Etiket: bütçe

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan “2020 yılı bütçe açığı 173 milyar ile program hedefinin altında kaldı”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan “2020 yılı bütçe açığı 173 milyar ile program hedefinin altında kaldı”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2020 yılına ilişkin merkezi yönetim bütçe uygulama sonuçlarını açıkladı. Erdoğan geçen yıl bütçe harcamalarının 1 trilyon 202 milyar liraya ulaştığını vurgulayarak, “Yıl sonu bütçe açığımız 173 milyar lirayı bile bulmayarak, program hedefi olan 239 milyar liranın altında kaldı” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti. Toplantıda konuşan Erdoğan, 2020 yılına ilişkin merkezi yönetim bütçe uygulama sonuçlarını da kamuoyuyla paylaştı.

    2020 yılında toplam bütçe harcamalarının 1 trilyon 202 milyar liraya ulaşarak program hedefinin gerisinde gerçekleştiğini vurgulayan Erdoğan, “Gelir tarafında ise 1 trilyon 29 milyar TL’ye ulaştık. Böylece yıl sonu bütçe açığımız 173 milyar lirayı bile bulmayarak, program hedefi olan 239 milyar liranın altında kaldı. Programda bu sene için öngördüğümüz büyüme oranının gerçekleşmesi durumunda bütçe açığı milli gelirin yüzde 3.6’sı oranına gerileyecektir. Böylece yılı yüzde 4.9’luk bütçe açığı hedefinin altında kapatmış olacağız. Gelişmekte olan ülkelerde yüzde 10.7’lik bütçe açığı verildiği bir dönemde bu başarı takdire şayandır” ifadelerini kullandı.

    Geçtiğimiz yıl Eylül ayında 2021 yılı için 4.3’lük bir bütçe açığı hedefi koyduklarının altını çizen Erdoğan, “Ekim’in ikinci yarısından itibaren vaka sayılarımız tüm dünyada olduğu gibi hızla artmaya başladı ve ikinci dalgayı yaşadık. Önce sağlık ve insan diyerek salgının önünü kesmek için gereken tedbirleri yeniden uygulamaya geçirdik. Eylül sonu itibariyle duyurduğumuz programın makro ve mali dengeleri tabii olarak bu gelişmelerden etkilendi. Küresel salgının etkilerinin 2021 yılında da hissedileceği anlaşılıyor. Aşı ile ilgili gelişmelerin beklenenden daha uzun bir sürece yayılması tüm dünyada ekonomileri ve bütçe açıklarının toparlanmasını geciktiriyor. Bu tablo ülkemizde de 2021 yılı için bütçe öngörülerimize yönelik bir takım riskleri beraberinde getiriyor. Salgının uzamasına bağlı olarak 2020’de bütçe gelirlerinden feragat edip hayata geçirdiğimiz düzenlemelerin bir bölümünü bu senenin ilk çeyreğine ve hatta bazılarını 2021 ilk yarısına kadar uzattık. Buna ilaveten salgın tedbirleri sebebiyle ekonomik aktivitede ortaya çıkan yavaşlama, vergi ve vergi dışı gelirlerimizin düşme ihtimalini beraberinde getiriyor. Bütçemizin harcama tarafında da kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin desteği, esnaf destek paketi gibi ekonomiyi ve istihdamı desteklemeye yönelik artışlar söz konusudur. Sağlık harcamalarındaki ilave artışlar da program hedeflerimizin üzerindeki rakamlara işaret ediyor. Bütçeye gelen bu ilave yüklere rağmen mali disiplinden taviz vermemekte kararlıyız. Bir taraftan maliye politikasını aktif bir biçimde kullanırken, diğer taraftan bütçe açığını aşağıya çekecek tedbirleri hayata geçireceğiz. Böylece mali disiplini 18 yıldır yaptığımız gibi ekonomimizin en önemli çıpası olarak kullanmayı sürdüreceğiz. Bu amaçla 2021 yılı için bütçe açığını milli gelirin yüzde 3.5’u seviyesinde tutmayı hedef olarak belirledik. Bütçede oluşturacağımız mali alanı gerekmesi halinde salgın kaynaklı ilave harcama ihtiyaçlarını karşılamak üzere kullanacağız” şeklinde konuştu.

