Etiket: Bırakamıyor

  • (Özel haber) Bir inat uğruna başladığı mesleğini yarım asırdır bırakamıyor

    Gaziantep’te yaşayan Mehmet Durdu Aksak, 50 yıl önce gurur yaparak başladığı mesleğinden kopamıyor. Gelişen teknoloji ile birlikte işleri tamamen bitme noktasına gelen ustanın son umudu ise traktör römorkları oldu.

    Gaziantep’te yaşayan Mehmet Durdu Aksak, 11 yaşında okulu bırakarak İzmir, Bursa, Antalya gibi illerde yapılan teneke şablonların bakım ve onarımını yapan babasının yanında işi öğrenmeye başladı. 1958 yılında babasının yanında işi öğrenmeye başlayan Mehmet Durdu, mesleğe başladıktan 5 yıl sonra yanına gelen bir müşterisinin şablon talebi oldu. Müşterisinin, “Antep’te hiç usta yok mu, siz sanatkar değil misiniz? Bunun için bizi şehir dışına niye yolluyorsunuz” sözü üzerine inat yapan Aksak, bir tane yapmaya çalışacağını söylediği müşterisine beğenmemesi durumunda para vermemesini istedi. İnatla bir şablon hazırlayan Mehmet Durdu, 1970 yılına kadar amatör olarak kalıp yapmaya başladı.

    Mesleği tamamen öğrenen Mehmet Durdu, 2000 yılına kadar mesleğin bölgedeki tek ustası oldu. Bulgur, mercimek, fıstık, nohut, fasulye ihracatında sandık ve çuvallar için şablon hazırlayan Aksak, traktör römorkları ve pamuk balyalarının yazılarını da kendi hazırladığı şablonlarla basmaya başladı. Dönemin en önemli teknolojini elinde barından Mehmet Durdu, askeriye, emniyet gibi kurumların da siparişlerini almaya başladı. Siparişlere yetişmekte zorlanan Mehmet Durdu, askeri, emniyet, hastane ve bazı yardım vakıflarının siparişlerini ise para almadan yapmaya başladı. Ailesinin geçimini sağlayan Durdu, mesleği nedeniyle çok iyi para kazanmaya başladı.

    Gelişen teknoloji ile işleri bitti

    Yurt içi ve yurt dışı ihracatında kullanılan tüm ürünlerde baskıyı teneke şablonla yapan Mehmet Durdu’nun, 2000’li yıllarda gelişen teknoloji ile işleri kötüye gitmeye başladı. 2000’li yıllarda bilgisayar ile birlikte ambalajlar baskılı çıkmaya başladı. 2010 yılında işi tamamen bitme noktasına geldi. Sipariş gelmemesi nedeniyle zor günler yaşayan Mehmet Usta, son umudu ise traktör römorkları oldu. Çok nadir de olsa gelen traktör römorklarına teneke şablon ile yazı yazan Mehmet Usta, ayakta durabilmek için iş yerini de gıda satışına çevirdi.

    2010 yılından sonra tek tük gelen traktör römorklarına şablon baskısı siparişleri alan Mehmet Usta, daha önce kasa ve çuvallarına baskı yaptığı zeytin, fıstık gibi ürünleri şimdi ise dükkanında satıyor. En son ne zaman şablon baskı siparişi aldığını hatırlamakta bile zorlanan Mehmet Durdu Aksak, zamanın en yüksek teknolojisi olarak bilinen mesleğe şimdilerde kimsenin dönüp bakmadığını belirterek, çok az sipariş aldığını anlattı. Birçok meslek gibi şablon ustalığının da teknolojiye yenik düştüğünü vurgulayan Aksak, “30 yıl boyunca Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bu sanatın tek ustası oldum. O zaman tahıl ürünleri ve sanayi ürünlerinin pazarlanmasında böyle bir şablona çok ihtiyaç vardı. Bu sanat geçmişin teknolojisi idi. 2000 yılına kadar bu sanatı icra ettim. Bu esnada asker siparişlerden, emniyetimizin siparişlerinden, hastane, vakıf ve hayır kurumlarından para almadan bu mesleği yaptım. Bunu memleketime bir hizmet kabul ettim. Günümüzde bu ambalajlar baskılı çıkmaya başladı. Ambalaj şekilleri değişti ve ihracat Antep’ten biraz kaydı. Böyle şeyler olunca benim bu sanatım 2010 yılında tamamen bitti” diye konuştu.

