Etiket: Bizzat

  • (Özel Haber) Ekipler yola çıktı, 599 bin aracı bizzat denetledi

    Kural tanımayan sürücüler yolları kan gölüne çevirirken, kazalarda emniyet kemeri takmamak da can kaybını artırıyor. Trafik ekipleri 71 ilde 599 bin 433 aracı denetledi. Yapılan araştırmaya göre, sürücülerin yarısının emniyet kemeri takmadığı ortaya çıktı. En çok Hataylı sürücüler emniyet kemerine hassasiyet gösterirken, en az Erzurumlu sürücüler kemer takıyor.

    Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Psikoloji Bölümü Güvenlik Araştırma Birimi ile ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmayla emniyet kemeri takma oranlarını gözler önüne serdi. Türkiye genelinde 71 ilde 355 bin 432’si şehir içinde olmak üzere toplamda 599 bin 433 aracı günün belirlenen saatlerinde denetleyen trafik ekipleri acı gerçeği gün yüzüne çıkardı. Araştırma sonuçlarına göre, sürücülerin yüzde 50.1’i ile ön koltuk yolcularının ise yüzde 40.6’si emniye kemeri takıyor. Hataylı sürücüler yüzde 73’le listenin zirvesine çıkarken Erzurumlu sürücüler ise yüzde 21.8’lik kemer takma oranıyla listenin sonunda yer aldı.

    Emniyet Genel Müdürlüğü öncülüğünde 71 il emniyet müdürlüğü personelinin fedakarca gerçekleştirdiği gözlem faaliyetlerine dayanan, ’Sürücü ve ön koltuk yolcularının emniyet kemeri kullanımı’ adlı takip çalışmasına ODTÜ akedemisyenleri de destek verdi. 2016 yılı rakamlarını kapsayan araştırma için öncelikle 71 ilde emniyet kemeri sayım noktaları, günleri ve şekilleri belirlendi.

    Hafta içi 1 gün, hafta sonu 1 gün olmak üzere günde 6 saatten 2 gün ve 12 saat olarak dört etapta gerçekleştirilen çalışma; 08.00-09.30, 10.00-11.30, 13.00-14.30 ve 15.00-16.30 saatleri arasında yapıldı. Emniyet kemeri takma oranlarının net olarak anlaşılması için Pazartesi ve Cuma günleri, bayramlar ve maç günleri gibi normal trafik akışını etkileyecek herhangi bir durumda sayım yapılmadı. Sayım noktalarının tümünde eş zamanlı gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları emniyet kemeri takma oranlarını gözler önüne serdi.

    Şehir dışında daha çok takılıyor

    Araştırma sonucuna göre; ülke genelinde sürücülerin yüzde 50,1’i, ön koltuk yolcularının ise yüzde 40,6’sı emniyet kemeri kullanıyor. Şehir içinde bu oranlar sırasıyla yüzde 42,4 ve yüzde 31 olarak tespit edildi. Aynı oranların şehir dışında sırasıyla yüzde 61,5 ve yüzde 52,2 olduğu belirlendi. Sonuçlara göre; Türkiye’de emniyet kemeri takma oranı 2013 yılına göre yüzde 6.5 civarında artış gösterdi. Şehir içinde sürücülerin emniyet kemeri kullanım oranları; binek araçlarda yüzde 48,8, taksilerde yüzde 29,9, minibüslerde yüzde 31,7, kamyonlarda yüzde 23,5 ve otobüslerde yüzde 19,4 olarak ölçüldü. Şehir dışında yolculuk yapan binek araç sürücülerinin yüzde 72.9’u kemer takıyor. Bu oran taksilerde 70,1, minibüslerde 52,7, kamyonlarda 29,1 ve otobüslerde 54,8 olarak belirlendi.

    Kamyon şoförleri kemer takmıyor

    Araç tipine göre; Türkiye genelinde sürücülerin emniyet kemeri kullanım oranlarında ise ilginç detaylar bulunuyor. Binek araçlarda sürücülerin yüzde 57,9’u, taksilerde yüzde 41,7, minibüslerde yüzde 39,3 olan kemer takma oranı kamyonlarda yüzde 27,2 olarak kayıtlara geçti. Otobüs şoförlerinin ise yüzde 34,3’ü kemer takarken binek araçlarda ön koltuk yolcuların yüzde 48.8’i kemer takıyor.

