Etiket: beklentimiz”

  • Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Beklentimiz ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesidir”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “Beklentimiz ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesidir”

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Beklentimiz ikinci yarıyılda yüz yüze eğitime geçilmesidir” dedi.

    Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, 2020-2021 eğitim-öğretim yılının ilk yarıyılının sona ermesi nedeniyle yaptığı basın açıklamasında, “2020-2021 eğitim-öğretim yılının ilk yarı yılı yarın sona eriyor. Öncelikle korona virüs salgınında fedakârca görevlerinin başında olan, zor koşullara rağmen görevlerini canla, başla yürüten tüm eğitim çalışanlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca bu süreçte hastalığa yenik düşerek, hayatını kaybeden eğitim çalışanlarımızı da bir kez daha rahmetle anıyoruz” ifadesini kullandı.

    Öğretmenlerin salgın nedeniyle okulların kapandığı 16 Mart tarihinden beri uzaktan eğitim verdiğini hatırlatan Geylan şöyle devam etti:

    “21 Eylül tarihinden itibaren okullar seyreltilmiş ve kademeli olarak açılsa da, ara tatilin ardından 23 Kasım tarihinde yeniden eğitimin tüm kademelerinde uzaktan eğitime geçildi. Şunu belirtmek isteriz ki; elbette öğretmenler uzaktan eğitim vermeyi kendileri tercih etmedi. Hatta uzaktan eğitim yüz yüze eğitimden çok daha meşakkatli, sıkıntılı bir yöntemdir. Üstelik öğretmenlerimiz eğitim fakültelerinde ne bunun eğitimini almıştır ne de bugüne kadar uzaktan eğitim tecrübeleri olmuştur. Buna rağmen öğretmenlerimiz tamamen kendi kişisel imkân ve gayretleriyle çocuklarımızın öğrenme kayıplarını en az düzeye indirmek için büyük bir özveriyle görevlerini sürdürmüşlerdir. Öğretmenler teknolojik olarak yeterli donanıma sahip olmamalarına rağmen kendi bütçelerinden eksiklerini gidererek derslerini eksiksiz olarak yapmışlardır. Tüm bunlara rağmen maalesef bazı arazlı zihinler öğretmenler ile ilgili sağduyudan uzak açıklamalar yapmıştır. Oysa ki eğitim camiası olarak bu zihniyetin biraz da empati kurmasını ve saatlerce uzaktan eğitim, ders vermenin nasıl zor bir iş olduğunu görmelerini isterdik.”

    Öğretmenlerin asli görevlerinin yanı sıra, filyasyon ekiplerinde, mahalle denetim ekiplerinde de görevlendirildiğini kaydeden Geylan, “Bu durum öğretmenlerimizin zaten ağır olan iş yükünü artırmıştır. Hem saatlerce öğrencilere uzaktan ders verip hem de bu ekiplerde görev yapmak ciddi bir sorumluluktur. Türk Eğitim-Sen olarak bu görevlerin gönüllük esasına göre verilmesini talep etmiş ve öğretmenlerimizin derslerine olumsuz etki yapılabilecek uygulamalardan kaçınılmasını ısrarla talep etmiştik. Umuyoruz ki ikinci yarıyılda bu sorun çözülür ve öğretmenlerimiz asli görevleri olan eğitim-öğretim faaliyetlerine yoğunlaşır” değerlendirmesini yaptı.

    “Talebimiz eğer 15 Şubat sonrasında yüz yüze eğitime başlayabileceksek eğitim çalışanlarımızın tamamının aşılanmasıdır”

    Geylan şöyle devam etti:

