetişen ıhlamurun bu fiyatlarda satıldığını öğrendiğinde çok şaşırıyor” dedi.

    IHLAMURUN ALTERNATİFİ ZENCEFİL VE ÖZEL HAZIRLANMIŞ KIŞ ÇAYI

    Yaşanan fiyat artışı sebebi ile ıhlamur alamayan vatandaşların alternatif ürünlere yöneldiğini aktaran Ayyıldız, “Ihlamurun fiyatı artınca vatandaş alternatif ürünlere yöneldi. Ordu’da vatandaşlar alternatif olarak zencefil ve özel hazırlamış olan içinde zencefil, zerdeçal, ada çayı ve az miktar ıhlamur olan kış çayına ağırlık veriyor. Biz de aktarlar olarak zencefili ve özel karışımlı kış çayını öneriyoruz. Çünkü zencefil mikrop öldürücüdür ve hastalıklara karşı koruma özelliğine sahiptir. Karışımlarla hazırlanmış olan kış çayı ise soğuk algınlığına çok iyi geliyor. Zencefilin kilogramı 40 TL, tane tane kullanılması sebebi ile uzun süre gidiyor ve vatandaş ilgi gösteriyor. Kış çayının fiyatı da 40 TL, çayın içerisinde ıhlamur dahil birçok bitkinin olması ve fiyatının düşük olması vatandaşın ilgisini çekiyor. Zencefil ve kış çayının dışında ıhlamur alamayıp alternatif olarak alınan bir diğer ürün ise kuşburnu. Kuşburnu C vitamini deposudur. Bu yüzden müşterilerimiz çok kullanıyor. Kilosu ise 20 TL’den satılıyor” diye konuştu.