Etiket: Bitkisel

  • Orta ve Doğu Karadeniz’de Bitkisel Tehlike: Hambostan

    Orta ve Doğu Karadeniz’de tarım bitkilerinin, endemik ve yerli türlerin zarar görmesine neden olan ve Gürcistan’dan Türkiye’ye girdiği sanılan, Halk dilinde “İt dolanbacı” adı verilen Hambostan bitkisi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından mücadele eylem planına dahil edildi.

    Konu ile ilgili açıklama yapan Doğa Koruma ve Milli Parklar Rize 12. Bölge Müdürü Mustafa Bulut, Hambostan’ın zararlarına değindi. Bulut “Hambostan’ın zararları; özellikle istilacı bir tür olması sebebiyle büyük önem arz ediyordu. Karadeniz bölgesinde 0’dan 1200 metre yüksekliğe kadar yüksele bilen bir tür ve Doğu Karadeniz’den Orta Karadeniz’e kadar uzanan bir türden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Hambostan’ın anavatanının Kuzey Amerika olduğunu dile getiren Bulut “Hambostan’ın anavatanı Kuzey Amerika. Kuzey Amerika’dan Çin’e oradan da muhtemelen Gürcistan’a geldiği düşünülüyor. Özellikle peyzaş ve doğanın restorasyonu anlamında çok güzel kullanılabilecek bir tür, belkide ülkeler arasında bu özelliği yüzünden getirilmiş ama arazide yapmış olduğumuz çalışma ve hazırlatmış olduğumuz projede gördük ki optimum yetişme şartlarını bulduğu anda yayılıyor. Karadeniz’de bu bitki için optimum yetişme şartlarını sağlıyor” şeklinde konuştu.

    “Vatandaş bu bitkinin meyve vereceğini sanıyor”

    “Bitki özellikle açık alanlarda, orman içi açıklıklarda, yol kenarlarında, arazilerde kolayca gelişebiliyor” diyen Bulut açıklamasına şu şekilde devam etti:

    “Bitkinin 15 metreye kadar boy alabilmesi, orman ağaçlarının belli bir boylarına kadar çıkabilmesi nedeniyle bitkilerin ışığını keserek de onlara zarar verebiliyor. Aynı zamanda bir kökten bitkinin 15 metre yükselebildiğini ve 4000 adet tohum bırakabildiğini düşününce bölgemizde çay üretiliyor, kivi üretiliyor. Bazen insanlarımız bunu gerçekten salatalık zannedip meyve vermesini beklediğini de görüyoruz. İnsanlarımız bakıyor çok güzel bir bitki. ’Ha meyve verecek’ diye bekliyorlar fakat o öte yandan istila etmeye devam ediyor.

    Bizim bölgemizde yetiştirilen kurbanlıkların nakilleri sırasında bile sırtındaki yünlerle taşınabiliyor. İlk bölgeye girişi 1990’lı yıllar diye tespit ediyoruz. Bölgemizde hazırlamış olduğumuz Hambostan Tür Eylem Planı projemiz ile Uzungöl’e kadar çıkabildiğini ve bizim çaylıklarımızı, orman içi boşluklarımızı yol kenarlarımızı istila ettiğini görebiliyoruz.”

  • Bitkisel Yağ Yüklü Tanker Devrildi: 1 Ölü

    Konya’nın Ereğli ilçesinde bitkisel yağ yüklü tankerin şarampole devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında, 1 kişi hayatını kaybetti.

    Kaza, Ereğli-Adana karayolunun 25. kilometresi Çakmak Mahallesi mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Kemal Güngör (56) idaresindeki 01 DNV 36 plakalı bitkisel yağ yüklü tanker, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu şarampole devrildi. Kazada tanker sürücüsü Kemal Güngör, olay yerinde hayatını kaybetti. Güngör’ün cenazesi yapılan incelemelerin ardından Ereğli Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.

    Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Aşırı Hız 9 Yaşındaki Çocuğu Bitkisel Hayata Soktu

    Afyonkarahisar’ın Çayırbağ beldesinde 9 yaşındaki bir çocuğun bisikleti ile yolun karşısına geçmeye çalışırken hızla gelen bir otomobilin kendisini çarparak metrelerce yükseğe fırlaması an be an güvenlik kameralarına yansıdı.

    Çayırbağ beldesinde dün meydana gelen kazada, şehir merkezine gittiği ve aşırı hızlı olduğu iddia edilen M.T. yönetimindeki 03 AN 126 plakalı otomobil, bisikletiyle yolun karşısına geçen 9 yaşındaki ilkokul öğrencisi Ali Çalışır’a çarparak yaklaşık 20 metre sürükledi. Kazadan sonra küçük Ali hemen Afyonkarahisar Devlet Hastanesine kaldırıldı. İki gündür yoğun bakımda hayata tutunmaya çalışan Ali’nin Amcası Fatih Çalışır, Karayolları ve Çayırbağ Belediyesi’ne veryansın etti. Şehir merkezinde otomobiller için hız sınırının kaç olduğunu soran amca Çalışır, “Ey devlet yetkilileri, Çayırbağ Beldesi otomobillerin ralli pisti mi? Burada her ay aşırı hız nedeniyle kaza meydana geliyor. Yine şehir merkezinde hız sınırı 60’ mı? 120 mi? 170 mi? Yine yolda öncelikli otomobiller mi? Yayalar mı? Bu soruların cevaplarını devlet yetkililerine soruyorum. Yine eskiden beldemizde karşıdan karşıya geçerken trafik ışıkları vardı. Bu trafik ışıkları şimdi neden yok. İllaki birkaç kişinin kazada ölmesi mi gerekiyor. Her yıl Çayırbağ şehir merkezinde buna benzer kaza oluyor. Bu ihmalkârlık değil de nedir? Şu anda yeğenim 9 yaşındaki Ali, yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi veriyor. Yarın kimin çocuğunun başına gelecek belli değil. İnsan yetiştirmek bu kadar ucuz değil” dedi.

    “İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ OLMAMALI”

    Kazanın görgü tanıklarından Yakup Çakır da yayalar için trafik ışıklarının olmamasından dolayı çok sayıda kazaların meydana geldiğini belirtti. Afyonkarahisar – Gazlıgöl yolu daha önceden tek şeritken belde içerisinde trafik ışıklarının bulunduğunu vurgulayan Çakır, “Geçen yıl bu yol çift şeritli yapıldı. Çok güzel oldu fakat trafik ışıkları takılmadı. Trafik ışıkları olmayınca otomobil sürücüleri hızlarını kontrol etmiyorlar. Şehir merkezinden geçtiklerinin farkında olmuyorlar. Yine mümkünse bazı noktalara hız kesiciler yapılmalı. Çünkü ufak yaşlı çocukların aklı ermiyor. Yetkiler, Çağırbağ’daki yaya geçitlerindeki ihmalleri biran önce gidermeliler. İnsan hayatları bu kadar ucuz olmamalıdır” diye konuştu.

    KAZA EN BE AN GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDI

    Öte yandan meydana gelen kazanın güvenlik kameralarına ise şu şekilde yansıdığı gözlendi:

    Bisikleti ile yolun sol tarafından duran çocuğun bir süre yolu kontrol ettikten sonra yaya yolu ile yolun karşısına geçmeye çalıştığı görülüyor. Küçük çocuk tam yolun karşısına geçtiği sırada hızla gelen bir otomobil bisikletin arka tekerleğinden çocuğa vurarak metrelerce havaya fırlatıyor. Çarpmanın hemen ardından hem otomobil hem de çocuk kameranın görüş açısından çıkıyor.

    Kaza ile ilgili geniş çaplı soruşturma başlatıldığı bildirilirken, otomobil sürücüsü M.T.’nin ise gözaltına alındığı aktarıldı.