    2021 yılı bütçesi için tasarruf vurgusu yapan Erdoğan, “Özellikle kamu harcamalarını daha verimli hale getirecek bir tasarruf programını hayata geçireceğiz. Özellikle cari harcamaların daha tasarruflu bir biçimde yapılmasına özen göstereceğiz. Taşıttan lojmana, temsil ağırlamadan hizmet binası yapımına kadar tüm harcamaları asgari seviyede tutarak tasarruf tedbirlerine azami riayet edeceğiz. Yatırımlarda kısa sürede sonuç alacağımız üretken alanlara öncelik vereceğiz. AR-GE, dijitalleşme, insan kaynakları, lojistik, enerji gibi yatay alanların yanı sıra savunma sanayii ve sulama başta olmak üzere tarımdaki yatırımları hızlandıracağız. Kamuda tasarrufları arttırmanın etkili bir yolu da dijital dönüşüme hız vermekten geçiyor. Bu kapsamda elektronik tebligat, uzaktan eğitim, çevrimiçi toplantı ve elektronik belge yönetim sistemleri gibi uygulamaların kullanımını yaygınlaştıracağız. İdarelerimizin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik alımlarının ölçek ekonomilerinden yararlanılarak daha düşük maliyetlerle karşılanmasını temin edeceğiz. En büyük gider kalemlerimizden olan sağlık alanında koruyucu sağlık hizmetlerini arttırarak tedavi harcamalarını azaltacağız. Kamu finansmanının daha etkin bir biçimde sağlanabilmesi amacıyla tek hazine kurumlar hesabı kapsamındaki kurum sayısını arttıracağız. Kamu harcama programlarını düzenli olarak gözden geçirerek, verimsiz olanları tasfiye edeceğiz. Maliye politikasının önemli ayaklarından biri de vergi politikalarının ekonominin ihtiyacı doğrultusunda tasarlanması ve etkili bir şekilde uygulanmasıdır. Bu kapsamda vergi politikalarımızı adil, öngörülebilir, sade, yatırımı üretimi istihdamı teşvik edecek bir temele oturtacağız. İdare alacaklarının zamanında tahsilinin sağlanması için daha etkili bir tahakkuk tahsilat mekanizması kuracağız. Kayıt dışılık ile etkin mücadelemizi devam ettireceğiz.

  • Bakan Soylu, bütçe görüşmelerinde konuştu

    Bakan Soylu, bütçe görüşmelerinde konuştu

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “21 Mart 2017 tarihinde Diyarbakır nevruz kutlamasında polisin güvenlik çemberinden üstü çıplak bir vaziyette, elindeki bıçakla atlayarak kalabalığa doğru koşan Kemal Kurkut’a polis ‘dur’ diyor. ‘Ben kendimi patlatacağım’ ifade bu. Bir önceki olaydan güvenlik güçlerimizin tedbir alması gerektiğinden dolayı onu ‘dur’ ihtarından sonra durmadığı için kalabalığa ve topluluğa zarar verebileceği düşüncesi ile etkisiz hale getiriyorlar ve hayatını kaybediyor” dedi.

