Etiket: Bunlara

  • Tatil Planı Yaparken Bunlara Dikkat

    Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Eskişehir Şubesi Sekreteri Av. Tansu Er, tatil planı yapanlar için dikkat edilmesi gereken konuların altını çizdi.

    Tatil mevsiminin yaklaşması ile birlikte televizyon ve sanal ortamlarda tatil reklamlarının boy göstermeye başladığını belirten Tansu Er, tatil planı yapmak isteyen tüketicilerin olası mağduriyetlerini gidermek için birkaç noktaya değinmek gerektiğini dile getirdi. Tüketicilerin tatil planı yapmadan önce araştırma yapmaları gerektiğini dile getiren Er, “Seyahat acentesinden yardım almak isteyen tüketiciler acentenin güvenilir olmasına ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği üyesi olmasına dikkat etmelidir. Hizmet satın almak istediği tesis ve tesisteki hizmetler ile ilgili kendisine detaylı bir bilgilendirme yapılmasını istemelidir. Özellikle konaklamak istediği tesisteki ücretli ve ücretsiz hizmetler hakkında bilgi almalı, doktor hizmeti, havlu hizmeti, sauna, hamam, çamaşırhane, tenis kortu gibi hizmetlerin ücretli olup olmadığını, kaç yaşına kadar olan çocukların tesis hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabileceğine ilişkin bilgileri almalıdır” dedi.

    SÖZLEŞME YAPARKEN DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

    Er, tüketicilerin kararlarını verdikten sonra sözleşmelerini yaparken dikkat etmeleri gereken noktaları ise şöyle sıraladı:

    “Tüketiciler kararlarını verdikten sonra sözleşmelerini yaparken hizmet satın alınacak tesisin adını, satın alınan hizmet karşılığında ödeyecekleri miktarı, ödeme şekli ve koşullarını, tesise giriş ve çıkış tarihlerini, tesiste konaklayacak tüketicilerin bilgilerinin doğruluğunu, acente bilgilerini kontrol etmelidir.”

    Tüketicilerin acentenin dışında doğrudan tesis ile temas kurduklarında yüz yüze görüşme imkanının çoğu kez olmadığına dikkat çeken Er, görüştükleri tesis yetkilisinden tesis hizmetlerine ilişkin e-posta istemeleri gerektiğini vurguladı. Er, paket turlar ile ilgili ise, “Paket turdan yararlanmak isteyen tüketiciler ise tur için asgari katılımcı sayısının öngörülüp öngörülmediğini, öngörülmüşse asgari katılımcı sayısı sağlanmadığında tarafına ne kadar süre öncesinden bilgi verileceği hususlarında detaylı bilgi almalı, zorunlu paket tur sigortasının yaptırıldığından emin olmalıdır. Paket tur sözleşmelerinin yazılı yapılması ve bir nüshasının verilmesi zorunludur” diye konuştu.

  • Estetik Dolgu Öncesi Bunlara Dikkat

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Yelda Terzioğlu, estetik dolgu konusunda uyardı.

    Ankara’da ve İstanbul’da güzellik yolculuğuna çıkan hemen her kadının yolunun düştüğü DR PLUS Klinikleri’nin Ankara Şubesi Medikal Direktörü Dermatolog Dr. Yelda Terzioğlu, botoksla birlikte en çok uygulanan ameliyatsız estetik uygulamalarından dolgu işlemleri hakkında bilgi verdi. Ameliyatsız estetik uygulamalar arasında günümüzde en çok tercih edilen yaklaşımlardan birisinin de dolgu uygulamaları olduğunu anlatan Dermatoloji Uzmanı Dr. Terzioğlu, “Bu uygulamalarda temel olarak hacim kaybı yaşanan ve kırışmış noktalara dolgunluk kazandırmayı amaçlarız. Ayrıca burun şekillendirme ve çökük iz gibi yapıların doldurulması da hedeflenebilmektedir. Dolgu materyali hastadaki problemli noktalara enjeksiyon ile uygulanarak yapılmaktadır” dedi.

