Etiket: bütçe

  • 2019 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, “Marmaray’ın devamı niteliğindeki Gebze-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi projemizi 2019’un ilk çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz” dedi.

    2019 Merkezi Yönetim bütçe görüşmeleri TBMM Genel Kurulu’nda devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı ve Milli Eğitim Bakanlığı bütçeleri görüşüldü.

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Ankara’da yaşanan tren kazasına ilişkin olarak, “Perşembe sabahı, Ankara’da yaşanan elim tren kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınları ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kazanın sebebine yönelik incelemeler çok yönlü olarak devam ediyor, sonuçlarını en kısa sürede kamuoyu ile paylaşacağız. Elbette müsebbipler hakkında gereken yapılacaktır” dedi.

    Turhan, yüz yıldır el değmemiş demiryolu hatlarında yapılan çalışmalarla yolcu ve yük taşımacılığımıza soluk aldırdıklarını söyleyerek, “Demiryolu sektörünün taşımacılıktaki payını ve kalitesini artırmak amacıyla demiryollarımızı serbestleştirdik. Ayrıca demiryolu ulaşımından daha fazla katma değer elde etmek adına, lojistik altyapı çalışmalarına ağırlık verdik” ifadelerini kullandı.

    Havayollarına ilişkin olarak Turhan, “Hava taşımacılığının dünyada erişmiş olduğu teknolojik ve yapısal değişiklikleri, 16 yıl gibi kısa bir zaman diliminde ülkemizde uygulayarak ‘havayolunu halkın yolu’ haline getirdik. Havayolu taşımacılığını serbestleştirerek rekabete açmanın ötesinde hava ulaşım ağını yurt geneline yaydık. Milli havayolu şirketimiz THY’yi, sadece kendi insanımızın değil, dünya vatandaşlarının tercih ettiği küresel bir marka haline getirdik. Dünyanın en büyük hava ulaşım merkezlerinden biri olan İstanbul Havalimanımızla, bu alandaki rekabet gücümüz katlanarak artacaktır” şeklinde konuştu.

    Turhan, şöyle konuştu:

    “Son 15 yılda ülkemiz ekonomisi yaklaşık 3 kat büyürken, nüfusumuz da 10 milyon artış göstermiştir. Buna bağlı olarak ülkemizde son 15 yılda taşıt sayısı yüzde 156, karayollarımızda ki trafik ise yüzde 151 oranında artmıştır. Karayollarımız artan ulaşım talebinin karşılanmasında önemli bir hizmeti ifa etmektedir. Bölünmüş yol uzunluğunu 26 bin 637 km ye çıkardık. Yol ağımızın yüzde 39’u, ana akslarımızın tamamına yakını bölünmüş yol haline geldi. Buna bağlı olarak seyir hızımız 2 katına çıktı, seyahat süreleri yarı yarıya kısaldı. Artık trafiğin yüzde 81’i bölünmüş yollarda seyrediyor. Bu sayede 17 milyar 700 milyon TL yıllık işgücü ve yakıt tasarrufunun yanında, emisyon salımında da yıllık 3 milyon 294 bin ton azalma sağlamış olduk.”

    Yap-işlet-devret modeliyle Bakanlık olarak yapılan ve halen devam eden projelerin yatırım bedeli 132 milyar TL olduğunu belirten Turhan, “Buna karşılık söz konusu projeler için yüklenici firmalara 5 milyar 285 milyon TL garanti ödemesi yapıldı. Projelere sadece yapım maliyeti açısından da bakmamak lazım. Projenin tamamlanmasının ardından işletme döneminde ortaya çıkacak bakım, onarım ve iyileştirme masrafları da yüklenici tarafından karşılanıyor” diye konuştu.

