Etiket: Başkenti

  • Zeytinin Başkenti Gemlik’e Marmarabirlik’ten Dev Yatırım

    Dünya çapında bir marka haline gelen Marmarabirlik, zeytinin başkenti Gemlik’te dev bir yatırıma hazırlanıyor.

    Zeytinde dünya markası haline gelen Marmarabirlik, zeytinin başkenti Gemlik’te dev bir yatırıma imza atacak. Gemlik Belediye Meclisinin aldığı karar ile gerçekleşen takas sonrası şu an kamyon garajının bulunduğu 15 dönümlük alana zeytin işleme tesisi yapılacak. Paketleme, depolama ve sevkiyat çalışmalarının da gerçekleşeceği tesiste, CTP tankı sistemi ile (Polyester Cam Arıtma Tankı İzolasyon Sistemi) hijyenik ortamda zeytin işleme çalışmaları yapılacak. Gıda tüzüğüne uygun, zeytinin daha çabuk olgunlaşacağı, kimyasal kullanılmayan üretim, damak zevkinde oluşan üst standardı korumanın hedeflendiği projeyle tüketimin arttırılması amaçlanıyor.

    Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Bursa Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, Yönetim Kurulu Üyesi Osman Bostancı ve 72 Sayılı Gemlik Zeytin Tarım Satış Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Demir ile birlikte Belediye Başkanı Refik Yılmaz’ı makamında ziyaret etti. Belediye Meclis Üyesi ve aynı zamanda 66 nolu TIR Kooperatifi Başkanı Fehmi Aslan’ın da yer aldığı ziyarette, Modern Gemlik Zeytin İşleme Merkezinin detayları masaya yatırıldı. “Zeytinin başkenti Gemlik’e böylesi önemli ve güzel bir yatırımı yapmaktan büyük mutluluk duyacağız” diye konuşan Hidamet Asa, paketleme, depolama ve sevkiyat çalışmalarının yanı sıra en modern sistemle zeytin işlemelerinin bu tesiste gerçekleşeceğini müjdeledi. ISO 500’de dünyada 380. firma olduklarını, kârlılık sıralamasında da dünyada 150. Sıraya yükseldiklerini anımsatan Hidamet Asa, Marmarabirlik’in zeytinin başkentinde de kaliteli işleme yapacak olmasının anlamına dikkat çekti. CTP Tankı Sistemli, Kimyasal kullanılmayan, hijyenik, gıda tüzüğüne uygun üretimin, tüketimde aynı damak tadını amaçladığını vurgulayan Hidamet Asa, tesisin sektördeki diğer işletmelere de örnek olacağını söyledi.

    Marmarabirlik’in Gemlik’e böylesi dev bir yatırım yapması nedeniyle Hidamet Asa ve Yönetim Kurulu üyelerine teşekkür eden Belediye Başkanı Refik Yılmaz’da, daha iyi şartlarda yapılacak ve çağın gereği olan üretimin, Gemlik Zeytininin marka değerini daha da artıracağına inandığını söyledi. Marmarabirlik Gemlik Zeytin İşleme Tesisi Temelinin projelendirme ve ihale çalışmalarının ardından kısa sürede atılacağı ifade edildi.

  • AB Bakanı Bozkır, Avusturya’nın Başkenti Viyana’da Konferans Verdi

    Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, son dönemde Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden enerji kazandığını belirterek, Türkiye-AB ilişkilerinde her iki tarafında büyük çıkarları olduğunu söyledi.

    Bozkır salonda bulunan dinleyicierine hitap eden Bozkır konuşmasının ardından da kendine yöneltilen soruları cevapladı, Bakan Bozkır’ın değindiği başlıklar ise Kıbrıs meselesi, Vize serbestisi, Suriye meselesi, “(Kürdistan) Öyle bir bölge yok” ve Ermeni meselesine değindi.

    Bozkır, başkent Viyana’daki temasları kapsamında, geçmişi Avusturya’nın doğu ve özellikle de Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkilerine uzman yetiştirmek üzere kurulan Viyana Diplomatik Akademisi’nde, Türkiye’nin AB müzakere süreci, vize serbestisi, sığınmacı krizi, Suriye krizi ve bölgesel gelişmeler olmak üzere pek çok konuya değindi ve soruları yanıtladı.

