Etiket: Bebekte

  • Türkiye Tüp Bebekte Avrupa Ve ABD İle Boy Ölçüşüyor

    Avrupa’nın 10 yıl gerisinden tüp bebek uygulamasına başlayan Türkiye, bu alanda yaşanan gelişmeler sayesinde Avrupa ve ABD ile boy ölçüşüyor.

    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Tüp Bebek Merkezi Direktörü Prof. Dr. Erol Tavmergen, tüp bebekte gelişen tıp imkanlarını yakından takip ettiklerini belirterek, “Bunların en yenisi de tüp bebekteki mikro çip uygulaması” dedi.

    Erkek kısırlığında kullanılan mikro akışkanlı çiple, DNA’sı en sağlam sperme ulaştıklarını belirten Prof. Dr. Erol Tavmergen, “Spermlerin doğal ortamda hareket ve davranışlarını taklit ederek geliştirilen mikro akışkan cip teknolojisi en sağlıklı spermleri bulmamızı sağlıyor. Çip içindeki mikro kanalcıklar da tıpkı doğal ortamındaki gibi hedefe doğru yarıştırılan spermlerin en sağlıklıları sona ulaşırken, sağlıksız spermler yarıştan elenerek ayrı bir tarafta kalıyor. Böylece en sağlıklı spermle, sağlıklı bir embriyo oluşturmak mümkün oluyor” diye konuştu.

    “DÜNYAYA AÇILACAK KONUMA GELDİK”

    Türkiye’nin tüp bebek uygulamalarına batı ülkelerinden 10 yıl geride başlamasına rağmen zaman içinde büyük atılım gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Erol Tavmergen, “Özellikle 1990’lı yıllarda özel sektörün de büyük katkısıyla çok başarılı tüp bebek merkezleri oluşturuldu. Yasal boşlukların giderilmesi bir yana kullanılan yeni teknolojiler sürekli takip edilerek geliştirildi, doktorların eğitim ve deneyimleri arttı, laboratuvar personelinin eğitimlerine ağırlık verildi. Türkiye, bu alanda dünyaya açılacak bir konuma geldi” ifadelerini kullandı.

    TÜP BEBEKTE BAŞARI, YAŞLA ORANTILI

    Kadınlarda 30’lu yaşlardan itibaren yumurta rezervinde kayıp ve yumurta kalitesinde düşme başladığını belirten Prof. Dr. Erol Tavmergen, “Bu kayıp 35-40’dan sonra çok süratleniyor. 40’dan sonra ise neredeyse dibe vuruyor. Kariyer yapma ya da öğrenim gibi nedenlerle evlilik ve ilk doğum yaşı geciktiriliyor. Tüp bebekte başarı, yaşla doğru orantıdır. Bu yüzden hanımlar 30’lu yaşlarda çocuk doğurmayı düşünmüyorlarsa mutlaka yumurtaları ile ilgili önlem almalılar” dedi.

    KADINLARA YUMURTALARINI DONDURMA HAKKI

    Türkiye’de embriyo transferine getirilen çok kısıtlayıcı tedbirler olmasına rağmen bekar kadınlara yumurtalarını dondurma şansı verildiğini belirten Prof. Dr. Tavmergen, “Yakın zamanda çok önemli bir yenilik oldu. Özellikle yumurtalık rezervi azalmış bekar hanımlara yumurtaları dondurma şansı verildi. Belki bu, belli yaştan sonra herkese verilmeli. Şu anda yasal düzenlemelerle kanser tedavisi, ağır ilaç tedavisi görecek kadınlarla yumurtalık rezervinin azaldığı kurul raporu verilmiş hanımlara bu; yumurtalarını dondurma hakkı verildi” diye konuştu.

    Bunun yararları olduğu kadar sakıncalarına da değinen Tavmergen, “Bu uygulamaya fazla yönelme olursa, yalancı bir güven unsuru oluşabilir. ‘Nasılsa yumurtalarım var, ben ileri yaşta evlenirim, o zaman düşünürüm’ fikri hakim olabilir. Bu konuyu düşünenlerin, uzman doktor tarafından iyice bilinçlendirildikten sonra karar vermeleri daha doğru olur“ dedi.