    Bakan Soylu, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerinin eleştirilerine cevap verdi. Soylu, “2015 yılında Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda HDP mitingine DEAŞ’lı olduğunu bildiğimiz teröristler saldırmış, dört kişi hayatını kaybetmiş. Ardından 2017’de nevruz oldu. 2015’te gar patlaması oldu. Onlarca insan hayatını kaybetti. 21 Mart 2017 tarihinde Diyarbakır nevruz kutlamasında polisin güvenlik çemberinden üstü çıplak bir vaziyette, elindeki bıçakla atlayarak kalabalığa doğru koşan Kemal Kurkut’a polis ‘dur’ diyor. ‘Ben kendimi patlatacağım’ ifade bu. Bir önceki olaydan güvenlik güçlerimizin tedbir alması gerektiğinden dolayı onu ‘dur’ ihtarından sonra durmadığı için kalabalığa ve topluluğa zarar verebileceği düşüncesi ile etkisiz hale getiriyorlar ve hayatını kaybediyor. Dün biz Viranşehir ve Mardin sınırında kökeni DEAŞ’lı PKK tarafından satın alınarak, etrafındaki aileleri rehin alınarak, sınırımızdan sokulup, 1,5 kilo patlayıcıyı pantolonunun içine saklayan bir teröristi etkisiz hale getirdik. Devlet orada HDP mitingini korumak için, orada bir provokasyona izin vermek için gerekli tedbiri aldı” değerlendirmesini yaptı.

    Soylu, 11 Eylül tarihinde operasyon yaptıklarını söyleyerek, “11 Eylül’deki operasyonda üç vatan evladımız şehit oldu. Bütün operasyon kayıtlarıyla elimizde. Osman Şiban’ın evine iki üç kişi geliyor, insansız hava aracıyla takip ediliyor. Bunlardan bir tanesi Apo’nun, Murat Karayılan, Murat Kalkan en yakın arkadaşı kırmızı bültenle aranan Vahdettin Karabay. Osman Şiban’ın evinden çıkıyorlar, mağaraya gidiyorlar. F16’ları istiyoruz. Kayalıklar içinde etkisiz hale getiriyoruz. Üç teröristten biri ölmüyor” ifadelerini kullandı.

  • Yıldırım bütçe kanunu değerlendirdi

    Yıldırım bütçe kanunu değerlendirdi

    Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, defalarca gündeme getirdikleri yapılandırmanın Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesinden memnuniyet duyduklarını, bu gelişmenin ekonomiye olumlu etkisi olacağını belirtti.

    GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ile ilgili bir değerlendirmede bulundu. Yıldırım değerlendirmesinde kanunun hazırlanmasında ve kabulünde emeği geçenlere iş dünyasının sesini duydukları için teşekkür etti. Yıldırım yaptığı açıklamayla “İşletmelerin vergi SGK ve benzeri borçları için yapılandırma ihtiyacı olduğunu defalarca gerek yazılı, gerek sözlü gerekse basın aracılığı ile dile getirdik, konuyu gündeme taşıdık. Salgın süreci iş dünyamızı gerçekten çok yıprattı. Ayakta durmak, üretime, istihdama devam edebilmek için hep cepten yediler, büyük mücadele sergilediler. Pandemi ile birlikte hükümet işletmelerin vergi, SGK vb. ödemeleri için yükümlülüklerin ertelenmesi yönünde önlem almış ve alınan bu yerinde kararlar işletmelerin biraz olsun nefes almasını sağlamıştı. Fakat bu rahatlamanın kalıcı olması ve ekonomin çarklarının dönmesi için, kamu borçlarının pandemi dönemi etkileri azalana kadar yapılandırılması gerektiğini yetkililere ilettik” dedi.

    “Emeği geçenlere teşekkür ediyorum”

    İstihdam kaybının azalacağını ve emeği geçenlere teşekkür eden Yıldırım, “Geçtiğimiz hafta kanun teklifinin hazırlanarak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulan konuya ilişkin müjdeli haberi bekliyorduk. Teklifin kabul edilmiş olması, bir kez daha üyelerimizin sesini yetkililere iletebilmiş olmamız memnuniyet verici. İnanıyorum ki bu yapılandırma, işletmeler için mali rahatlama ile birlikte işlerin devamına, istihdam kaybının azalmasına ve ekonominin canlanması büyük bir katkı sağlayacaktır. Emeği geçenlere teşekkür ediyor, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

  • Avustralya’da ekonomik durgunluk ve bütçe açığı problemleri yaşanıyor

    Avustralya’da ekonomik durgunluk ve bütçe açığı problemleri yaşanıyor

    Avustralya’da 2020-2021 yılı mali bütçesi açıklandı. 30 yıl sonra ekonomik durgunluk yaşanan bütçede 220 milyar dolarlık açık bekleniyor.

