Etiket: Beni

  • Fillon: “Kimse beni aday olmaktan vazgeçiremez”

    Fransa’da Cumhurbaşkanı adayı François Fillon, dün katıldığı televizyon programında “Kimse beni aday olmaktan vazgeçiremez” dedi.

    François Fillon, eşinin çalışmadığı halde devletten maaş almasının ortaya çıkmasının ardından yaşanan baskılara rağmen yarıştan çekilmemekte kararlı. Dün Paris’in Trocadero meydanında destekçilerine, “Yalnız olduğumu düşünüyorlar. Yalnız olmamı istiyorlar. Yalnız mıyız? Burada olduğunuz için teşekkür ederiz” diye seslendi. Fillon mitingden yalnızca birkaç saat sonra katıldığı programla destekçilerine seslendi.

    Mitingde 200 bin kişinin katıldığını aktaran Fillon, “Adaylıktan çekilecek misiniz?” sorusuna, “Cevap Hayır” yanıtını verdi. Fransız Cumhurbaşkanı adayı Fillon, “Bugün kimse beni aday olmaktan vazgeçiremez. Kimse beni adaylıktan vazgeçirecek bir yetkiye sahip değil” ifadelerini kullandı.

    Sosyal medya üzerinden yapılan yorumlara da değinen Fillon, kampanya sürecinde karşılaştığı zorlukları anlayabilecek durumda olduğunu belirterek, “Alain Juppe’yi istiyorlarsa onun için oy kullansaydılar” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Elvan: “Almanya ve Hollanda’nın ne dediği beni hiç mi hiç ilgilendirmez”

    Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, “Almanya’nın ne dediği beni hiç mi hiç ilgilendirmez. Hollanda’nın ne dediği hiç mi hiç ilgilendirmez, hadi işinize bakın kardeşim, biz yolumuza bakarız” dedi.

    Karaman’da bir dizi programlara katılan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, partisinin il başkanlığında partililerle bir araya geldi. Burada partililere hitap eden Bakan Elvan, “Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletimizi daha güçlü yapmak istiyorsak, ülke olarak kendi kararımızı kendimizin vermesine devam etmek istiyorsak, birilerinin vesayeti altında asla yaşamak istemiyorsak bu birliğimize, bu dirliğimize, bu dayanışmamıza, sizin o güçlü desteğinize ihtiyaç var. Sizlerin desteği sürdüğü müddetçe biz de Allah’ın izniyle korkmadan dimdik ayakta duracağız. Bu ülke için canını feda etmek isteyen, canını feda etmeye hazır olan ve bu uğurda tapu niteliğindeki her türlü düzenlemeleri silip süpüren, ayağının altına alan, ülkenin demokratikleşmesi, temel hak ve hürriyetler alanında gelişmesi için gece gündüz çalışan cumhurbaşkanımıza saldırmaya başladılar. Bununla da yetinmediler Türkiye’ye saldırmaya başladılar. AK Parti hükümetlerine saldırmaya başladılar. Yaptığımız iyi işlerin hiç birisini görmediler. Bazı hadiseleri cımbızla çekip sanki büyük bir hadiseymiş gibi tüm Avrupa medyasında, uluslararası medyada Türkiye aleyhine propaganda yapmaya çalıştılar. Bugün sizler de net bir şekilde görüyorsunuz. 16 Nisan’da Türkiye için son derece kritik bir referandumu gerçekleştireceğiz. Almanya, Hollanda ve diğer Avrupa ülkelerine bakıyorsunuz diyorlar ki hayır için kampanya yapacaksan gel ama evet için kampanya yapacaksan biz size müsaade etmiyoruz. Nerede kaldı demokrasi, nerede kaldı insan hakları, bunlar demokratlıktan bahsediyorlar. Siz önce demokrasiyi kendi içinizde yaşayın. Demokrasiyi kendi ülkenizde yaşatmaya çalışın. Bırakın Türkiye’ye hesap sormayı. Niye bunlar böyle oldu, çünkü Türkiye ve AK Parti hükümetleri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu milletin hayrına olan kararları verdi. Birilerinin vesayeti altında kararlar vermedi. Biz, Allah’tan başka kimseden korkmuyoruz. Milletimizin emrindeyiz. Milletimiz ne derse o olacak. Türkiye ne derse o olacak. Almanya’nın ne dediği beni hiç mi hiç ilgilendirmez. Hollanda’nın ne dediği hiç mi hiç ilgilendirmez, hadi işinize bakın kardeşim, biz yolumuza bakarız” dedi.

