Etiket: Binden

  • “Göktürk-1 Uydusu” binden fazla test görüntüsü geçti

    Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Göktürk-1 Uydusunun, fırlatıldığı günden bu güne kadar binden fazla kare ve şerit şeklinde test görüntüsü çektiğini, çekilen görüntülerin bir kısmının uydunun görüntü kalibrasyonu, bir kısmının ise Hava Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyaçları için kullanıldığını açıkladı.

    Savunma Sanayii Müsteşarlığı tarafından, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü ihtiyacını karşılamak amacıyla tedarik edilen, Türkiye’nin en yüksek çözünürlüklü gözetleme uydusu Göktürk-1, Güney Amerika’daki Fransız Guyanası’nda bulunan Kourou Fırlatma Üssünden, Vega fırlatma aracı ile 05 Aralık 2016 tarihinde hedef yörüngesine başarı ile fırlatılmıştı.

    Savunma Sanayii Müsteşarlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, fırlatma gününden bugüne kadar test ve devreye alma süreci devam eden uydunun, 6 ayda binden fazla kare ve şerit şeklinde test görüntüsü çektiği, çekilen görüntülerin bir kısmının uydunun görüntü kalibrasyonu, bir kısmının ise Hava Kuvvetleri Komutanlığının ihtiyaçları için kullanıldığı belirtildi.

    2017 yılının 3. çeyreğinde nihai kabulü gerçekleştirilecek olan Göktürk-1 Uydusunun, Hava Kuvvetleri Komutanlığının Ankara Ahlatlıbel Keşif Uydu Komutanlığı tesislerinde bulunan yer istasyonundan, uydu üzerinde yer alan ve milli olarak geliştirilen kripto ile işletildiği ifade edildi.

    Savunma Sanayii Destekleme Fonu tarafından sağlanan kaynaklarla tedarik edilen Göktürk-1 Uydusu ile Türkiye’nin ileri teknoloji kullanabilme ve üretebilme potansiyelinin artmasına önemli katkıda bulunan Savuma Sanayii Müsteşarlığı, Türkiye’nin uzay çalışmalarına öncülük ederek teknoloji geliştirme ve yeni uydu projelerinin hayata geçmesi konusundaki faaliyetlerini yürütmeye kararlılıkla devam edeceğini bildirdi. Ayrıca, Göktürk-1 Uydusunun, Türkiye’nin bundan sonraki askeri optik gözlem uyduları için bir mihenk taşı olarak yeni bir dönemi başlattığı, bu projede kazanılan yeteneklerin ve bilgi birikiminin yeni nesil gözetleme uyduları için yol gösterici olmasının planlandığı kaydedildi.

  • Turkcell: “10 binden fazla kişi giriş biletlerini BiP’ten aldı”

    fizy 20. Liselerarası Müzik Yarışması’nın elemeleri, İstanbul’da Demet Akalın’ın açılışı yapmasıyla başladı. 10 binden fazla genç, giriş biletlerini BiP uygulaması üzerinden ücretsiz alarak elemeleri yerinde izledi.

    Turkcell’den yapılan açıklamasına göre “fizy 20. Liselerarası Müzik Yarışması” nın elemeleri, İstanbul’da Demet Akalın’ın açılışı yapmasıyla başladı. 10 binden fazla genç, giriş biletlerini BiP uygulaması üzerinden ücretsiz alarak elemeleri yerinde izledi. fizy kullananlar da, uygulama üzerinden oy vererek 3 finalisti belirleyecek. fizy 20. Liselerarası Müzik Yarışması 190 lisenin sahne aldığı İstanbul elemeleriyle başladı.

    Kuliste yarışmacıları ziyaret eden Türk Pop müziğinin en önemli seslerinden Demet Akalın, öğrencilere sahne öncesi son tüyoları verirken, yarışmanın 20’nci yıl açılışını gerçekleştirdi. Bu sene 20’nci sanat yılını da kutlayan Akalın sahnede Hayalet şarkısını seslendirerek öğrencileri coşturdu.‘’Küçüklüğümde her gün ayna karşısında şarkı söylerdim. Hayal etmek, istemek, arzu etmek, inanmak çok önemli. Sadece ve sadece kendinize inanın.’’ diyerek öğrencilere moral veren sanatçı yarışmayla ilgili ise; fizy 20’nci Liselerarası Müzik Yarışması’nı gönülden destekliyorum ve sizi seviyorum’’ dedi.

