Etiket: Başvuruyor

  • Prof. Dr. Can Öztürk: “10 KOAH’lı hastadan sadece birisi hastaneye veya doktora başvuruyor”

    Prof Dr. Can Öztürk, “10 KOAH’lı hastadan sadece birisi hastaneye veya doktora başvuruyor. Tüm dünyada bu oran yaklaşık 4 hastadan 1’i şeklinde. Ama bizim ülkemiz açısından baktığımız zaman gerçekten insanlar bu hastalıkla beraber yaşadıklarının farkına varmıyorlar” dedi.

    Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) önemli bir küresel halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Obstrüktif Akciğer Hastalıkları Küresel Girişimi (Global Initiative of Obstructive Lung Diseases – GOLD) önderliğinde 2002 yılından bu yana her yıl Kasım ayında Dünya genelinde KOAH günü etkinlikleri düzenlenmektedir. 2016 yılının sloganı ’Bilerek Nefes Al’ olarak belirlendi. Bu slogan KOAH tanı, tedavi ve korunması ile ilgili konuları kapsıyor. Sigara bıraktırılması, erken tanının konulması, spirometrinin önemi, fiziksel aktiviteler, semptom kontrolü, uygun beslenme, uygun ilaç kullanımı ve komorbiditelerin yönetimi konularına dikkat çekiliyor.

    Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) KOAH Çalışma Grubu her yıl Kasım ayı içinde toplumun KOAH farkındalığını artırmak ve bilinçlendirmek amacıyla değişik aktivasyonlar gerçekleştiriyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Öztürk , KOAH hastalığı ile ilgili önemli bilgiler verdi.

    KOAH’ın, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı olarak isimlendirilen bir hava yolu hastalığının kısaltılmış şekli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Can Öztürk, tüm dünyada ve ülkemizde çok yaygın görülen bir hastalık olduğunu ve ağırlıklı olarak sigaraya bağlı olarak geliştiğini belirtti.

    Sigara içen kişilerin yaklaşık yarısında 40 yaş sonrası bu hastalık ortaya çıktığı bilgisini veren Prof. Dr. Öztürk, ’’Ne yazık ki bu hastalığa yönelik olarak insanların ve sigara içen kişilerin bilgilenmeleri ve bilinçlikleri yeteri kadar olmadığı için ülkemizde örneğin, 10 KOAH’ lı hastadan sadece birisi hastaneye veya doktora başvuruyor. Tüm dünyada bu oran yaklaşık 4 hastadan 1’i şeklinde. Ama bizim ülkemiz açısından baktığımız zaman gerçekten insanlar bu hastalıkla beraber yaşadıklarının farkına varmıyorlar. Özellikle sigara içen kişiler de 40 yaş sonrası yolda yürürken, merdiven çıkarken, biraz uzun mesafeli efor gerektiren işleri yaptıklarında meydana gelen tıkanma, erken yorulma ve nefes darlığı şikayetini insanlar yaşa bağlı olarak yorumluyorlar. Aslında bakarsanız büyük olasılıkla altta yatan bir KOAH’ın ilk belirtileri oluyor. Ne kadar erken tanı konursa o kadar tedavide başarılı olup hastalığın ilerlemesi önlenebiliyor. İşte Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği olarak biz toplumda bu hastalığa yönelik farkındalığın ve bilinçlenmenin artması amacıyla, Kasım ayı tüm dünyada KOAH Farkındalık Ayı olduğu için ve özellikle 16 Kasım tarihi burada belirleyici bir tarih olduğu için değişik kuruluşların desteğini alarak toplumu bu konuda bilgilendirme faaliyetleri yapıyoruz’’ dedi.

    Farkındalık çalışmaları

    Türkiye Basketbol Federasyonu desteği ile yaptıkları ortak çalışmadan bahseden Prof. Dr. Öztürk, ’’Özellikle geçtiğimiz hafta sonu oynanan Basketbol Süper Ligi maçlarında basketbolcular sahaya bu konuda insanlara mesaj verebilecek şekilde donanımlı olarak çıktılar. Basketbol Süper Ligi maçlarında özellikle TV’de canlı yayınlanan maçlarda bu çalışma yapıldı. Diğer kuruluşlarla da birlikte bir çok faaliyetimiz olacak. Özellikle bu hafta ve bu ay içerisinde ve uzun dönemde insanlarımızın bu hastalığın farkında olarak nefeslerinin kıymetini daha iyi bilmelerini amaçlıyoruz ve gerçekten rahat bir nefes almanın çok değerli bir şey olduğunu herkesin hissetmesini hedefliyoruz’’ şeklinde konuştu.

    Ülkemizde KOAH yaygın bir sağlık sorunu. Toplumumuzdaki sigara içme oranının yüksek olmasına bağlı olarak gün geçtikçe KOAH tanısı konulan hasta sayısı artmakta. Artan hasta sayısına rağmen, nefes darlığının olduğunu fark etmeyen KOAH’lı hastalar toplum içerisinde yaşamakta. Erken tanının önemi bu noktada devreye giriyor.

  • Dış görünüşünde kusursuz olmak isteyenler burun estetiğine başvuruyor

    Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Özerk Demiralp, dış görünüşünde kusursuz olmak isteyen kişilerin burun estetiğine yoğun olarak başvurduklarını belirterek, “Genellikle genç ve orta yaş grubuna ait bu kişiler, mükemmeliyetçi bir düşünceyle hayatlarına yeni bir tarz katmak için bize başvuruyorlar” dedi.

