Etiket: Canikli

  • Canikli, “OHAL ilan edilmeseydi 15, 20 yılda bunları temizleyemezdik”

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, “ OHAL ilan edilmeseydi 15, 20 yılda bunları temizleyemezdik. Onların 40 yılda bu milletten aldıklarını 40 günde temizliyoruz inşallah” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, memleketi Giresun’da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile ‘Demokrasi nöbeti’ tutan hemşerilerine seslendi.

    Atatürk Meydanına Giresun Belediyesi tarafından kurulan ‘Demokrasi platformunda’ vatandaşlara hitap eden Canikli, alçakça bir ihaneti ortadan kaldırmak için nöbette olduklarını söyledi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, bir haddini bilmez, bir kendini bilmez, bir hain bu millete çok büyük bir tuzak hazırladığını belirterek,” Esasında o hain o kadar alçak ki aynı zamanda bir piyon, bir taşeron birilerinin emrinde birilerinin uşağı bu millete tuzak kurmaya kalkıştı. Bu milletin geleceğini, istiklalini, istikbalini, bağımsızlığını ortadan kaldırmak için bu millete çok haince bir tuzak kurdu. Fakat unuttuğu bir şey vardı, bu milletin büyüklüğü, bu milletin ne kadar necip bir millet olduğunu, ne kadar kahraman bir millet olduğunu eğer bağımsızlığı ve istiklali söz konusu olduğunda her şeyi yapacağını kendisini tankların altına dahi ata bileceğini bu kadar yürekli ve cesur bir millet olduğunu unuttu bu hain. Bu taşeron bozuntusu bu milletin bağımsızlığını korumak için neleri feda edebileceğini, nelerden vazgeçe bileceğiniz, hayatından, canından, sevdiklerinden her şeyden vazgeçe bileceğini unuttu. Ve bu millet onlara bir kez daha 15 Temmuz da onların ve efendilerin unuttuğu o müthiş özelliğini bir kez daha hatırlattı” dedi.

    Geçmişte hükümetlere tankın o topunun ucunu gösterdikleri zaman maalesef hükümetler kasketlerini aldılar gittiklerini hatırlatan Canikli, “ Milletin kendilerine verdikleri iradeyi koruyamadılar. Milletin emanetine sahip çıkamadılar bunu sayısız kereler gördük. Asker bir mektup yazdı muhtıra verdi hükümet kayboldu. Yine öyle yapacaklarını zannettiler. Zannettiler ki biz şöyle tankların, tüfeklerin ucunu gösterirsek bunları alaşağı ederiz, bunları korkuturuz zannettiler. Ne oldu zannettiler de hepsi tarumar oldu değerli kardeşlerim. Bu hükümet milletin kendisine verdiği emaneti bir namus borcu bilerek ne pahasına olursa olsun korumanın gayreti içerisinde oldu. Her şeyiyle ölümden dahi korkmadan, bu milletin kendisine verdiği o emaneti yere düşürmedi, o bayrağı yere düşürmedi bu millete ve sizlere layık olmaya çalıştı bu hükümet. Zannettiler ki korkutup kaçırırız ama öyle olmadı bakın düştükleri hale bütün dünyaya ibreti alem olsun.”

    Konuşmasında dünya basınına da mesajlar gönderen Canikli, “Onlara sesleniyorum siz bu kafayla giderseniz bu kafanızı daha çok taşlara vurursunuz,” ifadelerini kullandı.

    Canikli, “ Dünyaya da bir sözümüz var. Bu ahlaksız darbe teşebbüsü başarılı olamayınca bazı ülkeler neredeyse yas tutacak hale geldiler. Ağlıyorlardı, üzüldüler, üzüntüden neredeyse bayrakları yarıya indireceklerdi değerli kardeşlerim. O kadar emindiler ki bu ahlaksız darbe teşebbüsünün başarılı olacağından darbe sanki başarılı olmuş gibi yorumlar yapmaya başladılar. İlk açıklamalarında ‘ Recep Tayyip Erdoğan’ın teslim alındığı, hükümet üyelerinin toplandığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü’ şeklinde dünyada birçok ülkede basın yayın kuruluşları açıklamalar ve yayınlar yapmaya başladılar. Yani onlarda bekliyorlardı, biliyorlar mıydı? Muhtemelen en azından bazıları biliyordu yoksa bu tür yaygara yapmaları mümkün değil. Milletin çelik iradesi Başkomutanımızın talimatı ve bu milletin emanete sahip çıkmasıyla bu darbe teşebbüsü ortadan kaldırılınca hüngür hüngür ağlamadıkları kaldı. Onlara sesleniyorum siz bu kafayla giderseniz bu kafanızı daha çok taşlara vurursunuz, bu milleti iyi tanıyın başkalarıyla karıştırmayın” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşların ‘İdam isteriz’ şeklinde attıkları sloganları ise Canikli, “ Şunda düştükleri durum inanın idamdan daha beter” diyerek sözlerine şöyle devam etti.

