Etiket: bebek katili

  • Bebek katilinin mesajı

    Bebek katilinin mesajı

    Türk Bayrağı’nın yer almadığı Diyarbakır’daki Nevruz kutlamasında bebek katili Öcalan’ın 5 sayfalık mesajını BDP’li Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan Türkçe ve Kürtçe okudu. Önce Kürtçe okunan mesajında terörist başı  Öcalan, ”PKK’ya silahları bırakın, sınır dışına çıkın” çağrısı yaptı.

     

    İşte bebek katili Öcalan’ın açıklamasından öne çıkan satırbaşları :

    Mazlumların Nevroz’unu selamlıyorum.
    Binlerce yıldır milyonlarca insanın yüreğinde Nevroz ateşi gürleşiyor.
    Şu an görüyorum ki çığlığım her yerde duyuluyor.

     

     

    BAŞKALDIRIM ÇARESİZLİĞEYDİ
    Benim başkaldırım çaresizliğe, cahilliğe ve köleliğe karşı idi.
    Bizim savaşımız etnik ya da bir dine karşı değil.
    Savaşımız cehalete, adaletsizliğe, gericiliğe, her türlü zorbalığa oldu

     

     

    YENİ BİR SÜREÇ BAŞLIYOR
    Kürtler bugün müjde ile yeni bir yaşam diyor.
    Ortadoğu halkları savaşlardan yorulmuştur.
    Bugün yeni bir Türkiye’ye, yeni bir Ortadoğu’ya uyanıyoruz.
    Bugün yeni bir süreç başlıyor.

     

     

    DÖNEMİN RUHUNU OKUYAMAYAN TARİHİN ÇÖP SEPETİNE GİDER
    Dönemin ruhunu okuyamayan tarihin çöp sepetine gider.
    Biz kendimizi bu halk için yıllarda feda ettik
    Bu fedakarlık, bu mücadele, sebepsiz değildi.
    Kürtler kişiliklerini yeniden yarattı.

     

     

    ARTIK YETER DİYORUZ
    Arap, Fars, Türk ve Kürt halkına birbirini boğazlatmaya çalıştılar. Savaş ve kirli düzene artık yeter diyoruz.
    Ben bugün milyonlarca kişinin şahitliğinde yeni bir süreç başlatıyorum
    Silah değil siyaset öne çıksın
    Bu bir sonuç değil yeni bir sürecin başlangıcıdır

     

     

    1924 ANAYASASI YETER
    Yeni bir anayasaya gerek yok. 1924 anayasası yeterli.

     

     

    SİLAHLARI BIRAKIN SINIR DIŞINA ÇIKIN
    Dicle ve Fırat nehri Sakarya ve Meriç’in kardeşidir. Cudi ve Gabar dağı Kaçkar ve Erciyes’in dostudur.
    Anadolu ve Kürt topluluklarının barış içinde yaşabileceği bir süreçtir bu.
    Beni dikkatle dinleyenler, bugün yeni bir dönem başlıyor. Demokratik haklar, özgürlük ve eşitlik dönemi başlıyor.
    Artık silahlar sussun. Türk halkı ve Kürt halkının akan kanı duracak. Silah değil siyaset işleyecek.
    Silahları bırakın ve sınır dışına çıkın.
    Silahlı mücadeleden demokratik mücadeleye geçiş yapıyoruz

     

     

    MİSAK-I MİLLİ VURGUSU
    Kürtler ulusal bir konferansla örgütlülüğünü tartışmalı
    Misak-ı Milli sınırları içerisinde Kürtler parçalandı.
    Yeni bir model kurmayı amaçlıyoruz.
    Bu modelin yaratılmasının öncüsü yine Mezopotamya halklarıdır.
    Hep birlikte demokratik ve modern bir sistem kuralım…
    Tüm renkler demokratik modernite sistemi içinde yerini alsın.
    1921’de Meclis’i birlikte kurdular

     

     

     

    HALKLARIN BİRLİĞİNİ KURACAĞIZ
    Selam bu sürece destek verenlere ve demokratik çözüm ile barışa destek verenlere.
    Ötekileştirme politikaları karşısında kardeşliği ve halkların birliğini kuracağız.
    İnkar ve asimilasyon politikaları gücünü halktan almıyordu
    Halkların ortak yaşamı için sorumluluk herkesindir.
    Bu bir son değil yeni bir sürecin başlangıcıdır

     

     

