Etiket: Bedeli

  • (Özel Haber) Uludağ’da şenlik yapmanın bedeli 1100 TL

    BURSA (İHA) Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Uludağ, sahip olduğu muhteşem manzarasıyla fotoğrafçı ve filmcileri de cezbediyor. Sivil toplum kuruluşları da zirvede düzenleyecekleri şenlikler için adeta gün sayıyor. Yaz aylarında bile Türkiye ve dünyanın dört bir yanından turist çeken Uludağ’da fotoğraf ve film çekmenin, şenlik düzenlemenin bir bedeli var. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu imzasıyla yürürlüğe giren 2017 ücret tarifesine göre Uludağ’da bir günlük film çekmek 1250, fotoğraf çekmek ise 125 lira. Zirvede düğün, şenlik, festival ve davet organizasyonu yapmak isteyenler de alacakları izne müteakip bin 100 lira ödemek zorunda. Uludağ’da konser organizasyonu düzenlemek isteyenler ise 5 bin 500 lira ödemek zorunda.

    Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü 2. Bölge Müdürlüğü, Bursa ve civar illerdeki milli parklara giriş ücretlerini açıkladı. Buna göre; Uludağ Milli Parkı’na bisikletle girmek isteyenler 3, motosiklet ve ATV ile girmek isteyenler 6, otomobil, kamyonetle girmek isteyenler 9 lira ödeyecek. Minibüse 25, midibüse 45 ve otobüslere ise 80 lira giriş ücreti uygulanıyor. Suuçtu Tabiat Parkı’nda ise bisikletlere 2.5, motosiklet ve ATV’lere 5, otomobillere 8, minibüslere 25, midibüslere 40 ve otobüslere de 70 lira giriş ücreti uygulanıyor. Bilecik’teki Küçükelmalı Taibat Parkı’ndaki giriş ücretlerinde de Suuçtu tarifesi uygulanıyor. Delmece Yaylası’na girmek isteyen otobüslerden 55 lira ücret talep ediliyor.

    Abant ve Uludağ’da film çekmenin bir bedeli var

    Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, ülke genelindeki milli parklarda fotoğraf ve film çekmek, düğün yapmak, konser düzenleme gibi etkinliklerden talep edilen ücretleri de resmi internet sitesinden açıkladı. Buna göre; Uludağ ve Abant’ta bir günlük fotoğraf çekmenin bedeli 125 lira. video ve film çekmek isteyenler ise günlük bin 250 lira ödeyecek. Alınacak izne müteakip Uludağ ve Abant’ta düğün, davet, festival ve şenlik düzenlemek isteyenlerden bin 100 lira organizasyon bedeli alınacak. Uludağ ve Abant’ta konser ve gösteri düzenlemek isteyeam 5 bin 500 lira ödemek zorunda. Milli parklarda açık alan reklamı veya tanıtımı yapmak isteyenler de günlük ücret ödeyecek. 250 metre karelik alan için günlük metre başına 6 lira ödenecek.

    2017’de zam yapıldı

    Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, milli park alanlarının giriş, konaklama, film ve video çekim ücretlerine belirli oranlarda zam yaptı. Amatör fotoğraf ve film çekimleri için ise mahalli yöneticilerden izin alınacak. Okulların kapanması ve Ramazan Bayramı sonrası Uludağ ve Abant eteklerinde bir çok sivil toplum kuruluşu tarafından şenlik ve festival düzenlenecek.

  • İzmir’de kamulaştırma bedeli tepkisi

    İzmir Büyükşehir Belediyesinin Fuar İzmir’e yeni açılacak kapının karşı mevkiindeki kamulaştırma çalışmalarına Aktepe Mahalle sakinlerinden tepki geldi. Kendilerine sunulan teklifin emsallere göre çok düşük rakamlar olduğunu savunan vatandaşlar, evlerinden çıkmayacaklarını belirterek gözyaşı döktü.

    İzmir’in Gaziemir ilçesine bağlı Aktepe Mahallesi sakinleri, İzmir Büyükşehir Belediyesinin Fuar İzmir’e yeni açılacak kapının karşı mevkiindeki kamulaştırma çalışmalarına tepki gösterdi. Kendilerine sunulan teklifin emsal arsalara göre çok düşük rakamlar olduğunu ve barınma sorunu yaşayacaklarını savunan mahalle sakinlerine sivil toplum kuruluşları ve AK Partili yöneticiler de destek verdi. 63 yaşındaki engelli Emine Yavuoğlu gözyaşı dökerek, “Ben bu evi alnımın teriyle yaptım. Kimse yardım etmedi. Tek başımayım. Bir bacağım kesik ve hastayım. Ben evimden çıkmayacağım” dedi.

