Etiket: basın

  • Adalet Bakanlığı Basın Mensuplarına Sincan Cezaevleri Kampüsünü Gezdirdi

    Adalet Bakanlığı basın mensuplarına Sincan Cezaevleri Kampüsü’nde F Tipi, kadın ve çocuk cezaevi ile örnek iş atölyesi gezisi düzenledi.

    Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım’ın katılımıyla Sincan Cezaevleri Kampüsü’nde F Tipi, kadın ve çocuk cezaevi gezisi ile örnek iş atölyesi gezisi gerçekleştirildi. Gezi öncesi yaptığı konuşmada Yıldırım, “Programın düzenleme amacı Türkiye’de son 10 yıldır devam eden ceza infaz alanında yürütülen ciddi değişim ve reform çalışmalarının uygulama alanında paylaşılması. Şuan itibariyle Türkiye ceza infaz kurumlarında 173 bin hükümlü ve tutukluyu barındırıyoruz. Bunlar yaklaşık 51 bin personelimiz ile biz bu hizmeti yürütmeye çalışıyoruz. Bu mevcudun yine önemli bir bölümünü teşkil eden yaklaşık 6 bin 500 tutuklu ve hükümlüyü de şuanda içerisinde bulunduğumuz Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde barındırıyoruz. Hiç şüphesiz çağdaş bir infaz hizmetinin olmazsa olmazı alt yapı olan fiziki yapılardır. Bu sebeple son 10 yıllık değişim, dönüşüm hareketinin ilk adımı fiziki yapıların iyileştirilmesidir. Hiç şüphesiz temel infaz anlayışının değişmesinden sonra fiziki yapıların iyileştirilmesidir” diye konuştu.

    “ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA 2015-2019 YILLARI ARASINDA 142 CEZA İNFAZ KURUMUNUN DAHA KAPATILMASI PLANLANMAKTADIR”

    “Geçtiğimiz 2002-2015 yılları arasında 260 ceza infaz kurumumuz kapatılarak yerlerine daha yüksek kapasiteli 106 ceza infaz kurumu yapılmıştır” ifadesini kullanan Yıldırım, “Önümüzdeki yıllarda 2015-2019 yılları arasında 142 ceza infaz kurumunun daha kapatılması planlanmaktadır. Eski ceza infaz kurumlarının kapatılmasının infaz açısından sebebi alt yapı olarak çağdaş infaz hizmetlerinin verilmesine müsait olmayışı, kişi hakları açısından uygun elverişli alt yapıya sahip olmamaları, bina olarak fiziki olarak ve mimari olarak çağ dışı kalmış olmalarıdır” dedi.

    “SİNCAN CEZA İNFAZ KURUMLARI KAMPÜSÜNDE GEÇTİĞİMİZ YIL AÇTIĞIMIZ T TİPİ CEZA İNFAZ KURUMUYLA BİRLİKTE 9 KURUMUMUZ BULUNMAKTADIR”

    Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde geçtiğimiz yıl açtığımız T tipi ceza infaz kurumuyla birlikte 9 kurumumuz bulunmaktadır. Bunların 2’si F tipi yüksek güvenlikli kurumlarımızdır. 2 tanesi L tipi diye adlandırdığımız mimariye sahiptir. 1 T tipi cezaevimizi yeni açtık. 1 kadın kapalı cezaevimiz bulunmakta. Türkiye’de halihazırda 3 yerde bulunan çocuk ceza infaz kurumlarımızdan birisi de kampus içerisinde. Çocuk açık cezaevi olarak ifade edilen tanımlanabilecek 1 çocuk eğitim evimiz bulunmakta kampus içerisinde. Bu eğitim evinden 1 tanede İstanbul’da var. Birde kampusun açık ceza infaz kurumu var. Burada da özellikle ziyaretimizin sonunda bası atölyelerine ziyarette bulunacağız. İçerisinde bulunduğumuz kampus 2 milyon 500 bin metrekare üzerine kurulu. Burada yaklaşık 2 bin 500 personelimiz görev yapıyor. bunların yaklaşık 75’i uzman personel, öğretmen, psikolog ve sosyal çalışmacılardan oluşuyor. Kampuse günlük bin 500 ile 2 bin arasında ziyaretçi geliyor. 640 tane lojmanımız var personelle ilgili. Kampuste açık öğretim ortaokulundan lisesine kadar örgün eğitimine kadar toplam bin 169 öğrencimiz var. Bu kampus içerisinde yaklaşık 400 hükümlü ve tutuklu sigortalı olarak iş yurdu faaliyetlerinde çalışıyor.”

