Etiket: Canını

  • Canını Hiçe Sayarak Aracını Söndürmeye Çalıştı

    Konya’da bir şahıs kendini tehlikeye atarak hareket halindeyken yanan aracını yangın tüpü ile söndürmeye çalıştı.

    Olay, saat 19.30 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Rauf Denktaş Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Kadir Köde, 42 BVS 20 plakalı otomobiliyle hareket halindeyken araçtan bir anda dumanlar yükselmeye başladı. Otomobilinin yandığını fark eden Köde vatandaşların verdiği yangın tüpleriyle aracını söndürmeye çalıştı. Ancak Köde aracını söndürmeyi başaramadı. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri trafiği kapatarak çevrede güvenlik önlemi alırken, itfaiye ekipleri de yanan otomobili söndürdü. Araç kullanılamaz hale geldi. Kadir Köde, ışıklarda beklediği sırada aracından duman çıktığını ve araçtan indiğini söylerken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • (Özel Haber) Kitabı İçin Canını Hiçe Sayan O Akademisyen Şimdi Başbakan

    Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 17 Ağustos 1999 depreminde üzerinde çalıştığı kitabı hard diske kaydetmek için canını hiçe sayarak artçı sarsıntıların yaşandığı binaya girdiği ortaya çıktı. TGRT Haber’de Mehmet Aydın’ın Gün Biterken programına konuk olan Başbakan Davutoğlu’nun kuzenleri Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yurttadur ile Ahmet Demirbaş, Davutoğlu’nun bilinmeyen yönlerini ve anılarını anlattı.

    Gelişim Üniversitesi’nde görev yapan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yurttadur, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile birlikte yaşadığı ve hiç unutamadığı bir anısını ilk kez paylaştı. 17 Ağustos 1999 depreminde Davutoğlu’nun o dönem kaleme aldığı ve üzerinde yoğun olarak çalıştığı ‘Stratejik Derinlik’ adlı kitabını kurtarmak için canını hiçe sayıp, sarsıntıların sürdüğü binaya girdiğini ve bilgisayarındaki çalışmalarını harddiske kaydettiğini aktardı. Yurttadur, Davutoğlu’nun binaya girmeden önce ‘bana bir şey olursa o diski bulup kitabımı yayınlatın’ diyerek adeta vasiyette bulunduğunu da söyledi.

    Deprem gecesi yaşadıklarını anlatan Yurttadur, “17 Ağustos 1999 tarihinde İstanbul’da çok büyük bir deprem yaşandı. O gün ben dışarıda bir arkadaşım ile birlikteydim. Sonra gece 03.00 civarıydı, depremden önce uyandım. Depremin o 42 saniyelik sahnesini yaşadım. Herkes gibi Marmara depremini bizde yaşadık. Ve daha sonra deprem durunca dairemizi boşaltıp sokağa indik. Bizim evimizin önünde bir çocuk parkı var. Orası mahşer yeri gibi doldu” dedi.

    “BAŞBAKANIMIZ O DÖNEM EVDE YALNIZ KALIYORDU”

    Yurttadur, “Bizim binamızın yanında da Sayın Başbakanımızın oturmuş olduğu ki o dönem akademisyen olduğu dönemlerdi. Ve onlarda aşağı indiler. Ve biz aşağıda Sayın Başbakanımızla buluştuk. Tabi çok dehşetli bir depremdi. Nerede oluyor, nasıl oluyor, bununla ilgili haber alabilmek için Sayın Başbakanımızın arabasına geçtik. Sayın Başbakanımız şoför mahallinde ben ise yan tarafta oturuyorduk. Başbakanımızın arabasında haberleri açtık. Haberleri dinliyoruz. Başbakanımızın hanımı ve çocukları Afyon’dalar o dönemde. Yani Başbakanımız o dönem evde yalnız kalıyordu. Haberleri dinlerken İzmit’te, Kocaeli’de, Yalova’da çok büyük yaralar olduğu haberlerini almaya başlıyoruz ve hala artı depremler devam ediyor. Biliyorsunuz çok ciddi bir sarsıntıydı ve artçıları da 5-6 civarında oluyordu. Ve hala bina sallanmaya devam ediyor artçılar çok ciddi şekilde devam ediyor” diye konuştu.

