Etiket: böbrek

  • Kapalı yöntemle böbrek tümöründen kurtuldu

    Özel Ümit Hastanesi Üroloji Cerrahı Dr. Yurdaer Kaynak, yaptığı laparoskopik (kapalı) yöntem ameliyatı ile hastasının böbreğini ve böbrek kanalını çıkartarak, tümörü tamamen temizledi.

    Hasta Nevin Çoban’ın bir hafta önce nefrektomi (böbreğin alınması) yaptırmak üzere Özel Ümit Hastanesi’ne geldiğini anlatan Üroloji Doktoru Kaynak, süreci “Hastanın gerekli tetkikleri yapıldıktan sonra, hastanın sağ böbrek toplayıcısı isteminde büyük bir kitle olduğu ve böbreğin büyük bir kısmının çürümüş olduğunu tespit ettik. Kesin tanı koymak için, doku tanısı gerekiyordu; bu nedenle hastaya biyopsi yaptık, bu patolojiye gitti, sonuç olarak böbrekte; toplayıcı sistem tümörü olduğunu belirledik. Hastaya laparoskopik (Kapalı) yöntem ile radikal nefrektomi önerdik. Bu bıçaksız kapalı yöntem ile hastamızın sağ böbreğini ve böbrek kanalını ameliyatla çıkartarak, tümörü tamamen temizledik” diye özetledi.

    DAHA AZ AĞRI DAHA KISA SÜREDE İYİLEŞME

    Kapalı yöntemin hasta açısından önemli avantajları olduğunu belirten Dr. Kaynak, şunları kaydetti:

    “Bu yöntem ile yapılan ameliyatlar sonrasında hasta daha kısa sürede günlük yaşantısına dönüyor. Hasta daha az ağrı duyuyor, daha kozmetik sonuçlar alınıyor, hastanın kanama riski daha azalıyor, bu operasyonun bir diğer özelliği ise; kullanılan görüntüleme sistemi ile içeride 10 kata kadar büyütme sağlanıyor ve bu, cerraha büyük kolaylık sağlıyor, çünkü; hata payını düşürüyor. Açık cerrahilerde büyük bir kesi olur ve hastalarda en büyük ağrı oluşturan şey de cilt ve kas yarıklarıdır, kanama fazla olduğundan, cerrah müdahale ettiği alanı görmekte zorlanabiliyor. Kapalı ameliyatta ise; bu kesiler olmadığından hasta daha az ağrı duyar ve iyileşmesi de daha kısa sürer.”

    UZMANLIK VE TECRÜBE GEREKTİRİYOR

    Eskişehir’de 9 yıldır laparoskopik ameliyatlar yapan Dr. Kaynak, bunun eğitimi için önce Almanya’da, daha sonra da Fransa’da eğitim aldı. Uludağ Üniversitesi’nde yardımcı öğretim elemanı olarak laparoskopik cerrahi ve böbrek nakli konusunda 2 yıl çalışan Dr. Kaynak, kapalı yöntemin hasta açısından konforlu bir yöntem olduğunu belirtti. Dr. Yurdaer Kaynak, “10 kat büyütme altında sıfır hata ile çalışmak çok daha iyi bir yöntem diye düşünüyorum ve hasta için de daha az riskli ve iyileşme süresinin kısalığı ve sonrasında ameliyat izinin olmaması bakımında da çok daha konforlu. Ancak cerrah için çok uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir yöntem. Çünkü elleriniz vücudun içinde değil, anatomi bilmeniz gerekiyor, 2 ana damarın içinde çalışıyorsunuz, hata yapma şansınız yok” diye konuştu.

    3 SAAT SÜRDÜ

    Kapalı yöntem ameliyat ile Nevin Çoban’ın böbreğindeki toplayıcı sistem tümörünü temizlediklerini aktaran Özel Ümit Hastanesi Üroloji Cerrahı Dr.Yurdaer Kaynak, “Büyük bir ameliyattı ve 3 saat sürdü. Bunun sonrasında kesin tanıyı patoloji söyleyecek ve uygun tedavi yöntemini belirleyeceğiz. Ümit ediyorum ki; tümör böbrek ile sınırlıdır ve bu ameliyat kesin çözüm sağlar. Hasta kapalı ameliyat sonrası ikinci gününde kendini iyi hissediyor. Ancak bundan sonra hasta ömür boyu takip altında olmalı” ifadelerini kullandı.

