Etiket: Bitkiler

  • Salep ve yumrulu bitkiler kültüre alınıyor

    Bafra Dedeli Mesleki Teknik Anadolu Lisesi ile 19 Mayıs Ekolojik Yaşamı Destekleme ve Yaşatma Derneğinin ortaklaşa yürüttükleri proje ile derneğin temin ettiği başta salep olmak üzere yumrulu ve soğanlı aromatik bitkilerin kültüre alınma çalışması yapılıyor.

    Söz konusu proje danışmanı Coğrafya Öğretmeni Kamil Gün, salep bitkisinin ülkede endemik bir tür olduğunu ve doğadan sokumu ve ticaretinin yasak olduğunu söyledi. Özellikle dondurma üretiminde yoğun olarak tüketilen salebe talebin yüksek olunca doğadan da kaçak olarak toplayanların sayısının arttığını ifade eden Gün, “Koruma altında olan bu türün kültüre alınarak üretiminin yapılabilmesi ülkemiz gen havuzunun korunmasında çok etkili olacaktır. Projemizin başarıya ulaşması halinde parçalı tarım arazilerine sahip çiftçilerimize alternatif bir tarım bitkisi sunmuş olacağız” dedi.

    Projenin amaçlarından bir tanesinin de 1’e 2-3 olan yumru verimini 1’e 3-5 oranına çıkartabilmek olduğuna dikkati çeken Gün, “Ayrıca üretimi süresince ilaçlama, gübreleme gibi girdi maliyetlerinin olmaması bitkinin cazip yanlarından biridir. Bugünkü fiyatlarla 1 dönüm arazinin dikim maliyeti 20-25 bin lira olurken 1 yıllık sürede geri dönüşü 75 ila 100 bin lira civarında oluyor” diye konuştu.

  • Fitoterapi Tedavi Merkezi ile bitkiler ve doğal ürünlerle tedavi

    SAMSUN (İHA) – Samsun’da açılan Fitoterapi Tedavi Merkezi ile hastalara bitkiler ve doğal ürünlerle tedavi yapılabilecek.

    Samsun’da özel hastaneler arasında ilk Fitoterapi belgesi alarak hizmet veren Büyük Anadolu Hastaneleri Fitoterapi Bitkiler ve Doğal Ürünler İle Tedavi Merkezi, alanında uzman bir isim olan İç Hastalıkları ve Fitoterapi Bilim Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Emin Erdem ile şifa dağıtıyor. İç Hastalıkları ve Fitoterapi Bilim Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem ile 30 yıllık tecrübe, 400 bin muayene sayısı ile Büyük Anadolu Hastaneleri Fitoterapi Bitkiler ve Doğal Ürünler İle Tedavi Merkezinde doğanın iyileştirici gücü gerek bitkilerle ve gerekse de bütün doğal tedavi yöntemleriyle tekrar gündeme gelerek, insanlığın bu kadim tedavi metotları, tekrar hastalıkların tedavisinde kullanılıyor.

    Bitkisel ve doğal ürünlerle tedavi hakkında çalışmalarda bulunan ve bu alanda tecrübesiyle bölgesinde önemli bir isim olan Fitoterapi Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem özellikle kronik hastalıkların tedavisinde başarılı sonuçlar aldıklarını ifade ederek, şunları söyledi:

    “Şifalı olarak kategorize edilen bitkilerin, doğru şekilde kullanıldığında vücudun bozulmuş dengelerini düzeltebilir fakat yanlış kişiler tarafından uygulama yapıldığında ise yıkıcı sonuçlar alınabilir. Bu anlamda bitkisel ve doğal ürünlerle tedavinin alanında uzman ve tecrübeli kişiler tarafından yapılması gerekir. Özellikle kulaktan dolma kilo vermek, soğuk algınlığından korunmak için önerilen çay tüketiminin mutlaka uzman doktorlar tarafından kişiye göre ayarı, dozu, miktarı gibi durumların belirlenerek verilmesi gerekir. Tip 1 ve Tip 2 diyabet, metabolik sendrom, kronik yorgunluk sendromu, karaciğer yağlanması, alerjiye bağlı hastalıklar, anemi, vertigo, unutkanlık, dikkat eksikliği, migren, diğer baş ağrıları, atardamar ve toplardamar kan dolaşımı bozukluğu, kalp hastalıkları, tansiyon problemleri, alerji, cilt hastalıkları, solunum yolları hastalıkları, hafıza ve konsantrasyon kaybını, kanser tedavisine yardımcı, tiroid hastalığı, astım, romatizma, osteoporoz, panik atakları, uykusuzluk, grip, aşırı kilo, kilo alamama, kadın hastalıkları, menstrual düzensizlik, menopoza giriş zorlukları, mide ve bağırsak rahatsızlıkları, kemoterapi sonrası tedavi, böbrek ve idrar yolları, kas ve eklem ağrıları gibi hastalığı olanlar merkezimize başvurabilir.”