    Ana muhalefet partisinin yalan üzerine inşa edilen bir propaganda yürüttüğünü söyleyen Bakan Elvan, “Ama hiç birisi tutmadı. Onlar şunun farkında değildi, onlar bu milletin vatanı için her şeyini feda edecek olan milletin, gerçeği bu kadar net gördüğünü farkında değillerdi. Onlar hala 40-50 yıl öncesinin Türkiye’si var zannediyor. Kimse kusura bakmasın bizim gençlerimiz, kadınlarımız, dünyada neler olup bittiğini çok iyi biliyor. Sadece Türkiye’de değil dünyada neler olup bittiğini biliyorlar” diye konuştu.

  • 9 ay sonra polise yakalanan soyguncu, “Ağabey beni unutmadınız mı” dedi

    Beyoğlu Hasköy’de geçtiğimiz yıl bir banka şubesini silahla soymaya teşebbüs eden ve güvenlik görevlisinin kendisine silah doğrultması sonucu bir vatandaşı rehin alarak ara sokaktan kaçan zanlı, 9 ay sonra Gasp Büro Amirliği dedektifleri tarafından bir iş yerinde yakalandı. Karşısında polisleri gören zanlının ilk sözleri “Ağabey beni unutmadınız mı” oldu.

    Olay, geçtiğimiz sene 20 Mayıs Cuma günü Beyoğlu Piripaşa Mahallesi Hasköy Caddesi üzerindeki bir banka şubesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bankalardan yüklü miktarda kredi çekmesinin ardından borcunu ödeyemeyen Fuat E. (43), borcunu ödeyebilmek için soygun planı yaptı. Akrabalarının Hasköy çevresinde ikamet etmesi nedeniyle bölgeye sık sık gelen zanlı, soygun için cadde üzerindeki banka şubesini seçti. Bankayı soymak için önce keşif yapan zanlı ardından plan yaparak, inşaat malzemeleri satan bir işyerinden tulum, eldiven ve maske aldı. Hazırlıklarını tamamlayan zanlı ardından gündüz saatlerinde elinde yüzü maskeli bir şekilde silahla banka şubesine girerek soygun yapmak istedi. Ancak zanlıyı fark eden bankanın güvenlik görevlisi zanlıya silah doğrulttu. Görevlinin kendisine silah doğrultması üzerine korkan zanlı, bankanın önündeki bir şahsı rehin alarak ara sokağa çekti. Kısa bir süre sonra zanlı görevlinin peşinden gelmediğini görünce koşarak olay yerinden uzaklaştı. Ara sokakta üzerini değiştiren zanlı kayıplara karıştı. Tüm bu yaşananlar ise güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.

    9 ay sonra polise yakalandı, “Ağabey siz beni unutmadınız mı” dedi

    Zanlının kayıplara karışmasının ardından konuyu devralan Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, çevredeki güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Şahsın kimliğini tespit eden polis, onun yerini bulabilmek için çalışmalara başladı. Yapılan çalışmaların ardından dedektifler, Fuat E.’nin Kadıköy’de bir iş yerinde olduğunu belirledi. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından dedektifler, işyerine baskın düzenledi. Yapılan baskın sonucunda şahıs, kendisini yakalayan dedektiflere, “Ağabey siz beni unutmadınız mı” dedi. Gözaltına alınan şahıs, Asayiş Şube Müdürlüğüne getirildi. İfadesi alınan zanlı olayı gerçekleştirdiğini itiraf etti.

    “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ve 2 adet “Basit yaralama” suçlarından kaydı olan zanlı, şubedeki işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edildi.

  • Vali Şahin: “Öğrenciler beni sosyal medyadan bombardımana tutuyor”

    Samsun Valisi İbrahim Şahin, hafif kar yağında bile öğrencilerin kendisini sosyal medya üzerinden bombardımana tuttuğunu belirterek, “Kullandıkları jargon, kaba tabirle hiç okula gitmeyecek insanlara bile yakışmayacak tarzda. Bilgisayara özgü kısaltılmış küfürleri de ekliyorlar” dedi.

    38 ilden 58 okulun katılımıyla düzenlenen “Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Ulusal Bilim Kampı”nın açılış toplantısı Samsun’da bir otelde gerçekleşti. Toplantıda ilk olarak söz alan Samsun Anadolu Lisesi Müdürü Halil İbrahim Akmeşe, proje okulları ve yapılan çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Daha sonra konuşan İl Milli eğitim Müdürü Coşkun Esen, projeye Türkiye’nin 38 ilinden öğrenciler ve eğitimcilerin katıldığını vurgulayarak bu kampın bilim adına olumlu geçmesini diledi.

    Toplantıda son konuşmacı olan Vali Şahin ise öğrencilerin kendisine sosyal medya üzerinden attığı mesajlardan ve kullandıkları üsluptan yakındı.

