Etiket: böbrek

  • Kahramanmaraş’ta Her 5 Kişiden Birinde Böbrek Taşı Rahatsızlığı Var

    Üroloji Uzmanı Op. Dr. Mustafa Eren, Türkiye geneli böbrek taşı rahatsızlığı görülme oranının yüzde 1 ile 13 arasında değiştiğini ve bu oranın Kahramanmaraş’ta yüzde 20 olduğunu söyledi.

    Op. Dr. Mustafa Eren, yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş’ta hastalığın sık görülmesinin nedeninin ne havasından ne suyundan ne de toprağından olmadığını ifade ederek, “Tamamen bu bölgenin ırki yapısından kaynaklanıyor. Böbrek taşı ailesel bir geçişe sahiptir. Kahramanmaraş endemik bir bölgede olduğu için her 5 kişiden birinde bu rahatsızlığa rastlanıyor” dedi.

    Hastaların kendilerine ağrı, bulantı, kusma, idrarda kanama gibi şikayetleriyle geldiğini belirten Op. Dr. Eren, “Halk arasında böbrekte taş büyük olursa ağrı daha fazla olur gibi bir düşünce var ama böbrekteki taş çok büyük olduğu zamana herhangi bir şikayet vermeden de rastlanılıyor. Bazen çok büyük taşlar böbrekte hareket etmediği için ağrı yapmaz. Tedavi planı için hastaya öncelikle kan tahlili, idrar tahlili yapılması lazım. Sonrasında gerekli işlemler uygulandıktan sonra hastaya tanıyı koyuyoruz. Halkın en çok merak ettiği konu her taş ameliyat gerektirir mi? Burada taşın yeri, boyutu önemli. Her taş ameliyat gerektirmiyor. Son teknolojiyle birlikte tedavilerde kolaylık oluyor. Şehrimizde de teknoloji bakımından nimetlerden faydalanıyoruz. Tedavilerimizde yüzde yüze kadar başarı sağlıyoruz” diye konuştu.

    BÖBREK TAŞINDAN KURTULMAK İÇİN BOL BOL SU TÜKETİLMELİ

    Böbrek taşı rahatsızlığından kurtulmak için ise bol bol su tüketilmesini öneren Eren, şöyle devam etti:

    “Kişinin su tüketmesi böbrekteki taş olma oranını düşürüyor. İçilen suyun iki katına çıkarılması böbrek taşının görülmesini yüzde 86 oranında azaltıyor. Kişilerin hekime gelmeden yapabileceği en iyi şey su içmesidir. Bu konuda tüketilen birçok ilaç var ama bu doktor kontrolünde olmalıdır. İnsanların sürekli masa başı iş yapmaları, hareket alanlarının kısıtlaması görülme oranını arttırıyor. Her yıl bu hastalığın görülme oranı artıyor. İçilen biranın taşı düşürüyor diye söyleniyor ama biranın tek başına böyle bir etkisi yok. İçilen bira sadece idrar miktarını arttırıyor. O yüzden tanı düşmesi için zemin hazırlıyor”

  • Kronik Böbrek Hastalığı Ve Yetmezliği Sinsice İlerliyor

    Kronik böbrek hastalığı (KBH), dünyada ve ülkemizde salgın halini almış bir halk sağlığı sorunudur. Medical Park Gaziantep Hastanesinde görev yapan Nefroloji Uzmanı Uz. Dr. Erkan Mahserci, Kronik Böbrek Hastalığı hakkında önemli bilgiler verdi. Giderek artan sıklığı, yol açtığı yüksek sakatlık ve ölüm oranları, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemesi ve tedavisi için gereken renal replasman tedavilerinin yüksek maliyeti nedeniyle toplumsal yükü büyük olan bir hastalıktır.

    Günümüzde halk sağlığını ve sağlık bütçelerini tehdit eden bulaşıcı olmayan kronik hastalıklar (kalp-damar hastalıkları, tansiyon yüksekliği, şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı vs) bulaşıcı hastalıkların yerini almıştır. Enfeksiyon hastalıklarına bağlı ölümlerin gelecek 10 yılda %3 kadar azalacağı tahmin edilmektedir. Buna karşın 30 yaşın üzerindeki bireylerde dünyadaki hastalık yükünün %72’sini oluşturan kronik hastalıkların çoğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere %17 kadar artış göstereceği öngörülmektedir. Yaklaşan bu sağlık ve sosyoekonomik krize karşı en uygun eylem kronik hastalıkların önlenmesidir.