    Burun estetiği, günümüzde sadece burundaki yapısal bazı sorunların düzeltilmesi için değil, kusursuz bir dış görünüşe ve bu sayede sosyal hayatta yeni bir tarza sahip olabilmek için de yaptırılıyor. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Özerk Demiralp, dış görünüşünde kusursuzluk ve toplumda bu yönleriyle ön planda olmak isteyen kişilerin burun estetiğine yoğun olarak başvurduklarını belirterek, “Genellikle genç ve orta yaş grubuna ait bu kişiler, mükemmeliyetçi bir düşünceyle, hayatlarına yeni bir tarz katmak için bize başvuruyorlar” dedi.

    “Sanatsal değerlendirme yapılmalı”

    Burun estetiğinin diğer ameliyatlardan farklı olduğunu ve özellikle burnu kusursuz dış görünüşün önemli bir parçası olarak gören hastaların önemli bir çoğunluğu oluşturduğunu kaydeden Op. Dr. Demiralp şunları söyledi:

    “Burun estetiği yakın zamana dek sadece burundaki şekil bozukluklarını düzeltmek için yapılan cerrahi bir işlemdi. Bu tür hastalarımız zaten bu kusurlarını düzelttirmek için estetik operasyona başvuruyor. Öte yandan, burunlarının görüntüsünden memnun olmayarak yüz yapısına daha uygun burun isteyen ve sosyal yaşantılarında dış görünüşün önemini kavrayarak bu şekilde yaşam süren kişiler için de estetik çözümler sunuyoruz. Ekibimizle birlikte üç boyutlu sanatsal bir değerlendirme ile yeni bir tasarım oluşturuyoruz. Bunu yaparken de nefes alma problemi de olan hastalara gereken düzeltmeyi yapmak için büyük bir hassasiyetle yaklaşıyor ve her kişiye özgü yeni bir planlama ve analiz yapıyoruz.”

    Plastik cerrahide hasta seçiminin yıllardır tartışma konusu olduğunun altını çizen Demiralp, bunun yanı sıra hastanın beklentilerinin de önemli olduğuna değinerek, “Her zaman güzel bir burun yapmak hastayı mutlu etmiyor. Onların beklentilerini, isteklerini dinlemek ve bunları cerrah olarak kendi önerilerinizle birleştirmek ameliyatın başarısını arttırıyor. Kişinin psikolojik olarak bu ameliyata uygunluğunun değerlendirilmesi ve bu ameliyatın hastanın hayatını değil, burun görünümünü değiştireceği konusunda hastayla doktorun hemfikirde olması oldukça önemli. Yüz hatlarınıza uygun olmayan bir burnunuz, daha önceden geçirilmiş bir operasyona bağlı şekil bozukluğunuz veya nefes alma probleminiz varsa ve 18 yaşınızı tamamlamışsanız bu ameliyatı olabilirsiniz” dedi.

  • Yılda Yüz Bin Kadın İdrar Kaçırma Yüzünden Doktora Başvuruyor

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Özlem Özgür Gürsoy, kadınların yüzde 25’inin yaşamları sırasında idrar kaçırma sorununu yaşadığını ifade ederek, “Türkiye’de yılda yaklaşık 100 bin kadın doktora başvuruyor” dedi.

    İdrar kaçırma sorununun erkeklere oranla kadınlarda daha çok görüldüğünü belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Özlem Özgür Gürsoy, idrar kaçırma sorununun kadınların sosyal durumlarıyla ilişkili olabileceğini söyledi.

    Yapılan araştırmalarda kadınların yüzde 70’inin doktora başka nedenlerle başvurduğunda yapılan muayene sonucunda idrar kaçırma sorununun tespit edildiğine dikkat çeken, “İdrar kaçırmanın değişik tipleri, nedenleri ve nedene göre değişik tedavileri vardır. Bazı idrar kaçırma sebepleri geçicidir yani sebepler ortadan kaldırıldığında idrar kaçırma geçer. Bunlara örnek idrar yolu enfeksiyonları, kabızlık, gebelik dönemi ve ilaçların yan etkileri olabilir. İdrar kaçırma başlıca 3 gruba ayrılır bunlar; stres (hareket ile ilişkili) inkontinans, urge (sıkışma veya acil idrar yapma hissi), inkontinans karışık tip” dedi.

    İdrar kaçırma sorununun önüne geçilmesi için ilk önce neden olan faktörlerin ortadan kaldırılmasının gerektiğine dikkat çeken Dr. Özlem Özgür Gürsoy, “Kabızlık, şişmanlık, sigara kullanımı, vajinal ve idrar yolu enfeksiyonları, idrar taşları ve tümörleri, kontrolsüz şeker hastalığı, adele gevşeten, tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, sakinleştirici, depresyon ve alerji ilaçları da idrar kaçırmaya sebep olabilir. Kegel egzersizleri, pelvis kasların eğitimi idrar yaparken, bu bölge kaslarının sıkılması ile idrar akımının durdurulması ve 5 saniye tutulması, sonra tekrar gevşetilmesi ile olur. Bu işlemi yaparken hangi kasların kasılmasının bu etkiyi sağladığı anlaşılır. 1 hafta içinde öğrenildikten sonra, gün boyu 5 yavaş, 5 hızlı hareket günde en az 5 kere yapılmalıdır. Hamilelik süresince de en az 3 kez yapılmalıdır ve doğum sonrası da minimum 10 kez yapılmalıdır. İlaç tedavisi, hekim tarafından karar verilen ilaçların kullanımı uygun hastalarda fayda sağlamaktadır. Cerrahi tedavisi, stres inkontinansın tedavisi için çeşitli ameliyat tipleri mevcuttur. Seçilmiş vakalarda cerrahi tedavideki başarı oranları yüzde 60-90’lara ulaşmaktadır” diye konuştu.