  • Tüp Bebekte Başarıyı Etkileyen Faktörler

    Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen faktörlerin başında kadın yaşı ve yumurtalık rezervi geliyor. Ancak tedavide başarıyı etkileyen faktörler bununla sınırlı kalmıyor. Rahim doğuştan anormallikleri, kısırlık ve gebelik kaybı sebebine yol açan rahmin iç tabakasında ki rahatsızlıklar ve rahim içi yapışıklıkları tüp bebek tedavisinde olumsuz sonuç alınmasına büyük etki ediyor.

    Bahçeci Sağlık Grubu doktorlarından Op. Dr. Müstecep Kavrut, tüp bebek yönteminde tedavi kadar tedavi öncesindeki süreçin de büyük önem taşıdığını belirterek, “Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen rahme ve tüplere ait patolojilerin birçoğuna tanı koymak ve düzeltmek olabiliyor. Detaylı bir anamnez (hasta hikâyesi), jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile rahim filmi bunların tanısını koymada çoğu zaman yeterli oluyor” dedi.

    Tüp bebek tedavisinde başarıyı etkileyen faktörlere değinen Op.Dr. Kavrut, rahim sorunlarını dikkat çekti. Op. Dr. Kavrut, “Kadın rahmi embriyonik dönemde iki ayrı kanalın (paramezonefrik kanallar) birleşmesi ile oluşur. Birleşme aşağıdan yukarı doğru olur. Birleşme tamamlandıktan sonra ortadaki bölüm rezorbe olarak, yani eriyerek kaybolur. Birleşme sırasında bir problem olur, birleşme gerçekleşemezse çift rahim denilen uterus didelfis veya bicornuat uterus denilen çift boynuzlu rahim görülür. Ayrışmada bir duraklama olur ve perde erimezse septum denilen rahim perdesi gözlenir. Bunun yanında kanallardan biri gelişmezse tek boynuzlu rahim yani Unicornuat uterus oluşur Doğumsal rahim anormalliklerinden septum denilen perdelerin cerrahi olarak düzeltilmesinin tüp bebek tedavisinde başarıyı artırdığı gösterilmiştir” diyerek rahmin doğuştan anormallikleri tedavisini özetledi.

    Rahim içindeki karşılıklı yüzeyler arasındaki yapışıklıklar, tüp bebekte başarı şansını düşüren dikkat edilmesi gereken diğer faktörlerden biri. Nadiren tüm rahim içinin kapandığı rahim iç katmanlarının tamamen birbirine yapıştığı durumlarda adet kanamaları kesilebiliyor. Rahim içi yapışıklıklar genellikle bir ameliyat, kürtaj veya enfeksiyona bağlı olarak oluşuyorlar. Kısırlık, gebelik kaybı veya tüp bebek tedavisinde başarısızlığa yol açabiliyorlar. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan olgularda ultrason ve rahim filmi ile veya histeroskopik olarak rahim içinin kontrol edilmesi gerekli olabilir.

    Serviks yani rahim ağzı patolojileri kısırlığa ve tekrarlayan gebelik kaybına yol açabiliyor. Serviksin normalden kısa olması veya bağ doku zayıflığına bağlı gevşek olması halinde rahim ağzı yetmezliği oluşur ve bu durum tekrarlayan gebelik kayıplarına yol açarak kısırlığa sebep olabiliyor. Tanıda ve takipte bu tür olgularda gebelik sırasında sık sık ultrason ile rahim boyu ve açıklığı ölçümü yapmak, rahim ağzı enfeksiyonu yönünden yakın takip etmenin gerekliliğini belirten Op. Dr. Kavrut, “Rahim ağzında polip, miyom veya yapışıklık olması durumunda sperm geçişine engel olarak kısırlığa yol açabilir. Tüp bebek tedavisi sırasında embriyo transferinde zorluk sebebi olabilir. Tespiti halinde cerrahi olarak tedavi edilmeleri önerilir. Geçmişte daha çok üzerinde durulan bir konu ise bağışıklık sistemi ve buna bağlı rahim ağzının sperm geçişine engel olmasıdır. Bu durumlarda aşılama veya tüp bebek tedavisi ile rahim ağzı ve kanalı bypass edilmektedir. Düşük doz steroid kullanımını ile bağışıklık sisteminin baskılanmasının tüp bebek tedavi başarısını artıracağı ifade edilmektedir” diyerek, hastaları tedavi öncesinde dikkat edilmesi konusunda uyardı.

