Etiket: Canikli

  • Başbakan Yardımcısı Canikli Trabzon’da

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, küresel güçlerin artık atacak barutu kalmadığını belirterek hem siyasi anlamda hem de ekonomik anlamda stoklarını tükettiklerini söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli Trabzon Ticaret Sanayi Odası’nın (TTSO) istihdamın artmasına katkı sağlamak amacıyla düzenlediği, ’İstihdam seferberliği’ konulu toplantıya katıldı. Toplantıda bir konuşma yapan Canikli, “Kalkınma modellerimizi bütün bölgelerin olabildiğince dengeli bir şekilde geliştirilmesi, istihdam ve üretim potansiyelinin artırılması üzerine inşa etmeye çalışıyoruz. İstihdam kapasitesini sınırlayan en çok faktör engel, Karadeniz Bölgesi’nde var maalesef. Coğrafi şartlar önümüze çıkıyor. Yapacak bir şey yok kolaycılığa da sığınamayız. Bu konuda projeleri hayata geçirmek gerekiyor” dedi.

    Trabzon’a müjde verdi

    Başbakan yardımcısı Nurettin Canikli, Karayolları’nın Deliklitaş mevkiindeki arazisine vurgu yaparak “Arazi sıkıntısı nedeniyle bu arazinin değerlendirilerek üretime ve yatırama katkı sağlar hale getirilmesi meselesi son derece önemli. Bu arazinin bir an önce Trabzon’a, Trabzon ekonomisine katkı sağlaması için tüm çalışmaları gerçekleştireceğiz. Burayı 500 iş yerinin faaliyete geçeceği ve 3 Bin’den fazla istihdamın sağlanacağı bir üretim merkezi haline getireceğiz. Bunu bakanlıklar yoluyla yapacağız” diye konuştu.

    “Güney Çevre Yolu Karadeniz Çevre Yolu haline gelecek”

    Güney Çevre yolu projesinin çok önemli bir proje olduğunu belirten Canikli, “Şehirleri ve yerleşim birimlerimizi zorluyor. Özellikle belli aylarda trafik yoğunluğu artıyor. Günlük hayatı etkiler hale geldi. Bütün Karadeniz’i arkadan ikinci bir yola kavuşturacak bir proje yürütülüyor. Samsun çevre geçişi tamamlandı. Ordu’nun ki bitmek üzere. Kısa süre içerisinde açılacak. Ünye geçişi tamamlandı. Giresun’un devam ediyor. Trabzon’un projesi bitti ihale aşamasına geldi. Her şehrin çevre yolu olarak dizayn ediliyor ama sonradan ufak dokunuşlarla aradaki kalan kısımlar birleştirilerek Karadeniz çevre yolu haline gelecek. Bunlar pahalı projeler yaklaşık 7-8 Milyar civarında bir maliyet ortaya çıkacak ama bunlar artık sorun değil. Arazi şartları zor ama büyük bir bölümü tünellerle geçiliyor. Tünel artık bizim için sıradan oldu. Düz ovada yol yapmak gibi oldu. Trabzon’a konaklamak için ve gezmek için gelen vatandaşlarımız rahat bir şekilde gelecek. Trafik sorunu olmayacak. Turizmi rahatsız edecek bir geçiş yoğunluğu olmayacak” ifadelerini kullandı.

    “Dünya ekonomisinde koruma eğilimleri giderek ivme kazanacak”

