Etiket: birinci

  • Dijital melek yatırımcılık programı birinci dönem kazananları belli oldu

    Dijital dünyada yüksek potansiyelli ve sürdürülebilir girişimleri dijital pazarlamanın her alanında destekleyen bir melek yatırım modeli olan Dijital Melek Yatırımcılık Programının sonuçları geçtiğimiz hafta açıklandı.

    Geçtiğimiz Şubat ayı içerisinde başvurusu açılan, yaklaşık bin başvurunun alındığı programın jürisi, iki aşamalı eleme sürecinin sonunda birebir görüşme ve sunum için 60 proje belirlemişti. Son aşamaya kalan 60 projenin sunumları ise 1 ay sürdü ve Mayıs ayı sonu itibariyle tamamlandı. Yatırım alacak üç proje geçtiğimiz hafta açıklandı. Üç aylık maratonun sonunda biri sosyal sorumluluk projesi olmak üzere, üç proje Otsimo, Althernas ve Tarifebilir olarak belirlendi.

    Üç proje ile ilgili ayrıntılar ise şöyle;

    Otsimo, otizmli çocukların yoğun ve kaliteli bir eğitim almaları için gerekli ve eksik kalan eğitimi tablet bilgisayarlar aracılığıyla çocuklara ulaştırıyor. Eğitsel oyunlar içeren bir uygulama olan Otsimo, birçok oyunu içinde barındırıyor. Çocuğun yaşına ve eğitim durumuna göre oyunlar sırayla açılıyor ve bu sayede eğitim çocuğun durumuna göre şekilleniyor. Otsimo Aile uygulamasıyla, çocuğuyla ve uygulamayla alakalı tüm bilgi ve seçeneklere aileler kolaylıkla ulaşabiliyorlar. Hatta uygulama sayesinde aileler çocuk uygulamasını uzaktan kontrol edebiliyor ve eğitimde tam erişime sahip oluyorlar. Otsimo Aile uygulaması çerçevesinde ailelerin çocukları hakkında ayrıntılı analizlere ve bu analizler sonucunda ortaya çıkan tavsiye ve istatistiklere de ulaşabiliyorlar.

    Althernas, yamaç paraşütü, dalış, sörf, balon uçuşu, windsurf gibi spor dallarına ilgi duyan herkes için geliştirilmiş, kullanıcılara sitede yer alan aktivitelerin tüm detaylarını açıklayan, aktiviteleri karşılaştırma ve bu aktiviteler için online rezervasyon imkanı sunan bir platform. Bu platform sayesinde yerli ve yabancı tüm spor tutkunları, aktivitelerini uzun zaman önceden güvenli olarak planlayabiliyor ve fiyatları karşılaştırma olanağı da buluyor. Turizmin günden güne gelişmesi teknolojiyle daha bağlantılı hale gelmesini de beraberinde getiriyor. Althernas bu soruna çözüm bularak spor tutkunlarının, turistlerin, adrenalin meraklılarının ihtiyaçlarına dört mevsim farklı aktivitelerin detaylarıyla cevap veriyor.

    Tarifebilir, uzman ekibiyle ziyaretçilerine telekomünikasyon sektörü ile ilgili en güncel haberleri, kampanyaları, tarifeleri, iletişim sektörü ile ilgili faydalı bilgileri, akıllı telefonlar ve uygulamalara dair güncel gelişmeleri objektif bir şekilde sunuyor; ihtiyaca en uygun tarifenin ve servisin bulunması ve yüksek faturalar ödemeden en iyi hizmetin alınabilmesi için yardımcı oluyor.

    Dijital Melek Programı kapsamında Webtures, Otsimo, Althernas ve Tarifebilir girişimlerinin web sitelerine dijital pazarlamanın her alanında destek sağlayacak. Dijital Melek Yatırımcılık Programı, desteklediği girişimlerden hisse ve ortaklık talep etmeksizin tamamen melek yatırımcılık misyonuyla kurulmuş, girişim dünyasına yeni bir soluk getirmiş bir yatırımcılık modeli.