    Demiryolları hakkında bilgi veren Turhan, “Bin 213 kilometreye ulaşan Yüksek Hızlı Tren Hatlarında taşınan yolcu sayısı 45 milyona yaklaştı. Hızlı trenler sayesinde şehirlerin çevresi genişledi ve neredeyse şehirler birbirinin banliyösü haline geldi. Ulaşım maliyetlerinin düşürülmesini sağlamak, çevreci bir ulaştırma türü olma özelliğini daha da pekiştirmek için başlattığımız elektrikli ve sinyalli hat hamlemiz devam ediyor. Elektrikli hat uzunluğu 5 bin 467 kilometreye, sinyalli hat uzunluğu 5 bin 746 kilometreye ulaştı. Demiryollarımızda günde; sinyalizasyon sistemiyle 746, trafik memuru ile 493 adet tren işletilmektedir” ifadelerini kullandı.

    Turhan, şunları kaydetti:

    “Marmaray’ın devamı niteliğindeki Gebze-Halkalı Banliyö Hatlarının İyileştirilmesi projemizi 2019’un ilk çeyreğinde hizmete açmayı planlıyoruz. Böylece Yüksek Hızlı Trenler İstanbul Halkalı’ya kadar hizmet verecek. Bu hattın açılmasıyla 13 istasyondan 16 hatta entegrasyon sağlanacak, yaklaşık 6,5 milyon İstanbullu, zamandan tasarruf ederek konforlu ve güvenli seyahat imkanına kavuşacak. Günde bir milyondan fazla yolcunun yararlanacağı Gebze-Halkalı arası 115 dakikaya inecek.”

    CHP milletvekilleri Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’ın sunumunu dinlemedi.

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, eğitim bir kurum olduğunu söyleyerek, “Dolayısıyla bir sistemdir, alt sistemleri ve bileşenleri vardır. Bu bileşenlerin her birisinin birbiriyle nasıl ve ne tür bir ilişkisi olduğunun bir matris üzerinde temsili söz konusudur bu dokümanda. Bu matrisin varlığının temel faydasını şöyle izah etmek mümkün olabilir: Biz eğitimle ilgili bir karar alacağımızda, aldığımız her kararın eğitimin alt sistemlerinin hangisinde ne tür bir değişime yol açacağının önceden simüle edilebilmesi gerekiyor. Yani, bir karar destek sistemi vasıtasıyla, eğitimde alacağımız her bir kararın insan kaynaklarıyla ilgili maliyeti, psikolojik maliyeti, sosyal maliyeti, finansal maliyeti, bütün bu maliyetlerin bir çözümlemesine ihtiyaç duyuluyor. İşte, bu ihtiyacı karşılamak için de bu matris düzeninde bir sistem analizi gerekiyordu ve bir altyapı kurma ihtiyacımız vardı” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin en büyük çözümünün eğitim olduğunu kaydeden Selçuk, “Bundan dolayı da bu konuda çok umutluyuz ve bu umudumuzu Meclisimizin desteğiyle doruklara taşıyacağımız konusunda da inancımız tamdır. Okul terkleri gibi, öğrencilerin barınma sorunları gibi, eğitim öğretim süreçlerinin daha güvenli ortamlarda yapılması gibi konularda bazı sorunlarımız var ve bu sorunları halletmekle ilgili de ne tür bir iş ve işlem süreci gerçekleştirilecek, bunlara ilişkin araştırma, planlama ve uygulama stratejilerimizi ortaya koymuş durumdayız. Nitekim vizyon dokümanında da hedeflenen bütün iş ve işlemlerin hepsinin fizibilitesi ve maliyet analizleri yapılmıştır. Bunları yaptığımızda Türkiye üç yıl sonra, dört yıl sonra, beş yıl sonra eğitim sistemi açısından nerede olacak, bu soruya ilişkin de bazı simülasyon çalışmalarımız, modelleme çalışmalarımız var” şeklinde konuştu.