    AB Bakanı ve Başmüzakereci, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin 50-55 yıllık bir geçmişi olduğunu belirterek, “Türkiye yerinde başka bir ülkenin bu kadar uzun sabırla bunu götürebileceğini sanmıyorum. Bu ilişki devam devam ediyor çünkü, her iki tarafın birbirlerinden büyük çıkarları var” dedi.

    Türkiye’nin AB üyeliği için sivil, yargı, askeri alanda 2 bin yasa değişikliği yaptığı bilgisini veren Bozkır, AB tarafından da bakıldığında Türkiye’nin, AB için hareketli bir ekonomik pazar olduğunu, Türkiye’deki genç nüfusun AB için bir avantaj olduğunu, aynı şekilde Türkiye’nin güçlü ordusunun, süper güç potansiyeli olan AB’nin çıkarına olduğunu ve Türkiye’nin doğal enerji kaynaklarına komşu olmasının yine AB’nin avantajına olduğunu ifade etti.

    Volkan Bozkır, Türkiye ile AB ilişkilerinin son dönem kazandığı ivme için de “Biz bugün ilişkiler yeniden enerji kazanma sürecini yaşıyoruz ilişkilerde. Farklı problemler karşılaşıyoruz ama birlikte çözüm bulabiliyoruz” diye konuştu.

    Sığınmacı krizinin bir deprem etkisi yarattığını kaydeden Bozkır, Avrupalı muhataplarının bu işin ilk çıktığı yıllarda Türkiye’nin uyarılarına kulak asmadığını, bunun Temmuz’a kadar sürdüğünü ardından bu durumun Temmuz’dan sonra değiştiğini ifade etti.

    Türkiye’yi ve Avrupa’yı son dönemde sarsan terörün hedefinin hep aynı olduğunu belirten bakan, “Birbirlerini başkaları üstünden kullanıyorlar ve yeniden Avrupa’yı vurmaya başladı. Şimdi tabi herkes üzgün ama bunun karşı mücadelede bilgi paylaşımı gerekli” ifadelerini kullandı.

    Konferansın soru-cevap bölümünde Avusturyalılar’dan zor sorular bekllediğini dile getiren Bozkır, Türkiye’de basın özgürlüğünün kısıtlandığına ilişkin bir soruya, Türkiye’de çok sayıda gazete basıldığını, pek çok televizyon kanalı olduğunu, twitter’ın yoğun şekilde kullanıldığını ve her akşam televizyonlarda tartışma programlarının olduğunu aktardı.

    “Mustafa Gök, Erdal Süsen, Hatice Duman, Seyithan Akyüz” gibi isimlerin gazeteci kimliğiyle bomba atma, güvenlik güçlerini yaralama ve şiddetle anayasal düzeni değiştirmeye kalkıştığı için cezaevinde olduğunu belirten Volkan Bozkır, “Türkiye’de gazeteciler yazdıklarından dolayı içeride değiller. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10.maddesi çerçevesinde ifade özgürlüğünün kısıtlanması konusu. Fransa (son Paris saldırıları), İngiltere (IRA ile olan durumu sırasında), AİHS’nin ifade özgürlüğüyle ilgili maddelerini askıya aldı ama Türkiye bunu yapmadı” diye konuştu.

    Enerji bağlamında Kıbrıs meselesine de değinen AB Bakanı ve Başmüzakereci, “Türkiye, 40 mil uzaklıkta. Girit 500 mil. Kıbrıs’ta çıkacak gazın Avrupa’ya ulaşması için en uygun yol Türkiye. Enerji de Kıbrıs sorununa yardımcı olacak konulardan bir tanesi” dedi.

    Berlin Duvarı’nın yıkılışının bu yıl 27.yıldönümünün kutlandığını söyleyen Volkan Bozkır, Türkiye’nin AB’ye girişinin önünde duvarlar olmaması gerektiğini, bu konuda işbirliğine hazır olduklarını belirtti.

    Türk insanının yürekli insanlar olduğunu Nisan sonuna kadar 72 kriteri gerçekleştirebileceği iradesini ortaya koyduğunu anlatan Bozkır, “Mayıs ayı başında bu konu AB Komisyonu’nun oradan konseyin, konseyden de parlamentonun gündemine gelecek. Bana göre, Türk vatandaşı vizesi seyahati hak ediyor. Öğrenciler, işadamları, sanatçılar gelecek ve yeni bio metrik pasaportlarla Europol ile yapılacak işbirliği sayesinde endişe edilecek bir şey olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.

