Etiket: Bebeğin

  • Bebeğin ilk bin günü tüm hayatını etkiliyor

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hatice Kaleli Babaoğlu, bebeğin anne rahmine düşmesinden itibaren ilk bin günü yapılan hataların astım, obezite, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklara yol açabildiğini söyledi.

    Dr. Babaoğlu, bebeklerin anne rahmine düşmesinden 2’nci yaşının sonuna kadar süren dönemi kapsayan ilk bin günün, onların tüm geleceğini şekillendirdiğini söyledi.

    Okul başarısını bile etkiliyor

    Medical Park Tarsus Hastanesi’nde görev yapan Uzm. Dr. Hatice Kaleli Babaoğlu, “Çocuğun fiziksel ve mental gelişiminin olduğu kadar, onun erişkin dönemde karşılaşacağı hastalıkların temelinin de bu dönemde atıldığını söyleyerek, “Günümüzde, yapılan tüm çalışmalarda astım, obezite, drabetermellitus, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıkların nedenlerinin bu dönemde yapılan yanlış uygulamalar olduğu kanıtlanmıştır. Ayrıca çocuklarımızın okul başarısı ve kognitif fonksiyonlarının temeli de bu dönemde atılmaktadır” dedi.

    Takviye gerekebilir

    İlk bin gün içindeki hamilelik boyunca annenin beslenmesinin önemine dikkat çeken Babaoğlu, “Bebek bekleyen kadınlar, özellikle omega3, Folik asit, demir, iyot gibi bileşenlerin desteğini doktoruna danışarak düzenli olarak kullanmalıdır. Gerektiği zaman ve özel durumlarda mutlaka diyetisyen desteği almalıdırlar. Unutmayalım ki sağlıklı bir gebelik dönemi, sağlıklı bir doğumu getirecektir ” diye konuştu.

    Normal doğum ve bağışıklık

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hatice Kaleli Babaoğlu, doğum yöntemi için ise şunları söyledi:

    “Tabii ki eğer tıbbi zorunluluk yoksa,en sağlıklı olan doğum şekli bebeğin normal vajinal yolla dünyaya gelmesidir. Çünkü,normal vajinal doğumda bebekler annesin vajina florasında bulunan tüm yararlı bakterileri kendilerine kolayca alırlar. Bu faydalı bakteriler ise bebeğin mikrobiotasını oluştur ve onun bağışıklık sistemi ve gelişimi için son derece önemli bir basamaktır. Bu noktada tüm anne adaylarına buradan seslenmek istiyorum; Lütfen bebeğinizin gelişiminde çok önemli olan bu faydalı bakterileri, bebeğinizin hayata başlarken almasını sağlayın ve normal doğumu tercih edin.”

    İlk sütü mutlaka verin

    Uz. Dr. Hatice Kaleli Babaoğlu, Bebek için önemli 3’üncü basamağın ise bebeğin doğumdan sonra anne sütünü alması olduğunu kaydederek, “Doğumdan sonra ilk saatlerde bebek anne sütüyle beslenmeye başlamalıdır. Özellikle “Kolastrum” dediğimiz ilk süt, bağışıklık sistemi ürünlerinden çok zengindir ve bebeğe mutlaka verilmelidir. Yapılan en büyük yanlışlardan birisi, ilk saatlerde bebeğe kan şekeri düşmesin diye hemen formül mamaların biberon ile verilmesidir. Oysaki sevgili anneler unutmayınız: Bebeğiniz ilk doğduğunda mide kapasitesi bir kiraz tanesi büyüklüğündedir ve sizin o değerli kolastrum sütünüzle mutlaka doyacaktır” ifadelerini kullandı.

    Doğru kararlar sizin elinizde

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hatice Kaleli Babaoğlu, ilk bin gün içinde devam eden süreç için ise şu bilgileri verdi:

    “6 aya kadar anne sütünü verdiğiniz bebeğinize 6 ay sonunda tamamlayıcı besinleri doğru zamanda, doğru miktar ve doğru çeşitlerle başlamalısınız.