    Selçuk, öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ilköğretimde 16’ya, ortaöğretimde de 12’ye düştüğünü belirterek, “Ülkemizin tüm coğrafi bölgelerindeki öğretmen doluluk oranları birbirine yakın bir orana yükselmiş, norm kadro doluluk oranları Doğu Anadolu’da yüzde 89; Güneydoğu Anadolu’da yüzde 88; ülke genelinde ise yüzde 89 oranındadır, seviyesindedir. Bu, Türkiye’de artık öğretmen tedariki konusunda çok büyük bir problem yaşamadığımızı ama çeşitli düzenlemelerle bir optimizasyon ihtiyacının da bulunduğu gösteriyor” diye konuştu.

    Öğretmenlerin mali ve sosyal hakları üzerinde de önemli iyileştirmeler yapıldığını kaydeden Selçuk, “Bakanlığımız bünyesinde göreve yeni başlayan 9’uncu derece birinci kademedeki bir öğretmenimizin maaşı 3 bin 320 TL, ek ders ücreti net 13,90 TL olmuştur. Haftada on beş saat, ayda altmış saat ek ders veren bir öğretmene 834 Türk lirası ek ders ücretiyle birlikte toplam 4 bin 154 Türk lirası aylık ücret olarak ödenmektedir. Ayrıca tüm öğretmenlerimize eğitim öğretim yılı başında ‘eğitim ve öğretime hazırlık ödeneği’ adı altında bin 130 lira ödenmiştir” dedi. (AUÖ-DK-Y)

  • Milletvekili Güneş, bütçe görüşmelerin konuştu

    AK Parti Karabük Milletvekili ve Dışişleri Komisyon üyesi Niyazi Güneş, TBMM Genel Kurulunda 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifinin görüşmeleri kapsamında konuşma yaptı. Güneş, konuşmasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi hakkında genel kurula hitap etti.

    Milletvekili Güneş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, halkı, doğru dinî bilgi ile aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek amacıyla Cumhuriyetin Osmanlı geleneği üzerine kurduğu önemli bir kamu kurumu ve devlet organı olduğunu söyledi.

    Güneş, başkanlığın yürüttüğü hizmetlerde, İslâm’ın iki temel kaynağı, “ Kur’an-ı Kerim”i ve Peygamberimizin “Sahih Sünnet”ini esas aldığını belirterek, “ Bunun yanında bireysel ve toplumsal hayata ilişkin değerleri, Müslümanların 14 asırlık tecrübesini, modern çağın beşeri, ekonomik ve teknolojik değişimlerini hesaba katarak toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, bir hizmet anlayışıyla hareket etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı her türlü günlük tartışmaların dışında, sahih dini bilgi ve onun doğru yorumunu merkeze alarak İslam Dini’nin anlaşılması, insanlığın ihtiyaç duyduğu birlikte yaşama, karşılıklı sevgi ve saygı, sosyal yardımlaşma ve hoşgörü kültürünün oluşması ve yaygınlaşması için gayret göstermektedir. Buna ilaveten insanları, dini istismar eden odakların eline düşmekten koruyan, onların özgür iradeleri ve akıllarını ipotek altına almaya karşı duran bir anlayışı temsil etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı artık, dünyanın birçok ülkesinde hizmet sunan uluslararası bir kurum hâline gelmiştir. Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar 100’ü aşkın ülkede, öncelikle din hizmeti olmak üzere, insani ve sosyal yardım faaliyetleri yürütmektedir. Bu faaliyetleriyle mazlum coğrafyalarda bir umut ve sevgi eli olmuştur. Günümüzde tüm insanlığı ilgilendiren şiddet, terör, ırkçılık, sömürgeciliğe karşı çıkmak ve bunların sebep olduğu zorunlu göç, açlık ve yoksulluk gibi sorunları çözmeye yönelik bilinç oluşturabilmek için gayret göstermektedir. Bütün bu dinamikler Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yeni talep ve beklentilerin oluşmasına zemin hazırlamakta ve Başkanlığın temsil ettiği misyon ve değerlerin bir umut olarak görülmesine vesile olmaktadır” dedi.

