Etiket: Büyülüyor

  • Ayvalık’ta mavi derinliklerin farklı renkleri büyülüyor

    24 adası ve 60 dalış noktasıyla her düzeyde dalıcıya farklı güzellikler yaşatan Balıkesir’in Ayvalık ilçesi renkli su altı hayatı ile sualtı fotoğrafçılarının ilgisini çekiyor.

    Derin mavinin güzeliklerini fotoğraf karelerine sığdırmak isteyen dalgıçların önemli uğrak yerlerinden olan Ayvalık adaları renkli ve farklı deniz canlıları ile güzel kareler veriyor. Sualtı Fotoğrafçısı Ege Ertekin’de çektiği birbirinden güzel fotoğraflar ile Ayvalık’ın bu gizli güzelliklerini gözler önüne seriyor. Ayvalık’ın özellikle Melina ve İlyosta adası çevresinde çekimler yaptığını ifade eden Ertekin, bu dünyayı keşfetmek isteyenlerin Ayvalık’a mutlaka uğramaları gerektiğini ifade ediyor.

    Pro Diver Ayvalık Dalış Okulu hocalarından Kubilay Kılıç ise Ayvalık’ın renkli bitki ve hayvan popilasyonu ile özellikle sualtı fotoğrafçılarının büyük ilgisini çektiğini, berrak suları ve renkli su altı dünyası ile Türkiye’nin dışında yabancı ülkelerden de fotoğrafçıların bölgeye geldiğini söyledi.

  • Kırklareli’nde gün batımı büyülüyor

    Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde gün batımı esnasında güneşin son ışıklarıyla kızıllaşan gökyüzü, izleyenleri adeta büyülüyor.

    Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde akşam saatlerinde güneşin batışı esnasında oluşan görsel şölen ilgi odağı oluyor. İlk defa görenlerin hayran kaldığı, daha önce görenlerin ise tekrar tekrar görmek istediği gün batımı, fotoğraf çekmek ve çekilmek isteyenler için doğal mekan vazifesi görüyor. Gün batımında Lüleburgaz’da gökyüzü kızıla bürünürken, oluşan görsel şölen görenleri adeta hayran bırakıyor. Gökyüzünün kızıllaşmasıyla oluşan güzel görüntüler, daha sonra güneşin batmasıyla birlikte yerini karanlığa bırakıyor.

  • 2 bin 500 yıl öncesinin oyuncakları görenleri büyülüyor

    Edirne Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi’nde Enez ilçesindeki kazılarda çıkan 2 bin 500 yıl öncesine ait çocuk oyuncakları ziyaretçilerin yoğun ilgisine neden oluyor.

    Pişmiş topraktan yapılan 2 bin 500 yıl öncesine ait oyuncaklarda, o dönemde yaşayan hayvan figürleri yer alıyor. Çocukların ilgi alanlarının daha çok hayvanlardan oluşması yapılan oyuncaklardan anlaşılıyor. Sanat Tarihçisi Ayşegül Bozkaya, Enez kazılarında çıkan oyuncaklarda Fok balığının yer aldığını belirterek, “Enez’in bir liman kenti olduğunu düşünürsek Fok balığının Enez sahillerinde yaşadığını anlıyoruz. Günümüzde Saroz körfezinde Fok balığının neslinin tükendiğini anlayabiliyoruz” dedi.

    Sanat Tarihçisi Ayşegül Bozkaya, Edirne Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi’nde sergilenen oyuncakların çocukların ilgi alanlarını ve o dönemde Fok Balığının Enez’de yaşadığına dikkat çekerek, “Çocuk oyuncuları Enez kazılarından çıkmıştır. M.Ö. 5’nci ve 6’ncı yüzyıla ait eserlerdir. O dönemde çocukların oynaması ve vakit geçirmesi için yapılmış oyuncaklardır. Pişmiş topraktan yapılmışlardır. Genellikle o dönemde yaşayan hayvanlar oyuncakların şekillenmesine yardımcı olmuştur. Fok balığı, keçi, boğa, kaplumbağa ve insan figürleri. 2 bin 500 yıl öncesine ait eserlerdir oyuncaklar. Dönemin bazı özelliklerini yansıtmaktadır. Dönemin hayvanlarını eserlerden anlamak mümkün. O dönemde yaşayan insanların avcılıkla uğraştığını anlayabiliyoruz. O dönemde çocukların ilgi alanları da anlaşılıyor. Enez’in bir liman kenti olduğunu düşünürsek Fok balığının Enez sahillerinde yaşadığını anlıyoruz. Günümüzde Saros körfezinde Fok balığının neslinin tükendiğini anlayabiliyoruz” dedi.