  • Bolu’da 20 dönümlük alana ‘Tıbbi Aromatik Bitkiler’ bahçesi

    Bolu Belediyesi tarafından 20 dönümlük arazi üzerine ‘ Tıbbi Aromatik Bitkiler Bahçesi’ kuruldu. Çalışma ile ilgili konuşan Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, bitkilerin ilerleyen zamanda hastalıklar için kullanılacağını söyledi.

    İyi Tarım’a yönelik ARGE çalışmaları ile Bolulu çiftçilere örnek olan Bolu Belediyesi, Berk köyünde 20 dönüm arazi üzerine ‘Tıbbi Aromatik Bitkiler Bahçesi’ oluşturdu. Mart 2017 tarihinde başlayan proje kapsamında toplamda 10 bin fide lavanta, biberiye, kekik, nane, lavantin, ıtır bitkilerinin dikimi gerçekleştirildi. Yaklaşık 18 ayın ardından dikilen fidelerin adaptasyon süreci ise başarıyla tamamlandı. ‘Tıbbi Aromatik Bitkiler’ bahçesinde yetişen bitkilerin, ilaç yapımında kullanılması için ilerleyen zamanlarda çalışma başlatılacak.

    Bahçe sayesinde Bolu çiftçisini daha karlı alanlara yöneltmek istediklerini dile getiren Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz, “Öncelikle tabi Bolu coğrafyasında yetişebilecek aromatik bitkiler üzerinden bir çalışma yapıyoruz. Eğer bu çalışmada başarılı olursak önderlik edeceğiz. Bu önderlik ile de Bolu çiftçisinin sadece patates ve buğday üretiminin yanında daha karlı olabileceği yönlere doğru yönlendirmek istiyoruz. Karpuz tarlamızda karpuz yetiştirmenizde buna yönelik bir çalışmaydı. Şu an karpuz konusunda çok başarılı bir olduğumuzun kanıtlamasını yaptık. Ama aromatik bitkiler konusu yeni daha. Önümüzdeki süreç içerisinde, aromatik bitkilerin yağları da çıkarılarak bunların hangi dermana iyi geldiğiyle ilgili çalışmayı da yapacağız. Bu konuda zaten başarılı olduğumuz özel sektör ve belediyelerdeki çalışan arkadaşlarımız da var, onlarla iletişim halindeyiz” dedi.

    Ayrıca çalışma ile ülke geleceğine katkı saplamak istediklerine de dikkat çeken Başkan Yılmaz, “Amacımız şu. Elimizde olan imkanları toplumumuzun daha iyi neticeye gidebilmesi, geleceğimiz ve sağlık açısından daha nasıl iyiye gidebiliriz çalışmalarını yapmak ve örnek olmaya çalışmak. İnşallah bu konularda başarılı oluruz diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.

  • Bu bitkiler isimlerini hayvanlardan alıyor

    Türkiye’de bir çok bitki ismini hayvanlardan aldığı ve hayvan adlarından yararlanılarak oluşturulan 595 adet bitki adlandırmasında ise 88 hayvanın adının kullanıldığı belirtildi.

    Konuyla ilgili araştırmalarda bulunan Sakarya Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlhan Uçar, hayvan adlarından hareketle oluşturulan bitki adlandırmalarının bir kısmında hayvan ve hayvanın organ adlarından birlikte yararlanıldığını söyledi.

    Uçar “Farklı kültürlerde farklı hayvanların ‘sembol, simge’ durumuna yükseltildiği görülmektedir. Sembolleşen hayvanlar ‘kavram, çağrışım, kelime’ üçgeninde bazen bir bitkiye, bazen de bir insana ad olabilmektedir. Türklerin yol göstericisi, ordularının önünde yürüyen kılavuz olarak görülen ’kurt’, tarih boyunca Türklerin en büyük destekçilerinden biri olan ’at’, Türklerce kutsal sayılan ’geyik’, Türklerde de gücün ve liderliğin sembolü olan ’aslan’ ve Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan, 24 Oğuz boyunun sembolü ’kuş’ların ve diğer bazı hayvan adlarının kişi adı olarak kullanılması Türk kültüründe eskiden gelen bir gelenektir” dedi.