  • Tüp Bebekte Başarının Sırrı: “Kabul Günü”

    Tüp bebek yönteminde teknolojik gelişmeler olumsuz sonuçların önüne geçmeyi başarıyor. Birkaç yıl önce tüm dünyada tüp bebek tedavisinde kullanılmaya başlayan bir yöntem olan ERA ile “rahmin kabul günü” yani embriyoyu tutacağı gün saptanıyor. Bu yöntem özellikle birkaç kez iyi kaliteli embriyoların transferine rağmen gebelik oluşmamış kadınlara umut oluyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Op. Dr. Erbil Yağmur, “İyi kalitede embriyo üretilse bile rahme yanlış zamanda ulaşması gebelik şansını olumsuz etkiler” diyerek tüp bebek tedavisi uygulamak isteyen çiftlere önemli bilgiler verdi.

    Tüp bebek tedavisinde birkaç yıl içerisinde yoğun talep gören “rahmin hangi gün embriyoyu kabul edeceğinin belirlenme” yöntemi özellikle bazı hastalarda tedavi programı ve embriyo transfer günü değiştirilerek çiftlerin gebelik başarısını arttırılabiliyor. Yöntem sayesinde rahmi uygun şekilde hazırladıktan sonra rahim dokusundan küçük bir parça alıp analiz ediliyor. Bu şekilde rahmin hangi gün embriyoyu tutmaya hazır olduğu öğreniliyor. Bu yöntem özellikle birkaç kez iyi kaliteli embriyoların transferine rağmen gebelik oluşmamış kadınlarda gebe kalma şansını arttırıyor.

    Bu yöntemi yani ERA Testini Türkiye’de en çok hastaya uygulayan ve dünyada bu yöntem konusunda en tecrübeli uzmanlardan biri olan Bahçeci Tüp Bebek Merkezi Doktorlarından Op. Dr. Erbil Yağmur “Kendi hasta grubumda bu testin önemli oranda yol gösterici olduğunu söyleyebilirim. Sadece bu teste borçlu olduğumuz pek çok gebeliğimiz oluştu” diyerek umut veren yöntemin detaylarını şöyle paylaşıyor: “Tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarının altında birçok farklı neden yer almaktadır. Sağlıklı bir gebeliğin oluşması için embriyonun kalitesi kadar embriyonun tutunacağı rahim içi zarının embriyoyu kabul etme özelliği de ayrı bir önem taşımaktadır. Ancak bununla birlikte, tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı gözlenen çiftler üzerinde yapılan çalışmaların çoğunlukla embriyo genetiği ve embriyo kalitesi üzerine yoğunlaştığı gözlenmektedir”.

    GİDEREK YAYGINLAŞAN YÖNTEME TALEP ARTIYOR

    Bu yöntem ile daha embriyoları rahme transfer etmeden rahmin embriyoları kabul edip etmeyeceğini veya embriyo transferinin hangi gün yapılırsa gebelik oranlarında yüksek başarının artırılabileceğini öngörüyor.

    Test sonrası bulgular, özellikle bazı hastalarda tedavi programı ve embriyo transfer günü değiştirilerek çiftlerin gebelik başarısının arttırılabildiğini gösteriyor. Bu durumda ayrıca, geçmişte elde edilen başarısız denemelerin nedeni konusuna da bilgi sahibi olmak mümkün olabiliyor.

    YÖNTEM NASIL UYGULANIR?

    ERA testinde tedavi görecek hastanın rahim içi zarından alınan doku genetik olarak analiz ediliyor ve testin uygulanması düşünülen hastalardan doğal adet döngüsü içerisinde veya hormon ile uyarılmış bir tedavi sürecinde belirli bir günde rahim dokusundan küçük bir parça alınıyor. Parça alınması ameliyathane ortamında ve hastanın konforu açısından hafif sakinleştirici ilaçlar verilerek işlem gerçekleştiriliyor.

