Etiket: Bilinmesi

  • Başkan Acar: “Mehmet Akif Ersoy, ilham veren ideal bir model, kıymeti bilinmesi gereken bir değerdir”

    Başkan Acar: “Mehmet Akif Ersoy, ilham veren ideal bir model, kıymeti bilinmesi gereken bir değerdir”

    Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 No’lu Şube Başkanı Ramazan Acar, İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’u 84. ölüm yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd etti.

    İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’u, ölüm yıl dönümünde unutmayan Başkan Ramazan Acar, “Büyük ruhlar, kendi bedenine sığmaz, milletinin sinesinde yaşar. Kişilikleriyle adeta pusula gibidir, toplumların yönünü belirler. Mehmet Akif bu anlamda örnek, öncü bir şahsiyettir. Üstün ahlakı, ahde vefası, vatanseverliği ve diğerkâmlığıyla sadece yaşadığı dönemde değil, sonraki nesillere de ilham veren ideal bir model, kıymeti bilinmesi gereken bir değerdir” dedi.

    İstiklal ve istikbal mücadelesi dönemlerinde bağımsızlık fikrini İslam coğrafyasına taşıyan Mehmet Akif’in, Müslüman kalplerinin bir ve beraber atması için çaba gösterdiğini belirten Acar, “O, şiir, hitabet, vaaz ve fikirleriyle millî ruh, tasavvur, ideal ve kimliğin yeniden inşasını sağlayan sembol bir şahsiyettir. Mehmet Akif, nazmımızın terkip kudretini son noktasına yüksek düzeyli bir estetikle çıkaran bir deyiş üstadı olarak yüzyılımızın en büyük şairlerinden, Türkçe’nin en büyük ediplerinden biridir. Bu hüviyetiyle bıraktığı Safahat, sadece şiir değeri ile değil, tefekkür yönüyle de büyük bir eserdir. Safahat, baştan sona onun kendi dil, tasavvur ve tefekkür potasında mezcettiği milletimizin his, anlam, maneviyat dünyasını, ahlak, inanç ve ilkelerini nokta nokta dokuduğu bir eserdir” ifadelerini kullandı.

    Mehmet Akif’in; imanıyla, yaşadığı hayatla, Anadolu’nun asırlık ıstırabını nefsinde hisseden ruhuyla; zulme, küfre karşı zaman zaman zapt edemediği isyanıyla, Millî Mücadele’nin örnek kahramanlarından olduğunu söyleyen Acar, “Bu yüzdendir ki O, Millî Mücadele’nin marşını destansı bir şekilde yazmakta güçlük çekmemiştir. Hatta denebilir ki, İstiklal Marşı’nı ancak kederi ve kaderi benliğinde buluşturan bir şahsiyet yazabilir, yani ancak Mehmet Akifler yazabilir” dedi.

    Muazzam bir kalabalık ellerinde bayraklarla cami avlusunu ve Edirnekapı Mezarlığı’na kadar her yeri hıncahınç dolduran Asım’ın Nesli Akif’i bağrına bastı, İstiklal Şairi’ni baş tacı edip omuzlarında taşıyan gençliğin, esasen onun inancını, ideallerini taşıdığını söyleyen Acar, “Tıpkı Mehmet Akif’in yaşadığı dönemdeki gibi, emperyalist kışkırtmalarla etnik, coğrafi ve mezhebi farklılıkların düşmanlığa dönüştürülüp ümmet coğrafyasının işgal edildiği ve edilmek istendiği günümüzde de tarihî müktesebatımız, bağımsızlığımız, topyekûn bir yeniden kurtuluş savaşımız için Akifleri, özellikle de millî mutabakat metni olan İstiklal Marşımızın mezcettiği değerleri yaşanılır kılmak hepimizin en önemli vazifesidir. Bu bağlamda, 2021’in TBMM tarafından “İstiklal Marşı Yılı” olarak kararlaştırılması çok isabetli olmuştur. Eğitim-Bir-Sen olarak, millî kimliğimize, ümmet bilincine büyük katkıları olmuş Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u, sadece anmakla yetinmeyecek, onu anlamaya ve anlatmaya devam edecek; Asım’ın Nesli’ne layık gençler yetiştirmek için var gücümüzle çalışacağız. Mehmet Akif Ersoy’u, bir defa daha rahmet ve minnetle yâd ediyoruz” diye konuştu.