    Geri kabul anlaşması 3.ülke vatandaşları için haziran ayında yürürlüğe gireceğini anımsatan ve Avrupa’yı uyaran AB Bakanı Bozkır, “Eğer AB vize serbestisini vermezse biz bu geri kabul anlaşmasını feshedebiliriz. Bu bir pazarlık. Vize olmazsa geri kabul de olmaz” dedi.

    Suriye krizine yönelik bir soruya Bakan Bozkır, her şeyin ilk dönemlerde daha kolay olduğunu ancak şimdi ise daha zor olduğunu kaydetti.

    Suriye’de Esad’ı babasının yolundan gitmesi ailesinin yönlendirdiğini dile getiren Bozkır, “Öncelikle Esad gitmeli. Esad gitmediği sürece onun bombalarından kaçan o insanlar evlerine dönemeyecekler. Biz Suriye sorunun çözemezsek, terör tehdidi ve düzensiz göç sorunlarıyla karşılaşmaya devam edeceğiz. Bu önce Türkiye’yi sonra da Avrupa’yı vuruyor” şeklinde konuştu.

    Türkiye’de Kürtlerin sadece bir bölgede değil, ülke genelinde olduğunu ve en yoğun Kürt nüfusunun 1,5 milyon Kürt kökenli insanın İstanbul’da olduğunu aktaran Bozkır, Türkiye’de Kürtlerin federasyon talebinde olmadığını, zaten böyle federasyon gibi bir bölge olmadığını da söyledi.

    Türkiye’nin 30 bini aşkın insanını PKK terörüne kaybettiğine, bununla birlikte AK Parti hükümetinin barış sürecini başlattığını ancak, PKK’nın kimse bizi silah bırakmaya zorlayamaz diyerek, sürecin durmasına yol açtığını kaydetti.

    Bu noktada, PKK’nın lider kadrosuyla bağlantılı vekilleri olan HDP’nin de bu sürecin durmasında sorumluluğu olduğunu belirten Volkan Bozkır, “PKK’ya baskı yapamadılar. Hdp çok çeşit milletvekili var ama TR’yi temsil ediyoruz diyor ama bir kesimin PKK liderleriyle kuvvetli bağları var. Biz buna izin veremeyiz. 6 aydır, kent ve kasabalarımıza yerleştirilen patlayıcılardan ve mühimmatlardan temizliyoruz. Halk, PKK ile işbirliği yapmadı. Şehirleri terk ederek onları yalnız bıraktı” ifadelerini kullandı.

    1915 olaylarına ilişkin bir soruya da Bozkır, “Bu tür sorunlar tarihçiler tarafından çözülmeli, siyasiler tarafından değil. Onlar tarih yapamazlar. Biz her ülkeden tarihçilerin katılabileceği tarih komisyonu kurulmasını ve arşivlerin açılmasını önerdik ve karar verelim dedik. Sonucu da kabul edeceğimizi söyleyeceğiz” yanıtını verdi.

  • Mobilyanın Başkenti İnegöl, Tasarımda Da Öncü Olacak

    İnegöl Mobilya Sanayicileri Derneği (İMOS) tarafından Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın sponsorluğunda bu yıl 2. kez düzenlenen ‘I’m Design’ programının kapanış toplantısına katılan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, İnegöl’ün mobilya sektöründeki katma değerli üretimi ve tecrübesiyle Türkiye’nin gururu olduğunu belirterek, “İnegölümüz kalkınma hedeflerine tasarım merkezi kimliğiyle büyük değer katacak” dedi.

    Türkiye’nin mobilya başkenti İnegöl, sektörde katma değerli üretimi artırmaya dönük çalışmalara bir yenisini daha ekledi. Şehirlerin yarıştığı günümüzde ilçeleriyle birlikte topyekün bir kalkınma hedefiyle çalışmalarını sürdüren BTSO’nun destekleriyle İMOS tarafından hazırlanan “I’m Design” organizasyonu, mobilya sektörüne yeni tasarımcılar kazandırılması açısından büyük anlam ifade ediyor. “Tasarım Her Dili Konuşuyor” ana temasıyla düzenlenen organizasyon, aynı zamanda İnegöl’ün Türkiye’nin tasarım merkezi haline dönüşmesine de öncülük ediyor. 22-26 Mart 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen ve ünlü tasarımcıların da buluştuğu organizasyonun kapanış toplantısı ve gala yemeği gerçekleştirildi. Toplantıya, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın yanı sıra Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, İnegöl Kaymakamı Ali Akça, Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güleç, İMOS Başkanı Yavuz Uğurdağ, sektör temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