    Global halk sağlığı çalışmalarının parçası olarak sıklıkla gözden kaçan böbrek hastalıkları günümüzde önleme çabaları açısından kritik bir organ hastalığıdır. Daha da önemlisi böbrek hastalığı ’’hastalık çoğaltıcısı’’ olarak kabul edilebilir.

    KBH, böbrekleri hasara uğratan ve böbreklerin normal görevlerini (kanı zararlı maddelerden temizleme, vücut sıvı dengesini sağlama, tansiyonu düzenleme ve hormon yapımı gibi) yapmasını engelleyen uzun süreli bir hastalıktır. Bu hastalığın teşhisi için üç aydan daha uzun süren idrar albümin atılımı artışı ve/veya böbrek fonksiyonunda önemli azalma olması (glomerüler filtrasyon hızı GFH) ile konulur. Bu hastalık tansiyon yüksekliği, kansızlık, kemik hastalığı ve kalp-damar hastalıkları gibi komplikasyonlara yol açabilir.

    Teşhis edilmeyen KBH’lığının birinci sonucu ilerleyici böbrek fonksiyon kaybına bağlı olarak böbrek yetmezliği oluşması ve diyaliz ve/veya transplantasyon ihtiyacının doğmasıdır. İkincisi ise kalp damar hastalığına (KVH) bağlı erken ölümdür. Sağlıklı görünen ancak KBH’ğı bulunan bireylerde KVH (koroner kalp hastalığı, serebrovasküler hastalık, periferik arter hastalığı)’tan ölüm riski 10 kat daha artmaktadır. KBH her yıl 12 milyondan fazla bireyde KVH’a bağlı morbiditeye neden olmaktadır. Bu sayı Tip 2 DM’un global epidemisine bağlı olarak hızla artmaktadır.

    Kronik böbrek hastalığı epidemisinin maliyeti ve toplumsal olumsuz sonuçları giderek ivmelenmektedir. Dünyada 1.5 milyonun üzerinde diyaliz (hemodiyaliz, periton diyalizi) gören veya böbrek transplantasyonu yapılmış insan yaşamaktadır. Bu sayının gelecek 10 yılda ikiye katlanması tahmin edilmektedir. Gelecek 10 yılda diyaliz ve transplantasyonun dünyadaki toplam maliyetinin 1 trilyon USD’ı geçeceği sanılmaktadır. Bu ekonomik yük gelişmiş ülkelerde sağlık bütçelerini zorlamaktadır. Daha düşük gelir düzeyi olan ülkelerde ise altından kalkılması mümkün olmayan bir ekonomik yük ortaya çıkaracaktır.

    Çığ gibi büyüyen ve ciddi ekonomik sorun haline gelmeye başlayan KBH’da erken teşhis ve önleyici yöntemlerle hastalığın ilerlemesini engellemenin ülkelerin birinci hedefi olması gerektiğini belirten Uz. Dr. Erkan Mahserci, ‘‘Günümüzde KBH’nın erken dönemde teşhisini mümkün kılacak serum kreatinin ölçümü, glomerüler filtrasyon hızının hesaplanması ve idrarda albümin ölçümü için basit testler vardır. Gelişmekte olan ülkelerde KBH’nın erken dönemindeki hastaların çoğunda tanı konulamamaktadır. Böbrek bozukluğunun erken teşhisi çok önemli olup böbrek hasarının komplikasyonlara yol açmasından önce uygun tedavisini mümkün kılar. Bu nedenle şeker hastalığı, hipertansiyon, obezite, sigara kullanımı, 50-60 yaşın üzerindeki populasyon, ailesinde diyabet, hipertansiyon ve böbrek hastalığı öyküsü olanlar, diğer böbrek hastalığı olanlar yüksek riskli olarak kabul edilir. Bahsi geçen risk gruplarına giren hastalar yılda bir kez mutlaka Nefroloji kontrolünden geçmelidir. Sonuçta elde edilen klinik ve laboratuvar bulgulara göre hastalığı önleyici tedbirler alınmalıdır. Güncel böbrek koruyucu tedaviler böbrek yetmezliğinin erken evrelerini de içine alacak şekilde uygulanmalıdır. Böbrek hastalığının erken teşhisi ve önlenmesinin teşvik edilmesi Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen hedeflerin başarılması için önemli ilk adım olacaktır. Bu girişimlerle dünyada kronik hastalıklara bağlı ölümlerin (gelecek 10 yılda beklenen 36 milyon önlenebilir ölümde) %2 oranında azaltılması mümkün olacaktır”diye konuştu.

