Etiket: cağ kebap

  • Kemal Koç ayağını kaldırmış, o basmış!

    Kemal Koç ayağını kaldırmış, o basmış!

    Bizim Koç Cağ Kebap’ın sahibi Kemal Koç rol model olmuş da haberimiz yokmuş! ” Biz eğer bugün ekmek yiyorsak, bu Kemal Koç’un sayesinde” diyordu İstanbul’daki  cağ kebapçısı Ali Ertek!..

     

     

    Sadece ‘İstanbul’da 100 kadar cağ kebapçı’ olduğunu söyleyen Kartal’da ki Erzurum Sofrası’nın sahibi Ali Ertek, işi o kadar ileriye götürmüş ki, sanki Kemal Koç ayağını kaldırmış, o basmış! Melodisiyle beraber bir ara insanların akıllarında yer etmiş başarılı bir TV reklamı sloganı vardı. ‘İşin sırrı Olin’de..’ diye.. Kemal Koç da işin sırrının ‘reklam’ olduğunu pek bir bülürdü! Hesapta Tortumlu ya, uyanık olacak ya! Ali Usta da yememiş, içmemiş, Kemal ağabeyiden bu rolü de çalmış! Bırakın işyerine gelen ünlülerin resimlerini duvarlara asmasını, NTV’nin dünyaca tanınmış ‘madalyalı’ proğramcı gurmesi Vedat Milor’a bile cağ tattırmış ve beş yıldızı kapmış, reklamın kralını yaptırmış!

     

     

    ***

    Bir defa ”Ben şahsen Uzundereliyim” diyerek Tortumluluğu kendinden biraz ‘ırakta’ tutsa da Ali Ertek de Kemal Koç gibi Tortumlu! Müşteri ile ilgilenmesi, yakınlık gösterenin masasına ‘yanlamasına’ oturması, Tortum aksanlı cağ kebap tarifi, öyle Kemal Koç’un tıpkısının aynısı! Öyle böyle taklidi değil. Resmen fotokopisi! Oturma bölümlerinin de olduğu, sadece cağ kebap hizmeti veren mekanında Kemal Koç’tan ayrılan bir tarafı, duvarlarında Ali ustanın şiir ve vecizeleri olmaması! O kadar Kemal Koç’a benzemiş de, ne var ki bu işte biraz ‘gevşek’ kalmış Ali usta! Onu da zaten ‘oraya kadar okumaması’na veriyorum!

     

     

    ***

    Bir kere burada yediğimiz cağ kebabına 5 yıldız vermek için  Vedat Milor gibi Mehmet Yaşin gibi ‘gurme’ olmaya hiç gerek yok! Hakikaten eti de, tadı da, hem de ‘kuyruklu’ beş yıldızlık! Ne yalan söyleyeyim! İstanbul’da Bakırköy Marmara Forum’da da Cağ Kebap yemişliği olan biri olarak ‘ahan ki ilk defa’ İstanbul’da Erzurum’daki cağ kebabının lezzetini Ali ustanın mekanında aldım! Ali Ertek cağ kebapta ne kadar Kemal Koç ise, kadayıf dolmasında da o kadar Muammer Usta! Bir dolma getirdiler, tanıdık çıktı! Bu bal gibi bizim Mamo’nun dolması! Nerde olsa tanırım o mübareği’! Hele de yeni pişirmişler ki, sıcak sıcak bir kaç tane de  paket yaptırıp, taa Erzurum’a, eve ‘gönderesi’ geliyor insanın!

     

     

    ***

    Ne varki Kemal Koç’un ünlüleri, Ali Ertek’in ünlülerini döver! Ali ustanın mekanı biraz yeni olduğu için, duvara asılan ünlüler, Kemal ağabeyinin ünlüleri kadar fazla değil! Üşenmedim, tatlıya geçmeden giriş katından, salona kadar duvara asılan resimlere tek tek baktım, kimler gelmiş cağ yemiş diye. İşte size aklımda kalan ünllülerden bazıları: Nuri Sesigüzel, Necati Şaşmaz, İbrahim Erkal, Nükhet Duru, M.Nuri Yılmaz, Kutsi, Hakkı Bulut, Vatan Şaşmaz, Selahattin Alpay, Vahe Kılıçarslan..

