Etiket: Bebeklerin

  • Bebeklerin karıştığı iddiasına DNA raporuyla cevap

    Gaziantep’te bir ailenin bebeklerinin karıştığı iddiaları üzerine başlayan tartışmaya, Ankara Adli Tıp Kurumundan gelen DNA raporları son noktayı koydu. Savcılık kararıyla anne ve çocuktan alınan DNA örnekleri uyumlu çıktı. 40 gündür bebeği kabul etmeyen aileye, çocuk savcılık kararıyla teslim edildi.

    İddiaya göre, Gaziantep’in Karşıyaka Mahallesi’nde oturan Ebru-Harun D. çifti ikinci çocuklarının cinsiyetini devlet hastanesinde çekilen ultrason ile öğrendi. Çocuklarının erkek olacağını öğrenen çift, bütün hazırlıklarını buna göre yaptı. Ancak, 3 Haziran’da doğum için özel bir hastaneye giden 25 yaşındaki Ebru D. acil olarak doğuma alındı. 2 kilo ağırlığında ve 46 santim boyunda kız bebeği dünyaya getiren Ebru D. 4 gün sonra çocuklarının kız olduğunu fark edince bebeği kabul etmedi. Hastane yönetimi ise bir karışıklığın olmadığını belirterek, bebekten ve anneden DNA örneklerinin alınmasını talep etti. DNA raporları çıktı.

    Olayın başından itibaren çocukların karışmadığını savunan NCR İnternational Hospital Hastanesi yönetimi, DNA raporları ile iddiaların asılsız olduğunu kanıtladı. NCR Hastanesi yönetiminden yapılan açıklamada, “Hastanemiz gerçeği yansıtmayan bir bebek olayıyla gündeme gelmiştir.Bu olayla ilgili gerekli mercilerden gelen karar hastanemiz lehine sonuçlanmıştır. Ankara Adli Tıptan gelen kararın anne ve bebekten alınan kan örneklerinin uyuştuğu yönünde olup hastanemizin ilk günden beri kendinden emin duruşu ve ‘kesinlikle karışma olayının söz konusu olmayacağı sözleri’ ispatlanmıştır” ifadeleri kullandı. Bebek aileye teslim edildi. Açıklamada, “Hastanede tedavisi tamamlandıktan sonra ailenin teslim almadığı bebeği savcılık tarafından koruma altına almıştır. ’Savcılık kararı ile bebek ailesine teslim edilmiştir’. Bahse geçen konuda hastanemiz doğrudan hedef gösterilerek olayın çarpıtılarak anlatıldığı her türlü yazılı, görsel medya ilkeleri ile bağdaşmadığı gibi, konunun süreci hakkında gerçek bilgiler verilmiş olmasına rağmen haberin çarpıtılarak yayınlanmış olması üzücüdür. Oysa konuyu objektif ve gerçek boyutları ile yayınlamak temel bir basın ilkesidir. Eğer bu ilkeye göre hareket edilmiş olsaydı, öncelikle hastane yöneticilerimiz ile iletişime geçilerek konu gerçek çerçevesi ile anlaşılmaya çalışılırdı” ifadelerine yer verildi.

    “Başarısız bir karalama kampanyası daha”

    Aynı açıklamada, “Gaziantep ve bölgeye 22 yıldır hizmet veren NCR sağlık grubu bütün branşlarda en son teknolojiye sahip olup deneyimli ve akademisyen kadrosuyla bütün bölge halkından teveccüh görüp güvenli bir sağlık kurumu haline gelmiştir. Bazı yayın organlarının kamuoyunu doğru olduğunu ispatlayamadığı yalan bilgilerle manipüle etme ve kişilere iftira atarak karalama kampanyası yürütme çabası da hukuken kabul edilebilir ve savunulabilir olamaz. Kurumumuz aleyhine karşı yapılan yalan ve iftira niteliğindeki haberlere karşı yasal haklarımız saklı kalmak kaydıyla kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi.

  • “Bebeklerin 3’üncü ayına kadar göz muayenesi yaptırılmalı”

    Tüm çocukların neredeyse hepsinin hipermetrop olarak dünyaya geldiğini belirten uzmanlar, bunun için bebeklerin 3’üncü ayına kadar mutlaka göz muayenesi olması gerektiğini söyledi.

