Etiket: Bozuyor

  • (Özel haber) Al satçılar galericilerin işini bozuyor

    İş yeri olmadan ve vergi ödemeden araç satışı yapan vatandaşlar ikinci el araç satışı yapan galerileri olumsuz etkiliyor. Balıkesir’de galericilik yapan Rafi Güldalı, dükkanı olmadığı halde araç satanların ikinci el araç piyasasını öldürdüğünü söyledi.

    İkinci el araç piyasasında durgunluk yaşanıyor. İş yeri olmayan ve devlete vergi vermeyen bir çok vatandaşın araç sattığını söyleyen Akça Oto galeri sahiplerinden Rafi Güldalı, “Bu şekilde araç satışı yapanlar bizim işimizi bozuyor” dedi.

    İkinci el araç satışlarında canlılık olmadığını belirten Güldalı, sadece ekmek parasını çıkarabildiklerini söyledi.

    Piyasadaki al satçıların olmaması durumunda işlerin daha da iyiye gideceğini ifade eden Rafi Güldalı, “Biz burada vergi ödüyoruz, kira ödüyoruz. Bir çok giderimiz var. Ama ayakçı diye tabir ettiğimiz ve piyasada araç satan bu insanlar 300 TL, 500 TL karla araç satıyor vergisi algısı olmadan denetime de tabi tutulmuyor” dedi. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeye göre vatandaşların yılda üçten fazla ikinci el araç satışı yapamayacağını söyleyen Galerici Rafi Güldalı, vatandaşların bu engele de çözüm bulduğunu söyledi. Al satçıların ikinci el araçları babasının, amcasının ya da bir akrabasının üzerine üçer üçer alıp senede yine 20-25 aracı satabildiklerini belirten Güldalı, “Bu işi yapanlar yine de bu şekilde para kazanabiliyor. Bizim işimizi asıl bozan onlar. Alıp sattığımız her araba resmi olduğu için mecburen kasko bedelinin yüzde 1’i kadar kdv ödüyoruz. Artı bin lira veya bin 500 TL karla sattığımız aracın gelir vergisini de ödüyoruz. Noter satış paralarımız var. Personel giderlerimiz var. Ama al satçıların böyle bir derdi yok” dedi.

    İkinci el araç piyasasında vatandaşların 15 ile 25 bin TL arasındaki fiyatlara araba aldığını söyleyen Güldalı, “Vatandaşların yüzde 50’nin üzerindekiler 15 bin ile 25 bin TL fiyatındaki araçlara bakıyorlar genelde. Daha yüksek alanların sayısı az. Zaten 30 bin liraya sıfır araç alabiliyorlar. Bunu da bankadan kredi çekip kullanıyorlar” dedi.

    İkinci el araç alırken dikkat edilmesi gereken noktalara da değinen Rafi Güldalı, “Adı üstünde bu araçlar ikinci el. Bu arabalarda mutlaka boya oluyor, değişen oluyor. Ama şu önemli; araç kafadan darbe almadıysa, şaselerinde oynama yoksa, takla atmadıysa, tavanda bir oynama yoksa normaldir. Ama darbe almayan bir aracın bile çamurluğu çürüyebiliyor ve değişiyor. Boyası da çok önemli değil. İnsanlar bu araba neden solmuş ya da bu araba niye boyanmış diye soruyor. Güneş yanığı olduğu zaman araç soluyor. Araca güzellik kazandırmak için boyuyorsun. Rötuş yapıyorsun. Aracı boyamasan, bu nasıl araba diyorlar? Boyatsan niye boyattın diyorlar? Ne diyeceğimizi şaşırdık” dedi.

  • Kepçe kulak çocuklarda psikolojiyi bozuyor

    Kulakların doğuştan ya da sonradan ortaya çıkan nedenlerle, hiç gelişmemesinden çok değişik şekil bozukluklarına kadar uzanan farklı deformiteleri olduğunu belirten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Can İşler, kulaktaki şekil bozukluklarına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.

    Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Can İşler, “Bunlar içinde en sık görülen kulak estetiği problemi kepçe kulak ya da yelken kulak deformitesidir. Yaklaşık her yirmi çocuktan bir tanesi kepçe kulaklıdır. Genetik geçişi vardır, cinsiyet ayrımı yapmaz. Kepçe kulak, olması gerekenden daha büyük kulak olarak algılanır” dedi.

