Etiket: Çarpıcı

  • MHP’li Enginyurt’tan çarpıcı açıklamalar

    MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, 31 Mart yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın başarılı olması için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını belirtti. Enginyurt, İYİ Parti ve CHP’nin ittifakının asıl amacının da Türkiye’yi kaosa sürüklemek olduğunu vurguladı. Enginyurt ayrıca İdris Naim Şahin’in dava anlayışı değil nefsi anlayışla hareket ettiğini söyledi.

    MHP Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Cumhur İttifakı’ndan rahatsız olanların bu ittifakı dağıtmak isteyenlerin araya fitne ve fesat soktuğunu ama MHP ve Türk milliyetçilerinin 3-5 belediye hesabı yapmadan Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü adına Cumhur İttifakı’nın başarılı olması gerektiğine inandıklarını dile getirdi.

    İttifak kararı gereği 31 Mart yerel seçimlerinde 30 büyükşehirin 3’ünde MHP adayının destekleneceğini, 27 büyükşehirde ise MHP’nin AK Parti adaylarına destek vereceğini kaydeden Enginyurt, “MHP olarak bunda en ufak bir üzülme ve darılma yoktur. MHP’liler, 24 Haziran seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı çıkartmayıp nasıl Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a oylarının tamamını verdilerse, 31 Mart seçimlerinde de MHP’liler ve partiye oy verenler, Cumhur İttifakı’nı destekleyeceklerdir” dedi.

    “Ordu büyükşehirde AK Parti adayını destekleyeceğiz”

    Ordu Büyükşehir Belediyesi için AK Parti adayını destekleyeceklerini vurgulayan Enginyurt, “Bizim MHP olarak Ordu’da Cumhur İttifakı’nın adayı, AK Parti adayı olması münasebetiyle desteğimiz devam ediyor. 19 ilçede ne olacağının kararını Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız belirleyecektir. Bizim Türk milliyetçileri olarak uzun söze ihtiyacımız yok. Sayın Devlet Bahçeli ne karar verirse biz de o karara saygı duyar, o kararın takipçisi olur ve destekleriz” ifadelerini kullandı.

    “İYİ Parti ve CHP ittifakının niyeti Türkiye’yi kaosa sürüklemek”

    İYİ Parti ve CHP’nin ittifakını değerlendiren Enginyurt, şöyle konuştu:

    “İP ve CHP, Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesi’nde bir ittifak kurdu. Bu ittifakı Türkiye’nin İstanbul, İzmir, Ankara, Mersin ve Adana gibi bölgelerinde HDP de destekliyor. Zaten bizim Cumhur İttifakı’nda ısrar etmemizin sebebi, CHP ve İYİ Parti’nin ve buna bazı bölgelerde HDP’nin katılımıyla birlikte oluşan ittifaktır. Biz bu ittifakı sağlıklı olarak görmediğimizi ifade ettik. Bu ittifakın niyetinin halisane olmadığını ifade ettik. Bu ittifakın adaylarının kim olduğu bizleri çok fazla ilgilendirmiyor. Biz o ittifakın bilakis kendisine karşıyız. Bu sebeple de Cumhur İttifakı’nın tesisinden ve korunmasından yanayız. Cumhur İttifakı yarın yüzde 50’nin altına düşerse, bunun için mücadele eden karşıdaki ittifakın niyeti şu; ‘Meşrutiyet sorunu doğmuştur, halk başkanlık sistemini oylamış yüzde 50 oy almamıştır, öyleyse Türkiye erken seçime gitmelidir’ yaygaraları kopartılacak, bu da Türkiye’de kırılganlık arz eden Türk ekonomisinde ve sokakta ister istemez bir kaos oluşturacaktır. Biz Türk milliyetçileri ve MHP’liler olarak, şahsi hesaplarımız ve 3-5 belediye daha fazla alalım diye Türkiye’ye ve Türk milletine zarar oluşturabilecek hiçbir oluşumun yanında olmayacağımız gibi karşısında olacağımızı ifade ettik. Dolayısı ile karşıdaki ittifakı şu an itibariyle biz Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yarın oluşabilecek bir aksi tabloda kaos ve sokak hadiselerini doğurabilecek bir ittifak olduğunu düşünüyor, o maksatla da ittifakın adayının kim olduğuna bakmaksızın topyekûn o ittifaka karşı mücadele edip, Cumhur İttifakını destekleyeceğiz.”