    Diyanet İşleri Başkanlığın yurt içi ve yurt dışındaki vatandaş, soydaş ve dindaşlara yönelik sunmuş olduğu irşat ve eğitim hizmetleri, sadece dinî açıdan değil; millî, tarihî, sosyal ve kültürel değerlerin muhafaza edilip gelecek nesillere aktarılması açısından da önem arz ettiğini kaydeden Güneş, şunları ifade etti:

    “Bu kapsamda 9 kez düzenlenen Avrasya İslam Şurası, 2 kez düzenlenen Afrika Müslüman Dini Liderler zirvesi ve Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi gibi önemli şuralarla bu kapsamdaki hizmetlerin sonuçları, yurt dışında çok belirgin bir şekilde görülüp takdir edilmekte ve ülkemizin uluslararası camiada saygınlığının artmasına katkı sağlamaktadır. Diğer taraftan devletin hassasiyetleri, toplumun duyarlılıkları ve çağdaş dünyanın ihtiyaçlarını önceleyen bir anlayışla; çevre sorunlarına duyarlı, aile, kadın, gençlik, çocuk, yaşlı ve engelli vatandaşlarımıza daha etkin bir hizmet sunmak amacıyla kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde hizmetlerini yürütmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Anayasa, kanun ve diğer mevzuatla kendisine verilen görev ve yetkiler doğrultusunda cami içi ve cami dışı din hizmetleri, sosyal-kültürel içerikli din hizmetleri, vaaz ve irşat, dini danışmanlık ve rehberlik, Kur’an eğitimi, din eğitimi, yayın, hac ve umre hizmetleri ve yurt dışı din hizmetleri gibi hayatın tamamını ve tüm insanlığı içine alan geniş bir alanda düzenli ve sistemli bir biçimde 140 bini aşan personeliyle hem yurt içinde hem de yurt dışında hizmet vermektedir.Son olarak manevi şuurla üstlendiği bu önemli görevleri, toplumumuzun huzuru, birlikteliği ve bir arada yaşama gayesi için yürüten Diyanet İşleri Başkanlığımızın her kademesindeki mensuplarına şükranlarımı sunuyorum.”

  • 2019 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Amerika birleşik Devletleri ilişkilerine değinerek, “Türkiye olarak, Amerika’dan beklentimiz, her alanda müttefiklik ruhuna uygun şekilde hareket etmesidir. Karşımızda ülkemizin terör örgütleriyle yürüttüğü mücadelesine saygı duyan ve destek veren bir Amerika görmek istiyoruz” dedi.

    Oktay, TBMM Genel Kurulu’nda 2019 Merkezi Yönetim bütçe görüşmelerine katıldı ve konuşma yaptı.

    Oktay, şöyle konuştu:

    “2017 itibarıyla orta-ileri teknolojili ürünlerin toplam imalat sanayi ihracatımız içindeki payı yüzde 34,6’ya yükseltilmiştir. Ancak, küresel düzeyde daha rekabetçi ve daha büyük oyuncu olmamız için ileri teknolojili ürünlerin payının çok daha yüksek seviyelere çıkartılması gerektiğinin de farkındayız. Yeniden dengelenme kapsamında enflasyonla mücadele de en önemli hedeflerimizden biridir. Yüksek enflasyonla yaşamanın maliyetlerinin bilincindeyiz. Gerek yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekse uluslararası rekabetçiliğimizin artırılması bağlamında enflasyonu düşürme mücadelemizde kararlı bir duruşa sahibiz. Bu hedefimiz doğrultusunda mümkün olan her türlü tedbiri almaya devam edeceğiz.”