    Diğer mahalleliler ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’ndan yardım istedi. Mahalleli adına açıklama yapan Kadir Armağan, “Fuar İzmir’in ilave açılacak giriş kapısına ilişkin,Aktepe ve Emrez Mahalleleri olarak sorunlar yaşayacağız. Aktepe Mahallesi’ne bağlı olan 148, 148/1 ve 149 numaralı sokakların kamulaştırma çalışmaları kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından mülk sahiplerine metrekare bazında fiyat teklifinde bulunulmuştur. Aktepe’de oturan mülk sahiplerinden kişi başına sahip olunan arsa payı üzerinden verilen fiyat teklifi 600 TL’dir. Buna ek olarak da enkaz bedeli ödenmesi teklif edilmiştir. Bu teklife karşılık olarak Milli Emlak Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmada hazineye ait olan kısımların konut sahiplerine satışı için metrekareye düşen bedelin 2 bin TL olduğu görülmektedir” diye konuştu.

    “Kabul edersek yeni bir konut alamayız”

    Aynı bölgede yer alan arsaların örnek metrekare fiyatlarını da sıralayan Armağan, “Emsalleri görünen bedelleri incelediğimizde rakamların İzmir Büyükşehir Belediyesinin tarafımıza verdiği teklif bedellerinin metrekare bazında en az 4 katı büyüklüğünde olduğu görülmektedir. Aktepe Mahallemize sunulan bu teklife göre alacağımız bedelin gerçeğe oranla 4’te 1 olduğunu görüyoruz. Bu bedelleri kabul edecek olmamız halinde bu bölgede ikamet eden hiç kimse bu paralarla yeniden bir konut sahibi edinme imkanında bulunamayacaktır. 30-40 sene mücadele ederek, çocuğumuzun nafakasını keserek, tırnaklarımızla kazıyarak yaptığımız evlerimizi bir çırpıda kaybetmiş olacağız” ifadelerini kullandı.

    “Hayır duası etmek istiyoruz”

    Yaşanılacak durumdan Emrez Mahallesi sakinlerinin de etkileneceğini savunan Armağan, şöyle konuştu:

    “Yakında Aktepe ve Emrez Mahallelerinde, hatta İzmir’in genelinde yapılacak kentsel dönüşüm aşamasında kamulaştırma çalışmaları yapılırken mahallemize sunulan teklif emsal bedel olarak gösterilecektir. Tarafımıza sunulan teklif kabul edilecek olursa aile başına alınacak ortalama bedelin yeniden barınmak için alacağımız mesken bedellerini karşılamamız mümkün değildir. Aktepe mazlumları olarak beddua etmek istemiyor, Başkan Kocaoğlu’nun sunacağı çözüme karşılık hayır duasında bulunmak istiyoruz.”

  • Çukurova’yı zehirlemenin bedeli 42 TL

    Her yıl olduğu gibi bu yıl da anız Çukurova’nın kabusu oldu. Bilinçsiz çiftçilerin anız yakması Çukurova’yı yaşanmaz hale getirdi. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, çiftçinin kendi geleceğini yaktığını belirterek, bir yolcu uçağının piste inişini engelleyecek kadar tehlikeli boyutlara ulaşan anız yakımı sorununun yasakla değil, bilinçle çözülebileceğine dikkat çekti.

    İkinci ürün yetiştiriciliği ile Haziran ayının ilk haftasında buğday hasadıyla birlikte tüm Çukurova’yı kara bulutlar kaplıyor. Kentin üzerine karabasan gibi çöken anız artıkları yaklaşık 10-12 gün sürüyor. Prof. Dr. İbrahim Ortaş, anız yakılmasının Çukurova’yı yaşanamaz duruma getirdiğini belirterek, çiftçinin sadece toprağını değil kendi geleceğini yaktığını söyledi. İkinci ürün mısır ekimi ile birlikte artan anız yakılması konusunda yapılan bütün uyarı ve cezai uygulamalara rağmen çiftçinin anız yakmaya devam ettiğini açıklayan Prof. Dr. Ortaş, çoğu çiftçinin bilinçli olarak anız yaktığını söyledi. Bilinçsiz çiftçilerin bazı durumlarda 42 TL’lik ceza işlem ücretini ödeyerek anız yakmaya devam ettiğini söyledi.

