Etiket: Bitkisel

  • Yerli üretim, yerli tarım, yerli ürünlerden yapılan hayvansal ve bitkisel gıda maddelerinin kullanımı yaygınlaşacak

    Yerli üretim, yerli tarım, yerli ürünlerden yapılan hayvansal ve bitkisel gıda maddelerinin kullanımı yaygınlaşacak

    Eskişehir Aşçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kaya, iyileşmeye ve normalleşmeye dönen bir piyasa koşulları ve sektörün yeniden canlanmasını dört gözle beklediklerini anlatarak, “Eskişehir’de 2 binin üzerinde cafe, lokanta, restoran ve büfe kapalı, evde 15 bini aşkın, aşçı garson yardımcı eleman oturuyor” diye anlattı.

    Kaya, pandemi döneminde sektördeki gelişmeleri anlattı. Kemal Kaya, “Gastronomi, turizm, yiyecek içecek ve konaklama hizmeti veren Türkiye çapında 100 bin işletmenin kapanması ve 2,5 milyon sektörde hizmet elemanı olarak çalışanlarımızın evlerinde işletmelerinin açılmasını beklemesi ile sonunun kestirilemediği bir süreçten geçiyoruz. Sadece Eskişehir’de 2 binin üzerinde cafe, lokanta, restoran ve büfenin kapalı olduğu buna bağlı olarak evde oturan 15 bini aşkın, aşçı garson yardımcı eleman sayısının olduğunu yaptığımız araştırmada tespit ettik. Bu dönemde kimler ayakta kalacak, daha zeki ve daha zengin olanlar mı, yoksa bu değişime ayak uyduran işletmeci ve meslektaşlarımız mı kalacak” dedi.

    Kaya, “Yerli üretim, yerli tarım, yerli ürünlerden yapılan hayvansal ve bitkisel gıda maddelerinin kullanımının yaygınlaşması beklenmektedir. Bu sebepten dolayı Covit-19 pandemi salgınından sonra kendi tarım ve hayvansal ürünlerini tüketen ve üreten bir ülke olarak ön plana gelmemiz, bu hastalığın vermiş olduğu tahribatı üretim ve katma değer sağlayarak ekonomik bakımdan çok iyi bir döneme geçmenin yolunu açacaktır. Biz Eskişehir Aşçılar Derneği olarak pandemi döneminde Anadolu Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Aşçılık bölümü ile Osmanlı yemekleri ile ilgili iki haftalık bir eğitim projesi gerçekleştirdik. Bu proje meslektaşlarımıza çok önemli katkılar ve değerler kattı. Bundan sonra umutlarımız, yapılmaya başlanan aşı çalışmalarının hastalık üzerinde önemli etkisini görmek hızla iyileşmeye ve normalleşmeye dönen bir piyasa koşullarını sektörün yeniden canlanmasını dört gözle bekliyoruz. Onun için biz dernek yönetimi olarak sektörde çalışan meslektaşlarımızla her zaman iletişim halinde olmaya özen gösteriyor, mağduriyetlerini ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşerek çözmenin yollarını aradık. Bu dönemde aşçısından şefine, garsonundan servis elemanına bulaşıkçısından kuryesine kadar sağlıklı ve ayakta kalarak bu dönemi atlatıp, geleceğe umutla bakmamız gerektiğini biliyorum” diye belirtti.

  • Bitkisel Üretim Merkezi’nde ikinci hasat zamanı

    Bitkisel Üretim Merkezi’nde ikinci hasat zamanı

    Sarılar Mahallesi’nde yer alan Bitkisel Üretim Merkezi’nde Haziran ayında ekimi gerçekleştirilen fasulyeler hasat edildi. Üretilen fasulyelerin aşevinde hazırlanacak yemeklerde kullanılacağını belirten Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt, emeği geçenlere teşekkür etti.

    40 dönümlük alanda çim ekimi yapılan Çorlu Belediyesi Bitkisel Üretim Merkezi’nde Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri tarafından Nisan ayında nohut ekimiyle başlayan üretim süreci fasulye ekimiyle devam etti. 10’ar dönümlük alanda yapılan nohut ve fasulye ekiminin ardından Ağustos ayında nohut hasadı gerçekleştirilirken, aradan geçen iki ayın sonunda da fasulye hasadı yapıldı. 10 dönümlük sahada üretimi yapılan fasulye tarlasında yapılan hasat etkinliğine Çorlu Belediye Başkanı Ahmet Sarıkurt, Başkan Yardımcıları Kemaleddin Avcı ve Özcan Veysel Tunçcan, Belediye Meclis üyeleri ile Tarım, Hayvancılık ve Orman Komisyonu üyeleri, belediye personeli ve basın mensupları katıldı.

