Etiket: Bitmiyor

  • Fındığın derdi bitmiyor

    Dünyanın fındık ihtiyacının yüzde 75 gibi bir oranını sağlayan Türkiye’de fındığın derdi bitmek bilmiyor.

    Fındık fiyatlarının tartışıldığı 2016 yılı ve fındığın sadece 50 kuruşluk zamla başladığı 2017 yılının bu ilk günlerinde fındık şimdide kabuğu ile gündeme geldi.

    Giresun Ziraat Odası Başkanı Nurittin Karan, fındık kabuğu ile ilgi yaptığı açıklamada sınır kapılarından fındık kabuğu ithalatının yasaklanması gerektiğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde bakanlar kurulu kararıyla sınır kapılarından fındık ithalatının yasaklandığını hatırlatan Karan, aynı kararın fındık kabuğu içinde uygulanmasını gerektiğini ifade etti.

    “Fındık kabuğunun ithalatını doğru bulmuyoruz”

    Dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini elinde bulunduran Türkiye’nin fındık kabuğu ithal etmesine bir anlam veremediklerini belirten Karan, “Öncelikle şunu merak ediyoruz, ülkemizde fındık kabuğuna çok büyük talep mi var ki, dışarıdan ithalat gerçekleştiriyoruz? Bölgemizi ve ilimizi baz alacak olursak fındık kırma fabrikalarından çıkan kabuk miktarı ihtiyacı karşılıyor ve hatta başka illerde gönderiliyor. Fındık kabuğu daha çok fırınlar tarafından tercih ediliyor ve evlerde soba tutuşturmak için kullanılıyor. Bizim bildiğimiz kadarıyla büyük oranda talep gören bir yakacak değil. Bu nedenle ithalatını da doğru bulmuyoruz” dedi.

    “Fındık kabuğu ithalatı suistimal edilebilir”

    Fındık kabuğu ithalatının art niyet doğurabileceğine vurgu yapan Karan, “Sınır kapılarından fındık kabuğu ithalatı suistimal edilmeden bir an önce yasaklanmalıdır. Hiç kimseyi suçlamak ve töhmet altında bırak istemeyiz ama fındık o kadar değerli bir tarım ürünü ki, dolaylı yoldan Türk fındık üreticisinin hakkını gasp etmek isteyenler çıkabilir. Bunların önüne geçebilmek için nasıl sınır kapılarından fındık ithalatı yasaklandıysa fındık kabuğu ithalatı da yasaklanmalıdır” diye konuştu.

    İthalatı serbest olduğu için zaman zaman Azerbaycan ve Gürcistan’dan Türkiye’ye fındık kabuğu sokulduğu yönünde bilgiler aldıklarını ifade eden Karan, “fındık kabuğu ithalatının Azerbaycan ve Gürcistan fındığına sahip çıkmak anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

  • Evde yapılan yoğurdun faydaları saymakla bitmiyor

    Yoğurdun düzenli olarak tüketildiğinde bağışıklık sistemini güçlendirdiğini belirten uzmanlar, özellikle günlük süt ile evde mayalanan yoğurdun probiyotik içeriğinin arttığını söyledi.

    Yoğurdun kalsiyumun başlıca kaynaklarından biri olduğunu belirten uzmanlar, diğer faydalarından pek çok kişinin ise bilgisi olmadığına dikkat çekti. Her gün düzenli olarak tüketildiğinde bağışıklığı güçlendirmesinden bağırsak sağlığını korumasına, yağ yakımını hızlandırmasından tatlı krizini önlemesine dek vücuda çok önemli faydaları olduğunu ifade eden Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, yoğurdun sadece kalsiyum kaynağı olmasıyla değil, içerdiği protein ve yararlı bakteriler ile de sofraların baş tacı olmayı hak ettiğini belirtti. Öçal, “Özellikle günlük süt ile evde mayalanan yoğurdun probiyotik içeriği artıyor ve bağırsaklar için daha da faydalı bir hal alıyor. Yetişkinler günde bir kase, çocukların da en azından günde 6 yemek kaşığı ev yoğurdu tüketmeleri gerekir. Evde yapılan doğal yoğurtlar, hazır yoğurtlara göre daha yüksek miktarda probiyotik içeriyor. Bu bağırsak dostu bakteriler ise, bağırsak duvarında bulunan ve besin emilimini sağlayan villusların yapısını koruyarak bağırsak hareketlerini düzenliyor. Bu sayede kabızlık, ishal, hazımsızlık gibi sıkıntıların da önüne geçiyor” dedi.