  • Gümüşhane’nin ikinci göller bölgesi büyülüyor

    Gümüşhane’nin merkeze bağlı Dörtkonak köyü dağlarında bulunan 10’dan fazla göl, yörenin Artabel Gölleri Tabiat Parkı’ndan sonra ikinci göller bölgesi olarak adlandırılmasına neden oluyor.

    İl merkezine 18 kilometre uzaklıktaki Dörtkonak köyü, dağlarında bulunan irili ufaklı 10’un üzerindeki doğal gölüyle bahar mevsiminde görenleri büyülüyor.

    Köy sınırlarındaki adını efsaneden alan Dipsiz göl, Aygır göl, Kuru gölün yanı sıra Dipsiz göl üzerinde yer alan 6 adet göl özellikle gün batımı saatlerinde eşsiz manzara sunuyor.

    Denizden 2 bin 200 metre yükseklikte bulunan ve heyelan sonucu oluşan göller, etrafını saran sarı çiçekler ve bünyesindeki doğal yaşamla doğa fotoğrafçılarına da eşsiz anlar sunuyor.

    ‘Gümüşhane’nin çatısı’ olarak nitelendirilen Abdalmusa zirvesi ve Artabel Tabiat Parkı’nın tam karşısında yer alan göllere gelenler hem foto safari yapıyor hem de esen rüzgarla bunaltıcı sıcaktan kurtuluyor.

    Artabel Gölleri Tabiat Parkı, denizden yükseklikleri 2 bin 500 metrenin üzerinde yer alan 18’den fazla buzul gölüyle Gümüşhane’nin göller bölgesi olarak nitelendiriliyor.

  • Kumdan dev heykeller büyülüyor

    Mersin’de bu yıl ilk kez düzenlenen “Kum Festivali”nde ortaya çıkan eserler görenleri büyülüyor. Kentin simgeleri ve Ramazan’a özgü figürler kumdan dev heykellere dönüşürken, görenler şaşkınlarını gizleyemiyor.

    Forum Mersin Alışveriş Merkezi’nde gerçekleştirilen “Kum Festivali” kapsamında sanatın en doğal ve eğlenceli halini yansıtan, Mersin’in simgelerini ve Ramazan’a özel figürleri kumdan heykellere dönüştüren bir görsel şölen sunuluyor. Ramazan’a özel hazırlanan festival kapsamında 4 heykeltıraş, kumdan heykeller yapıyor. ’Kleopatra’, ’Adam Kayalar’, ’Ramazan Davulcusu’, ’Hacivat-Karagöz’, ’Hasrettin Hoca’, ’Kızkalesi’ ve ’Şahmeran’ gibi Mersin’e özgü ve Ramazan’a özel yapılan dev eserler, görenleri büyülüyor. 24 Mayıs’ta başlayan festival, bugün sona erecekken, ortaya çıkan eserler 31 Ağustos’a kadar sergilenecek.

    Festivalle ilgili açıklama yapan Forum Mersin Alışveriş Merkezi Pazarlama Müdürü Laden Çelikcan, açıldıkları günden beri sanata her zaman önem verdiklerini belirterek, “Ramazan ayında çok farklı bir sergi yapmak istedik. Yaptığımız çalışmalar sonucunda kum heykellerini buruda yapabiliriz dedik. Türkiye’de çeşitli yerlerde ve AVM’lerde yapılıyor ama ülkemizde bir AVM’de ilk kez bu kadar büyük dev heykeller yapıldı. Burada Mersin’in ören yerlerini işledik ve Ramazan konseptinde mitolojik kahramanların heykellerini burada canlandırdık. Bugün heykellerin hepsinin yapımı bitecek ve yarından itibaren sergimiz açılacak. 31 Ağustos’a kadar devam edecek sergimize bütün Mersinlileri bekliyoruz” dedi.

    “Heykelleri sadece kum ve su ile yapıyoruz”

    10 yıldır bu işle uğraşan heykeltıraş Süleyman Can da Mersin’de kum heykelinin ilk defa yapıldığını söyledi. Kum heykeli için bir hazırlık süreci olduğunu kaydeden Can, “Kum heykeli için öncelikle kumu alana getirmek gerekiyor. Kumu buraya getirip, hazırlıyoruz daha sonra heykeltıraşlar olarak buraya gelip, şekillendiriyoruz. Tabi en çok sorulan soru içinde bunun ne var. Bunun içinde sadece kum ve su var, başka hiçbir şey yok. Şekillendirmemizi sadece kum ve su ile yapıyoruz. Tabi her kumdan aslında heykel yapılabilir ama daha detaylı işler çıkarmak istiyorsanız nehir kumu ile yapılmalıdır” diye konuştu.