    Çocukların bir nesneyi veya televizyonu yakından izlemek istemesinin doğuştan hipermetrop olmasından kaynaklandığını belirten uzmanlar, ailelerin böyle durumlarda çocukları engellemesi gerektiğine dikkat çekti. 6-7 yaşına kadar bu hipermetrop numarasının sıfırlandığını belirten VM Medical Park Bursa Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ali Ağayarov, “Çocuklar dünyaya geldiğinden yaklaşık 2 numara civarında doğuyorlar. Tabii ki bunun daha fazla olma riski de bulunmaktadır. Bunun için ailenin bebeklerini 3’üncü ayına kadar göz muayenesi yaptırması gerekiyor. Çünkü daha yüksek hipermetrop sorunu çocukların gözlerinde şaşılık ve tembellik olma ihtimalini yükseltmektedir. Ayrıca 3 yaşından sonra okula başlamadan göz taramasının da mutlaka ailelere önermekteyiz” şeklinde konuştu.

    Ailelere çocuklarını evde ufak dikkatler sonucu kontrol göz sağlığının kontrol edilebileceğini belirten Ağayarov, “Bir çocuk bir nesneyi çok yakından izliyorsa, uzun süre aynı noktaya baktığında gözlerini kırpmaya başlıyorsa ve gözlerinin kaymasından şüpheleniliyorsa mutlaka göz muayenesi yapılması şarttır. Tabi ki yalancı şaşılıkları anne ve babalar ayırt edemeyebilir. Ayrıca yeni doğan çocuklarda gözyaşı ile birlikte her sabah göz etrafı çapaklanıyorsa bu gözyaşı kanallarının tıkanıklığın bir belirtisi olabilir. 12 ayına kadar düzgün bir tedavi ile ameliyatsız yüzde 80 tüm çocuklarda kanal tıkanıklığı açılabilir. Daha sonraki müdahalelerde cerrahi operasyon gerekebilir” dedi.

    Göz hastalıklarının küçük yaşlardan itibaren tespit edilmesinin önemli olduğunu bir kez daha vurgulayan Ağayarov, “Flaşlı fotoğraf çekinildiğinde gözler tavşan gibi kırmızı renkte olur ve parlar. Eğer fotoğrafta bu parlaklık yoksa bir sorun olduğu anlamına gelir. Ya da tam tersi kırmızılık yerine göz bebeğinde bir beyazlık algılanıyorsa, bir göz doktoruna muayene olunması gerekir” diye konuştu.

  • Prof. Dr. Satar: “Türkiye’de doğan bebeklerin 130 bini prematüre”

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Satar, Türkiye’de her yıl 130 bin prematüre bebek dünyaya geldiğini söyledi.

    Prof. Dr. Satar, Çukurova Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde prematüre bebekler ve aileleriyle bir araya gelip yaş pasta kesti. Satar, çocuklarla pasta kestikten sonra yaptığı açıklamada, dünyada her yıl 13 milyon, Türkiye’de ise doğan bebeklerin yaklaşık 130 bininin prematüre olarak hayata gözlerini açtığını ifade ederek, “Yani bu bebekler zamanından erken doğmaktadır. Bu bebekler ile ilgili birtakım sorunlar doğum anından itibaren başlıyor, doğum öncesi hazırlıkları ve sonrasında yeni doğan bakım ünitelerinde yatarken ciddi bir takım sorunlarla karşılaşıyorlar. Bunların çözümü için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, dünya bu bağlamda iyi bir noktaya gelmiştir, Türkiye de bu konuda dünyadaki gelişmiş ülkelerle ölçülebilir şekilde hizmeti sunmaktadır” dedi.

    Prematüre bebeklerin yıllar geçtikçe biraz daha arttığına dikkat çeken Satar şöyle devam etti:

    “Prematüre bebeklerin her yıl artmasında toplum yaşamındaki bazı değişiklikler de etkili olmakta. Yardımcı yürüme tekniklerinin devreye girmesiyle erken doğum adetlerinde bir miktar artış oldu. Annenin doğum esnasında geçirdiği bir takım sorunlar ve hastalıklar erken doğumu tetiklemekte ve bunlarla birlikte sayı artmakta. Bir bebek ne kadar erken doğarsa tabi ki o kadar riskli ama doğumun başlangıcından itibaren bu bebeklerin bakılabileceği mekanlarda doğması yani bu imkanların olduğu yeni doğan bakım ünitelerinin bulunduğu yerlerde doğması onlarla ilgili bakımı daha iyi hale getirecektir. Erken doğumda tetikleyici birçok neden var ve tek bir nedene bağlamak mümkün değil.”