    Unutmayın ki özellikle 6 ay ve 1 yaş arası dönem de son derece önemlidir. Bu dönemde mutlaka doktorunuzdan bilgi almalısınız. Lütfen aldığınız karar ve uygulamalarda ilk bin günün önemini mutlaka aklınıza getirmelisiniz. Bu süreç doğru başlaması için 3 önemli adım var. Gebelikte doğru, dengeli ve düzenli beslenmek, normal vajinal yol ile bebeği dünyaya getirmek, doğumdan sonra ilk saatlerden itibaren mutlaka anne sütü verme ve emzirmeye 6 ay boyunca devam etmek. Bu 3 adımı uyguladığınızda siz ve bebeğiniz ilk bin güne doğru başlamış olacak ve doğru ilerleyeceksiniz.”

  • Bebeğin beyin gelişimi için Omega-3 şart

    Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinden, bebeğin beyin ve sinir sistemi gelişimine kadar birçok konuda fayda sağlayan yağ asitlerinin hamile ve emziren kadınlar için de önem taşıdığını belirtti.

    Gündüz, doymamış yağ asitlerinin vücut tarafından üretilemediğini ve bu nedenle de dışarıdan besinler ile alınması gerektiğini ifade etti.

    Hekimin uygun gördüğü vitamin ve mineral takviyelerinin ihmal edilmemesi konusunda anne adaylarının bilinçli ve özenli olması gerektiğini kaydeden Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, kalp sağlığı ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesindeki etkisi bilinen Omega-3 yağ asitlerinin, hamilelik dönemi için önemli olduğunu söyledi.

    Hem anne, hem de bebek için gerekli

    Omega 3’ün hamilelik sırasında ve doğum sonrasında bebeğin büyüme ve gelişimi için oldukça önemli olduğunun altını çizen Dyt. Gündüz, “Araştırmalar Omega-3’ün bebeklerin beyin, sinir sistemi ve göz gelişimi açısından gerekli olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte anne karnında bebeğin kilo artışına yardımcı olarak bağışıklık sisteminin güçlenmesini de sağlıyor. Omega-3 içeren gıdaların tüketilmesinin hamilelik süreci için olumlu etkilere sahip oluyor. Annenin hamilelik tansiyonu ve preeklampsi riskini azalttığı gibi hamilelik ve loğusalık dönemindeki duygu durum bozukluklarına bağlı depresyondan korunmasını da sağlıyor. Aynı zamanda hamilelikte ortaya çıkabilecek diyabetin yönetiminde kullanılıyor” diye konuştu.

    Erken doğum riskinin azaltması açısından da yeterli miktarda Omega-3 alınması gerektiğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, bu sayede anne ve bebeğin kalp damar hastalıklarına yakalanma riskinin de azaltılabileceğini kaydetti.

    Hayvansal kaynaklı Omega-3 daha değerli

    Gündüz, bitkisel ve hayvansal kaynaklardan elde edilebilen Omega-3 yağ asitleri için balığın en önemli kaynak olarak gösterildiğini belirterek, özellikle soğuk sularda yaşayan uskumru, ton, somon, sardalye gibi yağlı balıklar ve gölde yaşayan alabalıkların Omega-3 içeriğinin daha yüksek olduğunu söyledi.

    Dyt. Çisem Gündüz, keten tohumu, kabuklu yemişler, semizotu gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, ceviz ile kuru baklagillerin de Omega-3 sağlanabilecek bitkisel kaynaklar olduğunu ifade ederek, hayvansal kaynaklı olan Omega-3’ün daha değerli olduğunu ve bu nedenle özellikle hamilelik döneminde hayvansal kaynaklı Omega-3’lerin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.

    Balık yiyemeyen hamileler ne yapacak?