    Dolgu maddelerinin sıklıkla laboratuar koşullarında üretilmiş hyaluronik asitten oluştuğunu anlatan Terzioğlu, “Hyaluronik asidin çapraz bağ yapılarının sıklığı ve molekül ağırlığına göre dolgu maddelerinin kalıcılığı ve etkileri de değişkenlik göstermektedir. Cildin yapısında doğal olarak da bulunan hyalüronik asit, ciltte kollajen oluşumunu tetikleyen ve dolayısıyla hacim kazandırılmasını sağlayan bir maddedir. Bu maddenin en önemli özelliği de düzgün şekilde uygulandığında işlem bölgesinde kalarak dağılmadan etki göstermesidir. Ayrıca zaten cilt yapısında da bulunan bir içerik olduğundan alerjik reaksiyon riski de düşüktür ve vücutla uyumlu maddelerdir” dedi.

    ESTETİK DOLGU İŞLEMİ NASIL YAPILIR?

    Terzioğlu, estetik dolgu işleminin nasıl yapıldığı konusunda ise problemin tespitinden sonra işlemin yapılacağı bölgenin anestezik yöntemlerle uyuşturularak acı hissedilmemesi sağlandığını ifade ederek, “Dolgu materyalinin enjeksiyonu için küçük uçlu özel iğneler veya mikrokanüller kullanılabilmektedir. Dolgu uygulaması doktorun belirlediği noktalara dolgu içeriğinin enjeksiyon yöntemiyle verilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Estetik dolgu, birçok alan için kullanılabilmektedir. Yüz ve dudak bölgesinde, kaş ortası çizgileri için, alın bölgesine, göz çevresine, elmacık kemiği ve yanağa, çeneye, burun kenarlarına yapılabildiği gibi kaş kaldırma, yüz asimetrilerinin ortadan kaldırılması gibi çeşitli amaçlar için de sıkça kullanılmaktadır” dedi.

    DOLGU UYGULAMASINDA KALICILIK

    Terzioğlu, daha sonra şunları söyledi:

    “Kalıcılık, dolgu materyalinin içeriğine ve kişiye göre değişkenlik gösterebilir. Geçici dolgular için yaklaşık olarak 6 ile 18 ay arası bir kalıcılıktan bahsedebiliriz. İşlemin düzgün yapılması ve dolgu maddesinin uygulama bölgesinde kalıp dağılmaması da kalıcılık süresinin uzaması için önemli bir diğer husustur. Hem dolgunlaştırma hem de yenilenme etkisiyle beraber cilt genç bir görünüme kavuşur. Sarkmaların ve çöküklerin giderilmesi de buna katkı sağlar. Dudağa yapılan dolgular hacim kazandırarak belirginleşmeyi sağlar. Kaş bölgesine yapılan dolgularda kaş belirginleştirilebilir ya da kaldırılabilir. Yüzdeki derin çizgilerin ya da izlerin doldurulması da mümkün olabilmektedir. Uzman doktor tarafından uygun materyallerle yapılan dolgu uygulamaları sonucunda doğal olmayan, abartılı bir görünümün ortaya çıkması mümkün değildir. Dolgu yaptıracak kişilerin dikkat etmesi gereken çok önemli iki konudan bahsedebiliriz. Bunlardan biri dolgu materyalinin içeriğidir. Bir diğer nokta da işlemin uzman bir doktora yaptırılmasının önemidir. Yanlış eller tarafından yapılacak dolgu işlemleri, başarısız olabileceği gibi ciddi sağlık sorunlarına da neden olabilir.”

    ESTETİK DOLGU YAPTIRDIKTAN SONRA NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİR?

    Dolgu materyallerinin dolgunlaştırma etkisinin bir sebebinin de su tutma özelliği olduğunu söyleyen Terzioğlu, “Bu sebeple 5-7 gün kadar süreyle uygulama bölgesinde hafif şişlikler oluşabilmektedir. Ayrıca dolgu işlemi minimal invaziv olarak tanımlanan bir işlemdir ve enjeksiyonlarla yapılır. Bu açıdan geçici hafif morlukların görülmesi de normaldir. Bölgeye aşırı sıcak uygulamalar yapılmamalıdır. İşlem sonrası uygulanan soğuk kompreslerle morluk ve benzeri endikasyonlar olabildiğince azaltılabilmektedir. Bunun dışında kişinin günlük yaşantısını etkilemeyecek kolay ve kısa sürede uygulanabilen bir işlemdir. Doktorunuzun uygun gördüğü ve sonuç alınabileceğini düşündüğü durumlarda botoks ve benzeri yüz gençleştirmeye yönelik yapılabilecek tüm estetik ve kozmetik uygulamalar ile kombine edilebilmektedir” dedi.