    “İNEGÖL’ÜN BAŞARISI BİZLERE GURUR VERİYOR”

    BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Burkay, İnegöl’ün mobilya alanındaki tecrübesiyle ülke ihracatına büyük değer kattığını söyledi. İhracat rakamlarıyla Türkiye’deki birçok kenti geride bırakan İnegöl’ün sanayicilerini ülke ekonomisine sağladığı katkılardan dolayı kutlayan Burkay, mobilya sektöründe İnegöl markasının ve kalitesinin tüm dünya tarafından bilindiğini dile getirerek, “Her yıl dış ticaret fazlası veren İnegöl, diğer şehirlerimize de ilham oluşturan örnek bir ilçe konumunda bulunuyor. İnegöl’lü mobilyacılarımız cumhuriyetimizin 100’üncü yılında 1 milyar dolarlık ihracat hedefiyle çalışıyor. Mobilya sektöründe Türkiye’nin en önemli üretim merkezi konumunda bulunan İnegöl’de firmalarımızın başarısı, Bursamızın ve ülkemizin başarısıdır. BTSO olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da İnegöl’ümüzün ve sanayicimizin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.

    “TASARIM’IN MERKEZİ OLMAK İSTİYORUZ”

    İMOS Başkanı Yavuz Uğurdağ, organizasyon kapsamında 10 üniversitenin tasarım bölümlerinden lisans ve yüksek lisans seviyesindeki 32 öğrencinin 4 gün boyunca teorik eğitm aldığını söyledi. Teorik eğitimlerin ardından ‘İnegöl Sofrası’ temasıyla masa tasarımları yapıldığını dile getiren Uğurdağ, proje ile sektöre tasarımcı kazandırılması ve İnegöl’ün tanıtımının hedeflendiğini dile getirdi. ‘I’m Design’ programına katkılarından dolayı başta BTSO olmak üzere destek veren kuruluşlara teşekkür eden Uğurdağ, “Organizasyonumuz kapsamında öğrencilerimiz çok güzel tasarımlara imza attı. Emeklerinden dolayı öğrencilerimizi kutluyorum. Mobilyada tasarım olgusu çok önemli bir unsur. İMOS olarak, İnegöl’ümüzü mobilyada tasarımın merkezi haline getirmek istiyoruz. Bu sayede ilçemize, Bursa’mıza ve ülkemize büyük katkılar sağlayacağımıza inanıyorum. Yolumuz uzun ve zor. Ama bu amaca ulaşmak için canla başla çalışacağız” ifadelerini kullandı.

    “HER MARKANIN HİKAYESİ YERELDEN BAŞLAR”

    MOSFED Başkanı Ahmet Güleç, Türkiye’nin son 10 yılda mobilya sektöründe 23. sıradan 12. sıraya yükseldiğini söyledi. Türk mobilyasının dünyada bir marka haline geldiğini ifade eden Güleç, bunun altında İnegöl’ün de büyük payının olduğunu kaydetti. Güleç, “Her markanın hikayesi yerelden başlar. Mesela Seul sokakları olmasa Samsung olmazdı. Bizler de İnegöl deyince insanın aklına mobilyanın gelmesini istiyoruz. Bu kapsamda ‘I’m Design’, mobilya sektörüne büyük katkı sağlayacak” diye konuştu.

    İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş da İnegöl mobilyasının sektördeki çıtasını yükseltmek için desteklerini sürdüreceklerini söyledi.

  • İşitme Engelli Voleybolcular Ankara Başkenti Ağırlıyor

    Türkiye İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığı 2015-2016 Sezonu Erkekler Voleybol 1. Lig B Grubunda mücadele eden Manavgat Belediyesi İşitme Engelliler Voleybol takımı, Pazar günü Ankara Başkent takımı ile karşılaşacak. Manavgat Mehmet Akif Ersoy Kapalı Spor Salonunda oynanacak karşılaşma saat 12.00’da başlayacak.