    Ekonomide bazı sıkıntılar yaşadıklarını belirten Canikli, “Bunun bir çok nedeni var. Dünya’da ticaret daralıyor. İhracat azalıyor. Koruma eğilimleri giderek dünya ekonomisinde daha belirgin hale gelmeye başladı. Dünya ekonomisini tehdit eden çok önemli bir gelişmedir. Trump’ın başkan seçilmesinden sonra da, seçim çalışmaları sırasında söyledikleri hayata geçirilirse koruma eğilimlerinin daha da artarak ivme kazanacağını söylemek mümkün. Avrupa’da da korumu eğilimlerini artıracak şekilde aşırı uç siyasi akımların güç kazanmaya başladığını ve merkeze doğru yerleşmeye başladığını görüyoruz. Son yaşadığımız hadiselerde bunlarında etkisi vardır. Avrupa’da bunu benzer eğilimler güç kazanmaya başladı. Bizi sıkıntıya sokan ekonomiyi etkileyecek olan kişilerin davranışları Türkiye açısından çok üst seviyede, dışarıdan kaynaklanan hadiseler, içeride çok ciddi terör ile mücadele ediliyor. Yeniden milli mücadele gibi. Dünyanın en kanlı 3 terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Avrupa’nın bunlara verdiği destek ortada. Hepsinin ortak özelliği Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedefleyen birlik ve bütünlüğünü ortadan kaldırmayı hedefleyen bu terör örgütlerini dünyanın belli başlı devletlerinin desteğiyle bu hain faaliyetlerine devam ediyorlar. Bölgemizde yaşanan çatışmalarda yanı başımızda. Diğer taraftanda Türkiye’nin refah seviyesini arttırmaya ve büyüme kapasitesini arttırmaya çalışıyoruz. Biz 7 düvele karşı mücadele ediyoruz. Önce güvenliğimizi sağlayalım deme gibi lüksümüz yok” şeklinde konuştu.

    “Terör örgütleriyle amaçlarına ulaşamayan küresel güçler son günlerde ete-kemiğe bürünmeye başladılar”

    Terör örgütleriyle amaçlarına ulaşamayan küresel güçlerin son günlerde şekillenmeye ete-kemiğe bürünmeye başladığına dikkat çeken Canikli, şunları söyledi:

    “Eskiden soyut küresel güç tanımımız vardı ama bugünlerde şekiller, fotoğraflar ortaya çıkmaya başladı. En son somut örneğini Hollanda’da yaşananlarda görüyoruz. Terör örgütlerini destek veriyorlar. Bazıları diyor ki ’nerede küresel güç?’ işte burada bundan daha ötesi var mı ? Biz Almanya’dan binlerce teröristin iadesini istedik vermediler, vermiyorlar. Düşmanımıza kucak açıyor. Cumhurbaşkanımızın son derece demokratik ve hukuk çerçevesinde talep edilen bir konuşmasına izin vermiyorlar Almanya’da ama terör örgütü başının Alman meydanlarında uzaktan konuşmasına , kin kusmasına müsaade ediliyor. Bu nasıl yorumlanacak ? Nasıl değerlendirilecek ? Küresel güç bu. Son günlerde artık ete-kemiğe bürünmeye başladılar. Eskiden başka söylüyorlardı. Arkadan başka iş ceviriyorlardı. Şimdi her şey ortaya çıktı. Bir ülkenin bakanını ülkeye girişini engelliyorlar. Dışişleri Bakanının uçağının inmesine izin vermiyorlar. Müttefikimiz bir de. 15 Temmuz’a kadar Türkiye’nin bütünlüğüne olan saldırılar sistematik olarak dizayn edildi. Fetullah terör örgütü 40 yıldır bu işler için yetiştirildi, büyütüldü. Olumsuz sonuç beklemiyorlardı. Avrupa’da şaşkınlık söz konusu, ne konuşacaklarını ve ne yapacaklarını bilmiyorlar. Kafaları karıştı. 15 Temmuz’da mutlak başarı bekliyorlardı kendi açılarından, Mısır’da olduğu gibi yönetimin el değiştireceğini tahmin ediyorlardı. Olmayınca şaşırdılar.”

    “Ellerinde atacakları bir barut kalmadı”

    “15 Temmuz’da yapılan saldırının bir benzeri en son 28 Ocak’ta derecelendirme kuruluşu tarafından yapıldı” diyen Canikli “Onu en güçlü son vuruş olarak planladılar ondan sonra artık döviz fiyatlarının tutulamayacağını ve tepe taklak gidileceğini düşündüler. Ama tersi oldu. Her şey kontrol altında, dolar çok dar bir alanda dalgalanıyor. Sağlıklı bir dalgalanma var. Keskin dalgalanmalar yok. Onların da artık ellerinde atacakları bir barut kalmadı. Bütün mermilerini kullandılar. Ekonomik dengeleri bozacak şekilde söyleyecekleri hiç bir söz kalmadı. Artık meydan bizim hep birlikte göreceğiz” dedi.