    “İdris Naim Şahin dava anlayışıyla değil nefsi için hareket ediyor”

    İYİ Parti ve CHP’nin Ordu’da Eski İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’i aday göstereceği konusuna değinen Enginyurt, “İdris bey dava anlayışıyla değil, nefsi bir anlayışla hareket ediyor. Muhtemeldir ki böyle bir adaylık var mı yok mu bilmiyorum ama eğer İdris Naim Şahin, CHP ve İYİ Parti ittifakının adayı olacaksa, bu onun siyasi arzusunun, siyasi niyetinin sonucudur. Demek ki, onun için önemli olan MHP veya İYİ Parti’den aday olmak değil, önemli olan İdris Naim Şahin’in aday olma isteği ve arzusudur, bu da nefsidir. Nefsi olan şeyin bir dava ile bir ideoloji ile kıyaslanması mümkün değildir. Burada bir dava ve fikir adamlığı aramamak lazım” diye konuştu.

  • İnşaat mühendisinden çarpıcı deprem uyarısı

    Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Ersoy, Gaziantep’te verdiği “Ülkemizde Deprem Sorunu Üzerine İnceleme” konulu seminerde çarpıcı bilgiler vererek önemli uyarılarda bulundu. Türkiye’deki depremlerde ölümlerin beklenenin çok üzerinde olduğunu belirterek, “Deprem değil, dayanıksız ve denetimsiz yapı nedeniyle ölümler oluyor” dedi.

    İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şubesi tarafından düzenlenen seminerin açılış konuşmasını İMO Şube Başkanı Gökhan Çeliktürk yaptı. Çeliktürk, Gaziantep için deprem master planı yol haritası çalıştayının sonuçlarını hazırladıklarını ve yetkililerle paylaştıklarını belirterek, “Deprem master planı, bir kentin en büyük projesidir. Biz İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu yol haritasını raporunu oda olarak hazırladık, sıra projelendirme ve uygulamaya kaldı” dedi.

    Gaziantep uyarısı

    Çeliktürk, Gaziantep ve çervesinde oluşabilecek depremden kentin de çok ciddi bir şekilde etkilenebileceğini vurgulayarak, “Gaziantep kent merkezine kuş uçuşu 45-50 kilometre uzaklıkta olan deprem fay hattında oluşacak bir kırılma, Gaziantep’i çok ciddi şekilde etkileyecektir. Gaziantep’in bir depremde en az şekilde etkilenmesi için şimdiden başlayarak 15-20 yıl sürecek bir çalışmaya imza atmak istiyoruz. Bu konuda belediyelerimize her konuda yardımcı ve destek olacağımızı taahhüt ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Can kayıpları önlenebilir

    Seminere konuşmacı olarak katılan İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Uğur Ersoy ise, depreme dayanıklı yapılarla ilgili düşüncelerini paylaştı.

    Depremin son derece karmaşık, çok fazla değişkeni olan bir doğa olayı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uğur Ersoy, çarpıcı bilgiler vererek, uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Ersoy, “Depremde hasar veren depremin kendisi değil, yapıların depreme dayanıklı ve projelerine uygun olmamasıdır. Depreme dayanıklı yapıları basit bir şekilde projelerine uygun denetimini yapabiliriz. Deprem değil dayanıksız ve denetimsiz yapı nedeniyle ölümler oluyor. Depremi engellemek mümkün değildir ama basit bir takım yöntemlerle deprem hasarını, özellikle de can kayıplarını önleyebiliriz. Türkiye’de depremlerden sonra maalesef beklenenin çok çok üzerinde can kaybı olmaktadır. Yani şu şiddetli bir depremde, aşağı yukarı şu kadar can kaybı olabilir denilebilir ama Türkiye’de bu rakam her zaman çok fazla oluyor” dedi.