     

     

    ***

    Sohbetin bir yerinde Ali Usta’ya İstanbul ve cağın durumunu soruyorum. ”Şu anda 100 kadar cağ kebapçı var” diyor ve genelde Erzurumluların yoğunlukta olduğu Anadolu yakasında kebapçıların fazla olduğunu söylüyor. ”En fazla cağ kebapçı nerede?” sorusuna ise Ali usta, ”Sanıyorum Darıca’da” cevabını veriyor. İşletmesinde çalışanlar ile ilgili bir soru sorduğumda da şu yanıtı veriyor: Çalışanların yüzde 90’ı Erzurumlu. Gelen müşterilerin yüzde 70’ini Erzurumlular teşkil ediyor. Cağ etini bizzatihi geceden ben hazırlıyorum. Etlerimiz maalesef Balıkesir’den geliyor. İnşallah yakında yine Erzurum’dan et getirmeye başlayacağız. Vedat Milor bize 5 yıldız verdikten ve proğram yayınlandıktan sonra masa sayısını artırdık. Biz kıymet bilen insanlarız. Allah Kemal Koç’dan razı olsun! O olmasasaydı  ne işimiz olurdu ne de cağ kebap diye bir şey. Ben dahil yüzlerce insan, onun sayesinde ekmek yiyoruz!

     

     

     

    ***

    Kemal ağabeyiyi Erzurum’dan biliriz. Yemek sonrası, yakınlık duyduğu ve masasına oturduğu müşteriyi ‘çay manyağı’ eder! Biz de burada o çay manyaklarından hem de ‘cırılarak’ ediliyoruz ve başarı dileklerinmizi ileterek mekanı terkediyoruz! Kemal Koç gibi Ali Ertek de, nezaketen  dış kapıya kadar geliyor, uğurlama faslını icra ediyor! ”Yengeler ile de bekleriz” ricaları ile aracımıza biniyoruz! Hakikaten kapısında Vedat Milor’dan ‘beş yıldız’  aldığını yazan dev afişin asıldığı mekandan biz de ‘beş beş’ olup uzaklaşıyoruz!

     

     

    ***

    (NOT: Bunun bir ‘yıkama yağlama’ yazısı olduğuna aldanarak cağı beleşe getirdiğimizi düşünen gafiller! Peşinen söyleyeyim ki kafalar karışmasın. İnanmayan inanmasın ama parasını ödedik. Yaa, işte böyle! Biz hem parasını veririz, hem de adamı methederiz! Yediğimizin parasını kasada verdik, öyle çıktık! İnanmayan Ali ustaya sorabilir! Ali Ustaya da inanmazsanız garsona sorabilirsiniz. O kadar bahşiş aldı, hoş inkar edecek hali yok ya!!!)

  • Kurtuluş’ta cağ kebap ziyafeti

    Kurtuluş’ta cağ kebap ziyafeti

    İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Kadınlar Kolları tarafından yapılan etkinlikte Erzurumlu hanımlar vakıf binasının teras katında bir araya gelerek günün anlam ve önemine uygun toplantı yaptılar.

     
    Yaklaşık 150 civarında Erzurumlu hanımların bir araya gelerek Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun önemini ve o günlerde çekilen sıkıntıları dile getirerek, hafızalarda taze tutmak, unutmamak adına konuşmalar yapıldı. Nene Hatun’lar, Kara Fatma’ların aziz hatıraları yad edildi.

     
    Erzurum bar ekibi Erzurum Bar’larını sergilediler. Gürkan Özpeker, Erzurum türkülerinden oluşan repertuarını seslendirdi. Ayran aşı, cağ kebap, göğermiş peynir, kadayıf dolmasından oluşan ikram servisi takdim edildi.