    “Tarım alanında vizyon oluşturmayı istiyoruz”

    Üretimi gerçekleştirilen fasulyelerin Çorlu Belediyesi Aşevi tarafından hazırlanacak yemeklere katılacağını ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara ulaştırılacağını belirten Çorlu Belediye Başkanı Sarıkurt, “Yakın dönemde Belediye Meclisimizce Tarım, Hayvancılık ve Orman Komisyonu oluşturmuştuk. Buradaki amaçlarımızdan bir tanesi de sanayi şehri olmasının yanında aynı zamanda bir tarım kenti olan Çorlu’da tarıma yönelik projeler ve gelecek vizyonu oluşturma gayesiydi. Bu kapsamda komisyonumuz ve Park ve Bahçeler Müdürlüğümüzün değerlendirmeleri doğrultusunda Sarılar Barajı’nın hemen yanında hem çim üretimi yaptık hem de yakın dönemde nohut yetiştirdik. Bugün de fasulye hasadı için bir aradayız. Öncelikle komisyon üyesi arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Burada üreterek hasadını gerçekleştirdiğimiz ürünlerimizi aşevimizde ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızla buluşturuyor olacağız. Emek verdikçe toprak karşılığını veriyor. Bugün fasulye tarlasında hasat gerçekleştiren değerli çalışanlarımızla da sohbet ettik. Onlar da geldikleri yerlerde fasulye ve nohut yetiştirdiklerini, yapılan işin faydalı olduğunu belirttiler. Ümit ediyorum komisyonumuzun değerlendirmeleri doğrultusunda tarıma yönelik üretimlerimiz devam edecek. İlerleyen zamanlarda komisyon üyelerimizin de alacağı kararlar doğrultusunda hareket edeceğiz” dedi.

    60 dönümlük alanda çim, nohut ve fasulye üretimi gerçekleşti

    Çorlu Belediye Başkan Yardımcısı Özcan Veysel Tunçcan ise, 60 dönümlük alana sahip olan Çorlu Belediyesi Bitkisel Üretim Merkezi hakkında bilgiler aktardı. Tunçcan, “Burası yaklaşık olarak 60 bin metrekarelik bir alan. Bu alanın 40 bin metrekaresinde çim üretimi gerçekleştiriyoruz, 20 bin metrekarelik alanda ise nohut ve fasulye ekimi yaptık. Nohut hasadının ardından bugün de fasulye hasadımızı gerçekleştiriyoruz. Bu alanda ürettiğimiz çimleri Çorlumuzdaki parklarımızda ve peyzaj alanlarımızda kullanmak üzere her yıl üretime devam edeceğiz. Diğer ürünlerin üretimleri konusunda da yapılacak olan planlamalar doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz” diye konuştu.

    Yapılan açıklamaların ardından fasulye hasadına geçildi. Başkan Sarıkurt hasadın bereketli olması temennisinde bulundu.

  • Gürpınar’da ‘Bitkisel Üretimi Geliştirme’ projesi

    Gürpınar’da ‘Bitkisel Üretimi Geliştirme’ projesi

    Van’ın Gürpınar Kaymakamlığı, Doğu Anadolu Projesi (DAP) Bölge Kalkınma İdaresi ile İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü arasında ‘Bitkisel Üretimi Geliştirme’ projesi kapsamında protokol imzalandı.

    İmzalanan protokolle, tarım ve hayvancılıkta önemli bir yere sahip olan Gürpınar ilçesinde atıl durumda olan tarım arazileri üretim için çiftçiye tahsis edilecek. Bitkisel üretimin artırılması amacıyla imzalanan protokol kapsamında hayata geçirilecek projede 7 ekipman ve silajlık mısır tohumu hibe olarak çiftçiye verilerek, 3 bin 600 dekar arazide silajlık mısır ekimi yapılacak.