  • Kalıcı beyin krizi hakkında bilinmesi gerekenler

    Kalıcı beyin krizi hakkında bilinmesi gerekenler

    Eskişehir Fizyomer Terapia Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tıp Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Gazi Özdemir, kalıcı beyin krizi hakkında hayati bilgiler verdi.

    İlk olarak kalıcı beyin krizine sebep olan etmenlere değinen Prof. Dr. Gazi Özdemir, “Kalıcı kansızlıkta etkilenen damar bölgesinde beyin dokusu ölümü söz konusudur ve olay artık beyin infarktüsüdür. Bu olayda damarın bir tıkaçla tıkanması veya tıkanma dışı nedenlerle damarın kapanması ve ilgili beyin bölgesinin kansız kalıp hasar görmesi ve sinir hücrelerinin ölmesi söz konusudur. Kalıcı belirtilere yol açan kalıcı kansızlık ayrıca aşırı ve ani stres, ağır infeksiyonlar, zehirlenme, beyin etrafındaki suya olan kanama ve allerjik durumlar sırasında ve bu olaylar sonucunda gelişen şiddetli damar büzüşmesi sonucu damarın kapanmasından veya ani ve aşırı kan kaybından da oluşabilmektedir” diye konuştu.

    “Kalıcı beyin krizi oluştuğu bölgeye göre farklı rahatsızlıklara sebep olmaktadır”

    Kalıcı beyin krizi sonucu oluşan rahatsızlıklardan bahseden Özdemir açıklamalarını şöyle sürdürdü:

    “Tek taraftaki şah damarının tıkanması yüzde 30-40 vakada sessiz olur. Belirti veren vakada ise tek taraflı geçici görme kaybı ve orta beyin damarının tıkanma belirtileri görülür. Sağ beyin yarımküresindeki orta beyin damarı tıkandığında, karşı vücut yarısındaki kol-bacakta felç ve görmenin sol yarısının kaybı olur. Sol beyin yarımküresindeki orta beyin damarı tıkanınca ise sağ beyin yarımküresi etkilenimindeki belirtilerle beraber, konuşma kaybı ve vücudunun parçalarını tanıyamama eklenir. Ön beyin damarı tıkanırsa karşı vücut yarısında felç, yemek yemeyi reddetme, idrarını tutamama, çabuk gelişen kas sertliği. İnfarktüs veya kanama olayı beynin alt arka kısmında bulunan omurilik soğanında oluşmuşsa hastada solunum veya kalp durmasına sık rastlanır ve bu hastalar genellikle bu nedenlerle ölürler.”

    “Belirti vermeden oluşabilmektedir”

    Beyin krizinin belirti vermeden de oluşabileceğini vurgulayan Özdemir, “Beynin kılcal temiz kan damarlarındaki tıkanmalar çoğunlukla sessiz özelliktedirler ve klinik herhangi bir belirtiye yol açmazlar. Bu tip infarktlar beyinde sadece beyaz maddeyi etkilerler. Beyin içi çekirdekler arasındaki beyaz madde şeridinde olduğunda böylesi küçük bir infarkt vücudun bir tarafındaki kol ve bacakta eşit derecede tam bir felce yol açar. Beyin sapında olduğunda ise çapraz belirtili bir klinik tabloya neden olur” dedi.

    Son olarak geçici ya da kalıcı damar tıkanması şeklindeki beyin krizlerinde birtakım riskler ve nedenler olduğunu aktaran Prof. Dr. Gazi Özdemir, şunları söyledi;

    “Hipertensiyon yüzde 67.2 hastada, 65 yaşın üzerinde olma aşırı şişmanlık yüzde 50, kalp hastalığı yüzde 47.7, şah damarında damar sertliği yüzde 40.5, sigara içiciliği yüzde 32.2, horlama yüzde 30.3, kolesterollerde yükseklik yüzde 25, şeker hastalığı yüzde 19.6, ailede beyin krizi yüzde 16, yüksek hematokrit yüzde 16, şişmanlık, öenopozda olma şeklindedir.”

  • Profil estetiğinde bilinmesi gerekenler

    Plastik Rekontrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ufuk Aydın, profilden güzel bir görünüme sahip olmak için çene, burun, alın, elmacık kemikleri, dudak ve gıdının uyumunun çok önemli olduğunu söyledi.