    “Öte yandan uzaktan eğitim birçok yönden sorunlarla yürütülmektedir. Ancak mevcut koşullarda en iyi metot tüm dünyada da uygulandığı gibi uzaktan eğitimdir. Uzaktan eğitimin en büyük sıkıntısı hiç şüphesiz önemli sayıda öğrencimizin uzaktan eğitime erişim sorunu yaşamasıdır. Şöyle ki interneti çekmeyen, uzaktan eğitim araçlarına sahip olamayan, uzaktan eğitime katılamayan çocuklarımızın öğrenme kayıpları bu süreçte diğer öğrencilere kıyasla daha da artmıştır. Bu çocukların düzenli olarak canlı derslere girmesi, ödevlerini yapması, uzaktan eğitim sürecine aktif katılımı söz konusu olamamaktadır. Bu minvalde hem öğretmenlerimizin hem de öğrencilerimizin en büyük beklentisi ikinci yarı yılda eğitimin uzaktan değil, yüz yüze yapılmasıdır. Bu eğitimin geleceği açısından çok önemlidir. Aksi takdirde eşitsizliklerin derinleşmesi, yüz yüze eğitimin getirdiği dokunuşların olmaması, çocukların arkadaşları ile bir arada sosyalleşerek eğitim alamaması çok ciddi pedagojik sonuçlara neden olacaktır. Türk Eğitim-Sen olarak açıklamalarımızda eğitim çalışanlarının aşılamada öncelikli meslek grupları arasına alınmasını talep etmiştik. Bu çağrılarımız üzerine Sağlık Bakanlığı öğretmenlerin aşılamada 2. aşamada 7. sırada öncelikli meslek mensupları arasında yer alacağını bildirdi. Ancak zaman hem eğitimcilerimizin hem de öğrencilerin aleyhine işlemektedir. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz eğer 15 Şubat sonrasında yüz yüze eğitime başlayabileceksek yarıyıl tatilinin iyi değerlendirilerek, mutlaka bu süreçte eğitim çalışanlarımızın tamamının aşılanmasıdır. Hükümetimiz aşı temini noktasında her türlü tedbiri almalıdır. Bu sürecin fazla uzamaması, öğretmenlerimizin öğrencilerimizle yüz yüze eğitime geçmelerinin sağlanması devletimizin öncelikli görevi olmalıdır. Okullarımızın açılması durumunda da hijyen, maske, mesafe kurallarına sıkı sıkıya riayet etme konusunda MEB’in titiz davranması, okulların eksikliklerini tamamlaması hayati öneme sahiptir.”

    “2021 yılında 100 bin kadrolu atama istiyoruz”

    İkinci yarıyıl döneminde bir diğer beklentilerinin de öğretmen atama sayılarının artırılması olduğuna dikkat çeken Geylan şunları kaydetti:

    “Ülkemizde ücretli öğretmenlik neredeyse asal istihdam modeli halini almıştır. Sendikamızın geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 80 bin 583’tür. Üstelik ücretli öğretmenlerin 10 bin 837’si yüksekokul mezunudur. Yani pedagojik formasyonu olmayanlar da ücretli öğretmen olarak görev yapabilmektedir. Üstelik ücretli öğretmenlerin sigortaları eksik yatmakta, girdiği ders başına ücret almakta, hiçbir özlük hakka sahip olamamaktadır. Biz bu şekilde eğitimde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamayız. Öte yandan sadece ücretli öğretmenler değil bir diğer sorunumuz da sözleşmeli öğretmen istihdamıdır. Sözleşmeli öğretmenlerimiz de tıpkı kadrolu öğretmenler gibi görev yapmakta, ancak özlük haklarında farklılıklara maruz kalmaktadır. Örneğin bu öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenler gibi tayin hakkına sahip olmadığından, eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır. Öğretmenlerin eş ile iş arasında tercihe zorlanması, Anayasa’nın 41. Maddesinin ihlal edilmesi, çocukların annesiz, babasız büyümesi kabul edilebilir değildir. Kısacası aynı okullardan mezun olan, aynı işi yapan öğretmenlerin öğretmenler odasında bölük pörçük olması içimizi kanatmaktadır. Bu noktada yapılması gereken tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak atanmasıdır. Sözleşmeli, ücretli gibi istihdam yöntemleri eğitime yarardan çok zarar vermektedir. Sendika olarak talebimiz 2021 yılında 100 bin atama yapılması ve bu atamaların tamamının kadrolu olmasıdır. En azından ücretli öğretmen görevlendirmesi kadar yani 81 bin atama ve bunun üzerine yapılacak 19 bin atama eğitim-öğretimimize nefes aldıracaktır. 100 bin atama talebimizden vazgeçmeyeceğiz.”

