Etiket: belediye

  • Nilüfer Belediye Başkanı Bozbey Aşure Dağıttı

    Nilüfer Belediyesi, Muharrem ayı nedeniyle vatandaşlara aşure ikramında bulundu.

    Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürlüğü tarafından dağıtılan aşure ikramını Başkan Mustafa Bozbey yaptı. Bozbey, Nilüfer Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Müdürü ve eşi Seden Bozbey ile oğulları Meriç’in de katıldığı aşure ikramını İhsaniye Pazar Alanı’nda kendi elleriyle yaptı. Geleneksel hale gelen ve bu yıl ilki İhsaniye Pazar Alanı’nda düzenlenen aşure dağıtımına vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Adil Kayaoğlu, meclis üyelerinin de hazır bulunduğu ikram sırasında Başkan Mustafa Bozbey bir süre kazanın başına geçerek vatandaşlara aşure dağıttı. Bozbey daha sonra İhsaniye mahalle esnafı tarafından dağıtılan aşure ikramına da katılarak vatandaşlarla bir araya geldi.

    Önümüzdeki günlerde Balkan, Ataevler, Nilüfer Belediyesi Halk Evi önü, Yüzüncü Yıl, Cumhuriyet, Çamlıca, Karaman, Fethiye, Konak, Kültür, Üçevler, Görükle olmak üzere Nilüfer’de birçok noktada daha devam edecek aşure ikramlarında binlerce kişiye aşure dağıtımında bulunulacak.

  • Belediye Personeline Uygulamalı İş Güvenliği Eğitimi

    Bağcılar Belediyesi 552 personeline İş Sağlığı ve İş Güvenliği ile ilgili olarak yangın, tahliye, kurtarma, acil durum ve afetlerde yapılması gerekenler konusunda uygulamalı eğitim semineri verdi. Yine mevzuat kapsamında personele sağlık taraması da yapıldı.

    Bağcılar Belediyesi personeli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında sağlık kontrolünden geçirildi. Yine bu kapsamda düzenlenen ve iki gün süren eğitim semineri kapsamında da personele çalışma mevzuatı ile ilgili uygulamalı ve detaylı bilgi verildi.

    Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nda 552 personele gruplar halinde ikişer gün uygulamalı seminer verildi. İki gün toplam 16 saat süren seminerde İş Sağlığı ve Güvenliği anlatıldı. Seminerde katılımcılara meslek hastalıklarından korunma, çalışma mevzuatı, çalışanların hak ve sorumlulukları, iş kazası, iş kazasından doğan hukuki sonuçlar, iş yeri temizliği ve düzeni, iş ekipmanlarının düzenli kullanımı, sağlık ve güvenlik işaretleri, eklemli araçlarla çalışma, elle tutma işlerinde iş sağlığı ve güvenliği, yangın, tahliye, kurtarma, acil durum, elektrik, fiziksel etmenler konusu tatbiki anlatıldı.

    İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu kapsamında Bağcılar Belediyesi personeli ayrıca sağlık taramasından geçirildi. Tarama kapsamında personele kan testi ile akciğer grafisi testi de yapıldı. Sağlık taraması ve seminerler her yıl düzenli olarak yapılıyor.

    “İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİNE ÖNEM VERİYORUZ”

    Bağcılar Belediyesi olarak 388’i memur, 38’i sözleşmeli ve 96’sı da işçi olarak 522 kişilik bir ekiple hizmet verdiklerini belirten Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, her zaman insan sağlığına ve iş güvenliğine önem verdiklerini ifade etti. İş Sağlığı ve İş Güvenliği seminerlerini her yıl düzenli olarak uyguladıklarını da anlatan Çağırıcı, uygulamanın Engelliler Sarayı’nda gerçekleştirildiğini anlattı. Çağırıcı, şunları söyledi:

    “Mesai arkadaşlarımızın daha verimli hizmet sunabilmesi için onların sağlığına ve güvenliğine önem veriyoruz. Bu yüzden her türlü tedbiri alıyoruz. Hepimiz, daha yaşanabilir ve daha huzurlu bir Bağcılar için çalışıyoruz. Bizim için halkımızın memnuniyeti gibi çalışanlarımızın mutluluğu da önemli.”

  • Seferihisar Belediye Başkanından Haciz Tepkisi

    Seferihisar Belediyesi’nin 477 parça taşınmazına, 2009 yılı öncesinden toplamda 31 milyon TL’yi bulan SGK ve vergi borcu nedeniyle haciz kondu. Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bir sorunla, haksız cezalar zinciriyle karşı karşıyayız. Seferihisar Belediyesi hizmet üretemez duruma getirilmek istenmektedir” dedi.

    Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, belediyenin 477 parça taşınmazına SGK ve vergi borçları nedeniyle konan hacizlerle ilgili bir basın toplantısı yaptı. Soyer, borçların 2009 yılı öncesine dayandığı ve 31 milyon TL’yi bulduğunu ifade ederek, belediyenin bu hacizlerle hizmet üretemez duruma getirilmek istendiğini öne sürdü. Soyer, “Seferihisar Belediyesinin hem SGK’ya hem Mal Müdürlüğüne borcu bulunmaktadır. Borcun toplamı, 17 milyonu SGK ya, 14 milyonu Mal Müdürlüğü’ne olmak üzere 31 milyondur. Bu borcun 21 milyonluk kısmı 2009 yılında Başkan seçildiğimde vardı. 10 milyon liralık kısmı 2009’dan sonra ilave oldu. Bu borç, on yıllardır süregelen ve artık sürdürülemez hale gelen yapının bir devamıdır. Ve bu yapı sadece CHP’li belediyeleri değil, iktidar partisi belediyelerini de içine alan ve büyük borçların altına sokan bir yapıdır. Ankara gibi daha nice belediyenin milyarlarca liralık borçlarını bilmeyen yok. Biz hiçbir zaman bu borçları ödemeyeceğimizi söylemedik, geriye yönelik bir enkaz edebiyatı da yapmadık. Ancak bugün, ellerimize kelepçe, ayaklarımıza pranga vurmak anlamına gelen, hak ve adaletten yoksun ve siyasi olduğu izlenimi veren gelişmeleri takdirlerinize sunmak istiyorum. Bu borç, belediye olarak har vurup harman savurduğumuz için doğmadı. Belediye hizmetlerini sürdürdüğümüz müddetçe, belediyenin gelirleri ile giderlerinin denk hale gelmemesi yasal bir eksiklik olarak da karşımıza çıkmadı. Aksi halde ya yanlış harcamalar ya da eksik tahsilatlar nedeniyle bir açık doğmuş olmalıydı ve o takdirde cezalandırılmayı hak etmiş olmalıydık ya da denk olmayan bütçe nedeniyle bize atfedilebilecek bir kusur olmadığından bu kadar ağır bir yaptırımla karşılaşmamalıydık. Yani suç yoksa ceza da olmamalıydı” şeklinde konuştu.

    “NEDEN BÖYLE BİR CEZA İSTENİYOR?”

    Olanlara tepki gösteren Tunç Soyer, “Aslında bütçeyi denkleştirmek elbette mümkün olabilirdi, gelirlerle borçlar ödenir, her ay yaklaşık bin kişiye yaptığımız sosyal yardımlar yapılmaz, 40 branşta öğrencilerimiz için verdiğimiz kurslar düzenlenmez, her gün 2 bin öğrenci evlerinden okullarına taşınmaz, Mandalina Paketleme Tesisi ve Üretici Birliği kurulmaz, Seferihisar’ı dünyanın gündemine oturtan tarım politikası hayat bulmaz, Türkiye’nin en bakımlı sokak hayvanları yuvası, Doğa Okulu ortaya çıkamaz, kısaca belediye hizmetlerimiz üretilemezdi. Biz önceliği çalışmaya ve hizmet üretmeye verdik. Peki Seferihisarlılar bu tercihten memnunken neden böyle bir ceza kesiliyor?” dedi.

    KURUM YÖNETİCİLERİNE ÇAĞRI

    Tunç Soyer, şöyle devam etti:

    “Hem SGK hem Vergi Dairesi, Seferihisar Belediyesinin toplam 477 parça gayrimenkulü üzerine haciz koydu. SGK Banka hesaplarımıza el koydu. Aslında sadece 1 gayrimenkul bu borcun tamamını karşılamaya yetiyordu. Bu kurumların yöneticileri, 62. maddeyi bilmiyor mu? Biliyor. Peki neden bu yüzlerce gayrimenkul üzerindeki hacizleri kaldırmıyor? SGK Bölge Müdürlüğü, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı kamu hizmeti yapıyor da Seferihisar Belediyesi kamu hizmeti yapmıyor mu? Bu yapılan bizim elimizi kolumuzu bağlamak değilse nedir? Bizi çalışamaz duruma getirecek kadar köşeye sıkıştırmanın gerekçesi ne olabilir? Bu irrasyonel kurumsal irade, yürütmeye olan inancımızı ortadan kaldırmıştır. Bir hukuk devletinde elbette yargı sığınacağımız son limandır ve buna olan inancımız tamdır. Ancak, yargı ne yazık ki bildiğiniz gibi yavaş işliyor, o kadar yavaş ki, hakkımızı almamız için geçecek süre hakkımızın ortadan kalkmasına sebep olacak kadar uzun.”