  • Kıbrıs Konferansı’nda “Birinci Masa” toplantısına geçildi

    İsviçre’nin Crans Montona kasabasında düzenlenen Kıbrıs Konferansı kapsamında Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları ile 3 garantörün bir araya geldikleri “Birinci Masa” toplantısına geçildi.

    Tüm tarafların Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile varılan mutabakat ve prensipler çerçevesinde hazırlanan paketleri BM’ye sunmaları sonrasında Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Rum lider Anastasiadis ve Rum yetkililer ile yaptığı “İkinci Masa” toplantısının ardından Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları ile 3 garantörün bir araya geldikleri “Birinci Masa” toplantısına geçildi.

    Crans Montana’daki Kıbrıs Zirvesi’nde iki tarafın Birleşmiş Milletler gözetiminde bir araya geldikleri “İkinci Masa” toplantılarında güvenlik ve garantiler dışındaki tüm başlıklarda askıda bekleyen konular ele alınıyor. “Birinci Masa” toplantılarına ise 3 garantör ülke de katılıyor ve 5’li formatta yapılıyor.

  • Başbakan Yardımcı Kurtulmuş: “Henüz dünyanın birinci ligine çıkmış değiliz”

    Başbakan Yardımcı Numan Kurtulmuş, “Türkiye istediğimiz yerde değildir. Futbol tabiri ile konuşmak gerekirse Play-off’ta oynuyoruz ama henüz dünyanın birinci ligine çıkmış değiliz’ dedi.

    İstanbul Teknik Üniversitesi, Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay’a ’Fahri Doktor’ unvanı verdi. Üniversitenin Ayazağa yerleşkesinde gerçekleştirilen törene Başbakan Yardımcı Numan Kurtulmuş, İstanbul Teknik Üniversitesi rektörü Mehmet Karaca ve davetliler katıldı.

    Konuşması için kürsüye çağrılan Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş söz aldı. Sözlerine Zeynep Okyay’ı tebrik ederek başlayan Kurtulmuş, “Dünya siyaseti ciddi bir şekilde dengesizlik yaşıyor. Bir denge arayışı içinde belki önümüzdeki 10 yıl içinde siyasi türbülanslarını sürdürecek gibi gözüküyor. Soğuk savaş sonrası ortaya çıkan tabloda dünya eski düzenini kaybetmiş olmakla birlikte, yeni bir düzeni kuramamış olmanın verdiği sıkıntılar dünyanın her yerinde yaşanıyor. Bu sıkıntılardan nasibini alan bölgelerden birisi de bizim de içinde bulunduğumuz ön Asya’daki siyasi gelişmelerdir. Türkiye bu yeni siyasal sistemin önemli aktörlerinden birisi olamaya aday bir ülkedir. Türkiye, dünyadaki siyasal gelişmeleri yakından takip ediyor. Değişen yeni denklemin içerisine güçlü bir değişken olarak girebilmenin mücadelesini veriyor” dedi.

    Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş şöyle devam etti:

    “Türkiye olarak bu yeni ekonomik serüvende önümüze çok önemli fırsatlar çıkıyor. Ne yazık ki birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devriminin arkasında kalmış Türkiye’nin dördüncü sanayi devrimi dediğimiz bu süreci yakalayabilme fırsatı önümüzdedir. Bunun için artık eskisi gibi sadece doğal kaynaklara ya da birtakım araç, gereçlere sahip olanlar ya da sadece finansal güce sahip olanlar değil, bilgiye stratejik bir güç olarak sahip olanlar çok daha avantajlı bir noktaya gelecektir. Bilgi üretebilen, bilginin üzerinde yenilik yaparak, bilgiyi ekonomik bir değer haline getirip rekabet edebilenler önümüzdeki dönemde ciddi şekilde avantajlı hale gelecektir. İşte bunun için sadece iş dünyasının çabaları yeterli olmaz. Sadece üniversitelerin çabaları yeterli olmaz. Sadece siyasetin ön açan bir takım adımları atması da yeterli olmaz. İş dünyasının, siyaset dünyasının ve bilim dünyasının el ele çalışması bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi olmak zorundadır.”