    Yoğurdun içerdiği kalsiyum sayesinde özellikle karın bölgesinde oluşan yağlanmanın azaltılmasında etkili olduğunu da belirten Öçal, “Yapılan çalışmalar diyetlerinde yoğurt tüketenlerin, tüketmeyenlere oranla kilo kaybının daha fazla olduğunu gösteriyor. Amerikan Kalp Vakfı’nın yaptığı ve 15 yıl süren bir çalışmada, düzenli yoğurt tüketmenin yüksek tansiyon riskini azalttığı ve her gün bir kase yoğurt tüketen kişilerin büyük tansiyonlarının normal değerlerde olduğu ortaya konuluyor. Yoğurdun sağladığı bu etkinin, içerdiği yararlı bakteriler sayesinde olduğu düşünülüyor. Yoğurt, bağışıklık sistemini destekleyen, hastalık ve enfeksiyon gibi durumlarla savaşan T hücrelerinin aktivasyonunu artırıyor ve daha güçlü hale getiriyor. Bağırsak sağlığı için önemli dost bakteriler sayesinde de bağışıklığı destekleyerek vücudu enfeksiyona karşı dirençli hale getiriyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendiren immunoglobulin A’dan da zengin bir besin” diye konuştu.

    Özellikle kaymaksız olarak tüketilen ev yoğurdu kolesterolün düşürülmesine destek olduğunu ifade eden Öçal, “Bu etkisini bağırsak villuslarının sağlığını sürdürmesini sağlayan yararlı bakteriler sayesinde yapıyor. Bağırsaklarda oluşan emilim bozukluklarını önleyerek, fazla yağın dışkı ile vücuttan atılmasını sağlıyor ve bu şekilde kolesterol seviyelerinin yükselmesini önlüyor. Bilimsel çalışmalar yoğurdun, içerdiği yararlı bakteriler sayesinde ciltte oluşan sivilce ve kızarıklıklara iyi geldiğini gösteriyor. Probiyotik bakteriler sayesinde aynı zamanda kadınlarda sıklıkla karşılaşılan vajinal mantar enfeksiyonlarına karşı da koruyucu rol oynuyor. Yoğurt içerdiği protein sayesinde özellikle egzersiz sonrası yıpranan kasların onarılmasında görev alıyor. Protein dokuların gelişmesi ve onarılmasını sağlayan temel besin öğesidir. Doğru protein kaynakları tüketerek de kas gelişimi ve yıpranan kasların onarımını sağlamak mümkün. Bu protein kaynaklarının başlıcalarından biri de süt ve süt ürünleri” şeklinde konuştu.

    Tatlı krizlerini de önlüyor

    Bir kase yoğurt tüketerek tatlı isteğinin önlenebileceğini de ifade eden Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, “Bir kase yoğurt protein, karbonhidrat ve yağ miktarını dengeli bir şekilde içerdiği için kan şekerinin dengelenmesini sağlıyor. Sağlıklı beslenmenin temel taşlarından biri de kan şekerinin dengeli olmasını sağlamaktır. Üstelik kan şekeriniz ne kadar dengeli olursa abur-cubur ve tatlı istekleriniz de o kadar az olacaktır. Özellikle canınız tatlı istediğinde ise ev yapımı meyveli yoğurt yaparak ya da meyve ve yoğurdu blenderdan geçirdikten sonra dondurarak son derece sağlıklı tatlılar elde edebilirsiniz” dedi.

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Melis Torluoğlu ise “İçerdiği kalsiyum sayesinde çocuklarda diş ve kemik oluşumunu destekleyen yoğurt, yetişkinlerde de özellikle yaşın ilerlemesiyle beraber oluşan osteoporoz, kemik yoğunluğunda azalma gibi hastalıkların önüne geçiyor. Bu yüzden her gün üç porsiyon süt ve süt ürünü tüketilmesi ihmal edilmemeli” diye konuştu.

  • Ev yoğurdunun faydaları bitmiyor

    Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, “Yoğurdun sadece kalsiyum kaynağı olmasıyla değil, içerdiği protein ve yararlı bakteriler ile de sofraların baş tacı olmayı hak etmektedir” dedi.

    Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Öçal, yoğurdun kalsiyumun başlıca kaynaklarından olduğunun bilindiğini, fakat diğer faydalarından pek çok kişinin haberi olmadığını ifade ederek, “Oysa her gün düzenli olarak tüketildiğinde bağışıklığı güçlendirmesinden bağırsak sağlığını korumasına, yağ yakımını hızlandırmasından tatlı krizini önlemesine dek vücudumuz için çok önemli faydaları var. Yoğurdun sadece kalsiyum kaynağı olmasıyla değil, içerdiği protein ve yararlı bakteriler ile de sofraların baş tacı olmayı hak etmektedir. Özellikle günlük süt ile evde mayalanan yoğurdun probiyotik içeriği artıyor ve bağırsaklar için daha da faydalı bir hal alıyor” dedi.

    Yetişkinlerin günde bir kase, çocukların da en azından günde 6 yemek kaşığı ev yoğurdu tüketmeleri gerektiğini vurgulayan Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, ev yoğurdunun 9 faydasını şöyle anlattı:

    Bağırsak sağlığını koruyor

    “Katkı maddesinden uzak evde yapılan doğal yoğurtlar, hazır yoğurtlara göre daha yüksek miktarda probiyotik içeriyor. Bu bağırsak dostu bakteriler ise, bağırsak duvarında bulunan ve besin emilimini sağlayan villusların yapısını koruyarak bağırsak hareketlerini düzenliyor. Bu sayede kabızlık, ishal, hazımsızlık gibi sıkıntıların da önüne geçiyor.

    Yağ yakımına destek oluyor

    Yoğurt içerdiği kalsiyum sayesinde özellikle karın bölgesinde oluşan yağlanmanın azaltılmasında etkili oluyor. Yapılan çalışmalar diyetlerinde yoğurt tüketenlerin, tüketmeyenlere oranla kilo kaybının daha fazla olduğunu gösteriyor.

    Tansiyonu düzenliyor

    Amerikan Kalp Vakfının yaptığı ve 15 yıl süren bir çalışmada, düzenli yoğurt tüketmenin yüksek tansiyon riskini azalttığı ve her gün bir kase yoğurt tüketen kişilerin büyük tansiyonlarının normal değerlerde olduğu ortaya konuluyor. Yoğurdun sağladığı bu etkinin, içerdiği yararlı bakteriler sayesinde olduğu düşünülüyor.

    Bağışıklık sistemini güçlendiriyor

    Yoğurt, bağışıklık sistemini destekleyen, hastalık ve enfeksiyon gibi durumlarla savaşan T hücrelerinin aktivasyonunu artırıyor ve daha güçlü hale getiriyor. Bağırsak sağlığı için önemli dost bakteriler sayesinde de bağışıklığı destekleyerek vücudu enfeksiyona karşı dirençli hale getiriyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendiren immunoglobulin A’dan da zengin bir besin.

    Diş ve kemik sağlığını destekliyor

    İçerdiği kalsiyum sayesinde çocuklarda diş ve kemik oluşumunu destekleyen yoğurt, yetişkinlerde de özellikle yaşın ilerlemesiyle beraber oluşan osteoporoz, kemik yoğunluğunda azalma gibi hastalıkların önüne geçiyor. Bu yüzden her gün üç porsiyon süt ve süt ürünü tüketilmesi ihmal edilmemeli.

    Kolesterolü düzenliyor

    Özellikle kaymaksız olarak tüketilen ev yoğurdu kolesterolün düşürülmesine destek oluyor. Bu etkisini bağırsak villuslarının sağlığını sürdürmesini sağlayan yararlı bakteriler sayesinde yapıyor. Bağırsaklarda oluşan emilim bozukluklarını önleyerek, fazla yağın dışkı ile vücuttan atılmasını sağlıyor ve bu şekilde kolesterol seviyelerinin yükselmesini önlüyor.

    Cilt ve deri hastalıklarına karşı koruyor

    Bilimsel çalışmalar yoğurdun, içerdiği yararlı bakteriler sayesinde ciltte oluşan sivilce ve kızarıklıklara iyi geldiğini gösteriyor. Probiyotik bakteriler sayesinde aynı zamanda kadınlarda sıklıkla karşılaşılan vajinal mantar enfeksiyonlarına karşı da koruyucu rol oynuyor.

    Kas gelişimini destekliyor

    Yoğurt içerdiği protein sayesinde özellikle egzersiz sonrası yıpranan kasların onarılmasında görev alıyor. Protein dokuların gelişmesi ve onarılmasını sağlayan temel besin öğesidir. Doğru protein kaynakları tüketerek de kas gelişimi ve yıpranan kasların onarımını sağlamak mümkün. Bu protein kaynaklarının başlıcalarından biri de süt ve süt ürünleri.

