Etiket: Beslenmede

  • Günlük beslenmede ceviz tüketimi yaşlıların kilosunu etkilemiyor

    Yapılan bir araştırmaya göre, günlük beslenmeye cevizin dâhil edilmesi, sağlıklı ve yaşlı bireylerin kilosunu etkilemiyor.

    Barcelona Klinik Hastanesi (CIBERobn) ve Loma Linda Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından cevizlerin sağlıklı yaşlanma konusunda rolü olup olmadığı konusunda araştırma yaptı. Nutrients dergisinde kısa süre önce yayınlanan Ceviz ve Sağlıklı Yaşlanma Araştırması’nın (WAHA) bir alt çalışmasına göre; vücut ağırlığı veya vücut bileşeni üzerinde herhangi bir olumsuz etkiye yol açmaksızın (300 kaloriye kadar) ceviz sağlıklı ve yaşlı bireylerin günlük beslenmelerine dahil edilebilir.

    WAHA araştırmasının baş inceleyicisi ve araştırmanın eş yazarı Dr. Joan Sabate, ceviz tüketimini ve vücut ağırlığını inceleyen önceki çalışmaların olduğunu, ancak bunların daha genç bireylere ve daha kısa süreli olarak odaklandığını belirterek, “Yaşlıların kilo alımı endişesi olmadan cevizi beslenmelerine ilave edebilmelerini umuyorduk. Zaten, bu durum araştırmayla da kanıtlandı” dedi.

    Cevizdeki yağın kilo alımına yol açtığına yönelik yaygın bir yanılgı var

    Çalışmanın önde gelen yazarlarından Edward Bitok, cevizdeki yağın kilo alımına yol açtığına ve dolayısıyla da bunun obezite veya kalp hastalığı ya da diyabet gibi kiloyla ilgili diğer sağlık sorunlarına yol açabileceğine dair yaygın bir yanılgının olduğunu kaydetti.

    Bitok; “Cevizdeki yağın sağlıksız olduğu ve kilo almaya yol açtığı düşüncesinin aksini ispat etmek için araştırma yapmak istedik. Ayrıca; bu alt çalışmanın esas amacı ceviz yiyen kişilerin yemeyenlere kıyasla daha yüksek bir kilo alımı riskiyle karşı karşıya olup olmadıklarını tespit etmek” dedi.

    WAHA araştırması, Barselona Klinik Hastanesi, Obezite ve Beslenme (CIBERobn) Biyomedikal Araştırma Merkezi ve Loma Linda Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen bir yıllık bir deneme çalışmasıydı ve günlük ceviz tüketiminin yaşla ilişkili bilişsel zayıflama ve yaşlılarda yaşa bağlı makula dejenerasyonu ile ilişkilendirildiğini test etti. Bu da, cevizin sağlıklı yaşlanma konusunda bir rolü olup olmadığını test etmek açısından bu araştırmayı önemli kılıyor.

  • Vegan beslenmede ölüm riski

    Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Gastroenteroloji Bölümü Öğretim Üyesi Erol Çakmak vegan türü beslenenlere uyarılarda bulunarak, “Çok şiddetli bir alım yetersizliği olursa hasta kendini çok fazla sınırlarsa çeşitli ruhsal ve nörolojik problemlere neden olabilmektedir” dedi.

    Vegan beslenenlerin bitkisel besin tercihleri de farklı inanışlara göre şekilleniyor. Bazı veganların beslenmesinde sadece sebze, meyve, tahıl ve kuru baklagiller yer alırken bazıları sadece tahıl ürünleriyle besleniyor. Hayvansal ürünler tüketmeyen veganlar hayvansal gıdalardan elde edilen vitaminleri almıyor. Veganlar bu vitaminleri dışarıdan almak zorunda kalıyor. Uzmanlar ise vegan beslenmenin riskli olduğunu ifade ederek ölümle sonuçlanabileceği konusunda uyarılarda buluyor.