    “Bitki adlandırmalarının bir kısmında hayvan ve organ adlarından birlikte yararlanıldığını görüyoruz” diyen Uçar “Akrepkuyruğu, aslanağzı, aslanayağı, ayıkulağı, devedili, keçikulağı, kurtayağı, turnaayağı gibi. Çoğunlukla belirtisiz isim tamlaması yapısında (kirpi dikeni, koyunekmeği, köpekmemesi, tekesakalı vb.) oluşturulan bu tür bitki adlandırmaları, bazen de bir sıfatla nitelendirilerek belirginleştirilmektedir. Gümüş aslanpençesi, kırmızı inek buğdayı, kırmızı kedi otu, mavi-kırmızı turnagagası bunlardandır” bilgilerini paylaştı.

    “Hayvan adları araç gereçlere de yemeklere de isim olarak konuldu”

    Hayvan adlarının sadece bitki işaretlemelerinde kullanılmadığını kaydeden Uçar “Farklı alanlarda hayvan işaretlemelerinden yararlanılarak adlar oluşturulmuştur. Araç gereç adlarında Balıkgözü (halka), deveboynu (boru), domuztırnağı (kanca), horozayağı (burgu), kargaburnu (alet), kedigözü (lamba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu (törpü), gagaburun (gemi), kancabaş (kayık), adayavrusu (tekne) gibi. Yine yemek adlarında kedidili (bisküvi), tavukgöğsü (tatlı), bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu (kurabiye) gibi. Biçim, tarz, tür, motif ifade edilirken de hayvan isimleri kullanılmıştır. Mesela ayıbacağı (yelken biçimi), balıksırtı (desen), eşeksırtı (çatı biçimi), kazkanadı (oyun), kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu (desen), köpekkuyruğu (yağlı güreş), sıçandişi (dikiş), turnageçidi (fırtına) gibi. Gök cisimlerinin adlarında ‘Arıkovanı (yıldız kümesi), Büyükayı (yıldız kümesi), Küçükayı (yıldız kümesi)’, renk adlarında ‘Devetüyü, fildişi, ördekbaşı, ördekgagası, tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü’; argo kelimelerin oluşturulmasında özellikle hayvanlar öne çıkan özelliklerine göre anlam aralığında birtakım kelimelerle veya tek başlarına argo ifade etmektedir. Tilkinin kurnazlığı, sazanın oltaya takılması, çakalın hırçınlığı kavramdan çağrışıma anlam aralığı oluşturmaktadır. Türkiye Türkçesinde angut, bıldırcın, keklik, kerkenez gibi kuşlardan tavuk, hindi, ördek, kaz gibi kümes hayvanlarına; keçi, kuzu, inek, öküz gibi büyük ve küçük baş hayvanlardan, ayı, çakal, geyik gibi yaban hayvanlarına ve kefal, sazan, uskumru gibi balık adlarına varıncaya kadar pek çok hayvan adı argo kullanıma sahiptir” ifadelerini kullandı.

    Hayvana veya hayvan organına benzetilen bitkiler

    Uçar, Türkler’in geçmişten geleceğe taşıdıkları eserlerde kullandıkları hayvan adlarını, daha sonra oluşturdukları eserlerde başka varlık ve nesnelerin işaretlemesinde de kullandığına dikkat çekerek şu bilgileri paylaştı:

    “Bu işaretlemelerden bir tanesi de hayvan veya hayvan organına benzetilerek yapılan bitki işaretlemesidir: akrepkuyruğu, aslanağzı, buzağıburnu, serçebaşı, serçedili, keçiboynuzu, keçikulağı, kediyüzü, kpekpençesi, kurtağzı, kurtayağı. Bitki adlandırmalarının bir kısmında hayvan besini olmasından kaynaklanan bir işaretleme söz konusudur: At baklası, eşek otu, keklik otu, kedi otu, deve dikeni gibi. Eşek kelimesiyle türetilen bitki adlandırmalarının büyük bir kısmı ‘yaban’ kelimesinin kavram alanında oluşturulmuştur. Eşek çayı, eşek enginarı, eşek hardalı, eşek hıyarı, eşek kekiği, eşek kengeri, eşek lalesi, eşek madımağı, eşek marulu, eşek maydanozu, eşek navruzu, eşek turpu gibi”.