    Geçimini yıllardır değişmeyen iş yerinde sattığı gıda malzemeleri ile sağlayan Mehmet Durdu Aksak, bitmek üzere olan teneke şablon mesleği ile ilgili umudunun traktör kullanımının artması olduğunu kaydetti.

  • Bu Çay Evinde Sazı Eline Alan Bir Daha Bırakamıyor

    Samsun’da bir çay evinde bulunan müzik enstrümanları, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durarak müziğe yönelmesini sağlıyor.

    İlkadım ilçesi 19 Mayıs Mahallesi’nde bulunan bir çay evi, diğer çay evlerinde olmayan özelliğiyle ilgi çekiyor. Bu çay evinin duvarlarında asılı olan enstrümanları çay içmeye gelen herkes kullanabiliyor. İçerisinde saz, darbuka, tef, kaval, gitar, kemençe gibi müzik enstrümanlarının bulunduğu çay evinde gençler müzikle ilgileniyorlar. Kahvehane gibi yerlerde zaman geçirmektense müzikle uğraşmanın ruhu ferahlattığını belirten çay ocağının müşterileri, kötü alışkanlıkları olan diğer vatandaşları da kendileri gibi sazlı sözlü çay ocağında vakit geçirmeye davet ediyor. 17 senedir açık olan çay ocağında bugüne kadar birçok kişi saz ve diğer enstrümanları çalmayı öğrenirken, 10 kişi de daha sonradan müzik öğretmeni oldu.

    “17 SENEDE 10 MÜZİK ÖĞRETMENİ ÇIKARDIK”

    17 senedir çay evini işleten 67 yaşındaki Hasan Ozanlar, “Ben burayı açtığımda Samsun’da kafelerde müzik yoktu. Burayı açtık, sonra bunun gibi yerler yeşerdi. Önceden Samsun’da 200-250 bağlama çalan varken, şimdilerde binlerce kişi bağlama çalıyor. Hepsi buradaki ozanların yüzünden oldu. Ben kendimle gurur duyuyorum. Burada konservatuvar gibi ufak şeyler yapıyoruz. 17 yılda en az 10 tane müzik öğretmenini buradan çıkarttık. Sazı eline verdiğimiz insanlar buradan konservatuvara gidiyorlar. Buraya gelen çocuklar ‘elimize birer saz alalım, müzik öğrenelim’ diyorlar. Bu sazların fazla olmasının sebebi insanların müziğe gönül vermesini istememizdir. Burada saz var, darbuka var, gitar var, kaval var, kemençe var. Bu basit çalgılarla arkadaşların işi hemen kapmasını istiyoruz. Hiç bilmeyen bir kişinin eline sazı verip tellere vurduruyoruz. O adam, ondan sonra aşina olup, sazcı oluyor” diye konuştu.

    “MÜŞTERİLER KÖTÜ ALIŞKANLIKLAR YERİNE BURAYI TERCİH EDİYOR”

    Sazlı sözlü çay evinin müdavimlerinden 34 yaşındaki berber Mustafa Yılmaz ise, “Ben buraya iki günde bir mutlaka uğrarım. Kahve köşelerine gitmektense böyle yerlere gelip aşık ağabeylerimizden feyiz almak, söz almak, bir şeyler hakkında istişare yapmak bizim için daha iyidir” diye konuştu.

    Bu çay evinde birçok kişinin saz çalmasını öğrendiğini belirten 67 yaşındaki TEKEL emeklisi Cihat Doğan, “Burada çok insanlar yetişti. Saz çalmasını bilmeyenler burada saz çalmasını öğrendi. Burası bir mektep, konservatuvar gibi bir yer” ifadelerini kullandı.

    Her gün türkü söylemeden yapamadığını söyleyen 37 yaşındaki demirci ustası Mustafa Tuncel, “Ben halk müziğini ve türkü söylemesini seviyorum. Aşağı yukarı her gün buraya gelip türkü söylüyorum. Türkü söylemezsem kendimde bir eksiklik hissediyorum” şeklinde konuştu.

    Sazlı sözlü çay evinin duvarlarında asılı olan enstrümanları herkes kullanabiliyor, ek bir ücret de vermiyor. Çay evi sahibi Hasan Ozanlar, bu uygulama ile gençleri kötü alışkanlıklar yerine müziğe yöneltmeyi hedefliyor.