Etiket: Bülent Arınç

  • Arınç’tan askerlik müjdesi!

    Arınç’tan askerlik müjdesi!

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Dövizli Askerlik bedellerinin yüksek olduğu ve indirilmesi yönündeki talepleri haklı bulduklarını belirterek bu konuda bir düzenleme yapabileceklerini söyledi.

     

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın himayesinde, Fransa’nın başkenti Paris’te 3. Avrupa Medya Buluşmaları gerçekleşti. Arınç, burada yaptığı konuşmasında Dövizli Askerlik bedellerinin yükseklik olduğu ve indirilmesi yönündeki talepleri haklı bulduklarını söyleyip bir düzenleme yapabileceklerini ifade etti.

     

     

    Arınç,  sözlerine şöyle devam etti:

    ‘TALEPLERİ HAKLI GÖRDÜK’

    “Bedelli, dövizli askerlikle ilgili yaptığımız düzenleme ile gençlerimiz eskiden Burdur’a gelip 21 gün askerlik yapmış gibi oluyorlardı. Belli bir bedel alıp siz asker oldunuz diyorduk. O bedel 10 bin euroya yükseldi. 10 bin euro da gençlerimiz için büyük bir yük haline geldi. Bu parayı kabul etmeyip Alman vatandaşlığına geçmek isteyen bu parayı kabul etmeyen bir kitle var denildi. 1 Ocak’tan itibaren yürürlüğe girenler var. Bakanlar Kurulu’nda gündeme getirdim. Geriye dönük, ileriye dönük nasıl yaparız? Bu gelen talepleri haklı buldu arkadaşlarımız. Biz zannediyorduk, düşünüyorduk ki bu bedel ödenebilir. Bu kadar harç yüksek değildir. Vatandaşlarımız böyle olmadığını bize söylediler. Geçmişte de söylenmiş ama kulak asmamışsınız . Bunu bir şekilde düzeltelim denildi. Ya yeni yılbaşından itibaren ya bir ara çözüm bulunmak suretiyle.”

     

     

    Arınç konuşmasında ayrıca, “Basın olarak dile getirdiğiniz konular bizim önümüzü açabilir. Bizim önümüzü açın. Basın gören göz , konuşan dil,duyan kulak sizsiniz” dedi.

  • Abi, siyasete  veda edecek

    Abi, siyasete veda edecek

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yaklaşan yerel seçimler ve çözüm sürecine ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.

     

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç “Gelecek dönem siyasette yokum” dedi. Kanal 24’e konuşan Arınç, yaklaşan yerel seçimleri değerlendirdi:

     

     


    “AK Parti tüzüğü gereği gelecek dönem milletvekili adayı olmayacak başarılı kişilerin yerel yönetimlerde görev alması makul bir düşünce. Ama ben ne milletvekili olacağım, ne belediye başkanı olacağım. Ben bir dönem ara vereceğim. Ondan sonra da mümkünse artık siyasete elveda diyeceğim”

    Arınç, yerel seçimlerde İstanbul için adı geçen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün olası şansını da değerlendirdi:

    “CHP ile işi zor Sarıgül’ün. Kendi başlattığı değişim hareketinde, CHP’nin hep önünde, Kılıçdaroğlu’nun önünde puan kazandı. Kılıçdaroğlu, Sarıgül’ün hep altında bir yer bulabildi. Ama ismiyle de, CHP’nin adayı olarak da Ak Parti’nin karşısında çok fazla şansı olduğunu düşünmüyorum, o yüzden olmayacaktır”

    Bülent Arınç, çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu, sürecin olumlu gittiğini, akil insanlarla desteğin daha da artacağını söyledi ve “İşler tersine giderse başladığımız noktaya geri döneriz” dedi.

  • CHP yüzde 20’yi bulmaz, MHP yüzde 8’e düşer

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç AK Parti Bursa İl örgütünün düzenlediği teşkilat eğitim toplantısında konuştu.

     

    İşte Bülent Arınç’ın konuşmasının satır başları:

    Bazı gruplar bunlar; Kandil yani silahlı eylemler yapan grup, İmralı bir zamanlar terör örgütü PKK’nın başkanı Öcalan, diğeri 1994 sonrasında gidenlerin oluşturduğu sistem, diğerleri de Bdp. Öcalan bu grupların hepsinde etkili.

     

     

    İkinci grupta gitti, gazetelerde o tutanaklar yayınlandı. Bu noktadan sonra geri dönecek değiliz.

    Engellmeye çalışacaklar. Kandil’de engellemeye çalışabilir.

     

    Karşımızda bir kişi yok, yedi düvel var. Bu iş silahla bitmiyor. Başbakan Erdoğan akıllı bir sistemler MİT’in başlattığı yöntemi devam ettiriyor. Kötü bir niyetimiz yok.

    CHP’nin terörler mücadele ile ilgili bir çözüm önerisi sunduğunu gördünüz mü?