    Bir yıl aradan sonra 2015-2016 sezonunda yeniden 1. Lige yükselen ve güçlü bir kadro oluşturarak şampiyonluk mücadelesi veren Manavgat belediyesi İşitme Engelliler Spor Kulübü ligde oynadığı 3 karşılaşmayı da kazanırken rakiplerine sadece 1 set verdi. Manavgat belediyesi İşitme Engelliler Spor Kulübü 3 maçta topladığı 9 puan ile B grubunda zirvede yer alıyor. Manavgat Belediyesinin Pazar günü sahasında karşılaşacağı Ankara Başkent İşitme Engelliler Spor Kulübü ise oynadığı 3 maçın 2’sini kazanırken 6 puan ile 3. Sırada bulunuyor.

  • Suriyeli Çocukların Gelecek Umudu AB Başkenti Brüksel’den Duyuldu

    Maya Vakfı’nın travma geçirmiş Suriyeli mülteci çocuklara yönelik olarak 2014 yılında başlattığı “Project Lift-Tut Elimi” adlı program, Avrupa’nın kalbi Brüksel’e taşındı. Suriyeli çocukların sanat terapisi yoluyla rehabilitasyonuna odaklanan program, Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen oturumda, örnek uygulama olarak anlatıldı.

    Suriyeli çocukların proje kapsamında yaptığı resimler ve sanatçı Kaan Çuhacı’nın fotoğraflarında oluşan “Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikayesi ve Empati” sergisi, Turkcell’in desteğiyle Brüksel’de izleyicilerle buluştu. 03-23 Mart tarihleri arasında açık kalacak sergi, uluslararası kamuoyundaki farkındalığın artırılması amacıyla, Türkiye’de farklı şehirlere ve dünyanın farklı ülkelerine taşınacak.

    Avrupa Birliği evlerini terk etmek ve ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan Suriyelilere kapıları ne kadar açacaklarını tartışırken, Türkiye’de devletten sonra sivil toplum ve özel sektör de, Suriyeli göçmenlerin yaralarını sarmak ve hayatlarına sağlıklı biçimde devam edebilmelerini sağlamak için üzerlerine düşeni yapmaya devam ediyor. Suriyeli çocukların yaşadığı travmaları iyileştirmek amacıyla yola çıkan Maya Vakfı’nın, “Project Lift – Tut Elimi” projesi, Avrupa Parlamentosu Türkiye Dostluk Grubu’nun davetiyle Brüksel’de Avrupa Parlamentosu çatısı altında tartışıldı.

    Projeye desteğini açıklayan Turkcell, bu destekteki ilk adımını, travma terapisi gören çocukların resimlerinden ve sanatçı Kaan Çuhacı’nın fotoğraflarından oluşan “Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikâyesi ve Empati” sergisini Brüksel’de izleyicilerle buluşturarak attı.

    Zorlu yolculuğun ayak izleri Brüksel Güzel Sanatlar Merkezi Bozar’da fotoğraf sanatçısı Kaan Çuhacı’nın çocuklarla yaptığı fotoğraf çalışması durumun ciddiyetini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Fotoğrafları Suriyeli çocukların ayak izlerinden oluşuyor, kat ettikleri mesafelere, evlerinden ne kadar uzak olduklarına dikkat çekiyor. Geri dönmelerinin mümkün olup olmadığını sorguluyor. Bu fotoğraflar, çocukların travma rehabilitasyonu sırasında çizdikleri resimlerle bir araya gelerek “Bir Çocuğun Gözünden: Suriyeli Mülteci Hikayesi ve Empati” adlı sergiyi meydana getiriyor.

    Sergi, Turkcell’in desteğiyle 3-23 Mart tarihleri arasında Brüksel’de açık kalacak. Daha sonra Suriyelilerin sadece hayatta kalmalarının değil rehabilitasyonla hayata yeniden başlamalarına imkan verilmesinin önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla, Türkiye ve dünyanın farklı ülkelerine taşınacak.

    KALPTEN GELEN BİR FİKİRDEN BİR VAKFIN KURULUŞUNA

    2014 yılında Emir Özsüer’in henüz 16 yaşındayken girişimiyle başlayan Project Lift travma rehabilitasyon programı ve programın Suriyeli mülteciler için geliştirilen “Tut Elimi Projesi” zaman içinde gelişerek Maya Vakfı’nın kurulmasına yol açtı. Çocukluk ve gençliklerini özgür, güvenli ve üretken bir ortamda yaşamış, sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum yaratmak hayaliyle kurulan vakıf, hayata geçireceği projeleri önümüzdeki günlerde çeşitlendirecek ve farklı kurumlarla işbirliği içinde sürdürecek.

