Etiket: birinci

  • Prof. Dr. Yıldız: “Türkiye, Avrupa’da en şişman ülkeler sıralamasında birinci”

    EndoBridge Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Türkiye’nin Avrupa’da en şişman ülkeler sıralamasında birinci sıraya yükseldiğini belirterek, “Türkiye’de erişkinlerde 3 kişiden biri obez, biri fazla kilolu, sadece biri normal kiloludur” dedi.

    EndoBridge yıllık toplantılarının altıncısı, Amerikan Endokrin Derneği, Avrupa Endokrinoloji Derneği ve Türkiye Endokrinoloji Derneğinin işbirliğinde Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi. Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısına EndoBridge Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, Endokrinoloji ve metabolizma Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Füsun Saygılı, Avrupa Endokrinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Aj Van Der Lely ve Amerikan Endokrin Derneği Başkanı Prof. Dr. Susan Mandel katıldı.

    EndoBridge Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, sağlık alanında dünyada birçok ilke imza atan bu uluslararası projenin 2018 yıllık toplantısının 41 ülkeden 578 katılımcıyı buluşturduğunu ve bu yıl en yüksek yabancı delege ve en yüksek ülke sayısına ulaştığını belirtti.

    “2 milyar kişi şişman”

    Prof. Dr. Yıldız, programda diyabet, obezite, lipid bozuklukları, tiroid, kemik ve osteoporoz, hipofiz, böbreküstü bezi, nöroendokrin tümörler, kadın ve erkek üreme endokrinolojisi dahil olmak üzere endokrinolojinin tüm problemlerine güncel yaklaşım kapsamlı bir şekilde ele alındığını bildirdi.1970’li yıllardan beri çocuk ve erişkin obezitesi sıklığının üç katına çıktığını kaydeden Prof. Dr. Yıldız, günümüzde dünyadaki fazla kilolu ve obez birey sayısının 2 milyarın üzerinde olduğuna dikkat çekti.

    “3 kişiden biri obez”

    Türkiye’nin dünyada en şişman ülkeler sıralamasında birinci sıraya yükseldiğini belirten Prof. Dr. Yıldız, “Türkiye’de erişkinlerde 3 kişiden biri obez, biri fazla kilolu, biri normal kiloludur. Obezite vücutta yağ miktarının artmasıdır. Tanıda en sık kullanılan kriter vücut kitle indeksi (VKİ)’dir. VKİ, kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine bölünmesi ile elde edilen rakamdır. VKİ’nin 18.5 – 25 arasında olması normal, 25-30 arası fazla kiloluluk, 30’un üzerinde olması ise obezite olarak değerlendirilir. Ancak, bu kaba bir rakamdır ve vücuttaki yağ miktarını her zaman doğru olarak yansıtmaz, yağ dağılımı hakkında fikir vermez, ırk ve etnik gruplara göre farklılık gösterir ve ileri yaşlarda yanıltıcı olabilir. Vücudunda yağ fazlalığı olan erişkinlerin yaklaşık yarısı, çocuk ve ergenlerin yüzde 25-50’si normal VKİ’ne sahiptir. Klinik değerlendirmelerde vücut yağ dağılımı hakkında da fikir sahibi olabilmek için bel çevresinin de ölçülmesi önemlidir. Erkeklerde 94 santimetre, kadınlarda ise 80 cm üzeri metabolik hastalık riskinin arttığını gösterir” ifadelerine yer verdi.

    Prof. Dr. Bülent Yıldız, obezite, diyabet, lipid ve kolesterol bozuklukları, kısırlık, kalp ve damar hastalıkları, karaciğer hastalıkları, uyku apnesi, kanser, psikiyatrik hastalıklar, eklem rahatsızlıkları gibi birçok hastalığın görülme sıklığını, şiddetini ve ölüm oranlarını artırdığını kaydetti.

    “Obezite kronik bir hastalıktır”

    Türkiye’de obezitenin önlenmesi ile tüm ölümlerin erkeklerde yüzde 11’inin, kadınlarda yüzde 16’sının önlenebilmesinin mümkün olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yıldız, “Obezitenin önlenmesi ve tedavi edilmesindeki başarısızlığın en önemli nedenlerinden biri, obezitenin kişinin kontrolünde bir yaşam tarzı biçimi sonucu oluştuğu ve şişman bireylerin kilo almalarından kendilerinin sorumlu olduğu düşüncesidir. Oysa obezite kompleks, ilerleyici ve tekrarlayıcı, kronik bir hastalıktır. Bireyin kendi kontrolünde olmayan genetik, biyolojik, psikososyal ve çevresel pek çok faktör de obezite gelişiminde rol oynar. Metabolizma ve hormon dengemizden pazarlama güçlerine kadar birçok etken, vücutta aşırı yağ birikimine eğilim ve duyarlılığımızı belirler. Obeziteyi basitçe bir vücut ağırlığı, imaj ya da irade problemi olarak tanımlamak yerine hastalığa duyarlılığı ve karmaşıklığı dikkate alan insan odaklı ve dört boyutlu olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.