    “Enselerinde boza pişiriyoruz”

    Yaşanan dalgalanmalardan ötürü faiz oranlarının arttığını belirten Canikli, “En son 2012 yılında yaşadığımız dalgalanmada 5.5 puan arttı. Kredi faizlerini yansıdı. Bu dalgalanmada hiç faiz artırmadık. Kredi faizlerinde de en ufak bir artış meydana gelmedi. Bankacılık sistemini bıraksaydık, müdahaleleri yapmasaydık faiz puanları artacaktı. Türkiye’de hiç bir banka bunu yapamıyor. Ani müdahale ettiğimiz için sürekli enselerinde tabiri yerindeyse boza pişiriyoruz. Kuralları bozmadan hiç bir yeri sıkıntıyla sokmadan yapıyoruz. Bankaların faiz artırmalarına müsaade etmeyeceğiz. Zaten sıkıntılı günleri geride bıraktık. Çok tehdit unsurları kalmadı” diye konuştu.

    “Bu sistemle Türkiye yürüyemez”

    Anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Canikli sözlerini şöyle tamamladı:

    “Bu meseleyi halletmemiz gerekiyor. Bu sistemle Türkiye yürümez, yürüyemez. Şu anki Anayasa sistemi karmaşık, kavgayı, çatışmayı körükleyen bir sistem. Uygulandığı dönemlere bakıldığında Cumhurbaşkanı ve Başbakanlar arasında hiç kavga eksik olmamış. Sistem bu çatışmayı içinde barındırıyor. Bir işin tamamlanması için aynı yetkiyi hem Cumhurbaşkanı’na hem de Başbakan’a veriyor. Bir iş yeri düşün, orada 2 kişi, 3 kişi olursa çatışma kaçınılmaz kavga kaçınılmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. İlginçtir, Almanya başta olmak üzere Avrupa bu referandum dan ’hayır’ çıkmasını ve mevcut sistemin devam etmesini istiyor. Peki, bu sistem iyiyse uygula Almanya, Hollanda sen uygula ya da diğerleri uygulasın. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür sistem yok.”

  • Nurettin Canikli: “Diktatörün ölçüsü tek adam olmaksa eğer, esas Kılıçdaroğlu diktatör”

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Diktatörün ölçüsü tek adam olmaksa eğer, esas Kılıçdaroğlu diktatör. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nde tek adam” dedi.

    AK Parti Samsun İl Başkanlığı tarafından düzenlenen İl Teşkilat Toplantısı, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin katılımıyla gerçekleştirildi. Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonunda düzenlenen toplantıya ayrıca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, AK Parti Samsun Milletvekilleri Fuat Köktaş, Ahmet Demircan, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Tekkeköy Belediye Başkanı Hasan Togar, AK Parti Samsun İl Başkanı Muharrem Göksel ve çok sayıda partili katıldı.

    Toplantının açılış konuşmalarını yapan AK Parti İl Başkanı Muharrem Göksel ile AK Parti Samsun Milletvekili Çiğdem Karaarslan, referandum sürecini hakkında önemli mesajlar vererek, 16 Nisan’da milletin iradesinin sandığa yansıyacağını ifade ettiler.