    Kuruluş aşamasıyla ilgili Maya Vakfı Kurucu Başkanı Esra Özsüer, “İki sene önce mülteci konusunda fazla bilgi sahibi olunmayan, konudan uzak durulan bir dönemde projeyi başlatarak çocukların geleceklerini değiştirmek adına bir seçim yaptık. Uzman travma terapistleri ile geliştirilen programla mülteci çocukların kendilerine ve geleceğe güvenmeleri, hayata bağlanmaları ve yeniden hayaller kurabilmelerini sağlayabilmeleri için destek oluyoruz. Bu projenin başta mülteci çocuklar olmak üzere travmaya maruz kalmış tüm çocuklar için yaygınlaştırılması için çalışıyoruz” dedi.

    Project Lift programının travmaya maruz kalmış çocuklara yönelik yenilikçi bakış açısı yerel ve uluslararası kuruluşlar tarafından dikkat çekerek vakfın hem Türkiye’de çeşitli ortaklıklar kurması hem de Vakfın Avrupa Parlamentosu’nda mülteci konusuyla ilgili bir konferans düzenlemesini sağladı. Project Lift – Tut Elimi projesi kapsamında haziran ayından bu yana Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (UNCHR) ile işbirliği içinde olan vakıf, Project Lift – Kalp Kalbe projesiyle yine travma alanında farklı popülasyonlarla çalışmaya devam edecek.

    Ayrı ayrı girişimlerle işin ucundan tutmak yerine devlet kuruluşları, yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının hep beraber çalışması gerektiğine inandığının altını çizen Esra Özsüer, hem mülteci konusunda hem de böyle uluslararası bir sorunda bir arada çalışmanın önemini anlatmak için Turkcell ile ortak hareket etmeye başladıklarını ve Avrupa’da bulunduklarını belirtti.

    Avrupalı parlamenterlerin ve üst düzey uluslararası davetlilerin katıldığı konferansta ve sergi açılışında, özellikle mülteci çocukların, etkisi yıllarca sürecek ağır travmalara maruz kaldığı ve dünyanın bu konuya daha fazla eğilmesi gerektiği vurgulandı.

    “İNSANLIK GÖÇLE GELİŞTİ, DUVARLARA DEĞİL ENTEGRASYONA İHTİYACIMIZ VAR”

    Brüksel’de basın ile bir araya gelen Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu, kurulduğu günden bu yana toplumsal fayda oluşturma odağına öncelik veren Turkcell’in Suriyeli mülteciler konusunda da aynı hassasiyeti gösterdiğini söyledi. Terzioğlu, “İnsanlık olarak varlığımızı göçe borçluyuz, insanlık böyle gelişti. Biz Türkiye’de hem göçün yarattığı travmayı, hem de yeni bir başlangıçtan doğacak imkanları çok iyi biliyoruz; çünkü hemen hepimizin ailesinde bir göç hikayesi var. Bugün Suriye’nin karşı karşıya olduğu trajedide, zaman insanlara ’gelmeyin’ deme zamanı değil, onları kucaklayarak toplumdaki varlıklarını değerli kılma zamanı. Maya Vakfı’nın projesi tam da buna odaklanıyor ve bu özelliğiyle başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyaya örnek oluyor. Maya Vakfı’na, bize de projeye destek olma ve bu değeri paylaşma fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum. Umarız bu proje örnek olur ve dünyanın her yerinden başka emirler de çıkar” dedi.

    Terzioğlu, Turkcell’in Suriye’den kaçışın başladığı günlerden bu yana sınır bölgesindeki altyapı hizmetlerini artırdığını vurguladı. Türkiye’deki 2,7 milyona yakın Suriyelinin 1,2 milyonuna Turkcell’in hizmet verdiğini söyleyen Terzioğlu, mobil iletişimin Suriyeli göçmenleri hayata, sevdiklerine, yeni iş imkanlarına ve hayata yeniden başlama fırsatlarına bağladığının altını çizdi.

    Turkcell’in Türkiye’de Arapça çağrı merkezi hizmeti veren tek şirket olduğunu belirten Terzioğlu, Siirt’teki bu merkezin ve bayilerdeki Arapça konuşan çalışanların, Suriyeli mültecilerin sorunlarını çözmek için seferber olduğunu anlattı.