    Yüzün parçalar bütünü olduğuna dikkat çeken Plastik Rekontrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ufuk Aydın, “Kişide en çok dikkat çeken yer şüphesiz yüzdür. Yüz kimliğimiz, karşıdaki kişiye bırakılan ilk intiba, kartvizitimizdir. Kendini sevmek dış görüntünüzden memnun olmakla başlar. Aynaya bakıldığında ya da çekilen fotoğraflarda sevilmeyen hoşa gitmeyen fiziksel bir kusurda estetik cerrahi devreye girer, istenilen görünüme kavuşmaya yardımcı olur. Mevcut herhangi bir olumsuzluk güzelliği gölgede bırakır ki bu da kişiyi mutsuz etmeye yeter“ dedi.

    Profil estetiğini etkileyen en önemli unsurun burun olduğunu, ancak burun estetiğinin tek başına profilin düzelmesini sağlamaya yeterli olmadığını ifade eden Op. Dr. Ufuk Aydın, “Sadece burun estetiği için başvuran hastanın yüzü bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Profil estetiğinde kişinin sadece yüzünün yan görünümünü değerlendirmekle kalmaz bu görünüm üzerinde etkisi olan çene ucu, alın, yanaklar vd tüm öğelerin kendi aralarındaki açı ve oranları da dikkate alınır” diye konuştu.

  • Check-up hakkında bilinmesi gerekenler

    Dr. Ümit Çetinkaya, her bireyin belli aralıklarla mutlaka yaptırması gereken check-up hakkında bilgi verdi.

    İstanbul Cerrahi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ümit Çetinkaya, check-up ( düzenli sağlık taraması ) hakkında bilgiler paylaştı. Çetinkaya, check-up’ı kısaca kontrol ve önleme amaçlı yapılan tetkikler paketi olarak tanımlayarak, “Bazı hastalıkların, öncelikle de kronik hastalıkların çoğunun, belirtisiz ya da günlük yorgunluk ve sıkıntılara bağlı olduğu düşünülen hafif semptomlarla seyrettiği bir dönem vardır. Özellikle bazı karaciğer hastalıkları, böbrek fonksiyonu bozuklukları, metabolik rahatsızlıklar ve romatizmal hastalıklar uzun süre belirti vermeden sinsice varlıklarını sürdürebilirler. Belirgin bir şikayet oluşturmasa da insanlarda gizliden gizliye oluşmaya başlayan rahatsızlıkları henüz erken aşamadayken saptamak amacı ile yapılan muayene ve tetkikler check-up’ın ana fikridir” dedi.

    “Check-up kişinin cinsiyetine, yaşına, risk faktörlerine ve sahip olduğu genetik mirasına bağlı olarak kişiye sağlığı hakkında tüm organ sistemleriyle ilgili yeterli bilgi verebilecek kapsamda olmalıdır” diyen Çetinkaya, “Modern tıpta amaç, hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasını sağlamaktır. Çünkü bir kez organ rezervleri tükenip hastalık ortaya çıkınca hem tedavisi çok pahalı olmakta, hem de kalıcı olabilecek hasar oluşmuş olduğundan sağlık artık bozulmuş olmaktadır. İşte bu nedenle, hiçbir şikayeti bulunmasa da her kişi belirli periyotlarla sağlık kontrolünden geçmelidir” ifadelerini kullandı.

    “Genç bireylerde koruyucu hekimliğe yönelik dar kapsamlı check-up programları yeterli”

    Genç bireylerde koruyucu hekimliğe yönelik dar kapsamlı check-up programlarının yeterli olduğunu, 40 yaş üzeri kadın ve erkek bireylerde kalp damar hastalıkları başta olmak üzere, kanser ve menopozla ilgili rahatsızlıklar üzerine odaklanarak EKG, Efor testi ve EKO (Ekokardiyografi) ile kardiyak fonksiyon, renkli Doppler ve ultrasonografi ile karın içi organlar, tiroid bezi ile jinekolojik sistem ve mamografi ile meme hastalıklarının detaylı olarak değerlendirilebildiğini belirten Çetinkaya, “Günümüzde görülen hastalıkların büyük çoğunluğunu kalıtsal hastalıklar ya da sonradan oluşan belli başlı birkaç hastalık veya organ/sistem bozukluğu oluşturur. Bu hastalıkları obezite (şişmanlık), kalp-damar sistemi hastalıkları, diyabet, lipid metabolizması ( kan yağları ) bozuklukları, ve kanser türleri olarak ana başlıklara ayırabiliriz. Irsiyetin bir risk faktörü olarak kabul edildiği hastalıklar ( diyabet, kalp krizi, tiroid bezi hastalıkları, meme kanseri v.s. ) birinci dereceden yakınlarımızda mevcutsa, düzenli aralıklarla check-up yaptırtarak sağlığımızı korumalıyız” şeklinde konuştu.

