Etiket: Borçlu

  • Borçlu cezaevine girdi, kefilini vurdu

    Edirne’nin Keşan ilçesinde bir kişi, kendisine borçlu olan şahıs cezaevine girince, borçluya kefil olan kişiyi tüfekle vurdu.

    Edinilen bilgiye göre, Keşan’a bağlı Yenimescit Mahallesi Ayışığı Sokak’ta meydana gelen olayda, bir süre önce aynı mahallede yaşadığı bir kişiye, aynı mahallede yaşayan Onur Vardar’ın da kefil olması sonucu T.K. tarafından bir miktar borç verildi.

    Bunun üzerine T.K. miktarı açıklanmayan borç para verdiği kişinin bir suçtan dolayı cezaevine girmesi üzerine, alacağını kefil olan Onur Vardar’dan (30) istedi. İddiaya göre T.K., parayı ödemeyi reddeden Vardar’ı otomobilinden aldığı ruhsatsız av tüfeğiyle sol bacağından vurarak yaraladı.

    İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. T.K. polis tarafından gözaltına alınırken, Onur Vardar ambulansla Keşan Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Soruşturma sürüyor.

  • Sahte kimlik bankayı borçlu çıkardı

    Sahte kimlikle bir bankada çek hesabı hesabı açan ve kestiği çekleri piyasaya dağıtan kişi, bankayı borçlu çıkardı. Banka, ilgili çek miktarlarını faiziyle birlikte ödemek zorunda kaldı.

    Tekirdağ Çerkezköy’de bir kişi, alacağına karşılık kendisine verilen çeki tahsil etmek istedi. İlgili çek karnesi sahibinin bu hesabı sahte kimlikle açtığı ortaya çıkınca, ödemesi yapılmadı. Alacaklı kişi de çek karnesini veren bankaya dava açtı. Yargıtay’a uzanan davada, 12 bin 600 TL’lik çek bedelinin faiziyle birlikte banka tarafından ödenmesine karar verildi. Kararı değerlendiren Avukat Cevat Kazma, bankanın, çek karnesi verdiği kişi hakkında yeterli derecede durum araştırması yapmadığı, gerekli dikkat ve özeni göstermediği gerekçesiyle çıkan zararı ödemek zorunda kaldığını belirtti.

    Cevat Kazma, bu tür nedenlerle ortaya çıkabilecek sorunlardan bankaların direkt sorumlu olacağını vurgularken, bankaların çek hesabı açtığı kişilerin sosyo-ekonomik durumlarını ve kimlik bilgilerini çok daha dikkatli incelemek zorunda olduğunu dile getirdi.

    Noterler de Dikkat Etmeli!

    Benzer problemlerin ve sorumlulukların noterlerde de olduğunu belirten Avukat Cevat Kazma, “Sahte kimlikle vekaletname çıkarılması halinde, Yargıtay noteri sorumlu tutmaktadır” açıklamasını yaptı.

    Yeni çıkarılan kimlikler ile bu tür olumsuzlukların engellenebileceğini ifade eden Cevat Kazma, ancak bu geçiş sürecinde hem bankaların hem noterlerin şüpheli kişilerin nüfus kayıt sisteminden farklı bilgileri teyit etmesinin önemine değindi.

  • Borçlu müşterilerinin listesini cama astı

    Mardin’de yaklaşık 5-6 yıldır yaklaşık 400 müşterisinden 350 bin TL alacağına tahsil edemediğini ileri süren beyaz eşya esnafı, bu müşterilerinin isimlerini iş yerinin camına asarak, teşhir etti. Esnaf Hamit Hançer, müşterilerine seslenerek borçlarını ödemelerini istedi.

    Mardin merkez Artuklu ilçesinde beyaz eşya satan esnaf Hamit Hançer, müşterilerinde biriken alacağını tahsil edemeyince ilginç bir yönteme başvurdu. Hançer alacaklılarının isimlerini listeleyerek, iş yerini camına asarak, teşhir etti. Müşterilerinden para toplayamadığı için böyle yönteme başvurduğunu aktaran Hançer, “Yaklaşık 400 kişiden toplamda 350 bin TL olan paramı tahsil edemediğim ve üzerinden 5-6 yıl geçtiği için isimlerini teşhir etmeye karar verdik. Çünkü bu insanlara beyaz eşya verdik, bari başkaları vermesin. İsim listesini astıktan sonra tek tük borcunu ödemeye gelenler oldu, onların isimlerini listeden çıkardık. İsim listesini ilk astığım zaman bir kişi beni mahkemeye verdi. Mahkemeye ‘Benden haraç alıyor’ demişti. Biz de servisin tutanağı ile faturalarımızı ibraz ettik ve beraat ettik” dedi.

    Müşterilerine seslenerek, borçlarını ödemelerini isteyen Hançer, alacaklarını tahsil edemediği için yeni eşya da alamadığını söyledi. 2011 yılına kadar veresiye çalıştığını kaydeden Hançer, ancak bu tarihten sonra veresiyeyi bıraktığını ve kredi kartsız eşya satmadığını söyledi. Hançer, “Alacağım para benim elimde olsa malzeme alırdım. Çok güzel bir sermayedir, az para değil. Ama Mardin esnafı genelde veresiye çalıştığı için hep zarar ediyorlar. Onlarca esnaf kepenk kapatmak zorunda kaldı” diye konuştu.