    “MUSTAFA BENİM YUKARIYA ÇIKMAM GEREKİYOR”

    Başbakan Davutoğlu’nun yukarı çıkmak istediğini aktaran Yurttadur, “Sayın Başbakanımız dedi ki ‘Mustafa benim yukarıya çıkmam gerekiyor’. Dedim ki; ‘efendim yukarıya neden çıkacaksınız. İşte görüyorsunuz çok ciddi sallantılar var. Hepimiz canımızı zor kurtardık. Herkes aşağıya indi. Dedi ki ‘benim çıkmam lazım’. Dedim ki ‘efendim, lütfen yapmayın. Çıkıp ne yapacaksınız, ne edeceksiniz’. Davutoğlu ’Benim bir kitabım var, ben kitap yazıyorum. Bu kitabı muhakkak suretle benim harici diske kaydetmem gerekiyor’ dedi. Tabii bizim o kadar çok söylememize rağmen kendinden çok emin ve vakur şekilde bize dedi ki, ‘ben yukarıya çıkacağım, yukarıya çıkmam gerekiyor. O kitabı harici diske kaydedeceğim ve geri geleceğim. Eğer eğer bir Allah emri olur orada bana bir şey olursa muhakkak suretle bu harici diski buldurup onun içerisindeki kitabı yayınlatıyorsun. Çünkü bu benim bir eserim, bu benim için çok önemli. Kitabın ismi de Stratejik Derinlik’ Sene 17 Ağustos 1999, beyefendinin profesör olduğu yıllar. Ve böyle bir depremde canını hiçe sayarak yukarı çıktı, ben arabada bekledim. Ve 3-4 dakika içerisinde o bilgisayardaki verileri kaydetti” ifadelerini kullandı.

    “DEPREM OLDUĞU SIRALARDA O KİTAP ÜZERİNDE ÇALIŞIYORDU”

    Depremin yaşandığı an Davutoğlu’nun o kitap üzerinde çalıştığına dikkat çeken Yurttadur, “Ve benim şahsi kanaatim, beyefendi deprem olduğu sıralarda o kitap üzerinde çalışıyordu diye düşünüyorum. Ve o bilgisayarla çıktı, harici hard diske kaydetti ve aşağı indi. Dedi ki ‘elhamdülillah kitabımı kaydettim. Artık bir Allah emri de olsa gözüm arkada kalmaz çünkü ben eserimin kopyasını almış bulunuyorum’. Bunu beyefendi ile beraber başbaşa yaşadık ve kendini, hayatını hiçe sayarak eserin ne kadar önemli olduğunu bilerek bir akademisyen olarak vermiş olduğu emeklerin karşılığında ortaya koymuş olduğu kitabının hard disk kopyasını aldı ve aşağıya indi” şeklinde konuştu.

    “BEYEFENDİNİN İLİME, BİLİME VE ESERE VERMİŞ OLDUĞU DEĞER AÇISINDAN ÇOK CİDDİ BİR ÖRNEK”

    Yurttadur, “Tabii bu müthiş bir olay, müthiş bir olgu. Beyefendinin ilime, bilime ve esere vermiş olduğu değer açısından çok ciddi bir örnek. Ve bu yaşanılmış bir örnek. Ben bugüne kadar hiç duyulmadı. Bugün bunu katıldığımız yayında ilk kez anlattık. Ve bu gerçekten ama gerçekten literatüre geçmesi gereken, ülkeyi yöneten bir başbakanın ilme, bilime, kitaba, esere vermiş olduğu değeri ortaya koyan çok ciddi bir örnek. Ve böyle bir depremde dediğiniz gibi tamamen bir vasiyet bırakıyor. Diyor ki ‘Mustafa bana bir şey olursa, orada bir yıkılma neticesinde kendisine bir Allah’ın emri olursa biz dışarıda hemen kurtarıcılar geldiği zaman veya enkazın kaldırılması için gelindiği zaman bulacağız ve o hard diski edineceğiz. Türkiye’de bugüne kadar bu alanda yazılmış bir eser yok zaten. Ve yakın zamanda da ben yazılacağını pek tahmin etmiyorum, çünkü Başbakanımız o kitabı ruhuyla, gönlüyle, engin bilgi ve beceri birikimiyle yazmış olduğu bir kitap. Buradan da şunu ortaya çıkarabiliyoruz; hayatını hiçe sayarak kitabını alan bir başbakan” ifadelerini kullandı.

  • Hem Canını Hem Malını Son Anda Kurtardı

    Edirne’de otobanda seyreden bir TIR sürücünün son anda dikkati sayesinde kül olmaktan kurtuldu. Sunta dolu TIR’ın egzozundan sıçrayan kıvılcım son anda şoförün dikkati sayesinde itfaiye ekipleri tarafından söndürüldü.

    Edirne’den İstanbul’a seyreden CE 3125 XX plakalı Goüryk Netpo hakimiyetindeki TIR, egzozdan kıvılcım sıçraması sonucu alev aldı. Son andan araçtan inen sürücü itfaiyeye haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, içinde 17 ton sunta yüklü olduğu öğrenilen TIR’daki suntaların bir kısmını tutuşmaktan son anda kurtararak soğutma çalışması yaptı.

    Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

  • Alevlerin Arasından Canını Zor Kurtardı

    Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde sobadan çıkan yangın sonucu alevlerin arasında kalan ev sahibi, itfaiye ekiplerinin zamanında müdahalesiyle olaydan canını zor kurtardı.

    Olay, Hacıevhat Mahallesi 14 Kasım Caddesi üzerinde meydana geldi. Evinde tek başına yaşayan emekli vatandaş Mahir Besler’in, sobalı odadan başka bir odaya geçtiği sırada arkasından yangın çıktı. Soba borusu üzerinde asılan eşyaların yangın çıkardığı öne sürülen olayda,alevlerin arasında kalan ev sahibi büyük şok yaşadı.

    Haber verilmesi üzerine olay yerine zamanında ulaşan itfaiye ekipleri, yangının ortasında kalan vatandaşı evin içinden dışarı çıkardı. Yangın, binaya sarmadan kısa sürede söndürüldü.

    Yangın anını İHA’ya anlatan ev sahibi Mahir Besler, “Sobanın yanında asılı çamaşırlar vardı. Bu yüzden yangın çıktı. Daha sonra ben de telaş yapınca ortalık karıştı. Halılar, sandalye, masa hepsi yandı ama ben kendi canımı kurtardığıma şükrediyorum. Mala geleceğine, cana bir şey gelmesin. Ne yapalım şimdi yani olacağı varmış” dedi.

  • Arkadaşı İçin Canını Ortaya Koydu

    Cizre’deki çatışmada yaralanan özel hareket polislerinden gazi Hızır Aktaş, kendisini siper ederek hayatını tehlikeye atan meslektaşı Kamil Şeremet’e minnettar olduğunu belirterek, “Ben yaralandım, Kamil Şeremet kendisini benim için tehlikeye attı, yanıma geldi, beni kurtardı. Sonrasında o da yaralandı. Allah’a şükürler olsun ki kendisi hayatta” dedi.

    Trabzon Valisi Abdil Celil Öz ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Cizre’deki çatışmada yaralanan özel hareket polisleri Kamil Şeremet ve Hızır Aktaş’ı evlerinde ziyaret ettiler.

    “ÜLKE OLARAK ZOR BİR COĞRAFYADA BULUNUYORUZ”

    Trabzon Valisi Abdil Celil Öz ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu ilk olarak gazi Kamil Şeremet’i Pelitli Mahallesi’ndeki evinde ziyaret ettiler. Burada yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin çok zor bir coğrafyada bulunduğunu ifade eden Vali Öz, “Aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizle bu vatanın bir karış toprağının hiç kimseye verilemeyeceğini ortaya koyuyoruz. Burada hür ve bağımsız bir şekilde yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve kahraman gazilerimize borçluyuz” dedi.

    “BAĞIMSIZLIK İÇİN CANIMI SEVE SEVE VERİRİM”

    Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren gazi Şeremet ise, “Sayın Valime, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanıma, Garnizon Komutanıma, Emniyet Müdürüme ve Özel Harekât Şube Müdürüme çok teşekkür ediyorum. Ziyaretinizle beni onurlandırdınız. Bu vatan toprağında ebediyete kadar bağımsız bir şekilde yaşamak için gerekirse canımı da seve seve veririm” diye konuştu.

    “SİZLER SAYESİNDE GÜVEN İÇİNDEYİZ”

    Büyükşehir Belediye Başkanı Gümrükçüoğlu, bu ziyaretin sonrasında AK Parti Ortahisar İlçe Başkanı Temel Altunbaş ile birlikte aynı çatışmada yaralanan Trabzonlu gazi Müslüm Aktaş’ı Karşıyaka Mahallesi’ndeki evinde ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Trabzon Büyükşehir Belediyesi olarak tüm gazilerin ve şehit yakınlarının emrinde olmaktan gurur duyduklarını ifade eden Gümrükçüoğlu, “Sizlerle onur, gurur duyuyoruz. Allah (c.c.) gazanızı mübarek eylesin. Allah Teala sizleri çoluk çocuğunuza, vatanınıza, milletinize, bayrağımıza, dinimize bağışlasın. Sizlerin yaptığı fedakarlıklar ve hizmetler hiçbir şeyle ölçülmez. Sizlere hizmet bizim için bir şereftir. Sizler sayesinde bugün şehrimizde güven içinde yaşıyoruz” dedi.

    “KAMİL BENİ KURTARDI, SONRA O DA VURULDU”

    Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden gazi Aktaş ise, çatışmada ilk olarak kendisinin yaralandığını belirtirken, “Ben yaralandım, arkadaşım Kamil Şeremet kendisini benim için tehlikeye attı, yanıma geldi, beni o kurtardı. Şehadet şerbetini içerek şehit olmak nasip olmadı. Sonrasında o da yaralandı. Allah ondan razı olsun. Allah’a şükürler olsun ki kendisi hayatta” diye konuştu.