    “Check up için harcanan her bir dolar ilerisi için 6 dolar tasarruf ettirmektedir”

    Çetinkaya şunları kaydetti: “Halk sağlığı açısından bakıldığında check-up’la hastalık ve organ sistemi bozukluklarını önceden saptamakla çok önemli 4 amaca hizmet etmiş oluruz:

    Bireylerde bulunan kalıtsal risk faktörlerini önceden tespit edilerek, hastalık daha ortaya çıkmadan hastanın bazı alışkanlıklarını değiştirerek hastalığın ortaya çıkmasını engellemek veya hastalığı en erken evrede tanıyarak bireyi en konforlu ve olabilecek en sağlıklı şekilde yaşatabilmek.

    Bireylerdeki bozuklukları daha kişi “hasta” olmadan saptayarak hastalığı başlangıç evresinde tedavi etmek.

    Kişinin hayat süresini ve kalitesini artırıcı önlemleri alarak mutluluğunu artırmak.

    Kronik hastalıklar için harcanacak parayı çok daha düşük seviyelere indirgeyebilmek. Amerika’da yapılan çalışmalara göre check up için harcanan her bir dolar ilerisi için 6 dolar tasarruf ettirmektedir”.

  • Invisalign tedavisi hakkında bilinmesi gereken 12 nokta

    Ortodonti Uzmanı Dr. Pınar Türkoğlu, tamamen şeffaf görüntüsüyle dişlerinizi tedavi ettirdiğinizi kimsenin anlamamasını sağlayan invisalign tedavisi ile ilgili bilinmesi gereken 12 önemli noktayı açıkladı.

    Ortodontik tedavilerde çoğu hasta diş telinin görüntüsünden rahatsız olduğu için tedaviye yanaşmamaktadır. Ancak ortodontik tedavilerde gelinen en son teknolojilerden biri olan invisalign tedavisi ile tel kullanmadan dişleri düzeltmek mümkün hale geldi. Ortodonti Uzmanı Dr. Pınar Türkoğlu, kişiye özel yapılan şeffaf plaklar ile dişleri istenilen şekilde düzeltmek mümkün olduğunu belirterek, invisalign tedavisinde bilinmesi gereken 12 önemli noktayı şöyle sıraladı.

    Her plağın kullanım süresi 15 gündür ve her plak dişte 0.25-0.55mm kadar hareket sağlar.

    Invisalign tedavisi hem gençlerde hem de yaşlılarda uygulanabilir.

    Invisalign tedavisinde ağız içinde herhangi bir tel veya metal parçası olmadığı için batma veya yara olmaz.

    Invisalign tedavisi günlük yaşamı olumsuz olarak etkilemez. Konuşmada bozukluğa neden olmaz ve kişi iş hayatına aksama olmadan devam edebilir.

    Plakları yemek sırasında istediğiniz gibi çıkartabilir, istediğiniz zaman dişlerinizi fırçalayabilir ve diş ipi kullanabilirsiniz.

    Invisalign plaklarının en önemli özelliği neredeyse tamamen görünmez olmasıdır. Sizden başka kimse şeffaf plak taktığınızı fark edemez.

    Hastalar 1-2 günlük alışma dönemini geçirdikten sonra plakların ağızlarında olup olmadığını fark etmezler.

    Su gibi normal sıcaklıktaki şekersiz içecekleri içerken plakları çıkarmaya gerek yoktur. Fakat çay gibi sıcak ve şeker içeren şeyler içerken plakları çıkarmanız önerilir.

    Invisalign tedavisine başlamadan önce bütün çürüklerin ve diş taşlarının temizlenmiş olması, ağız içindeki tüm bakım işlemlerinin bitmiş olması gerekmektedir. Çünkü plak için ölçü alındıktan sonra ağızda herhangi bir işlem uygulanmaz.

    Invisalign tedavisinde, ortodontik tellerdeki gibi ağrı ve gerginlik olmaz ancak her yeni plakta bir kaç gün süren rahatsızlık olabilir. Bu normaldir ve dişlerinize bir kuvvet geldiğinin göstergesidir.

    Invisalign tedavisinde plaklar günde en az 20-22 saat takılmalıdır.

    Tedavi sırasında istenilen he rşey yenilebilir ancak plaklar tekrar takılmadan önce mutlaka dişler fırçalanmalı ve plaklar temizlenmelidir.