    Oktay, AK Parti iktidarları döneminde uygulanan başarılı ve ihtiyatlı maliye politikaları sayesinde faiz giderlerinin gayri safi yurt içi hasıla(GSYH) oranı ciddi bir şekilde düşürülmüştür. Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı İktidarlarımız öncesinde yüzde 40’lar seviyesinde iken bu oranı 2019 yılında yüzde 12,2’ye düşürüyoruz. Diğer taraftan, 2002 yılında her 100 liralık vergi gelirinin yaklaşık 86 lirası faiz ödemelerine giderken, 2019 yılında sadece yaklaşık 16 lirası faiz ödemelerine gidecektir” ifadelerini kullandı.

    Yoksullukla mücadele ettiklerini hatırlatan Oktay, “Türkiye’de 2002 yılında yüzde 30 olan günlük 4,3 doların altında harcama düzeyi ile geçinen toplum kesimi oranını 2015 yılına gelindiğinde yüzde 1,58’e düşürerek dünyada yoksulluk oranlarını en fazla azaltan ülke olduk. Sosyal yardım harcamalarının GSYH’ye oranını yaklaşık 3 katına çıkardık. Son 16 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yaklaşık 283 milyar TL tutarında sosyal yardım yaptık” şeklinde konuştu.

    AK Parti iktidarları döneminde eğitime ayrılan kaynakların artmasıyla birlikte okullaşma oranlarının arttığını söyleyen Oktay, “2018-2019 eğitim ve öğretim yılında resmî ve özel olmak üzere toplam 68 bin 471 okulumuzda tüm kademelerde 1 milyon 126 bin 851 öğretmen ve 17 milyon 658 bin 637 öğrencimiz ile eğitim ve öğretime devam ediyoruz. Öğretmen başına düşen öğrenci sayımız; ilköğretimde 16’ya, ortaöğretimde de 12’ye düşmüştür. Ülkemizin tüm coğrafi bölgelerindeki öğretmen doluluk oranları birbirine yakın bir orana yükseltilmiştir” diye konuştu.

    Oktay, şunları kaydetti: “Bugün ise 81 il, 239 ilçe ve 4 adet KKTC’de olmak üzere toplam 781 yurtta yaklaşık 670 bin yatak sayısına ulaşılmıştır. Yatırım ve kiralama programı dâhilinde 2021 yıl sonuna kadar yurt kapasitemiz 881 bine ulaşacaktır. Yatırım programında 158 bin kapasiteli 181 adet yurt projesi bulunmaktadır. 2018 yılında aylık 470 TL olan burs/kredi miktarı, 2019 yılında aylık 500 TL olarak ödenecektir. 2019 yılında yüksek lisans öğrencilerine aylık bin TL, doktora öğrencilerine ise bin 500 TL burs/kredi ödemesi yapılacaktır.”

    Oktay, güvenlikle ilgili olarak, “2018 içerisinde kırsalda sözde barınma ve üs bölgelerine 87 bin 699, şehir merkezlerinde ise PKK/KCK şehir yapılanmasına yönelik 6 bin 763 operasyon yapılmıştır. 2018 yılında 352 terörist teslim olmuştur. Bunların yanında 2018 yılında 152 teröristin aileleri ile görüşerek ikna yolu ile teslim olmaları sağlanmıştır. Terör örgütünün üst düzey zaiyatları artmış, 2018’de 13’ü kırmızı kategoriden olmak üzere 104 sözde üst düzey terörist etkisiz hale getirilmiştir.2017 yılı başından bu yana ülkemizde eylem yapamayan DEAŞ terör örgütüne yönelik olarak 2018 yılında bin 206 operasyonla, 2 bin 648 kişi gözaltına alınarak 854 kişi tutuklanmıştır” dedi.