    CHP çözümle ilgili hangi fikriniz var, ne yapmamız lazım size?

     

     

    Bir TV programında siz çok rahatsınız. Kimi istersek çıkartabiliyoruz dedi. Her kafadan bir ses var bunlar mı ülke yönetecek, bnlar mı siyaset yapacak. Millet onlar hakkında karar verecek.

     

     

    MHP’de Bahçeli dışında kimse yok. Çözüm sürecine siz karşıysanız niye vatan hainliğiyle karşı çıkıyorsunuz?

     

     

    Partilerin kendi başlarına başarabilecekleri bir iş değildir. MHP’liler bu millet uysal taban değil. Millet bize güvenip inanıyor.

    Bugün bizim oyumuz yüzde elli çözüm sürecinde başarılı olursak yüzde 60’ın üstüne çıkarız ama başarılı olamazsak yüzde 50’nin altına düşmeyiz. CHP sen bu sürece yardım etmezsen yüzde 20’yi bulamazsın. MHP sen de yüzde 8’i bulamazsın.

  • ‘AK Parti 3 değil 13 dönem daha iktidar’

    Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı’nca genel merkezde düzenlenen ‘Siyasi ve Hukuki İşler Başkanları Eğitim ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Arınç, AK Parti’nin 11 yılın içine üç milletvekili seçimi, iki mahalli seçim, iki referandum sığdıran ve hepsinde başarılı olan bir parti olduğunu söyledi.

     

    Seçimlerdeki başarıların icraatlarının karşılığı olduğunu ifade eden Arınç, şunları kaydetti:

    ‘Çoğu zaman düşünmüşümdür bu başarının altında ne sır yatıyor? Neden hiçbir partiye nasip olmayan başarı 10 yılda bu partiye nasip oldu ve yine bundan sonra da nasip olacak gibi görünüyor. İnşallah Cenab-ı Hak imkan verirse, milletimiz desteğini devam ettirirse, güven duymaya devam ederse, biz de büyük yanlış yapmazsak, büyük hatalar işlemezsek, fitne ve fesat aramızda yeşermezse daha üç dönem değil, herhalde bir 13 dönem daha Türkiye’de AK Parti’nin iktidarını herkes görecek ve herkes yaşayacak.’

     

     

    Karikatür örneği

    AK Parti’nin başarısını ‘Türkiye’nin siyasi hayatındaki muhteşem bir başarı’ olarak nitelendiren, bununla ilgili araştırma yapılabileceğini, tezler hazırlanabileceğini dile getiren Arınç, şöyle devam etti:

     

     

    ‘Ama çoğu zaman bu başarının öyküsünü bir karikatürle özetlemenin daha kolay olduğunu düşünüyorum. Hiç unutmuyorum; o tarihlerde bir gazetede bir karikatür yayımlandı. Karikatürde şu var: Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan her zamanki haliyle boylu poslu, dirayetli, güçlü. Karşısında iki kişi var, başları önlerinde biraz süklüm püklüm duruyorlar. Başbakanımız da onlara ithafen diyor ki, ‘Söyleyin utanmayın, içinizden hanginiz bana oy verdi’. Başları önde olanlardan birisi Bahçeli, birisi Kılıçdaroğlu. Demek ki dört seçmenden İkisinin, altıdan üçünün, ondan beşinin oyunu almaya muktedir olan AK Parti sonunda karşısında gördüğü iki kişiden birine potansiyel seçmen gözüyle bakabilir.

     

     

     

    Kurban olduğum Allah bu karikatürden sonra işin ne kadar gerçek olduğunu bir başka sözde de ortaya koydu. Günün birinde Kemal Kılıçdaroğlu’na bir televizyonda sordular, ‘İki adaydan birisi Abdullah Gül olsa oyunuzu neye verirsiniz?’ Büyük bir heyecanla ve boş bulunarak, ‘Tabii niçin olmasın’ dedi. Demek ki Kılıçdaroğlu, iki adaydan birisi Abdullah Gül olursa, yani AK Parti’nin kurucusu, ilk başbakanı ve AK Parti grubunun oylarıyla ve desteğiyle cumhurbaşkanı seçilen kişiye oy verebilecek bir noktaya geldi. Rabbim hidayet ederse ne kadar büyük, örneklerini görebiliyoruz.’

  • Eşiyle ilgili ilginç çıkış

    Başbakan Erdoğan, NTV-Star yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Derin devletin hala temizlenmediğini açıklayan Başbakan, yardımcısı Arınç’la farklı düşündüğünü de söyledi

     

    Başbakan Erdoğan, Ergenekon davasıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi: “Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa’nın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Benim Silahlı Kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. (…) Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP’nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi iddiasında olmadık. O kadar büyük iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik.”

    Başbakan, Hozat’daki fişlemeler konusunda ise şu açıklamalarda bulundu: “Devletin bazı kurumlarında ’derin devlet’ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal’la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı.”