     
    BAŞKAN ALAKUŞTEKİN, ERZURUM KAHRAMANLIKLAR DESTANIDIR
    İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Kadınlar Kolları Başkanı Seval Alakuştekin programda yaptığı konuşmada “Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 95. Yılı kapsamında yapılan kadınlar kolu olarak düzenlediğimiz etkinliğimize yoğun katılım gösterdiğiniz için teşekkür ederiz. Sevgiyle, coşkuyla ve haklı gururla kutlamamıza katılan bayan misafirlerimize teşekkür ediyoruz. Hem Erzurum’u konuşalım, hem de Erzurum’u yaşayalım dedik. Sohbetimiz de Erzurum olsun, yediğimiz içtiğimiz de Erzurum’u hatırlatsın istedik. Bu sebeple özellikle vakfımızda cağ kebap ocağını kurdurarak damak tadımız olan geleneksel lezzetlerimizden de vazgeçemeyeceğimizi belirtmek istedik” dedi.

     
    Daha sonra İstanbul Erzurumlular Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı A. Hadi Atalar tarafından gönderilen kırmızı karanfiller, günün anısına katılım sağlayan hanım davetlilere takdim edildi.

  • Müjde! bir emevi geleneğimiz daha oldu!

    Yıllar önce Fırfırik’de Koç Cağ Kebap’ın ve aynı zamanda Kanal 25 Televizyonu’nun da sahibi olan sevgili Kemal Koç ağabeyimiz için bir espri yapmıştık. ‘Ancak işletmesinde yemek yiyenlerin, televizyonunda haberlerinin yayınlandığına’ dair söylentiler vardı ve biz de bu söylentiler ışığında espri yapmış, şöyle demiştik:

    Bir cağ ye, haberlerde çık

    İki cağ ye, canlı yayına çık

    Üç cağ ye, proğram yap

    Dört cağ ye, canımı ye!

    ***

    Dün gibi hatırlıyorum. Kemal ağabeyi bu espri karşısında son derece olgun bir tavır sergilemişti. Doğrusunu isterseniz Fırfırik’e malzeme olan herkes gibi o da, bunun bir espri olduğunu düşündü ve gülüp geçmişti. Kemal ağabeyiyi dinlediğimizde az buçuk onu bu eyleminde haklı görmüş olsak da esprimizin şakayla karışık ciddi bir yönü de yok değildi. Ne de olsa o bir ticaretciydi ve doğal olarak da kafası ‘ticaretane’ çalışıyordu. ‘Bana bir adım yaklaşana ben iki adım yaklaşırım’ hesabı yani. Her neyse. Aslında konumuz ne Cağ Kebap, ne Kanal 25, ne de Kemal Koç. Konumuz yeme içme ve Basın!

    ****

    Son zamanlarda dikkatimi fazlasıyla çekmeye başladı. Öncelikle teşekkür ediyorum.  10 gün içerisinde 4 basın toplantısı daveti aldım ve bu dördü de ‘kahvaltılı’ydı! Önce MÜSİAD Başkanı Mustafa Güvenli, ardından Mega OFSET’in sahibi Murat Resuloğlu, ETSO Başkanlığı’na adaylıklarını nedense ‘kahvaltılı’ basın toplantısı ile duyurmayı tercih ettiler. Ardından Baro Başkanı Faruk Terzioğlu (Ben ona hep Farfaruk abi derim) kahvaltılı bir basın toplantısı düzenleyerek gündemle ilgili açıklamalarda bulundu. Bu sabah da yine bildik bir adresten, MÜSİAD’dan bir ‘kahvaltılı basın toplantısı’ daveti telefonun mesaj kutusuna düştü.

    ****

    Birileri herhalde ” Toplantıyı kahvaltılı ya da yemekli yap, yoksa haberin yayınlanmaz” mı diye salık veriyor Toplantıyı tertipleyenler kahvaltıyı veya yemeği de araya sokuşturuyorlar. Salık verenler herhalim kalvaltıyı haber, yemeği de manşete çekmişler! Erzurum’da artık Basın toplantılarının ya yemekli ya da kahvaltılı yapılıyor olması, neredeyse ’emevi geleneği’ gibi bir şey oldu. Bir toplantının yemekli veya kahvaltılı yapılması ilk defa olmuyor elbet. Meslek hayatında neredeyse 30 yılı deviren bir basın mensubu olarak bu tür toplantılara gitmişliğim yok değil. Ama işte asıl üzüldüğüm, son zamanlarda bu toplantıların hep o şekilde yapılması, kamuoyunda ” Kahvaltı veya yemek olmazsa o haber yayınlanmaz” şeklinde oluşan, biraz da bizi aşağılayan ahh o kahrolası algı!