    Yeni cezaevi yapımında kampuslere öncelik verildiğini anlatan Yıldırım, “Gereceksiniz ki birçok hizmet daha derli toplu yürüyor. Daha kaliteli yürüyor ve yönetimi açısından kolaylıklar var. Bunların başında da sağlık hizmetleri geliyor. 1 kampus hastanesi var. Bu hastanede 15 hekim görev yapıyor. 10’u uzman olmak üzere. 33’de yardımcı sağlık personeli görev yapıyor. Bu kampus hastanemize ayık ortalama 3 bin 500 civarında hasta müracaatı var” şeklinde konuştu.

    ÇOCUK CEZA İNFAZ KURUMUNDA 307 ÇOCUK BULUNUYOR

    Basın mensuplarına ilk olarak çocuk ceza infaz kurumu gezdirildi. Ankara, İstanbul ve İzmir’de çocuk ceza infaz kurumu olduğunu belirten Yıldırım, “Halen yapımı devam eden 5 çocuk ceza infaz kurumu daha var. Bu kurumlar çocukların ihtiyaçları gözetilerek planlanmış kurumlar” dedi.

    Çocuklar için ödül olarak düzenlenen aile görüş odasında çocuklar aileleriyle birlikte bir ev ortamında bir gecelerini geçirebiliyorlar. Bu ödül çocuklara ayda birde verilebiliyor üç ayda bir verilebiliyor. Çocuk ceza infaz kurumunda 307 çocuk bulunuyor. 2015 yılında bu ödülü almaya hak kazanan 146 çocuktan 37’si aileleriyle vakit geçirebildi.

    Çocuk ceza infaz kurumunda bulunan derslikler ve resim atölyeleri de gezdirildi.

    İŞ ATÖLYELERİNDE HEM MESLEK EDİNİLİYOR HEM DE PARA KAZANIYORLAR

    Kadın kapalı ceza infaz kurumunda ise 389 tutuklu ve hükümlü olduğunu söyleyen Yıldırım, “İş yurtları açısından da kadınlarımızın meslek edinmeleri ve sosyal hayata hazırlanmaları açısından da zengin donanımı olan bir kurumumuz” ifadesini kullandı.

    İş yurtlarındaki mantı atölyesinde çalışan mahkumlardan 10 aydır atölyede çalıştığını kaydederek, hem para kazandıklarını hem de meslek edindiklerini anlattılar.

    Kadın Ceza İnfaz kurumunda avluya ve ortak sosyal yaşam alanına açılan 12 adet oda bulunuyor. Hükümlü ve tutuklular tek kişilik odalarda kalıyor ve sosyal yaşamlarını bir arada sürdürüyor.

    Cezaevi içerisinde bulunan SEGBİS odasıyla ilgili bilgi de veren Yıldırım, 221 cezaevinde 524 adet SEGBİS odası bulunduğunu ifade etti. Yıldırım, bu odalarda tutukluların duruşmalarıyla ilgili mahkemeye adliyeye gitmeyen mahkeme heyetiyle ifade vermelerini sağlayan bir sistem olduğunu bildirdi.

    F TİPİ CEZA İNFAZ KURUMU MEVCUDU 324

    2 Nolu F Tipi ceza infaz kurumunun en yüksek güvenlik segmentine sahip kurumlar olduğunu bildiren Yıldırım, “Tehlikeli adli hükümlü ve tutukluları barındırıyoruz. 324 mevcudumuz var” dedi.

    2 Nolu F tipi cezaevinde de avukatla görüşme yeri ve hükümlülerin odaları gezildi.

    “CEZA İNFAZ KURUMLARIMIZA SEÇİM SANDIĞI KURULUYOR”

    Yıldırım, “Taksirli suçlar hariç hükümlülerin oy kullanma hakkı yok. Dolayısıyla hükümlüler oy kullanamıyor. Ancak tutukluların ve taksirli suçlardan oy kullanma hakkını kullanabilmeleri maksadıyla ceza infaz kurumlarımıza seçim sandığı kuruluyor. Seçim günü oylarını kullanıyor” bilgisini de verdi.