    “İl içi tayinlerde 50 kilometre sınırı getirilmelidir”

    “Mazeret tayinleri yapılmasına karşın tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimiz de bulunmaktadır. Ailelerin parçalanmasına sık sık vurgu yapan sendikamız MEB’in bu duruma kalıcı çözüm üretmesini talep etmektedir” diyen Geylan şöyle devam etti:

    “Sadece iller arası değil il içi tayinlerde de öğretmenlerimiz mağdur olmaktadır. Bazı illerde ilçeler arasındaki mesafe iki il arasındaki mesafeden fazla olabilmektedir. Bu durumda eşler aynı il sınırlarında olsa bile bir araya gelememektedir. Bu noktada il içi tayinlerde yaşanan soruna kalıcı çözüm olması için de 50 kilometre sınırı getirilmelidir. Özür grubu tayinlerinin ikinci aşaması yarın sona ererken, Türk Eğitim-Sen olarak MEB’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. MEB, gerek iller arası, gerekse il içi tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimize mutlaka il/ilçe emri hakkı tanımalıdır. Unutulmamalıdır ki aklı fikri çocuklarında, ailesinde olan bir öğretmenin verimli olmasını beklemek mümkün değildir. Bu nedenle öğretmenlerimizi aileleriyle birleştirerek hem anayasanın gereğini yerine getirirsiniz hem de eğitimde motivasyon sağlarsınız.”

    Geylan, MEB’in mahkeme kararını uygulayarak bin 709 şube müdürü atamasının iptal etmesini istediklerini de belirterek, “Yapılması gereken 2014’te yapılan tüm atamaların iptal edilerek, yazılı ve mülakat puanlarının aritmetik ortalamasına göre bin 709 şube müdürü atamasının yeniden gerçekleştirilmesidir” dedi.

  • Ticaret Bakan Yardımcısı Uçarmak: “Beklentimiz, yılsonuna doğru, bu duraklamanın artı büyümeye doğru geçeceği yönünde”

    Ticaret Bakan Yardımcısı Uçarmak: “Beklentimiz, yılsonuna doğru, bu duraklamanın artı büyümeye doğru geçeceği yönünde”

    Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak, beraberindeki bürokratlarla birlikte Isparta’da bir dizi ziyaretlerde bulundu. Bakan Yardımcısı Uçarmak yaptığı açıklamada, “Dünyanın ve bizim beklentimiz, yılsonuna doğru, bu duraklamanın artı büyümeye doğru geçeceği yönünde” dedi.

    Kentte ilk olarak Isparta Valiliği ve Gülbirlik Kooperatifi’ni ziyaret eden Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak’a, Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu da eşlik etti.

    Bakan Yardımcısı Uçarmak, Vali Ömer Seymenoğlu ve beraberindeki heyet, daha sonra Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi (ESKKK) Altıncı Bölge Birliği Başkanı ve Isparta Esnaf Odaları Birliği Başkanvekili Ahmet Tural’ı ziyaret etti.

    Tural: “Ekonomik anlamda sıkıntılar oluyor ama önceliğimiz ülkemizdir, vatanımızdır”

    ESKKK 6. Bölge Birliği Başkanı ve Isparta Esnaf Odaları Birliği Başkanvekili Ahmet Tural, Isparta’da Esnaf Odaları Birliği’ne bağlı 28 odanın faal durumda çalıştığını belirterek, 12 bin 300 esnaf 13 bin 600 işyeri sayısının bulunduğunu bu verilerin Isparta’nın esnaf şehri olduğunu gösterdiğini söyledi. Altıncı Bölge Birliğine bağlı olarak 65 kooperatifin bulunduğunu aktaran Tural, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

    Başkan Tural yaptığı açıklamada, “İlimizde biz esnafımızı destekleyici her türlü tedbirler alınıyor. Başta, Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm yetkililere teşekkür ediyoruz. Son dönemde faiz oranlarındaki düşüşle birlikte esnafımızın kullandığı kredi faiz oranlarında da düşüş bekliyoruz. Tabi esnaf öncelikle vatanına bayrağına sahip çıkan bir kesim. Tabii ki, ekonomik anlamda sıkıntılar oluyor. Ama önceliğimiz ülkemizdir, vatanımızdır. Biz her zaman güçlü Türkiye diyoruz. Onun için biz, bize yapılan hizmetlerden dolayı teşekkür ediyoruz” dedi.