    Canikli, “Bu hainlerden Bin 684 tanesini dün yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile TSK’dan ilişkilerini kestik, hepsini attık. Bütün rütbelerini söktük, bunu yapa bilecek olan irade güçlü bir iradedir bu güne kadar böyle bir şey görülmemiş, bunu millet adına sizlerin talebi çerçevesinde hükümetimiz yaptı. Şuanda onların rütbesi er rütbesinde, bütün yıldızlarını söktük. Millet seni okutacak, büyütecek, her türlü imkanı sunacak, sana yıldızlar takacak, tank verecek eline, top verecek bu milleti koruman için, bu ülkenin topraklarını düşmana karşı koruman için, tank verecek, top verecek, uçak verecek sen bunları millete doğrultacaksın elbette o yıldızları sökeriz onu hak etmiyor çünkü onlar. İdamdan daha beter inanın ölene kadar o utanç lekesini taşıyacaklar. Ölümde kurtarmayacak onları bu millet var olduğu sürece hep onları lanetle anacak. Pensilvanya da ki terörist başına, hepsine lanet edecek. Sen bu millete nasıl kıyarsın? Nasıl katledersin? Nasıl bombalarsın? Millet iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclis’ini nasıl bombalarsın? Nasıl ?”

    “40 yılda bu milletten aldıklarını 40 günde temizliyoruz inşalah”

    Konuşmasının devamında, “Bunları püskürttük ama işimiz daha bitmedi” ifadelerine yer veren Canikli, “ öyle bir yapı kurmuşlar ki 40 yıldan beri adeta milletin iliklerine işlemişler, bütün kılcal damarlara yapışmışlar sülük gibi emiyorlar yıllardan beri. Biz ne yaptık bundan önceki ilk kararnameyle milletten topladıkları paralarla yaptıkları okulları, sendikaları, dernekler, hastaneleri hepsini bir gecede kapattık bütün mal varlığını devlete devrettik. Daha yapacak çok işimiz var adeta onları yapıştıkları yerden kazıyacağız bir tanesi kalmayacak. OHAL’i onun için ilan ettik, bu kararnameleri onun için çıkartıyoruz, normal şartlar altında olsaydı inanın normal sistem içerisinde bunların 15 yılda, 20 yılda temizlenmesi mümkün değildi. Ama şimdi OHAL kararlarıyla onların 40 yılda bu milletten aldıklarını 40 günde hallediyoruz, temizliyoruz Allah’ın izniyle inşallah” dedi.

  • Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli:

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele konusunda, “Vatandaşımızın ve milletimizin beklentileri doğrultusunda kafasını kaldırma fırsatı bulmadan bu yapıyı tamamen kamudan bütün unsurlarıyla kazımak gerekiyor. 40 yıldan beri öyle bire yerleşmiş ki başka bir ifade yapılacakları tam olarak tanımlamaktan uzak kalır. O nedenle gecikme, rehavet söz konusu olamaz bu konuda. Tamamen tehdit olmaktan çıkarılıncaya kadar bu çalışmanın sürmesi gerekiyor” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor?” programına konuk oldu. TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Canikli, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Resmi Gazete’de yayımlanan Olağan Üstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile ilgili açıklamalarda bulunan Canikli, “666 sayılı Kararnameyle, yani Olağan Üstü Hal ilan edildikten sonra çıkarıldı kararname. Bu kararnamede de çok önemli kararlar var. Biraz önce resmi gazetede yayımlandı şu an itibariyle meclise sevk ediliyor. Bununla sayısı yaklaşık bin 670 civarında general, amiral 15 Temmuz tarihindeki darbe teşebbüsünde yer alan bin 676 general, amiral, subay ve astsubay Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çıkarıldı. Bunların ayrıca başka bir mahkeme kararına gerek kalmaksızın rütbeleri de er rütbesine indirildi ve bu şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çıkarıldılar. Başka bir takım görevleri de varsa onlar da bitirildi. Bu esasında hükümetimizin bu konudaki kararlılığının göstermesi açısından kararnamede tek tek isimlerin yazıldığı bir ek liste var” şeklinde konuştu.

    “Kafasını kaldırma fırsatı bulmadan bu yapıyı tamamen kamudan bütün unsurlarıyla kazımak gerekiyor”

    FETÖ’ nün Türkiye için tehdit olmaktan çıkarılacağını açıklayan Canikli, “Burada hiç kaybedecek zamanımız yok. FETÖ’ nün ne kadar korkunç, bu ülke için ne kadar tehdit edici bir yapı olduğunu gördük. Burada bir gecikme bir tereddüt meydana gelmemesi gerekir. Bununla mücadele konusunda hiçbir rehavet söz konusu olamaz. Kamu kararlığının göstermesi açısından da son derece önemli. Bundan sonra tehdit olmaktan çıkarılması gerekiyor ve bunu yapacak olan da elbette hükümetimiz. Yargının yürüttüğü bir soruşturma var ve bu çerçevede gözaltılar var. Bu süreç yürüyor. O sayıya erler de dahil ama görevden çıkarılma, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden iğfal edilme az önce yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname ile gerçekleşiyor. Bu yargılama süreci devam ediyor. Ceza uygulanıp uygulanmayacağı, bağlayıcı müeyyide uygulanıp uygulanmayacağı devam ediyor. Orada etkili bir çalışma yapılıyor. Adalet Bakanlığımızın ve genel yargının bu konudaki performansı son derece müthiş. Vatandaşımızın ve milletimizin beklentileri doğrultusunda kafasını kaldırma fırsatı bulmadan bu yapıyı tamamen kamudan bütün unsurlarıyla kazılmak gerekiyor. 40 yıldan beri öyle bire yerleşmiş ki başka bir ifade yapılacakları tam olarak tanımlamaktan uzak kalır. O nedenle gecikme, rehavet söz konusu olamaz bu konuda. Tamamen tehdit olmaktan çıkarılıncaya kadar bu çalışmanın sürmesi gerekiyor. Kanun Hükmünde Kararname’nin Olağan Üstü Hal İlan edilmesi ve bu Olağan Üstü Hal’in verdiği yetkilerden bir tanesi olan Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisinin ne kadar önemli olduğunu şimdi bir kez daha görüyoruz. Kısa sürede sonuç alabileceğimiz bir mücadele yapabilmek için bu araçlarla donanmamız gerekiyordu” diye konuştu.

