Etiket: böbrek

  • Böbrek Hastası Bedirhan’ın Umudu Hayırseverler

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde böbrek yetmezliği sebebiyle 7 yıldan bu yana yatağa mahkum olan 8 yaşındaki Bedirhan, ayağa kalkıp çocukluğunu doyasıya yaşayabilmek için hayırseverlerden yardım bekliyor.

    Veli ve Nermin Karaman çiftinin 3 çocuğundan biri olan 8 yaşındaki Bedirhan, kendisine uzatılacak yardım elini bekliyor. Baba Veli Karaman, çocuğunun hastalığına Türkiye’deki devlet hastanelerinde çare bulunamadığını, İstanbul’daki özel bir hastanede tedavi edildiğini söyledi. Karaman, “Oğlum Bedirhan’a 14 aylıkken nefrodik sendrom teşhisi konuldu. 5 seneden beri tedavi görüyor, ama bir arpa boyu yol gidemedik. İki seneden beri de İstanbul Amerikan Hastanesi’nde tedavi ediliyordu. Maddi imkansızlıklardan dolayı yaklaşık 4 aydan beri tedavisini devam ettiremiyoruz. 7 yıldan beri elimdeki bütün imkanları kullanarak yaklaşık 70 bin lira civarında para harcadığım halde iyileşemedi. İstanbul Amerikan Hastanesi’nde tedavi edilmeye başladığında ayağa kalkmaya, iyileşmeye başlamıştı. Güzel gidiyordu, ama bu sefer de maddi imkansızlık ortaya çıktı. Yetersiz kaldım” dedi.

    İLAÇLARI 600 LİRA

    Üç ay önce işinden ayrılmak zorunda kaldığını ifade eden Karaman, “Özel hastane ile anlaşmalar olmadığından dolayı ilaçlarını dışarıdan almak zorunda kalıyoruz. Her ay yaklaşık 600 lira ilaçlarına ödeme yapıyoruz. İlaçları temin edemez duruma geldik. Hayırseverlerimizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    Karaman, yardım etmek isteyen hayırseverlerin 0536 6359836 numaralı telefondan kendilerine ulaşabileceklerini sözlerine ekledi.

  • Böbrek Üstü Tümörü Belirtileri

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Mahmut Başoğlu, “Böbreküstü bezi adenomu hastalarda; yüksek tansiyon, pozisyon değişimi ile ani düşen tansiyon, nabız yüksekliği, göz bozuklukları, deride kıllanma artışı ve gebelerde olduğu gibi çatlaklar gelişmesi, gövdesel şişmanlık, erkeklerde memelerde büyüme gibi muayene bulguları olur” dedi.

    OMÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof Dr. Mahmut Başoğlu, sürrenal adenolar hakkında bilgi verdi. Prof Dr. Mahmut Başoğlu, “Adrenal bezler, her iki böbreğin üzerinde yerleşmiş üçgen biçiminde, sarı renkli organlardır. Vücut metabolizmasını, su ve tuz dengesini düzenlemelerinin yanı sıra farklı yapıda hormonlar salgılayarak strese cevap oluşturulmasında da rol oynarlar. Sürrenal veya adrenal adenomu, böbreküstü bezinden oluşan tümörlere verilen isimdir. Sıklıkla radyolojik tetkikler sırasında rastlantısal (insidentiloma) olarak tespit edilirler. Bu oluşumlar hormon salgılayanlar veya salgı yapmayanlar olarak ikiye ayrılırlar. Böbreküstü bezi adenomu, bilgisayarlı tomografi ve MRI ile yapılan karın taramalarında yüzde 1-10 sıklıkta rastlanırlar. Otopsi serilerinde adrenal adenomlar ortalama yüzde 3 oranında bildirilmektedir ve yaşla birlikte artış göstermektedir. Erkek ve kadında aynı oranda görülürler. Böbreküstü bezi adenomu, oluşumunda kalıtımın etkisinin sınırlı olduğu bilinmektedir” diye konuştu.

    “4 SANTİM ÜZERİNDEKİ BÜYÜKLÜKTEN SONRA KANSER RİSKİ BAŞLAR”

