Etiket: Birliğine

  • TESK Başkanı Palandöken: “Acilen norm birliğine uygun prim gün sayısı eşitlenmeli”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Bağ-Kur’lu esnaf ve sanatkar, tatil nedir bilmeden gece gündüz dükkanının başında duruyor. Hem en uzun prim gün sayısını ödüyor hem de emekli olduğunda en düşük maaşı alıyor. Esnaf ve sanatkarın yıpranma payı düşünülerek, ödemesi gereken prim gün sayısı 7 bin 200’e indirilmeli” dedi.

    Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2018 yılı Danışma Kurulu toplantısında konuşan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Esnaf ve sanatkar toplumda en çok çalışan kesim olmasına rağmen diğer sigortalılardan daha çok prim ödemektedir. Bağ-Kur’lu esnaf ve sanatkar, tatil nedir bilmeden gece gündüz dükkanının başında duruyor. Hem en uzun prim gün sayısını ödüyor hem de emekli olduğunda en düşük maaşı alıyor. Esnaf ve sanatkarın yıpranma payı düşünülerek, ödemesi gereken prim gün sayısı 7 bin 200’e indirilmeli” ifadelerinde bulundu.

    Esnaf ve sanatkarın prim gün sayısı altında ezildiğini ifade eden Palandöken, “Esnafımız emeklilikte maalesef diğer kesimlerle eşit haklara sahip değil. SSK’lı çalışanlar 7 bin 200 prim gün sayısı ile emekli olurken esnaf ve sanatkarımız 9 bin günü doldurmak zorunda. Arada 1800 prim günü, yani yaklaşık 5 yıllık fark var. Ancak esnaf ve sanatkar, SSK’lının iki katından fazla mesai yapıyor. Sabah 5.00’te dükkanı açıp gece 24.00’e kadar çalışan esnafımız var. SSK ile çalışanlar ay sonu geldiğinde maaşını alırken esnaf ticari faaliyetle uğraştığı için zarar etme riski var. Esnafın prim gün sayısının diğer kesimlerden fazla olması, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. 60 günden fazla prim borcu olan esnaf sağlık hizmetinden yararlanamıyor. Diğer kesimlerde olduğu gibi esnaf ve sanatkar da prim borcu olsa dahi sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edebilmelidir. Ayaktan tedavilerde geçici iş göremezlik ödeneği alamayan esnafa tedavi süresindeki geçimi için ’rapor ücreti’ hakkı verilmelidir. Ayrıca esnaf ve sanatkarın iş yerinde geçirdiği kazalar da iş kazası sayılmalı. Çünkü iş yerinin kendine ait olması, kaza yaşanmayacağı anlamına gelmez. Çalışanın hayatını kaybetmesi halinde geride kalanlara aylık bağlanması için SSK’lıların 900 gün, Bağ-kurluların ise 1800 gün prim ödemiş olması gerekiyor. İş kazası, hastalık, yaşlılık ve ölüm hallerinde SSK’lı ve Bağ-kur’lu ayrımlarına son verilerek tüm kesimler için sosyal güvenlikte eşitlik sağlanmalı” diye kaydetti.

  • Erdoğan: “Suriye halkının öncülüğünde yürütülecek özgür, adil, şeffaf bir sürecin hayata geçirilmesine yardımcı olmak hususunda görüş birliğine vardık”

    SOÇİ (İHA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi’deki üçlü zirvenin ardından yaptığı açıklamada, “Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek kapsayıcı özgür adil ve şeffaf bir siyasi sürecin hayata geçirilmesine yardımcı olmak hususunda görüş birliğine varmış bulunuyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından Rusya’nın Soçi kentinde gerçekleştirilen üçlü zirve sona erdi. Liderler üçlü zirvenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, Rusya ile ilişkilerin ikili ve bölgesel konularda devam ettiğini söyledi. Erdoğan, “Ham olsun bunun meyvelerini her alanda topluyoruz. Özellikle yakalığımız bu ivmenin artarak sürmesi konusunda Sayın Putin ile hemfikiriz. Sayın Ruhani ile gerçekleştirdiğimiz ikili görüşmemizde ülkelerimiz arasındaki ilişkileri her alanda daha da geliştirme hususunda mutabık kaldık” dedi.