    Hafta sonu ve sabah saatlerinde daha çok takılıyor

    Türkiye genelinde; hafta içinde sürücülerin yüzde 50,1’i ve hafta sonunda sürücülerin yüzde 50,2’si kemer kullanıyor. Gün içerisindeki saatlere göre; sürücülerin emniyet kemeri kullanım oranlarının saat 08.00-09.30 arasında yüzde 50,3, 10.00-11.30 arasında yüzde 50,1, 13.00-14.30 arasında yüzde 49,9 ve 15.00-16.30 arasında yüzde 50,2’si kemer kullanıyor. Araştırmanın sonuç bölümünde ” Türkiye genelinde, şehir içi ve şehir dışı yollarda emniyet kemeri kullanım oranları bazı dalgalanmalar gösterse de, zamana (hafta içi/hafta sonu; gün içerisindeki zaman etapları) göre çok anlamlı bir farklılaşma göstermediği de belirtilebilir.” ifadeleri yer aldı.

    En çok Hataylı sürücüler takıyor

    Tam 600 bin aracın denetlendiği çalışmada en çok emniyet kemerini kullanan sürücüler Akdeniz ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde yaşayanların olduğu ortaya çıktı. Bursa’da sürücülerin yüzde 43.7’si kemer takarken ön koltuk yolcularında bu oran yüzde 34.6 olarak kayıtlara geçti. İstanbullu sürücülerin ise yüzde yüzde 43.6’sı, ön koltuk yolcularının ise yüzde 34.9’u emniyet kemerini takmayı tercih ediyor. Türkiye’nin en çok kemer takan sürücüleri ise Hatay’dan çıktı. Hataylı sürücülerin yüzde 73.1’i kemer takarken şehirdeki ön koltuk yolcuların da yüzde 75.2’si kemer takıyor. 71 ilde belirlenen noktalarda yapılan araştırma sonucuna göre; en az kemer takma oranı Erzurum’da belirlendi. Şehirdeki sürücülerin yüzde 21.8’i kemer kullanırken kentteki ön koltukta oturanların sadece yüzde 14.3’ü emniyet kemeri takarak yolculuk yapıyor. Yapılan denetimlerde emniyet kemeri takmayan sürücülere 95 lira para cezası kesiliyor.

  • Yrd. Doç. Dr. Erenel: “Cemaatçi çetelerin askeri okullarda öğrencilere eziyetlerine bizzat şahit oldum”

    Kuleli Askeri Lisesi’nde 2003-2005 yıllarında komutanlık yapan İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü ve İş Sağlığı ve Güvenliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, cemaatçi çetelerin askeri okullarda öğrencilere eziyetlerine bizzat şahit olduğunu söyledi.

    Türkiye’nin başına geleni ’felaket’ olarak nitelendiren Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, askeri liselerin bir değer olduğunu ve eğitim-öğretime devam etmesi gerektiğini dile getirdi. Askeri liselerin TSK’nin kültürüne önemli katkı sağlayan çok değerli yapılar olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Erenel, “Kol kesildiği zaman yerine yenisini takması güç olur. Bana sanki kolumuzu kesiyoruz gibi geliyor. Bu okullarda bir süre eğitim ve öğretimi durdurabiliriz ama kapatmamalıyız. Askeri liseler TSK’nin kültürüne önemli katkı sağlayan çok değerli yapılardır” dedi.