    Böbreküstü bezi adenomlarının yüzde 80’inin iyi huylu olduğunu belirten Başoğlu, “Böbreküstü bezi adenomları hormon salgılamazlar, bundan dolayı da belirti vermezler. Geriye kalan yüzde 20’si ise hormon salgılarlar. Kanser olma riskide bulunmaktadır. Hormon salgılayan sürrenal adenomların bir kısmına ‘Feokromasitoma’ adı verilir. Aralıklı ataklar şeklinde gelen çarpıntı, terleme, baş ağrısı ve karın ağrısı yakınmaları şeklinde belirtiler verirler. Kortizol salgılarlarsa‘Cushing sendromu’ adı verilen tablo ortaya çıkar. Bu durumda hastanın vücudu aşırı şişer, deride çatlaklar meydana gelir. Aldosteron salgılayan tümörlerde yüksek tansiyon ve potasyum düşüklüğü yaparlar. Erkeklik hormonu salgıladıklarında aşırı kıllanma görülebilir. Östrojen hormonu salgıladıklarında ise kadınlaşma belirtileri gösterirler. Kanser gelişirse zayıflama ve vücutta kıllanma artışı görülür. Böbreküstü bezi adenomu hastalarda yüksek tansiyon, pozisyon değişimi ile ani düşen tansiyon, nabız yüksekliği (taşikardi), göz bozuklukları (retinopati), deride kıllanma artışı ve gebelerde olduğu gibi çatlaklar gelişmesi, gövdesel şişmanlık (kol ve bacaklar ince kalırken gövdede yağlanma olması), erkeklerde memelerde büyüme (jinekomasti) gibi muayene bulguları olur. Böbreküstü bezi adenomu durumunda 4 santim üzerindeki büyüklükten sonra kanser riski başlar” dedi.

    “TEDAVİDE, LAPAROSKOPİK VEYA ROBOTİK CERRAHİ TERCİH EDİLMEKTEDİR”

    Tedavide ilk önceliğin böbreküstü bezinin hormonal yönden aktif olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Prof Dr. Mahmut Başoğlu, “Endokrinoloji Uzmanı tarafından kortizon testi araştırmaları, idrarda metanefrin kreatinin oranı, renin aldosteron oranı gibi araştırmalar yapılır. Sonuçlarda bozukluk belirlenmesi durumunda Endokrinoloji Uzmanı tarafından çeşitli ilaçlarla tedavileri düzenlenir ve daha sonra hasta ameliyat için cerraha gönderilir. Böbreküstü bezi adenomu tedavisinde günümüzde giderek artan sıklıkta laparoskopik veya robotik cerrahi ile ameliyat tercih edilmektedir. OMÜ Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Dalı’nda bu ameliyatlar üç veya dört delikten laparoskopik olarak güvenle yapılmaktadır. Laparoskopik ameliyatın avantajı ameliyat ağrının daha az olması, erken işe dönülmesi ve bir veya yarım santimlik deliklerden büyük ve kötü görünümlü kesi izleri olmadan ameliyatın güvenle yapılmasıdır” şeklinde konuştu.

  • Anne Adaylarına Böbrek Taşı Uyarısı

    Bulantı, ateş, karın ve bel ağrısı gibi belirtiler veren böbrek taşlarının erken doğuma sebep olabileceği bildirildi. Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Üroloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. İbrahim Duman, “Kötü sürprizlerle karşılaşmamak için anne adaylarının, hamilelik öncesinde taş kontrolü yaptırmalarını öneriyoruz” dedi.

    Her bin 500 gebeden 1’inin böbrek taşı problemi yaşadığının altını çizen Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Üroloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. İbrahim Duman, “Her yıl yaklaşık 10 kişiden 1’inde taş hastalığı oluşur. Hamilelikte de bu oranda bir değişiklik olmaz. Yani taş oluşma sebebi hamilelerde, hamile olmayanlarla aynıdır. Var olan taşlar gebelikte, idrar kanallarındaki gevşemeyle beraber daha sık olarak idrar kanalına düşerek ağrılı tabloların yaşanmasına neden olabilir. Bu nedenle böbrek taşları hamilelikten önce mutlaka değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı.

    “BELİRTİLER, YANILTICI OLABİLİR”

    Gebelikte taş tanısının, gebe olmayan hastalardaki kadar kolay olmadığına dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Duman, “Böbrek taşının klasik bulguları olan yan ağrısı, bulantı, kusma, sık idrar yapma hissi gebelerde taş hastalığı olmadan da görülürken, gebelerde büyüyen ana rahmine bağlı olarak taş ağrıları bel ve kasık gibi klasik konumlarından farklı noktalarda hissedilerek ağrının doktor tarafından yorumlanmasını güçleştirebilir. Tanısı atlanmış bir böbrek taşı gebelerde böbreklere zarar vermek dışında erken doğuma, izole yüksek tansiyona neden olabileceğinden, dikkatli olarak hastaların taş açısından değerlendirilmeleri önemlidir” dedi.

    TEK TARAFLI AĞRI VARSA DİKKAT!