    “Kritik görüşmeler yaptık”

    Zirvede Putin ve Ruhani ile kritik görüşmeler yapıldığını belirten Erdoğan, “Gündemimizdeki meseleleri samimiyetle ele aldık. Suriye’de ateşkes tesis edilmesi amacıyla attığımız adımları tekrar gözden geçirdik. Gerginliği azaltma bölgelerinin sahada şiddetin azaltılmasın temel rol oynadığını memnuniyetle tespit ettik. Görüşmelerimizde Astana’da kaydettiğimiz ilkeler temelinde ihtilafa kalıcı çözüm noktasında Cenevre sürecine sağlayabileceğimiz katkıları istişare ettik. Bu bağlamda 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararında tanımlandığı üzere, Suriye halkının öncülüğünde ve sahipliğinde yürütülecek kapsayıcı özgür adil ve şeffaf bir siyasi sürecin hayata geçirilmesine yardımcı olmak hususunda görüş birliğine varmış bulunuyoruz. Rusya Federasyonunun inisiyatifiyle Soçi’de düzenlenmesi öngörülen Suriye Ulusal Diyalog Kongresinin bu ülkeler temelinde siyasi sürece anlamlı katma değer sağlaması için eşgüdüm içinde çalışmaya karar verdik” şeklinde konuştu.

    “Bir terör örgütüyle aynı çatı altında olmamızı kimse beklememelidir”

    “Bugünkü ortak açıklamamız, işbirliğimizin esaslarını yansıtan ilk adımdır” ifadelerini kullanan Erdoğan,“Bu çabanın başarısı başta rejim ve muhalefet olmak üzere tarafların tutumuna bağlıdır. Bu süreçte ayrıca üç garantör ülkenin bugüne kadar ortaya koydukları karşılıklı hassasiyetlere saygı ve uzlaşı anlayışını sürdürmeleri kritik rol oynayacaktır. Bu bağlamda Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğüne ülkemizin milli güvenliğine kasteden terörist unsurların süreçten dışlanması Türkiye olarak önceliklerimiz arasında yer almaya devam edecektir. Milli Güvenliğimize kasteden bir terör örgütüyle aynı çatı altında olmamızı aynı platformda yer almamızı bizden kimse beklememelidir. Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine bağlılığımızı ifade ediyorsak, bu ülkeyi bölmeye çalışan eli bir kanlı çeteyi meşhur bir aktör olarak göremeyiz” diye konuştu.

    “Suriye’de güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesinin önemini vurguladık”

    Bugün gerçekleştirilen zirvede, Suriye’de güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesinin önemini vurguladıklarını söyleyen Erdoğan, “Bugün gerçekleştirdiğimiz istişarede Suriye’de güven arttırıcı önlemlerin hayata geçirilmesinin önemini vurguladık. Bu önlemlerin kademeli olarak devreye sokulması amacıyla insani yardımların ihtiyaç sahiplerine engelsiz ve kesintisiz ulaştırılması ayrıca tutukların karşılıklı salıverilmesi dahil atılabilecek her türlü adımı gözden geçirdik” dedi.

    “Bugün vardığımız noktanın özellikle Suriye’nin barış ve istikrara yeniden kavuşması ve halkın acılarının dindirilmesi için bir umut ışığı teşkil edeceğine inanıyorum” diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:

    “İdlib sorunun çözülmesi, Afrin’deki olumsuzlukların giderilmesi inanıyorum ki Suriye sürecindeki bu olumlu gelişmelerin önemli atlama taşları olacaktır. Ülkelerimiz arasındaki bu verimli işbirliğinin tüm bölgeye olumlu etki yapmasını, bölgedeki gerginlikleri ve mezhebi ayrışma riskini azaltmasını ümit ediyorum. Uluslararası toplumun tüm sorumlu üyelerini çabalarımızı desteklemeye davet ediyorum” diye konuştu.

  • KKTC Tıp Öğrenci Birliği, Dünya Tıp Öğrenci Birliği’ne üye oldu

    Yakın Doğu Üniversitesi öncülüğünde kurulan Kuzey Kıbrıs Tıp Öğrenci Birliği, dünyadaki tıp öğrenci birliklerini temsil eden ve tıp öğrencilerinin sağlık sorunları hakkındaki farkındalıklarını arttırmayı amaçlayan bir kuruluş olan Dünya Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu’na 72 ülkenin onayı ile üye oldu.