    Cumhuriyet Üniversitesi Gastroenteroloji Bölümü Öğretim Üyesi Erol Çakmak vejetaryen ve vegan beslenme arasında bazı farklar olduğunu ifade ederek, “Vejeteryanlık halk söylemiyle et yememe hastalığı veganlık ise et yememe ile beraber diğer hayvansal gıdaların yenmemesi hadisedir. Vücutta dengeli bir beslenme gerekiyor. Dengeli beslenmediğimiz zaman vücuttaki çeşitli fonksiyonlar bozulmalar meydana geliyor. Özellikle et ve diğer hayvansal gıda türlerinde proteindir çeşitli vitaminlerdir, minerallerdir, yağ dahil olmak üzere bir sürü maddeler var bu maddeler de vücut için ihtiyaç olan maddelerin alımının yetersizliğinde bir takım problemlere ve hastalıklara neden olmaktadır. Özellikle çocuklarda, yaşlılarda, gebelerde, emziren kadınlarda bu daha da önem arz etmektedir. Bunların eksikliği çeşitli problemlere neden olabilmektedir. Bu tür beslenmede bizim en çok gördüğümüz şeylerden birisi demir eksikliği anemisi onu çok sık görmekteyiz. Diğer mental ve nörolojik problemleri sık görmekteyiz. Özellikle çocuklarda büyüme ve gelişme bozukluğunu sık görmekteyiz. Bazıları süt ürünlerini yemiyor. Bazıları yumurta yemiyor, bazılar diğer hayvansal gıda ürünlerini tüketmiyor. Kendi içerilerinde çeşitli gruplara ayrılıyorlar” dedi.

    “Ruhsal problemlere yol açabilir”

    Çakmak vegan türü beslenenlere uyarılarda da bulunarak, “Çok şiddetli bir alım yetersizliği olursa hasta kendini çok fazla sınırlarsa çeşitli ruhsal ve nörolojik problemlere neden olabilmektedir. Bu beslenme türü eskilerden olan bir beslenme 1950’lerde yüzde 1 oranlarındayken günümüzde yüzde 10’lara çıkmış durumda. Birazda insanlar arasında popülarite kazandıkça bunlara meyilli olanların sayısı daha da artmaktadır. Kişilerin özellikle bu tür gıdaları alması gerekiyor” diye konuştu.

  • Şanlıurfa’da beslenmede kullanılan doğal bitkiler uluslararası kongrede tanıtıldı

    Şanlıurfa’nın doğal gıda bitkileri Ankara’da düzenlenen Avrasya Doğal Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Kongresinde tanıtıldı.

    Harran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim üyesi Prof.Dr. Hasan Akan ve ekibi tarafından araştırılan Şanlıurfa’nın doğal gıda bitkileri ve Şanlıurfa’nın Doğal Bitki Çayları Potansiyeli isimli çalışmalar Ankara’da düzenlenen Avrasya Doğal Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Kongresinde iki bildiri ile tanıtıldı.

    Konu ile bilgi veren Prof. Akan, doktora öğrencisi Maruf Balos ve gıda mühendisi Öğr. Üyesi Dr. Hatice Pekmez’in katkı sunduğu bu çalışma ile amaçlarının Şanlıurfa il Sınırları içerisinde Doğal olarak beslenmede kullanılan bitkileri tespit etmek, kamuoyunun ilgisini bu konuya çekmek, Şanlıurfa’da halkın doğal bitkilerden yararlanma biçimlerini araştırmak ve ülkemiz etnobotaniğine katkı sağlamak olduğunu belirterek, “Dünya’da yaklaşık olarak 20 bin kadar yenilen bitki vardır. Dünya genelinde ulusal ve uluslararası kuruluşlar yerel halk toplulukları ile iş birliği yaparak gıda güvencesini arttırıcı ve beslenme kalitesini yükseltici önlemler üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Günümüzde besin çeşitliliği konusunda yenen doğal bitkilere olan arz ve talep artmakta olup gitgide bu bitkiler daha fazla önem kazanmaktadır. İlkbahar aylarında Şanlıurfa’nın semt pazarlarında satılan yabani bitkilere ilginin gittikçe arttığını görmekteyiz. Gıda bitkilerinin besleyici özelliği, çeşitlilik sunması, sağlığa ve aile ekonomisine katkısı kadar, yaşanılan yere ve kültüre bağlı tat algısı, seçimi oluşturması da önemlidir. Toplumsal kimliğimizin, yerel kültürün önemli bir unsurunu, yabandan toplanan bu lezzetler oluşturur” dedi.