    Daha sonra konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı. Canikli, “Terör örgütleri hiçbir zaman Türkiye’de güçlü yönetimlerin olmasını istemez. Yeteri kadar milletten güç almamış hiçbir siyasi parti terörle mücadele edemez. Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamalarda ‘Bir kişi ikna edilirse Türkiye işgal edilir’ diyor. Kılıçdaroğlu yaptığı bu ifadelerle aslına kendini ele veriyor. Şuna bakın ya. Sayın Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz gecesi de bir işgal hareketiydi. İşgale nasıl karşı durulduğunu görmek istersen o tarihe bak. Biz işgallere karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğini öğrenmek istersen o günün görüntülerine ve fotoğraflarına bak. Bu gibi siyasetçilerden kurtulmak için yeni sistem gereklidir. Hiçbir zaman Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi modelinde Kılıçdaroğlu gibilerinin göreve gelmesi mümkün değildir. Milletimiz kendisine değer vermeyen ve kendisini hor gören hiçbir siyasi organizasyonu cumhurbaşkanı yapmaz. Tek adam sistemi başlığı altında açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, ‘Uçakta bile iki tane pilot var. İlla tek olmasına gerek yok, iki tane de olur’ şeklinde açıklamalar yapıyor. Kılıçdaroğlu bunu bile düşünememiş, orada da tek adam var aslında. Yetkili olan kaptan, diğeri ise yardımcıdır. Bunu bile düşünemiyor. Bu söylediği o kadar vahim bir hatadır ki, her yerde bu iş böyledir. Son kararı bir kişinin vermesi gerekir. Yoksa kaos ve çatışmalar çıkar. Kılıçdaroğlu kendi ölçülerine göre Fransa’ya ve İngiltere’ye de diktatör demesi lazım. Çünkü oralarda da tek adam sistemi var. Ama diyebiliyor mu, hayır. Diktatörün ölçüsü tek adam olmaksa eğer, esas Kılıçdaroğlu diktatör. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi’nde tek adam” diye konuştu.

    Türkiye’de inanılır bir muhalefetin olmadığına dikkat çeken Canikli, “Fotoğraf net. Fotoğrafın bir yüzünde PKK, diğer yüzünde FETÖ, yanında ise kaset arkadaşları Kılıçdaroğlu var. Bu derin bir dostluktur. FETÖ ile CHP arasında çok derinlere inen bir dostluk var. İkisinin birbirleriyle alakalı çok hatıraları vardır. Görüntü budur. Bunların hepsi bugün bir olmuş hayır kampanyası için çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

  • Canikli: “Türkiye ekonomisine atacak başka barutları kalmadı”

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye ekonomisini bozmak için oluşturulan bütün saldırıları savuşturduklarını belirterek, “Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak bundan sonra başka atacak barutları kalmadı. Artık zarar verme imkanları söz konusu değil” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Samsun Büyükşehir Belediyesi Çok Amaçlı Şehit Ömer Halis Demir Konferans Salonunda sanayici, iş adamları, esnaf ve sanatkarlar ile bir araya geldi. Canikli, toplantıda Türkiye, Avrupa ve dünya ekonomisi hakkında önemli açıklama ve öngörülerde bulundu.

    “Yedi düvele karşı mücadele ediyoruz”

    Derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisini bozma çabaları karşısında konuşan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Ekonomimize sadece bankalar üzerinden saldırmadılar. Ülkenin de notunu düşürerek yatırım yapılabilir seviyedeki notumuzu 2 derece düşürerek bu alanda çok ciddi anlamda olumsuz tahribatların ortaya çıkması için ellerinden gelen her türlü gayreti gösterdiler. Böyle bir değerlendirme yapmamız için elimizde yeteri kadar delil var. En somut delil, derecelendirme kuruluşunun not düşürmesinden sonra TL dolar karşısında değer kaybederken Avrupa Konseyi’nin kararı geldi. Bu piyasalarda olumlu bir hava olmasına yol açtı. TL böylece bir anda değer kazanmaya başladı. Tam o anda derecelendirme kuruluşu bugüne kadar hiç yapmadığı bir yöntemi uyguladı. Derecelendirme kuruluşları ne zaman değerlendirme yapacağını önceden ilan ederdi. Ondan önce hiçbir açıklama yapmazdı. 1 ay sonra vereceği notla ilgili önceden açıklama yapmazdı. Ama Fitch Türkiye ile ilgili yaptı. Piyasanın olumluya döndüğü bir anda Londra merkezli bir açıklama yaptı. 28 Ocak’ta ‘Türkiye ile ilgili notu düşüreceğim’ dedi. Türkiye piyasasındaki olumlu havayı aşağıya çekmek için, TL’nin değer kaybetme trendini kuvvetlendirmek için bu açıklamayı yaptılar. Bu açıklamanın ardından TL, dolar karşısında değer kaybetti. Bu derecelendirme kuruluşları bir projenin bir parçası gibi hayata geçirmeye çalışıyorlar. Zaten yedi düvele karşı mücadele ediyoruz. Bir de diğer taraftan derecelendirme kuruluşlarıyla uğraşıyoruz. Dünyadaki hiçbir ülke bu tür komple saldırılarla karşı karşıya kaldığında tarumar olur, ayakta kalamaz. Bugün geldiğimiz noktada bütün saldırıları savuşturduk. Derecelendirme kuruluşları da bütün mermilerini tükettiler. Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak bundan sonra başka atacak barutları kalmadı. Artık zarar verme imkanları söz konusu değil. Yapılan hamlelerden sonra Türkiye’nin bir daha belini doğrultamayacağını, altından kalkamayacağını ve işinin biteceğini düşünüyorlardı” diye konuştu.