    Tatlı isteğinin önüne geçiyor

    Bir kase yoğurt protein, karbonhidrat ve yağ miktarını dengeli bir şekilde içerdiği için kan şekerinin dengelenmesini sağlıyor. Sağlıklı beslenmenin temel taşlarından biri de kan şekerinin dengeli olmasını sağlamaktır. Üstelik kan şekeriniz ne kadar dengeli olursa abur-cubur ve tatlı istekleriniz de o kadar az olacaktır. Özellikle canınız tatlı istediğinde ise ev yapımı meyveli yoğurt yaparak ya da meyve ve yoğurdu blenderdan geçirdikten sonra dondurarak son derece sağlıklı tatlılar elde edebilirsiniz.”

    Süt seçimine dikkat

    Yoğurt yaparken tercih edilecek sütün sağlıklı ve hijyenik kurallara uygun olarak ulaşmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Öçal, “Zira süt mikroorganizmaların üremesi için çok iyi bir ortam oluşturduğundan çok kolay bozuluyor. Yoğurdunuzu günlük sütten yapmaya ya da açık süt alıyorsanız güvenilir yerlerden almaya dikkat edin. Günlük süt alsanız dahi ocağa koyduğunuzda mutlaka kaynatın. Özellikle iyi kaynamayan açık sütlerden başta tüberküloz, brusellozis ve kuduz olmak üzere birçok hastalık bulaşabiliyor. Açık sütü kaynatırken fokurdadıktan sonra ocağın altını kısıp, en fazla 5 dakika daha kaynatın. Yapılan çalışmalar, gereğinden fazla kaynatılan sütteki vitamin ve minerallerde büyük kayıp olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

    Özge Öçal’dan ev yoğurdu tarifi ise şöyle:

    “Sütü tencerede kaynatın. Kaynarken hafif hafif karıştırıp, içindeki suyun buharlaşmasını sağlayın. Ocaktan aldıktan sonra mayalayacağınız yerde, ısısını koruyacak şekilde, etrafını kalın örtülerle sarın ve soğumaya bırakın. Ara ara serçe parmağınızla ısısını kontrol edin. Süt sıcaklığı mayalanmaya uygun olduğunda, parmağınızda sıcağa biraz yakın şekilde ılıklık hissedersiniz. Ardından tahta kaşıkla, 1 litre süt için 1 yemek kaşığı dolusu yoğurdu ılık sütten alacağınız biraz sütle iyice ezin ve püre kıvamına getirin. Sonra sütün içinde iyice dağılana kadar karıştırın. Tencerenin kapağını kapatın ve tencereyi yine kalın örtü ile sıkı sıkı sardıktan sonra kalorifer yakınında 4-6 saat bekleterek mayalanmasını sağlayın.”

  • Vitamin deposu sirkenin özelliği saymakla bitmiyor

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal Yusuf, sirkenin vitamin deposu olduğunu ifade ederek, “Sirke kan şekerinin dengeleyici özelliğe sahiptir. sirkenin tüketilen gıdalardaki minerallerin vücut tarafından kolayca sindirilmesine yardımcı olur” dedi.

    Potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, A, B1, B2, B6, C, E vitaminleri gibi vitamin ve mineraller bakımından zengin bir kaynak olan sirke, birçok hastalığa karşıda koruyucu özelliğe sahip. Bir kaşığı üç kalori olan sirkenin kan şekerini düzenlediğini ve zayıflamaya yardımcı olduğunu ifade eden Medical Park İzmir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal Yusuf, sirkenin özellikleri hakkında bilgi verdi. Yusuf, “Şeker hastalığı insülinin kullanılamaması veya yeterli düzeyde salınamaması nedeniyle yüksek kan şekeri ile karakterize bir hastalıktır. Kan şekerini dengelemenin en etkili yolu diyet ve yaşam tarzı değişikliğidir. Elma sirkesi insülin hassasiyetini arttırarak kan şekerini önemli ölçüde azaltır. Bu yüzden diyabeti olan veya kan şekeri yüksek olan bireylere yemekleri ile birlikte elma sirkesi eklenmiş salata tüketmeleri tavsiye edilebilir” dedi.