    ****

    Üzülerek söylüyorum, özellikle de MÜSİAD, tabiri caizse bu işin ”cılkını” çıkarttı.

    Önce eski Başkan rahmetli Şefik hocamızın bize emaneti Mustafa Güvenli, şimdi de yeni başkan sevgili dostum Dr. Hüseyin Bekmez.

    Artık MÜSİAD’ın bir toplantısı yok ki kahvaltılı veya yemekli olmasın.

    ****

    Bir Basın mensubu için en sıkıcı toplantıların slayt gösterileri ışığında brifingler ve konferanslar olduğunu biliyorum. Selametlik A.Ü Rektörü Prof. Dr. Erol Oral’ın, MHP eski Milletvekili Mücahit Himoğlu‘nun ve eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Togay Gemalmaz’ın basın toplantıları çok ‘sıkıcı’ olurdu. Ha bir de bu yazıyı yazarken aa’dan emekli gazeteci ağabeyim Bedri Turhan hatırlattı, unutmuştum. İhracatcılar Birliği Genel Sekreteri Fikret Kabakuş da konuştuğunu haber edemez ama dinleyen olarak bizleri beyhuzur ederdi!  Adeta adamın ölüsüne ölüsüne çalarlardı. Çoğusu, ”Bitse de gitsek” dedirten haber mevzuları ve dahi mevzucularıdır bunlar. Elbette ki yemekli ve kahvaltılı toplantıların samimi bir hava verdiğine  inanıyorum. Hele de ‘zengin menü’ lü bu toplantılar, sadece basın mensubunu değil, davet edilen her insanı etkiler. Sıcaklık katar en azından. Ama bu toplantıların sırf böyle bir etki yapsın diye yapılmasıdır ayıp kaçan. Hele de toplantı için gönderilen davetiyelerin altına parantez içerisinde büyük harflerle yazılan (YEMEKLİDİR) kelimesini ayıp oğlu ayıp bellemişimdir. Kısa tutulan ve mesajı net ve açık verilen bir toplantı, her zaman kahvaltılı veya yemekli basın toplantılarından evladır!

    ****

    Bilinsin ki dört başı mamur bir kahvaltılı veya yemekli toplantı da olsa konuşmacı sıkıcıysa, basın mensupları için hem o yemek hem de o toplantı ‘sıkıcı’ demektir. Bu sıkıcılık da iticiliğe delalettir. Bazı ‘toy’ basın mensubu arkadaşlarım için farketmez ama bazılarımız için ‘uyuz olma hali”dir. Hiç bilmezler ki ağzınla kuş tutsan, sırf yemek ve kahvaltı veriyorsun diye sana uyuz olunur, haberin kısa tutuluverilir, resmin sayfaya konulması bir anda unutuluverilir!

    ****

    Özetle. Senin haberin haber olsun bir şekilde yayınlanır. Yok kahvaltıymış, yok yemekmiş, kimse de fazla bakmaz. Ama ”Hayır. Ben Erzurum’da öyle bir Basın oluşturdum. Ancak yemek veya kahvaltı yaparsam yazılıyorum” diyorsan onu bilmiyorum. Haberciliği bıraktığımda bizim mahallede öyle şeyler pek yoktu!

    Ha bu arada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Erzurum’da beraber bal yemeyeceğin kadar, yemeği yiyilecek oğullar da vardır. Şakir Çoban, Yıldırım Altıntaş, Vakur Alemdar, Sadullah Kaya, Atıf Genç, Şahap Bucuğa, Selahattin Parlak, Hayati Bilge, Selami Didin, Mehmet Ali Ünal, Hasan Güney, Selami Bastem, Şimşek Akpınar, Erdal Kuşkay, Hüsamettin Yerli, İbrahim Aydemir, Sezai Erdoğan, Ayhan Buzlak, Cemal Şengel, Remzi Keteci, Doğan Alp, Gafur Yeniay, İbrahim Kırküzer, Ahmet Karadayı, Necmi Furuncu, Enver Mutlu, Rüstem Akdağ,  şu anda aklıma gelen ‘yemeği yiyilecek oğullar’dandır!