    “Türk bankacılık sisteminin durumunu durağandan negatife çevirdiler”

    Türk bankacılık sistemi hakkında da açıklamalarda bulunan Canikli, “Bir taraftan da uluslararası derecelendirme kuruluşlarının haksız ve rasyonel olmayacak şekilde saldırıları söz konusudur. En son Fitch uluslararası derecelendirme kuruluşunun 5 Türk bankasına yönelik olarak bir not indirimi gerçekleştirdi. Türk bankacılık sisteminin görünümünü durağandan negatife çevirdiler. Bunu yapmaları için hiçbir neden yoktu. Onlar da biliyorlar. Türk bankalarının yapısı o kadar sağlam ki içeriden ve dışarıdan en ufak bir sarsıntı geçirmeden yoluna devam ediyor. Stres testlerini reel olarak yapıyoruz. Bütün bunlara rağmen Türkiye’nin notunu düşürdüler. Bu not düşürülme olayının 8-10 gün öncesinde AB’nin en üst resmi organı Türk bankacılık sisteminin yönetim ve denetim içeriğinin AB müktesebatıyla uyumlu olduğuna karar verdi ve AB resmi gazetesinde yayınlandı. AB, ‘en üst seviyede Türk bankacılığı güçlüdür, AB müktesebatıyla uyumludur’ diye tescil etti. Derecelendirme kuruluşlarının da not baskısı tam bu dönemde geliyor. Ama sistemden hiçbir şey koparılamıyor. Bütün gücüyle ayakta. Sermaye oranları, maliye yapısı güçlü kalmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

    “Türk bankacılık sistemi dünyanın en güçlü bankacılık sistemidir”

    Yapılan tüm saldırılara rağmen Türk bankalarının sağlam bir şekilde durduğunu açıklayan Canikli, “Aslında Avrupa ve ABD bankacılık sistemini uyarmak lazım. Batı bankacılık sistemin çok kırılgan bir noktası var. Türk bankacılık sistemi dünyanın en güçlü bankacılık sistemidir. Bütün bu saldırılara rağmen ayakta kalabiliyorsa halen kendini ispat etmiştir” açıklamasında bulundu.

    Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ise toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Ben 1999 yılında belediye başkanı oldum. Aday olduğum partinin de seçimde tek başına iktidar olacağını ve bu sayede Samsun’da çok işler yapacağımızı düşündüm ama öyle olmadı. Ben koalisyon ortağı bir partinin belediye başkanı oldum. Koalisyonun bir ortağı MHP diğer ortağı da DSP olmuştu. Koalisyon ortaklarının Samsun’a bakanları geliyordu. Bizler de valimiz ile birlikte havaalanına gidip karşılıyorduk. Benim partimin bakanları önce Valilik sonra belediye başkanlığını ziyaret ediyorlardı. Koalisyonun bakanları ise belediyeyi ziyaret etmezlerdi. Böyle bir şey olabilir mi? Ben şehrin belediye başkanıyım. Hangi partili olursa olsun herkesin belediye başkanıyım. Büyükşehir Belediyesini ziyaret ettikleri zaman bir şey kaybedeceklerini düşünüyorlardı. Bu zihniyetle bu ülkeye hizmet etme yönünde nasıl yarışırsınız. Nasıl mücadele edersiniz. Türkiye böyleydi işte. Çocuklarımız için iddialı bir yarın hedeflemeyen o dönemler inşallah 16 Nisan ile birlikte tarihin çöplüğüne atılacak. O referandumda mutlaka ‘evet’ çıkacak.”