    “Yönetmelik değiştirmek çözüm değil”

    Depremin hasarını engellemek için Türkiye’de sürekli yönetmelik değiştiğini de hatırlatan Prof. Dr. Ersoy, yönetmeliklerin tam olarak uygulanmaması nedeniyle değişen yönetmeliklerin bir faydasının olmadığını kaydetti. Ersoy, “1967 yılından bu yana yaklaşık 50 yıldır deprem üzerine çalışıyorum. O günden beri ülkemizde yaşanan depremlerde can kaybı inanılmaz şekilde fazla oldu. Depreme dayanıklı bina için, can kaybını azaltmak için geçmiş depremlerde gözlenen hasarları incelemek gerek. Biz sürekli yönetmelik değiştiriyoruz. Başlangıçtan beri yönetmelik yaparken şu hatayı yaptık. Bir yönetmelik niye değişir? Bir deprem olmuştur, deprem yönetmeliğini uyguladığımız halde büyük hasar olmuştur. O zaman yönetmelik başarısız kalmıştır ve yenisini hazırlarsınız. Ama hiç böyle olmuyor. Geçmişi hiç tartamadık. Mesela 1999 Marmara depreminde, 1975 yönetmeliği tam olarak uygulanan ve hasar gören bir binaya rastlamadık. Böyle bir karşılaştırma yapamadık. Her depremden sonra aynı hikayeleri dinliyoruz” şeklinde konuştu.

    Mimarlar için deprem eğitimi önerisi

    Mimarlar için de deprem eğitimi önerisinde bulunan Uğur Ersoy, “Olaya doğru teşhis koyabilmek için meydana gelen hasarların ortak yönünü bulmalıyız. Biz en fazla hasarı, mimaride ve taşıyıcı sistemde yapılan hatalardan dolayı hasar görüyoruz. Dayanıklılık mimari proje aşamada başlar. Eğer siz mimari aşamada çok kötü bir mimari sistem seçerseniz, depremdeki hasarlara engel olamazsınız. Mesela piramidi tabanın üzerine değil de sivri ucunun üzerine koyarsan, bunu depreme dayanıklı hale getirmek mümkün değildir. Onun için mimarlara etkili bir deprem mühendisliği eğitimi de vermek gerekiyor. Bu nedenle en önemli nedenlerden birincisi mimari sistem seçimidir. İkincisi donatı detaylarında, üçüncüsü de yapım aşamasında yapılan hatalardır. Yapım aşamasında yapılan hataların başında da yeterli denetimin olmaması geliyor” diye konuşu.

    İnşaat Mühendisleri odası Gaziantep şubesinin Gaziantep Deprem master planı İle ilgili yaptığı çalışmaları ve çabaları takdir ettiğini ve yerel yönetimlerin Oda yetkilileri ile beraber bu çalışmaları yapmalarının Gaziantep şehri için çok önemli olduğuna dikkat çekti.

    İnşaat mühendislerinin yoğun ilgi gösterdiği seminerin ardından İMO Gaziantep Şube Başkanı Gökhan Çeliktürk, Prof. Dr. Uğur Ersoy’a bir teşekkür plaketi verdi.

  • İnşaat mühendisinden çarpıcı deprem uyarısı

    Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Ersoy, Gaziantep’te verdiği “Ülkemizde Deprem Sorunu Üzerine İnceleme” konulu seminerde çarpıcı bilgiler vererek önemli uyarılarda bulundu. Türkiye’deki depremlerde ölümlerin beklenenin çok üzerinde olduğunu belirterek, “Deprem değil, dayanıksız ve denetimsiz yapı nedeniyle ölümler oluyor” dedi.

    İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şubesi tarafından düzenlenen seminerin açılış konuşmasını İMO Şube Başkanı Gökhan Çeliktürk yaptı. Çeliktürk, Gaziantep için deprem master planı yol haritası çalıştayının sonuçlarını hazırladıklarını ve yetkililerle paylaştıklarını belirterek, “Deprem master planı, bir kentin en büyük projesidir. Biz İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu yol haritasını raporunu oda olarak hazırladık, sıra projelendirme ve uygulamaya kaldı” dedi.