  • Kürtaj Yaptırmadan Önce Bunlara Dikkat

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Aslı Alay, kadınların kürtaj kararı verirken, hekimleri tarafından ayrıntılı bilgilendirmeli gerektiğini söyledi.

    Kürtajın halk arasında anlamının istenmeyen gebeliğin sonlandırılması için yapılan cerrahi bir müdahale olduğunu söyleyen Op.Dr. Aslı Alay, “Kaza olarak tanımlanan istenmeyen gebelikler bazen evlilik dışı, bazen akademik kariyerinizi kısıtlayan, bazen de yeni doğum yapmış bir kadının yaşamında yada bitmiş bir evlilikte olabilir. Yani gebelik sosyal yaşantınızda sorunlara yol açabilir. Her çiftin başına gelme ihtimali olan istenmeyen gebelikler sadece kürtaj ile sonlandırılabilir. Gebelik oluştuktan sonra toplumda düşük ilacı ve iğne olarak bilinen uygulamalar zaman kaybına yol açmaktadır. Kürtaj ülkemizde, Amerika’nın birçok eyaletinde, Avrupa ülkelerinin çoğunda birtakım yasalar ile sınırlandırılmış olup, yasal bir müdahaledir. Bu yasal süreç aslında kadını ve kadın bedenini korumaktadır. Ülkemizde kanunen 10, haftaya kadar süresi olan gebelik sonlandırılması, kadın evli ise eş onayı, bekar ise 18 yaş sınırı aranmaktadır Özellikle 10 hafta kadar olan yasal süreç kadın bedenini korumaktadır. Çünkü hamilelik ilerledikçe işlemin getirdiği riskler artmaktadır” diye konuştu.

    Op.Dr. Aslı Alay, kadınların bu kararı verirken hekimleri tarafından ayrıntılı bilgilendirmeli gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

    “Her zaman partnerleriyle beraber karar vermeleri önerilmelidir. Kürtaj işlemi öncesinde kadına karar verme süresi verilmeli ve en azından 1 hafta ara ile 2 görüşme yapılmalıdır. Kürtaj nasıl bir işlemdir? Nasıl yapılır? Genellikle uygun zaman 5-7 haftalar arası olup gebelik ilerledikçe işlem zorlaşır. Hem genel anestezi, hem de lokal anestazi yani rahim ağzı uyuşturularak yapılabilir. Ancak kürtaj öncesinde her kadına kan sayımı, kan grubu, pıhtılaşma ile ilgili testler yapılmalıdır. Özellikle kan uyuşmazlığı açısından değerlendirilmeli, eğer kan uyuşmazlığı mevcut ise işlem sonrası koruyucu iğne yapılmalıdır. İşlem yapılacak hastada genital bir enfeksiyon varlığı araştırılmalı, gerekli durumda antibiyotik verilmelidir. Önerimiz işlemin anestezi hekiminin eşliğinde hastanede yapılmasıdır. Operasyon yaklaşık 10 dakika kadar sürmekte ve hasta aynı gün içinde taburcu edilmektedir. Modern jınekolojide vakum kürtaj denilen rahim içerisinde oluşan negatif basınç ile gebelik sonlandırma işlemi uygulanmaktadır. Bu işlem sırasında büyük plastik enjektör ucuna takılan kanüller ile negatif basınç oluşturulmaktadır. Plastik kanüller tek kullanımlık olup enfeksiyon ve rahimde hasar oluşturma riskini azaltmaktadır. İşlem sonrası genellikle şiddetli bir ağrı ve kanama yaşanmaz. Adet sancısı benzeri ağrı olabilir. Ve basit ağrı kesiciler kullanılır. Bazende 15-20 gün kadar devam eden leke tarzı vajinal kanama olabilir. Kürtaj sonrası ilk adet ise işlemden 4-6 hafta sonra olur. Nadirde olsa kürtaj sonrasında enfeksiyon, rahim delinmesi, rahimde parça kalması, rahim içi yapışıklık, başarısız kürtaj gibi sorunlar ile karşılaşıbilir. Bu nedenle kürtaj işlemi her türlü acil müdahalenin yapılabileceği tam teşekküllü bir hastanede uzman kadın doğum hekimleri tarafından yapılmalıdır. Bir hekim ve bir kadın olarak her zaman genel anestezi altında kürtaj önermekteyim. Çünkü kürtaj kararı kadını genellikle psikolojik açıdan sarsmakta, bu işlem sırasında kadının bilincinin açık olması, ağrı hissetmesi kadın hayatında travma etkisi yaratmaktadır. Bu travmayı en aza indirmek için işlem ağrısız, steril şartlarda yapılmalıdır. Kürtaj kararını veren kadının kararına saygı duyulmalı hekimi ve yakınları gerekli desteği vermelidir. Komplikasyonlar dikkatli ve titiz yapılan işlemler sonrasında oldukça nadir görülmesine rağmen müdahale öncesinde her kadın bu konuda bilgilendirilmelidir.”