    Konuşmaların ardından basına kapalı bir şekilde devam eden toplantıya ayrıca Samsun Valisi İbrahim Şahin, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, AK Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Demircan, Fuat Köktaş, Orhan Kırcalı ve AK Parti Samsun İl Başkanı Muharrem Göksel, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Tekkeköy Belediye Başkanı Hasan Togar, iş adamları ve esnaflar katıldı.

  • Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Hatay’da

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Almanya’nın 2 Türk Bakanın referandum çalışmasına yasak koymasıyla ilgili sert cevaplarda bulundu.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Hatay’da “Geçmişten Günümüze İl Yönetimleri Buluşması” toplantısına katıldı.

    Başbakan Yardımcısı Canikli, “çok uzun vadeli Türkiye’ye yönelik olarak, Türkiye’nin geleceğine yönelik olarak çok daha uzun vadeli projeksiyonları düşünmek ve ona göre adım atmak durumundayız” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Canikli, Türkiye’nin çok kısa vadeli günü birlik mücadeleden daha uzun soluklu planlama ve yönetme konumuna geçmeye çalıştığını kaydederek: “16 Nisan kampanyası çerçevesinde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini anlatmak üzere 2 tane bakan arkadaşımız Almanya’ya gittiler. Oradaki vatandaşlarımıza bu getirmek istediğimiz sistemle neyi amaçladığımızı anlatmak üzere, doğrusunu söylemek üzere en temel hak ve hürriyet olan düşünce hürriyeti çerçevesinde, düşüncesini ifade etme hürriyeti çerçevesinde Almanya’ya gittiler. Fakat Alman hükümeti, bakan arkadaşlarımızın konuşmalarına, kendilerine anlatmalarına imkan vermedi. Kapıları kapattı. Benzer bit yaklaşım Hollanda hükümeti tarafından ortaya konuldu. Ülkendeki her türlü teröre destek vereceksin, onlara kucak açacaksın, PKK terörüne, Fetullahçı Terörüne ne kadar Türkiye’nin aleyhine, Türkiye’nin özgürlüğünü, toprak bütünlüğünü hedef alan terör örgütü varsa hepsine kucak açacaksın, finansal destek sağlayacaksın, her türlü imkanı sunacaksın, onların karargahlarından, kandilden telefonla terör örgütü başının Almanya’da konuşma yapmasına müsaade edeceksin, müttefikin olduğu iddia ettiğin bir devletin iki bakanının orada gelip yarımşar saat konuşmasına müsaade etmeyeceksin. Bu nasıl değerlendirilir arkadaşlar. Bu nasıl kabul edilebilir ve nasıl yorumlanması gerekir. Her şey ortada. Sen benim düşmanımı, benim canıma kast eden, bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü hedef alan ve yıllardan beri de binlerce vatandaşımızı katleden eli kanlı terör örgütünü bile bile göre göre üyelerine desteği vereceksin, onları bağrına basacaksın, bütün iade taleplerimize rağmen iade etmeyeceksin ve çıkacaksın bakanlarımızın konuşmaların engelleyeceksin, ondan sonra demokratik ülkeyim ben, özgürlükler ülkesiyim, hukukun üstünlüklerinin örnekleriyim diye hava atacaksın. Kim inanır buna. Ve daha da kötüsü şu, daha da ilginci şu üst akıl dediğimiz budur, şudur demiyorum ama taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor. Şekilleniyor, ete kemiğe bürünüyor. Fotoğraf ortaya çıkıyor. Fotoğrafın tümünü görme imkanı buluyoruz. Dedim ya teorik olarak bunları biz mantıksal bir bütünlük içerisinde görme imkanımız, değerlendirme imkanımız var ama artık o kadar açık cereyan ediyor ki, aynı şey terörle mücadele için de geçerli . biz PKK ile mücadele ediyoruz, FETÖ ile mücadele ediyoruz, DEAŞ ile mücadele ediyoruz. DEAŞ ile mücadele etmiyorsunuz hatta destek veriyorsunuz diye biz ahlaksızca saldırılar oldu uluslararası alanda biliyorsunuz. Yanlış, haksız saldırılar oldu. Bu gün mücadele ediyoruz. Tek mücadele edende biziz. Başka hiçbir ülke samimi olarak DEAŞ ile mücadele etmiyor. El-Bab’ın kontrol edilmesinden sonra DEAŞ elinde bulundurduğu bazı toprakları hiç çatışma olmaksızın PYD’ye bırakıyor. PYD Suriye rejimine bırakıyor. Suriye rejimi bazı yerlerde PYD’ye bırakıyor. Şu hale bakın ya allah aşkına, biz dedik ya bunları biliyorduk biz, o kadar açık oynanıyor ki artık hiç gizli saklı da bir şey kalmadı. Üst akıl da artık daha somutlaşmaya silueti ortaya çıkmaya başladı. Gözle görülür hale başladı. İhtiyadı da elden bıraktılar artık. Ve bu 16 Nisan’da milletimizin kararı inşallah biz ona yürekten inanıyoruz. Evet olacak ve önemli bir badireyi de atlatmış olacağız. Nedir badire yani, hükümet yönetim sisteminin değiştirilmesiyle badirenin, engelin ne alakası var diye sorabilirsiniz. Çok alakası var. Artık biz daha çok uzun vadeli Türkiye’ye yönelik olarak, Türkiye’nin geleceğine yönelik olarak çok daha uzun vadeli projeksiyonları düşünmek ve ona göre adım atmak durumundayız. Çok kısa vadeli günü birlik mücadeleden artık biz çok daha uzun soluklu planlama ve yönetme konumuna geçmeliyiz” sözlerini kullandı.