  • Böbrek taşının önüne limonla geçin

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Fatih Çanaklı, limon, limonata, portakal gibi yiyecek ve içeceklerin böbrek taşı oluşumunu önlemeye birebir olduğunu söyledi.

    Böbrek taşı oluşumu ve önüne geçilebilmesi için yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Üroloji Uzmanı Dr. Fatih Çanaklı, Vücudun yeteri kadar sıvı almadığında, maddelerden zengin, suyu azaltılmış konsantre bir idrar ürettiğini belirtti.

    Günde 3 litre sıvı alınmasının önemine değinen Çanaklı, “İdrarın su gibi veya açık sarı renkte olması, sıvı alımının yeterli ölçüde olduğunu gösteriyor. Konsantre idrar içerisindeki taş yapıcı maddeler birleşerek kristal hale gelerek taş oluşumuna neden oluyor. Taşlar genellikle kalsiyum içerikli oluyor. Tuz alımı arttığında, böbrekler idrara daha fazla kalsiyum attıkları için taş oluşumu riski artıyor. Tuzlu kuruyemiş, salamura yiyecekler, pizza, hamburger gibi fast-foodürünleri, maden suyu ve soda, yüksek sodyum içeriklerinden dolayı böbrek taşı oluşumunda rol oynuyor. Araştırmalar, düzenli olarak fast-food tüketen çocuklarda böbrek taşı sorununun daha sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu nedenle bu besinlerden uzak durmak, yemekleri tuzsuz pişirmek, farklı lezzetler için çeşitli baharat, bitki ve sirke kullanmak gerekiyor” dedi.

    Ağırlıklı olarak et, balık, tavuk gibi proteini yüksek hayvansal besinler ile beslenmenin taş oluşumu için risk taşıdığını belirten Çanaklı, konuşmasının devamında şunları söyledi:

    “Bu besinler yüksek derecede oksalat ve kalsiyum içeriyor. İşlenmiş etlerde ise ciddi miktarda tuz bulunuyor. Özellikle ürik asit taşları oluşumunda rolü olan bu etlerin sürekli ve aşırı şekilde tüketilmemesi gerekiyor. Bunun yanı sıra gazlı içecekler de idrarın asidini artırarak taş oluşumuna destek oluyor. Taş oluşumunu önlemek için gazlı içeceklerden uzak durulması öneriliyor. Süt ve yoğurt yüksek derecede kalsiyum içerdiğinden dolayı tüketim miktarı önem taşıyor. Böbrek taşı oluşma riskini düşük tutmak için bu ürünlerin abartılı tüketiminden uzak durmak gerekiyor. Ne yazık ki oksalat zengini besinler listesinde sürekli tüketilen yiyecek ve içecekler yer alıyor. Bunlar arasında çay, kola, çilek, çikolata, ıspanak ve pırasa gibi sebzeler, fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler ve kakao bulunuyor. Bu besinleri sürekli tüketmek böbrek taşı oluşumunu tetikliyor. Tüketildiği zamanlarda yeterli sıvıyla desteklenmesi önem taşıyor.”

    Bol bol limon ve portakal tüketin

    Böbrek taşı oluşumunu önlemek için sitratın ideal bir madde olduğu söyleyen Çanaklı, “Limon ve portakal ailesi, idrarın asitliğini gideren sitrat maddesini yüksek ölçüde içeriyor. Sitrat maddesi potasyum ile birlikte ilaç olarak veriliyor. Çay, çorba gibi besinlere limon eklemenin, bol bol limonata içmenin taş oluşumunu önlemeye oldukça yarar sağladığını aktarıyor. Hayatının herhangi bir döneminde böbrek taşı düşüren kişilerde bu sağlık sorununun tekrar etme olasılığı yaklaşık yüzde 50 oranında seyrediyor. Alınan tüm önlemlere rağmen eğer kişide böbrek taşı oluşmuşsa, taşın yeri, boyutu, eşlik eden enfeksiyon olup olmaması gibi özellikler dikkate alınarak tedavi yöntemi belirleniyor. Böbrek taşını yok etmek için ilaç tedavisi, taş kırma veya lazer kullanılan kapalı ameliyat uygulanabiliyor” diye konuştu.