    “Hayati bir salgı bezi”

    Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Füsun Saygılı, hipofiz bezinin, beynin tabanındaki çanak biçiminde kemik yapı içinde yer alan ve vücuttaki birçok hormonun kontrolünü sağlayan hayati bir salgı bezi olduğunu vurguladı. Hipofiz bezinin bir bezelye tanesi büyüklüğünde olup, en çok kanlanan organlardan olduğunu belirten Prof. Dr. Saygılı, “Bu bezle ilgili hastalıklar, bez hormonlarının az ya da çok salgılanması, beze ait adenom denen -genellikle- iyi huylu tümörlerin gelişimi sonucu ortaya çıkar. Hipofiz hastalıkları deyince akla gelen bedenimizin orkestra şefidir. Bu kongrede de olduğu gibi en başlarda yer alır. Hipofiz adına 4 konferans verildi. Hipofiz endokrin organlarını kontrol eder. Troid bezi büyüdüğünde ürememizi sağlayan metabolizmamızı, böbrek üstü bezleri hep hipofiz bezinin sayesinde yaptıklarını yapmaya devam eder. Bu bezdeki bir takım metolojiler biz takım bozukluklar bu bezin adenomları denilen bir takım tümörleri sonucu ortaya çıkabilir. Suyu, tuzu, şekeri elinde kontrol elinde tutan bir bezdir. Hipofiz bezi adenomları, sayılan hormonların bazen fazla salgılanmasına bazen de hiç salgılanamamasına yol açar. Salgı eksiklikleri, bazen, acil ve hayati olabilir. Ayrıca hormon salgısından bağımsız, adenomların büyümesi, komşu yapıları etkileyerek görme kaybına, çift görmeye; ya da baş ağrısı, bulantı-kusma gibi kafa içi basınç artışı belirtilerine yol açar. Hipofiz bezine ait hastalıkların tanı, tedavi ve takibini endokrinoloji uzmanları yapar” diye konuştu.

    “Troid nodülleri”

    Amerikan Endokrin Derneği Başkanı Prof. Dr. Susan Mandel, son on yılda tıbbi görüntülemenin giderek daha çok kullanılmasıyla birlikte tiroid nodüllerinde tanı sayısı çok büyük oranda arttığını bildirdi. Tiroidin boyun ağrısı veya kronik öksürük gibi diğer tıbbi durumların değerlendirilmesi amacıyla yapılan boyun ve göğüs görüntülemesinin bir parçası olarak görüntülendiğini aktaran Prof. Dr. Mandel, “Tiroid nodüllerinin büyük çoğunluğu benign nodüllerdir. Ancak bir tiroid nodülü tespit edildiğinde hasta genellikle endişeye kapılır ve bir kez daha değerlendirilmek üzere başka bir uzmana yönlendirilir. Tiroidin ultrasonla görüntülenmesi, kanser riskinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini ve hem herhangi bir ek değerlendirmeye gerek bulunmayan hem de ince iğne aspirasyon biyopsisi endike olan nodüllerin tespit edilmesini sağlayabilmektedir. Dolayısıyla tiroid ultrasonunun doğru uygulanması ve yorumlanması kritik önem taşır. Bir nodül, biyopsi açısından uygun olsa da sonuç bazen belirsiz olabilir, yani benign veya kanser tanısı kesin olarak konamayabilir” diye konuştu.

    “Troid artışı”

    Tiroid tanısının tüm dünyada görüntüleme ve sağlık hizmetlerine erişimin artmasına bağlı olarak artış gösterdiğini dile getiren Prof. Dr. Mandel, “Tiroid kanseri insanların yüzde 20-25 ‘inde var. 30 yaşına geldiğinize yüzde nüfusun 20-25’de küçük kanserler var. Bunlarla yaşayıp başka şeylerden ölüyoruz. 15 yıl önce elle kontrol ediyorduk şimdi, görüntüleme çalışmasıyla belirleniyor. Bazı ülkelerde dünyada sağlığa erişim olamadığı için oran düşük. Daha fazla görüntülemeye erişim arttıkça kanser insidansının arttığını görüyoruz. Etnik anlamda çok farklılık belli değil” dedi.