    DEAŞ tehdidini ortadan kaldırmak, hudut güvenliğini sağlamak, Suriyeli göçmenlerin yurtlarına dönüşlerine yardımcı olmak ve bölgedeki sivillerin terör olaylarından zarar görmelerini engellemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri desteğindeki Özgür Suriye Ordusu tarafından, 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı başlatılmış ve 29 Mart 2017 tarihinde tamamlanmıştır. Fırat Kalkanı Harekâtını müteakip hem ülkemiz sınırlarının hem de Afrin bölgesinin istikrar ve güvenliğini sağlamak, bölgedeki teröristleri etkisiz hale getirmek ve bölge halkını teröristlerin baskı ve zulmünden kurtarmak maksadıyla 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı Harekâtı başlatılmış ve 18 Mart 2018’de Afrin ilçe merkezinde kontrol sağlanmıştır. Harekât kapsamında 4 bin 500’den fazla PKK/PYD/YPG/DEAŞ terör örgütü mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Öte yandan, Astana Mutabakatı gereği ateşkes ihlallerinin gözlenmesi maksadıyla İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde; 12 gözlem noktası oluşturulmuş olup bu gözlem noktalarının inşa faaliyetleri devam etmektedir. Bilindiği üzere İdlib’de gerginliğin azaltılması ve askerî bir müdahalenin önüne geçilmesi amacıyla 2018 Eylül ayında Tahran’da ve Soçi’de başarılı görüşmeler yapılmıştır. Bedelli askerlik kapsamında; 635 bin 392 vatandaşımızın müracaat işlemi tamamlanmış, 67 bin 591’inin temel eğitimleri sona ermiştir” ifadelerini kullandı.

    Oktay Kaşıkçı cinayetine değinerek,”Geçtiğimiz Ekim ayı başında, İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda vahşice bir cinayete kurban giden gazeteci Cemal Kaşıkçı olayında hukuktan ve ahlaktan yana koyduğumuz tavır, bunun son örneğidir. Türkiye’nin bu konuda ortaya koyduğu ilkeli tutum, tüm dünya tarafından takdirle karşılanmış, cinayetin üstünün örtülmesinin de önüne geçmiştir. İnsanlık dışı bu olayın peşini, emri vereninden uygulayanına kadar tüm suçlular tespit edilip yargı önüne çıkartılana kadar bırakmayacağımızı burada bir kez daha ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.

    Sudriyea konusunda Oktay, “Sınırlarımızın hemen yanı başına yerleştirilen terör örgütleri kullanılarak, Suriye krizinin ülkemize ihracı gayretleri, bizi bu meselede sahada fiilen var olmak mecburiyetiyle karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtında DEAŞ’ı büyük bir yenilgiye uğratmış, Zeytin Dalı Harekâtında da PYD üzerinden kurulan oyunu bozmuştur. İdlib’te Rusya ile vardığımız ve İran tarafından da desteklenen mutabakat sayesinde, çok büyük bir insani kriz yaşanmasının önüne geçtik. Şimdi de gündemimizde Fırat’ın doğusunda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu parçalamak vardır. Bu meselenin çözümü için diplomatik yolları sonuna kadar zorluyoruz” ifadelerini kullandı.

    Rusya ile Ukrayna arasında bir süredir devam eden gerilim, bölge için risk teşkil ettiğini belirten Oktay, “Türkiye, Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını tanımamıştır, tanımayacaktır. Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve istikrarına yönelik diğer saldırıları da tasvip etmiyoruz. Karadeniz’in kuzeyindeki sorunların, barışçı yöntemlerle çözümü hususunda Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından taraflara telkinlerimizi her fırsatta yapıyoruz. Tabii Türkiye’nin Rusya ile ilişkileri, Karadeniz’deki gelişmelerin çok ötesinde bir genişliğe ve derinliğe sahiptir” diye konuştu.

    Türkiye Amerika ilişkilerine yönelik olarak Oktay, “Esasen Amerika bizim çok uzun yıllar boyunca en önemli müttefikimiz olmuştur. Ancak son dönemde bu ülkeyle, bilhassa PYD ve FETÖ terör örgütleri konusunda giderek derinleşen farklı yaklaşımlara sahip olduğumuzu görüyoruz. Amerika’nın yaptırımları çerçevesinde yaşadığımız sorunlar, ilişkilerimizin bir başka sorunlu yönünü oluşturuyor. Türkiye olarak, Amerika’dan beklentimiz, her alanda müttefiklik ruhuna uygun şekilde hareket etmesidir. Karşımızda ülkemizin terör örgütleriyle yürüttüğü mücadelesine saygı duyan ve destek veren bir Amerika görmek istiyoruz” dedi.