    “Tüm güvenlik sistemimiz dahil, istihbarat mekanizmamız ve yapısı dahil yeniden tümüyle gözden geçirilmesi gereği vardır”

    Canikli, Türkiye’de bir yeniden yapılanma sürecine girilmesi gerektiğini ve tüm kurumların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Geldiğimiz bu noktada birçok noktada zafiyetlerin olduğunu gördük. Güvenlik ve istihbaratın olmak üzere. Önce doğru teşhis koymamız gerekir ki tedaviyi, çözümü doğru yapabilelim. Şuandaki yapı buna benzer kalkışmaları tamamen ortadan kaldırmaktan uzak. Ortada sistematik bir sorun olduğunu da bu noktada kabul etmemiz gerekiyor. Yeniden yapılandırma çerçevesinde bütün bu sitemin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bir daha buna benze kalkışmaları, teşebbüsleri ortadan kaldırıcı ya da böyle bir durum oluğunda toplumun gündemine getirecek şekilde, açığa çıkmasını sağlayacak şekilde bir sistemin kurulması gerekiyor. Tüm güvenlik sistemimiz dahil, istihbarat mekanizmamız ve yapısı dahil yeniden tümüyle gözden geçirilmesi gereği vardır. Eğer bu hassasiyetle, bu kaygıyla yaklaşamazsak sorunu çözemeyiz kesinlikle. Özetlemek gerekirse sistematik bir sorundur, hepsi gözden geçirilecektir. Bu öyle uzun zamana yayılmayacaktır. Özellikle Olağan Üstü Hal ilanının uygulamadan kalkacağı süreye kadar yani 3 aylık süre içinde bunu çok büyük oranda tamamlamış olacağız.”

    Askeri okullardaki FETÖ yapılanmasının ortaya çok vahim bir tablo çıkardığını ifade eden Canikli, “Bugün güvenlik alanındaki okulların hemen hemen tamamına yakınında büyük problem var. Yüzde 70 çok iyimser bir rakam çok daha vahim bir tablo var ortada. 140 civarında general, amiral, bin civarında subay ve astsubay olarak da 350, 400 civarına. Resmi gazetede yayımlanmış vaziyette. Sayılar bu şekilde. 140 sayısı general, amiral olarak önemli bir sayı. Toplam sayı olarak bu darbe girişimine destek veren Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu oran olarak fazla yekun teşkil etmiyor ama bunları rütbeli bazında değerlendirdiğinizde farklı bir tablo ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.

    “Fetullahçı Terör Örgütü sadece bir araçtır”

    FETÖ’nün arkasında başka güçlerin olduğunu ifade eden ve FETÖ’nün birilerinin maşası olduğunu öne süren Canikli, şunları söyledi:

    “Fotoğraf netleşmeye başladı. Fotoğrafın tümünde aslında FETÖ bir maşa. Doğrudan kendisi baş aktör değil. Olan biten tam anlaşılması için bunun da tam ortaya konulması gerekiyor ama onları yöneten, onlara talimat eden kimse, elbette onlarla ilgili kanaatimiz de var. Kimse 40 yıldan beri çok hassas bir çalışmayla Türkiye’nin istikrarsızlık ortamına sürüklenmesi, gerekli zamanlarda onlar açısından yönetilemeyen bir Türkiye söz konusu olduğunda onu yönetilebilir hale getirmek için 2003 yılından beri istedikleri şekilde dizayn edemedikleri, yönetemedikleri bu hükümeti devirmek, devre dışı bırakmak için Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza başından itibaren birçok zarar veren faaliyetlere başladılar. Son aşaması bunun 15 Temmuz’da karşı karşıya kaldığımız darbe teşebbüsüdür. Zincirin son halkasıdır. Zincir yönetimi devre dışı bırakarak devleti ele geçirecekleri bir yapının oluşturulmasıdır. FETÖ’ nün görevi bu değil. Fetullahçı Terör Örgütü sadece bir araçtır ve bunun içinde bugüne kadar yetiştirilmiş yedekte tutulan bir yapıdır. Bu amaç için yapılan saldırılar bugün başlamamıştır, 2003’ten beri vardır. Bir kısmı açığa çıktı, bir kısmı açığa çıkmadı, bir takım darbe teşebbüsleri vardı. Ta ki kapatma davasına kadar 3867 krizine kadar. Çünkü bu ülkeyi bu şekilde yönetemiyorlarsa, yönetim noktasında bir kaos ortamına sürüklemeleri istikrarsızlığı beslemesi ve yönetimi tamamen tahrip etmeleri amacına dayandı. Hepsinin amacı budur. Bu darbe teşebbüsü ile AK Parti’ye açılan kapatma davasıyla arada hiçbir fark yok. Eğer bu kapatma davası gerçekleşmiş olsaydı Türkiye’nin düşeceği durumu düşünün. İktidara gelen partiye kapatma davası açılmış ve artık bu özelliği kalmamış. Yönetim boşluğu istikrarsızlık, Türkiye’nin yönetilebilir olmaktan çıkması demek, kaos demek, anarşi demek, kavga demek, gürültü demek. 15 Temmuz darbe teşebbüsü de başarılı olsaydı Allah korusun, yine aynı tabloyla karşı karşıya kalacaktık. Yönetim yok, bir kaos ortamı, bir çatışma ortamı, yönetilemez hale gelmiş bir Türkiye ve artık iddiasını tamamen kaybetmiş, güçsüzleştirilmiş bir Türkiye. Üst akıl en başından beridir bunu yapmaya çalışıyor. Hiçbirisi de başarılı olamadı hamdolsun. 17, 25 Aralık hadiseleri, Gezi hadiseleri halen yanlış değerlendirenler oluyor. Demek ki başlangıcında en azından birileri açısından iyi niyetli olmuş olabilir. Çevreyi, yeşili korumak ve bu hassasiyeti tepkisel olarak ortaya koymak adına bazı insanların sokağa çıkması muhtemeldir, ihtimal dahilindedir. Topyekun olarak bakıldığında kesinlikle iktidarı devirmeyi amaçlayan, Cumhurbaşkanımızın evine yönelinen, Gezi Olaylarından bahsediyorum. O zaman Başbakanlık ofislerine saldırıyorlar, yıkıyorlar, yakıyorlar bütün her tarafı terörize ediyorlar vesaire.”

    “En güçlü piyonlarını her geçen hamlede sürdüler”

    Canikli, FETÖ’ nün en güçlü elemanlarının 15 Temmuz gecesi deşifre olduğunu belirterek, “Her saldırı bir öncekinden daha ağır. En sonunda en korkuncu, en vahşisi, en acımasızı 15 Temmuz günü darbe teşebbüsü ile görevlendirildi. Fotoğrafın tümünü biz biliyoruz da zaten. Zaman zaman bunlar tartışıldı. Acaba yeni hamle sırası nedir. Onun içindir bu çağrı. Sonuç itibariyle bu bölgeyi tanzim etmeye çalışıyorlar kendi politikaları açısından ve bunun için araç olarak kullanıyor. Güzel tarafı şu en güçlü piyonlarını her geçen hamlede sürdüler, hepsi tarumar edildi. En güçlüsün de 15 Temmuz’da sürdüler bu amaç için piyasaya. Milletimizin çelik iradesi karşısında dağıldı gitti. Hepsinde o üst akıl başarısızlığa uğradı. Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan bu liste aslında milletin o gün ortaya koyduğu kahramanlığı, direncin bir yansımasıdır. Biz bu gücü milletten alıyoruz. Bizim yaptığımız sadece milletten aldığımız iradeyi korkmadan kullanıyoruz. 17 Aralık kalkışmasından sonra birkaç gün sonra 21 ya da 22 Aralık’tı. Sayın Cumhurbaşkanımızın bir Karadeniz gezisi oldu. 25 Aralık kalkışmasından önce. O zaman oluşturulmaya çalışılan algıyı bir düşünün. Sayın Cumhurbaşkanımız olayı kamuoyu ile paylaştı. Ve o günkü Samsun Mitingi’nden sonraki Giresun Mitingi’ne bakın. Hiçbir miting öyle kalabalık değildi. Milletimiz Cumhurbaşkanımızı korumaya aldı. Biz olayın vahametini anladık. Sayın Cumhurbaşkanımız topluma bu mesajı çok net verdi. Eğer 15 Temmuz teşebbüsü olmasaydı birçok adımı atmakta zorlanacaktık. Toplumsal destek noktasında yoksa muhalefet partilerinin ne dediği çok önemli değil. Toplumun büyük bir bölümünü arkamıza alabilmemiz gerekiyor. Şu anda böyle bir sıkıntımız yok yüzde 90’ların üzerinde bir destek var. Çok alçakça bir saldırıdır ama böyle bir sonucun da ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır. FETÖ mensuplarının maskesinin düşmesine de büyük katkı sağlamıştır. Bu yapının en büyük özelliklerinden birisi kendisini gizleme kapasitesidir. Şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ve diğer yerlerde belli başlı ana kadrolarda elemanları büyük oranda deşifre olmuştur. Deşifre olduğunun göstergesi de budur” şeklinde konuştu.