    Uçarmak: “Beklentimiz, yılsonuna doğru, bu duraklamanın artı büyümeye doğru geçeceği yönünde”

    Ticaret Bakan Yardımcısı Uçarmak ise esnafın, toplumun temel taşı olduğunu belirterek, “İçinde bulunduğumuz dönem, tabii biraz sıkışık bir dönem, dünyada da sıkışıklık var. Allah’tan ihracatta bir duraklama yok, küçük de olsa ilerleme ve nispi bir talep canlılığı olduğu için bu iş devam ediyor. Ticaretin alanlarında da bir takım gelişmeler olduğu için insanlar, eskiye göre uluslararası ticarete biraz daha çabuk ısınabiliyor. İyi mal üretiyorsanız, paketlemeyi de biliyorsanız, bugün paranızı peşin alıp, posta ve kargo yoluyla gönderebiliyorsunuz. Bugün, dünya devi şirketlerin bile bunu yapma imkanı var. Bilgi birikimi artık çabuk oluşturulabilen bir şey. Ama kolay kazanılmayan, esnafta bir değer olarak bulunan şey, bir gelenek, onu nesilden nesile taşıyabilecek bir ahlaka dönüştürme, iş ahlakı, iş yapma kalitesini nesilden nesile taşıyabilmeyi ben çok daha değerli buluyorum. Ekonomik koşullar, ne kadar tecrübeniz olursa olsun, ne kadar fırsatlar olursa olsun, o fırsatları kullanmanızı sınırlıyor ya da geliştiriyor. Beklentimiz, yılsonuna doğru, bu duraklamanın artı büyümeye doğru geçeceği yönünde inşallah. Dünyanın, İMF’nin beklentisi de böyle. Biz de ona inanıyoruz” diye konuştu.

    “Bakanlık olarak sizlere destek veremeye hazırız”

    Özel bankalarında faiz oranlarında indirime uyum sağlamalarıyla kredi hacminde genişleme beklediklerini ifade eden Uçarmak, “Tabi ki sadece kamu bankaları üzerinden bunu sürdürmek ağır olacaktır. Ama enflasyonun da düşmesine bağlı olarak faizlerin tek haneli rakamlara indiğini de yakın zamanda inşallah göreceğiz. 16 yılda uygulandığı gibi esnafa daha kolay kredi verme imkanı da gelişecektir. Ekonomik koşullar iyileştiğinde esnafın durumu da iyi olacaktır. Isparta altyapısı düzgün nitelikli bir yer. Isparta’da Bakanlık olarak sizlere destek veremeye hazırız. Katkılarımız olabilir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Seymenoğlu: “Esnafın derdiyle dertlenmek görevimiz”

    Isparta Valisi Ömer Seymenoğlu da esnafın sanatkarın derdiyle dertlenmenin görevleri olduğunu belirterek, “Elimizden geldiğince destek olmaya çalışıyoruz. Bazen parasal destek tek başına yetmiyor. Moral desteğine de ihtiyaç var. Mutlaka sorunlarımız var. Evet, AVM’ler var. Ama bir tarafı desteklerken bir tarafı yok etmemek lazım. Onlar da bizim bir değerimiz. Bu dengeyi korumak lazım. İnşallah, o düzenleme olursa doğrudan Ankara karar vermez, yereldeki ihtiyaçlara ve faydalananlara göre karar verilir. İki – üç kişinin değil, 100 – 200 kişinin kişinin kazanması sağlanabilir. Tabii, çalışma saatleri, tatil elbet bunlar değerlendirilir ve doğru olan yapılır. Yeter ki niyetimiz iyi olsun. Niyetimiz iyi olduğu sürece en zor şartlarda bile en iyiyi yapmayı Yüce Yaradan biz nasip eder. Zaten Ahilikte bunu gerektiriyor” ifadelerine yer verdi.