    Yarışmanın kurucusu, ünlü müzik adamı Serhat Hacıpaşalıoğlu, ‘’Bu ödül, müthiş bir azmin, titiz bir çalışmanın ve samimiyetin karşılığı’’ diyerek, Demet Akalın’a ‘’20. Yıl Başarı Ödülü’’ takdim etti. İstanbul elemelerine bu yıl; Kocaeli, Yalova, Tekirdağ, Edirne, Bursa, Sakarya, Adana, Gaziantep, Sinop, Trabzon ve İstanbul‘dan olmak üzere toplam 190 lise katılırken, elemeler 2 gün boyunca sürdü.

    “Biletler BiP’ten, Destek Seyirciden”

    fizy 20’nci Liseler Arası Müzik Yarışması’nda BiP’ten gelen ücretsiz bilet uygulaması ilgi gördü. Seyircilerin, eleme turlarında ve finalde okullarını temsil eden öğrencileri izlemek isteyenler BiP uygulaması ile kazandıkları bilet koduyla salondaki yerini alarak okullarını desteklediler. BiP uygulaması üzerinden giriş biletlerini alarak İstanbul ön elemelerini yerinde izleyenlerin sayısı 10 bini aştı.

    “Performanslar fizy’de”

    Gençler gerçek müzik deneyimini bu sene fizy ile yaşamaya başladılar. fizy 20. Liselerarası Müzik Yarışması’nda bu yıl jürinin seçtiği finalistlere ek olarak 3 finalist daha eklenecek. İstanbul elemelerinde yer alan 190 okulun performans videoları fizy uygulaması üzerinden izleyicilerin beğenisine sunulacak, videolara eklenen “beğen” özelliğiyle de internet oylaması yapılacak. Ayrıca, aday grupların destekçileri, sevdikleri performansları fizy üzerinden paylaşarak milyonlara ulaştırma fırsatı da yakalayacak.

  • TeknoSA, 10 yılda 15 binden fazla kadını teknolojiyle buluşturdu

    Türkiye’nin teknolojiyle bağlantı noktası TeknoSA, 10 yıldır sürdürdüğü Kadın için Teknoloji Projesi ile 61 ilde 15 binden fazla kadını teknoloji ile buluşturdu.

    Temel bilgisayar eğitimlerinin yanı sıra sosyal medya gibi popüler teknoloji platformlarını da kullanmayı öğrenen kadınlar, aldıkları eğitimlerle yeni ufuklara yelken açabiliyor.

    TeknoSA, hem kalkınmada hem de yeni nesillerin yetişmesinde çok önemli rolü olan kadınlara, temel bilgisayar eğitimlerinin yanı sıra sosyal medya platformlarının kullanılması, online işlemlerin yapılması gibi farklı eğitimleri ücretsiz olarak veriyor. Kadın için teknoloji projesi kapsamında eğitim alan kadınlar; öğrendikleri sayesinde şehir dışında okuyan çocukları ile görüntülü konuşma yapabiliyor, faturalarını internet üzerinden ödeyebiliyor, kendi emeklerini paylaşacak sosyal medya hesapları açabiliyor ve teknolojinin getirdiği olanaklardan yararlanarak ilgi alanlarına göre istedikleri her türlü bilgiye erişim sağlayabiliyor.

    Eğitimler Şanlıurfa’da sürüyor

    Habitat Derneği işbirliğiyle ve yerel kurumların desteğiyle yürütülen proje hakkında konuşan TeknoSA Pazarlama Direktörü Ayşegül Bahçıvanoğlu “10. yılını kutladığımız projemiz kapsamında bu yıl gidilecek yeni şehirlerle birlikte daha fazla kadını teknoloji okur yazarı yapmak istiyoruz. Eğitimlerimiz şu anda Şanlıurfa’da devam ediyor. Teknolojiyi kadınların hayatlarının ayrılmaz bir parçası haline getirmek, kültürel ve sosyal yaşamlarına teknoloji ile katkıda bulunmak için bu değerli projeyi gelecek dönemde de derinleştirerek sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

  • Sıcak Hava Balonu Festivali’ne 100 binden fazla katılım bekleniyor

    Filipinler’de Sıcak Hava Balonu Festivali bugün başladı.