  • 2019 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili Erkan Akçay, “Günümüzde devletli olmak, bir beka meselesi, var oluş mücadelesidir. Amacımız, millet ve devlet olarak varlığımızın tehlikeye düşmeden devam etmesidir” dedi.

    TBMM Genel Kurulunda 2019 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri başladı. MHP adına Grup Başkanvekilleri Erkan Akçay ve Muhammed Levent Bülbül konuştu. Akçay atanamayan öğretmenlerin, gıda ve ziraat mühendislerinin, veterinerlerin haklarını bütçede arayacaklarını belirterek, “Asgari ücretlinin, emeklinin, memurun geçim sıkıntısını gündeme taşıyacağız. Zor günlerden geçen esnafımızın sesi olacağız. Çiftçimizin emeğinin, alın terinin hesabını soracağız. Bunları yaparken yönümüzü Türk milletinden başka bir yere döndürmeyeceğiz. Öteki beriki demeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Akçay, 15 Temmuz hain darbe girişiminin devleti yönetme zihniyetinin, devlet şuurunun Türkiye’nin bekası için ne denli önemli olduğunu gösterdiğini ifade ederek, “Devlet, milletin teşkilatlanmış hâlidir. Devlet, Türk milleti için birliğin, hürriyetin ve istikbalin teminatı, saadetin kaynağıdır. Türk milleti bağımsızlığına düşkün bir millettir. Milletimiz tarih boyunca kurduğu devletlerle kaderini bir ve aynı görmüştür. Devletsiz millet, milletsiz devlet Türk’ün tarihinde hiç olmamıştır. Günümüzde devletli olmak, bir beka meselesi, var oluş mücadelesidir. Amacımız, millet ve devlet olarak varlığımızın tehlikeye düşmeden devam etmesidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin beka hassasiyetini idrak edemeyenlere meseleye bir tarih şuuru içinde bakmalarını tavsiye ederiz. Hafızası olan toplumlara millet denir. Türk milleti hafızası olan bir millettir. Bu çerçevede sayın milletvekilleri, 1877’den bu yana 93 Harbi, 1912’de Balkan Savaşları, 1914’te Birinci Dünya Savaşı, hemen akabinde yaptığımız Kurtuluş Savaşımız, siyasi kör dövüşleri, Anayasa kavgaları, ihtilaller, darbeler ve vatan kayıpları, çöküntü yaşayan devlet, kaosa giren millet varlığı, yıllardır maruz kaldığımız terör saldırıları ve 15 Temmuz 2016’daki hain kalkışmayla bekamıza vurulan darbe girişimi. İşte bu başlıklar hâlinde saymaya çalıştığımız son 150 yılda yaşadığımız bu hadiseler, geçirdiğimiz felaketler bizlere beka konusunda gereken uyarıyı ve idraki vermeye yeter de artar bile. Devleti yönetirken siyasetçi kimliğimizle kararlar alırken, adımlar atarken, söz söylerken geçmişte yaşadığımız bin kıssa bize bir hisse vermeyecek mi? Milliyetçi Hareket Partisi’nin beka hassasiyetini bu çerçevede anlamak gerekir. Başta devleti yönetenler olmak üzere bütün siyasetçiler, bilim insanları, medya, sanatçılar, iş adamları, hasılı, bütün millet olarak hepimiz aklımızı başımıza devşirmek durumundayız. İyi bir devlet yönetiminin temel esasları bellidir. Hukuk ve adalet, emanet, ehliyet, meşveret ve maslahat, şahsi menfaatini değil, kamu yararını gözetmek anlamında maslahat” dedi.