  • Böbrek Bağışını Şaka Zannetti

    Antalya’da yaşayan böbrek hastası 55 yaşındaki Ali Tahtacı, böbrek bulunduğu bilgisini kamera şakası sanarak gittiği hastanede kadavradan böbrek nakli oldu. Böylelikle Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (AEAH) ilk kez organ nakli gerçekleştirildi.

    3 çocuk babası Ali Tahtacı’ya 5 ay önce bel ağrısı ve halsizlik şikayetiyle gittiği özel bir hastanede böbrek yetmezliği teşhisi konuldu.

    Ardından AEAH Nefroloji bölümüne başvuran Tahtacı’ya doktorları acil böbrek nakli olması gerektiğini söyledi. Ulusal Organ Bekleme Listesi’ne yazılan Tahtacı, kadavradan bağış beklemeye başladı. Bu süre içinde ilaç tedavisine başlayan Tahtacı, son 1 ay içinde durumunun ağırlaşması nedeniyle diyalize girdi. Tahtacı’ya mutlu haber ise bir hafta önce geldi. Uygun organın bulunduğu ve acil hastaneye gelmesi gerektiği bildirilen Tahtacı, bunu şaka zannetti. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 10 gün önce beyin ölümü gerçekleşen ve ailesi tarafından organları bağışlanan 32 yaşındaki Dilek Sundu’nun böbreği Muratpaşa Belediyesi’nde işçi olarak çalışan evli ve 3 çocuk babası Ali Tahtacı’ya nakledildi. 5 yıldır hipertansiyon ve şeker hastalığına bağlı böbrek yetmezliği çeken ve diyalize giren 55 yaşındaki Tahtacı’ya 4 saatlik bir operasyonla böbrek nakli gerçekleştirildi.

    “KAMERA ŞAKASI SANDI”

    Mutluluğunu ailesi ile paylaşan Tahtacı, organ bağışında bulunan aileye teşekkür etti.

    Herkesi organ bağışında bulunmaya davet eden Tahtacı, “Uygun organ bulunduğu gün evdeydim. Doktor beni arayıp, böbrek bulunduğunu söyledi. Çok kısa sürede olduğu için ben şaka zannettim. Hastaneye geldim gerçekten uygun organ bulunmuş. Böbrek nakli oldum. Sağlığıma kavuştum şuan kendini çok iyi hissediyorum” dedi.

    Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Prof.Dr. Necat Yılmaz, organ nakillerinin ilk adımla başladığını belirterek, ileride daha büyük organ nakillerini yapabileceklerini kaydetti.

    AEAH’nin bu aşamalara kolay gelmediğini aktaran Prof. Dr. Yılmaz, “AEAH Türkiye’nin sayılı hastanelerinden biridir. Bilimsel yayın sıralamasında hastaneler arasında üst sıralarda yer alıyoruz. Bilimsel alt yapıdan olmadan bir kurumda ilerleme beklenemez. AEAH bir kamu kuruluşunun organ nakline başlaması alana pozitif bir katkı yapacaktır” ifadelerini kaydetti.

    Türkiye’de canlı vericiden daha fazla nakil yapıldığını aktaran Prof. Dr. Yılmaz, “Ama daha fazla kadavradan olmalıdır. Bütün kurumlara ve kuruluşlara büyük bir görev düşüyor” dedi.