    Tanzaya’da gerçekleştirilen 66. IFMSA (Uluslararası Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu) Genel Kurulu’nda, yapılan oylamada federasyona üye Güney Kıbrıs ve Yunanistan da dahil olmak üzere 72 ülkenin salt çoğunluğu ile Kuzey Kıbrıs Tıp Öğrenci Birliği’nin Dünya Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu’na üyeliği gerçekleştirildi.

    Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrenci Birliği Başkanı ile Yönetim Kurulu Üyesi Tanzanya’da

    Dünyanın farklı ülkelerinden 900 kişinin katıldığı 66. IFMSA Genel Kurulu’nda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrenci Birliği ve Kuzey Kıbrıs Tıp Öğrenci Birliği Başkanı İntörn Doktor Gülperi Ateş ile Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrenci Birliği Halk Sağlığı Direktörü ve Tıp Fakültesi öğrencisi Erdoğan Mete Yalçın temsil etti.

    Üyeliklerle staj ve araştırma değişim programları başlatıldı

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde eğitimini sürdüren Tıp Fakültesi öğrencilerini Ulusal ve Uluslararası platformlarda temsil etmek amacıyla Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ öncülüğünde 2015 yılında kurulan Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Öğrencileri Birliği (NEUMSA) aynı yıl içerisinde Türk Tıp Öğrencileri Birliği (TurkMSIC) ve Uluslararası Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu’na (IFMSA) üye olma çalışmalarını başlattı.

    Başvuru sonrasında TurkMSIC üyeliği kısa sürede onaylanan NEUMSA, bu sayede 2016’da staj değişimi programı, 2017’de ise araştırma değişimi programı başlatılarak Türkiye’deki Tıp Fakülteleriyle karşılıklı öğrenci değişimini gerçekleştirdi. Bunun yanısıra bu yıl içerisinde Kuzey Kıbrıs Tıp Öğrencileri Birliği’ni (MSANC) kurarak IFMSA üyeliği çalışmalarını yürüttü.

    “Öğrencilerimize mentorluk yapıyoruz”

    Yakın Doğu Üniversitesi Sağlıktan Sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şanlıdağ, Yakın Doğu Üniversitesi’nde faaliyet gösteren öğrenci kulüplerinin çok önemli misyona sahip olduklarını, kulüplerin hayata geçirmeyi düşündüğü birçok projeyi yönetim olarak desteklediklerini, öğrencilerle iletişimde daima birer mentor gibi hareket ettiklerini belirtti.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şanlıdağ, üyeliklerle ilgili tüm çalışmaların belirli bir plan çerçevesinde ve sistematik bir şekilde sürdürdüklerini, 2016’da gerçekleşen TurkMSIC üyeliğinden sonra bu yıl da IFMSA’ya üye olduklarını dile getirdi. IFMSA’nın WHO ve UNESCO tarafından kabul gördüğünü dikkate çeken Prof. Dr. Şanlıdağ, “Bünyesinde 124 ülke, 1.3 milyon öğrenci ve 137 öğrenci organizasyonu barındırıyor” dedi.

    Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, IFMSA ile yılda 1300’ün üzerinde öğrencinin değişim programına katıldığını ve Kuzey Kıbrıs Tıp Öğrencileri Birliği’nin üyeliğinin kabulüyle birlikte dünyadaki tüm Üniversitelerin Tıp Fakülteleriyle değişim programlarının başlatılabileceğini söyledi.

    “Dünya ile bütünleşme adına önemli bir adım”

    Tıp Öğrenci Birliğinin hem bilimsel hem de sosyal bir platform oluşturduğunu dile getiren Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. İrfan Günsel de, birliğin öğrencilerin mesleki gelişimlerinin yanında hayatın hemen her alanında çağın niteliklerine uygun birer sağlık insanı olmalarına öncülük edeceğini söyledi.