    Türkiye genelinde sanata büyük bir ilginin olduğunun altını çizen Can, “Mersin’de gerçekten düşündüğümün çok üstünde kum heykele insanların ilgisi oldu. İnsanlarımız gerçekten çok meraklılar. Burada sürekli insanlara sürekli bilgiler veriyoruz. Tabi kum heykelini herkes yapabilir. Zaten çocukluğumuzda hepimiz kumda oynamışızdır. Biz bunu biraz daha ilerlettik, çocukluğumuzu devam ettiriyoruz. Bu sanatı yapmaya herkese önerebiliriz. Kumdan her figürü çıkarmak mümkün. Aslında kum sizi yönlendirir. Bazı işleri kumla yapmak mümkün değildir. Mesela elini kaldırmış bir işi yapamayız. Bir heykeli 2 gün ile bir hafta arasında yapıyoruz. Bu heykeller eğer iyi korunursa 1 aydan fazla sürede kalabilir. Burada yaptığımız heykellerin tamamı eğer insan faktörü olmasa ve aşırı şiddetli yağmur olmasa yaklaşık 6-7 ay rahat kalabilir” ifadelerini kullandı.

    “Bu büyüklükte kumdan heykeli gören insanlar çok şaşırıyor”

    11 yıldır kum sanatıyla ilgilenen heykeltıraş Aslı İrhan ise Türkiye’de birçok AVM’de kum heykelinin yapıldığını ancak bu büyüklükte ve festival kapsamında ilk kez yaptıklarını söyledi. İlk günden beri güzel çalışmalar yaptıklarını dile getiren İrhan, “Burada ben de ’Şahmeran’ı çalıştım. Kum heykel çok keyifli, geçici bir çalışmadır. Biz bu heykelleri hızlıca uygularız, bir süre insanların seyrine sunarız ve daha sonra yıkarız. Bu birçok insan için üzücü ama bizim için aslında keyifli. Kum heykeli yapmak çok zor değil. Kadın ve erkeğin farklı olduğuna inanmıyorum. Vücudunu doğru kullanmayı başarabiliyorsan her türlü işi yapabilirsin. Tabi bu sanat çok bilinen ve uygulanan bir sanat değil. Fakat insanlar bu heykellerden çok etkileniyor. Çünkü çok enteresan bir iş. Çünkü hepimiz sahillerde kumlardan bir şey yapmaya çalışmışızdır. Ancak bu büyüklükte kumdan heykeli görmek insanlar çok şaşırtıyor. İnsanlar ’bu mümkün mü, içinde başka bir şey var, bu nasıl yıkılmadan durur’ gibi birçok soru soruyorlar. Biz bu yüzden bu sanatın gelişmesini daha fazla istiyoruz. Bu sanatın ülkemizin her yerinde yapılmasını istiyoruz. Bu konuda Mersinlilerin şanslı olduğunu düşünüyorum. Çünkü İstanbul ve Antalya’dan sonra 3. olarak Mersin’de kum heykeli sanatı ile karşılaşıyorum. Birçok kentin bu sanattan haberi yok, insanlar böyle bir sanatla hiç karşılaşmadılar. Bu yüzden yayılmasını çok istiyoruz” dedi.

    “Tüm Türkiye’ye bu sanatı yaymak istiyoruz”

    Organizatör Emrah Tok da Mersin’de kum sanatı organizasyonunu ilk kez yaptıklarını ifade etti. Bu sanatın Türkiye’nin çeşitli alışveriş merkezlerinde yapıldığını dile getiren Tok, “Ancak Türkiye’deki en büyük kum festivali burada yapıldı. Bu sanat sadece Antalya ve İstanbul’da bazı alışveriş merkezlerinde yapılıyordu. Antalya’da sahilde yapılıyor. Mersin’de biz şehrin ortasında bunu yaptık. Biz de sahillerde olmak istiyoruz ama bu zamanla oluşabilecek bir şey. Şu an biz Mersin’e kum sanatı tanıtıyoruz. İnsanların ilgisi büyük, meraklılar. Bu Mersin’de baya ilgi geçecek ve ilerleyecek bir iş gibi görünüyor. Tabi bu sanat her yerde yapılabilir. Kumun olduğu her yerde bu heykelleri yapabiliriz. Zaten bu sanatı Türkiye’ye yaymayı düşünüyoruz. Burada 4 heykeltıraşımız 2 asistanımız çalıştı. Burada 10 tane eser yaptık. 3 mimari, 4 figürümüz, 3 de rölyefimiz var” diye konuştu.