    “BORCA YETECEK KADAR GAYRİMENKULÜMÜZÜ TEMİNAT GÖSTERELİM”

    SGK ve vergi dairesine olan borçlarını ödemek istediklerini anlatan Soyer, şu açıklamalarda bulundu:

    “Talebimiz çok net, borca yetecek kadar gayrimenkulümüzü teminat gösterelim, hatta borcu tamamen ortadan kaldıracak şekilde takas edelim, gerisini serbest bıraksınlar. İçinde bulunduğumuz durum, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden sonra sıranın bize geldiği izlenimi veriyor. Eğer burası demokratik bir ülke ise, bir belediyeyi, üstelik benzer ölçekteki kentler için model olmuş bir belediyeyi kurban etmek, sadece Seferihisar’ı değil, umutları ve geleceğe olan inanç ve güveni de yok edecek sonuçlar doğuracaktır. Hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yapmadık. Dün olduğu gibi, bugün de yarın da açık yalın ve şeffafız. Seferihisar’ı hakkettiği yere taşımaktan başka bir derdimiz, bir hedefimiz yok. Türkiye’de hiçbir başarının cezasız kalmadığını bilirdik ama bu kadar orantısız olmasını beklemezdik.”

  • Erciş Belediye Başkan Vekilliğine Avcı Seçildi

    Van’ın Erciş Belediyesi Eş Başkanı Diba Keskin’in tutuklanmasının ardından yerine DBP’li Meclis Üyesi Güler Avcı seçildi.

    Erciş Belediyesi Eş Başkanı Diba Keskin’in 12 Ekim tarihinde tutuklanmasının ardından yerine bakacak olan başkan vekili için seçim yapıldı. Belediyesi Evlendirme Dairesi’nde düzenlenen olağanüstü meclis toplantısında DBP Güler Avcı’yı, AK Parti ise Faruk Zöhrer’i aday gösterdi. Gerçekleşen seçimin üçüncü turunda Güler Avcı Erciş Belediye Başkan Vekilliği’ne seçildi.

    Seçimin ardından bir konuşma yapan Belediye Başkan Vekili Güler Avcı, geri adım atmadan hizmetlerine devam edeceklerini dile getirerek, ’’Bize büyük bir haksızlık yapıldı, ama ben kimin vekili olduğumu biliyorum. Herkese söz veriyorum, layık olacağız. Elimizden geleni yapacağız, attığımız adımlardan geri adım atmayacağız’’ dedi.

  • Ferdi Tayfur ‘cenazemi belediye kaldırsın’

    Ferdi Tayfur yakın arkadaşı Müslüm Gürses’in cenazesinde yaşanan izdihama tepki gösterdi.

     

    Tayfur, “Millet cenazeye sanatçı fotoğrafı çekmeye gelmiş. Toprağı eze eze kayaya çevirdiler. Benim cenazemi belediye kaldırsın” dedi.

     

    O, Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay ile birlikte arabesk müziği milyonlara sevdiren isim. Yaklaşık 300 şarkıyla milyonlarca plak, kaset ve albüm satmış, altın plaklar kazanmış, oynadığı filmlerle gişe rekorları kırmış bir sanatçı… Ferdi Tayfur ile Adana’da aynı mahallede büyüdüğü, Müslüm Gürses’i, geçtiğimiz günlerde başına gelen ikinci dolandırıcılk olayını, hanımlarını, çocuklarını ve hayatı konuştuk.

     

    – Allah rahmet eğlesin Müslüm Gürses’i toprağa verdik. Siz onun hem meslektaşı hem arkadaşıydınız. Rahmetlinin arkasından ne demek istersiniz?