    Mazlumların özgürlük ve Nevroz’u kutlu olsun. Selam olsun bu uyanış canlanış ve diriliş günü olan Nevroz’u en geniş katılım ve ittifakla kutlayan Ortadoğu ve Ortaasya halklarına selam olsun. Selam olsun yeni bir dönemin miladı olan Nevroz’u büyük bir coşkuyla ve demokratik bir hoşgörüyle kutlayan bütün kardeş halklara. Selam olsun demokratik hakları özgürlüğü ve eşitliği rehber edinen bu büyük yolun bütün yolcularına. Fırat ve Dicle nehir vadilerine, kutsal Mezopotamya ve Anadolu topraklarından şehir uygarlıklarına analık eden halkların en eskilerinden olan Kürtler sizlere selam olsun.

     

     

    Binlerce yıllık bu büyük medeniyeti farklı ırklarla dinlerle mezheplerle kardeşçe ve dostça birlikte yaşayan Kürtler için Dicle ve Fırat, Sakarya ve Meriç nehirlerinin kardeşidir. Halay ve delilo, horon ve zeybekle hısım akraba olur. Bu büyük medeniyet kardeş topluluklar siyasi baskılarla, birbirine düşürülmeye çalışılmış, hakkı hukuku ve özgürlüğü esas almayan düzenler inşaa edilmeye çalışılmıştır. Batılı emperyalist müdahaleler baskıcı anlayışlar, Arabı, Türkü, Kürdü… Toplulukları sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye çalışmıştır.

     

     

    MİLYONLAR ARTIK BARIŞ DİYOR

    Ortadoğu ve Ortaasya halkları artık uyanıyor. Kendine ve aslına dönüyor. Birbirine karşı kışkırtıcı ve köreltici savaşlara artık dur diyor. Nevroz ateşiyle yüreği tutuşan yüz binler milyonlar artık barış diyor, kardeşlik diyor, çözüm istiyor.

     

     

    KAVGAMIZ IRKA DEĞİL, BASKI VE EZİLMEYE

    İçinde doğduğum çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı bireysel isyanımla başlayan bu mücadele, her türlü dayatmaya karşı bir ruhu oluşturmayı amaçlıyordu. Bugün görüyorum ki bu haykırış bir noktaya ulaşmıştır. Bizim kavgamız hiçbir ırka, dine, mezhebe ve gruba karşı olmamıştır, olamaz. Bizim kavgamız, ezilmişliğe, geri bırakılmışlığa, baskı ve ezilmeye karşı olmuştur, bundan sonra da böyle olacaktır.

     

     

    YENİ BİR TÜRKİYE, YENİ BİR ORTADOĞU

    Bugün artık yeni bir Türkiye’ye, yeni bir Ortadoğu’ya uyanıyoruz. Çağrımı bağrına basan gençler, yüce kadınlar, söylemlerimi baş göz üstüne diyerek kabul eden dostlar, sesime kulak kesilen insanlar, bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyasi sürece kapı açılıyor. Siyasi sosyal ve ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor. Demokratik hakları özgürlüğü eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor.

     

     

    BÜYÜK BEDELLER ÖDEDİK, HELAL OLSUN

    Biz onlarca yılımızı bu halk için feda ettik, büyük bedeller ödedik, helal olsun. Bu fedakarlıkların bu mücadelelerin hiç biri boşa gitmedi. Kürtler öz benliğini, aslını ve kimliğini yeniden kazandı kutlu olsun.

     

     

    ARTIK SİLAHLAR SUSSUN, FİKİRLER KONUŞSUN

    Artık silahlar sussun fikirler konuşsun noktasına geldik. Yoksayan inkar eden dışlayan modernist paradigma yerle bir oldu. Akan kan Kürdüne, Türk’üne, Laz’ına, Çerkez’ine bakmadan bu coğrafyanın ta bağrına akıyor. Ben bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğine diyorum ki, artık yeni bir dönem başlıyor. Silah değil, siyaset öne çıkıyor.

     

     

    SİLAHLI UNSURLARIN SINIR DIŞINA ÇEKİLMESİ AŞAMASINA GELİNDİ

    Yine diyorum ki artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakmak değil daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.

  • Bebek Katili’nin Aylık Masrafı Ne Kadar?

    İmralı’da toplam 700 jandarma komando tarafından korunan Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki aylık şahsi harcamasının 300 TL olduğu avukatı tarafından açıklandı. Kendisini muayene eden doktorların öz geçmişleri MİT tarafından özel olarak araştırılan Öcalan’ın 14 yılda 2 bin 300’e yakın dergi ve kitap okuduğu da bildirildi.