    “Beynin fonksiyonları”

    Avrupa Endokrinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. AJ Van Der Lely, metabolizmanın kontrolü açısında beyinle ilgili çok az şey bildiklerini söyledi. Beynin hastalıkları nasıl etkilediğini yavaş yavaş öğrenmeye başladıklarını kaydeden Prof.Dr. Lely, “Beyin nasıl bağırsakla iletişime geçiyor, elimizde bir bilgi yok. Obez hastalar çok daha fazla yiyorlar, zayıf kişiye göre bu doğru değil. Beyin neden geri gidip neden orijinal kiloya dönmüyor. Bu temel faktörleri tespit etmeye başladık” dedi.

    Lely, şöyle konuştu:

    “Ghrelin (veya açil ghrelin; AG) ve des-açil ghrelin (DAG) peptidleri, çoğunlukla midede eksprese olan preproghrelin geni tarafından kodlanır. Hakkında epeyce bilgi sahibi olunan obezite hormonu ghrelinle kıyaslandığında DAG çok büyük bir ilgi görmemiştir. DAG uzun zamandır AG’nin inert bir bozunma ürünü olarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte son dönemde ulaşılan kanıtlar, DAG’nin ayrı bir hormon olarak davranış sergilediğini göstermektedir. DAG’nin AG’nin fonksiyonel bir inhibitörü olduğunu öne süren çalışmaların sayısının giderek artması da klinik açıdan potansiyel önem taşımaktadır. Dolayısıyla DAG veya DAG analogları; diyabet, obezite ve Prader Willi sendromu gibi metabolik bozuklukların tedavisine yönelik erken dönem çalışmalarda incelenmektedir.”

    “Kanser ghrelin sistemi”

    Bugünlerde kanser alanında ghrelin sistemine daha büyük bir ilgi gösterildiğini ifade eden Prof. Dr. Lely, “Lokal ve sistemik faktörlerin, östrojen reseptörü pozitif meme kanseri riski yüksek olan postmenopozal dönemdeki obez kadınlarda meme kanseri hücrelerinin büyümesini teşvik ettiği kanıtlanmıştır. Aromataz enzimi tarafından memedeki yağ dokusunda lokal olarak üretilen östrojenler, kanser hücrelerinin çoğalmasını tetiklemede önemli bir role sahiptir. Dolaşımdaki AG ve DAG düzeyleri obeziteyle hemen hemen her zaman ters orantılıdır ve bu peptid hormonlarının adipoz dokusundaki aromataz ekspresyonunu inhibe ettiği kısa süre önce kanıtlanmıştır. Ayrıca bu peptid hormonlarının bazı tümör hücreleri tarafından da üretildiği ve tümör büyümesini etkilediği tespit edilmiştir. AG ve DAG’nin enerji homeostazı üzerindeki etkileri de tümör gelişimi ve büyümesini etkileyebilir. Son olarak DAG’nin iskemide ve Duchenne müsküler distrofisinde kas hücrelerinin durumunu, diyabet hastalarında ise kiloyu ve glisemik kontrolü iyileştirdiği tespit edilmiştir” diye konuştu.

  • DÜ 1 yaş altı böbrek taşı ameliyatında Türkiye’de birinci sırada

    Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri, 1 yaş altı böbrek taşı ameliyatlarında Türkiye’de birinci sırada yer aldı.

    DÜ Tıp Fakültesi Hastaneleri Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mansur Dağgülü, 1 yaş altı bebeklerde böbrek taşı ameliyatlarında ultramini perkütan yöntemini Türkiye de en fazla uygulayan merkezin DÜ üroloji kliniği olduğunu söyledi. Böbrek taşının, çocuk ve bebek dahil her yaş grubunda görülebileceğine değinen Doç. Dr. Dağgülü, “Çocuklarda böbrek taşının erken teşhisi önemlidir. Taşlar tıkama yapıyorsa beraberinde enfeksiyon oluşturabilir sonuçta devamlı enfeksiyon ve tıkanıklığa maruz kalan böbrekler de kaybedilme riski ortaya çıkabilir. Bu nedenle özellikle idrar yolunda tıkanıklığa yol açan taşlara biran önce cerrahi yöntemle müdahale etmek gerekir. Bebeklerde ise huzursuzluk, uykusuzluk, ağlama nöbetleri, benzinde renk değişikliği gibi şikayetler böbrek taşı belirtileri olabilir. Bizim özellikli ameliyatlarımız var özellikle bir yaşın altındaki hastalara müdahale ediyoruz, kliniğimizde ultra mini-perkütan adı verilen ve sırtta 0.5 santimetrelik kesi ile böbreğe girilerek gerçekten birçok yerde yapılmayan bu ameliyatı üroloji kliniğimiz de çok başarılı ve güvenilir bir şekilde her hangi bir kanama olmadan yapıyoruz. 1 yaş altında olup böbrek taşı tespit edilen 50’den fazla hastamızın ameliyatlarını yaptık, kayıtlı verilere göre bu rakam Türkiye ortalamasının çok çok üstündedir” dedi.