    “Askeri liseler tarihinde çok önemli insanları mezun etmiştir”

    “Orada yetişen öğrenciler bu ülke için güneydoğuda kanlarını döküyorlar” diyen Yrd. Doç. Dr. Erenel, “Bu durum askeri liselerin mezunları içinde büyük bir moral bozukluğu. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın bir kez daha düşünüp, mutlaka daha iyi değerlendireceklerini düşünüyorum. Kuleli Askeri Lisesi’nin tarihine baktığımız zaman Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın orada şiirlerini görürsünüz, Aziz Nesin, Alpaslan Türkeş, Cahit Sıtkı Tarancı oranın mezunudur. Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek Deniz Lisesi mezunudur. Askeri Liseler verdiği eğitim ile Türkiye’nin uluslararası alanda başarı ile temsil etmişler, TÜBİTAK dahil birçok bilimsel ödülleri kazanmışlardır. Bu okullar Türkiye’ye çok sayıda sporcu yetiştirmiştir. Askeri okullarda öğrenciler araştırmaya sevk edilir ve bu bilinç kazandırılır. Bence bizim tam tersine Türkiye’de bu okullara benzer okulları artırmamız lazım” açıklamalarında bulundu.

    “Öğrenciler nasıl kandırıldıklarını ağlayarak anlattı”

    Görev yaptığı döneme ilişkin yaşadıklarını da anlatan Yrd. Doç. Dr. Erenel, “FETÖ terör örgütünün askeri liselere yerleştirdiği çok sayıda öğrenci yanıma ağlayarak gelip nasıl kandırıldıklarını anlattı. Biz bu öğrencileri maalesef okuldan uzaklaştırmak zorunda kaldık. Gelen çocukların hemen hemen hepsi fakir ailelerin çocuklarıydı ve dershanelerde iyi sonuçlar elde etmişlerdi. İyi dereceleri olan çocukların yanına yaklaşıp seni iyi bir dershaneye gönderirsek sen iyi bir yeri kazanırsın demişler, öğrencilerden bir tanesi bana ‘hiçbir şekilde kafamda asker olmak yoktu’ dedi. Öğrencilerin dershane ücretlerini karşılamışlar. Yine öğrencilerin anlattığına göre kendilerine ait dershanelere yazdırmışlar. Öğrencilerden bir diğeri ‘Bir ay gittim geldim, sonra yanıma gelip seni bir yere götüreceğim gelir misin?’ dediklerini ardından öğrenciyi Ankara’da ışık evlerinden birine götürdüklerini söyledi.‘Önce baktım herkes kitap okuyor bana birkaç gün etrafı seyretmemi söyledi’ diyen öğrenci,‘Birkaç gün geçtikten sonra bana FETÖ terör örgütü liderinin kitaplarını vermeye başladılar’ dedi. Bu öğrencilerin ailelerine de o günlerde gıda ve para yardımlarında bulunmuşlar” dedi.

    “Mülakat yaparken cemaatin gönderdiği çocukları liseye almıyorduk”

    “Sonuç olarak bu çocuklara başarılı oldukları için ’sizi asker yapacağız’ demişler, çocuklar istemediklerini söyledikleri halde zorla bu okullara yerleştirmişler” diyen Erenel, “Mülakatlar yapıp, öğrencinin hangi dershaneye gittiğine kadar inceliyorduk. Öğrenciler bir ve ikinci sınıfı terör örgütünün okullarında okuyor, ikinci sınıftan ayrılarak devlet lisesine geçiyorlar. Amaç takip edilmeyi zorlaştırmakmış. Biz de tabi, öğrencilerin hangi okuldan geldiğini takip edip mülakat sırasında askeri liseye girmelerini engelliyorduk. Bunda da çok başarılı sonuçlar elde ettiğimizi düşünüyorum. Şuan TSK’dan atılanlara baktığımızda da benim o dönem içerisinde yetiştirdiğim öğrencilerimden hemen hemen hiç birisinin olmadığını görüyorum. Elbette karışmış olanlar, kontrolümüzden çıkmış olanlar vardır” diye konuştu.