    “Bilgisayara özgü kısaltılmış küfürleri de ekliyorlar”

    Vali Şahin, “Steve Jobs’u hepiniz biliyorsunuzdur. Steve Jobs’u yetiştiren anne ve baba Anadolu’dan giden bir aile. Anne Malatyalı, baba da İzmirli. 1910’lu yıllarda Amerika’ya göçüyorlar ve Jobs’u yetiştiriyorlar. Başlangıçta küçük bir ivme gibi gözüken olayların aslında dünyaya şekil verdiğini belirmek isterim. ABD’de hiçbir dükkanın önünde kuyruk olmaz ama teknoloji ürünleri satılan yerlerde mutlaka kuyruklar vardır. Böyle bir üretim yapıyorlar. Onun için bir şeyler üreteceksek, dünyaya yön vereceksek kendinizi küçümsemeyin. Yazdığınız bir yazılık belki de dünyaya şekil verecektir. 2 tane üniversite öğrencisinin yazdığı bir yazılım onları milyarder yapıyor. Tüm bunları yaparken değerler eğitimini de dikkate almamız gerekiyor. Dışarıda ufak ufak kar atıştırıyor. Dünden beri öğrenciler sosyal medyadan beni bombardımana tutuyor. Fakat kullandıkları jargon, kaba tabirle hiç okula gitmeyecek insanlara bile yakışmayacak tarzda. Bilgisayara özgü kısaltılmış küfürleri de ekliyorlar. Şaşkınlıkla onları takip ediyorum ve üzülüyorum. Öğrencilerimiz okula gitmek istemiyorlar. Sınıflarımız son derece sıkıcı. Bunu bizim tersine dönüştürmemiz gerekiyor” diye konuştu.

    “Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisine girmemiz gerekiyor”

    Ülkelerin nüfus sayısı oranında büyüme gerçekleştirdiğinin altını çizen Şahin, “İnanılmaz bir genç nüfusumuz var. Bu bizim en büyük servetimiz. ABD araştırmalar yapıyor. 10-15 sene sonra zengin olacak ülkeleri tahmin etmeye çalışıyorlar. İlerleyen zamanlarda dünyanın en zengin ülkesi Çin olacak diyorlar. Çünkü Çin’in nüfusu çok fazla. Ondan sonra Hindistan ve Amerika geliyor. Amerika 3. sıraya düşüyor. Halbuki Amerika şu anda 1. sırada. Bu düzeni bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Türkiye’nin nüfusunu dünya sıralamasına koyduğumuzda biz ilk 10’dayız. Dünyanın nüfus bakımından en büyük 8. ya da 9. en büyük ülkesiyiz. Biz ekonomik olarak da dünyada ilk 10’a girmek zorundayız. Şu anda 16-17’lerde geziniyoruz. Bu sıralamayı aşağıya doğru indirdiğimizde Brezilya, Arjantin, Pakistan gibi ülkeler devreye giriyor. Dikkat edin oralarda hep kargaşa ve iç savaşlar var. O ülkelerin toparlanmasına müsaade etmiyorlar. Biz biraz Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma mirasın üzerindeyiz. Bizlerin çok daha fazla çalışması gerekiyor. Osmanlı 63 ülkeyi yönetmiş bazılarını da egemenlik altında tutmuş. 1890’lı yıllarda bizim sınırlarımız altında olan ülkelerin 1 yıllık petrol gelirleri 850 milyar dolar. Bizim şu anda 50 milyar dolarımız olsa herhalde dünyayı dize getiririz. Borçlarımızı silelim, 50 milyar dolarımız da kenarda olsun, milli gelirimiz o zaman 20-25 bin dolarlar seviyesine gelir. Zaten bizim kişi başına düşen milli gelirimizi 16-17 binlerin üzerine çıkardığımızda bizi kimse dizginleyemez. Temel sorun da o. Bu durumları daha iyi seviyeye getirmek için daha çok çalışmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.

    Eğitim ve öğretimin sadece duvarlarla kaplı mekanlarda yapılamayacağına değinen Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Seyit Ahmet Kayhan, “Burada 3 günlük ulusal bilim kampı gerçekleştirilecek. Burada gerçekleştirilen şey duvarsız sınıflar, duvarsız okullardır. Ondokuz Mayıs Üniversitesinin mekanlarını 3 gün boyunca okula dönüştüreceğiz. Sınıflardan belli duvarları ayrı ayrı yerlere taşımanın bir örneğini burada gerçekleştirmiş olacağız. Demek ki sınıflar ve okullar mevcut duvarlardan ibaret değil. Her yeri bir öğretim mekanına dönüştürebilir. Bakanlığımız proje okulu meselesini son derece önemsiyor. Proje okullarını yakından izliyoruz. Bu projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Toplantı konuşmaların ardından çalıştaylarla devam etti.