    Soyadını gerçekten iyi taşıyan bir adamdı. Gür sesi vardı onun, ama sessiz biriydi. Kimsenin etlisine, sütlüsüne karışmazdı. Onunla çocukluğumuzdan tanışırız. İkimiz de Adanalı’yız. Rahmetli babasını tanırım, ‘Antepli Mehmet’ derlerdi bizim oralarda. Babasıyla kağıt oynardık. Müslüm motosiklete çok binerdi. Bar bar bağırtırdı o motosikleti. Kimi erken gelir, geç gider, kimi geç gelir erken gider. 59 yaşında bir adamdı, orta yaşlı bir adamdı.

     

    – Cenazesine yaklaşık 5 kişinin katıldığı söyleniyor. İzdiham o kadar büyüktü ki imam, cenazenamazı kıldırmak için çok uğraştı. Allah gecinden versin, naşınızın böyle kalabalıklar tarafından uğurlanmasını mı istersiniz yoksa ‘hayranlarım beni orada bari rahat bıraksın’ mı dersiniz?

    Yok, hayranlarıma öyle bir şey söyleyemem. O onların bileceği iş… Ben istesem de istemesem de o günü tayin edemem. Ancak bütün Müslüman aleminin duasını beklerim. Televizyonlarda cenazeye gidin diye anonslar yaptılar. Bizim hiçbir şeyimiz doğru gitmiyor. İlla birileri gösteriş yapacak. Müslüm’ün tabutunu kırdılar, mezarı çöktü. Durun kardeşim ne oluyor ya? Camiye gittim, namazını kıldım baktım çok sıkışıyor, mezarlığa gittim. Kalsam orada izdiham olacak. Yana geçtim, haydaaaa ellerinde telefonlarla çevremi sardılar. Adamlar mezara sanatçı görmeye gelmişler. İnan bana oradan da kaçtım. Gitmek zorunda kaldım. İnsanlar çok anlayışsız, halbuki her şeyin bir dozu var değil mi? Dua edersin, ‘helal ettik’ diye bağırırsın ama onu yapmaya imkan bırakmadılar ki? Müslüm Gürses’in mezarına toprak atmama imkan bırakmadılar. Toprağı çiğneye çiğneye kayaya döndü toprak. Mezarı çökerttiler. Benden sonra o toprağı gevşetmek için kazmalarla kazmışlar.

     

    – Bir mukayese yaptınız mı, “Bu benim cenazem olabilirdi, onun yerine şu anda ben olabilirdim” diye…

    Tabii, o benim cenazem de olabilirdi. Ana rahmine düştükten sonra zaten ölüme yola çıkıyorsun. Ne yaparsan yap, önemli olan ana rahmine düşmeyeceksin. Çünkü bir canlı o, bitti. Ölüm dünyanın kanunu…

     

    – Sizin cenazenizi nasıl kaldırsınlar?

    Benim cenazemi kaldırmasınlar. Benim cenazemi belediye kaldırsın. Bana dua etsinler yeter.

    * Müslüm baba’nın tabutuna Türk bayrağı sarılması gerekti. Devlet sanatçısı olduğun zaman sarılıyor

    * Ölümden korkumuyorum. Niye korkayım ki. Dünyaya kazık çakmayacağız herhalde.

     

    Bir adamın karısı çoksa o adam iyidir

    – Muhterem Nur cenazede perişan haldeydi. Müslüm Gürses ve Muhterem Nur’un arasında büyük bir aşk vardı. Bu manzarayı görünce keşke beni de bu kadar çok seven arkamda bir kadınım olsaydı dediniz mi? Gerçi sizin 3 tane hanımınız var!

    Bak ben sana bir şey söyleyeyim mi? Bir adamın karısı çoksa o adam çok iyi bir insandır. İyi olmasa hiç bir kadın yanında durmaz, hiçbir kadın onu çekmez. Bunu böyle bil yani. Evde ne yemek ararım, ne ütü. Ne sinirlenirim, ne ters konuşurum. Çok sakin bir adamım, karnım doysun yeter.

     

    – Ferdi Tayfur’un en büyük aşkı kim? 30 yıl beraber yaşayıp ayrıldığı Necla Nazır mı? Nikahlı karısı Zeliha Turan Bayburt mu yoksa oğlu Taha’nın annesi Habibe Ümyani Demir mi?

    Hepsi iyi insanlarÖBen iyiyim ya hepsi de iyi insanlar. İyiliği de güzelliği de çirkinliği de kendinde arayacaksın. Sen iyiysen karşındaki de iyi olur.

     

    Kadına şiddete tahammülüm yok

    – Peki, kadınlara karşı müşfik oluşunuz, asla şiddet uygulamamanız annenizle birlikte yalnız büyümüş olmanızdan mı kaynaklanıyor?