    Anız yakılmasının önüne geçilmesi için neler yapılması gerekiyor?

    Prof. Dr. İbrahim Ortaş, “Kendi ellerimizle yakarak öldürdüğümüz topraklarımızın korunması için ne yapabiliriz? Ne yapmalıyız?” sorusunun cevabını da verdi. Prof. Dr. Ortaş öncelikle devletin, çiftçinin, bilim kuruluşlarının ve çiftçi birliklerinin yapacakları olduğunu belirterek yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:

    “Devlet çiftçiye mazot ve ekipman desteği sağlamalı.”

    “Anız yakılmasını önlemek adına çiftçilerin ’yasaklar’ yerine devlet tarafından uygulanması planlanan teşvikler ve çiftçilere konunun ciddiyetine ilişkin anlatımların yapılması daha ikna edici olacaktır. Topraktaki anızları karıştırıcı ekipmanlar açısından çiftçiye kredi desteklerinin verilmesi önemlidir. Çiftçiler için toprak işlemede karşılaştığı en ciddi sorunların başında petrol gideri geliyor. Kullanılan mazotun pahalı olması çiftçiyi kolay yoldan anız yakmaya yönelttiği için çiftçilere ucuz mazot desteğinin yapılması gerek.”

    “Toprak işleme yöntemi değiştirilmeli”

    “Buğday hasadı yapıldıktan sonra toprak nemini koruyorken zaman kaybetmeden toprağın sürülmesi işlemi daha kolay olabilir. Eğer doğrudan büyük sürüm yapılmayacaksa yüzeyde kalan anızların sapların toprağa karıştırılarak toprakla bütünleşmesi sağlanabilir.”

    “Anız yakmak değil, anızı toprakta tutmamız gerek

    “Çiftçilerin buğday ve mısır anızı yakmak yerine değişik tekniklerle anızları toplayıp samana dönüştürmelerinin buğday ve mısır geliri kadar ek gelir sağlayabilirler. Ayrıca hasattan sonra anızların geliştirilen ekipmanlar yardımıyla parçalanarak toprağa karıştırılması en doğru ve kullanılabilir bir yöntem olduğunu önerebiliriz. Anız yakılmasıyla biz topraklarımızı farkına varmadan elden çıkarmış oluyoruz. Anız yakma işlemiyle her ekimde bir önceki ekimden daha fazla gübre kullanmak zorunda kalıyoruz. Topraklarımızın kalitesi ve verimi düşüyor. ’Anız yakmak değil anızı toprakta tutmamız gerek’ anlayışı ile bilinçli bir çiftçiliği önerebiliriz.”

    “Cezalar arttırılmalı; ancak çiftçi desteklenip eğitilmeli”

    “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayınladığı tebliğe göre, anız yakanlara dekar başına bu yıl 38 lira idari para cezası uygulanıyor. Anızların orman ve sulak alanlara bitişik yerler ile yerleşim alanlarda yakılması halinde bu ceza 5 kat artırılıyor. Üreticilere, anız yakmanın yasak olduğu kesin bir dille anlatılmalı, yakılan anızlardan tarla sahibi sorumlu tutulmalı. Cezalar ağırlaştırılmalı. Böylece anız yangınlarına çare bulunabilir. Ayrıca üreticilerimizin toprağı yakmaması için önemli bir eğitim gayreti gösterilmeli. Teşvikler artırılmalıdır.”

  • Sanayicilerin Satış Hizmet Bedeli İsyanı

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nun yayımladığı 1 Ocak 2016‘dan itibaren geçerli olan elektrik tarifesi ile organize sanayi bölgelerinden de ‘Perakende satış hizmet bedeli’ alınması sanayicileri isyan ettirdi.

    Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 1 Ocak 2016‘dan itibaren geçerli olan elektrik tarifesi yayımlandı. Tarifede, organize sanayi bölgelerinden de ’perakende satış hizmet bedeli’ alınması sanayicilerin tepkisini çekti. Tüm abone guruplarına uygulanan bu tarife dolayısıyla eskiden ’perakende satış hizmet’ bedeli ödemeyen Organize Sanayi bölgelerinin faturaları fazladan zamlanmış oldu. Diğer kullanıcılara yüzde 6,7 oranında yapılan zam, sanayicilerin faturalarına yüzde 10,5 olarak yansıdı. Yapılan hesaplamaya göre, aylık ortalama tüketimi 32 milyon kilovat saat (kWh) olan sadece Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi (KOSBİ)’nde perakende enerji bedelinin içinde gizlenen ’perakende satış hizmet bedeli’ için aylık 231 bin 456 TL düzeyinde ek ödeme yapılacağı belirtildi.

    EPDK’nın yıl başında uygulanmaya başlayan tarifesi ile elektrik tedarik şirketlerinin enerji bedeli adı altında aldığı PSH bedelinin sürekli artan maliyetlerini daha da yükselttiğini dile getiren Bağyurdu Organize Sanayi Bölgesi (BAYOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Telseren, bu bedelin kaldırılmasını istediklerini söyledi. Sanayiciler olarak yıllardır elektrik faturalarındaki TRT payının kaldırılmasını savunurken, yeni yılda PSH bedeli ile karşılaştıklarını anlatan Telseren, “PSH bedeli ile elektrik faturalarımız yüzde 3 oranında zamlandı. Ayda 100 bin kWh elektrik tüketimi yapan bir tesis yılda PSH bedeli olarak 9 bin TL daha fazla ödeme yapacak. Ayda 32 milyon kWh elektrik tüketimi yapılan bir sanayi bölgesinde ise aylık sanayicilerin cebinden 3 milyon TL’nin yakın ek para çıkacak. Bu olacak şey değil. Hükümetimiz her zaman sanayicilerin maliyetlerini düşürecek proje üretiyor. Bir taraftan bunlar yapılırken, diğer taraftan tedarik şirketlerinin en büyük maliyet kalemimiz olan enerji fiyatlarını artıran bedeli bizden alması kabul edilemez. Bu yanlıştan bir an önce dönülmeli” dedi.

    EK MALİYET KABUL EDİLEMEZ

    Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi (KOSBİ) Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Porsuk ise direk iletim şebekesinden enerji alan Organize Sanayi Bölgelerine eskiden uygulanmayan bu bedelin, faturalara eklenmesinin maliyetlerini daha da artırdığını dikkat çekti. Sanayicinin temel girdisindeki bu maliyet artışının kabul edilemez olduğunu söyleyen Porsuk, “Aslında alınmayan bir hizmet söz konusu edilerek enerji maliyetlerinin artırılması genel enflasyonu yükseltme tehlikesi oluşturuyor. EPDK’nin tarife değişikliği sanayiciyi mağdur etmiştir. Bu uygulamanın kaldırılmasını istiyoruz” diye konuştu.

  • Konya Şeker 610 Milyon Lira Pancar Bedeli Ödedi

    Konya Şeker A.Ş. 2015-2016 kampanya döneminde 610 milyon lira pancar bedeli ödemesi yaptı.

    Türkiye genelinde yaşanan olumsuz iklim şartları yüzünden pancardaki polar ve verim düşüklüğü geçen yıl olduğu gibi bu kampanya döneminde de yaşandı. Pancarın ülke genelindeki polar ortalaması 15.17’yi bulurken, Konya Şeker’de ise bu oran 16.21 olarak gerçekleşti. Konya Şeker’in geçen yıl polar ortalaması 15.95’de kalmıştı. Bu yıl verim düştü ama Konya Şeker’in polar ortalaması geçen yıla oranla 0.26 puan üstünde gerçekleşti.

    Buna göre, Konya Şeker 2015-2016 yılı kampanya döneminde pancar üreticisine destek için yaklaşık 315 milyon liralık avans ödemesi yaparken, 18 Şubat Perşembe günü yaptığı 295 milyon liralık ödeme ile de kampanya dönemi pancar bedeli ödemelerini tamamlamış oldu. Konya Şeker 2015-2016 kampanya döneminde sözleşmeli ekim yapan 17.808 pancar üreticisine alımını gerçekleştirdiği 3 milyon 19 bin 451 Ton pancar karşılığı toplamda 610 milyon lira pancar bedeli ödedi.