    Birliğin, geleceğin hekimlerinin bilgilerini, vizyonlarını ve becerilerini geliştiren faaliyetlerde bulunmak üzere kurulduğunu anımsatan Doç. Dr. Günsel, “Bir yandan öğrencilerimize en yeni teknolojilere sahip, yaratıcılıklarını kullanacakları öğrenme ortamları oluştururken aynı zamanda bilimin geniş olanaklarını sunarak, mesleki becerilerini geliştirmek ve mesleki değerleri edinmeleri için çalışıyoruz. Kuzey Kıbrıs Tıp Öğrencileri Birliği’nin, Dünya Tıp Öğrencileri Birlikleri Federasyonu’na üyeliği Tıp Fakültesi öğrencilerini dünyadaki tüm üniversitelerin tıp Fakültelerine ulaşma olanağı sağlarken, tıp mesleğinin uygulamasında gerekli olan bilgi ve becerilerin öğrencilere kazandırılmasına yol gösterici ve bir tıp öğrencisinden daha fazlası olmayı sağlayacaktır” dedi.

  • YÖK’ten üniversite-sanayi iş birliğine yeni model

    Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile ASELSAN arasında “ASELSAN Akademi Lisansüstü Eğitim Programı” iş birliği protokolü imzalandı.

    YÖK ile ASELSAN arasında “ASELSAN Akademi Lisansüstü Eğitim Programı” iş birliği protokolü, YÖK Başkanı Yekta Saraç, ASELSAN Anonim Şirketi adına Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özkol ve ASELSAN Genel Müdürü Dr. Faik Eken tarafından imzalandı. YÖK’te gerçekleştirilen imza töreninde konuşan YÖK Başkanı Saraç, Türkiye’nin küresel rekabet ortamında 2023’te dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olma hedefinin başında Ar-Ge odaklı büyüme olduğunu kaydetti. Saraç, “Protokol kapsamında ASELSAN’ın insan kaynağının niteliğini bilgi ve bilim temelli olarak daha da artırılmasına yönelik ülkemizin alanlarında başarılı üniversitelerinde doktora yapabilmeleri mümkün olabilecektir” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin 2023 hedefi dikkate alındığında, ülkenin hedefine ulaşabilmesinin nitelikli bilgi ve insan faktörü ile mümkün olabileceğinin altını çizen Saraç, “Ülkemizde yükseköğretime erişim ve yükseköğrenimin artırılması 2000’li yıllardan önce çözümlenmesi gereken en önemli sorun iken özellikle 2003-2014 arasında bu konu da sayısal açıdan çok önemli gelişmeler sağlanarak, bir sıçrama yaşandı ve yatay büyüme olarak adlandırabileceğimiz büyümeye ülke olarak şahit olduk. Yükseköğretim sistemimizdeki son 10 yılda yaşanan bu büyüme sürecinin bundan sonraki aşaması da nitelik ve kalite bakımından büyümedir” açıklamasında bulundu.

    Son iki buçuk yıl içinde YÖK’ün, ilgili tüm paydaşlarıyla gerçekleştirdiği ve kamuoyu ile paylaştığı girdi ve süreç odaklı pek çok yeniliği gerçekleştirdiğine dikkati çeken Saraç, bunların başında Kalite Kurulu’nun oluşturulması ve misyon farklılaşması odaklı ihtisaslaşma olduğunun ifade etti. Saraç, “Bugün imzalanacak protokolle bu girişimlerimizle bütünleşik bir yapı içerisindedir. Türk yükseköğretim sisteminde bu yapısal değişim sürecini başlatabilmek ve başarıyla sürdürebilmek için nitelikli insan kaynağına öncelikli ihtiyaç olduğumuz açıktır” şeklinde konuştu.

    YÖK’ün doktora derecesine sahip insan kaynaklarının nicelik ve niteliğinin artırılmasına yönelik olarak 100/2000 Doktora Projesini hayata geçirdiklerini hatırlatan Saraç, şunları kaydetti:

    “Yeni YÖK’ün stratejik yaklaşımı ile hayata geçirilen bu projeler Türk yükseköğretiminin keyfiliğe ve mühmelliğe bırakılmadığını göstermekte ve bilimsel bir metotta ve rasyonel bir tarzda yeniden şekillendirilmesine katkı sağlamaktadır. YÖK, bilim hayatını üniversitelerimizin bilimsel gücüyle tekrar şekillendirmeye ve yükseköğretimi kalite, ihtisaslaşma ve öncelikli alanlar, nitelikli kavramlarla yeniden yapılandırma gayreti içindedir.”