    Gaziantep uyarısı

    Çeliktürk, Gaziantep ve çervesinde oluşabilecek depremden kentin de çok ciddi bir şekilde etkilenebileceğini vurgulayarak, “Gaziantep kent merkezine kuş uçuşu 45-50 kilometre uzaklıkta olan deprem fay hattında oluşacak bir kırılma, Gaziantep’i çok ciddi şekilde etkileyecektir. Gaziantep’in bir depremde en az şekilde etkilenmesi için şimdiden başlayarak 15-20 yıl sürecek bir çalışmaya imza atmak istiyoruz. Bu konuda belediyelerimize her konuda yardımcı ve destek olacağımızı taahhüt ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Can kayıpları önlenebilir

    Seminere konuşmacı olarak katılan İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Uğur Ersoy ise, depreme dayanıklı yapılarla ilgili düşüncelerini paylaştı.

    Depremin son derece karmaşık, çok fazla değişkeni olan bir doğa olayı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uğur Ersoy, çarpıcı bilgiler vererek, uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Ersoy, “Depremde hasar veren depremin kendisi değil, yapıların depreme dayanıklı ve projelerine uygun olmamasıdır. Depreme dayanıklı yapıları basit bir şekilde projelerine uygun denetimini yapabiliriz. Deprem değil dayanıksız ve denetimsiz yapı nedeniyle ölümler oluyor. Depremi engellemek mümkün değildir ama basit bir takım yöntemlerle deprem hasarını, özellikle de can kayıplarını önleyebiliriz. Türkiye’de depremlerden sonra maalesef beklenenin çok çok üzerinde can kaybı olmaktadır. Yani şu şiddetli bir depremde, aşağı yukarı şu kadar can kaybı olabilir denilebilir ama Türkiye’de bu rakam her zaman çok fazla oluyor” dedi.

    “Yönetmelik değiştirmek çözüm değil”

    Depremin hasarını engellemek için Türkiye’de sürekli yönetmelik değiştiğini de hatırlatan Prof. Dr. Ersoy, yönetmeliklerin tam olarak uygulanmaması nedeniyle değişen yönetmeliklerin bir faydasının olmadığını kaydetti. Ersoy, “1967 yılından bu yana yaklaşık 50 yıldır deprem üzerine çalışıyorum. O günden beri ülkemizde yaşanan depremlerde can kaybı inanılmaz şekilde fazla oldu. Depreme dayanıklı bina için, can kaybını azaltmak için geçmiş depremlerde gözlenen hasarları incelemek gerek. Biz sürekli yönetmelik değiştiriyoruz. Başlangıçtan beri yönetmelik yaparken şu hatayı yaptık. Bir yönetmelik niye değişir? Bir deprem olmuştur, deprem yönetmeliğini uyguladığımız halde büyük hasar olmuştur. O zaman yönetmelik başarısız kalmıştır ve yenisini hazırlarsınız. Ama hiç böyle olmuyor. Geçmişi hiç tartamadık. Mesela 1999 Marmara depreminde, 1975 yönetmeliği tam olarak uygulanan ve hasar gören bir binaya rastlamadık. Böyle bir karşılaştırma yapamadık. Her depremden sonra aynı hikayeleri dinliyoruz” şeklinde konuştu.

    Mimarlar için deprem eğitimi önerisi

    Mimarlar için de deprem eğitimi önerisinde bulunan Uğur Ersoy, “Olaya doğru teşhis koyabilmek için meydana gelen hasarların ortak yönünü bulmalıyız. Biz en fazla hasarı, mimaride ve taşıyıcı sistemde yapılan hatalardan dolayı hasar görüyoruz. Dayanıklılık mimari proje aşamada başlar. Eğer siz mimari aşamada çok kötü bir mimari sistem seçerseniz, depremdeki hasarlara engel olamazsınız. Mesela piramidi tabanın üzerine değil de sivri ucunun üzerine koyarsan, bunu depreme dayanıklı hale getirmek mümkün değildir. Onun için mimarlara etkili bir deprem mühendisliği eğitimi de vermek gerekiyor. Bu nedenle en önemli nedenlerden birincisi mimari sistem seçimidir. İkincisi donatı detaylarında, üçüncüsü de yapım aşamasında yapılan hatalardır. Yapım aşamasında yapılan hataların başında da yeterli denetimin olmaması geliyor” diye konuşu.