    Köyden toplanıp pazarda satılıyor

    Yabani bitkilerin genellikle bilen kişilerce doğadan toplanarak semt pazarlarında ya da seyyar satıcılar tarafından satıldığını aktaran Prof.Dr. Hasan Akan, Köylerden şehirlere göçün arttığı ve kentleşmenin artış gösterdiği günümüzde bunun sonucu olarak kırsalda yaşayan insanların geçmişten günümüze kadar kullanıla gelen geleneksel bitki kullanımları ile ilgili bilgiler, o kişilerle yok olmaktadır. Geçmişten süregelen bu bilgilerin gelecek nesillere aktarımı ve kayıt altına alınması önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

    Şanlıurfa’da 56 bitki gıda amaçlı kullanılıyor

    Şanlıurfa’da toplamda 56 bitkinin gıda amaçlı olarak kullanıldığının tespit edildiğini söyleyen Prof.Dr. Hasan Akan, “Halk arasında farklı isimlerle adlandırılan ve farklı yemekleri yapılan, kimi zaman da içecek olarak değerlendirilen bitkiler arasında Kınneber, Dejnık, Çakırdikeni, Kereng ya da Kenger, Haleleyn, Tuzik, Kömeç, Akbandır, Sirim, Kardi, Guriz, Çolban, Harnup, Kerbe, Bıttım, Isırgan, Kemberok, Guvij, Çitlembik veya Taav ve Meyan Kökü yer alır. Genetik yapısı ile oynanmış tohumlar, hormon kullanımı ve benzeri doğal üretimden uzaklaştıran yöntemler sağlıklı üretimi giderek zorlaştırmakta, doğal aroması ve besleyici değeri önemli riskler altında bulunmaktadır. Dolayısıyla doğal bitkilere rağbetin artması gerekmektedir” diye konuştu.

  • Sağlıklı beslenmede yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat

    Uzmanlar, insan vücudunun sağlıklı ve dengeli gelişebilmesi için alınan besinlerin vücuda uygun olması gerektiğini, bu oranın bozulduğu zaman sağlık problemlerinin ortaya çıkabildiği uyarısında bulundu.

    Sağlıklı beslenme konusunda bilgiler veren Konya Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Sebahat Ergün, sağlıklı beslenmede belirlenen oranların bozulması durumunda istenmeyen durumların ortaya çıkabileceğini söyledi. Diyetisyen Ergün, ayrıca zayıflık ya da obezitenin birçok hastalıkla beraber ölüm riskini artırabileceğini kaydetti.

    “Sağlıklı beslenmede 4 temel besin ögesi vardır”

    Sağlıklı ve dengeli beslenmede 4 temel besin ögesinin olduğunu belirten Ergün, “Bunlar; süt, tahıl, meyve sebze ve et gruplarıdır. Süt gruplarında, süt, ayran, kefir, yoğurt, peynir, çökelek bu gruba girmekte. Günlük sağlıklı beslenmede bunlardan en aşağı 2 porsiyon bulunmak zorunda. Et grubunda ise yine kaliteli bir protein kaynağı vardır. Demir ihtiyacımızı fazlasıyla giderir. Çinko, demir ve B vitaminlerini içerir. Balıkta olmazsa olmazımız. Omega yağ asitlerimiz vardır. Bunları almamız ve dengeli bir şekilde tüketmemiz gerekir. Balık tüketiminin haftada 1-2 kez tüketilmesini önermekteyiz. Tahıl gruplarına gelince buğday, yulaf, arpa, çavdar bu gruba girmekte. Arpayı biz çok fazla tüketmemekle birlikte diğerlerini tüketiyoruz ve bunlardan elde edilen ürünleri tüketebiliriz. Bulgur, un, makarna, erişte gibi. Bunlarda B vitaminini fazlasıyla içermekte ve sağlıklı kompleks karbonhidratlar içermekte. Normal sağlıklı bir bireyin porsiyonunda günde en aşağı 3-4 porsiyon bulunmak durumundadır. Bunu ekmek olarak tüketebileceğimiz gibi bulgur pilavı şeklinde veya başka şekillerde de tüketebiliriz. Sebze ve meyvelerde ise mevsimsel sebze ve meyveleri tüketmemiz önerilmekte. Bu grupta bizim sağlıklı kompleks karbonhidratları içermekte. Sağlıklı bir insanın diyetinde bulunması gereken sebze günlük 3 porsiyon olabilir. Meyve de ise en aşağı 2 porsiyon şeklinde tüketebilmektedir” dedi.