    Lafım sağa sola çekilmesin

    Başbakan kuvvetler ayrılığı tartışmalarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

    Bu gerçeği 75 milyonun benden dinlemesini istiyorum. Türkiye’de kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Yargı öle zamanlar oldu ki yasamanında alnına müdahale etti, yürütmenin alanına da müdahale etti. 411 olayı yaşadık. Tarihi bir olaydır. Anayasa mahkemesi yargı buna müdahale etti. Yargı hukuka uygun mudur değil midir diye bakar. Kendisinin yasama organın yerine koyamaz. Glataport’un satışını biz yapıyoruz ama bunu yargı engelliyor. Eksik olanı söyler ben o eksiği gidermek sureti ile yine yaparım. Erkler arası yetki ihlaline karşıyız. Biz kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan ülkeyiz. Çünkü bunun bedelini ağır ödedik. Bu engellemelerde kaybeden millet oluyor.”

    Sadece yargı ile alakalı değil

    Erdoğan, “Yargı hükümetin beklentilerine uygun mu hareket etemeli? Başbakan bunu mu söylüyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Yargının yürütmenin yasalara aykırı aldığı bir karar varsa bunları denetleme hakkı vardır. Buna söyleyecek herhangi bir şeyimiz yok. Benim bakanım bir müdürü tayin edecek. Ama siz bunu durduruyorsunuz. 11-12 kez bir şube müdürünü ataymazsa, bu kişi orada 14 yıl aynı yerde kalabiliyorsa burada ne ararsınız? Demek ki, bunların içeride dayıları var, bir şeyler var ki, onları orada tutuyor. Veyahut orada bir hukuk oluşturuyor ve birileri koruyor. Böyle asla idare güç kazanamaz. Bir mekanizmayı başarılı bir şekilde yürütecekseniz, işletecekseniz, burada verimliliği esas almak zorundasınız. Bu sadece yargı için değil. Konya’daki konuşmaya bürokratik oligarşiden geldim. Bu sadece yargı ile alakalı değil. Kent hastaneleri projemiz var. Bunu 5 yıldır hayata geçiremiyorum.

    Eşimden önce öleyim

     

    Başbakan Erdoğan, ”Sizin yemek yönteminiz nedir? Bir tadımcınız var mı?” sorusu üzerine de Osmanlı dönemindeki çeşnici başını hatırlatarak, kendisinin yemekhanesiyle ilgilenenlere çeşnici başı denildiğini ancak bir alakası olmadığını söyledi. ”Eski bir Genelkurmay Başkanı, zehirleneceği ihbarını alması üzerine yemeğini aylarca evinden getirmiş. Size ya da Sayın Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” sorusuna karşılık Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu konuda hassasiyetleri olduğunu anlattı. Erdoğan, ”Eşi mi kontrol eder acaba yemekleri? Sizde kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım’a mı?” sorusuna cevaben de ”O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb’imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?” dedi.

    Gündemi ben oluştururum

    ERDOĞAN, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Erdoğan, ”Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” dedi.

    Uludere olayı kullanılıyor

    “BİZ AK Parti olarak yaşatmanın gayretindeyiz. Uludere’nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe’yi, Bingöl’ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe’yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere’ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 gerçek var: Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere’yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum.”

    Fotoğraf değil 1 milyon ilmekli halı

    Vanlı işadamı Mustafa Acar, Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’nla çekilen bir fotoğrafını internetten indirip, ipek duvar halısı yaptı. Acar, Başbakan Erdoğan’ın anneler gününü kutlamak için annesini ziyaret ettiği sırada annesinin elini öptükten sonra, “Kaldır ayaklarının altını öpeyim” demesinin kendisini çok duygulandırdığını; ülkenin 10 yılına damgasını vurmuş güçlü bir kişiliğin, bu anlamda tevazu gösterip bu sözü söylemesinin de kendisini etkilediğini, bu nedenle böyle bir halı yapmaya karar verdiğini ifade etti.

    Acar, ebatları 1 metreye 70 santimetre olan ipek halının yapımının da oldukça zorlu geçtiğini belirtti. 6 kişilik ekiple 13 ayda tamamlanan ipek duvar halısında 200 farklı ton kullanıldığını, yüzleri ipekte düzgün görünmediği için Yeni Zelanda’dan getirilen yünleri kullandıklarını söyledi. Acar, fotoğrafı kare kare motiflendirdiklerini, milyona varan dokuma düzeneğine getirdiklerdikten sonra halının dokunmaya başlandığını ve her santimetrekarede 140 ilmek bulunduğunu da anlattı.

    “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz”

    “Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı” denmesinin üzerine Erdoğan, “Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD’ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis’e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı” şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi.

    “Adalet sistemi hız kazandı”

    ’Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır” dedi.

    Arınç’ın anlayışı yanlış

    Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, “Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz, ama meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim değerlerimizde anlatmak, konuşmak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis’e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçerikle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adımı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.”