    İnşaat Mühendisleri odası Gaziantep şubesinin Gaziantep Deprem master planı İle ilgili yaptığı çalışmaları ve çabaları takdir ettiğini ve yerel yönetimlerin Oda yetkilileri ile beraber bu çalışmaları yapmalarının Gaziantep şehri için çok önemli olduğuna dikkat çekti.

    İnşaat mühendislerinin yoğun ilgi gösterdiği seminerin ardından İMO Gaziantep Şube Başkanı Gökhan Çeliktürk, Prof. Dr. Uğur Ersoy’a bir teşekkür plaketi verdi.

  • Pastahanedeki bıçaklı kavgada çarpıcı detay

    Gaziantep’te simit fırınında çıkan bıçaklı kavgada çarpıcı detaylar ortaya çıktı. En yakın arkadaşını bıçaklayarak öldüren Hüseyin A.’nın öldürdüğü arkadaşı Mehmet Kara’nın annesine ’anne’ diye hitap ettiği öğrenildi.

    Gaziantep’in Şehitkamil ilçesi Çıksorut Mahallesi’nde Hüseyin A., en yakın arkadaşı Mehmet Kara ile henüz bilinmeyen bir nedenle tartışmış, simit fırınında karşılaşınca kavga etmişlerdi. Hüseyin A., cebinden çıkardığı bıçakla arkadaşı Mehmet Kara’yı yaralayarak, olay yerinden kaçmıştı. Mehmet Kara ise, kaldırıldığı Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nde hayatını kaybetmişti. Olayın ardından kaçan Hüseyin A., kayıplara karışmıştı.

    Olay yerinden kaçan ve yaklaşık 3 haftadır kendisinden haber alınamayan Hüseyin A.’nın Mehmet Kara ile adeta kardeş gibi oldukları, hatta arkadaşının annesine “anne” diye hitap ettiği öğrenildi.

    Yaklaşık 9 yıl boyunca aynı mahallede yaşayan ve yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki arkadaştan katil zanlısı Hüseyin A.’nın hemen hemen her gün Mehmet Kara’nın evine gittiği, çoğu zaman arkadaşının evinde yemek yediği belirtildi.

    “Anneler Günü’nde bana da hediye aldı”

    Anne Fatma Kara oğlunun katili ile olan arkadaşlığını anlatarak, yaşanan olaya anlam veremediğini ifade etti. Fatma Kara, katil zanlısı Hüseyin A.’nın kendisinin elinde büyüdüğünü söyleyerek, “9 yıldır benim evimde yemek yerdi. Her zaman bizim içimizdeydi. Anneler Günü’nde iki tane eşarp almıştı. Birini kendi annesine birini bana hediye etmişti” dedi.

    “Bir an önce yakalansın”

    Acılı anne, oğlunun katilinin bir an önce yakalanması için yetkililerden yardım istedi. Katil zanlısı Hüseyin A.’nın dışarıda olduğu her gün için gözyaşı döktüğünü ifade eden anne Kara, “Hüseyin beni çok severdi. Ama böyle kalleş olacağını bilemedim. Benim elimde büyüdü. Bunun bir an önce yakalanmasını istiyorum. Her yerde güvenlik kamera görüntüleri var. Her yerde kameralar var. Bu hiçbir yere çıkmıyor mu. Yer yarıldı içine mi girdi” şeklinde konuştu.

    “Vuran şahıs, bizim yanımızda büyüdü”

    Baba Ali Kara da, katil zanlısı Hüseyin A.’nın oğluyla samimi olduğunu ve kendilerinin yanında büyüdüğünü ifade etti.