    ‘CEP’TEN TÜRKÇE ÖĞRENECEKLER

    Turkcell önümüzdeki dönemde Suriyeli mülteciler için yeni bir eğitim programına imza atmaya hazırlanıyor. Turkcell tarafından çalışmalarına başlanan uygulama tamamlandığında, mülteciler hem cep telefonlarından Türkçe öğrenecek, hem Türk kültürüne adaptasyona yardımcı olacak içeriklere ulaşabilecek. Terzioğlu, “Bu süreçte nasıl hareket ettiğimiz, ortak geleceğimizin nasıl olacağının bir göstergesi olacak. Bugünkü Suriyeli göçmenlerin aralarından gelecekte bir astronotun veya bir girişimcinin çıkması bizim elimizde. Umuda, desteğe ihtiyacı olan bu insanların duvarlara değil entegrasyona ihtiyacı var. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmaya ve iletişim dünyasının imkanlarını en iyi biçimde kullanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    KUTU 1

    Hayat Kurtaran Çağrı Merkezi

    Turkcell Arapça Çağrı Merkezi faaliyete geçtiği 2014 yılından bu yana çağrı merkezinden çok bir adaptasyon merkezi gibi çalışmaya devam ediyor. Gün içinde pek çok farklı talep alan çağrı merkezi çalışanları, ihtiyaçların karşılanması için her alanda çalışıyor. Merkez çalışanları bazen hayat kurtarırken, bazen de sağlık ocağında doktor ile hasta arasında tercümanlık yapıyor.

    Geçtiğimiz yıl çağrı merkezini arayan bir Suriyelinin, Çanakkale’den bota binmek üzere olduğu anlaşıldı. Turkcell çağrı merkezi çalışanının bu yolculuğun tehlikeleri üzerine yaptığı uyarılara teşekkür ederek telefonu kapatan Suriyeli, 2 gün sonra aynı Turkcell görevlisini arayarak tehlikeli yolculuktan vazgeçtiğini söyledi ve çağrı merkezi çalışanına, kendisini uyardığı ve hayatını kurtardığı için minnettar olduğunu iletti.

    Sağlık ocağına giden bir diğer Suriyeli, Türkçe konuşamadığı için kendisini ifade etmekte zorlandı ve Turkcell çağrı merkezini aradı. Hastanın durumunu ve bilgilerini öğrenen çağrı merkezi çalışanı aldığı bilgileri doktora aktararak tüm iletişimin kurulmasını sağladı.

    KUTU 2

    Suriyeli Çocukların İç Dünyaları ve Hayalleri, Dünyaya Taşınacak

    Maya Vakfı bünyesinde oluşturulan “Project Lift – Tut Elimi” travma rehabilitasyon programında, Suriyeli çocukların yaşadıkları travmaların etkilerini azaltmak için uzman klinik psikologlar aracılığıyla sanat terapileri metodu kullanılarak çocuklara psikolojik iyileştirme becerileri öğretiliyor.

    Çocuklar resim, müzik ve dans aracılığıyla kendilerini ifade etme ve yaşadıkları travmalarla başa çıkma yöntemlerini öğreniyorlar. Dışa vurmayı başardıkları duygular seanslar sırasında terapistler tarafından gözlemlenerek, iyileştirici müdahaleler yapılıyor. Project Lift programı klinik direktörü, uzman travma ve sanat terapisti Leyla Akca kullandıkları yöntemin sadece eğlendirme amaçlı bir sanat aktivitesi olmadığının altını çizerek, “Travma geçirmiş çocukların günlük hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri, beslenme, barınma ve eğitim gibi diğer kurumlar tarafından karşılanan temel ihtiyaçlardan etkin bir şekilde faydalanabilmeleri için, algılarının ve zihinsel fonksiyonlarının düzgün çalışması gerekmektedir. Project Lift kurgusunda travma rehabilitasyonu için sanatı bir araç olarak kullanıyoruz. Resim ile görsel, müzik ile işitsel, dans terapisi ile de beden-zihin bağlantısını kurmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Kısa zamanda aynı temayı üç sanat dalı üzerinden işlememiz çocukların içselleştirmelerini kolaylaştırıyor böylece onların travmayla baş edebilme gücü kazanmaları ve dayanıklılıklarının gelişmelerini sağlıyoruz” dedi.