    Kepçe kulak ile normal kulak arasında, büyüklük açısından bir fark olmadığını ifade eden İşler, “Kepçe kulakta sorunlar, kulak kıkırdaklarının şekli ile ilgilidir. Kulağın üst yarısında bulunması gereken kıvrımlar oluşmamıştır; kulak ütülenmiş gibi dümdüzdür. Kulağın kafa ile yaptığı açı, olması gerekenden daha geniştir. Özellikle arkadan bakılınca, kulak dışarıya doğru açık durur. Kulak kepçesi çukuru, olması gerekenden daha derindir. Bu üç bozukluğun her biri farklı şiddette olabilir” diye konuştu.

    Halk arasında kepçe kulağın, annenin hamilelikteki yatış şekli, bebeğin anne karnındaki bozuk duruşu ya da uyku esnasındaki yanlış yatışı nedeniyle olduğu düşünülse de bunların doğru olmadığını kaydeden İşler, “Doğum sonrası ilk 3 ay kulak kıkırdağı çok yumuşaktır ve kolayca şekil alır. Bu dönemde yapılacak bantlama ve kalıp uygulaması ile kepçe kulak görünümü azaltılabilir veya düzeltilebilir. Küçükken sevimli görünebilen bu anatomik bozukluk, yaşın ilerlemesiyle birlikte çocukların ruh sağlığını bozar. Çocuklar özellikle okula başladıklarında acımasız alaylara maruz kalırlar. Küçük yaşta düzeltilmemesi halinde kişilerin, ruhsal durumlarını ve sosyal ilişkilerini bozan bir takıntı haline gelebilir” ifadelerini kullandı.

    Nasıl tedavi edilir?

    İşler, “Üç yaşında, kulak kepçesi erişkin büyüklüğünün yüzde 85’ine ulaşır; 4-5 yaşında gelişimini tamamlar. Çocuklarda kepçe kulak ameliyatı (otoplasti) için ideal yaş 4-6 yaş arası ve ilkokula gitmeden hemen önceki dönemdir. Ameliyatın bu dönemde yapılması, hem çocuğun ruhsal etkilenmesini önler, hem de yumuşak olan kıkırdakların daha kolay şekillenmesini sağlar. Tedavi edilmemiş kişiler, daha sonra her yaşta ameliyat edilebilir. Çeşitli kepçe kulak ameliyatı (otoplasti) yöntemleri mevcuttur. Ameliyat çocukluk çağındakilere genel anestezi; erişkinlere lokal anestezi veya sedasyonlu lokal anestezi altında uygulanır. Genelde kulak arkasından bir cilt kesisi yapılır; kulak kıkırdağının ön tarafı özel bir aletle çizilip zayıflatılarak kıvrılması kolay hale getirilir; kalıcı dikişlerle kıvrımları oluşturulur; dikişler yardımı ile kulak kepçesi kafaya sabitlenerek geriye yatırılır. Yaklaşık 1-2 saat süren bu yöntemin avantajları; oluşacak izin kulak arkasında kalması, kıkırdağın kesilmemesi, kulak arkasından cilt çıkartılmaması, ameliyat sonrası morarma ve şişliklerin çok az olması ve sonuçların kalıcı olmasıdır. Kepçe kulak düzeltme için uygulanan yöntemlerden bir tanesi, küçük bir girişim olan iple kepçe kulak estetiği yöntemidir. Hasta ameliyat istemiyorsa ve kulağındaki concha denilen kıkırdak kısım aşırı büyük değilse, bu yöntemle kulakları düzeltilebilir. Lokal anestezi altında, deri altından geçirilen ipler ile kulak arkaya doğru çektirilerek sabitlenir. Kıkırdak şekillendirme ile birlikte yapıldığı takdirde oldukça yüz güldürücü sonuçlar alınabilir” şeklinde konuştu

  • Diş ağrısı psikolojiyi bozuyor

    Diş Hekimi Zafer Kazak, diş çürüğünün ilerlediği durumlarda dişin içerisindeki sinir-damar paketinin etkilenip zamanla ağrı oluşabileceğini belirterek diş ağrısının kişinin psikolojisini bozduğunu söyledi.

    Diş Hekimi Zafer Kazak, “Bazı durumlarda ise diş eti hastalıkları nedeniyle ya da travma nedeniyle dişler canlılıklarını kaybedebilir. Böyle durumlarda dişlerin enfeksiyon odağı olmadan ağız içerisinde kullanılabilmeleri için kanal tedavisi yapılması gerekebilir” dedi.