    “Siyasi, sivil destekleri de mutlaka vardı”

    15 Temmuz darbe girişiminde bulunanların siyasi bir destek arayış içinde olduklarını kaydeden Canikli, “Hiçbir şey gizli kalmayacak. Bu tür teşebbüslerde de mutlaka sivil ayakların desteklerin olduğunu biliyoruz. Geçmişteki darbelere baktığınızda bunu görürsünüz. Medya ayağı olur, sivil ayak olur, siyasi ayak olur, destek olur. Zaten onlarda mutlaka siyasi destek arayışına girmişlerdir, darbe sonunda. Sonuç itibariyle bu vatandaşın tabanından gelen destekle oluşan bir darbe teşebbüsü olamadığı için darbe sonrasında oluşan meşruiyet arayışları çerçevesinde darbecilerin siyasi destek bulmak girişimleri mutlaka olmuştur. Buna yönelik işaretler de var. İsimlendirerek ‘siyasi destek alanı şurasıdır. Bu kişilerden oluşacaktı’ noktasında değiliz henüz. Ama beklentilerimiz tahminimiz, elbette bir takım işaretleri var. Siyasi, sivil destekleri de mutlaka vardı. Önümüzdeki günlerde onlar da ortaya çıkacak.

    Jandarma İçişleri Bakanlığı’nın içerisindeydi ama talimat yönlendirme, terfi mekanizması eski şekliyle devam ediyor. Emniyet Genel müdürlüğü neyse şu anda Jandarma Genel Komutanlığı da o hale getiriliyor. Bu adımlardan bir tanesi. Bu işaret fişeğidir. Bunun devamı gelecektir. Tüm bu kurumlar milletin, devletin kurumlarıdır. Bunlar çok önemli görevleri olan ülkenin birliği, bütünlüğü, egemenliği, istiklalin korunası için önemli kurumlardır. Dolayısıyla bu kurumların kurumsal olarak tüzel kişilikleri noktasında tahrip edilmemesi, zarar görmemesi gerekir. Türk Silahlı Kuvvetleri dediğimizde bizim her şeyimiz, çok değerli bir kurulumuz milletin bir parçası olarak değerlendiriyoruz ve görüyoruz. Bu sağduyuyu bozacak adımlardan kaçınmamız gerekiyor. Türk Polis Teşkilatı bu konuda kendini ispat etmiştir. Arada yapılanların da ne kadar değerli olduğunu biz 15 Temmuz’da polisimizin ortaya koyduğu yaklaşım, performans, kahramanca duruşla bir kez daha görmüş olduk.Türk Silahlı Kuvvetleri’nde subay, astsubay yetiştiren okulların büyük oranda tamamen bu yapı tarafından ele geçirildiğini biliyoruz. Bunu telafi etmek için hangi adımlarına atılması gerekiyorsa atacağız. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bütün kurumları için geçerli, milletin yanında milletin menfaatini gözetleyen gözeten ve sivil iradenin emrinde ve sadece bu milletin bağımsızlığına katkı sağlayacak yapılar noktasında en ufak bir tereddüt olmayan kurumlar haline getirilmesi gerekiyor. Sorun üreten bu tür kalkışmayı besleyen yapı olmaktan uzaklaştırılacaktır. Bu tedbirleri almadığımız zaman millet de affetmez, hiç kimse affetmez bizi. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı çıkıp ‘Ben o gün MİT Müsteşarına ulaşamadım, komutana ulaşamadım’ diyor ve en üst seviyeden açık yüreklilik ve samimiyetle kamuoyuyla paylaşıyorsa tablonun vahametini artık konuşmaya gerek yok” değerlendirmelerinde bulundu.

    Olağanüstü hal durumu bitmeden önce FETÖ ile mücadelede büyük aşama kaydedileceğinin altını çizen Canikli, “OHAL bitmeden bütün bunlar bitmiş onların da kararnameleri çıkarılmış ve bu sürçten geçmiş olacağız inşallah. Bunu erteleyemeyiz bu sürüncemede kalacak bir konu değil. Hatasız karar almamız gerekiyor. Ama 30 yıldan beri toplum bunu tartışıyor. Konuşacak zaman değil. Her şey ortada yapılacaklar da belli” dedi.

    “Bir kez daha batı suçüstü yakalanmıştır”

    Canikli batı ülkelerini darbelere karşı sessiz kalmakla suçladığı konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

    “Hiçbir şekilde işkence söz konusu değil. AK Parti iktidarından sonra işkenceye sıfır tolerans çerçevesinde bu hayata geçirildi. İçeride ve dışarıda herkes de bunu biliyor aslında. Avrupa’nın ve özellikle başka ülkelerin kasıtlı yaklaşımları son derece önemli. Bir millet çok büyük bir tehdit ile karşı karşıya kalmış, çok önemli binaları bombalanmış, doğrudan vatandaşı hedef alan atışlar yapılmış böyle ağır bir tablo söz konusu. Bu millet kahramanca bunu ortadan kaldırmış, defetmiş. Kendini tankın önüne atmış, her biri bir kahramanlık hikayesi. Burada bunun öne çıkarılması ve değerleri koruyan ve batının da yıllardan beri hep savunduğunu iddia ettiği değerler esasında evrensel hukuk, demokrasi esasında vatandaşımızın bu şekilde karşı koyuşu tabi ki bu kahramanlıkları bütün dünyaya yaymaları gerekirken tam tersi, çok üzücü aslında darbecileri alkışlayan, onlar başaramadığı için üzülen ve bu üzüntüsünü de saklayamayan bir batı kamuoyuyla karşı karşıyayız. Daha doğrusu medyasıyla ve karar alıcılarıyla karşı karşıyayız. Avrupa bunu ilk kez yapmıyor. Benzer durumlarda darbecilere en azından sessiz kalarak destek verdiklerini biliyoruz. Sayısız örnekleri var. Üzüldüklerini görüyoruz. Beklemedikleri bir sonucun ortaya çıktığını görüyoruz. Bir kanalda yine ‘Bunların yaptığı en büyük hata Recep Tayyip Erdoğan’ı öldürememeleri’ gibi değerlendirmeler esasında onlardaki hayal kırıklığını ve böyle bir sonucu beklemediklerini gösteriyor. Çok net bir şekilde bir kez daha batı suçüstü yakalanmıştır.