    Filipinler’in Pampanga eyaletinin Angeles şehrinde bugün başlaya 21’inci Filipin Uluslararası Sıcak Hava Balonu Festivaline (PIHABF) 100 binden fazla yerli ve yabancı kişilerin katılacağı tahmin ediliyor. Festival 12 Şubat’a kadar devam edecek. PIHABF Organizasyon Genel Sekreteri ve Başkanı Kaptan Joy Roa festivalde 31 sıcak hava balonundan 14’ünün Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ülkelerden olacağını açıkladı.

    Dünyanın dört bir yanından gelen pilotlar havada hünerlerini sergileyecek. Hava akrobasisi şovlarından birini pilot Sean Clarke gerçekleştirilecek. Filipinler’de uzun yıllardır yapılan festival, turizm ve havacılık sektörünü geliştirmeyi amaçlıyor.

  • Güvenç: “Çukurova’da 100 Binden Fazla İnsan Çadırlarda Yaşıyor”

    Avrupa Birliği (AB) Sivil Düşün Aktivist Programı’na bireysel aktivist olarak başvuran ve aldığı destekle oluşturduğu 5 kişilik ekiple Çukurova bölgesinde çadır kentlerdeki yaşamı araştıran Akdeniz Göç-Der Eski Başkanı Selahattin Güvenç, Mersin ve Adana’da çadırlarda 100 binin üzerinde insanın 20 yılı aşkın süredir birçok haktan yoksun, zor koşullarda sefil bir yaşam sürdüğünü söyledi.

    Akdeniz’e Göç Edenler Bilim, Kültür, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (Akdeniz Göç-Der) Eski Başkanı Selahattin Güvenç’in, AB Sivil Düşün Aktivist Programı kapsamında desteklenen, Mersin ve Adana’da çadırlarda yaşayan halkın yaşamına ilişkin 5 kişilik ekiple gerçekleştirdiği ‘Çadırda Yaşama Tutunmak’ isimli araştırmanın raporu açıklandı. Araştırma Ekip Koordinatörü Güvenç, Akdeniz Göç-Der’in eski ve yeni yöneticilerinden oluşan araştırma ekibi ile birlikte Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlediği basın toplantısında, 20 yılı aşkın süredir sürekli çadırlarda yaşayan zorla yerinden edilmiş kişilerle ilgili araştırmanın ayrıntılarını anlattı. Araştırmayı, Çukurova bölgesinde yaşamın çadır ve barakalarda sürdüğü 23 yerleşim yerinde yaptıklarını ve 4 ayda tamamladıklarını belirten Güvenç, bunların 19’unun Adana’da 4’ünün de Mersin’de olduğunu söyledi.

    “ÇUKUROVA’DAKİ ÇADIR KENTLERDE YAKLAŞIK 100 BİN İNSAN YAŞIYOR”

    Çukurova bölgesinde köprü, su kanalı veya su birikintisi olan yerlerin yakın çevresindeki tüm tarımsal alanlarda plansız, kalabalık çadır kentler oluştuğunu dile getiren Güvenç, bu çadır kentlerde yaşayan insanların sayısının 100 bine ulaştığını tespit ettiklerini vurguladı. Bu çadır kentlerde uzun süredir yaşayan zorla yerinden edilen ailelere yeni grupların da katıldığını dile getiren Güvenç, bu gruplardan birinin genellikle GAP bölgesinde ekonomik göçle gelen ve 10-15 yıldır çadırlarda yaşayanlar, bir başka grubu mevsimlik tarım işçisi ailelerin oluşturduğunu, bu gruptakilerin yılın 10 ayını çadırlarda geçirdiklerini anlattı. Son katılan grubu ise ‘en büyük grup’ olarak nitelediği Suriyeli sığınmacıların oluşturduğuna işaret eden Güvenç, çadırlarda yaşayan Suriyelilerin nüfusunun diğer grupların 2-3 katına ulaştığını söyledi.