  • Bakan Çelik, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyelerini Kabul Etti

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, yağlı tohumlarla ilgili üretim ve ithalat kalemleri verilerini incelediklerini belirterek, bu yılı hazırlık dönemi olarak değerlendirdiklerini, gelecek yıl ihtiyaç olan ürünlere dönük çalışmaları somut hale getireceklerini söyledi.

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ve dernek üyelerini makamında kabul etti. Tarım sektörünün stratejik bir sektör olduğunu belirten Bakan Çelik, yağlı tohumların da sektörün içerisinde ayrı bir stratejik öneme sahip olduğunu söyledi.

    Tarımsal desteklere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bakan Çelik, “Desteklerin yıl içinde yaygın değil derli toplu bir şekilde ele alınması ve ödenmesiyle ilgili bakışımızda bir sorun yok. Bunu da kamuoyu ile paylaşacağız. Tüm desteklerle ilgili müracaatların teke indirilmesi ve ödemelerin de yıl içinde iki kez yapılması şeklinde bir yaklaşımımız var” diye konuştu.

    Bakan Çelik, yağlı tohumlarla ilgili üretim ve ithalat kalemleri verilerini incelediklerini ifade ederek, “Bu yılı hazırlık dönemi olarak değerlendiriyoruz, gelecek yıl ihtiyacımız olan ürünlere dönük nerede ne kadar ekilmesi, teşvik edilmesi, prim ödenmesi gerekiyorsa o çalışmaları daha somut hale getiriyoruz” dedi.

    Tağşiş meselesine de önem verdiklerini vurgulayan Bakan Çelik, “Bu konuyla ilgili mevcut mevzuatımızın yeterli olmadığı inancındayız. Bu konuda müeyyideleri arttıran ve ikincisinden sonra da kapatma müeyyidesi ile karşı karşıya kalacakları bir düzenlemeyi hazırlıyoruz, bunu parlamentoya göndermek üzereyiz. Analizlerde metot birliği önemlidir. Daha önce arkadaşlara talimatları verdim, çalışma yapılıyor” ifadesini kullandı.

  • Bitkisel Ürün Kullanımında Doğrular Ve Yanlışlar Anlatıldı

    Fırat Üniversitesi (FÜ) Tıp Fakültesi, halk buluşmaları kapsamında, “Bitkisel Ürün Kullanımında Doğrular ve Yanlışlar” konusu ele alındı.

    FÜ Tıp Fakültesi halk buluşmalarının üçüncüsünde “Bitkisel Ürün Kullanımında Doğrular ve Yanlışlar” konusunda öğretmenevinde konferans düzenlendi. Toplantıya Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kazez, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murad Atmaca, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Fatih Serhat Erol, Prof. Dr. Demet Çiçek, öğretim üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murad Atmaca, Üniversitelerin bilgilerin üretildiği yerler olduğunu, bu bilgilerin ancak halkla paylaştıkça değer kazandığını söyledi.

    Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin kendi alanlarında halkı bilgilendirmesinin üniversite olarak görevleri olduğunu aktaran Prof. Dr. Atmaca, “İlk toplantımızda Obezite konusunu ele almıştık. Geçen ay ki 2. halk buluşmamızda öğretim üyelerimiz Çocuk ve Erişkinlerde Dikkat Eksikliği konusunda halkımıza çeşitli bilgiler vermişlerdi. Bugün de halkımız için önemli konular arasında olduğunu düşündüğümüz Bitkisel Ürün Kullanımında Doğrular, Yanlışlar konusunu ele aldık. Halkımızın toplantıya ilgisi oldukça fazla. Buda bizi görev sorumluluğumuz noktasında sevindiriyor” dedi.

    Bitkilerin hastalıkların tedavisi veya hastalıklardan korunmak amacıyla kullanılmasının insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirten Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Şahna, son yılarda başlayan “doğaya dönüş” akımının sonucunda bitkisel ürünler ve bunların kullanımının büyük popülarite kazandığını kaydetti.