    Bunların gücünün oluşmasına katkı sağlayan ne varsa bütün hepsi ortadan kaldırılıyor. Bunlar yapılırken kapatma gibi birtakım şeyler gündeme gelebilir. Sosyal demokrat vatandaşlar dahil, ülkücü, milliyetçi vatandaşlar dahil bu partilere oy verenler hepsi bunu destekliyor. Aslında onlar bu yapının ne kadar ürkütücü bir örgüt olduğunu epeyden beridir siyasiler için söylemiyorum, söylüyorlardı. Hatta ‘Bunlarla mücadeleyi ancak siz yaparsınız. Üzerine gidin’ diyorlardı.”

    “Kendilerini gizleme konusunda son derece mahirler”

    Tüm kamu kurumlarında ciddi bir temizleme operasyonu yapıldığını aktaran Canikli, “BİST dahil hepsinde ciddi temizlik yaptık. Ama tümünü yeniden tarıyoruz. Devlette olan bilgilerden yola çıkarak bu çalışmayı yapmıyoruz. Elbette o bilgileri kullanıyoruz ama tüm kamuyu yeniden tarıyoruz. Devlette bilgi yok bu konuda, ama tüm personel özellikle belli kademenin üzerindeki mesela şube müdürü üzerindeki tüm personeli yeniden tarıyoruz. Tespit etmek amacıyla. Kendilerini gizleme konusunda son derece mahirler, açığa çıkmamış olanları da tespit etmek amacıyla bu çalışmayı yapıyoruz. Tüm Türkiye’deki bütün kurumlar için sadece bakanlıklar değil tarama yapıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Türkiye ekonomik olarak 25, 30 yıl geriye giderdi”

    Canikli, darbe girişiminin ekonomik dengeleri ilk birkaç gün içinde bozduğunu ancak bunun 17,25 Aralık girişimlerindeki gibi etkili bir yansıma olmadığını söylediği konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “İlk birkaç günde piyasalarda elbette yansımalar oldu. Bu da son derece kaçınılmaz. Ama o yansımaların boyutu da 17,25 Aralık olaylarındaki makro göstergeler ve ekonomik göstergelerdeki bozulmanın da gerisinde kaldı. Bunun nedeni darbe teşebbüsünün püskürtülmüş olması. Başarılmış olsaydı Türkiye ekonomik olarak 25, 30 yıl geriye giderdi. İnsan hakları diğer evrensel değerler açısından zaten tarumar olurdu. Ama ekonomik olarak da bugünkü kazanımlarımızın tamamını kaybederdik. Çünkü böyle bir ortamda ne yatırırım gelir, üretim olur, ne istihdam söz konusu olabilir, ne ihracat olur. Bunların olmaması demek ülkenin fakirleşmesi batması anlamına geliyor. Bu arada dikkat çeken bir şey oldu. Henüz bu süreç devam ederken teşebbüs tam olarak kontrol altına alınmadan SLP uluslar arası bir derecelendirme kuruluşu, Türkiye’nin notunu kesen bir karar aldı. Darbe teşebbüsünün en önemli hedefi ekonomi dahil tüm siyasi sitemin ortadan kaldırılması, dengesinin ortadan kaldırılması. ‘Bu başarılı olmadı SLP acaba ben bu sonuca ulaşmak için katkı sağlayabilir miyim’ diye notu düşürdü. Darbe teşebbüsünde bulunanların hedeflediği amaca katkı sağlamak amacıyla bu adımı attı, ama yine onların bekledikleri sonuç gerçekleşmedi. Bu da bu işin küresel boyutunun ne kadar etkili olduğunu, devrede olduğunu göstermesi açısından ilginçtir. Bunlar da küresel argümanlarından, araçlarından, piyonlarından bir tanesi. Normal şartlarda bir ülkenin notunun düşürülmesi aylar sürer. Bu türden darbe kalkışmalarının yapıldığı tarihler de son derece önemlidir. Hepsinin bir anlamı mutlaka bir nedeni vardır. Birçok neden söylenebilir. Bu yapı bu şurada kendisinin tavsiye edileceğini biliyordu. En son Yargıtay, Danıştay’la ilgili kanun çıkardık. Bundan sonra kan kaybetme süreci başlayacaktı onlar için.”