    Vali Seymenoğlu, esnafa istihdam kaynağı olarak baktığını belirterek “Bir bakkal dükkanında bir kişi bile çalıştırılıyorsa o benim gözümde fabrikadır. İstihdam sağlıyordur. Hep istihdam diyoruz. 13 bin işyerinin bulunması 13 bin istihdam demektir. O nedenle bunlar, esnaf ve sanatkarımız, bizler, devlet ve Sayın Cumhurabaşkanımızın da hep ilgi alanı içerisinde. Devletimiz farklı desteklerle katkı sunmaya çalışıyor. Herkes zaman zaman zorlanıyor. Ama bu da piyasanın böyle anlık verdiği bir tepki olabiliyor. Önemli olan da bunu en kısa zamanda çözebilmek. İnşallah, elimizden geldiğince de çözeceğiz. Güç birliği, her zaman için bize de büyük bir destek veriyor. İnşallah, sizin bu ziyaretiniz de Isparta için katkı verecektir diyorum” görüşlerinde bulundu.

    Ziyaretin sonunda Isparta Esnaf Odaları Birliği Başkanvekili Ahmet Tural, Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak’a kilim hediye etti.

    Bakan Yardımcısı Uçak ve beraberindeki heyet, daha sonra Isparta Ticaret ve Sanayi Odası’nı da ziyaret etti.

  • Sedat Kılınç İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Kılınç: “Seçim sonrasından ilk beklentimiz, faizlerin düşmesi ve sektörün hareketlenip stokların eritilmesi”

    Sedat Kılınç İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Kılınç: “Seçim sonrasından ilk beklentimiz, faizlerin düşmesi ve sektörün hareketlenip stokların eritilmesi”

    Sedat Kılınç İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Kılınç, seçim sonrası değerlendirmelerde bulundu. İnşaat sektörünün hareketlenmesi ve vatandaşın ertelediği konut ihtiyaçlarının karşılanması konusunda, faizin önemli rolü olduğunu belirten Sedat Kılınç; “Seçim sonrasından ilk beklentimiz, faizlerin düşmesi ve sektörün hareketlenip stokların eritilmesi” dedi.

    Yerel seçim sürecini değerlendiren ve seçim sonrası sektör olarak beklentilerini dile getiren Sedat Kılınç; “Şu an yaşadığımız seçim süreci, yerel bir seçim süreciydi. Seçim sonuçlandı ve demokrasi kazandı. Bir çok şehrimizde belediye başkanlarımız mazbatasını aldı. İş adamı olarak bizim asıl gündemimiz, devletimizin ekonomiye yönlenmesi. Çünkü, önümüzde 4 – 4 buçuk yıl kadar seçimsiz bir süreç var. Bu seçimsiz süreçte, ülkenin vatandaşları olarak hepimiz ekonomik olarak ülkemize ne kazandırabiliriz, ülkemizi her alanda nasıl ileriye götürebiliriz diye düşünmeliyiz. Biz de inşaat sektöründe bundan sonra yeni projelerimize odaklanacağız ve en hızlı şekilde nasıl teslim edeceğimizin üzerinde çalışmalar yapacağız. Sektörümüzün bu dönemde daha iyi yerlere geleceğini düşünüyorum. Özelikle faiz konusunda, ikinci çeyrekten sonra düşeceğini düşünüyorum. Faiz düşüşüyle beraber, konut sektörü yeniden hareketlenecek ve belki 4 – 5 yıl önce yaşandığı gibi sektör yeniden zirveye çıkacak. İnşaat sektörü lokomotif bir sektör ve ekonomiye de çok büyük katkı sağlayacaktır. Seçim sonrasından ilk beklentimiz, faizlerin düşmesi ve sektörün hareketlenip stokların eritilmesi. Bu sayede yeni projeler hayata geçecek ve ben bu sayede, ülke ekonomisinin yeniden şaha kalkacağını düşünüyorum. Bizim her bir vatandaş olarak daha çok çalışmamız, daha çok üretmemiz ve ekonomiye odaklanmamız gerek” dedi.

    İlk beklentilerinin faizin düşmesi olduğunu ve yüksek faiz oranlarının ekonomiye zararı olduğunun altını çizen Kılınç, “Sektörümüzü etkileyen en önemli faktörlerden biri, faizin yüksek olması. Özelikle konut kredisi faizleri düştüğü an da ki devletimizin destekleriyle şu an da kısmi olarak düştü ama önümüzdeki dönemde merkez bankasının da faizleri düşürme kararını bekliyoruz. Biz iş dünyası olarak bunu bekliyoruz ve ekonomik göstergeler düşeceğini gösteriyor. Çünkü faizin yüksek olmasının ülkeye katkısı olmadığı gibi, büyümeye de engel oluyor. Faiz oranının düşmesiyle beraber ertelenen konut ihtiyaçlarının tekrar ön plana çıkıp satışları arttıracağını düşünüyorum. Bununla birlikte sektörde yeni bir hareketlilik başlayacaktır. Biz de yatırımlarımızı bu doğrultuda yapıyoruz” diye konuştu.