    Avustralya’da geçtiğimiz Temmuz ayında açıklanması planlanan ancak federal hükümetin yeni tip korona virüs nedeniyle ertelediği bütçe açıklandı. Federal Hazine Bakanı tarafından açıklanan bütçede kamu borçlanması ve işsizlik rakamları dikkat çekiyor. Büyük Buhran’dan bu yana en büyük ekonomik zorlukla yüzleşen Avustralya, gelecek yıl 703 milyar dolar kamu borçlanması yapacak. Bu rakam ekonominin yüzde 33’lük gibi büyük bir dilimine denk gelirken söz konusu borçlanmanın Haziran 2024’e kadar 966 milyar dolara yükseleceği öngörülüyor.

    Hükümetin varsayımlarının temelinde, bir korona virüs aşısının en erken gelecek yılın sonuna kadar uygulanmayacağı olduğunu ifade eden Hazine Bakanı Josh Frydenberg, “Bu ağır bir yük, ancak zamanımızın en büyük zorluğuyla sorumlu bir şekilde başa çıkmak için gerekli bir yük” dedi. Hükümetin, bütçe fazlasına geri dönme umudumun önümüzdeki yıllarda söz konusu olamayacağını belirten Frydenberg, işsizlik rakamlarının da Aralık ayında zirve yapacağını sözlerine ekledi.

    Vergi indirimleri ve sosyal ödemeler yapılacak

    Avustralya’da açıklanan bütçede dikkat çeken kalemlerden vergiler ve sosyal yardımlarda iyileşmeye gidileceği belirtildi. Ekonomik durgunluk yaşanan Avustralya’da kriz döneminde vergi indirimlerinin yakın bir tarihte uygulanacağı açıklandı. Buna göre yaşları 16 ile 35 arası işsizlerin işe girmeleri için işletmelere toplamda 50 milyar dolar vergi indirimi ve toplam 4 milyar dolarlık destek verilecek.

    Avustralyalıların korona virüse karşı geliştirilmesi öngörülen aşının tam olarak uygulanana kadar sosyal mesafeyle yaşamak zorunda kalacakları vurgusu yapılan 2020-2021 bütçesinde yaşlılara, engellilere ve bakıcılara 500 dolarlık nakit yardımı yapılacağı öğrenildi.

    Ekonominin resesyona uğramasından dolayı ana muhalefet tarafından sıkça eleştirilen Avustralya Başbakanı Scott Morrison, ekonominin yeniden inşa edilmesi için çalışmalarını tamamladıklarını belirtti. Bütçede yeni istihdam kaynakları oluşturduklarının altını çizen başbakan, “İş oluşturma, ekonomimizi yeniden inşa etme ve Avustralyalıların geleceğini güvence altına almak için bir planımız var. Bütçede göreceğiniz şey, yaşadığı ağır darbeden kalkarak geleceğe umutla bakan bir Avustralya ekonomisidir” ifadelerini kullandı.

  • Miran: “Okullara ek bütçe sağlanmalıdır”

    Miran: “Okullara ek bütçe sağlanmalıdır”

    Memur Sen Konfederasyonuna bağlı sendikalardan Eğitim-Bir-Sen , “Kovid-19 Salgınının Gölgesinde Eğitim: Riskler ve Öneriler” başlıklı bir rapor hazırlayarak Milli Eğitim Bakanlığına iletti. 21 Eylül’de başlayacak olan yüz yüze eğitim öncesi dikkat edilmesi gerekenleri işaret eden raporla ilgili bilgi veren Eğitim Bir Sen Antalya Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, 15 maddelik raporda en önemli hususun finansman sorunu olduğunu aktardı. Miran, “Okullara temizlik malzemesi ve temizlik personeli ihtiyacı, teknolojik altyapı konusunda okulları desteklemek gibi konularda okullara ek bütçeler sağlanmalıdır” dedi.