  • (Özel Haber) Türkiye’deki ilk böbrek nakillerinden biri ona yapıldı

    Türkiye’de ilk böbrek nakli gerçekleştirilen hastalardan biri olan Salih Hadidi, hayatına sağlıklı bir şekilde devam ediyor.

    Şanlıurfa’da yaşayan Salih Hadidi, yaklaşık 37 yıl önce rahatsızlanarak hastaneye gitti. Hastanede tedavi olan Hadidi, böbreklerinde sorun olduğu gerekçesiyle Ankara’ya sevk edildi. Burada bir dizi tahlil gerçekleştirilen Salih Hadidi’nin iki böbreğinin birden iflas ettiği anlaşıldı. Nakledilecek böbrek bulması için Şanlıurfa’ya gönderilen Hadidi, daha önce böyle bir nakil olayı duymadıkları için uzun süre durumu ailesine anlatamadı. Yaklaşık 15 gün Şanlıurfa’da kalan Hadidi, sağlık durumu kötüleşince konuyu ailesine açıkladı. İlk önce Adana’ya giden Hadidi, daha sonra ise aynı dönemde Türkiye’de ilk böbrek naklini gerçekleştiren ve Hacettepe’de doçent olan Mehmet Haberal’ın yanına gitti. Mehmet Haberal tarafından 3 ay boyunca tahlilleri yapılan Hadidi’ye abisi Ahmet Hadidi tarafından verilen böbrek nakledildi. Böbreği, başarılı bir ameliyatla Mehmet Haberal nakletti.

    “Türkiye’de ilk böbrek nakli yapılan insanlardan biriyim”

    Yaklaşık 37 yıl boyunca tek böbrekle yaşayan Salih Hadidi, Türkiye’de ilk böbrek nakli gerçekleştirilen hastalardan biri olduğunu ifade ederek, “Bu böbrek hastalığına 37 yıl önce ilk yakalandığımda Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinden Ankara’ya sevk ettiler. Ankara’ya hastaneye gittim, 5-10 gün yattım. Orada tahlillerin yapıldı. Bayan bir hemşire yanıma geldi ve durumu anlattı, ’Sana böbrek verilmesi gerekiyor, ailenden birinin sana böbrek vermesi gerekiyor’ dedi. O bana öyle söyleyince çok şaşırdım. Böbrek nakli, onunkini al, bana tak, böyle bir şeye inanmamız mümkün değildi. Duymadığımız bir şeydi. Türkiye’de de öyle bir şey hemen hemen hiç yoktu. Bana rapor verdiler, Ceylanpınar’a gittim. Orada 15 gün kaldım ama bu durumu kimseye açıklayamadım. En sonunda gidip aileme anlattım. Ağabeyim ve babam geldi, Ankara Dışkapı SSK hastanesine gittik. Doktorumuz bayandı. Babama, ’ Sen Salih’e böbreğini verecek misin?’ dedi. Rahmetli babam da ’Böbrek nedir, ben kellemi de veririm’ dedi. Doktor bizi kutladı. Başka yerlerden gelenlerin işin özünü öğrendiklerinde hastalarını bırakıp gittiğini söyledi. Daha sonra tahlillerimiz yapıldı. Adana’ya döndük. Orada bir doktor bizi, şimdi Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal o zamanlar Hacettepe’de doçentti, beni onun yanına gönderdi. Orada 3 ay makineye girdim. Daha sonra ise ağabeyim geldi, tahlillerimiz yapıldı. Dokularımız iyi tuttu Allah’a şükür. Naklimiz gerçekleşti. Şimdiye kadar böbrek nakli olduğum halde çiftçilik yaptım, ticaret yaptım. Halen uğraşmadığım iş yok. Hiçbir zaman ben böbrek hastasıyım demedim ama yeri geldiğinde ilaçlarımı da kullanıyordum, kendime de bakıyordum. Allah’a da tevekkül ediyordum. Öyle devam ediyor. Benim bir oğlum var. Bir tanesi 30 sene evvel trafik kazasında hayatını kaybetti. Diğeri 40 yaşlarında ve evli. Üç tane de torunum var. Allah’a çok çok şükür. Böbreği ağabeyim Ahmet Hadidi bana verdi. Ağabeyim ile aramızda 6 yıl fark var. O da şimdi sağlam ama yaşlandı artık. Türkiye’de ilk böbrek nakli yapılan insanlardan biriyim” dedi.