    Gürpınar için önemli olan projenin hayata geçmesi için yoğun çaba gösteren Gürpınar Kaymakamı Fatih Sayar, atıl tarım arazilerinin değerlendirilmesinin yanında büyükbaş hayvanlarda süt veriminin arttırılmasının da amaçlandığına dikkat çekti. Gürpınar ilçesinin tarıma elverişli bir araziye sahip olduğunu dile getiren Kaymakam Sayar, “İlçemiz çok geniş verimli tarım arazilerine sahiptir. Bu arazileri çiftçilerimize açıyoruz. Bu proje ile çiftçilerimiz bitkisel tarım yapma fırsatı bulacak. Atıl durumdaki tarım arazilerini üretim yapılır hale getireceğiz. Çok önem verdiğimiz bu projeyle hem tarımı hem de hayvancılığı ilçemizde geliştirerek ekonomimize ve üretime katkı sunacağız” dedi.

  • Bitkisel destek tedaviler kanser tedavisine önemli katkı sağlıyor

    Bitkisel destek tedaviler kanser tedavisine önemli katkı sağlıyor

    Tıbbi Farmakoloji Fitoterapi ve Homeopati Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Iraz, bitkisel destek tedavilerin kanser tedavisine önemli katkı sağladığını belirtti.

    Bitkilerin ilaç geliştirilmesinde en önemli kaynak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mustafa Iraz, “Bitkilerdeki etkili bileşenlerin ayrıştırılarak, saf maddeler olarak tedavide kullanılması her zaman mümkün değildir. Nitekim, saflaştırılmayan veya kısmen saflaştırılan bitkisel ekstraktlar, aynı bitkiden izole edilen saf maddelere göre daha yüksek etkinlik gösterir. Bunun en önemli sebebi ekstraktın içerisinde yer alan polifenoller veya saponinler gibi bazı bitki bileşenleridir. Bu bitki bileşenleri çoğu kez kendileri etkili olmasa bile etkili bileşenin etkinliğini artıran adjuvan maddeler olarak fonksiyon gösterirler. Mesela, Ginkgo biloba, Hypericum perforatum, Tribulus terrestris, Artemisia annua gibi bitkiler bütün bitki veya ekstre olarak kullanılırlar. Saf maddelere kıyasla, bir bitki ekstraktının çok daha düşük dozları ile içindeki sinerjistik etkili maddelerden dolayı, istenen biyolojik cevap sağlanabilmekte ve aynı zamanda olası riskler bertaraf edilebilmektedir” dedi.

    Genellikle en iyi etkinin elde edildiği ekstraksiyon tekniklerinin sır olarak saklandığını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Iraz, “Bitki özlerinin saf madde yerine ekstrakt olarak kullanılmasının bir başka nedeni ise saf olarak izole edilen bileşenlerin daha kolay bozularak etkisini kaybetmesi ve tek başına biyoyararlanımının düşük olmasıdır. Başka bir ifadeyle bağırsaklardan yeterince emilememesidir. Bu duruma bir örnek olarak belirgin antidepresan etkinliğe sahip olan Sarı kantaron (Hypericum perforatum ya da St.John’s wort) verilebilir.

    Sarı kantaronun içerdiği hiperforin izole edildiğinde atmosferik oksijen ile teması durumunda parçalanarak etkisini kaybetmektedir. Bitki ekstraktı içinde ise antioksidan etkili flavonoitler tarafından korunarak bozulması önlenmektedir. Diğer bileşen hiperisin ise bağırsaklardan son derece zayıf emilimi nedeniyle tek başına etkinliği zayıf olup, ekstrakt halinde bulunan epikateşin, prosiyanidin, hiperozit veya rutin gibi polifenolik bileşikler ile kombine olduğunda kan seviyesinde belirgin bir artış meydana gelmekte ve kuvvetli antidepresan etki göstermektedir. Bu nedenle, etkili bileşenlerin saf halde kullanımı yerine “standardize edilmiş kantaron ekstraktının” kullanılması tercih edilmektedir. Dolayısıyla günümüzde tedavi amacıyla etken maddelerin bitkiden saflaştırılarak kullanılması yerine “belirli bileşenleri bakımından standardize edilmiş bitki ekstraktlarının” kullanılması, daha yüksek etkinlik ve daha az yan etki için tercih edilmektedir” diye konuştu.

    Kanser destek tedavisi uygulayan Prof. Dr. Mustafa Iraz, bitkisel destek tedavilerinin kanser hücresinin hem gerekli besinleri dengeli olarak alması sağlayarak olgun hücre haline gelmesini hem de kanser hücresindeki genetik yapıyı etkileyip hızlı bölünmeyi yavaşlatarak kanser tedavisine katkıda bulunduğunu belirtti.