  • Afganistan seçimlerinin birinci gününde 192 saldırı, 38 ölü

    Afganistan’da milletvekili seçimleri için oy verme işleminin birinci gününde 192 saldırının gerçekleştiği ve aralarında polis ve askerlerin de olduğu 38 kişinin de hayatını kaybettiği öğrenildi.

    Afganistan’da milletvekili seçimleri için oy verme işleminin birinci günü sona erdi. Afganistan İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre bugün seçmenlere yönelik 192 saldırı düzenlendi. Saldırılar sonucu 17’si sivil 10’u polis memur, 1’i de ordu mensubu olmak üzere toplamda 38 kişi hayatını kaybetti. Bakanlık tarafından yapılan açıklamada 100’den fazla kişinin de yaralandığı kaydedildi.

    Ülkedeki seçimlerin bugün yaşanan aksaklıklar sebebi ile bazı bölgelerde yarın da devam edeceği öğrenildi.

  • Başkan Can: “Birinci önceliğimiz huzur ve kardeşliğimizin devamı”

    Tarsus Belediye Başkanı Şevket Can, “Tarsusumuzun birinci önceliği huzur ve kardeşliğimizin devam etmesidir” dedi.

    Başkan Can, Özbek Mahallesi’nde hizmet bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. “Köylerimiz şehirleşecek, şehrimiz güzelleşecek” sloganıyla yola çıktıklarını belirten Başkan Can, göreve geldikleri günden bu yana büyük işler başardıklarını söyledi. Başkan Can, “Büyükşehir Yasasından önce Tarsus’ta 45 tane mahalleye hizmet götürüyorduk, yeni yasayla birlikte yetkimiz ve gelirimiz yüzde 60 miktarında azalmasına rağmen sorumluluk alanımız daha önce 45 mahalle iken şu anda 179 mahalleye Tarsus Belediyesi olarak bizler hizmet götürüyoruz. Bugüne kadar 75 tane köyümüzün parke veya yol çalışmasını bitirdik, 105 köyümüzde park çalışması bitti. Berdan projemiz, Çukurova’nın gerdanlığı olmaya talip. Etap etap yaparak, Adana Mersin yolundan başlayıp baraj yoluna kadar Berdan projemizi devam ettireceğiz. Tarsus Belediyesi Türkiye’de üretken belediye ve ödüllü belediye ünvanına sahip. Pazar yeri çatılarına güneş panelleri yerleştirerek 20 milyonluk projemizin ihalesini yaptık ve güneş panellerinden şubat ayından itibaren belediyemiz elektrik üretmeye başladı. İnşallah Rabbimin izniyle sizlerin duası ve desteğiyle 1 yılda 4 milyonluk belediyemiz elektrik üretecektir. Bunun yanında ‘şehitlerimiz namusumuzdur, gazilerimiz onurumuzdur’ düşüncesiyle şehitlerimize vefa borcumuzu ödemek maksadıyla belediyemiz meclis üyelerimizle almış olduğumuz karar ile Tarsus’taki 73 şehit ailesine ücretsiz konut veren Türkiye’de tek belediye olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyoruz. Bunun yanında hükümet konağımızın karşısında bulunan çarşıyı Tarihi Ticaret Merkezi olarak nitelendiriyoruz. Yaklaşık 10 milyon para harcayarak hiçbir esnafımızdan 1 lira para almadan çarşımızı da güzelleştiriyoruz” dedi.