    Global Diş Hekimleri Derneği Başkanı Diş Hekimi Zafer Kazak, “Dişte hissedilen ağrılar diş, dişeti ya da kemik kaynaklıdır. Öncelikle ağrının sebebi saptanmalıdır. Ağrı, çürük, iki diş arasına sıkışan gıdanın yapmış olduğu basınç, dişeti hastalıkları, dişte oluşmuş çatlaklar, dişeti çekilmesiyle açığa çıkan kök yüzeyi, minede meydana gelen aşınmalar ve hatta sinüzit gibi pek çok sebepten kaynaklanabilir. Ancak, diş ağrısının en sık karşılaşılan nedeni yetersiz ağız hijyeni varlığında gelişen derin diş çürükleridir. Dişin en dış katmanı olan minede sinir yoktur bu nedenle dış uyaranlardan rahatsız olmayız ancak içteki dokulara doğru ilerledikçe his artar. Çürüğe neden olan çok sayıda mikroorganizma, çürüğün ilerlemesiyle birlikte dişin içerisinde bulunan sinirlere ulaşabilir. Başlangıçta hafif olan ağrılar çürük ilerledikçe giderek şiddetlenir. Ağrı farklı şekillerde oluşabilir: Soğuk ve sıcak uyaranlara karşı gelişen şiddetli ve uzun süreli ağrı, çiğneme esnasında baskıyla oluşan ağrı veya kendiliğinden başlayıp uzun süre devam eden ağrı görülebilir” diye konuştu.

    “Tedavi edilmezse dişin çekilmesi gerekebilir”

    Başlayan şiddetli diş ağrısının sebebinin ileri derecede çürümüş bir dişin iltihaplanmaya başlamış olduğunu belirten Kazak, “Bu iltihabi durum diş içindeki sinir-damar paketinde baskı oluşmasına ve özellikle gece uykudan uyandıracak şiddette zonklayıcı tarzda ağrıya sebep olur. Diş ağrılarının kendiliğinden geçmesi beklenmemelidir. Halk arasında uygulanan karanfil, sarımsak, alkol, aspirin vb. yöntemler işe yaramamakta hatta diş ve çevresindeki dokulara zarar verdiği için tavsiye edilmemektedir. Ağrı diş çürüğü kaynaklıysa ve çürük ilerleyerek dişin sinirine kadar ulaşmışsa ya da diş siniri başka sebeplerle (travma, diş kırığı vs.) canlılığını yitirmişse, bu dişler ‘kanal tedavisi’ ile tedavi edilebilir. Herhangi bir tedavi uygulanmadığı takdirde enfeksiyon şişliğe neden olabilir, apse oluşabilir. Sonuç olarak tedavi edilmezse dişin çekilmesi gerekebilir” şeklinde konuştu.

  • Kaş problemi psikolojiyi bozuyor

    Saç Ekimi Uzmanı Duygu Koşan, herhangi bir sebeple kaşları dökülen, azalan veya hiç olmayan kişilerin psikolojilerinin olumsuz yönde etkilendiğini söyledi.

    Koşan, “Kaşları dökülmüş kişileri kaş ekimi yapılabilir. Başın arka kısmındaki iki kulak arası yani ense bölgesindeki sağlıklı ve dökülmeme genetiğine sahip olan saç köklerinin alınıp, kaş olmayan bölgeye nakledilmesi işlemine kaş ekimi denir” dedi.

    Kaşlar yüzün farklı ifadelerinin oluşmasında, jest ve mimiklerde büyük rol oynadığını belirten Koşan, “Kaşlar son derece dikkat çekicidir ve karakteristik yüz ifadesinin oluşmasında estetik kaşların rolü büyüktür. Dökülen veya seyrelen kaşların yerine yenisini çıkartmada kullanılan çeşitli kozmetikler ya da ilaçların faydası yoktur. Tek somut ve gerçek sonuç ancak kaş ekimi ile mümkündür. Kaza travma yanıklar bazı dermatolojik sebepler ve kaşa şekil vermek için çok sık kaş alımı gibi sebeplerden dolayı kaşlar kısmen veya tamamen kaybedilebilirler.” diye konuştu.

    Koşan, “Kaşlar göz kapaklarının iç hizasından başlamalı ve göz kapaklarının dış kenarlarının birkaç mm. dışına kayacak şekilde devam etmelidir. Bu anatomik sınırlar içerisinde kalınmak koşulu ile mümkün olduğunca hastanın arzu ettiği kaş şekline yakın bir şekilde girişim planlanır ve gerçekleştirilir. Ense bölgesinden alınan bu kökler nakil edilecekleri bölgeye belli bir açı ve belli bir yönde yerleştirilmelidir. Kaşların açısı ve yönü kaşın 3 ayrı bölgesinde ayrı yönlerde ve ayrı açılarda dizilir. Saç kökleri cildimizden genellikle 45 derece açı ile çıkar. Kaşlarımız ise cildimize paralel sayılabilecek bir şekilde ciltten yaklaşık 10-15 derecelik bir açı ile çıkarlar ve kaşın iç bölgesinde yukarıya doğru, ortaya geldikçe yere paralel ve kaşın dış kısmında ise hafifçe aşağıya yönelmiş bir şekle sahiptirler” ifadelerini kullandı.