    Alınan parça ileri moleküler ve genetik tanı yöntemleriyle analiz ediliyor. Bu analiz sırasında embriyonun tutunmasında önemli görevler oynayan 200’ün üzerinde genin aktivitesi ölçülüyor. Yaklaşık 2 hafta içerisinde de ölçüm sonuçları değerlendirilerek örnek alınan hastanın rahim dokusunun embriyoyu kabul edebilme potansiyeli belirleniyor. Sonuçta dokunun embriyonun tutunmasına elverişli olup olmadığı tespit edilir. Embriyo transfer günü bu sonuçlara göre düzenleniyor.

  • Tüp Bebekte “Çip” Teknolojisi İki Poster Sunumuna Konu Oldu

    Tüp bebek uygulamalarında kullanılan “mikro akışkanlı çip teknolojisi”, “V. Üreme Tıbbı ve Cerrahisi Derneği Kongresi”nde, iki poster sunumuna konu oldu

    Tüp bebek uygulamalarında kullanılan ve başarı oranını önemli ölçüde artıran “mikro akışkanlı çip teknolojisi”, Antalya Belek, Cornelia Diamond Otel’de gerçekleştirilen “V. Üreme Tıbbı ve Cerrahisi Derneği Kongresi”nde, iki poster sunumuna konu oldu. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Bursa, Muğla, Konya, Eskişehir, Kayseri, Manisa, Samsun, Antalya, Kırklareli, Van ve Mersin’deki merkezler ile KKTC’de etkin bir şekilde kullanılan mikro akışkanlı çip teknoloji ile ilgili poster sunumları, Ege Üniversitesi ve İzmir Üniversitesi tarafından yapıldı.

    Üreme Tıbbı ve Cerrahisi ile uğraşan kadın hastalıkları ve doğum hekimleri, aile hekimleri, androloji ile uğraşan hekimler, embriyologlar, hemşire, teknisyen gibi yardımcı sağlık personelinin de katıldığı kongredeki poster sunumlarında, örnek vakalara ve olgu örneklerine de yer verildi.

    İZMİR ÜNİVERSİTESİNİN SUNUMU

    İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalınca, Süleyman Akarsu, Ferda Burcu Tamer ve Ahmet Zeki Işık tarafından yapılan poster sunumunda, “Mikro akışkan teknolojinin, sıvıların mikrometre düzeyindeki kanallarda akışı ile ilgilenen bir bilim dalı” olduğuna vurgu yapıldı. “Tekrarlayan ART başarısızlığı olan çiftlerde yeni bir sperm seçme yöntemi mikro akışkan sperm ayıklama çipi” başlığı altındaki poster sunumunda, şu bilgilere yer verildi:

    “Mikro akışkan sistem IVF, ICSI ve IUI tedavilerinde kullanılabilmektedir. Bu metot, sağlıklı sperm hücrelerine zarar verebilecek teknikleri kullanmadan morfolojik, genetik ve fizyolojik olarak daha iyi spermlerin ölü, immatür ve düşük kaliteli sperm hücrelerinden ayıklanmasını sağlamak amacı ile tasarlanmıştır.”

    SANTRİFÜJ YOK, PİPET İLE KARIŞTIRMAK YOK

    Erkek kaynaklı kısırlıkta kullanılan mikro akışkanlı çipler sayesinde, santrifüj, vorteks ya da pipet ile karıştırma gibi fiziksel olarak canlı hücreye zarar verebilecek olan basamaklar kullanılmamaktadır.

    KULLANIMI KOLAY, SONUÇLARI OLUMLU

    Bu yeni metodun kullanımının son derece kolay olduğu ifade edilen sunumda, örnek vakalara da yer verilerek, mikro akışkanlı çiple sperm ayıklama yönteminin, diğer sperm ayıklama yöntemlerinden daha iyi sonuçlar verdiği kaydedildi.