    AEAH Organ Nakli Sorumlusu Uzman Doktor Tuğrul Çakır ise, böbrek naklinin karaciğer ve kalp gibi hayati bir nakil değil ama ciddi manada yaşamı kalitesini etkileyen bir nakil olduğunu kaydetti.

    Nakil yaptıkları hastanın 6’ıncı gününde olduğunu ve sağlık durumunun iyi olduğunu dile getiren Çakır, “Bir iki gün içinde hasta taburcu olacak. Önümüzdeki günlerde karaciğer nakli yapacağız. Bekleme listesindeki hastalara çare olabileceksek bu bizim için en büyük gururdur” diye konuştu.

  • Eşlerinin Çarpraz Böbrek Nakliyle Hayata Tutundular

    Antalya’da 36 yaşındaki Meltem İkiz ile 29 yaşındaki Eylem Demirkol, eşlerinin çapraz nakliyle yeniden hayata tutundular.

    Böbrek yetmezliği teşhisiyle Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’ne başvuran ve uygun verici bulamayan 29 yaşındaki Eylem Demirkol ile 36 yaşındaki Meltem İkiz, eşlerinin çapraz nakili kabul etmesiyle böbrek nakli oldu. 13 yıl kadavradan böbrek bekleyen ve yıllardır diyalizle yaşayan Meltem İkiz, böbrek yetmezliğiyle yeni tanışan Eylem Demirkol’un eşi Umut Demirkol’dan aldığı böbrekle yeniden yaşama tutundu. Meltem İkiz’in yıllardır verdiği yaşam mücadelesinde böbreği uygun olmadığı için ona yeniden can katamayan eşi Ahmet İkiz de Eylem Demirkol’a böbreğini vererek yeni hayatlarına yelken açtı.

    AKRABA EVLİLİĞİ BÖBREK HASTALIĞIMA SEBEP OLDU

    Hatay’ın Antakya İlçesi’nden gelen 29 yaşındaki ev hanımı Eylem Demirkol kendisine yaklaşık 1 buçuk yıl önce böbrek yetmezliği teşhisi konulduğunu belirterek, “Annem ve babam akraba evliliği yapmış. Babam, annemin halasının oğlu. Ancak akraba evliliği ne yazık ki böbrek hastalığıma sebep oldu. Aslında böbrekle ilgili bir sıkıntım yoktu. İdrarım bile gayet normaldi. Ama bir gün ayaklarımda ağrı hissettim fizik tedaviye gittim. Fizik tedavide kan tahlili yapıldı ve rahatsızlığımın böbreğimden kaynaklandığı tespit edildi” dedi.

    HALA DİYALİZE GİRECEĞİMİ SANIYORUM

    Mersin’den nakil olmak için umutla Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’ne başvurduklarını söyleyen 36 yaşındaki ev hanımı Meltem İkiz ise; “14 yıl önce böbrek rahatsızlığımı öğrendim. 13 buçuk yıl diyalize girdim. En zoru da sürekli bir yere bağlı kalmaktı. 4 saatlik bir zaman diliminde haftada 3 kere diyalize giriyordum. Diyalizden geldikten sonra çok yorgun oluyordum ve hala memlekete gidince diyalize gireceğim gibi hissediyorum” diye konuştu.

    13 YIL KADAVRADAN NAKİL BEKLEDİM

    Organ nakli olabileceğimi bildiğini ancak uyumlu verici bulamadığı için kadavradan nakil olmayı beklediğini söyleyen Meltem İkiz, “Yaklaşık 13 yıl listeden kadavra gelmesini bekledim. Umutlarımızın tükendiği noktada buraya başvurduk. Tahlil ve işlemleri yaptırdıktan yaklaşık 1 ay sonra hastaneye çağrıldık. Nakil için hazırlandık. Nakilin ardından ailemize yeni iki ferdin daha katıldığı hissettik. Bu, gerçekten çok farklı bir duygu. Anlatmak çok zor” şeklinde konuştu.