    Evet, sebep o. Annemle yetişmem beni kadınlara karşı saygılı sevgili olmamı sağladı.  Kadına yapılan şiddete katiyen tahammül edemem. Çünkü ana o. O doğurmasaydı biz dünyaya gelmezdik.

     

    – Bu üç kadına da maddi anlamda destek oluyor musunuz? Hala eliniz onların ve çocuklarınızın üstünde mi?

    Her zaman… Çocuklarım falan iyiler Allah’a şükür, İngilizce öğretmeni oldular. Kocaları iş adamları… Hepsini ayrı ayrı evlendirdim.

     

    – En ufaklık Taha da şirin bir çocuk.

    Şöhretli olmasan ayağından vurursun

    – Şöhretten yorulup “Keşke fakir Ferdi olarak kalsaydım” diyor musunuz?

    Evet diyorum. Çünkü yapmam gereken şeyi yapamıyorum. Dolandırıcılar etrafınızı sarıyor. Yaşlandığımızda rahat edelim diye girişimlerde bulunduk. Dolandırıldım. 22 tane tapu verdik Yalova’dan, bir fiyat biçtik. Kaba inşaat. Senet karşılığı verdik. Parayı ödemiyor adam… 700 küsur milyar. İsmin Ferdi Tayfur olmasa ne yaparsın? Gidersin ayağına bir tane sıkarsın, alacağını alırsın. Ama Ferdi Tayfur bunu yapamaz. 10 yaşındaki çocuk gelir bizi döver. Ha ha haÖ Böyle bükersin boynunu. Çünkü sen Ferdi Tayfur’sun. Sinirlenemezsin. Sinirlen “Koskoca Ferdi Tayfur’a yakışıyor mu bu?” derler, ayıplarlar seni, hatta yuhalarlar. Ben insanlara inanmak zorundayım. “Üşüdüm ceketimi ver” deseler, ceketimi çıkarıp veririm. “Ulan ben donuyorum” ama.

     

    Biliyormusunuz benim hiç oyuncağım olmadı

    – Ben fukaralıktan Allah’a bizi feraha kavuştur diye dua edemezdim. “Günahımı affet” diye dua ederdim. Biliyormusunuz benim Oyuncağım hiç olmadı.

    ‘Oyuncaksız çocuk olur mu’ demeyin. Evet benim hiç olmadı. Özlemim büyüktü ama ne yapacaktım ki? 15 liraya komşunun eski bisikletini annem bana alsın diye anamın ayaklarını çok öptüm. Hurda bir bisikletti. Gidip gelip “Ana ne olur?” diye yalvarıyordum. Bisikletin frenleri bile tutmuyordu. Ama şimdi oğlum Taha’nın çok oyuncağı var. Onları alıp fakir çocuklara veriyoruz. Allah kabul etsin.

     

    Fazıl Say 200 bin kişiyi nerede toplayacak

    – Kendinizi arabeskçi olarak kabul ediyor musunuz?

    Evet, ben Türk arabeskçisiyim. Dünyanın bütün ülkelerinde arabesk vardır. Belki Orhan Ağabey oraları araştırmamıştır. Orhan ağabeyinin de çaldığı enstrümanlar Arap çağrışımıdır. Neyse o kendi daha iyi bilir de. Zencilerin Amerika’da yaptığı Soul müzik de bir arabesktir.

     

    – Orhan Gencebay ile birbirinizi hiç rakip olarak görmediniz mi?

    Benim tarzım başka, onun tarzı başka. Benim ki türkümsü, o orkestra, bilmem ne.

     

    – Fazıl Say gibi bazılarına göre ‘arabesk tu kaka müzik’, siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Fazıl Say da iyi bir müzisyen arkadaşımız ama bazen aşırıya kaçıyor. O benim çıkmış olduğum sahneye çıkamazdı. 200 bin kişiyi bir arada nereden görecek? Konuşurken insanların biraz dikkat etmesi lazım….

     

    Yüzümün düzelmesini bekliyorum

    Yüzümün eskisine göre biraz daha iyi. Felçli tarafını artık daha rahat hareket ettirebiliyorum. Şoförlerin yüz felci 3 ay falan sürüyor. Benim beynime giden damarlarda pıhtı attı ve sonuçta felç geçirdim. Düzelmem biraz zaman alacak.

    ŞEBNEM ÖZCAN BUGÜN GAZETESİ