    Kurtulmuş, Türkiye’nin henüz uluslararası alanda istenilen seviyede olmadığına değinerek, “Son yıllarda baktığımız zaman Türkiye’de önemli gelişmeler oluyor. Ancak şunu söylemek gerekir ki henüz Türkiye istediğimiz yerde değildir. Futbol tabiri ile konuşmak gerekirse Play-off’ta oynuyoruz ama henüz dünyanın birinci ligine çıkmış değiliz. Dünyanın süper ligine çıkmak için herkes kendi ödevini en iyi şekilde yapmalı. Bir milli sorumluluk içerisinde, bu ülkeye olan sorumluluklarımızı yerine getirmek ve en ileri düzeyde kendi görevlerimiz yapmak mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.

    Numan Kurtulmuş konuşmasını şu sözlerle noktaladı:

    “Türkiye’nin sanayileşme tarihi, Türkiye’nin ekonomik tarihi maalesef aynı zamanda Türkiye’nin bir ihanet tarihidir. Türkiye uzun yıllar boyunca bağımsız bir ekonomiye sahip olmak için çabaladı durdu. Ne zaman Türkiye ileriye gitse birileri Türkiye’nin ayaklarından çekip, geriye atmaya çalıştı. Türkiye ya siyasetinde çıkarılan bir takım türbülanslarla ya terör vasıtasıyla ilerlemeden uzaklaştırılmaya çalışıldı. Türkiye bugün çok şükür kendi insansız hava araçlarını yapabiliyor. Terörle mücadelemizde İHA’ların yanına bir de silahlı İHA’ları katalım diye Türkiye bir kaç sene dost ve müttefik bildiği ülkelerin kapısını aşındırdı. Bugün sınırlarımızın güneyinde PYD/PKK’ya açık bir şekilde silah verenler maalesef Türkiye’nin bu meşru talebini karşılamadılar. Türkiye silahlı İHA’lara sahip olamadı. Hani derler ya ’Kötü komşu adamı ev sahibi yapar’ Bunun sonucu olarak Türkiye İHA’larına silahlarını koyarak terörle mücadelede son derece aktif bir şekilde kullanabilir noktaya geldi.”

    Kurtulmuş’un konuşmasının ardından Zeynep Bodur Okyay’a ’Fahri Doktor’ unvanı takdim edildi. Rektör Karaca Okyay’a cübbe giydirirken, Okyay doktora beratını Numan Kurtulmuş’un elinden aldı. Okyay daha sonra salonda bulunanlara teşekkür konuşması yaptı.

  • Dr. İbrahim Bodur vefatının birinci yılında anıldı

    Kale Grubu’nun kurucusu ve Onursal Başkanı merhum Dr. İbrahim Bodur, vefatının birinci yılında düzenlenen törenle anıldı. Kale Grubu Başkanı Zeynep Bodur Okyay, “İbrahim Bey bu ülke için gerçek bir kalkınma modeliydi. Bugün onun azmine ve inancına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” dedi.