  • (Özel Haber) Türk doktorları ona çok şey borçlu

    Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner, Kayserili Ahmet Hilmi Paşa’nın, Türkiye’de patoloji biliminin kurulmasını ve arkadaşları ile birlikte yaptığı cemiyet çalışmaları sayesinde Türkçe’nin tıp dili olmasını sağladığını söyledi.

    1839 yılında, Kayseri’nin eski adıyla Darsiyak, bugünkü adıyla da Kayabağ Mahallesinde dünyaya gelen Ahmet Hilmi Paşa’yı, Journal of Medical Biography dergisinde yayımlanan makalesi ile 110 yıl sonra dünya tıp literatürüne yeniden kazandıran Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner, Paşa’nın Türk tıp tarihi açısından çok önemli bir isim olduğuna dikkat çekti. Ahmet Hilmi Paşa’nın patoloji biliminin Türkiye’de kurulmasını sağlamasının yanı sıra, Osmanlı Tıp Cemiyeti’nin (Cemiyet-i Tıbbiye-i Osmaniye) kurucularından biri olarak, cemiyet çalışmaları kapsamında, o zaman Fransızca olan tıp dilinin Türkçe’ye dönüştürülmesinde önemli bir isim olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İlk Türkçe tıp sözlüğünü yazdı ama tanımıyoruz”

    “Daha önce tıp eğitimi Fransızca veriliyordu, Ahmet Hilmi ve arkadaşları sayesinde Türkçe verilmeye başlandı. Bu kapsamda çok sayıda tıbbi metni Türkçeye çevirdiler. Sadece Ahmet Hilmi Paşa’nın çevirdiği kitap sayısı 8. Bunun toplam sayfa sayısı 7 bine yakın. Aslında Müslüman Türk hekimlerinin tıpta önünün açılması bu dil reformu ile oldu ve bunu Ahmet Hilmi ve arkadaşları başardılar. Bu kapsamda yine cemiyetteki arkadaşları ile birlikte ilk Türkçe Tıp Sözlüğünü (Lugat-ı Tıbbiye) yazan heyetin içinde de yer almıştır. Esas önemi de patoloji alanının Türkiye’deki kurucusu olmasından gelir. Bu konuda ilk defa ders veren Ahmet Hilmi Paşa, ilk defa bu konunun kitabını yazan kişidir de. Kitabın tam adı da, ‘İlmi Ensac-ı Maraziye’dir. Diğer taraftan son derece başarılı, yöneticilik konusunda da çok yeteneklidir. 1893-95 arasında da hem sivil (Mektebi Tıbbiye-i Mülkiye-i Şahane), hem de askeri (Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane)tıp okullarının ikisinin birden dekanlığını yürütmüştür. Hemşehrimiz olan birinin tıp tarihinde bu denli büyük başarılara imza atmış olması çok önemli. Fakat maalesef tanımıyoruz.”

    “Soyu devam etmediği için unutuldu”

    Ahmet Hilmi Paşa’nın eğitim serüveninin; 11 yaşında taş ustası olan babası Mehmet Çavuş ile iş için İstanbul’a gittiği sırada, bir hayırseverin kendisini fark etmesi ve ardından, o dönem Osmanlı bürokrasisine eleman yetiştiren Mekteb-i İrfaniye’ye gidişi ile başladığını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner, “Bu okuldan da başarısının farkına varılarak, Mekteb-i Tıbbiye’ye öğrenci olarak alınmıştır. Zaten buradan yüksek bir başarı ile mezun oluyor. Ahmet Hilmi Paşa’nın bunca başarıya rağmen bilinmemesi, her şeyden önce çocuğunun olmamasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla nesli devam etmediği için Paşa’yı tanıtacak bir torun ya da torun çocuğu olmayınca bu iş tarihçilere düşüyor. Ben de Paşa’nın adına, patoloji tarihi ile ilgili okuduğum bir kitapta tesadüfen rast geldim. Bu sadece bir paragraflık bir biyografi idi. Daha sonra Osmanlı arşivlerinde yaptığım araştırmada çok ilginç kaynaklara ulaştım, Darsiyak’da yaptığım araştırmalarda orijinal bilgi ve belgelere, İstanbul Üniversitesinde Nadir Eserler Kütüphanesindeki Abdülhamit albümlerindeki fotoğraflarına, yine Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığında da Paşa ile alakalı bir takım orijinal notlara ulaştım. Bununla yetinmedim, Paşa’nın çevirdiği kitapları müzayedelerden satın aldım. Paşa’nın unutulmasındaki ikinci önemli neden de, geçmişimizle alakalı başka konulara da ilgi duymamamızdan kaynaklanıyor” diye konuştu.