    “Devletimize ve milletimize yönelen tehdit ve tehlikeler karşısında ortak, millî tavır geliştirebilmek hayati önemdedir”

    MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül ise, Türkiye’nin ve bölgenin olağanüstü zor bir süreçten geçtiğini söyleyerek, “Siyasi ve sosyal alanda köşeye sıkıştırılmak istenen devletimiz, bir yandan da ekonomik manipülasyonlarla mücadele etmektedir. Yaşamış olduğumuz darbe girişimi sonrasında ülkemizin istikrarını, itibarını ve bütünlüğünü bozmaya çalışanların faaliyetleri hız kesmeden devam etmektedir. Bu sıkıntılı dönemde devletimizin ve milletimizin yanında olmak, devletimize ve milletimize yönelen tehdit ve tehlikeler karşısında ortak, millî tavır geliştirebilmek hayati önemdedir. Böyle zamanlarda günübirlik politikalar, ben merkezli siyasi hesaplar, gevşek ve tarih şuurundan uzak politikalar devletimize ve milletimize zarar verecektir. Bu noktada milli tavır ve duruş, siyaset anlayışımıza hâkim olmalıdır. Millî tavır ve duruş, sadece iktidarı ve çoğunluğu elinde bulunduran siyasi yapıların değil Türkiye’de siyaset adına temsil imkânı bulan bütün kesimlerin ortak sorumluluğu olarak görülmelidir. Bölgemizde yaşanan gelişmelere bakıldığında eli kanlı ve cani terör örgütlerinin dünyadaki büyük güçlerin veya devletlerin vekili sıfatıyla bölgemizde faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.

    Bülbül şunları kaydetti:

    “Türk devlet geleneği açısından da büyük önem taşıyan istişare ve liyakat anlayışının hâkim olduğu dönemlerde Türk devletleri hep güçlü ve kudretli olmuş, liyakatin ve istişarenin ortadan kalktığı veya dikkate alınmadığı dönemlerde ise Türk devletleri büyük hezimet ve üzüntülere düçar olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi her zaman liyakat ve istişarenin önemine vurgu yapmış, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yarınları için liyakat sahibi kadroların devlet yönetiminde bulunmasına büyük önem vermiştir. Yine ülkemizi ve milletimizi alakadar eden millî meselelerde her zaman yapıcı olmuş ve bütün toplum kesimlerinin millî meselelerde ortak tavır sergilemesi konusunda müşfik ve yapıcı bir anlayışla siyasi sorumluluğunu yerine getirmiştir.”

    9 Temmuz tarihinden bu yana yürürlüğe girmiş olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türk devlet geleneğine, yönetim felsefesine uygun bir sistem olduğunu ifade eden Bülbül, “Bu sistemin kökleşmesi ve kurumsallaşması hayati önem arz etmektedir. Yeni dönemde yasama, yürütme ve yargıda yaşanan uyum sürecinin ortaya çıkan düzenlemelerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin murat ediliş gayesine uygun olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Türkiye Büyük Millet Meclisinin daha belirgin hâle gelen kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olarak yürütmenin tasallutu altına girmeden kanun yapabilmesi mümkün hâle gelmiştir. Yürütmenin bütçe ve kesin hesap kanunu dışında kanun teklif edemediği sistemde Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama işlevini çok daha etkin bir şekilde yerine getirmesi sağlanmıştır” şeklinde konuştu.

  • 2019 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri devam ediyor

    TBMM Genel Kurulunda 2019 Merkezi Yönetim Bütçe görüşmeleri devam ediyor. Genel kurulda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın sohbeti dikkat çekti.

    2019 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2017 Kesin Hesap Kanun Tasarısı görüşmeleri TBMM Genel Kurulunda devam ediyor. Genel kurulda HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, MHP sıralarına yönelerek MHP lideri Bahçeli ile kısa süre ayaküstü sohbet etti.