    “Öğrenciler, askeri liselere ÖSYM sınavıyla giriyor, dersleri Milli Eğitim belirliyor”

    Askeri liseler hakkında toplumun çok yanlış bilgilendirildiğini savunan Yrd. Doç. Dr. Erenel, sözlerine şöyle devam etti:

    “Kuleli Askeri Lisesine öğrenciler bu lisenin yaptığı sınavla alınmıyor. Normal liselere yapılan sınavlarla öğrenci alınıyor. Orada yapılanlar mülakattır evet orada elenmemiş olabilirler, beden eğitimi yapılıyor orada aynı hassasiyet gösterilmemiş olabilir. Buna katılıyorum. Aynı şekilde Kara Harp Okulunda yanlış bir kanaat var. Bu okul yeni ÖSYM ile öğrenci almıyor uzun yıllardır ÖSYM ile öğrenci alıyor. Ben 1976 yılında kara harp okuluna girdim, o zamanki ÖSYM sonuçlarına göre girdim. Ayrıca askeri liselerimiz kendi başına buyruk bir program uygulamıyor. Bunların kuruluş mevzuatında belirtilmiş, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı yabancı dil ağırlıklı fen programı uyguluyorlar. İstanbul’daki anadolu liselerinden farkı 6-7 saat İngilizce dersinin ağırlıklı olarak okutulması, beden eğitiminin iki veya üç saat daha fazla olması, haftada bir gün de askerlikle ilgili bir saat süren esas duruş, rahat nedir gibi eğitim verilir, haftada bir gün askeri eğitim elbisesi giydirilir ve tekrar çıkartılır. Bu tamamen askerlik mesleğinin benimsemelerine yönelik bir konudur. Ben iki yıl okul komutanlığı yaptım üç binin üzerinde mezun ettiğim öğrenci vardır, hiçbir şekilde okul içerisinde veya çeşitli yerlerde devlete, cumhuriyete ve hükümete karşı söylemin olduğunu kimse söyleyemez. Öyle bir söylemi mümkün değil kimse öğrencilere aşılayamaz. Kuleli Askeri Lisede oruç tutan öğrencilere ben dahil bu imkanı sağlardık, sahur yemeğini çıkartırdık. Akşam yemeğini onlarla birlikte yerdik. Namaz kılmak isteyen öğrenci Kuleli’nin önünde tarihi bir cami vardı giderdi izin verirdik.”

    “Tarihinde ilk kez Kuleli Askeri Lisesi eğitime ara veriyor”

    Askeri liselerde okuyan yabancı öğrencilere de dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Erenel, “Her dönem 150-200 tane yabancı öğrencimiz vardı. Azerbaycan’dan, Kırgızistan’dan, Bosna Hersek ten, Arnavutluk’tan bu öğrenciler aynı zamanda Türkiye’nin oradaki temsilcileriydi. Biz bu okulları kapatarak temsilci yetiştirme imkanımızı da öteliyoruz. Bu kararın bir kez daha düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. En azından 3-4 yıl ara verilebilir, hükümetimiz ülke güvenliği için tedbir almakta elbette haklıdır. Ama bir şey yaparken bir daha geri dönülmemesi gereken bir hareket olarak düşünülmemelidir. Kuleli Askeri lisesinden içeri girdiğinizde duvarlarında yer kalmamıştır şehit olanların adının yazıldığından dolayı. 1. Dünya Savaşı öncesinde İngilizler İstanbul’u işgal ettiğinde bile Kuleli Askeri Lisesi kapatılmamıştır. Tarihinde ilk kez Kuleli Askeri Lisesi eğitime ara veriyor. Fevzi Çakmak’ın, Kazım Karabekir’in yetiştiği okuldur burası” dedi.

    “Bu çetenin öğrencilere yaptığı eziyetlere bizzat şahit oldum”

    Görev yaptığı dönemde şahit olduğu olayları da anlatan Erenel, sözlerine şöyle devam etti:

    “Vatana ihanet edenler bu grupların içerisinde parmakla sayılacak kadar az çıkmıştır. Öğrenciler içerisinde hiçbir zaman siyasi tartışma olmamıştır. Bütün resimlerde birlik ve beraberlik vardır. Şuan basına yansıyan öğrencilere eziyet eden bu çetenin yaptıklarına bizzat şahit oldum. Öğrenciler Harp Okuluna geçtikten sonra benim mezun öğrencilerim yanıma geliyor ’komutanım bize çok eziyet ediyorlar, yerlerde süründürüyorlar’ dedi. Ben bir rapor hazırladım, Ankara’da Harp Okulu Alay Komutanına konuyu anlattım. O da ’bu öğrenciler başarısız oluyor, çok büyütüyorlar’ dedi. Sonra harp okulunda okuyan bir öğrencimin velisi geldi, çocukları çok başarılıydı. Şuanda Hakkari’de Jandarma Bölük Komutanı olarak görev yapıyor. Çocuk bir geldi gözleri perişan olmuş, dersleri çok iyi olmasına rağmen yoğun bir baskı var ’seni buradan atacağız’ diye. Ben o tarihte General rütbesiyle harp okuluna girip öğrenciyle orada görüşemedim. İlgili birimlere bildirdim, oradaki revirle görüşerek öğrenciyi GATA’ ya sevk etmesini sağladım. GATA’ ya gittim oradaki doktor devre arkadaşımdı, onun bölümüne yatırtıp başında ben durdum. O çocuğu takip ederek mezun ettim, ailesiyle hala görüşüyoruz. Bunu gibi birçok öğrenci var. Bu çetenin yerleştirdiği terörist kılıklı subaylar tarafından yapılmış bilinçli bir yıldırma hareketidir bu. Bunlar önlenebilirdi, benim raporlarım var. Bunların hepsi üst makamlara iletilmiştir. Biz burada bir avuç vatan hainine kızarak kendi gayretleriyle bir yerlere gelmiş pırıl pırıl insanları da mağdur etmemeliyiz.”

  • Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş TBMM’de Gündeme Gelen Tutuklu Gazeteciyle Bizzat İlgilendi

    Anadolu Ajansı’nın haber ve fotoğraflarını kaynak göstermeden izinsiz kullanan Gazeteci Yaşar Oflaz, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un girişimleriyle 8 ay sonra özgürlüğüne kavuştu.

    Afyonkarahisar’da yerel yayın yapan bir gazetenin yazı işleri müdürü olan Yaşar Oflaz, Anadolu Ajansı’nın (AA) haber ve fotoğraflarını kaynak göstermeden izinsiz kullandığı için adli para cezasına çarptırıldı. Oflaz, Afyonkarahisar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği adli para cezasının ödenmemesi üzerine tutuklanarak cezaevine gönderildi. Konu kısa bir süre önce Afyonkarahisarlı gazeteciler tarafından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a iletildi. Konuya ilişkin danışmanlarından detaylı bilgi alan Kurtulmuş, tutuklu gazetecinin özgürlüğüne kavuşması için gerekli işlemlerin yapılması talimatını verdi. Gazetenin adli para cezasının ödenmesinin ardından gazeteci Oflaz, Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’un girişimleriyle 8 ay sonra tahliye edildi.

    Gazeteci Yaşar Oflaz’ın durumu, CHP İzmir Milletvekili Atilla Sertel tarafından Meclis Genel Kurulu’nda gündeme getirilmişti.

  • Üzülmez Çalışmaları Bizzat Takip Ediyor

    Kartepe Belediye Başkanı Hüseyin Üzülmez, ilçedeki alt ve üst yapı düzenlemelerini de yakından bizzat takip ediyor.

    Kartepe Belediyesi mahalle statüsüne kavuşan köy yollarında alt yapı çalışmaları sonrası bozulan güzergahlarda üst yapı düzenlemelerini aralıksız sürüyor. Kartepe Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı ekipler Şirinsulhiye, Balaban ve Nusretiye Mahalleleri’nde kanalizasyon çalışması biten güzergahlarda bozulan satıhları tek tek elden geçirdi. Başkan Üzülmez de arazide devam eden düzenlemeleri yerinde denetledi ve çalışmalarda gelinen son noktayı yerinde değerlendirdi.

    Kartepe Belediye Başkanı Hüseyin Üzülmez, ilçe genelinde alt ve üst yapı hizmetlerinin eksiksiz gerçekleşmesi için sahadaki çalışmalarının sert ve yağışlı kış günleri öncesi aralıksız sürdüğünü belirtti. Başkan Üzülmez, “Belediyemizin yaptığı hizmet halkımızın huzur ve refahını artırmak içindir” dedi.