    “Doktor Ahmet Hilmi Paşa ile ilgili tarihi hatalar var”

    Araştırmalarında Ahmet Hilmi Paşa’nın adının başkaları ile karıştırıldığına tanık olduğunu da dile getiren Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner, “Ahmet Hilmi Paşa’yı literatüre kazandırmakla kalmadım, Paşa’ya ait olmayan bir takım bilgilerin de tespitini yaptım, bazı hataları da temizledim. Örneğin literatürde Ahmet Hilmi Paşa’ya atfedilmesine rağmen Kolağası Doktor Ahmet Hilmi’ye ait olan başka bir kitabı tespit ettim; ki Ahmet Hilmi paşa iken, o yüzbaşı, dolayısıyla söz konusu kitap kesinlikle o kişiye ait değil. Bunun yanı sıra Ahmet Hilmi Paşa ile Kayserili Ahmet Paşa’nın da karıştırıldığını gördüm. Kayserili Ahmet Paşa, şimdi yıkılmış olan Ahmet Paşa İlkokuluna adını veren, yine asker olan ama hekim olmayan, bugünkü anlamda deniz kuvvetleri komutanı diyebileceğimiz bir kişi. İkisi de birbirinden tamamen farklıdır, hiçbir ilişkisi yoktur. Bazı akademik çalışmalarda bile Ahmet Paşa’nın Ahmet Hilmi Paşa ile karşılaştırıldığını çok gördüm.” dedi.

    “Aziz Sancar kadar önemli”

    Ahmet Hilmi Paşa’nın unutulmaması için, dünyaya geldiği Darsiyak’da ya da şimdiki adıyla Kayabağ Mahallesinde bir caddeye adının verilmesinin uygun olacağını dile getiren Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner, “Bu, orada yaşayan hemşehrilerimizin onur duymasını sağlayacağı gibi, örnek olması açısından da önemli olacaktır. Bizde genelde örnek gösterilenler Avrupalı bilim insanları. Öğrenciler Einstein’ı, Newton’u çok iyi bilirler. Türkiye’den, hele kendi yaşadıkları coğrafyadan çıkan isimleri bilmedikleri için gereksiz bir öykünme, aşırı Batı hayranlığının içinde buluyorlar kendilerini. Burada da pek çok örnek alabilecekleri bilim insanı var. Aziz Sancar Nobel aldı da, biz de bu topraklardan bir bilim insanı çıkabileceğine inandık. Ahmet Hilmi Paşa da böyle bir isim. Bunu yaşatmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

  • Samsunspor Liderliği Kendi Sahasındaki Maçlara Borçlu

    Samsunspor bu sezon lider olmasını kendi sahasında oynadığı maçlardan aldığı puanlara borçlu. Lider, geçen seneye oranla bu sezonun 12. haftasında kendi sahasında 5 puan daha fazla topladı.

    PTT 1. Lig’in lider takımı Samsunspor, bu sene geçen seneye göre daha başarılı bir performans sergiliyor. Geçen sene 12 haftalık periyotta 17 puan toplayan kırmızı-beyazlılar, bu sene 22 puan topladı.

    Samsunspor geçen sene ilk 12 haftada kendi sahasında oynadığı maçlarda 7 puan toplarken, bu sezon kendi sahasında oynadığı maçlarda 12 puan topladı.

    Samsunspor, 12 haftanın geride kaldığı PTT 1. Lig’de geçen seneye oranla yakaladığı istatistiklerle dikkat çekiyor. 2014-2015 sezonunda 12 haftalık periyotta 16 gol atıp, 16 gol yiyen Samsunspor, 4 galibiyet, 5 beraberlik ve 3 yenilgi ile 17 puan toplayabilmişti. Samsunspor, bu sezon oynadığı 12 haftada ise 6 galibiyet, 4 beraberlik, 2 mağlubiyet ile 22 puan ve averajla lider konumda yer bulunuyor. Samsunspor, bu maçlarda 22 gol atıp kalesinde 13 gol gördü.

    Samsunspor, geçen sene kendi sahasında oynadığı 6 karşılaşmada 1 galibiyet, 4 beraberlik ve 1 yenilgi alarak 7 puan toplayabilmişti. Kırmızı-beyazlı ekip bu sezon kendi sahasında oynadığı 6 karşılaşmada ise 3 galibiyet 3 beraberlik alarak 12 puan topladı. Geçen seneye göre 5 puan daha fazla toplamış oldu.

    Ligin iddialı takımlarından Samsunspor, geçen sene ilk 12 haftada deplasmanda oynadığı 6 karşılaşmada 3 galibiyet 1 beraberlik ve 2 yenilgi alarak 10 puan toplarken, bu sene deplasmanda oynadığı 6 karşılaşmada 3 galibiyet 1 beraberlik ve 2 yenilgi ile yine 10 puan topladı.

    Samsunspor, Pazar günü kendi sahasında saat 18.30 başlayacak ve hakem Serkan Tokat’ın yöneteceği maçta rakibi Giresunspor’u yendiği takdirde PTT 1. Lig’de liderliğini sürdürecek.