    Önlemlerin hepsi bütçeye dayanıyor

    Covid-19 ile mücadelede ve hastalık riskini en aza indirme noktasında okullardaki temizlik personelinin sayısının arttırılması gerektiğini söyleyen Başkan Eyüp Bülent Miran, Okulların hijyen kalitesinin artırılması, temizlik ve güvenliğinin sağlanması, sınıf mevcudunu azaltma, yeni sınıfların açılması, ihtiyacı olan öğrencilere destek verilmesi gibi konuların, okullara ayrılan kaynak ile doğrudan ilişkili olduğunu belirterek, okullara temizlik malzemesi ve temizlik personeli ihtiyacı, teknolojik altyapı konusunda okulları desteklemek gibi konularda okullara ek bütçeler verilmesinin elzem olduğunu vurguladı.

    Raporda hayati öneriler var

    Okulların açılması konusundaki tartışmalara katkıda bulunmayı ve hangi şartlarda açılması gerektiği, okullar açılırken ve okullar açıldıktan sonra hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği, okulların açılmadığı bir senaryoda uzaktan/online eğitimlerin nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda önerilerin yer aldığı Kovid-19 Salgınının Gölgesinde Eğitim: Riskler ve Öneriler” başlıklı raporda şu başlıklar yer alıyor: “

    “Okulların açılması için karar verme parametrelerini içeren bir ulusal rehber hazırlanmalıdır. Bu ulusal rehber ulus altı düzeylerdeki karar verme süreçlerini açık olarak tanımlamalıdır. Hijyen ve okul güvenliği rehberine ilaveten, okulların açık kalma/kapatma protokolleri, okulların ilçe ve il millî eğitim müdürlüklerinin, Bakanlığın sorumlulukları ve görevleri açık bir şekilde tanımlanmalıdır.

    Hastalık kontrol altına alındığında okulları açmak temel hedef olmalıdır. Okulları açarken merkeziyetçi bir yaklaşım yerine, vakaların olmadığı yerlerde, belirli kademe ve sınıf düzeylerinde kısmi olarak da okulların açılabileceği dikkate alınmalıdır.

    Öğrencileri, ebeveynleri ve öğretmenleri okulların açılışına hazır hâle getirmek için etkili bir iletişim stratejisi geliştirilmelidir. İl, ilçe ve okul yöneticileri de bu iletişim kampanyasında etkin rol almalı, okul toplumu ile daha etkin bir şekilde iletişim kurmalıdır. Bu çerçevede, eğitim sendikaları, belediyeler, muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları gibi ilgili tüm paydaşlar okulların açılması sürecindeki hazırlıklar konusunda bilgilendirilmeli ve okulların açılma sürecinde gerekli destek talep edilmelidir. Hastalık durumu ve yayılımı, okul terki, öğrencilerin öğrenme kayıplarının düzeyi, telafi eğitimi ve gösterdikleri ilerlemeler konusunda düzenli olarak veriler toplanmalı, başta öğrenciler ve ebeveynleri olmak üzere bu konularda kamuoyuna bilgi verilmelidir.

    Okulların birincil hedefi, hastalıktan korunma olmalıdır. Fiziksel mesafe, maske ve hijyen konusunda basit ve kolay anlaşılır bilgiler okulun dört bir yanında paylaşılmalıdır. El yıkama, solunum kuralları, koruyucu ekipman kullanımı, faaliyetler için temizlik prosedürleri ve güvenli gıda hazırlama uygulamaları dâhil olmak üzere hijyen önlemleri hakkında ayrıntılı protokoller geliştirilmeli ve bunların okullarda etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır. Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan temizlik, hijyen ve okul güvenliği rehberlerinde tanımlanan ilkeler okullar tarafından dikkatlice yerine getirilmelidir.

    Okullara temizlik ve hijyen malzemeleri sağlanmalı, bunlar okul girişi ve uygun yerlere konulmalıdır.