    Zayıflamaya yardımcı

    Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal Yusuf, “Elma sirkesi tokluk hissini arttırarak zayıflamaya yardımcı olur. Bir çalışmada, günlük 1-2 yemek kaşığı elma sirkesi tüketen kişilerde bel çevresi yağlanmanın ve bel çevresinin azaldığı, yüksek trigliserit düzeylerinde ve kiloda düşme olduğu gözlenmiştir. Zayıflama diyeti yapanlara yemek ile birlikte salatalarına eklemeleri önerilebilir. Ancak reflü ve gastrit rahatsızlıkları bulunanlar için aç karna tüketilmesi önerilmez” diye konuştu.

    Soğuk algınlığı ve öksürüğe iyi geliyor

    Fatma Baysal Yusuf, şöyle devam etti:

    “Elma sirkesi, nezle, grip gibi soğuk algınlığında ortaya çıkan hastalıklara, öksürüğe ve boğaz ağrısına doğal şifadır. 1 tatlı kaşığı elma sirkesine biraz bal ve su katın. Karışımın içine biraz ezilmiş, hamur kıvamına getirilmiş taze zencefil eklenmesi, tıbbi özelliklerini daha da güçlendirir. Burun tıkanıklığı ve öksürükten kurtulmak için günde üç kez 1 tatlı kaşığı bu karışım hazırlanıp tüketilir. Elma sirkesi, yeşil çayda da bulunan klorojenik asit içermektedir. Klorojenik asitin, kalp hastalığının oluşmasında etken olduğu düşünülen ve kötü kolesterol tabir edilen LDL kolesterolün oksitlenmesine karşı koruyucu etkileri olduğu bulunmuştur.”

  • Amaranth’ın Faydası Saymakla Bitmiyor

    Alternatif tıp tutkunlarının gündeminde olan Amaranth bitkisi, birçok faydası ve protein değerleriyle ilgi çekmeye devam ediyor.

    Tekirdağ Çerkezköy Özel Optimed Hastanesi Beslenme ve Dyt. Uzmanı Diyetisyen Tuğçe Ünlüdağ, Amaranth’da doğal olarak bulunan Skualen, tümörlere kan gidişini durdurabilecek bir antioksıdan olduğu gibi çeşitli diyabet hastalıklarında kullanılabileceği konusunda, önerilerde bulundu.

    AMARANTH’IN FAYDALARI

    Amaranth bitkisinin faydalarını anlatan Diyetetik Uzmanı Dyt. Tuğçe Ünlüdağ, “Amaranth’da doğal olarak bulunan Skualen, tümörlere kan gidişini durdurabilecek bir antioksıdandır. Amaranth gluten içermez ve kötü kolesterolü düşürmede neredeyse yulaf kadar etkilidir. Yulafın gluten içeriğinden dolayı gluten intolerayonu olanlar veya yulafı sevmeyenler de için iyi bir alternatif olabilir. Amaranth’ın, hıpergliseminin önlenmesine yardımcı olabileceği ve diyabete bağlı komplikasyonları azaltabilir. Yüksek lif içeriği sayesinde bağırsaklara oldukça faydalıdır” dedi.

    AMARANTH BİTKİSİ

    Amaranth bitkisi hakkında da bilgi veren Diyetisyen Ünlüdağ, “Amaranthaceae familyasından yaklaşık altmış türü bilinen, süs bitkisi olduğu kadar tohumları yenebilen, renkleri koyu mordan kırmızıya ve altın rengine kadar değişiklik gösteren bir bitki cinsidir. Birçok türü ot sayılsa da dünyanın birçok yerinde yaprakları sebze kendisi süs bitkisi ve tohumları da tahıl sayılır. Amaranth tohumları, baklagillerden olmamasına rağmen yüksek oranda protein içermektedir. Pek çok tahılda mevcut olmayan lizin aminoasidini içermesi, amarantha ’’tam protein’’ kaynağı özelliğini kazandırır. Ayrıca vitamin bakımından da oldukça yüksek olan bu bitki içeriğinde B2 vitamini (riboflavin), folik asit, kalsiyum, bakır, demir, magnezyum, fosfor, potasyum ve çinko açısından da oldukça zengindir” dedi.

    2 çorba kaşığı amaranth 1 ince dilim ekmek kadar kalori içeriğine sahip olduğunu dile getiren Ünlüdağ, Amaranth’ın haşlanarak salatalara, çorbalara, pilav yerine veya dolmalarda kullanılabileceğini de belirtti.