     

    Abdullah Öcalan İmralı’daki 14 yılını tamamladı. Yalnızlıktan sıkıldığını belirten Öcalan  için, 2009 yılında 5 milyon dolar harcanarak yaptırılan Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’ne PKK’lı Bayram Kaymaz, Cumali Karsu, Şeyhmuz Poyraz, Hasbi Aydemir ve TİKKO’cu Hakkı Alkan gönderildi.

     

    İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’ne gelen avukat ve mahkum yakınları ayrı kapıdan içeri alınıyor. Öcalan ve 5 mahkum avlu dahil 11.81 metrekare olan koğuşlarda tek başlarına kalıyor. Avluları ortak olan üç mahkum için yaptırılan ve Öcalan’ın kaldığı bölümün karşısındaki koğuşlar ise boş tutuluyor. Mahkumlar avukatları ve yakınları ile görüşmek için demir parmaklıkları olan kapıdan geçmek zorunda. Abdullah Öcalan kardeşi ve avukatlarıyla, diğer mahkumlar ise anneleri ve kardeşleriyle burada 45’er dakika açık görüşme yapıyor.

     

    700 JANDARMA KOMANDO KORUYOR
    Abdullah Öcalan’ın kaldığı cezaevinde 1 müdür ve 3 yardımcısı ile toplam 34 infaz koruma memuru ve koruma dönüşümlü olarak görev yapıyor. Cezaevinin dış güvenliği ise toplam 700 jandarma komandodan sorumlu. Sivil gemilerin adaya 3 milden fazla yaklaşmasına izin verilmezken, ada üzerinden sivil helikopter de geçemiyor.

     

    İmralı’ya gidecek olan Abdullah Öcalan ve diğer mahkumların avukatları ile yakınları, Gemlik Jandarma Bölük Komutanlığı’ndan yeni temin edilen, rüzgarlı havalarda da sefer yapabilen Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nce tahsis edilen KEM-2 adlı römorkör ile gidip geliyor.

    Cezaevinin güvenliğinden sorumlu asker ve Adalet Bakanlığı’na bağlı personel, Mudanya İskelesi’nden İmralı’ya giderken, Öcalan ile görüşen MİT görevlilerinin İmralı’ya ulaşımı ise helikopterlesağlanıyor.

     

    DOKTORLARA MİT ARAŞTIRMASI
    İmralı Adası’nda 24 saat pratisyen hekim hazır bekletiliyor. Görevlendirilecek hekimlerin öz geçmişleri MİT tarafından özel olarak araştırılıyor. Ailesinde, akrabalarında şehit veya gazi olan hekimlerin gitmesine kesinlikle izin verilmiyor. Burada görev yapan hekimlere ise gördüklerinin ve yaşadıklarını hiç bir yerde anlatmamaları için yazılı belge alınıyor. İmralı Adası’na 15 günde bir de aralarında dahiliye uzmanı ve kardiyologun da bulunduğu uzman hekimler gönderiliyor.

     

    PROSTAT BAŞLANGICI VAR, NEFES ALMAKTA ZORLUK ÇEKİYOR
    Her gün saat 06.00’da kalkıp saat 22.00’de yatan Abdullah Öcalan’ın sağlığına dikkat ettiği belirtildi. Beyazlaşan sakalını uzatan ve Stalin tipi diye adlandırılan pos bıyık bırakan Abdullah Öcalan’ın doktorlara yakındığı en büyük sorunlardan biri nefes almakta zorlanması ve rahat uyuyamaması. Prostat başlangıcı tanısı da konulan Abdullah Öcalan’ın bir başka sorunu ise bahar allerjisi.

     

    VOLEYBOL VE BASKETBOL OYNUYOR
    Koğuşunda kendisine ayrılan havalandırma saatinde sürekli yürüyüş yapan Abdullah Öcalan, haftanın pazartesi, çarşamba ve cuma günleri diğer 5 mahkum ile bir saat hobi odasında bir araya gelip Türkiye ve dünyada yaşanan olayları değerlendirip tartışıyor. Öcalan cezaevi arkadaşlarıyla haftanın salı günleri basketbol, cuma günleri ise birer saat voleybol maçı yapıyor. Öcalan bazı haftalar bazı spor saatlerini cezaevinde bulunan masa tenisine ayırıyor.