    EŞİME BEN CAN KATAMADIM AMA BEN BUNA VESİLE OLDUM

    Eylem Demirkol’un eşi 34 yaşındaki bekçilik yapan Umut Demirkol, eşinin hastalığını öğrendiğinde neler yaşadığını şu sözlerle anlattı: “Eşimin hastalığını öğrendiğimde ne hissedeceğimi bilemedim. İlk aklıma gelen bunu nasıl çözebilirim oldu. Sürekli çözümler ürettim. Ben böbreğimi vermek istedim ama olmadı. Ancak çapraz nakil olabileceğimiz söylendi. Şükürler olsun ki nasibimizde İkiz ailesi varmış. Onların 13 yıldır süren mücadelelerinin ilacı da bizdeymiş. Eşime ben can katamadım ama en azından buna vesile oldum” dedi.

    ARTIK AKRABA OLDUK

    Meltem İkiz’in eşi 33 yaşındaki fotoğrafçı Ahmet İkiz, evlendiklerinde eşinin böbrek hastası olduğunu ve diyaliz nedeniyle çocuk sahibi olmadıklarını ifade ederek şunları söyledi: “Biz, her şeyi göze alarak evlendik. Günah diye organ bağışında bulunmuyorlar ama birine hayat verebilmek dünyadaki en güzel şey. Hayatta hiçbir şey imkânsız değildir. Biz normal nakil olamadık ama çapraz nakille yeniden hayatımıza döndük. Artık biz bir akraba olduk ve sürekli görüşeceğiz. Aramızda bir kan bağı var.”

    ÇAPRAZ NAKİLLE PEK ÇOK KİŞİ SAĞLIĞINA KAVUŞUYOR

    Gerçekleştirilen nakille ilgili konuşan Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş; “Çapraz nakille birçok böbrek hastasına yeni hayat verebiliyor. Organ naklinde uygun vericileri olan hastalar, şanslı hastalardır. Çapraz nakilde; kan grupları kendi hastalarına uymayan hastalar, aynı şekildeki diğer hastalarla organ bağışı yaparak sağlıklarına kavuşabilirler. Vericilerin uygunluğundan sonraki en önemli aşama yapılan ameliyatların başarısıdır. Bu hastalarımızda başarılı geçen organ nakli ameliyatlarından sonra sağlıklarına kavuştular” dedi.

  • Böbrek Beklerken Karaciğerini Bağışladı

    Bursa’da beyin ölümü gerçekleşen böbrek hastasının karaciğeri bir kişiyi hayata bağladı.

    Çekirge Devlet Hastanesi’nde gerçekleşen operasyonda, 63 yaşındaki diyaliz hastası Mehmet İ.’nin dün akşam beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine ailesi organlarını bağışlama kararı aldı. Bursa Organ ve Doku Bağış Koordinatörü Dr. Yavuz Selim Çınar ile irtibata geçen aile, babalarının organlarını bağışlayacaklarını bildirdi. Görüşmelerin ardından Mehmet İ’nin karaciğeri Bursa’da bulunan özel bir hastaneye gönderildi.

    Ameliyat öncesi gazetecilere bilgiler veren Çekirge Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Timur Didinen, “Çekirge Hastanesi olarak 15. donör organizasyonundayız. 63 yaşında erkek hastamızın geçirdiği beyin kanaması neticesinde beyin ölümü gerçekleşti. Aile ile görüştük, hiç tereddütsüz organları bağışlamayı kabul ettiler. Karaciğerini bir kadın hastamıza nakledeceğiz” dedi.

    Organ Nakli Bursa Bölge Sorumlusu Dr. Yavuz Selim Çınar ise, “Bursa bölgesinde başarılı organ nakilleri devam ediyor. Uzun yıllar diyalize giren, aynı zamanda organ nakli listemizde bekleyen hastamız, ne yazık ki beyin kanamasından hayatını kaybetti. Diyaliz hastası olması sebebiyle böbreklerini kullanamıyoruz. Karaciğeri yine Bursa’da yaşayan bir hastamıza nakledilecek. Buradan bağışçımızın çok değerli ailesine teşekkür etmek istiyoruz. Organ beklemenin ne demek olduğunu çok daha iyi bilen bir aile oldukları için, başka insanların hayatını kurtarmak istediler” diye konuştu.