    Tarsus’un kirvesi olduklarını belirten Başkan Can, şöyle devam etti:

    “Geçen yıl bizlere müracaat eden bütün çocuklarımızın kirvesi olmuştuk, Tarsus Belediye Başkanı olarak. Geçen yıl 608 çocuğumuzun sünnetini gerçekleştirdik. Bu yıl 1750 çocuğumuzun sünnetini yaptık, erkekliğe ilk adımını attırdık ve kirvesi de Tarsus Belediye Başkanı olarak Şevket Can oldu. İnşallah Rabbimin izniyle de önümüzdeki sene de bu sünnet merasimine devam edeceğiz. Kıymetli hemşerilerim Tarsus’umuzda şuan da proje olarak çalışmasını yürüttüğüm inşallah kasım ayında da üye kaydına başlayacağım bir toplu konut projemiz var. Daha önceki toplantılarımızda şunu belirtmiştim. Toki den daha ucuz ve konforlu konut yaparak vatandaşlarımızın hizmetine sunacağım. Ayrıca Tarsus’umuzda ev’lenmeyen kimse kalmayacak, Tarsus ta herkesi evlendireceğim düşüncesiyle inşallah kasım ayında yaklaşık 500 konutluk projemizin üye kaydına başlayıp 2 yıl içerisinde bu konutları yaparak vatandaşlarımızın hizmetine sunacağım. Bu ev projesi devam edecek ilerleyen yıllarda. Bunun yanında kıymetli hemşerilerim gerçekten biz yerel yönetim olarak mesai arkadaşlarımızla birlikte ayrım yapmadan ayırmadan, ötekileştirmeden bütün hemşerilerimizi kucaklayarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biz şehrimizde 336 bin vatandaşımız yaşamakta. Hiçbir hemşerimizi birbirinden ayırt etmeden hiçbir köyümüzü diğer köylerimizden ayırt etmeden, mahallelerimizi diğer mahallelerimizden ayırt etmeden eşit bir şekilde hizmet götürdük. Biz şunun bilincindeyiz, Rabbime binlerce şükürler olsun. Doğduğum, büyüdüğüm, yaşadığım Allah nasip ederse yaşayacağım şehre bana hizmet etme imkanı verdiği için binlerce kere şükürler olsun diyorum. Ben değil biz olarak hareket ediyoruz. Tarsus’umuzun birinci önceliği huzurumuz ve kardeşliğimizin devam etmesidir. Tarsus’umuzda biz yerel yönetim olarak huzurumuz ve kardeşliğimizin devam etmesi üzerine projelerimizi geliştirdik ve bu projelerimizi bir bir faaliyete geçiriyoruz. Çünkü bizim birbirimize ihtiyacımız var, aynı şehrin suyunu içip aynı şehrin havasını teneffüs ediyoruz. Dün de birlikte yaşadık bugün de birlikte yaşayacağız Rabbimin izniyle yarın da hep birlikte yaşayacağız” diye konuştu.

    Başkan Can, program sonunda Özbek Mahallesi’ndeki vatandaşlarla birlikte halay çekti.

  • Antalya artık birinci ligde

    Muratpaşa Belediyesi’nin destekleriyle GoalBall Bayanlar 2’nci Lig’de mücadelede eden Antalya Görme Engelliler Spor Kulübü, 1’inci Lige çıktı.

    Antalya Görme Engelliler Spor Kulübü Bayan Goalball takımı, başarıdan başarıya koşuyor. Muratpaşa Belediyesi’nin destekleriyle 3’üncü ligden 2’nci lige çıkan takım, 2-6 Temmuz’da Afyonkarahisar’da, 24-28 Eylül Uşak’ta düzenlenen Görme Engelliler GoalBall Bayanlar 2’nci Ligi müsabakaları sonucu, tarihinde ilk kez 1’inci Lige çıktı. Sporcular, 18 maçta 16 galibiyet elde etti.

    “Spor salonlarını açtı”

    Kulüp Başkanı Özgür Koca, 13 yıllık bir kulüp olduklarını ve 2. Lig’de, 9 takıma karşı mücadele ettiklerini belirtti. Koca, “Geçmiş yıllarda antrenmanlar için Aksu’ya giderken Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, bize spor salonları açtı. Dilşad Refizade ve Namık Kemal okullarında bulunan salonlarda günde çift antrenmanla maçlara hazırlandık” dedi.

    Antalya’nın, GoalBall Bayanlar 1’inci Ligi’nde, ilk kez temsil edileceğini belirten Koca, “Uşak’ta yapılan müsabakalarına ulaşımımızı sağladı. Maddi, manevi destekte bulundu. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’a bize olan yaklaşımından, desteklerinden ve şehrimize hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Bu kupayı, bize inanıp desteklediği ve her zaman yanımızda olduğu için Sayın Ümit Uysal için de aldık. ”