  • Gebeliğin Son Dönemlerinde Bunlara Dikkat !

    .Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Ali Öner Erdoğdu, gebeliğin son dönemlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgiler verdi.

    “Gebelik anne her adayı için heyecan ve keyif verici bir dönem. Bebeğin hareket ettiğinin hissedilmesi, bebek için hayaller kurmak, alışveriş yapmak anne adayını mutlu kılıyor. Ancak gebeliğin son dönemlerinde anne adaylarını neler bekliyor bunu bilemiyorlar” diyen Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Ali Öner Erdoğdu, “Gebeliğin son dönemi dendiğinde anlaşılan son 3 aydır, hafta olarak tanımlayacak olursak, gebeliğin 28. Haftasından doğuma kadar olan son virajdır. Artık doğum öncesi hazırlıkların nihai son zamanlarıdır ve Fiziksel olarak bir takım zorlukların daha da arttığı dönemdir.” diye konuştu.

    Gebeliğin son dönemlerinde tüm iç organların etkileneceğini ifade eden Dr. Ali Öner Erdoğdu, şöyle konuştu:

    “Bu dönemde mide, bağırsak, mesane etkilenmektedir. Mide ekşime ve yanmalarınız artabilir bu yüzden sık sık ve az yemek yemelisiniz. Yemeklerde aşırı yağlı ve baharatlı yiyeceklerden sakınmalısınız. Bağırsaklarınız rahat hareket edemediğinden gaz sancıları, kramplar ve barsak alışkanlıklarınızda değişiklikler ( kabızlık, ishal) olabilir. Yürüyüş iyi gelecektir. Bebeğinizin iyice artan ihtiyaçlarından dolayı fazla çalışan böbreğiniz ve kendine yer bulmakta zorlanan mesane (idrar torbası) sizin de etkisiyle sık sık idrara çıkmalar ve zaman zaman idrar kaçırmalarınız olabilir, panik yapmayın. Artık akciğerlerinizin içinde yeterli alan sıkıntısı baş gösterecektir, bundan dolayı nefes almakta zorlanabilir, sanki nefesiniz yetmiyor gibi bir hisolabilir. Öncesinde bildiğiniz Alerjik Astımus gibi solunum hastalıklarınız yoksa nefesiniz size ve bebeğinize rahatlıkla yetecektir. Sakın sigara kullanmayın. Bebeğin ve vücutta oluşan ödemin de etkisiyle farklı bölgelerde vücut sinirleriniz etkilenebilir, bunlardan en sık görüneni siyatik sinir basısıdır bu baskıdan dolayı bacak ağrıları ve yürüme problemleri(halk arasında penguen yürüyüşü) yaşanabilir. Kaygılanmayın, lohusalık döneminin son bulmasıyla bu şikayetleriniz son bulacaktır. Bedeniniz kalbinizi korumaya programlıdır. Rahminiz büyüdükçe sağa doğru dönmeye başlayacaktır, bu da özellikle sağ böbreğiniz için ağrı verici olabilir, bol bol su için. Şikayetleriniz bazen dayanılmayacak kadar şiddetli olabilir bu durumu mutlaka doktorunuza bildiriniz. 