    2 Nolu F Tipi Cezaevinin kamera kontrol odasında açılıp kapanan kapılar görülüyor cezaevi 200 adet kamerayla izleniyor.

    MOBİLYA ATÖLYESİNDE 100 HÜKÜMLÜ ÇALIŞIYOR

    Mobilya atölyesinde 100 hükümlü çalışıyor. Hükümlüler hem meslek sahibi oluyor, hem de üretimin içerisinde bulunuyor. Türkiye genelinde geçen sene 34 bin tutuklu ve hükümlü iş yurtları faaliyetlerinde sigortalı olarak çalıştı. Mobilya atölyesinde bu yıl 6,5 milyonluk ciro elde edildi.

    Atölye de çalışan mahkumlar önce eğitimden geçiyor. Cezaları tamamlanıp dışarıya çıkanları ise bu alanda deneyimli oldukları için özel sektör değerlendiriyor.

    Tekstil atölyesinde 10 aydır çalışan mahkumlardan bir tanesi atölyede çalışırken zamanın daha çabuk geçtiğini ve kendileri için iyi olduğunu ifade etti.

    PEMBE ODA UYGULAMASINDA 45 BİN KİŞİ EŞLERİYLE GÖRÜŞTÜ

    Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülere telefon görüşmesi, aile görüşme sürelerinin uzatılması ve eş görüşü gibi çeşitli ödüller veriliyor. 2013 yılından bu yana kadar 165 bin kişi bu ödülleri almaya hak kazandı. Bu ödüller içerisinde yer alan cezaevlerinde hükümlü ve tutukluların eşleriyle özel görüşmelerine olanak sağlayan pembe oda uygulamasıyla ise 45 bin kişi eşleriyle görüştü. Bu yıl ise 17 bin kişi eşleriyle görüştü.

  • Eğitim Sen Basın Açıklması

    Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde yaşanan eğitim sıkıntıları masaya basın açıklamayla dile getirildi.

    Siverek Eğitim-Sen İlçe Temsilcisi Bülent Kayadağ yaptığı açıklamada, “2015-2016 eğitim-öğretim yılına girerken eğitimin ve eğitimcilerin sorunları çözülememiş, yeni eğitim öğretim yılına da bu sorunlardan kaynaklı mağduriyetler yaşanarak girilmiştir. Tüm yurtta olduğu gibi İlçemizde de eğitim-öğretim sorunlar, sıkıntılar ve eksikliklerle başlamıştır” dedi.

    Dönem başında eğitim öğretim planlamalarının ilgili mercilerce yapılamamasını eleştiren Kayadağ ” Yapılan okullarda, eğitim-öğretime araç, gereç, alt yapı, yol, servis gibi eksikliklerle başlamışlardır. Özellikle ilçemiz kampüs okulları olarak yapılan Selimpınar civarındaki liselerimiz ciddi sorunlarla eğitim öğretime başlamıştır. Tehlikeli şehirlerarası ana yol üzerinde yapılmasına rağmen, okul servis yolu okulların açıldığı hafta alelacele yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Kampüs liselerin şehir çöplüğünün hemen yanında yapılmış olmasından kaynaklı, öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalma riski taşımaktadırlar. Eğitim-Sen olarak önerimiz bir an evvel şehir çöplüğünün daha uzak bir alana alınmasıdır. Öğretmen atamalarının MEB tarafından geç yapılması, okulların 2 hafta geç başlamasına neden olmuş, kurumlarımız öğretmen eksiklikleri ile eğitim-öğretime başlamış, yaşanan sıkıntılar daha da artmıştır. Çok ciddi gerekçeler taşımadan ilçemiz köylerine atanan öğretmenler, daha yeni atandıkları okullarını görmeden İlçe merkezinde görevlendirilmişler, köy okulları görevlendirme yapılacak öğretmenlerin dilekçelerinin alınması, değerlendirilmesi, onaylarının alınması ve görevlerine başlamaları sürecinde geçen yaklaşık 2 hafta boyunca yine öğretmensiz kalmıştır” diye konuştu.