    Geçtiğimiz yıl 88 yaşında hayata gözlerini yuman Kale Grubu kurucusu ve Onursal Başkanı merhum Dr. İbrahim Bodur’un vefatının birinci yılında anmak için Haliç Kongre Merkezi’nde bir tören düzenlendi. Ailesi, Kale çalışanları, iş ortakları, dostları ve çok sayıda davetlinin katılım gösterdiği anma gecesi Kuran-ı Kerim Tilaveti ile başladı. İbrahim Bodur için okunan duaların ardından hep birlikte yenen akşam yemeği ile gece sonlandı. Gecede kısa bir konuşma yapan Kale Grubu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay, İbrahim Bodur’un yokluğunun verdiği acının her geçen gün derinleştiğini söyledi. Türkiye’nin bugünlere gelmesinde Çanakkale Ruhu ile durmadan çalışıp didinen altın bir neslin çok önemli payı olduğunu belirten Okyay, “Babam da o altın neslin önemli temsilcilerinden biriydi. Tek başına bir kalkınma modeliydi. Bugün büyük ideallerin peşindeyiz ve bu yolda o altın neslin azmine ve inancına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz” diye konuştu.

    “Sanayicilikten hiç vazgeçmedi”

    ‘Bir ülkenin sanayileşmeden, bir değer yaratmadan, üretmeden, yalnızca tüketmekle kalkınması mümkün değildir” diyerek, sanayicilikten hiç vazgeçmediğini söyleyen Okyay, “ Kolay kazanmaya tevessül etmeyen, her zaman zora talip olan cesur bir girişimciydi. Memleket sevdalısıydı. Dünyada en ileri ne varsa Türkiye’de de olmasını, Türk sanayicileri tarafından üretilmesini isterdi. Rahmetli babam, topluluğumuzun misyonunu, ‘Yaptığınız iş öncelikle ülkenin hayrına, milli menfaatlere uygun olacaktır’ diyerek yüreklerimize çivi gibi çaktı. Türk sanayisinin öncülerinin düşünce ve duygu dünyasını anlamak için, onların doğduğu dönemin koşullarına bakmamız gerekir. Babamın doğduğu yıllarda, bu aziz toprakların her köşesinde Çanakkale Ruhu hüküm sürüyordu. Türk milleti Çanakkale’de imkânsız denileni başarmıştı. Babam da bu ruhla büyüdü, bu ruhla sanayiciliğe başladı ve iş hayatı boyunca bu ruhla hareket etti. Hepimiz ondan çok şey öğrendik” ifadelerini kullandı.

    İbrahim Bodur kimdir?

    İbrahim Bodur, 1957 yılında Çanakkale’nin Çan ilçesinde Çanakkale Seramik’i kurarak, Türkiye’de özel sektör eliyle sanayinin Anadolu’ya yayılmasının öncülerinden biri oldu. Seramikle topraktan başladığı yolculuğu savunma ve havacılıkla gökyüzüne taşıyan Bodur, Çanakkale’den Erzurum’a, Mardin’den İzmir’e, İstanbul’dan İtalya’ya uzanan onlarca fabrikaya, bugün her biri kendi alanında lider 17 şirkete ve 5 bini aşkın çalışana sahip olan Kale Grubu’nu kurdu. Onbinlerce öğrenci okutan ve binlerce işsize meslek edindiren bir vakfın, TÜSİAD’dan İSO’ya kadar bugün ülkenin en önemli STK’ları arasında yer alan çok sayıda kurumun kuruculuğu ve başkanlığı gibi birkaç ömre sığabilecek başarılara imza attı. Çekoslovakya ve İtalya’dan devlet nişanı sahibi olan İbrahim Bodur, 1997 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Üstün Hizmet Madalyasına ve 2006 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülüne layık görülmüştü. Kale Grubu’ndaki Başkanlık görevini 2007 yılında kızı Zeynep Bodur Okyay’a bırakan İbrahim Bodur, ömrünün son döneminde grubun onursal başkanı olarak çalışmalarını sürdürmüştü.