    “ÇADIRDA YAŞAM, ÖLMEMEK, CANLI KALMAK GİBİ BİR ŞEY. BÜYÜK TRAVMALAR VE ACILAR VAR”

    Bu 4 grubun bir arada yaşadığına dikkat çeken Güvenç, “Çadır kentler ya da çadır köyler, adına ne derseniz deyin, bu yerleşim yerleri çok düzensiz, sürekli büyüyen bir durumda. Doğu ve Güneydoğu’da son dönemde yaşanan olaylardan kaçan 22 aile de göç ederek çadır yaşamına başlamış. Bu çadır bölgelerine sürekli bir akış var, sürekli bir çoğalma var. Buna yaşam denir mi bilemiyorum ama biz bu nedenle çalışmamıza ‘Çadırda Yaşama Tutunmak’ adını verdik. Aslında yaşam ile ölüm arasında bir şey, ölmemek, hayatta kalmak ya da canlı kalmak, çadırda yaşam bu durumda. Büyük travmalar ve büyük acılar var. Yaşadıklarının toplum tarafından bilinmeyen yönleri var. Bu çadır yaşamını sürdüren 10 binlerce insan yok sayılıyor. Onların sorunlarıyla kamu yönetimi yeterince ilgilenmiyor. Sürekli bu çadırlarda yaşayan, sayıları sürekli artan ve sorunları da giderek çoğalan bir insan kitlesi söz konusu. Bu çadırlarda doğan bebekler, o çadırlarda gelin oldular, damat oldular, hatta anne-baba oldular. Bu yaşamı tarif etmek gerçekten zor” dedi.

    Bu çadır kentlerde yaşayan gruplardan Suriyeli sığınmacılarla ekonomik göçle gelenler arasında ciddi sorunlar olduğuna da dikkat çeken Güvenç, ekonomik göçle gelenlerin, kurdukları düzenin Suriyeli sığınmacılar tarafından bozulduğunu öne sürdüklerini ve giderek artan bir nefret söylemi oluştuğunu kaydetti. Güvenç, bunun önüne geçilemezse gelecekte buralarda çatışmalı bir süreç yaşanma riski bulunduğu uyarısını da yaptı.

    “BİNLERCE İNSAN SEFİL BİR YAŞAM SÜRDÜRÜYOR”

    Mersin ve Adana valilikleri ile ilgili kamu yöneticilerine çağrıda bulunan Güvenç, “Bu insanların acılarını dindirmek, sorunlarını kısmen çözmek halen mümkün. Büyük bir para harcanmadan sorunları çözmek mümkün, yeter ki, kamu yönetimi bunda istekli olsun. Biz de sivil toplum örgütleri olarak böyle bir çalışmaya öncülük etmek ve çalışmanın içinde olmak istiyoruz. Çukurova’da nerede bir su birikintisi varsa orada yüzlerce, binlerce insan sefil bir yaşam sürdürüyor. Bu sefil yaşamı herkesin görebileceği hale getirmek için elimizden gelen çalışmayı yaptık” diye konuştu.

    Güvenç, çözüm önerilerini de şöyle aktardı: “Bu insanlar sağlık güvencesinden yoksun, okul zaten yok. Çadırlar tek oda. Mikropların ürediği, hijyenik ortamın hiç olmadığı alanlar buralar. Kadınlar ve çocuklar hastalıktan kırılıyor. Elektrik ve su sorunları var. Mersin ve Adana valilikleri ile ilçe belediyeleri işbirliği yapmalı. Yine Milli Eğitim, Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Aile ve Sosyal Politikalar, Enerji ve tabi Kaynaklar Bakanlıklarının, çadırda yaşayanların sorunlarını çözmek için koordinasyon kurulmasını istiyoruz. Bunun içinde bizler de yer alırız. Bu koordinasyon ile çadırlarda yaşayan insanların sorunlarına kısa vadede çözüm bulunabilir.”

    Sosyolog Menice Yaşar da çadır yaşamını sürdüren insanların birçok haktan mahrum olarak hayatlarına devam ettiklerini belirtti. İnsanların özellikle temel hak olan içme suyu ve elektriğe ulaşamadıklarını dile getiren Yaşar, çadırlarda yaşayanların bulundukları bölgede ikametgahları ve resmi kayıtları olmadığı için 20 yılı aşkın süredir oy bile kullanamadıklarına işaret etti. Yaşar, çocukların eğitiminin de çok büyük sorun olduğunu, çadır kentlerde okul olmadığı için çok sayıda çocuğun okula gidemediğini sözlerine ekledi.