    Yaklaşık 1 aydır okulların açılmasına rağmen, birkaç taşıma merkezi dışında, müteahhitlerle taşıma sözleşmelerinin hala yapılmadığı iddia eden Kayadağ, “Taşıma ile taşınan binlerce öğrencinin mağduriyetinin devam ettiği aşikar olup, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu sorunu bir an evvel çözüme kavuşturması zaruridir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yapılan ve yapılacak olan bütün ihaleler de şeffaflığın sağlanması ve tüm kuşkuların bertaraf edilmesi Eğitim-Sen olarak talebimizdir. Ücretli Öğretmenlik başvurularının yeniden gözden geçirilip, puan üstünlüğüne ve öncelikli bölüm olan Eğitim Fakülteleri üzerinden adaletli bir görevlendirmenin yapılmasını talep ediyor ve yanlışlarını düzeltmelerini bekliyoruz. Okullarımızda “Toplum Yararına Çalışma Programı” kapsamında İş-Kur personeli çalıştırılması uygulamasına henüz başlanmamış olup, okul idarelerine bazı ilçelerde mükerrer başvuru yapıldığından dolayı yeniden listeleme yapılacağı, dolayısıyla bunun da seçimden sonraya kalacağı yönünde mesajlar gelmiştir. Bu durum zaten hijyenik olmayan okullarımızda ciddi sağlık sorunları doğuracaktır. Okullarımızda geçici, sigortasız ve ücreti velilerden karşılanmak üzere eleman alımına gidilmesine neden olacaktır. Dolayısı ile okul idaresi, öğretmen,veli arasında sıkıntılar doğuracaktır. İş-Kur personel alımının çabuklaştırılması, oluşabilecek bu sorunları ortadan kaldıracaktır. Özel okullara teşvik amacıyla, öğrenci başına 3250 TL den başlayan oranlarla para aktarılırken, devlet okullarında ise velilerden katkı parası adı altında, yasal olmayan bir şekilde toplanan paralarla veliler, öğretmenler ve idareciler zor durumda bırakılarak, okullar idame ettirilmeye çalışılmaktadır. Eğitim-Sen olarak devlet okullarına da yeterli ödeneğin ayrılması talebimizdir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tüm okulları ziyaret ve denetimlerde yetersiz kalmakta, okulda yaşanan sorunlar hakkında yeterli bilgiye sahip olamamaktadır. Düzenli periyotlarla ilgili Şube Müdürlerinin okulları ziyaret etmeleri, okul idaresi ve öğretmenlerle görüş alış verişinde bulunulması, sorunların çözümünde faydalı olacaktır. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün tüm STK ve Sendikalara eşit ve tarafsız yaklaşması, ilçemizle ilgili eğitim ve sosyal sorunların çözümü noktasında işbirliği sağlanması ve birlikte çözümler üretilmesini sağlayacaktır. Tüm saymış olduğumuz sorun ve önerilere rağmen 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılının tüm öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz ve velilerimiz için mutlu, verimli ve sağlıklı geçmesini dileriz” şeklinde konuştu

  • Tgf Genel Başkanı, Basın Yayın Ve Enformasyon Genel Müdürünü İstifaya Çağırdı

    Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü’nü istifaya çağırdı.

    Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca ile Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Genel Başkanı İbrahim Erdoğan, Zonguldak’a geldi. Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Derya Akbıyık ve yönetim kurulu tarafından karşılanan heyet, açıklamalarda bulundu.

    Genel kurul sonrasında çalışmalara başladıklarını ifade eden TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, Anadolu basınının sorunlarının her geçen gün arttığına dikkat çekti. Milletvekili adaylığı bulunan gazetecilerin basın sektörü açısından önemli bir avantaj olduğunu belirten Yılmaz Karaca, “Yeni bir genel kurul geçirdik. Bu genel kuruldan sonra hem bölgeleri gezmek hem bölgedeki meslektaşlarımızın sorunlarını tespit etmek üzere Batı Karadeniz Bölgesi’nde gezmeye başladık. Türkiye’de Anadolu basınının sorunları her geçen gün artıyor. Bugün sadece çalışanların sorunlarının dışında gazetelerin, televizyonların ve radyoların sorunları gerçekten çok iç açıcı değil. Bunları tespit ederek 1 Kasım’dan sonra oluşacak yeni hükümete sorunlarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Bu dönem içerisinde esasında Anadolu Basını için yeni bir şans olduğuna inandığımız 15 civarında meslektaşımızın meclise gidecek olması bizim için bir avantajdır. Bu avantajımızı en iyi şekilde kullanacağımıza inanıyoruz” dedi.