    OLGU SUNUMU

    11 yıllık evli, 32 yaşında, daha önce başka merkezlerde 6 kez yardımla üreme teknikleri denenmiş fakat sadece bir denemede fertilizasyon gerçekleşmiş hasta merkezimize başvurdu.

    Erkek için yapılan tetkiklerde ise spermiogramda 4,5 cc hacim, 800 bin cc yüzde 22 motil, yüzde 1 normal morfoloji saptandı. Mikro akışkanlı çiple hastanın daha önceki denemeleri göz önüne alınarak 3. günde iki adet 8 hücreli grade 1 embriyo transferi yapıldı. Kalan 7 adet embriyo donduruldu. Embriyo transferi işleminden 12 gün sonra yapılan beta hcg değerinin 164 mlu ‘ml gelmesi üzerine gebelik takipleri başlandı. İlk vizitte bir adet gestrasyonel sac izlendi. Luteal faz desteği yapılan hastanın antenatal takiplerinde bir problem olmaması üzerine 39 hafta 2 günlük iken elektif C-S ile bir erkek bebek 3.772 gram baş gelişle doğurtuldu.

    EGE ÜNİVERSİTESİNİN POSTER SUNUMU

    Erol Tavmergen, Gülnaz Şahin, Ege Tavmergen Göker, Ayşin Akdoğan, Nilüfer Çalımlıoğlu, Alev Yazıcı, Aslı Örer ve Nilay Şahinarslan tarafından, Ege Üniversitesi Aile Planlaması ve infertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi adıyla yapılan poster sunumunda ise, tüp bebek uygulamalarında sağlıklı sperm seçiminin başarılı sonuçlar için kritik bir adım olduğuna vurgu yapıldı. Sağlıklı spermin seçiminde bugüne kadar çeşitli teknikler denendiğini ifade edilen sunumda, şunlar kaydedildi:

    “Günümüzde sıklıkla kullanılan yöntemler swim-up ve dansite gradiyent yöntemleridir. Ancak, yöntemlerin etkinliği ile ilgili tartışmalar devam etmektedir. Mikro akışkan teknolojisinde gelişmeler giderek artmaktadır. Alan sınırlayıcı mikro akışkan ayrıştırma sistemi temelli, sperm ayıklama çipi yakın zamanda kullanıma sunulmuştur. Alan sınırlayıcı mikroakışkan ayrıştırma çipi, hareketli spermin etkin olarak ayrıştırılmasında bir yöntem olarak öne sürülmüştür. Bu çalışmada amacımız; mikroakışkan sperm ayıklama çipinin özellikle tekrarlayan ART başarısızlığı olan çiftlerde ICSI siklusları sonuçları üzerinde etkinliğini araştırmaktır.”

    Kasım 2014-Ağustos 2015 arasında iki ayrı IVF merkezinde (Ege Üniversitesi ve Su Hastanesi IVF Merkezi) öyküsünde iki ve üstünde başarısız IVF denemesi olan toplamda 51 çiftin ICSI siklusunda sperm hazırlama işlemi fertil çip yöntemi uygulanarak yapıldı. Hastaların intertilite etiolojilerine bakıldığında, yüzde 49’u düşük over rezervi veya ileri kadın yaşı (40 yaş), yüzde 25,5’i idiopatik, yüzde 9,8’i male faktör, yüzde 3,9’u tubal faktör ve yüzde 11,8’i diğer nedenlerden idi.

    SİKLUSUN SONUÇLARI ANALİZ EDİLDİ.

    Siklusların yüzde 90,2’si tek veya maksimum iki embriyo transfer ile sonuçlandı. Transferlerin yüzde 28,3’ü tek embriyo, yüzde 71,7’si iki embriyo ile gerçekleştirildi. Tekrarlayan ART başarısızlığı olan bu grupta son uygulamada siklus başına yüzde 23,5 ve embriyo transfer siklusu başına yüzde 26 gebelik elde edildi.

    Her ne kadar analiz edilen grubun çoğunluğunu düşük over cevaplı hastalar oluştursa da çalışma sonuçları; mikro akışkan çipin uygulamalarda yeri olabileceğini göstermektedir.