  • 2017-2018 eğitim öğretim yılında birinci sınıflarda ’dik temel harf’ dönemi başlıyor

    Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Biz bilimi takip edeceğiz, bilimi takip ettikçe de evlatlarımızı çağının gerektirdiği bilgi beceri ve değerlerle donatmaya devam edeceğiz. Dik temel yazının hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

    İlk Okuma Yazma Öğretimi Bilgilendirme Toplantısı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda yaptığı konuşmada Bakan Yılmaz, bir değişiklik için karar verdiklerini belirterek, “Bize yol gösteren unsur ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır. Ne denildi? Evlatlarımızı hayata hazırlayacağız, çağının gerektirdiği bilgi, beceri ve değerleri vereceğiz. Bunu yapabilmek için çocuklarımıza hem yazmayı hem de okumayı sevdirmek lazım. Talim Terbiye Kurulu Başkanımızda söyledi bir anket yaptırdık yüzde 93 öğretmenler memnun değil, öğrenciler memnun değil, veliler memnun değil peki bu işler memnuniyete göre yapılmaz dedi. Doğrudur da bilime göre de yapılır ancak bunlarda dikkate alınır. Öğrenciyi sevdirmezsen, içselleştirmezsen, adeta zoraki önüne sevmediği yemeği koyuyorsunuz ‘hadi bundan ye diyorsunuz’ böyle bir beslenme sağlıklı beslenme olabilir mi?” ifadelerini kullandı.

    “Bilimi takip edeceğiz, bilim ne söylüyorsa onu yapacağız”

    Bakan Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Herkesin akıllı telefonu var. Klavye kullanımı bir şekilde akıllı telefonlar vasıtasıyla yaygınlaştığını söyleyelim. Dolayısıyla günün kaç saatini ayırıyordur 8-10 saat belki çok daha fazla. Ama okuldaki birkaç saatlik zordan basite gelme uygulaması adeta suyun yokuşa akıtılması şeklindeydi. Bugün burada söylenilen şeylerin özeti şudur ki; bilimi takip edeceğiz. Bilim ne söylüyorsa onu yapacağız. Bilim değişir mi? Değişir. Zaten bilimin tanımı da odur. ‘Yanlışlanmaya açık olan şey bilimdir.’ Eğer bir şey yanlışlanmaya açık değilse, o bilimde değildir. Biz bilimi takip edeceğiz, bilimi takip ettikçe de evlatlarımızı çağının gerektirdiği bilgi beceri ve değerlerle donatmaya devam edeceğiz. Bu değişikliği önümüzdeki yıl hayata geçiren katkıda bulunan bütün çalışma arkadaşlarıma, hocalarıma, bilim adamlarına teşekkür ediyorum. Dik temel yazının hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”

    “2017-2018 eğitim öğretim yılımızda dik temel ABC ile çocuklarımız ilk okuma yazma öğretimine başlayacaklar”

    Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş, 13 Ocak 2017’de programları askıya çıkardıklarını anlatarak, “ Bakanımın orada askıya çıkarmasıyla beraber 27 gün süren bir maraton yaşandı. Burada 180 bine yakın bir şekilde görüşler geldi. Bu görüşlere ilave olarak sosyal medyadan milyonlara varan paylaşımlar oldu. Facebook ve diğer sosyal medya kaynaklarımızdan hem paylaşım hem etkileşimler oldu. Buralardan bize gelen görüşler oldu. Bu görüşler kapsamında Türkçe’yle alakalı olarak 5 bin 76 adet görüş geldi. Bunlar değerlendirildi. Kısacası yüz yüze ve uzmanlarla yaptığımız çalışmaları kamuoyuyla da paylaşıp kamuoyununda bu anlamda istek, talep, katkı ve eleştirilerini almaya çalıştık. Bu müzakerelerin son derece faydalı olduğunu ifade etmeliyim. Biz Şubat 10 tarihinde askı sürecine son verdikten sonraki hafta içinde Antalya’da bütün bu katkıları değerlendirmeye aldığımızda öngördüğümüz tarih itibariyle o hafta içinde bu değerlendirmeleri bitirebileceğimizi düşünüyorduk fakat bu kadar büyük bir katkı ve destek geleceğini eleştiri ve öneri geleceğini tahmin etmemiştik. Onun için Mart ve Nisan ayı boyuncada bizim çalışmalar sürdü. Uzmanlarımızla beraber ilave bir takım çalışmalar yapmak gerektiğini gördük. Bunları da yaparak bugün bulunduğumuz noktaya geldik. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığındaki kurum üyelerimizin müzakerelerinden sonra onaylanmış olan programlar Sayın Bakanımızın onaylarına sunuldu. Bugün itibariyle artık 2017-2018 eğitim öğretim yılımızda dik temel abc ile çocuklarımız ilk okuma yazma öğretimine başlayacaklar. Harfin geliştirmiş olduğumuz dik temel abc ile nasıl yazılacağını ve nasıl okunduğunu öğrendikten sonra farklı fontlarla farklı harf karakteriyle de okumayı öğrenecekler ama yazmaya çalışmayacaklar. 3.sınıftan itibaren ise birleşik eğik el yazıyla yazma konusunu 3.sınıftan itibaren görecek çocuklarımız” şeklinde konuştu.

