Etiket: “Camilerdeki

  • Camilerdeki tabureler kaldırıldı

    Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, camilerde sandalye ve taburelerde namaz kılınmaması gerektiğini tebliğ etmesi üzerine camilerdeki tabure ve sandalyeler kaldırıldı.

    Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, “Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar” yönündeki açıklamasının ardından Van’ın en büyük camilerinden biri olan Hz. Ömer Camii başta olmak üzere birçok camide sandalye ve taburelerin kaldırıldığı görüldü.

    “Taburede oturarak ibadet etme kilise geleneğidir”

    İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Diyanet-Sen Van Şube Başkanı Nurullah Arvas, her ibadette olduğu gibi namaz kılmanın da bazı adapları olduğunu belirterek, “Bu tür manzaraların kiliseleri andırdığından dolayı eğer vatandaşın bir mağduriyeti varsa İslam’ın getirdiği usuller çerçevesinde namazını kılması gerekir. Onun dışında bir tabure sisteminin kurulması, hatta bazı camilerimizde sıralı oturaklar kurulması caminin ruhuna aykırıdır. İslam dininde ayakta namaz kılamayacak durumda olanların nasıl namaz kılacakları hususu fıkıh kitaplarımızda detaylı bir şekilde açıklanmamıştır” dedi.

    “Namaz kılmanın da bir adabı vardır”

    Ayakta namazlarını eda edemeyenler oturarak, oturarak kılamayanların uzanarak, bu şekilde kılamayanların göz işaretleri ve kalben namaz kılmalarına kadar İslam dininde kolaylık sağlandığını ifade eden Arvas, “Bazı vatandaşlarımızın namazda tabure arayarak sıralı bir tabure sistemi kurması kilise adabı olduğundan dolayı cami geleneğine aykırıdır. Dolayısıyla her ibadette olduğu gibi namaz kılmanın da bir adabı vardır ve bu adaba uyulmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığımız da bunu göz önünde bulundurarak bir genelge yayınladı. Bunu il müftülüklerine de göndererek bu uygulaya son verilmiş oldu. Bu genelgeyi destekliyoruz. Bu belki de geç kalınmış bir adımdır. İnşallah camilerimizde benzer manzaraları görmeyiz” diye konuştu.

    Kararın ardından camilerdeki tabure ve sandalyelerin kaldırıldığı gözlenirken, vatandaşlar da uygulamanın Fıkhi boyutu göz önüne alındığında yerinde olduğunu belirterek destek verdiler.

  • İlahiyatçı, Sosyolog Erdoğan: “Camilerdeki Reklam Unsurları Kaldırılmalı”

    İlahiyatçı ve Sosyolog Erol Erdoğan, huşu ve estetik için cami içleri ve bahçelerin reklam alanı olmaktan kurtarılması gerektiğini söyledi.

    Erol Erdoğan, CF dergisindeki yazısında, büyük şehirlerdeki selâtin camilerinden köy camilerine hatta yollardaki mola mescitlerine kadar irili ufaklı her ibadet mekânının reklam alanı olarak kullanılmasının üzücü olduğunu belirterek, “Camilerdeki en masum reklam aracı saat ve takvimler. Minber ve mihrabın yanına veya dış cemaat yerine asılan saat ve takvimler estetik olmadığı gibi kasap dükkânından AVM’ye, otobüs firmasından kuyumcu esnafına kadar çeşit çeşit reklamlar içeriyor. Bazen küçücük bir camide 2-3 takvim yan yana asıldığı oluyor. Camilerdeki reklam araçları takvim, imsakiye, saatle sınırlı değil. Mesela namaz vakitlerini gösteren çizelgeler var. Bakıyorsun altında bir bilgisayar firması reklamı var. Bir köşede 32 farz tablosu var; altında bir manav veya elektrikçi reklamı. 54 farz kâğıdının altında da bir yayınevi logosu. Başka bir yerde bir hilye tablosu var. Onun da altında bir çiğköfteci ya da esnaf lokantası adresi” dedi.

    Camilerde klimanın cemaati rahatlattığını belirten Erdoğan, “Fakat altındaki ‘Bu klimayı filan bağışladı’ ibaresi olmasa daha güzel olacak. Başka bir duvarda, altında bir tur şirketinin adresi olan Kâbe fotoğrafı. Peygamber aleyhisselam “Dünyaya veda eden kişinin namazı gibi namaz kıl” buyurmuş. Biz ise bazı dünyalıkların namaz mekânına ‘bir şekilde’ iliştirilmesi ile karşı karşıyayız. Bir de her yerde ‘görünür’ olmayı prensip edinmiş belediyelerimizin camileri reklam alanı gibi kullanma alışkanlıkları var. Mesela tarihi camiler. Belki Mimar Sinan’ın, belki Sedefkâr Mehmet Ağa’nın ya da Atik Sinan’ın eseri bir cami düşünün. Yaptıranı bir padişah veya ona eş bir tarihi şahsiyet. Her birine emek verilmiş kocaman kocaman eserler. Her biri sanat eseri, her biri asırlardır koruna koruna bugüne kadar gelmiş. Bazısı iki minareli, bazısı dört minareli. Milyonlarca insan asırlardır o camilerde saf tutmuş, namaz kılmış. Bu camilerin çoğunda mimarının veya yaptıranının kim olduğuna dair avuç içi kadar bile tabela yer almazken, caminin avlusuna kondurulmuş tente güneşliğin üzerine büyük harflerle “filan belediye” yazılmış. Hem de tentenin her yerine; sağına, soluna, direğine, cıvatasına” dedi.