     

    Öcalan 14 yıldır yaşadığı İmralı Adası’nda bu zamana kadar 2 bin 300’e yakın kitap ve dergi okudu. Bu kitap ve dergilerden yasalara göre olması gerekenle koğuşunda, diğerleri ise cezaevi’nin kütüphanesinde bulunduruluyor.

    MİT İLE GÖRÜŞMELERİ ÖZEL OLARAK YAPIYOR
    Abdullah Öcalan’ın terörün sona erdirilmesi için İmralı Adası’na giden MİT görevlileri ile özel konuşup görüştüğü belirtildi. MİT görevlilerinin yapılan konuşmaların duyulmaması ve dinlenmemesi için Öcalan ile zaman zaman kullanılmayan üç koğuşun ortak alanı olan avluda bir araya geldiği ve burada saatlerce görüştükleri kaydedildi.

     

    CEZAEVİNDEKİ AYLIK HARCAMASI 300 TL
    Cezaevinde yemek seçmediği ve kendisine verilen tüm yiyecekleri yediği belirtilen Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki aylık kantin harcamasının ise 300 TL olduğu Avukatı Rezan Sanca tarafından açıklandı. Sanca, kendileri tarafından Öcalan’ın cezaevindeki hesabına her ay 300 TL para yatırıldığını, bu para ile kendisine verilen gazetelerin ücretini ödeyip, kantinden bazı yiyecek gibi ihtiyaçlarını karşıladığını belirtti. Avukat Rezan Sancak, Öcalan’ın bir süre önce kendisine kantin aracılığı ile satın alınıp verilen telvizyon ve benzer özel eşyaların bedelininin dahil olmadığını açıkladı. İmralı’ya yakın bir kaynak ise Abdullah Öcalan’ın ihtiyaçlarını yazılı olarak bildirdiğini, bu yiyeceklerin (kraker ve bisküvi gibi) Mudanya’dan kantin aracılığı ile özel olarak alınıp kendisine teslim edildiğini kaydetti.

     

    İMRALI’YA İSKELE YAPILACAK
    Adalet Bakanlığı, İmralı Adası’ndaki iskeleyi yenileyecek. Bakanlığın yeni iskele inşaatı için açtığı iki ihaleye katılan müteahhitler 850 bin TL’nin üzerinde fiyat verdikleri için ihaleler iptal edildi. Bakanlığın iskelenin yenilenmesi için yeni bir ihale açacağı kaydedildi.

  • Başbakan’dan İmralı açıklaması

    Başbakan Erdoğan, Afrika gezisi öncesinde havalimanında açıklama yaptı.

     

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmralı ile görüşme sürecini değerlendirerek, ‘İstihbarat teşkilatı yürütmenin bu konudaki en önemli ayağıdır. Bizler siyasetçi olarak böyle bir görüşmenin içersinde olmadık, olmuyoruz’ dedi. Erdoğan, 4. Yargı paketi kapsamında teröre bulaşmış olanları bağışlayan bir genel affın da söz konusu olmayacağını ifade ederek, ‘İmralı için ev hapsi asla söz konusu değil’ şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan hükümeti kredi verdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu’na da ‘Sen nereye kredi vereceksin, sen krediye muhtaçsın bir defa’ diyerek yanıt verdi.

     

     

    Afrika ülkelerine gerçekleştireceği ziyaret öncesi Atatürk Havalimanı’nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmralı ile görüşme sürecini değerlendirdi.

     

    İmralı sürecinin yeni başlamış bir süreç olmadığına dikkat çeken Erdoğan, ‘Bizim buradaki bütün gayretimiz terör ile mücadelede başarılı olabilmek, ülkemize huzur ve refahı tam manasıyla dört bir köşesine getirebilmek. Bu konu ile ilgili olarak da olayın bizim açımızdan iki ayağı var. Bir devlet ayağı, iki siyaset ayağıdır. Ama bunu bilmeyenler anlamayanlar var. Siyasetle hükümetle devleti yönetmeyle devlet mekanizmalarını çalıştırılması arasındaki inceliği ayırt edemeyen siyasetçiler var. Biz bu inceliği koruyarak bir yol takip ediyoruz. Burada da daha önce başladığımız bir süreci devam ettirmenin gayreti içerisindeyiz’ dedi.