    “Kas gelişimi hangisine daha uygun bu sorunun peşine de düştük”

    Durmuş, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Harfin herkesten herkese her bireyden bireye farklılık gösterdiğinin bilince olarak bir harfi algılamamızı a’da da b’de de z’de de farklı farklı arkadaşlarda da yazılarda harf algılamamızı hangisinde kaybetmiyoruz kolay ve net anlıyoruz onun peşine düştük. Öğrenme sürecinde yazarken, yazmayı öğrenirken ve öğrenme sürecinin sonunda artık yazmayı öğrendik bitti 29 harfi de yazıyoruz dediğimiz süre sonunda hangi harfte daha estetik bir görüntü elde ederiz bunu incelemeye çalıştık. Aslında teknik olarak boylamsal araştırma değilse de ulaşabildiğimiz kadar öğrencinin ilkokul 1’den şuanda 10’uncu sınıfta okuyan çocuklarımıza kadar ki bu çocuklarımıza kadar ki öğrencilerimizin defterlerinden bunu da gözlemeye çalıştık. Nörologlar ve gelişim psikologlarıyla görüştüğümüz hususlardan birisi de şuydu, çocuklarda ince kas gelişimi özellikle oturmaya başladığı 60’ıncı 66’ıncı aydan itibaren ince kaslardaki dik temel harflerde yaygın olarak kullandığımız dik çizgiler mi daha kolay daha rahat çalışır duruma geliyor yoksa bitişik müteselsil çizgiler mi daha rahat gelişiyor, kas gelişimi hangisine daha uygun bu sorunun peşine de düştük. Yazma şekli yazarken harfin yazması sürecinde ele aldığımız hareket sayısı ve bu süreç hangi harfte daha sadedir. Bir diğer sorguladığımız husus hangi harfle ilk okuma yazmayı öğrenirse çocuğumuz sonrasında diğer harflere geçmesi daha kolaydır bunu anlamaya çalıştık. Çünkü bu sene uygulayacağımız sistemde öncelikle temel abc ile ‘e’ sesini öğrendik, çocuk hem ses olarak algıladı hem de o harfin resmini çizmeyi öğrendi, peşinden bununla başka kodlarla yazılmış kelimeleri kullandıysa bunları da okuyabiliyor mu, okuyamıyor mu buna baktık. Harfin dik temel abc’den bitişik eğik yazıya geçiş okuma ve yazma noktasında daha kolay olduğunu gördük.”

    “Şu anda çocuklarımıza harfleri alfabe sırasıyla öğretmiyoruz”

    “Şu anda çocuklarımıza 2005-2006 öğretim yılından itibaren alfabe sırasıyla öğretmiyoruz harfleri” diyen Durmuş, “Bir bütün halinde öğretmiyoruz. Önce e sesini sonra b sesini sonra a sesini sonra t sesini öğretegeldik. Geçen yılsa ufak bir düzenlemeyle 4.harf olarak t değil l harfini aldık, o şekilde devam ettik. Bu harf sıralamasında her bir harf grubunda yer alan harflerde ortak çizgiler ortak bir geometri var mıdır veya bu ortak geometriyi okuma yazma sürecini olumlu veya olumsuz anlamda iki yazı stilinden birisinde etkilemekte midir bu da sorguladığımız hususlardan birisi oldu. Bu yazı stilini belirlerken değil ama harf gruplarını gruplarken dikkate aldığımız parametrelerden birisi olarak gündeme geldi” açıklamasında bulundu.