    Hayvan adlarından yararlanılarak oluşturulan 595 adet bitkinin adlandırılmasında, 73 Türkçe, 8 Farsça, 5 Arapça, 1 Hintçe, 1 İspanyolca toplam 88 hayvanın adından yararlanıldığını kaydeden Uçar “Akbaba, akrep, arı, aslan, at, ayı, balık, beygir, bıldırcın, bit, boğa, buzağı, bülbül, camış, canavar, ceylan, çakal, çıyan, dana, deve, domuz, dudu, engerek, enik, eşek, fare, fil, geyik, güvercin, horoz, hüthüt, inek, it, kanarya, kangal, kaplan, kaplumbağa, karga, karınca, kartal, katır, kaz, keçi, kedi, keklik, kelebek, kene, kertenkele, kırlangıç, kirpi, koç, koyun, köpek, kunduz, kurbağa, kurt, kuş, kuzgun, kuzu, leylek, manda, maymun, oğlak, öküz, örümcek, papağan, pire, pisik, porsuk, saka, serçe, sıçan, sığır, sırtlan, sinek, solucan, tahtakurusu, tarlakuşu, tavşan, tavuk, tay, teke, tırtıl, tilki, tosbağa, tosun, turna, yılan” gibi hayvanların bitkilere isim babalığı yaptığını söyledi.

    Eşek, karga ve keçi bitkilere isim babalığında ilk sıradalar

    Uçar’ın araştırmasında yer alan isimlerini hayvanlardan veya onların organlarından alan bitkilerin, çiçeklerin, otların, sebze ve meyvelerin isimleri ise şöyle sıralandı:

    “Akrep otu, akrepkuyruğu; Arı çiçeği, arı gülü, arı otu, arıburnu, arıgötü; Aslandişi, aslanağzı, aslanayağı, aslandişi, aslankulağı, aslankuyruğu, aslanpençesi, gümüş aslanpençesi, yumrulu aslandişi; At baklası, at börülcesi, at dikeni, at elması, at kasnısı, at kestanesi, at nanesi, atgözü, atkulağı, atkuyruğu, atnalı, attersi, atyaran; Ayı çiğdemi, ayı baldıranı, ayı çileği, ayı elması, ayı eriği, ayı gülü, ayı mantarı, ayı otu, ayı razyanesi, ayı rezenesi, ayı sarmaşığı, ayı soğanı, ayı şalgamı, ayı üzümü, ayı yemişi, ayı yoncası, ayıdanası, ayıeli, ayıköşkü mantarı, ayıkulağı, ayıpençesi, tüylü ayıpençesi”

    “Balık çiçeği, balık otu, balıkzehri otu, yabani balık otu; Beygirkuyruğu; Bıldırcın otu; bit otu, tahtabiti otu; boğa dikeni, boğa yaprağı; Buzağı otu, buzağıburnu; Bülbül otu”

    “Camış baklası, camışmemesi; canavar otu; Ceylan çiçeği; Çakal armudu, çakal çiğdemi, çakal eriği, çakalboğan; Çıyan otu”

    “Danaayağı, danabağırtan, danaburnu, danagöbeği, danakıran; beyaz deve dikeni, büyük deve dikeni, deve dikeni, deve elması, deve gengeli, deve gülü, deve kengeli, deve mercimeği, deveci dikeni, deveçökerten, devedili, devegözü, devekulağı, develi otu, devetabanı; Domuz ayrığı, domuz baklası, domuz dikeni, domuz elması, domuz eriği, domuz lahanası, domuz otu, domuz pıtrağı, domuz rezenesi, domuz soğanı, domuz turpu, domuzağırşağı, domuzayağı, domuzekmeği, domuzkökü, domuzkuyruğu”

    “Engerek otu; Kızılenik; Eşek çayı, eşek çiçeği, eşek dikeni, eşek enginarı, eşek gevreği, eşek gömeci, eşek gülü, eşek hardalı, eşek helvası, eşek hıyarı, eşek kekiği, eşek kengeri, eşek kömüdeği, eşek közlemesi, eşek lalesi, eşek madımağı, eşek marulu, eşek maydanozu, eşek navruzu, eşek otu, eşek papatyası, eşek raziyanesi, eşek turpu, eşekkulağı”