    Temizlik personeli sayısı artırılmalıdır. Temizlik ve hijyen malzemeleri konusunda sıkıntı yaşanmaması için Bakanlık okullara gerekli desteği sunmalıdır.

    Kısıtlamalar, çocuklarda ciddi stres, kaygı ve korku oluşturmuştur. Müfredatı normal bir şekilde takip etmek yerine çocukların sağlık ve refahlarını dikkate alarak ilk dersten itibaren çocukların sağlık ve refahlarını sağlayacak ve normalleştirecek etkinlikler ile müfredat zenginleştirilmelidir.

    En önemli husus, finansman meselesidir. Çünkü okulların hijyen kalitesinin artırılması, temizlik ve güvenliğinin sağlanması, sınıf mevcudunu azaltma, yeni sınıfların açılması, ihtiyacı olan öğrencilere destek verilmesi gibi konuların hepsi nihayetinde okullara ayrılan kaynak ile ilişkilidir. Bundan dolayı, okullara temizlik malzemesi ve temizlik personeli ihtiyacı, teknolojik altyapı konusunda okulları desteklemek gibi konularda okullara ek bütçeler sağlanmalıdır

    Öğrencilerin öğrenme düzeyleri belli periyotlarda mutlaka değerlendirilmelidir. Bu, merkezi test/sınavlar ya da öğretmenlerin kendi geliştirdikleri ölçme araçları ile olabilir. Amaç, öğrencilere not vermekten ziyade motivasyonlarını sağlamak ve öğrenme düzeylerini kontrol etmektir. Öğrencilere yönelik ölçme ve değerlendirme çalışmalarına yönelik olarak mutlaka dönüşler yapılmalıdır.

    Öğrenme kaybını azaltmak ve okul kapanmaları sonrasındaki eşitsizliklerin büyümesini engellemek için mutlaka bir telafi eğitimi programı düzenlenmelidir.

    Okullar açıldıktan sonra ilk olarak öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyi ölçülmelidir. Öğrencilerin bilgi ve beceri düzeyini ölçmek için bakanlık sınıf ve ders düzeyinde hazırlayacağı test ve ölçeklerle öğretmenlere destek sunabilir. Öğrencilerin öğrenme kaybı düzeyi tespit edildikten sonra, öğrencilere uygun bir müfredat sunulmalı ve eksiklikleri telafi edilmelidir. Özellikle 8 ve 12. sınıf öğrencileri için telafi eğitimlerine özen gösterilmelidir.

    Okullar açıldığında mevcut müfredat takip edilmemelidir. Öğrencilerin neyi bilip bilmediği, hangi konularda eksik oldukları tespit edilmelidir. Öğrencilerin bir kısmının önemli bir öğrenme kaybı içinde olacağı, aylardır ders, kitap vb. ile ilişkisi olmadığı hesaba katılmalıdır. Öğrencilere yapılacak yeterlilik testleri ile öğretilecek konular belirlenmelidir.

    Ölçme ve değerlendirme çalışmalarının temel amacı, öğrencilere karne notu vermekten ziyade eksiklikleri tespit ve tamamlamak, öğrencilerin motivasyonlarını sağlamak gibi amaçlar için kullanılmalıdır.

    Öğrencilerin öğrenme kayıplarını, dezavantajlarını ve eşitsizlikleri ortadan kaldıracak en önemli unsur öğretmenlerdir. Salgının çocuklar üzerindeki duygusal ve zihinsel etkilerini azaltma, öğrenme kayıplarının tespiti ve telafisi için öğretmenler en önemli aktörlerdir. Öğretmenlerden sınıf içinde ve dışında öğrenmenin sürekliliğini sağlamak için birden fazla rol ve işlev icra etmeleri beklenmektedir.

    Öğretmenler telafi eğitimi, eğitimin müfredatı, öğrencilerin düzeylerini belirleme konusunda hem bilgilendirici hem de materyal olarak desteklenmelidir. Çocukların öğrenme düzeylerinin tespiti için soru bankaları sunulabilir. “