  • Tok: “Gençlerden beklentimiz büyüklerimize saygı”

    İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, gençlere “Ne olur annelerinize, babalarınıza, yaşlılarınıza saygıyı eksik etmeyin” çağrısında bulundu.

    Başkan Erdoğan Tok, Acem Tekkesi ve Sohbet Evinde Samsun Huzurevi Derneği tarafından gerçekleştirilen programa ev sahipliği yaptı. Samsun Huzurevi Derneği Başkanı Sündüs Özkaya, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok’un eşi Hatice Tok, Toptepe Huzurevi ve Samsun Büyükşehir Belediyesi Huzurevi sakinleri katıldı.

    “Hepimiz yaşlanacağız”

    Gençlerin yaşlılara iyi davranmaları konusunda uyarılarda bulunan İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, “Yaşlılarımızla beraber olmak çok önemli. Çünkü yaşlılarımızın bizim bu zamana gelmemizde çok önemli emekleri var. İnsan doğumundan ölümü arasına her zaman sevgiye, saygıya, hürmete muhtaç bir varlıktır. Biz Türk milleti olarak örf, adet ve göreneklerimiz gereği yaşlılarımıza ve büyüklerimize sevgi, saygıyı önemseyen bir toplumuz. Son zamanlarda maalesef evlatların annelerine ve babalarına karşı acımasız davrandıklarını duyuyoruz. Ama genel olarak Türk toplumu büyüklerine, yaşlılarına saygılı bir toplumdur. Ben bunu önemsiyorum. Çünkü yaşlılar geçmişteki bilgi, birikim ve becerilerini bizim nesillere aktaran bir meşaledir. Gençlerimize de ne olur annelerinize, babalarınıza, yaşlılarınıza saygıyı eksik etmeyin diyorum. Çünkü yarın biz de yaşlı olacağız. Aynı duruma düşmemek adına da bu saygıyı eksik etmemiz gerekiyor. Çünkü gerçekten onlar çok büyük deneyimler geçirdiler. Yaşlılarımız, bu deneyimlerini, örflerini, adetlerini, geleneklerini gelecek nesillere aktarma noktasında önemli bir görev üstleniyorlar” diye konuştu.

    “Büyüklerimiz başımızın tacıdır”

    Samsun Huzurevi Derneği tarafından gerçekleştirilen programa ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu belirten Tok, huzurevi sakinlerinin gösterdiği ilgi ve sevgiden dolayı duygulu anlar yaşadı. “Bu güzel buluşmada başımızın tacı büyüklerimizle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum diyen” Tok, “Öncelikle bu buluşmada emeği olan Samsun Huzurevi Derneği Başkanı Sündüs Özkaya ve eşim Hatice Tok’a teşekkür ederim. Büyüklerimizle buluşmak ellerini öperek hayır dualarını almak ve içten karşılayışlarını görmek huzur ve mutluluk verdi. Gösterdikleri ilgiye teşekkür ederek tüm büyüklerimizin ellerinden saygıyla öpüyorum” şeklinde konuştu.

  • “AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin KOBİ odaklı güncellenmesi öncelikli beklentimiz”

    TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, Brüksel’de gerçekleştirilen AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyaloğu’nun ikinci toplantısında yaptığı konuşmada, AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecinin önemli bir ortak zemin oluşturduğunu belirtti. Kadooğlu, “KOBİ boyutu güçlü, güncel bir Gümrük Birliği’nin, ekonomik büyüme ve iş yaratımına katkısı uzun süreli olacaktır. AB ve Türkiye KOBİ’leri arasında karşılıklı etkileşim ve ortaklıklara yeni bir boyut kazandıran Gümrük Birliği, KOBİ’lerimizin yenilikçilik ekosistemindeki payını da güçlendirecektir” dedi.