    Baba Kara, katil zanlısının kendisine ‘amca’ diye hitap ettiğini söyleyerek, “Vuran şahıs bizim mahallemizin çocuğudur. Bizim yanımızda büyüyen bir çocuk. Daha önceden kardeş gibilerdi. Fakat sonradan ne oldu bilmiyorum kavga etmeye başladılar. Oğlumu da uyardım. Onu görsem onu da uyaracaktım. Bana ’amca’ diyerek hitap ederdi. Keşke bana söylemiş olsalardı ben önüne geçmeye çalışırdım. Olay günü ne oldu bilmiyorum. Sonradan haberlerde gördüm öyle öğrendim. Kendisi simitçide beklerken oğlum da içeri giriyor. Zaten daha önceden de kavgalılardı. Tartışmaya başlıyorlar. O anda bıçağı çıkarıp oğluma saldırıyor” diye konuştu.

    Kara ailesi, en yakın arkadaşı tarafından öldürülen evlatlarının katil zanlısının bulunması için yetkililerden yardım istiyor.

  • Aydın’ın 8 aylık trafik bilançosunda çarpıcı rakamlar

    Trafik güvenliğinin arttırılması ve korunması için İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığına bağlı trafik ekipleri tarafından trafik kontrolleri en üst seviyede yapılıyor.

    Aydın Valiliği’nin Trafik Güvenliği raporları verilerine bakıldığında 2018 yılının ilk 8 ayı bilançosunda çarpıcı rakamlara ortaya çıkıyor. Tüm trafik denetimlerine, şehir içi ve şehir dışı yollarda trafik güvenliğinin arttırılması için yoğun çalışmalar yapılmasına rağmen; büyük ölçüde can ve mal kaybı yaşanan trafik kazaları, ülkenin en önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor.

    Aydın ili genelinde 2018 yılı ilk 8 ayında toplam 4 Bin 539 trafik kazası yaşandı. 2018 yılı Ocak ayında 416, Şubat ayında 385, Mart ayında 493, Nisan ayında 581, Mayıs ayında 549, Haziran ayında 589, Temmuz ayında 748, Ağustos ayında ise 778 trafik kazası meydana geldi. Bu kazalardan Bin 962’si maddi hasarlı, 2 Bin 536’sı yaralamalı olarak gerçekleşti. Yaşanan kazalarda 42 kişi hayatını kaybetti.

    İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığına bağlı trafik ekipleri tarafından trafik kontrollerinde toplam 12 Bin 946 araç trafikten men edilirken, toplam 2 Bin 713 sürücünün ise ehliyetine el konuldu.

    Ocak ayı içerisinde toplam 110 Bin 965 araç, Şubat ayında 118 Bin 498 araç, Mart ayında 126 Bin 038 araç, Nisan ayında 133 Bin 734 araç, Mayıs ayında 111 Bin 296 araç, Haziran ayında 116 Bin 807 araç, Temmuz ayında 128 Bin 315 araç, Ağustos ayında 128 Bin 488 araç kontrol edildi. Yapılan kontrollerde 2018 yılının ilk 8 ayında kusurlu bulunan araçlara toplam 36 Milyon 857 Bin 77 TL para cezası uygulandı.

    Aydın Valiliği’nden yapılan açıklamada; “Valiliğimizce, ilimizde trafik güvenliği ve vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin daha etkin sağlanmasına yönelik olarak alınan tüm tedbirler arttırılarak aynı kararlılıkla ve gayretle sürdürülecektir. Trafik kurallarına uyan, trafik düzeninin sağlanmasına ilgi ve destekleriyle katkı sağlayan değerli vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Trafik kazalarının azalması için sürücü ve vatandaşlarımızın da, daha duyarlı olmaları, özellikle hatalı şerit değiştirmemeleri, alkollü araç kullanmamaları, kural ihlali yapanların ise 155 ve 156 nolu Polis ve Jandarma telefonlarına ihbar edilmeleri hususlarında vatandaşlarımızın bilgisine, desteklerine büyük ihtiyaç vardır” ifadelerine yer verildi.