    Gebelik döneminde taş olmasa bile böbreklerde belli bir miktar şişliğin doğal kabul edildiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Duman, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:

    “Bu şişlik sağ böbrekte yüzde 90 oranında görülürken sol böbrekte de yüzde 67 oranında şişliğe rastlanmaktadır. Böbreklerdeki şişlik, gebeliğin 6 ila 10. haftasında başlar ve doğumdan sonra 6. haftaya kadar şişlik sürebilir. Böbrekteki doğal kabul edilebilecek bu şişlik, böbrek taşının yolu tıkamasına bağlı olarak gelişen şişlikten farklı olarak genellikle ağrıya neden olmaz. Bu nedenle tek taraflı ağrıya neden olan böbrek şişlikleri taş şüphesi doğurmalıdır.”

    HAMİLELERE TOMOGRAFİ UYARISI

    Gebelik sırasında böbrek kan akımında yaklaşık yüzde 20 ile 25’lik bir artışın meydana geldiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Duman, “Böbrek kan akımındaki bu artış, beraberinde taş oluşumunu artıran maddelerin de idrarda daha yoğun şekilde bulunmasına yol açar. Taşların görüntülenmesinde günümüzde en etkili yöntem olan Bilgisayarlı Tomografi radyasyon içerdiğinden dolayı hamilelere yapılmamalıdır. Radyasyon içeren görüntüleme yöntemlerinin belli bir dozun üzerinde kullanılması anne karnındaki bebeğin bedensel ve zeka gelişimine olumsuz etki etmenin yanında kanser riskinin artmasına da neden olmaktadır” diye konuştu.

    “YÜZDE 70 İLA 80’İNDE BASİT ÖNLEMLERLE TAŞ DÜŞEBİLİR”

    Hamilelerde taşları tespit etmek için, görüntüleme oranı daha düşük ancak radyasyona maruz bırakmayan ultrasonografi yönteminin kullanılması gerektiğini sözlerine ekleyen Yrd. Doç. Dr. Duman, “Taş yakınması olan hamilelerin yüzde 70 ila 80’inde basit tedavi ve önlemlerle taşı düşürmesi mümkündür. Bu nedenle ağrı ve bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilebilen ve böbrek şişliği kritik düzeyde ilerlemeyen tüm gebeler takip edilmektedir. Genel durumu kötüleşen, ağrı ve bulantısı ağızdan alınan ilaçlarla kontrol edilemeyen hastalarda ise tedavi gerekmektedir” dedi.

    “LASTİK BİR BORUYLA, TEDAVİYİ ERTELEMEK MÜMKÜN”

    Tedavide temel amacın anne adayı ve bebeğin zarar görmeden idrar akımının tekrar sağlanması ve ağrıyla bulantının kontrol altına alınması olduğuna belirten Yrd. Doç. Dr. Duman, “Bu yönde ilk tedavi, çoğunlukla üreteral stent takılması olmuştur. Zorunlu hallerde lokal anesteziyle dahi yapılan bu işlemde, böbrekle idrar kesesi arasında taşla tıkanmış kanala taşın yanından geçecek şekilde lastik bir borunun takılmasıdır. Dışarıdan görülmeyen bu lastik boru, gebelik süresince hasta içinde kalmaktadır. Birçok gebede sıkıntıların gebelikten sonra yapılacak kesin tedaviye kadar ertelenmesini sağlamaktadır” diye konuştu.

    “LAZERLE TAŞ PARÇALANIYOR”

    Son dönemlerde teknolojinin ilerlemesi ve endoskopik aletler ve lazer teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak üreteroskopik tedavinin, gebelik döneminde daha sık sunulmasının gündeme geldiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Duman şöyle devam etti:

    “Başarısı yüzde 70 ila 100 arasında bildirilen bu yöntemde, ucunda ışık ve kamerası bulunan cihazlarla idrar deliğinden girilerek, idrar kanalı boyunca ilerlenmekte ve taşla karşılaşıldığında lazerle taş parçalanmaktadır.”

  • Kalp Damarını Tıkayan Böbrek Kanseri, Robotik Cerrahi İle Temizlendi

    Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Hastanesi’nde Türkiye’de daha önce yapılmamış bir robotik ameliyatla, 81 yaşındaki Mehmet Öztürk’ün kalp damarlarını tutan böbrek kanseri, üroloji uzmanı Doç. Dr. Murat Binbay ve ekibi tarafından başarıyla temizlendi.

    Trabzon’da yaşayan 81 yaşındaki Mehmet Öztürk ayaklarda şişlik ve nefes darlığı şikayeti ile doktora başvurdu. Yapılan tahlillerde hastanın sağ böbreğinde 10 santimetre boyutunda böbrek kanseri saptandı. İlginç olarak hastanın sağ böbreğindeki kanser, ana damarların içinden büyüyerek, kalbine kadar uzandı. Hasta, yaşından ve ameliyatın zorluğundan dolayı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği’ne başvurdu.