    Türkiye’nin ilgili bakanlarıyla Avrupa Komisyonu’ndan muhataplarını, Türkiye ve AB iş dünyasının önde gelen temsilcileri ile bir araya getirerek doğrudan görüş alışverişinde bulunulmasına olanak tanıyan AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı’nın ikincisine Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nu (TÜRKONFED) temsilen Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu katıldı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi’nin de katıldığı toplantıda Kadooğlu, yaptığı konuşmada AB-Türkiye Gümrük Birliği’ne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    “Türkiye ve AB’nin gelecekleri ortak”

    TÜRKONFED olarak Türkiye’nin yönünün Avrupa Birliği olduğuna inandıklarını vurgulayan Kadooğlu, “Değişen küresel şartlar ve AB dinamikleri daha geniş, daha güçlü bir AB ihtiyacına işaret ediyor. Süreç içerisinde gereklilikleri yerine getiren Türkiye ve içte yapısal sorunlarını çözen AB’nin gelecekleri ortak olmaya devam ediyor. Dönemsel siyasi gerginliklerin aşılması, yapıcı bir söylemin benimsenmesi ve sonuç odaklı eylemlere geçilmesi AB ve Türk iş dünyasının ortak ve öncelikli beklentisidir. Bu doğrultuda yürürlüğe girdiği 1996’dan bu yana karşılıklı olarak kazan-kazan denkleminin önemli bir unsuru olan AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi süreci önemli bir ortak zemin oluşturuyor. Taraflara somut kazançlar sağlayan araçların kısa görüşlü siyasi kaygılar sonucunda bloke edilmesinin olumsuz sonuçlarını net bir şekilde gözlemleyebildiğimiz bir dönem içerisindeyiz. Aynı hataları tekrarlamadan, elimizdeki araçları işletmenin tam zamanıdır” dedi.

    “Gümrük Birliği güncellemesinde KOBİ’lerin özel şartları göz önünde bulundurulmalı”

    KOBİ boyutu güçlü, güncel bir Gümrük Birliği’nin ekonomik büyüme ve iş yaratımına katkısının uzun süreli olacağını ifade eden Kadooğlu, “AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin, 21. yüzyıl ticaret kurallarına uygun, KOBİ’lerin özel şartlarını göz önünde bulunduracak şekilde güncellenmesi ve hizmetler, kamu alımları ve tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi ilişkilerin ihtiyaç duyduğu dinamizmi yeniden yakalaması için önemli bir fırsat olarak görülmelidir. AB ve Türkiye KOBİ’leri arasında karşılıklı etkileşim ve ortaklıklara yeni bir boyut kazandıran Gümrük Birliği KOBİ’lerimizin yenilikçilik ekosistemindeki payını da güçlendirecektir. Ekonomik entegrasyon ancak güçlü bir siyasi, sosyal ve kültürel entegrasyonla derinleştirilebilir. Dolayısıyla ilişkilerimizin temeli olarak katılım müzakereleri çerçevesini korumak kritik öneme sahip” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’nin AB’ye entegrasyonunun derinleştirilmesi için iddialı adımlar atılmalı”

    Kurulmakta olan yeni dünya düzeninde iş dünyasının geleneksel sınırların ötesine geçen önemli sorumlulukları olduğunun altını çizen Kadooğlu, şöyle devam etti: “Yaşanabilir bir gezegen, toplumsal sorunlara kolektif çözümler üretebilen toplumlar iş dünyasının aktif katılımı olmadan sağlanamaz. Öte yandan iş dünyası içinde faaliyet gösterdikleri toplumlar açık, güvenli, özgür, çeşitliliğe olanak sağlayan ve dolayısıyla yaratıcı olmadıkça teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemeye öncülük edemezler. Bu doğrultuda iş dünyası olarak AB ve Türkiye resmi temsilcilerine önümüzdeki dönemde Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, göç ve güvenlik alanında işbirliği, dijital ekonomi, enerji ve vize serbestleştirilmesi alanları öncelikli olarak Türkiye’nin AB’ye entegrasyonunun derinleştirilmesi yönünde farklı alanlarda cesur ve iddialı adımlar atılması çağrımızı yineliyoruz.”