  • Uyuşturucu bağımlısı gencin beni kurtarın çağrısı

    Konya’da yaşayan ve arkadaş çevresi yüzünden 6 yıl önce uyuşturucu madde kullanmaya başlayan genç, ailesi için bağımlılıktan kurtulmak istiyor.

    Konya’da yaşayan evli ve bir çocuk babası 25 yaşındaki S.P, arkadaş çevresi yüzünden 6 yıl önce uyuşturucu madde kullanmaya başladı. Birçok kez bırakmak istediğini ancak psikolojik sorunlar yüzünden bırakamadığını anlatan S.P, “6 sene oldu başlayalı, bırakmak istedim olmadı. Sonra yine devam ettim. Ara verdim yine devam ettim. Şimdi çalışmıyorum çok kötü durumdayım. Artık kurtulmak istiyorum. Aile düzenim kalmıyor. Çocuğumun rızkını yiyorum. Laptopumu, telefonumu sattım. Kurtulmak istiyorum artık, bıktım yani. Canıma kadar geldi artık. Elimden gelen bir şey yok. Çalışamıyorum iş vermiyorlar. Zaten asgari ücretle çalışsam evime bakamam çocuğum var. İnşaatta çalışıyorum, şükürler olsun 3-5 kuruş kazanıyoruz. Kiramı ödüyorum, kurtulmak istiyorum sadece” dedi.

    “Arkadaş çevresi yüzünden başladım”

    Uyuşturucuya arkadaş çevresi yüzünden başladığını belirten S.P, “Bir şey olmaz dediler. Yok ben almam, yapamam dedim. Bir nokta aldım öyle gitti işte. Sonra da bataklığa battım” şeklinde konuştu.

    İlk zamanlarda ailesinin yanında kaldığını ve sonra başka yere geçtiğini ifade eden S.P, “Eşimi kaçırarak evlendim. Ailemin yanında kalıyordum. Huzurum yoktu eroin yüzünden, evden ayırdılar. Başka bir yere taşındım. Toprak evde oturuyordum, orası da hep akıyordu yaz kış. Güneş görmüyordu. Sonra burayı bulduk. Krizde evde oluyorum param yok, kimsem yok. Çevrem var ama herkes çıkarı içinde. Cebinde paran varsa kardeşim derler, yoksa sana da yok derler” diye konuştu.

    “Temiz arkadaşlarla dolaşın”

    Gençlere temiz arkadaş tavsiyesinde bulunan S.P, “Temiz arkadaşlarla dolaşsınlar. Biz bataklığa battık zamanında, kötü arkadaşlarla takıldık. Bir nokta ile başladık sonra devam etti. Öyle bir kafası var ki bitip krize girdikten sonra kalkamıyorsun, hiçbir yerin tutmuyor. Ben sabahtan akşama kadar krizdeydim. Geceleri yatamıyorum, ayaklarım ağrıyor. Ayaklarımda zaten romatizma var. Kurtulursam şükredeceğim. 4 duvar arasında kaldım, huzurum ve mutluluğum yok. Ben de herkes gibi gezmek ve giyinmek istiyorum ama bir türlü olmuyor. Krizde olduğum için para bulsam hemen gidip uyuşturucu alıyorum. İçmeyince yapamıyorum, elim ayağım tutmuyor. Kimseye zararım yok ama evde huzurum kaçıyor. Benim arkadaşım da öldü, yatakta ölü bulundu” şeklinde konuştu.

    “Ölmek istiyorum ama çocuğum için yapamıyorum”

    Ölmeyi çok denediğini ancak çocuğu için vazgeçtiğini de ifade eden S.P, “Evim kira, faturaları ödeyemedim daha. Ben de ölmek kurtulmak istiyorum ama çocuğum için yapamıyorum. Çok denedim. 1 sene önce cinnet geçirdim pencereden atacaktım kendimi. Madde etkisinden elimi kül tablası olarak kullanıyorum, her tarafıma sigara basıyorum. Eşimin doğum günü bir şey alamadım param yok. Güzel bir hediye ve pasta almak isterim ama yok işte” ifadelerinde bulundu.

    “Elimden geldiğince destek oluyorum”

    S.P’nin eşi ise eşine elinden geldiği kadar destek olduğunu belirterek, “Krize girdiğinde ve para bulamayıp içemediğinde zorlu oluyor. Titriyor, kendini tanıyamıyor. Yatağa girip kalkamıyor. Mecbur içmesi gerekiyor. Çünkü içmeden kendine gelemiyor. Kurtulmasını istiyoruz, inşallah da kurtulacak. Çalışamadığı için sıkıntı oluyor. Önce bilgisayarını sonra telefonunu sattı. İyi kötü geçinmeye çalışıyoruz ama yetemediği yerler oluyor. Elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz” dedi.