    Konuşmaların ardından Başbakan Yardımcısı Canikli’ye plaket verildi.

  • Başbakan Yardımcısı Canikli: “‘Amanos Tüneli’ onur projemiz olacak”

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, ’Amanos Tüneli’ projesine ilişkin, “Bu muhteşem proje gerçekten bir onur projesi olacak ve 2,5 yılda tamamlayacağız” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, ‘Son Ekonomik Gelişmeler Işığında Hatay Buluşması’ kapsamında İskenderun ilçesinde İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası’nda (İTSO) iş adamları ve yatırımcılara yönelik gerçekleştirilen toplantıya katıldı.

    Başbakan Yardımcısı Canikli, Hatay ve bölgesi için hayati önem arz eden asrın projesi olan ’Amanos Tüneli’ projesinin tamamlandığını, talimatlarının verildiğini şu an ihale aşamasında olduğunu kısa sürede yapılacağını ve 2,5 yılda tamamlanacağını söyledi. Bu müjde iş adamlarından ve yatırımcılardan yoğun alkış aldı.

    Başbakan Yardımcısı Canikli Hatay ziyareti kapsamında İskenderun’da AK Parti ilçe teşkilatını ziyaretinin ardından kent içinde Hatay Milletvekilleri, Belediye Başkanı ve partililer ile birlikte yürüyerek iş adamlarıyla yapacağı İTSO’daki toplantıya geçti.

    Ülkenin son zamanlarda zor günler yaşamakta, sosyal ve ekonomik anlamda sıkıntılı bir süreden geçmekte olduğunu, yaşanan olaylardan sonra ülke ekonomisinin yara aldığının bilincinde olduklarını ifade eden İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, buna rağmen ülkenin her geçen gün büyümeye devam ettiğini söyledi.