    “Fare dikeni, fare otu, farekulağı; Filkulağı”

    “Geyik dikeni, geyik elması, geyik lalesi, geyik otu, geyik sarmısağı, geyik zırâsı, geyikdili, geyikgöbeği, küçük geyik otu; Güvercin ayağı, güvercin otu, güvercin üzümü”

    “Horoz fasulyesi, horoz gülü, horoz mantarı, horoz otu, horozayağı, horozcuk, horozcuk otu, horozgözü, horozhayası, horozibiği, horozkarası, horoztarağı; Hüthütgözü”

    “İnek buğdayı, inek çiçeği, inek otu, inek sabun otu, inekgözü, kırmızı inek buğdayı; İt alıcı, it cumurdu, it gülü, it hıyarı, it inciri, it kabağı, it kişnişi, it labadası, it menekşesi, it nanesi, it papatyası, it sarımsağı, it soğanı, it üzümü, itboğan, itboncuğu, itburnu, itdili, itkaçıran, itkeseri, itkuyruğu, itöldüren ot, itsidiği, itsineği, itsiyeyi, ittaşağı”

    “Kanarya çiçeği, kanarya otu, kanarya sarmaşığı”

    Keçi boynuzu en meşhurlardan

    “Deve kangalı, kangal dikeni; kaplan çiçeği, kaplan kuyruğu, kaplan otu, kaplan zambağı, kaplanboğan, kaplanpostu; Kaplumbağa otu; Karga bostanı, karga cevizi, karga döleği, karga düveleği, karga keleği, karga kozağı, karga otu, karga sarımsağı, karga soğanı, karga üzümü, kargaayağı, kargabardağı, kargabüken, kargadelen, kargagözü, kargaibiği, kargaiğnesi; Karınca otu; Kartal ağacı, kartaleğreltisi, kartallı eğrelti otu; katır çiçeği, katır çiğdemi, katırazığı, katırdaşağı, katırkulağı, katırkuyruğu, katırkuyruğu otu, katırtırnağı; Kaz teresi, kazayağı, kazayak, Kazdağı çayı, Kazdağı köknarı, Kazdağı meşesi, kazgagası, kazıyak, kazparmak otu, su kazayağı; Keçi alıcı, keçi çağlası, keçi eğirtmeci, keçi geveni, keçi körmeni, keçi lahanası, keçi mantarı, keçi marulu, keçi mayasıl otu, keçi otu, keçi söğüdü, keçi yemişi, keçiayağı, keçibiciği, keçiboynuzu, keçikulağı, keçimemesi, keçisakalı, keçisedefi, keçisedef otu, keçitaşağı, keçitırnağı; Kedi dutu, kedi nanesi, kedi otu, kediayağı, kediayası, kedibağırsağı, kedibaşı, kedibiciği, kedicırnağı, kediçınağı, kedigözü, keditaşağı, keditırnağı, keditırnağı mantarı, kediyüzü, kırmızı kedi otu; keklik çiğdemi, keklik otu, keklik üzümü , keklikgözü, yabani keklik otu; Kelebek çalısı, kelebek çiçeği, kelebek otu, kelebek sarmaşığı; Kene ağacı, kene otu; Kertenkelegözü, kertenkelekuyruğu; Kırlangıç otu, kırlangıçkuyruğu; kirpi dikeni, kirpi hıyarı, kirpibaşı, tüysüz kirpibaşı; Koç mantarı, koç otu, koçboynuzu, koçboynuzu otu, koçkuyruğu, koçkuz; koçkuzu, koçlama mantarı, koçtaşağı, küçük koç mantarı; Koyun baklası, koyun çiçeği, koyun fındık ağacı, koyun mantarı, koyun otu, koyun pıtrağı, koyun sarmaşığı, koyun yavşanı; koyunekmeği, koyungöbeği, koyungözü, koyunkıran, koyunyumağı; Köpek elması, köpek gülü, köpek inciri, köpek kavunu, köpek lahanası, köpek marulu, köpek maydanozu, köpek menekşesi, köpek otu, köpek papatyası, köpek sarımsağı, köpek soğanı, köpek üzümü, köpekayası, köpekdili, köpekdişi, köpeklolosı, köpekmemesi, köpeköldüren, köpekpençesi, köpektaşağı, köpekzehiri, köstüköpeği; Kunduzavu, kunduzbuğday, kunduzhayası, kunduzkökü; Kurbağa otu, karakurbağa otu, kurbağa yarpuzu kurbağa yosunu; kurbağakaşığı, kurbağapisliği, kurbağazehri; Kurt baklası, kurt böğürtleni, kurt mantarı, kurt otu, kurt soğanı, kurtağzı, kurtayağı, kurtbağı, kurtbağrı, kurtbaharı, kurtboğan, kurtkirişi, kurtkökü, kurtkulağı, kurtluca, kurtmeç, kurtpençesi, kurttırnağı; Kuş alıcı, kuş çiçeği, kuş elması, kuş eriği, kuş fesleği, kuş fiği, kuş iğdesi, kuş karabuğdayı, kuş kerdemesi, kuş kirazı, kuş lalesi, kuş mancası, kuş otu, kuş üzümü, kuş yemi, kuşağzı, kuşburnu, kuşburnu giliği, kuşburnu kokocu, kuşçubuğu, kuşdili, kuşekmeği, kuşgözü, kuşkanadı, kuşkonmaz, kuşkonmaz, kuşkuş otu, kuşmak, kuşulak, kuşübüğü, kuşyüreği; Kuzgun otu, kuzgunayağı, kuzgunkılıcı; kuzu gevreği, kuzu kestanesi, kuzu kişnişi, kuzu mantarı, kuzu otu, kuzu pıtrağı, kuzu sarmaşığı, kuzubaşı, kuzudili, kuzugöbeği, kuzukemirdi”