    “Bizim Rusya ile bu noktaya gelmemizde hiçbir neden yoktu”

    Rusya savaş uçağının düşürülmesi ve Türkiye-Rusya ilişkilerinin gerilmesinde FETÖ’nün parmağının olduğu iddialarına da değinen Canikli, “Rusya’nın bir ihlal nedeniyle uçağının düşürülmesini gerektirecek bir durum var mıydı, yok muydu? Bunu tartışacağız. Bir ülkenin uçağının düşürülmesi çok ciddi sonuçları olan bir hadise. Ülkenin egemenliğini, toprak bütünlüğünü hedef alan bir saldırı söz konusu olduğunda bu kullanılabilir. Ama bunlar yoksa, kullanılmışsa o zaman başka şeylerin gündeme gelmesi gerekir. Gündeme geldi zaten tartışılıyor. Ama şunu söyleyelim bir ihlal vardır Türkiye’nin bu konudaki refleksi uluslar arası hukuk açısından haklıdır. Ama bunun bu yapıyla bağlantısı var mıdır, bu yapının Türkiye’nin istikrarını ortadan kaldırmayı, ciddi bir kriz ortamına sürüklemek amacıyla yapılmış olma ihtimali var mıdır? Gibi sorular bugün 15 Temmuz’dan öncesine göre daha yoğun sorulmakta ve buna yönelik kuvvetli işaretlerin olduğunu bugün söyleyebiliriz. Şüpheyi doğrulayacak şekilde ciddi deliller ortaya çıkmaya başladı. Bizim Rusya ile bu noktaya gelmemizde hiçbir neden yoktu” diye konuştu.

  • Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli Giresun’da

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, memleketi Giresun’a geldi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu ile aynı uçakla Ordu-Giresun Havalananına geldi. Bakan Soylu Havalananından memleketi Trabzon’a geçerken Canikli ise son iftarını da partilileriyle yaptı. Partilileriyle iftarda buluşan Canikli daha sonra vatandaşlarla bir araya geldi. Bir süre bir çay ocağında vatandaşlar ile muhabbet eden Başbakan Yardımcısı Canikli’ye hemşehrileri yoğun ilgi gösterdi. Sohbetin ardından yatsı namazını Hacı Miktad Camisi’nde kılan Başbakan Yardımcısı Canikli, daha sonra kalacağı otele geçerek istirahata çekildi.

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli yarın bayram namazının ardından Giresun Öğretmenevi’nde ve AK Parti Giresun İl Başkanlığında düzenlenecek bayramlaşma programlarına katılacak.

  • Başbakan Yardımcısı Canikli, Partisinin Giresun İl Danışma Toplantısında Konuştu

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, terörle mücadele konusunda karalı olduklarını söyleyerek, “Bugünlerde adeta 7 düvele karşı mücadele veriyoruz” dedi.

    Partisinin Giresun İl Danışma Toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, burada yaptığı konuşmada gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

    “Millet olarak bugünlerde topyekûn verdiğimiz mücadele Türkiye’nin son 30-35 yılda karşı karşıya kaldığı bildiğimiz o klasik terör hadisesinin çok ötesinde daha küreseldir. çok daha büyük boyutludur” diyen Canikli, “Bir arkadaşımız yaşadığımız süreci yeniden istiklal mücadelesi olarak tanımlıyor, ben de katılıyorum bu tanımlamaya, gerçekten yineden istiklal mücadelesi. Şu anda terör örgütü ve onu destekleyenlerin o bölgede ciddi anlamda güç kaybettiğini hep birlikte şahit oluyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Bunun da kalıcı hale gelmesi için hükümet olarak devlet olarak alınması gereken hangi karar atılması gereken hangi adım varsa şu anda onlarla meşgulüz onların sonuçlandırılması için gereğini yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

    VATANDAŞLARIN ZARARI TAZMİN EDİLMEYE BAŞLANDI

    Terör örgütünün hendek siyaseti sonucunda o bölgede ciddi anlamda tahribat meydana geldiğini hatırlatan Canikli, “Tahribatın tamamen ortadan kaldırılması vatandaşlarımızın uğradıkları zararın tamamının ödenmesi karar alınmıştır ve bununla ilgili de çalışmalar başlamış somut olarak adımlar atılmıştır. Örnek olarak vatandaşlarımızın uğradıkları kayıplardan bir tanesi olan eşyalarını telafi etmek amacıyla eşya paraları şu anda ödenmeye başlanmıştır. Konutları ağır hasar uğrayan vatandaşlarımıza da o değerde mutlaka ya bir konut vereceğiz ya bir konut yapacağız ya da parasını vereceğiz. En ufak bir zarara uğramayacak en ufak bir kayıp söz konusu olmayacak. Devletimizi o bölgedeki vatandaşlarımızın uğradığı zararları tamamını tazmin edecek çünkü o insanlar bizim insanlarımız” dedi.