7. ay ile birlikte fazladan 4-5 kiloluk vücudunuzda ağırlık olacaktır. Bu da bel, boyun, bacak ve sırt ağrılarına sebebiyet verebilir. Hazırlıksız yakalanmayın, kaslarınızın güçlü ve dayanıklı olması için egzersiz yapın. Kısa yürüyüşler, gebeler için plates, yoga ve nefes egzersizleri, yüzme sizi daha güçlü kılacaktır. Artık sonlara yaklaşıyoruz, dolaşımınız bir miktar bozulmaya başlayacaktır. Bu dönemde el ayakta ödem (şişme) fazlalaşabilir. Bu durumda çeşitli vücut bölgelerinizde varislerde oluşabilir… Bunların çoğu masumdur fakat gebeliğinizi takip eden doktorunuzu, mutlaka haberdar etmelisiniz. Son dönemde takipleriniz sıklaşacak, sakın kaçırmayın. Mutlaka sağlıklı beslenin ve kilo alımınıza dikkat edin. Artık bedeniniz, rahminiz ve tabi ki bebeğiniz de doğuma hazırlanmaya başlayacaktır. Hazırlık yapmanın en iyi yolu antremandan geçer, son dönemlerde antreman sancıları ( Braxton Highs Kont.) başlayacaktır. Bunun gerçek sancıdan ayrımı sandığınız kadar zor değildir. Takip eden doktorunuz bunlarla ilgili ayrıntılı bilgi verecektir. Ve tabi son olarak bebek hareketleri, doğum yaklaştıkça azalacaktır. Ama yine de 2 saatte birin altına düşmeyecektir. Bunun takibi anne adayına düşmektedir ve dikkatle yapılmalıdır. Sonuç olarak üreme bir içgüdüdür ve ilk insanoğlundan bu yana aynı şekilde devam etmektedir. İçgüdülerinize ve kendinize güvenin. Ve bebeğinizi sağlıkla kucağınıza almak için dua edin.”

  • Diz Kireçlenmesinde Prp Tedavisinde Bunlara Dikkat

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bahadır, diz kireçlenmesinde uygulanan PRP tedavisinde başarılı sonuç almak için dikkat edilmesi gereken hususlar konusunda uyardı.

    Kireçlenmenin yani artrozun basitçe eklem kıkırdaklarının yıpranmasına bağlı olarak ortaya çıkan eklem rahatsızlığı olarak tanımlanabildiğini söyleyen Prof. Dr. Cengiz Bahadır, “Yıpranan kıkırdaklar dökülerek incelir ve sert kemik yüzeyleri darbelere karşı korunmasız kalır. Zamanla eriyen ve incelen kıkırdak kemiklere aşırı yük gelmesine sebep olur. Bu aşırı yüklenme eklem kemiklerinde halk arasında kireçlenme, tıp dilinde osteofit denilen sivri kemik çıkıntılara neden olur. Bu yeni kemik çıkıntılar dizi oluşturan anatomik yapılar üzerinde basınç oluşturarak ağrıya neden olur” dedi.