    “KANIT SUNULMAYAN ÜRÜNLER, TEHLİKE ARZ EDİYOR”

    Böylesine büyük bir pazarın olmasının doğal olarak sorunları beraberinde getirdiğini aktaran Prof. Dr. Şahna, “Doğal oldukları için güvenilir olduğu ifade edilen bu tür ürünlerin ciddi toksik, mutajenik ve karsinojenik etkileri olabildiği birçok defa gösterilmiştir. Özellikle çocuklar, gebeler, yaşlılar, cerrahi operasyon geçirecek olan kişiler, kronik hastalığı olanlar ve ilaç kullananlar büyük risk altındadır. Gıda katkı maddeleri ve bitkisel karışımların içinde yasaklanmış bazı ilaçlar analjezikler ve en çok ilaç etkileşimine neden olan ilaçlardan sildenafil çıkmaktadır. Gıda takviyesi adı altında pazarlanan çeşitli ürünlerin içine ilaçlar katılarak sanki bu ürünler aynı zamanda ilaç etkisine de sahipmiş gibi bir izlenim oluşturulmaya çalışılmaktadır. Kalite, etki ve güvenilirliği konusunda kanıt sunulmayan ürünler, tehlike arz etmektedir. Aynı etken maddeyi taşıdığı ifade edilen ama içerikleri ve kaliteleri birbirinden çok farklı ürünleri şu anda ülkemiz piyasasında da görmek mümkündür. Gelişigüzel satıldığı, her yerde bulunabildiği ve doktor ya da eczacı kontrolünde uygulanmadığı için de etki veya yan etki konusunda bilimsel olarak bir veri elde etmek mümkün değildir” diye konuştu.

    “BİLGİ EKSİKLİKLERİNİ TAMAMLAMAK ZORUNDAYIZ”

    Bitkisel ürünlerin bazılarının gerçekten yararlı olabileceğine de değinen Prof. Dr. Engin Şahna, “Ama bu bitkilerin yararlı olduklarını gösteren kanıt ve bu ürünlerle yapılmış çalışma sayısı sınırlıdır. Umut arayan, etkilenebileni sağlıklı yaşam adına yönlendirmeye hazır bir tüketiciler grubu var ama onları da suçlayamayız. Bilgi eksikliklerini tamamlamak durumundayız. Halk sağlığı açısından ciddi sakıncaları bulunan bu ürünleri kullanmadan önce doktorunuza sorun. Unutulmamalıdır ki ‘bitkisel üründür, zararı olmaz’ hoşgörüsü son derece tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Bu konuda halkımız bilinçli hareket etmeli” ifadelerinde bulundu.

    Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr. Selçuk İlhan ise, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de giderek yaygınlaşan bir gerçeklik olmaya başladığını dile getirdi. Toplumun, hastalıklar ve sağlık sistemiyle ilgi bilgi düzeyi, ilaçlara bakış açısı, hastalığıyla ilgili hekime ulaşma ve tedavisine uyum sağlayabilme özelliklerine değinen İlhan, şunları kaydetti:

    “Mevcut durumda çeşitli farmako-terapötiklerin etkinlik kalitesi gibi birden fazla faktör bitkisel ürünler ve geleneksel tıp yöntemlerine ilgiyi daha da artırmıştır. Bununla birlikte her sektörde olduğu gibi, toplumun yumuşak karnı olan bu sektörde de yasal boşlukları ve medyayı kullanarak insanları suistimal edenler bulunabilmektedir. Özellikle bir kısım medya organlarında boy gösteren hekim dışı kişiler, sadece bu tür yayınlarla, sağlam insanları bile ürün almaya zorlamakta ve satışını yapanların bile ne olduğunu tam bilmediği bitkisel içerikleri veya geleneksel tedavi uygulamalarını tercih etmeye veya satın almaya yönlendirmektedirler.”

    Program daha sonra vatandaşların sorularının cevaplanmasıyla son buldu.