     

    Hükümetin bu konuda bazı enstrümanlar kullandığını belirten Başbakan Erdoğan, ‘O da nedir devletin mekanizmaları içresindeki enstrümanlardır. Bu konuda en önemli enstrüman istihbarat teşkilatıdır. İstihbarat teşkilatı yürütmenin bu konuda en önemli ayağıdır. Bunu içeride ve dışarıda en ideal şekilde kullanma gayretinde olduk. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Bunun sadece terörle mücadelede kullanmazsınız. Bizler de bu adımı attık atıyoruz ve atacağız. Bu esnada gelişmeler var. Bu gelişmeler esnasında da dikkat edilirse yine bizler şu anda siyasetçi olarak böyle bir görüşmenin içerisinde olmadık olmuyoruz. Ben bir yolculuğumda bir ifade kullandım. ‘Terörle mücadele ederiz siyasetçi ile müzakere ederiz’ dedim. Müzakere ile görüşmeler farklıdır. Bu görüşmeleri yaparsınız bu gelişmelere göre adımları atarsınız. Bundan önce Oslo olayı vardı ama şu an gündemimizde Oslo yok. Gelecekte buna benzer farklı gelişmeler olabilir mi olabilir. Bu Oslo olmaz da başka bir yerde olur’ diye konuştu.

     

    Başbakan Erdoğan, yürütülen süreçte hükümetin sivil toplum kuruluşları (SKT) ve medyadan gerekli desteği alamadığını ifade ederek herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söyledi.
    CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘hükümete kredi verdik’ sözünü de değerlendiren Erdoğan şunları söyledi:

    ‘Sen nereye kredi vereceksin sen krediye muhtaçsın bir defa. Hangi krediyi vereceksin. ‘Bu işin çözüm yeri Meclis’tir’ diyor. Bununla ilgili çok bilgiler Meclis’te verildi. Fakat yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bunlar doymuyor. Konuyla ilgili ziyaretimize geldiler. Kendileri aynen şu ifadeyi kullandılar ‘şu anda MHP kabul etmiyor’ dediler. ‘Onlar kabul etmemesi önemli değil buyurun beraber yapalım’ dedik. ‘3 arkadaşım benim yanımda sizin yanınızda da 3 arkadaş var. Ben hemen talimatı veriyorum’ dedim. Dürüst değil sıkıntı burada. Hala doğru olmayan konuşmalar yapıyor insanı bu üzüyor. Eğer dürüstsen samimi isen o ziyarette benim yanımda olan üç arkadaşı görevlendirdim. Kendisi de 3 arkadaş görevlendiriyorsa hemen çalışmaya başlasınlar. Ne yapılacaksa beraber yapalım. Eğer bu konuda iktidar bu adımları atmıyorsa bunları konuşma hakkın var. Ama iktidar konuşulup da ortaya konan yapılan bir sözleşmenin gereğini yerine getirmiyorsa o zaman sözleşmeyi de çıkarırsın. Eğer samimi ise versin 3 arkadaşına talimatı. Ben hepinizi şahit tutarak talimatı veriyorum bu çalışmayı başlatalım. Bir Başbakan bu sözü veriyor size’.

     

    Başbakan Erdoğan, 4. yargı paketinde terör konusunda yeni bir düzenleme olup olmayacağının sorulması üzerine, ‘4. yargı paketi ile ilgili çalışmalar devam ediyor. En kısa zamanda Meclis gündemine getireceğiz. Fakat şunu açık net söylüyorum. Teröre bulaşmış olanları burada bağışlayan bir genel af şeklinde bir şey söz konusu değildir. Bunun bilinmesini istiyorum. İmralı için ev hapsi gibi bir şey uyduruluyor asla böyle bir şey söz konusu değil. AK Parti iktidarında böyle bir şey olamaz’ ifadelerini kullandı.

     

    Erdoğan, Beşar Esad’ın Suriye’de yeniden Devlet Başkanlığı’na aday olacağı yönündeki haberlere ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu:

    ‘Bunun kararını biz veremeyiz. Bunun kararını Suriye halkı verir. Benim tanıdığım bildiğim Suriye halkının böyle bir şeyi kabulü söz konusu değil. 50 bini ölü var. Kamplardaki sayı 230 bini bulmuş vaziyette. O kardeşlerimizin halini bizzat gördük. Biz tabii elimizden gelen imkanları seferber etmiş durumdayız. Şu ana kadar yaptığımız harcama 500 milyon doları buldu. Biz açık kapı politikamızla desteğe devam ediyoruz. Kendisini halen 2014’te devlet başkanlığına aday gösteriyorum gibi bir basın toplantısı bu işi çözer diye düşünmüyorum. Bunun nihai kararını Suriye halkı verecektir. Suriye halkının vereceği karara bizim müdahale yetkimiz yoktur’.