    PRP’nin (platelet rich plasma) Türkçe adıyla trombositten zengin plazma tedavisinin son birkaç yıldır giderek artan biçimde kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Bahadır, “PRP hastadan alınan kanın içinde bulunan trombosit hücrelerinin özel bir sistemle ayrılarak hastanın problemli vücut bölümüne enjekte edilmesi şeklinde uygulanmaktadır. Bu hücrelerin sahip olduğu birçok hormon ve benzeri maddelerin vücut dokuları üzerinde iyileştirici etkisi olmaktadır. PRP özellikle eklem kireçlenmelerinde, tendinit gibi yumuşak doku problemlerinde, spor yaralanmalarında geniş bir kullanım alanı bulmuştur. PRP’nin kas iskelet sistemi hastalıklarında kullanımının etkin olduğuna dair çok sayıda bilimsel araştırma mevcuttur. Her ne kadar yeterli bilimsel desteği olmasa da PRP kozmetik sektöründe de anti-aging amaçlı olarak yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. PRP tedavisinin birincil kullanım alanı eklem kireçlenmeleridir. Kireçlenme denince de akla en sık olarak diz kireçlenmesi gelmektedir. PRP tedavisi diz kireçlenmesinde genel olarak ayda bir kez 3 defa uygulanmaktadır. PRP yine göreceli sık karşılaşılan kalça kireçlenmesinde de kullanılmaktadır. Bu tedavi uygun şekilde yapıldığında son derece iyi sonuçlar vermektedir” diye konuştu.

    PRP TEDAVİSİNİN BAŞARISI NELERE BAĞLIDIR?

    Prof. Dr. Bahadır, tedavinin başarılı olmasının birkaç faktöre bağlı olduğunu ifade ederek, “Bunlardan ilki, kullanılan malzemenin PRP için gerekli ayrıştırma işlemini sağıklı bir şekilde yapabilecek kalitede olmasıdır. Maalesef basit laboratuar tüplerinde kanı santrifuj ederek ilkel yöntemlerle PRP hazırlandığına ve tedavide kullanıldığına şahit oluyoruz. PRP için gerekli trombosit ayrıştırma işlemi bu iş için geliştirilmiş ve optimize edilmiş özel kitler ve santrifuj cihazları ile yapılmalıdır. Aksi takdirde elde edilen sıvıdaki trombosit miktarı iyileşme için gerekli sayıda olmayacak ve tedavi başarısız olacaktır. İkinci önemli faktör ise uygulama tekniğidir. Araştırmalar gösteriyor ki yardımcı bir görüntülemenin rehberliğinde yapılmayan yani el yordamı ile yapılan enjekisyonlarda ilacın eklem içine ulaşma şansı yüzde 50’lerde kalmaktadır. Bu oran diz gibi eklemlerde biraz daha yüksek, kalça, omuz gibi zor eklemlerde daha düşüktür. Bu tip enjeksiyonlarda pratik ve güvenilir olan yöntem, ultrason görüntüleme yardımı ile enjeksiyonun gerçekleştirilmesidir. Aksi takdirde enjeksiyon doğru yere yapılamayabilir ve pahalı bir tedavi boşa gidebilir. Son önemli nokta ise sadece PRP yapmakla diz kireçlenmesinin tedavi edilemeyeceğinin akılda tutulmasıdır. Diz kireçlenmesinin tedavisinde PRP ile beraber mutlaka yapılması gerek olmazsa olmazlarımız vardır. Bunlardan ilki hastanın dizini korumasıdır. Yani hasta merdiven inip çıkmak, diz katlamak, çömelmek gibi zorlayıcı diz aktivitelerinden kaçınmalıdır. İkinci olmazsa olmazımız egzersizdir. Hastalara mutlaka diz koruyucu egzersiz programı verilmeli ve hasta buna en az 3 ay devam etmelidir. Son olmazsa olmazımız ise kilo kontrolüdür. Bu konu diz kireçlenmesi için hayati önem taşımakta olup, hasta kesinlikle kilo almamalı, obez ise fazla kilosunu vermek için gerekli çabayı sarfetmelidir” dedi.

    Prof. Dr. Bahadır, diz kireçlenme tedavisinde “PRP uyguladık, tamam hasta iyileşecek” mantığının çok yanlış olduğunu belirterek, “Öncelikle PRP doğru kitle hazırlanacak, doğru teknikle ultrason rehberliğinde yapılacak ve sonrasında hasta dizini koruyacak, egzersiz yapacak ve kilo kontrolünü gerçekleştirecektir. Bu saydıklarımızdan herhangi birinin eksikliği diz kireçlenme tedavisinin başarılı olmasını engelleyecek ya da başarısını azaltacaktır” dedi.