    “Üniversite-sanayi iş birliği sürecine yeni ve yenilikçi bir model daha dahil etmiş olacağız”

    YÖK Başkanı Saraç, ASELSAN ile yapılan protokolü önemsediklerinin altını çizerek, “Ülkemizin sadece savunma sanayiindeki liderliği ile değil, sanayi sektörünün öncü kurumu olan ASELSAN ile lisansüstü eğitim odaklı ASELSAN akademi sürecini başlatmak üzere bir protokol imzalayacağız” dedi.

    Saraç, protokolle ilgili ise şöyle konuştu:

    “Protokol kapsamında ASELSAN’ın insan kaynağının niteliğini bilgi ve bilim temelli olarak daha da artırılmasına yönelik ülkemizin alanlarında başarılı üniversitelerinde doktora yapabilmeleri mümkün olabilecektir. YÖK olarak bu süreçte koordinasyon ve yönlendirici bir rol üsteleneceğiz. Bu şekilde Yeni YÖK olarak akademi vasıtası ile ülkemizde uzun süredir konuşulan üniversite-sanayi işbirliği sürecine yeni ve yenilikçi bir model daha dahil etmiş olacağız.”

    “Çağı yakalayan insan kaynağını yetiştirirsek arkasından teknoloji ve sanayi kendi kendine yükselecektir”

    ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Özkol ise “Ülkemizin 4 güzide üniversitesi bir araya gelerek ASELSAN gibi savunma sanayinin amiral gemisi kabul edeceğimiz bu kuruluşla birlikte sanayi-üniversite iş birliği yüksek lisans programını ortaya koydu” ifadelerini kullandı. Özkol, insan kaynağı yeterli değilse istenilen sistemlere sahip olunulsa bile gereken verimin alınamadığını söyleyerek, “Şunun farkındayız, biz yeterli, bilgili, donanımlı, çağı yakalayan insan kaynağını yetiştirirsek arkasından teknoloji ve sanayi kendi kendine yükselecektir” dedi.

    Proje kapsamında, ASELSAN personelinin Gazi Üniversitesi, ODTÜ, Gebze Teknik ve İstanbul Teknik Üniversitelerinde, ASELSAN’ın misyon ve vizyonuna uygun savunma sanayii alanında yüksek lisans ve doktora tez, araştırma konularında eğitim alması sağlanacak. Endüstriyel Lisansüstü Eğitim Programı ile ASELSAN’ın sahip olduğu teknoloji ve bilgi birikiminin geliştirilmesi ve sürekliliğinin sağlanması hedefleniyor. Akademik yeterliliğe sahip personelin savunma projelerinde görevlendirilmesi ile savunma sanayii alanında kritik teknolojilerin millileştirilmesi ve başarıyla sonuçlandırılmasına ivme kazandırılacak. ASELSAN Akademi Programı, ASELSAN’ın ve Türkiye’nin kritik teknolojilerinde gelişimini sağlayarak, rekabet gücünü artıracak. Programa katılan ASELSAN personeli, çalıştığı projelerini endüstriyel tez kapsamında gerçekleştirerek lisansüstü diploma sahibi olacak. Akademik tecrübeleri olan üniversite öğretim üyeleri, doğrudan endüstrinin projelerine dahil olarak endüstriyel tecrübeleri ile eğitim ve teknolojisine katkıda bulunacak.

  • Hatay’da 39. Mekanize Piyade Birliğine roketatarlı saldırı

    Hatay’da 39. Mekanize Piyade Birliğine roketatarlı saldırı düzenlendi. Saldırı sonrası teröristlere yönelik havadan ve karadan operasyon başlatıldı.

    İskenderun ilçesi Karayılan Mahallesi’nde Amanos Dağları eteğindeki 39. Mekanize Piyade Birliğine roketatarlı saldırı düzenlendi. Can kaybı ve yaralananın olmadığı olayın ardından bölgede havadan ve karadan operasyon başlatıldı. Teröristlere karşılık verilmesinin ardından Amanos Dağları’ndan dumanlar yükseldi.