    Tarım sektörünün risklere en açık sektör olduğunu vurgulayan ve çiftçi için bazen iklim şartlarının istendiği gibi gitmediğini hatırlatan AK Parti Karaman Milletvekili, Meclis Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ve Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk, 2015 yılının da o yıllardan biri olduğunu belirterek, “İklim şartlarının üreticiyi zorladığı yıllarda üreticinin güçlü kurumları olacak ki, zor kolay edilebilsin, üreticinin yüzünden tebessüm eksik olmasın” dedi.

    Türkiye’de pancar üreticisinin bu kampanya döneminde de zor bir yıl geçirdiğini söyleyen Konuk, “Bu zor şartlara rağmen Konya çiftçisi pancara gözü gibi bakarak pancarını o şartlarda olabilecek standartların üstünde üretti” şeklinde konuştu.

    Konuk açıklamasına şöyle devam etti; “Türkiye genelinde olumsuz iklim koşulları sebebiyle geçtiğimiz yıl pancar ziraatında yaşanan problemden üretici ortaklarımızın etkilenmemesi için Konya Şeker olarak hem zirai üretim sürecine müdahil olduk hem de ürün fiyatlamasında üreticinin mağdur olmaması için tedbir geliştirdik. Pancar üreticisini bu sene en çok zorlayan husus polar ve verim düşüklüğü yüzünden yaşandı. Pancar hasadının başladığı dönemde pancar üreticisinin yüzünü bizzat Başbakanımız Sayın Davutoğlu güldürdü. Sayın Başbakanımız Konya mitinginde yaptığımız istişare neticesinde pancar taban fiyatlarını bir önceki yıla göre %20’den fazla arttırarak tan başına 190 TL olarak açıkladı. Sayın Başbakanımızın açıkladığı fiyat sektörün beklentisinin çok üzerinde, yüz güldüren bir fiyattı. Allah’a şükür bu yıl bizim pancarımızda polar ortalaması her zaman olduğu gibi yine Türkiye ortalamasının üzerinde oldu. Geçen yıla oranla Konya üreticisinin toplam pancarının polar ortalaması bir önceki yılın 0.26 puan üzerinde 16.21 olarak gerçekleşti. Bu ortalama üzerinden üreticimizin eline verdiğimiz temiz pancar, nakliye, geç söküm gibi desteklerle ortalama olarak ton başına 213 TL geçti. Hatta yüksek polarlı üretim gerçekleştiren bazı üreticilerimizin eline geçen para ton başına 290 TL’yi buldu.”

    “BİZİM ANAYASAMIZ; DAR GÜNDE VAR OLMAK”

    “Bizim bir tane amacımız var, daha çok üretim, daha çok ürün, daha nitelikli üretim ve ürüne en iyi fiyat” diyen Recep Konuk, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı; “Bunlar değişmez amacımız ancak bizim bir de anayasamız var, dar günde var olmak. Yani üreticinin dar gününde yanında olmak, onu desteksiz bırakmamak. Bu nasıl olur? Kurumunuz güçlüyse olur. Yapılan her yatırım bu amacı laf olmaktan çıkarıp, uygulamaya taşımak içindir. Pancarı son gramına kadar işleyebileceksiniz ki, pancar şekerini katma değerli ürünlerde değerlendirebileceksiniz ki toplam gelirinizi arttırıp pancara iyi fiyat verebilesiniz, şartlar üreticiyi zorladığında ona destek olabilesiniz. Nitekim biz şeker fabrikalarımızı, küspe kurutma, biyoetanol, organik gübre, sıvı karbondioksit gibi üretim alanları ile tahkim ettiğimiz ve bu tesislerle pancarı son gramına kadar işleyebiliyoruz. Şekeri şeker olarak satmak yerine bizim şekerimizi çikolatada, lokumda, bisküvide, gofrette, helvada daha kıymetli hale getirdiğimiz için üreticimizi hem zirai üretim sürecinde avanslarla hem ürün fiyatlamasında en iyi fiyatı vererek, hem de zirai üretim için şartlar elverişli olmadığında onun uğradığı zararın en azından bir kısmını telafi ederek üreticimizi destekleyebiliyoruz. Dünya’da ürünü teslim almadan ürün bedelinin yarısından fazlasını avans olarak ödeyen başkaca bir işletme sanmıyorum ki olsun. Varsa da onlar da bizim gibi güçlü kooperatif şirketleridir.”