    “Bir daha olursa yine veririm”

    Oğluna bir böbreğini verdiği için Salih Hadidi gibi tek böbreğe sahip olan ve birlikte zaman geçiren Cemal Üşün ise, “Ben 2007 yılında çocuğuma böbreğimi verdim. Benim oğlum hastalandığında sigortasız olarak çalıştırılıyordu. Oğlumu sigortasız olarak çalıştıran da bizi dinliyorsa dinlesin. Ben kötü şartlar altında kalkıp tahlilimi yaptım. Çok şükür benim bütün tahlillerim tuttu. Antalya’ya gittik, orada kaldık. Çocuğuma böbreğimi verdim. Şu anda benim oğlum da çok sağlıklı. Allah’a binlerce şükürler olsun. Herkese ihtiyacı olan yakınına böbreğini vermesini tavsiye ediyorum. Benim oğlum 30 yaşındaydı ve iki böbreği birden iflas etti. Benim de sağlığım yerinde onun da yerinde. Evlendirdim ve iki tane de çocuğu var. Bir daha olursa yine veririm. Hatta gözümün birini de veririm. İnsan canından olana vermez mi?” şeklinde konuştu.

    Yaşları 70’i geçen iki arkadaş Balıklıgöl’de oturup zaman geçiriyor.

  • Polikistik Böbrek Hastalığına Yeni Umut

    Dünyada bazı ülkelerde uygulanan ve önümüzdeki dönemde ilk kez Türkiye’de hayata geçirilecek olan ilaç tedavisi, böbrek yetersizliğinin önde gelen nedenlerinden biri olan ve ülkemizde sayısı 75 bine yaklaşan polikistik böbrek hastalarına yeni bir umut oldu.

    Prof. Dr. Tevfik Ecder, bu ilacı kullanan hastalarda, polikistik hastalığının ilerlemesinin belirgin bir şekilde yavaşladığını belirterek “Belki hastalığın seyri durmuyor ama uzun bir şekilde böbrek fonksiyonlarıyla daha sağlıklı ve kaliteli bir şekilde yaşamını sürdürüyorlar” dedi.

    Dünyada en sık görülen, yaşamı tehdit edici kalıtsal hastalıklardan olan ve tedavi edilmediği takdirde erken dönemde böbrek yetersizliği ile birlikte diyaliz ve böbrek nakline ihtiyaç duyulan Polikistik böbrek hastalığının tedavisinde yeni bir ilaç tedavisi bulundu. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de ilk kez denenecek olan tedavi yöntemiyle, erken teşhis edilen hastalar uzun bir süre diyaliz ve böbrek nakline gerek olmaksızın daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olacak.

    Uygulanan yeni tedavi hakkında açıklama yapan Türk Nefroloji Derneği Kistik Böbrek Hastalıkları Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Tevfik Ecder, “Polikistik böbrek hastalığı kalıtsal bir hastalık olmakla birlikte en sık görülen böbrek hastalığıdır. Kronik böbrek yetersizliğinin 4’üncü sıklıktaki nedenidir. Şeker hastalığı, diyabet ve hipertansiyon ilk 3 sırayı oluşturuyor. Bu hastalıkta her iki böbrekte yıllar içinde kist gelişiyor. Bu kist şikayet, ağrı, kanama ve enfeksiyon yapabiliyor. Asıl daha önemlisi de yıllar içerisinde böbrek yetersizliğiyle sonuçlanabiliyor. Bu hastalıkta tansiyon yüksekliği olabiliyor ve tansiyon iyi bir şekilde tedavi edilebilirse hastalığın seyrini çok olumlu etkiliyor” dedi.