    Hamilelikte anne adaylarının bazı besinlerden hoşlanmama ve bu besinleri tüketmek istememe gibi sorunlar yaşayabileceğini, bu nedenle de özellikle tat ile koku hassasiyeti olan kadınların balık tüketmekten kaçınabileceklerini kaydeden Çisem Gündüz, bu durumda Omega-3 tabletlerinin çözüm olabileceğini belirterek şunları kaydetti:

    “Omega-3 tabletlerinde bulunan içerik de önem kazanıyor. Yoğun miktarda A vitamini içeren balık karaciğerinden yapılan Omega-3’ler yerine balığın gövdesinden yapılanların tercih edilmesinde yarar görülüyor. Ancak, bilinçsizce kullanılan balık yağı tabletlerinin anne ve bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği unutulmamalı ve mutlaka hekime danışılarak kullanılmalı.”

  • (Özel Haber) Taksim’de bebeğin dili boğazına kaçtı, ortalık karıştı

    Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde dili boğazına kaçan bir turist çiftin bebeği için vatandaşlar adeta seferber oldu. Meydandaki bir doktor, nefes alamayan bebeğin sırtına vurarak dilini dışarıya çıkartmaya çalıştı. Bebek için oluşan seferberlik ve o anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.

    Olay, dün saat 14.00 sıralarında Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde meydana geldi. İddiaya göre, turist bir çiftin bebeğinin dili henüz bilinmeyen bir nedenle boğazına kaçtı. Bebeğinin nefes alamadığını fark eden turist kadın bir anda meydanda çığlık atmaya başladı. Çevredeki vatandaşların kadının yanına gelmesi üzerine ortalık bir anda ayağa kalktı. Bebeğin nefes alamadığını gören vatandaşlar, onun dilini dışarıya çıkartmak için adeta seferber oldu. Meydandaki bir doktor bebeğin dilini çıkartmak için sırtına vurdu. Tüm bu yaşananlar ise cep telefonu kamerasına yansıdı.

    Turist anne gözyaşlarını tutamadı

    Vatandaşlar bebeğini dilini dışarı çıkartmak için çaba sarf ettiği esnada olay yerine sağlık ekipleri geldi. Ardından bebek vatandaşlar tarafından ekiplere teslim edildi. İlk müdahalesi araç içerisinde yapılan bebek, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Yaşananlar karşısında bebeğin annesi ise gözyaşlarını tutamadı. Çevredeki vatandaşlar anneye su vererek sakinleştirmeye çalıştı.

  • Poyraz bebeğin şüpheli ölümü

    Adana’da kusma şikayetiyle hastaneye götürülen 6 aylık Poyraz Ekici’nin, ateş düşürücü ve ağrı kesici verildikten bir gün sonra hayatını kaybettiği ileri sürüldü.

    Seyhan ilçesindeki Meydan Mahallesi’nde yaşayan Mahmut (25) ve Şehrinaz (26) Ekici çiftinin tek çocuğu 6 aylık Poyraz Ekici, 2 gün önce kusma şikayetiyle kamuya ait bir çocuk hastanesine götürüldü.

    İddiaya göre, Poyraz bebekle ilgilenen doktor fiziki muayenenin ardından ateş düşürücü ve ağrı kesici ilaç yazarak bebeği taburcu etti. Poyraz bebek muayeneden bir gün sonra ilaçları verildikten sonra hayatını kaybetti.

    Poyraz bebeğin cenazesi otopsi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu Morgu’na getirildi. Baba Mahmut Ekici, çocuğunun hastalığının tespit edilememesinde doktorun ihmali bulunduğunu öne sürerek, şikayetçi olduğunu söyledi. Ekici, “Bir şeyi yok diye gönderdi bizi. Eğer o doktor işini ihmal etmeseydi, kan tahlili ve diğer tahlilleri yapsaydı bir şey olmayacaktı. Yetkililer kendilerini benim yerime koysunlar ona göre müdahale yapsınlar.”

    İlgili kamu hastanesi, konuyla ilgili inceleme başlattıklarını açıkladı.