    2016 itibariyle ihracatın 142 milyar dolar civarında, ithalatın ise yaklaşık 200 milyar dolar civarında gerçekleştiğini söyleyen Yılmaz, “Bu rakamlar ülkemizin potansiyelini tam manasıyla ortaya koymasa da, tüm negatif etkenlere rağmen, ne kadar güçlü ve sağlam bir ekonomiye sahip olduğumuzun önemli göstergeleri olarak değerlendirilebilmektedir. Ancak bu hususta verilen devlet teşviklerini ivme ve destek kredilerini, SGK ve borç yapılandırılmalarını ve torba yasalarında yer alan birçok teşvikin de faydası olduğunun özellikle altını çizmek isterim. Bu vesile ile esnaf tüccar ve sanayicilerimize sağlanan bu desteklere ilişkin İTSO ve şahsım adına özellikle şahsım ve Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza, Sayın Bakanlarımıza ve Sayın Milletvekillerimize teşekkürlerimi sunmak isterim. Hatay’daki OSB’lerin dolu olmaları sebebiyle yatırımcılar arazi bulmakta güçlük yaşamaktadır. Bu nedenle bölgemizde girişimde bulunmak isteyen yatırımcıların büyük bir çoğunluğunu farklı illere yönelmektedir. Dolayısıyla bölgemize yatırım yapmak isteyen sektör yatırımcıları için yeni sanayi alanları yapılmalıdır diye düşünüyoruz. Bölgemiz için son derece önemli olduğuna inandığımız, DOĞAKA tarafından hazırlanan Lojistik köy mastır planında yer alan Lojistik Köyün inşa edilmesi, İskenderun küçük sanayi sitesinin taşınması ve gıda sanayi toptan sanayi sitesinin inşası gibi çalışmalarının hayata geçirilmesi bölgemize oldukça katkı sağlayacaktır. Bölgemizin en önemli projeleri arasında yer alan Amanos Tüneli Projesi ile ilgili yapılan çalışmaların hızlandırılması ve Hassa OSB’nin yapımı ile entegre olacak şekilde planlanması da büyük önem arz etmektedir. Bölgemizdeki diğer OSB ‘lerin kurulum çalışmalarının sürat kazanması yatırımcıların bölgemize yönelmesi açısından da oldukça önemlidir” dedi.

    İş adamlarının merakla beklediği, Hatay ve bölgesi için hayati önem arz eden Asrın Projesi Amanos Tüneli proje çalışmalarının tamamlandığını, talimatlarının verildiğini ve şuan da ihale aşamasında olduğunu kısa sürede yapılacağını söyleyen Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “Bu projenin Hatay ve İskenderun için çok önemli hayati proje olduğunu biliyoruz. İnşallah bu proje gerçekleştirildiğinde bu bölgeyi dünyanın en sayılı ticaret merkezlerinden birini yapacak. Tabi biz bunu da yapacağız diyoruz. Hiç kimse de yapacak mısınız yapmayacak mısınız diye sorgulamıyor. Çünkü biliyorlar yapacağımızı. Bugüne kadar hep yaptık. Yaklaşık 1,5 milyar TL maliyeti var. Bunun onda biri kadar veya yirmi de biri kadar bir proje için bir siyasetçi 2002 önce demiş olsaydı şunu yapacağız diye inanın dinleyenlerin yüzde 90 ve fazlası inanmazdı. Ama bugün hiç kimse sorgulamıyor. Yeter ki bir söz verin diyorlar. Başbakanımızdan hükümetimizden. Bu noktaya gelinmesi elbette güzel. Siyaset kurumuna da bu saygınlığı kazandırmış olması güzel bir nokta. Çünkü bugüne kadar Türkiye genelinde denilenin hepsi yapılmıştır. Sizin de diyebileceğiniz sözü verilip de bugüne kadar yapılmayan bir tek proje dahi yoktur. Biz hesabımızı kitabımızı yapıyoruz. Biz bu işi dert ediniyoruz gerçekten çalışıyoruz. Biz bu muhteşem projeyi gerçekten bir onur projesi olacak 2,5 yılda tamamlayacağız” dedi.

    Toplantının sonunda İTSO Başkanı Levent Hakkı Yılmaz, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’ye Kuran-ı Kerim ve rahlesini hediye etti.