    Mehmet Öztürk, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Murat Binbay ve ekibi tarafından robotik cerrahi ile yapılan ameliyatta hastanın yapılan sağ böbreği alındı. Aynı zamanda kalbe giden ana damarların açılıp kanserli dokuların temizlendiği ameliyat toplam 3.5 saat sürdü. Ameliyatta hastaya kan verilme ihtiyacı olmazken, hasta ameliyattan 3 gün sonra evine gönderildi.

    “ROBOTİK CERRAHİ BÖBREK KANSERLERİNİN TEDAVİSİNDE ÖNEMLİ AVANTAJLAR SAĞLIYOR”

    Operasyonla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Murat Binbay, “Hastamız açık ameliyat olsaydı, göbekten meme çizgisine kadar oldukça büyük sayılabilecek bir kesi yapılacaktı. Ana damarlar açıldığından dolayı hastada ciddi bir kanama olması kaçınılmazdı. Bunun yerine, robotik cerrahi ile dört küçük delik dışında hastaya herhangi bir kesi yapılmadı. Ameliyatta kanama olmadı, hasta ameliyat sonrası herhangi bir ağrı yaşamadı. Robotik cerrahi böbrek kanserlerinin tedavisinde bize oldukça önemli avantajlar sağlıyor” dedi.

    Dünyada şu ana kadar sayılı birkaç merkezde, çok tecrübeli birkaç robotik cerrah tarafından yapılabilen bu ameliyat ile hastanın kanserli böbreği ve kalp damarlarına yayılmış olan kanserli dokular temizlenerek, hastaya daha konforlu bir hayat yaşam şansı sağlandı.

  • Türk Böbrek Vakfı Hekiminden Osmancık’ın Pirincine Şiirli Övgü

    Tüm dünyaya nam salan Osmancık’ın pirincine şiir yazıldı.

    Türk Böbrek Vakfı sorumlu hekimlerinden Dr. Osman Tuğlu, lezzeti, aroması ve kalitesiyle tüm dünyaya nam salan Osmancık’ın pirincine şiir yazdı. Aynı zamanda şair ve çevirmen olan Dr. Osman Tuğlu, 6 kıtadan oluşan şiirinde Osmancık’ta yetişen pirincin dünyaca takdir edildiğini edebi bir dille anlatırken, Kızılırmak’ı da cennetteki bir ırmağa benzetti. Şiirinde pirinci her bir tanesinin inci olduğunu anlatan Dr. Osman Tuğlu, Osmancık’ın pirincinin her bir haneye girdiğini ve yılın her günü yendiğini dile getirdi.

    Aslen Çankırı’nın Orta ilçesinden Dr. Tuğlu, ziraat mühendisi olan bir diyaliz hastasının çıkaracağı tarım dergisinde Osmancık pirincini konu edeceği yazıya destek amaçlı bir şiir istemesi üzerine kaleme aldığı şiiri ile ilgili olarak, “Osmancık pirincine şiir yazmam diyaliz hastası olan ziraat mühendisi bir hastamın kendisinin yayınladığı bir tarım içerikli dergisinde bu haftaki sayısında Osmancık pirincini konu edeceğini söyledi. Benim de şiirle uğraştığımı bildiği için ’Hocam Osmancık pirincine bir şiir yazar mısın?’ dedi. Bende sürekli yol üzerinden gelip geçerken Osmancık pirincinden yapılan pilavı özellikle tercih ederim. Osmancık pirincinin kalitesini ve lezzetini bizzat biliyorum. Bundan dolayı şiiri yazarken pek zorlanmadım. Osmancık pirincinin tercih edilmesinde katkımın olması beni çok memnun eder. Bu vesile ile gelip geçerken uğradığım Osmancık’ta beni ağırlayan Osmancıklı hemşerilerimize de teşekkür eder ve selamlarımı iletirim” dedi.

    Dr. Osman Tuğlu’nun şiir şöyle:

    Osmancığın Pirinci

    Tüm sofraların şahı

    Osmancığın pirinci

    Pirinç değil vallahi

    Her tanesi bir inci

    Ana yurdu suları

    O Cennet ül Firdevs’in

    Rab Kayırmış kulları

    Buyurmuş arza insin

    Cennetten inmiş Hind’e

    Milyonlar etmiş taktir

    Yayılmış Çin içinde

    Denmiş dünyada tektir

    Oradan inmiş güneye

    Geçmiş batıya ünü

    Girmiş her bir haneye

    Yenmiş yılın her günü

    Osmancığa gelince

    Bir tuhaf olmuş kalbi

    Bir hal gelmiş pirince

    Firdevs’e dönmüş gibi

    Yeniden bulmuş hayat

    Geri dönmüş sevinci

    Kazanmış yeni bir tat

    Osmancığın pirinci

    Osman TUĞLU