  • Prematüre bebeklerin yaşama şansı artıyor

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Özlem Özgür Gürsoy, gelişmekte olan tıbbi bakım şartları ve gebeliğin uzmanlar tarafından doğru ve zamanında takibi ile prematüre doğan bebeklerin yaşama şansının giderek arttığını söyleyerek konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

    Prematüre doğumları görülen bebeklerde önemli sağlık sorunları görülebildiğini söyleyen Dr. Gürsoy, “Son regl döngüsü tarihinden 40 hafta sonra tamamlanması gereken doğal gebelik sürecinin, birtakım faktörler nedeniyle 37’nci haftadan önce tamamlanmasıyla oluşan prematüre doğumlarda son yıllarda önemli bir artış yaşanıyor. Erken doğum olarak bilinen prematüre doğumların sonucunda bebeklerde önemli sağlık sorunları görülebiliyor. Gelişimini tamamlayamadan doğan bazı bebekler ise hayatını kaybediyor” dedi.

    Anne veya bebekten kaynaklanabiliyor

    Prematüre doğuma neden olan pek çok faktör bulunduğunu ifade eden Dr. Özlem Özgür Gürsoy, “Bu faktörlerden bazıları anne ile bazıları da bebekle ilgili olabiliyor. Anneden kaynaklanan nedenler arasında gebelik süresince yetersiz bakım, yetersiz ve yanlış beslenme, 18 yaş altı veya 35 yaş üstünde gebelik, erken doğum hikayesi, gebelikte tansiyonunun yükselmesi, fiziksel ve ruhsal travmalar, ilaç kullanımları, sigara ve alkol kullanımı sayılabiliyor. Bebekle ilişkili nedenler arasında ise genellikle ikiz, üçüz gibi çoğul gebelikler, Down Sendromu gibi bebeğin genetik bozuklukları ve enfeksiyonlar oluyor. Bunun yanı sıra rahim ve bebek kordonu ile ilgili sağlık sorunlarının da erken doğuma neden olabildiğini söyleyen Dr. Gürsoy, “Erken doğumlara neden olabilen bu faktörlerin önemli bir kısmı engellenebiliyorken; genetik sağlık sorunları veya birtakım ağır tablolarda prematüre doğumların gelişmesi kaçınılmaz olabiliyor” şeklinde konuştu.

    Doktor takibinde olmak önem taşıyor

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Özlem Özgür Gürsoy, prematüre doğan bebeklerin doktor kontrolünde olması gerektiğine dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı:

    “Erken doğumlar üç ana başlıkta sınıflandırılıyor. 24-31 gebelik haftasında doğanlar birinci grup ileri derece prematüreler; 32-35 gebelik haftasında doğanlar ikinci grup orta derecede prematüreler ve 36-37 gebelik haftasında doğanlar üçüncü grup prematüreler olarak adlandırılıyor. Yaklaşık 15 yıl öncesine kadar 28’nci haftadan önce doğan bebeklerin yaşam şansının olmadığının düşünülüyordu. Artık günümüzdeki modern yeni doğan yoğum bakım üniteleri sayesinde 24 hafta ve bin gramın altında doğan bebeklerin dahi yaşam şansları var. Prematüre bebeklerin görülme sıklığının azaltılması için Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları tarafından gebeliğin doğru ve zamanında takibi ciddi şekilde önem teşkil ediyor. Önlenemeyen erken doğumların sonucunda karşılaşılan prematüre bebeklerin bakımında ise donanımlı ve modern bir yeni doğan yoğun bakım ünitesi bebeğin yaşam şansını oldukça artırıyor. Prematüre bebeklerin yaşayabileceği birçok problem; doktorun gebelik sürecini doğru şekilde yönetmesi sayesinde önlenebiliyor.”

  • (Özel) Bebeklerin “Kader Kardeşliği”

    Farklı annelerden dünyaya gelen Ada Öztürk ve Emirhan Aydın, 5,5 aylıkken doğarak “kader kardeşi” oldu. İkisi toplam ancak 1 kiloyu bulan ve yaşama şansı çok düşük olan bebekler, zorlu tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuştu. Bebeklerin anneleri “Bebeklerimiz aynı kaderi paylaştı” yorumunu yaptı.