    Kaş ekimi nasıl yapılır?

    Kaş ekimi operasyonu FUE saç ekimi mantığı ile yapıldığını kaydeden Koşan, “1,5-2 saat süren kaş ekimi işlemi lokal anestezi altında gerçekleştirilmektedir. Operasyon sonrasında hasta taburcu olur. Ekim bölgesinde 1 haftaya kadar çok küçük toplu iğne başı büyüklüğünde kabuklanmalar meydana gelir. Bu kabuklar döküleceğinden hasta sıklıkla hiçbir şey belli olmadan günlük iş ve sosyal hayatına dönebilir. 15 gün süre ile denize girmek, sauna, solaryum, hamam, kızgın güneşe çıkmak ve ağır sporlardan kaçınılmalıdır. Ekilen kaşlar 3 ay sonra çıkmaya başlar ve 7-8 ay içerisinde çıkışını tamamlayarak son şeklini alır. İlk 1 yıl içerisinde kaşlar alındıkları bölgenin özelliklerini göstereceklerinden saç gibi hızlı uzayacaklardır. Uçlarının 15 günlük aralar ile kesilerek düzeltilmesi gerekir. 1 yıldan sonra kaşlar nakil edildikleri yerin özelliklerini kazanmaya başlayacaklarından uzama hızları yavaşlayacak ve bu kesilerek düzeltme ihtiyacı giderek azalacaktır” şeklinde konuştu.

  • Kaş problemi psikolojiyi bozuyor

    Dr. Emrah Çinik, dökülmüş kaşların insanların psikolojisini etkilediğini söyledi.

    Kaşların yüzün farklı ifadelerinin oluşmasında, jest ve mimiklerimiz de büyük rol oynadığını anlatan Dr. Emrah Çinik,2 “Kaşlar son derece dikkat çekicidir ve karakteristik yüz ifadesinin oluşmasında estetik kaşların rolü büyüktür. Dökülen veya seyrelen kaşların yerine yenisini çıkartmada kullanılan çeşitli kozmetikler ya da ilaçların faydası yoktur. Tek somut ve gerçek sonuç ancak kaş ekimi ile mümkündür” dedi.

    Kaza, travma, yanıklar, bazı dermatolojik sebepler ve kaşa şekil vermek için çok sık kaş alımı gibi sebeplerden dolayı kaşların kısmen veya tamamen kaybedilebileceğini dile getiren Dr. Emrah Çinik, “Kaş ekimi teknik olarak saç ekiminde olduğu gibi kişinin ense bölgesinden alınan saç köklerinin, kaş açıklığı olan alana yerleştirilmesi işlemidir. Uygulama bir saat sürer ve işlemden 1 gün sonra banyo yapılabilir. Ekilen kaşların uzaması kişiye göre değişmekle beraber iki- altı ay kadar sürer. Yeni ekilen kaşlar, ilk bir yıl içinde kendi kaşlarınıza oranla daha hızlı uzar. Bir yılın sonunda yeni ekilen kaşlar, ekildikleri bölgenin uzama hızına adapte olurlar” diye konuştu.

    Kaş ekiminde genelde aynı teknik kullanıldığını fakat kişinin kaş kaybının derecesi ve dökülme nedenleri kullanılacak teknik konusunda önem arz ettiğini anlatan Dr. Çinik daha sonra şunları söyledi: “Uygulama esnasında ağrı hissediliyor mu? Kesinlikle hayır. İşlemden önce lokal anestezi yapılacak olan alana soğuk sprey yada pomat uygulanarak acı hissiyatı ortadan kaldırılır. Kaşlara yaptırılan dövmeler bile daha fazla acıya neden olmaktadır. Kişinin nasıl bir kaş istediği çok önemlidir. Ekilecek kaşın kalınlığı, inceliği, açısı kişinin daha önceki kaşına ve saç yapısına uygun olmalı. İstenen kaş şekli ve kalınlığı belirlenir ve önce kalemle çizilerek planlanır, ardından işleme başlanır.”