    Dr. Iraz, bitkisel ürünlerin kanser tedavisine bu katkıları verirken sağlıklı hücrelere zarar vermeyeceğini; Bu nedenle kanser hastalarında fitoterapinin güvenle kullanılabilecek bir tamamlayıcı tıp yöntemi olduğunu vurguladı.

  • Biyokütle enerji için bitkisel atık alımına başlandı

    Biyokütle enerji için bitkisel atık alımına başlandı

    Yenilebilir ve çevreci olarak bilinen biyokütle kullanarak enerji üretimi yapan Oltan Köleoğlu Enerji tarafından Samsun’un Çarşamba ilçesinde kurulmakta olan ve temiz enerji ile yıllık 189 bin MWh elektrik üretilecek santral için ürün alımlarına başlandı.

    2021’in başında üretime geçilmesinin planlandığı santralde kavak dalı ve kökleri, fındık zurufu, kabuğu ve dalları, çeltik sapı ve kavuzu, söğüt kök ve dalları ile mısır sapları üreticilerden alınarak depolanmaya başlandı. Oltan Köleoğlu Enerji (OKE) tarafından hazırlanan ve yöredeki üreticilere de dağıtılan broşürlerde, “Biyokütlenin enerji kaynağı olarak çevre kirliliği ve sera etkisi oluşturmaması, depolanabilir olması ve her yerde yetiştirilebilmesi gibi avantajları vardır. Fotosentez yoluyla enerji kaynağı olan organik maddeler sentezleşirken tüm canlıların solunumu için gerekli olan oksijeni de atmosfere verir. Üretilen organik maddelerin yakılması sonucu ortaya çıkan karbondioksit ise, daha önce bu maddelerin oluşması sırasında atmosferden alınmış olduğundan, biyokütleden enerji elde edilmesi sırasında çevre, CO2 salımı açısından korunmuş olacaktır. Bitkiler yalnız besin kaynağı değil, aynı zamanda çevre dostu tükenmez enerji kaynaklarıdır. Hızlı bir artış gösteren nüfus ve sanayileşme, enerji ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Enerjinin çevresel kirliliğe yol açmadan sürdürülebilir olarak sağlanabilmesi için kullanılacak kaynakların başında ise biyokütle enerjisi gelmektedir. Biyokütle enerjisi tükenmez bir kaynak olması, her yerde elde edilebilmesi, özellikle kırsal alanlar için sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle uygun ve önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir.Tamamen yerli bitkisel atıkların kullanılacağı yenilenebilir temiz enerji üretimi gerçekleştirilirken, Samsun yöresinde 20 bin çiftçiye de ek gelir imkanı sağlanacaktır. Bitkisel atıklar ülke ekonomisine kazandırılacaktır. Biyokütleden enerji eldesi için, daha çok tarım işçiliğine gerek duyulduğundan, biyoenerji konusu, özellikle kırsal kesimde iş alanları oluşturma açısından ideal bir seçenektir” ifadeleri yer aldı.

    100 milyon lira doğrudan gelir

    Proje kapsamında 20 bin çiftçiye her yıl yaklaşık 100 milyon TL doğrudan gelir imkanı sağlanacak. 50 kadın personel istihdam edilerek seracılık üretimi de gerçekleştirilecek. Sıcak su ile Çarşamba çevresinde kaliteli üretim yapmak isteyen müteşebbislere talepleri halinde seracılık yapabilmeleri için sıcak su temin edilecek. Enerji üretiminde kullanılacak bitkisel atıklar kalitesine ve yüzde 30’ün üzerindeki nem değerine göre tonu 150 ile 200 TL arasında fiyatlandırılarak alınıp depolanacak.

    Oltan Köleoğlu Enerji tarafından Çorum’un Mecitözü ilçesinde kurulan biyokütle santrali 2018 yılının başında üretime geçmişti. Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde kurulmakta olan Eber Enerji Santrali de gelecek yıl üretime başlayacak. Her yıl anız yakılması neticesinde tarım arazilerinde ciddi verim kayıpları ve hava kirliliği oluşturan ayçiçeği, mısır, çeltik sapları biyokütle enerji santralleri ile aile ve ülke ekonomisine kazandırılıyor. Aynı zamanda tarımsal verim arttırılarak çevresel kirliliğin de önüne geçiliyor.