    İNGİLTERENİN KARARI DOMİNO ETKİSİ YAPACAKTIR

    İngiltere’nin birlikten ayrılması birçok ülkeyi tetikleyerek adeta domino etkisi oluşturacağını vurgulayan Canikli, “Hep birlikte göreceğiz önümüzdeki dönemlerde. Tabii bunun birçok nedeni var ama önemli nedenlerinden bir tanesi de Avrupa ülkeleri arasında tarihten gelen derin köklü rekabet olgusudur. Bunu yok sayamazsınız. Zaman zaman küllenebilir görülmez olabilir ama bu hiç bir zaman ortadan kalkmaz kalkmadı da. Aslında detaya inildiğinde İngiltere’nin Avrupa Birliğinden ayrılmasında bu tarihi rekabetin izlerini de belli ölçüde görmek mümkün. Ciddi sıkıntılı bir süreç yaşanıyor 1500 kilometre sınırımız olan iki ülkede çok uzun yıllardan beri bir iç savaş hali söz konusu. Suriye ve Irak’ta. Bu ülkelerle çok büyük ekonomik ilişkilerimiz var Irak’a savaştan önce 25 milyar dolarlık mal satıyorduk ve en karlı ticareti Irak’la yaptık yarıdan daha az bir noktaya geldi Suriye ile neredeyse bitme noktasına geldi. Rusya ile bir kriz yaşadık yaşıyoruz şu anda maalesef talihsiz bir olay oldu elbette aşmaya çalışıyoruz tekrar eski normalleşme sürecine girmesini sağlamaya çalışıyoruz ama şu anda bir sıkıntı yaşanıyor. Ayrıca doğu ve Güneydoğuda tarihin en büyük ahlaksız saldırısıyla karşı karşıyayız onun mücadelesini veriyoruz. Tüm bunların birlikte yaşandığı bir dönemde bir ortamda ekonomimiz büyümeye hem de yüksek oranda büyümeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

    Kılıçdaroğlu’nun ‘Türkiye kötü yönetiliyor’ söylemine sert çıkan Canikli, “Sayın Kılıçdaroğlu Allah aşkına yani sen hiç kötü yönetilen bir ülke görmedin herhalde ya da kötü yönetilen dönemlere şahit olmadın ya da hatırlamıyorsun herhalde hafızanın o kısmı gitti. 15 yıl öncesine bir git 20 yıl öncesine bir git 2008 – 2009 krizinde başka ülkelere bak” diye konuştu.

    YATIRIMIM VE ÜRETİMİN EN BÜYÜK ENGELİ YÜKSEK FAİZ

    Yatırım üretimin önündeki en büyük engellerden bir tanesi yüksek faiz olduğunu vurgulayan Canikli, “Türkiye olarak mutlaka yüksek faizden kurtulmamız gerekiyor. Gerçek anlamda atılımı yapabilmemiz için büyümeyi sağlayabilmemiz için üretime istediğimiz noktaya getirebilmemiz için faizleri aşağıya çekmemiz gerekiyor. Merkez bankası son derece yerinde kararlarla peş peşe faiz oranlarında düşüşler gerçekleştiriyor fakat bu düşüşler kredi faizlerine maalesef yansımıyor belli oranlarda yansıyor. Daha düşük oranda yansımıyor. Bunu kabul edilmesi mümkün değil, bankacılık sektörünün finans sektörünün merkez bankasının faizlerin deki bu indirimini üretime ve reel sektöre yansıtacak şekilde mutlaka faiz oranlarının indirilmesiyle sonuçlandırmalıdır. Finans sektörü bankacılık sektörü bir amaç değildir araçtır. Neyin aracıdır üretime reel sektöre ucuz makul finansman desteği ve kaynak sağladığı ölçüde önemlidir ve esas amaç budur” dedi.

  • AK Partili Canikli: “Hastalığım 5 Aylık Tedavi İle Tümüyle Temizlendi”

    AK Parti Grup Başkanvekili ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, hastalığının 5 aylık tedavi sürecinden sonra tümüyle temizlendiğini söyledi.

    Memleketi Giresun’da düzenlediği basın toplantısında hastalığı hakkında bilgiler veren Canikli, seçimden hemen sonra teşhis konulduğunu belirterek, “7 Haziran seçimlerinden önce de emareleri vardı ama çok fazla gidip analiz ettirme imkanımız olmadı, yaptırdığımızda ise tespit edemediler. Vücutta kapanmayan yaralar çıkmaya başlamıştı ve daha sonra bu yaralar arttı, Başka bir takım yan etkileri ortaya çıkmaya başladı. 1 Kasım seçimlerinden sonra daha hızlı ve yoğun şekilde analiz etme imkanım oldu ve tespit yapıldı. Aşağı yukarı 5 aylık bir tedavi tümüyle tamamlandı hamdolsun ve tümüyle temizlendi şuanda. Allah kimsenin başına vermesin. Bir şekilde bu hastalığa yakalanmış olanlara ise Cenab-ı Allah şifa versin. Bu çok zor bir süreç, bunlar anlatmakla mümkün değil. Ben rabbime hamd ediyorum, bize sabır ve güç verdi ve tamamen temizlendi. Şuandan itibaren herhangi bir tedavi yok ama sadece biraz dikkat etmemiz gereken beslenme ile ilgili şeylerimiz var. Bu herkes için geçerli kurallar ama bizde biraz daha hassasiyetimiz var” dedi.

    Çalışmalarına geçen hafta başladığını vurgulayan Canikli, “Arkadaşlarımız da birden bu kadar çalışmak uygun mudur diye duygularını paylaştılar. Şuana kadar herhangi bir etki ortaya çıkmadı, inşallah da çıkmaz” ifadelerini kullandı.