    “Obezite birçok rahatsızlığa sebep olmakta”

    Dengesiz beslenmede en büyük risklerden bir tanesinin obezite olduğunu da ifade eden Ergün, “Normalde harcadığımız enerjinin daha yükseğini aldığımız zaman bizim vücudumuzda yağ ve aşırı kas depolanabilir. Bu da bizim istemediğimiz sorunlar oluşturmakta. Kişinin en çok psikolojik ve sağlık durumunu etkilemektedir. En basit sağlık sorunu ise diyabet olarak gösterilebilir. Kan ve yağ seviyelerinin yükselmesi, karaciğer yağlanmalarının yükselmesi olabilir. Obezite birçok rahatsızlığa sebep olmakta. O yüzden bunun sağlıklı bir şekilde tedavi edilmesi gerekir” diye konuştu.

    “Kilo alamayanlar aldıkları enerji karşıladıkları enerjiyi tamamlayamamaktadır”

    Kilo alamama sorununa da değinen Diyetisyen Ergün, “Sağlıklı beslenemeyen diğer kişilere gelince kilo alamayanlar vardır. Bunlarda dengeli beslenmedikleri ya da hayatında aşırı bir enerji yoğunluğu vardır. Aldıkları enerji, karşıladıkları enerjiyi tamamlayamamaktadır. Bu kişilerde aynı şekilde hayat tempolarına uygun bir şekilde enerjileri ayarlanmış bir şekilde sağlıklı beslenmeleri sağlanabilir” şeklinde konuştu.

  • Sağlıklı Beslenmede Pirinç Tüketimi

    Dengeli beslenme, günümüzde gittikçe daha da önemli bir konu haline gelirken, insanlar yemek seçimlerinde lezzetli olduğu kadar sağlıklı ürünleri tüketmeye özen gösteriyor. Tok tutucu özelliği ve sıfır kolesterol seviyesi ile Amerikan Pirinci sizlere sağlıklı bir yaşam sunuyor.

    USA Rice Federation’un açıklamasına göre, ABD’de yapılan pek çok araştırma; pirinçte yer alan farklı vitamin ve minerallerin vücut sağlığımız açısından büyük önem taşıdığını ortaya koyuyor. Çünkü pirinçte; kuvvetli kas ve kemik yapısını güçlendiren protein, karbonhidrat, fosfor, kalsiyum, sodyum, potasyum, magnezyum, çinko, A, E, B1, B2 vitaminleri ve folik asit bol miktarda bulunuyor.

    Sağlıklı beslenmede az yağlı ve yüksek oranda karbonhidrat içeren gıdaları tüketmek sağlığımızı korumak için oldukça önemli. Pirinç, yüksek karbonhidrat, kalsiyum ve magnezyum içeriği ile özellikle kemik gelişimini desteklemesi ile diğer hububat türlerinden ayrılıyor. Doğal bir vitamin ve mineral kaynağı olan pirinç, yüksek tansiyona karşı tansiyonu dengeleme özelliği ve kan şekeri düzeyini sabit tutma özellikleri ile beslenme uzmanlarının önerdiği, tüketilmesi gereken besin grupları içerisinde yer alıyor.

    Pirinç, sıvıyı kendisine çeken bir tahıl olması ile dokulara yerleşmiş olan fazla su ve tuzun vücuttan atılmasını ve bedenin toksinlerden arındırılmasını sağlar. Böylelikle böbreklerin yükünü de hafifleterek böbrek taşı oluşumunu da önlüyor. Pirincin sağlığımız açısından diğer bir yararı ise içeriğinde bulunan E ve B vitaminleri ile vücudun kansere karşı korunmasına yardımcı olması.