    “Birleşik eğik el yazıyla 3.sınıftan itibaren yazmayı da öğrenecekler”

    Milli Eğitim Bakanı Yılmaz’ın Sinop’ta bir STK toplantısında bir öğretmenin sorusu üzerine ‘Gelecek yıl 2017-2018 eğitim öğretim yılında dik temel abc’ye geçeceğimizi bitişik eğik el yazıyı bırakacağımızı söyledi’ diye basına yansımaların olduğunu hatırlatan Durmuş, “O zaman Bakan Beyefendinin ifade ettiği husus şuydu, dik temel abc ile ilk okuma yazma öğretimi yapacağız demişlerdi. Bu bitişik eğik el yazıyı bırakıyoruz terk ediyoruz anlamında bir cümle değildi. Çünkü devamında şu cümle gelmişti. Bitişik eğik el yazıyla da çocuklarımıza yazmayı öğreteceğiz. Ben özetleyecek olursam, yeni öğretim programında ilk okuma yazma öğretim sürecimizin nasıl yürüyeceğini, önce sesi çocuğumuz tanıyıp, dik temel abc ile yazdıktan sonra ve okuduktan sonra farklı fontlarla, karaktarlerle bu arada bitişik eğik el yazıyla da yazılmış kitapları, dergileri, gazeteleri okuyabilir olacaklar. 1.2.sınıf bu şekilde devam edecek.3.sınıftan itibaren çocuklarımız 8 saatlik Türkçe derslerinin bir saatinde asgari bitişik eğik el yazıyla birleşik eğik el yazıyla 3.sınıftan itibaren yazmayı da öğrenecekler yazılarını kendilerine özgü bir estetik içinde geliştirmiş olacaklar. Bununla alakalı yeni birleşik eğik el yazı stili üzerinde çalışmamız devam ediyor” dedi.

    “Tüm klavye tuş takımındaki karakterlerin yer aldığı bir font ailesi olarak geliştirdiğimiz bu dokümanda sizlere sunulmuş olacak”

    Durmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bizim daha önceki yazdığımız birleşik eğik el yazı fontu yaklaşık insan ergonomisi açısından 10 derece fazla bir eğim ifade ediyor. 60-65 derecelik bir eğimle yazıyor biz bunu 70-75 derecelik yani 25 derece sadece eğeceğimiz bir font üzerinde çalışıyoruz. Çalışmamız tamamlandığı zaman onu da yine arz edeceğiz. Bu fontumuzu mufredatmeb.gov.tr adresimizden indirip makinalarınızda font klasörü yükleyerek kullanabilir durumda olacaksınız. Tüm klavye tuş takımındaki karakterlerin yer aldığı bir font ailesi olarak geliştirdiğimiz bu dokümanda sizlere sunulmuş olacak. Böylelikle 2017-2018 eğitim öğretim yılında dik temel abc ile okuma yazma sürecimizi başlatacağız, bitişik eğik el yazıyla sürdüreceğiz. Sınıfa geldiğimiz zaman da klavyeye yazmaya dair programımızı başlatmış olacağız. Şimdiden bununda müjdesini verelim.”

    Temel Eğitim Genel Müdürü Cem Gençoğlu’nun da katıldığı programda Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitim Bölümü Başkanı Doç. Dr. Özay Karadağ ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Namık Kemal Sarıkavak yaptıkları çalışmalarla ilgili sunum yaptı.