    Son yıllarda yapılan çalışma sonucunda bulunan ilacın polikistik böbrek hastalığı için etkili olduğunun görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Ecder, “Bu ilacı kullanan hastalarda, polikistik hastalığın ilerlemesi belirgin bir şekilde yavaşlıyor. Belki tamamen hastalığın seyrini durdurmuyor ama hastalarda daha uzun bir şekilde böbrek fonksiyonlarıyla daha sağlıklı ve kaliteli bir şekilde yaşamını sürdürüyorlar” ifadelerini kullandı.

    “ÖNÜMÜZDEKİ YIL İÇİNDE TÜRKİYE’DE ONAYLANMASINI BEKLİYORUZ”

    “Bu ilaçla ilgili aslında böbreklerde oluşan kistlerin mekanizmaları yıllar içinde öğrenildikten sonra bu mekanizmalara yönelik olabilecek bir etki olduğu anlaşıldı” diyen Prof. Dr. Ecder, bununla ilgili yapılan hayvan çalışmalarının çok iyi sonuç verdiğini söyledi. İlacın, hücre içi mekanizmalarla kistlerin büyümesini engellediğini anlatan Ecder, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Geçen yıllarda yapılan çalışmada belirgin bir şekilde böbreklerin büyümesini azalttı. Hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı için dünyanın birçok ülkesinde onaylandı. Şu an Japonya da 1 yılı aşkın süredir hastalar bu ilacı kullanmakta. Kanada’da kullanılıyor, Avrupa’da da onaylandı. Önümüzdeki yıl içinde Türkiye’de onaylanmasını bekliyoruz.”

    “BÖBREK HASTALIĞININ YAVAŞLADIĞI GÖRÜLÜNCE HASTALAR İÇİN BÜYÜK MORAL OLDU”

    Prof. Dr. Tevfik Ecder konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Hastalarda bu ilaç uygulandığında uzun süreli takiplerde hastaların böbrek fonksiyonlarını koruduğu görüldü. Etki olarak hastalarda çoğu kez idrar miktarında artış oluyor. Çoğu kez hasta bunu çok ciddi boyutta artış olsa da tolere edebiliyor. Onun dışında hastalık bu ilaçla ilgili çok güvenli, uzun dönem takiplerde herhangi bir problem oluşturmadan bir hap şeklinde kullanıyorlar. Böbrek hastalığının yavaşladığı görülünce bu hastalar için çok büyük bir moral oldu, dünyada da giderek artıyor. Tabi biz bu hastalıkla ilgili farkındalık artsın istiyoruz. Çünkü yıllarca hiçbir şikayet vermeden seyredebiliyor ve hasta farkında olmadan bu hastalıkla ilgili çok ileri aşamalarda şikayet olunca fark edilebiliyor. Özellikle ailesinde polikistik böbrek hastalığı rahatsızlığı olan kişilerin kendilerini araştırması şart. Teşhisi çok kolay, idrar ve kan tahlilleri zaten check-up ile yapılıyor. Böbrek ultra sonunda zaten kistler görülüyor ve teşhisi koyulabiliyor.

  • Direkteki Satılık Böbrek İlanı Şaşırttı

    Edirne’de cadde ve sokakların duvar ve aydınlatma direklerindeki el yazısıyla küçük bir kağıda yazılan satılık böbrek ilanı şaşırttı.

    Kağıdın alt kısmında telefon numarasının yer aldığı satılık böbrek ilanı, görenleri ‘Bu kadarına da pes’ dedirtiyor. Satılık böbrek ilanında, “Diyalize bağlı böbrek hastalara, böbreğe ihtiyacı olanlar, oturup konuşulup, anlaşılıp uygun fiyatla veririm ilgilenenlere saygıyla duyurulur” ifadeleri yer alıyor.