  • Darp sonucu öldüğü belirlenen 10 aylık bebeğin annesi konuştu

    Denizli’de, 28 Eylül 2016 tarihinde hastanede hayatını kaybeden 10 aylık bebeğin annesi, çocuğunun darp sonucu öldüğünü yeni öğrendiğini belirtti.

    Denizli’nin Pamukkale ilçesi Dokuzkavaklar Mahallesi’nde 28 Eylül 2016 tarihinde meydana gelen olayda, evlere temizliğe giden anne C.Ç., saat 14.30 sıralarında eşinin telefonla kendisini aradığını ve çocuğun rahatsızlandığını söyledi. Anne ve baba çocuğu hemen sağlık ocağına götürdü. Ancak durumu ağır olması nedeniyle ambulansla Denizli Devlet Hastanesine kaldırıldı. Muayene sırasında çocuğun vücudunda morluklar gören doktorlar, durumu hemen polis ekiplerine haber verdi. Çocuğun hayatını kaybetmesi nedeniyle, polis inceleme başlatırken, çocuğun vücudundaki morlukların incelenmesi için bir numune İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderildi. 7 ay sonra raporu açıklayan kurum, çocuğun darp sonucu öldüğünü belirledi. Savcılığın soruşturma açmasının ardından bebeğin babası H.Ç. (27), Denizli Emniyet Müdürlüğü Cinayet Gasp Büro Amirliği ekiplerince

    gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen H.Ç. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

    10 aylık Muhammet bebeğin annesi C.Ç., çocuğunun darp sonucu öldüğünü bilmediğini, daha önce eşinin çocuğa şiddet uyguladığı için şikayetçi olduğunu söyledi. Daha önce eşinin çocuğu darp ettiği için şikayetçi olan ve anlatırken gözyaşlarını tutamayan anne C.Ç., çocuğun darp sonucu öldüğünü bilmediğini, yeni öğrendiğini belirtti.

    “Daha önce birkaç çocuğu darp etmişti”

    Eşinin çocuğu rahatsızlığından önce darp ettiğini ifade eden C.Ç., “Önce darp sonucu öldüğünü bilmiyordum, şimdi öğrendim. O zaman eşim evde tek başınaydı. Hastaneye götürdüğümüzde, normal ölümdür dediler. Polis gelinceye kadar, kendisinden şüphelenmedim. Ama darp sonucu öldüğünü söylediler, şuan öğrendikten sonra yıkıldım. Çocuğum öldüğü gün darp yoktu ama ondan önce birkaç defa yaptı” dedi.

    “Çok korktum, o yüzden sustum polise başvurmadım”

    Daha önce eşine boşanma davası açan anne ve korktuğu için sustuğunu belirten 24 yaşındaki C.Ç., “Cesaret edemedim, tehdit etti. Korktum, şu an bile kendimi çok kötü hissediyorum. Normalde de ben korkarım. Biliyordum, bir kere gittim karakola şikayetçi oldum. Ondan sonra bir daha gitmedim. Zaten bir daha da olmadı” diye konuştu.

    “O gün tek başına evdeydi”

    Daha önce çocuğun darp edildiğini bilmediği yönünde ifade verdiğini belirten anne C.Ç., İstanbul Adli Tıp Kurumunun verdiği darp sonucu ölüm raporundan haberi olmadığını savundu. Raporun soncunu öğrendikten sonra gidip tekrar ifade vereceğini söyleyen anne C.Ç., “Öldüğü gün her hangi bir şey yaşanmadı. Normal bir şekilde kalktık, kahvaltı yaptık, bir şey yoktu. O gün saat 14.30 sıralarında ev temizliğine gitmiştim. Eşim beni aradı, ‘acil gel’ dedi. Çocuk rahatsızlandı, fenalaştı. Aldık götürdük, sağlık ocağına, oradan ambulansla devlet hastanesine götürdük. Orada da bize öldüğünü söylediler. Bundan haberim yoktu. Biz götürdüğümüzde vücudunda morluklar yoktu. O gün bile görmedim” şeklinde konuştu.