    İsmini yılandan alan bitkilerin bazıları ise zehirli

    “Leylekayağı, leylekburnu, leylekgagası, leylekkakacı”

    “Mandadili, mandakulağı, Maymun orkidesi”

    “Oğlakkulağı; Öküzçanı, öküzdili, öküzgöbeği, öküzgötü, öküzgözü, öküzpörçügü; Örümcek çiçeği, örümcek otu, örümcek zambağı”

    “Papağanyemi; Pire otu, pirekapan, pirelik; pislik otu, pisikcırnağı, pisiktaşağı, pisiktetiği, pisipisi otu, pisipisi, pissikpahlası; Porsuk ağacı;”

    “Saka dikeni; Serçe otu, serçebaşı, serçedili; Sıçan dikeni, sıçan otu, sıçan soğanı, sıçankulağı, sıçankuyruğu, sıçansabunu, susıçanı otu; sığır baldıranı, sığır dikeni, sığır mantarı, sığır otu, sığır papatyası, sığır sazı, sığırdili, kırmızı sığırdili, sığırgözü, sığırguyruğu, sığırkulağı, sığırkuyruğu; Sırtlanayası; sinekkapan, sinektutan, sinek mantarı; soğulcandüşüren”

    “Tahtakurusu otu; Tarlakuşumahmuzu; tavşan bezelyesi, tavşan elması, tavşan kirazı, tavşan yoncası, tavşanağzı, tavşanayağı, tavşanbıyığı, tavşancıl otu, tavşancıltırnağı, tavşançili, tavşandudağı, tavşankulağı çiçeği, tavşankulağı, tavşanmemesi, tavşanpaçası, tavşantopuğu, yumrulu tavşanbıyığı; Tavuk çiçeği, tavuk mantarı, tavuk otu, tavuk tirmiti, tavukbacağı mantarı, tavukgötü, tavukgözü, tavukpençesi, tavukyastığı; Taydişi; Teke dikeni, teke orkidesi, tekesakalı; Tırtıl otu; Tilki buğdayı; tilki kişnişi, tilki kuskusu, tilki üzümü, tilkikuyruğu, tilkişen, tilkitaşağı, tilkitırnağı; Tosba otu, tosbağa çiçeği, tosbağa otu, tosbağı otu, tosgaba otu, Tosunburnu; turnaayağı, turnadili, turnagagası, yumrulu turnagagası”

    “Yılan çiçeği, yılan darısı, yılan dikeni, yılan fidanı, yılan gülü, yılan kabağı, yılan kökü, yılan otu, yılan pancarı, yılan purçağı, yılan soğanı, yılan sarımsağı, yılan yoncası, yılanbalı, yılanbaşı, yılanbıçağı, yılanboncuğu, yılanbucağı, yılanburçağı, yılancık, yılancık otu, yılancücüğü, yılançıkaran, yılandili, yılanekmeği, yılankavı, yılankulağı, yılansakalı, yılanyastığı”

  • Şanlıurfa’da beslenmede kullanılan doğal bitkiler uluslararası kongrede tanıtıldı

    Şanlıurfa’nın doğal gıda bitkileri Ankara’da düzenlenen Avrasya Doğal Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Kongresinde tanıtıldı.

    Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim üyesi Prof.Dr. Hasan Akan ve ekibi tarafından araştırılan Şanlıurfa’nın doğal gıda bitkileri ve Şanlıurfa’nın Doğal Bitki Çayları Potansiyeli isimli çalışmalar Ankara’da düzenlenen Avrasya Doğal Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Kongresinde iki bildiri ile tanıtıldı.

    Konu ile bilgi veren Prof. Akan, doktora öğrencisi Maruf Balos ve gıda mühendisi Öğr. Üyesi Dr. Hatice Pekmez’in katkı sunduğu bu çalışma ile amaçlarının Şanlıurfa il Sınırları içerisinde Doğal olarak beslenmede kullanılan bitkileri tespit etmek, kamuoyunun ilgisini bu konuya çekmek, Şanlıurfa’da halkın doğal bitkilerden yararlanma biçimlerini araştırmak ve ülkemiz etnobotaniğine katkı sağlamak olduğunu belirterek, “Dünya’da yaklaşık olarak 20 bin kadar yenilen bitki vardır. Dünya genelinde ulusal ve uluslararası kuruluşlar yerel halk toplulukları ile iş birliği yaparak gıda güvencesini arttırıcı ve beslenme kalitesini yükseltici önlemler üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Günümüzde besin çeşitliliği konusunda yenen doğal bitkilere olan arz ve talep artmakta olup gitgide bu bitkiler daha fazla önem kazanmaktadır. İlkbahar aylarında Şanlıurfa’nın semt pazarlarında satılan yabani bitkilere ilginin gittikçe arttığını görmekteyiz. Gıda bitkilerinin besleyici özelliği, çeşitlilik sunması, sağlığa ve aile ekonomisine katkısı kadar, yaşanılan yere ve kültüre bağlı tat algısı, seçimi oluşturması da önemlidir. Toplumsal kimliğimizin, yerel kültürün önemli bir unsurunu, yabandan toplanan bu lezzetler oluşturur” dedi.

    Köyden toplanıp pazarda satılıyor

    Yabani bitkilerin genellikle bilen kişilerce doğadan toplanarak semt pazarlarında ya da seyyar satıcılar tarafından satıldığını aktaran Prof.Dr. Hasan Akan, Köylerden şehirlere göçün arttığı ve kentleşmenin artış gösterdiği günümüzde bunun sonucu olarak kırsalda yaşayan insanların geçmişten günümüze kadar kullanıla gelen geleneksel bitki kullanımları ile ilgili bilgiler, o kişilerle yok olmaktadır. Geçmişten süregelen bu bilgilerin gelecek nesillere aktarımı ve kayıt altına alınması önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

    Şanlıurfa’da 56 bitki gıda amaçlı kullanılıyor

    Şanlıurfa’da toplamda 56 bitkinin gıda amaçlı olarak kullanıldığının tespit edildiğini söyleyen Prof.Dr. Hasan Akan, “Halk arasında farklı isimlerle adlandırılan ve farklı yemekleri yapılan, kimi zaman da içecek olarak değerlendirilen bitkiler arasında Kınneber, Dejnık, Çakırdikeni, Kereng ya da Kenger, Haleleyn, Tuzik, Kömeç, Akbandır, Sirim, Kardi, Guriz, Çolban, Harnup, Kerbe, Bıttım, Isırgan, Kemberok, Guvij, Çitlembik veya Taav ve Meyan Kökü yer alır. Genetik yapısı ile oynanmış tohumlar, hormon kullanımı ve benzeri doğal üretimden uzaklaştıran yöntemler sağlıklı üretimi giderek zorlaştırmakta, doğal aroması ve besleyici değeri önemli riskler altında bulunmaktadır. Dolayısıyla doğal bitkilere rağbetin artması gerekmektedir” diye konuştu.