    Eda Öztürk (22) ve Murat Öztürk (26) çiftinin ilk bebekleri Ada ile Serap Aydın (38) ve Mustafa Aydın (41) çiftinin 15 yıl aradan sonra doğan ikinci bebekleri Emir, henüz 5,5 aylıkken ileri prematüre olarak dünyaya geldi. Doğdukları hastanelerde hayati sağlık sorunu yaşayan bebekler, İzmir Üniversitesi Hastanesine nakledildi ve aylar süren tedavilerinin ardından sağlıklarına kavuştu. Doğduklarında ikisinin toplamı ancak 1 kiloyu bulan güçlü bebekler için, İzmir Üniversitesi Hastanesinde pasta kesildi. Çocuklarını sağlığına kavuşturan doktor ve hemşirelerle bir araya gelen anneler, “Bebeklerimiz aynı kaderi paylaştı” dedi.

    “İLERİ PREMATÜRE BEBEKLERİN YAŞAMA ŞANSI DÜŞÜKTÜR”

    Bebeklerin sağlık durumu hakkında konuşan İzmir Üniversitesi Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sezgin Güneş, “İleri prematüre bebeklerin sağlık sorunlarıyla karşılaşma ihtimali çok yüksektir. Son yıllardaki gelişmeler sayesinde bu tür özel bebekleri yaşatabiliyoruz. Emir Aydın 117 gün, Ada Öztürk 132 gün hastanemizde tedavi görerek sağlıklı bir şekilde taburcu oldular” dedi.

    “YAŞAM SINIRINDA BEBEKLER”

    İleri prematüre olarak dünyaya gelen bebeklerin akciğer, göz ve beyinlerinde birtakım sağlık sorunlarıyla karşılaşabildiğini kaydeden Yeni Doğan Yoğun Bakım Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Sezgin Güneş, şunları söyledi: “22 haftalık bebekler için ‘yaşam sınırındaki bebekler’ denir. Bu tür bebeklerin yaşatılması gerçekten güç. Tam anlamıyla oluşmadan doğdukları için yaşatılsa bile beyin kanaması ve akciğer sorunları gibi rahatsızlıkla karşılaşabiliyoruz. Ölüm oranı yüzde 90’a kadar varabiliyor. İzmir Üniversitesi Hastanesi olarak tam teşekküllü Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesinde zamanından önce doğan bebekleri yaşatabiliyoruz. Bu kadar küçük bebekleri yaşatmak bizim için büyük bir mutluluk. İki bebeğimiz hastanemize düzenli olarak takibe geliyor. Bugün de pasta kesip mutluluklarına ortak olduk.”

    “ÜMİDİMİZ YOKTU”

    Hamileliği sorunsuz geçmesine rağmen ‘Ada’ ismini verdikleri ilk bebeğini 22 haftalık olarak dünyaya getirdiğini dile getiren anne Eda Öztürk, “22 haftalık bebeğin olabileceğini ben de ilk defa duydum. Ümidimiz yoktu. Doktorlar zor bir süreç olacağını söylese de Ada bu süreçleri atlattı ve sağlığına kavuştu. Kızım 4,5 ay yoğun bakımda kaldı. ‘Yaşayacak mı, yaşayacaksa nasıl yaşayacak?’ diye korkuyorduk. Eve geldiğinde çok küçük olduğu için ‘nasıl bakacağız?’ diye düşündük ancak sonrasında o bize alıştı, biz de ona alıştık.”

    “KENDİMİ OĞLUMA ADAYACAĞIM”

    15 yıl aradan sonra ikinci bebeğini kucağına alan anne Serap Aydın ise, zor bir hamilelik süreci geçirdiğini belirterek şöyle konuştu: “Ben de hastanede sürekli yatarak tedavi gördüm. Tek düşüncem bebeğimdir. Bebeğimi kaybedeceğim diye üzüntü yaşadım. Yaşadıklarımı kelimelerle ifade etmem çok zor. Sağlığıma kavuştuğum gibi hastaneye geldim ve oğlum Emir’i kucağıma aldım, ‘anneciğim sana kavuştum, artık kendimi sana adayacağım’ dedim. Şimdi ikimiz de çok iyiyiz.”