    “ANADOLU BASINI ÜVEY EVLAT MUAMELESİ GÖRMEKTEDİR”

    Basın kartı sorununun ’facia’ olduğunu söyleyen TGF Genel Başkanı, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün adeta kapatıldığını öne sürdü. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü’nü istifaya çağıran Yılmaz Karaca, şöyle devam etti:

    “Bildiğiniz gibi her zaman Anadolu basını üvey evlat muamelesi görmektedir. Gezmiş olduğumuz illerde en büyük sorunlardan bir tanesi genç meslektaşlarımızın basın kartı sorunudur. Bu basın kartı sorunu bir faciadır. Çünkü basın kartı veren kurul durumuna geçen Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü adeta kapatılmıştır. Bir buçuk yıldır hiçbir arkadaşımızın basın kartı verilmemektedir. Ayrıca şu anda iki bin civarında arkadaşımız beklemekte, kart değişikliği yapmak isteyen arkadaşlarımızın kartları dahi verilmemektedir. Ben Zonguldak’tan çağırıyorum. Bir an önce Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü istifa etmelidir. Bir buçuk yıldır hiçbir arkadaşımızın hiçbir Anadolu şehrinin sorunlarına değinilmemiş, sadece makamında oturan bir genel müdür konumuna gelen genel müdür gerçekten bu görevi başaramadığı için istifa etmelidir. Biz Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak her zaman Anadolu basınının sorunlarının çözümü yönünden büyük çabalar harcamaktayız. Ne var ki Anadolu basını hiçbir zaman kale alınmamaktadır. Anadolu basınının olmadığı bir yerde kesinlikle Türk basınının bir yere varamayacağını herkes bilmelidir. Biz Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak gazetecilerin özgürlük konusundaki sıkıntılarını da her ortamda gündeme getiriyoruz. Bu olay bir an önce sona ermeli ve gazeteciler özgür olmalıdır.”

    “ŞİDDETE HAYIR PANELLERİ YAPIYORUZ”

    Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Başkanı İbrahim Erdoğan ise sporda şiddet konusunda çeşitli paneller yaptıklarını ifade etti. Akreditasyon konusunda da önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, şunları dedi:

    “Mesleğimizin her alanında yaşanan sıkıntılar spor gazeteciliğini de çok etkiliyor. Zaten Anadolu’da özellikle görev yapan spor gazetecisi arkadaşlarımız mesleğin asıl yükünü çeken meslektaşlarımızdır. Zira Anadolu basınının gerçeği ortadadır. Spor gazeteciliği yapan arkadaşlarımızın hemen hemen tamamı her dalda faaliyet gösteren, her habere koşan arkadaşlarımızdır. Bu konuda elbette özlük hakların sahip olunmamasıyla ilgili sıkıntılarımız var ama ülkemizin de genel anlamda spordan kaynaklı sorunları var. Sporda şiddet konusu var. Toplumsal şiddetin bir parçasıdır. Şiddetin hemen hemen her alanda yaşandığını biliyoruz. Sporda şiddete hayır panelleri yapıyoruz. Sporda şiddet konusunun sadece sporda şiddet yasasıyla çözülemeyeceğini ve bunun dışında çok önemli eğitim çalışmaları yapılması gerektiğini dile getiriyoruz. Akreditasyon konusu Türkiye’de çok sıkıntılı ve bugüne kadar da çözülememiş bir konudur. ASGD’nin açtığı davalarda bu konu çok netleşti. Ben meslektaşlarımızın son yapılan müsabaka yerlerine giriş yönetmeliğindeki altıncı maddenin iyi bilinmesini istiyorum. Ve oradaki haklarına sahip çıkmaları gerektiğini düşünüyorum. Danıştay 10. Dairesi’nin aldığı karar nedeniyle yönetmeliğe de işlendi. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nün yönetmeliğinde gazetecilerin sahalara, statlara, basın tribünlerine girmeleriyle ilgili yönetmelikte son durum şudur: ‘Bu yönetmeliğin 6. Maddesi der ki, Gazetecilerin, spor sahalarına, statlara, basın tribünlerine girişleriyle ilgili düzenlemede yetkili Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı Spor İl Müdürlükleridir.’ Dolayısıyla akreditasyon konusunda resmi yetkili ne bir başka dernektir, ne de Türkiye Futbol Federasyonudur. Meslektaşlarımızın akreditasyonla ilgili taleplerini Gençlik Spor İl Müdürlüklerine yönetmelerini ve oradan bu görevin yönetmelik gereği yerine getirilmesini isteme hakkı vardır. Bu kazanılmış hakkın Zonguldak’ta da takipçisi olunmasını istirham ediyoruz.”

    Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Derya Akbıyık da “Başkanlarımız Zonguldak ve bölge illerinde ziyaretlerde bulundular. Çalışmalar yapıyorlar. Hafta sonu da ilimizdeler. Kendilerine ilimize hoşgeldiniz diyorum, iyi çalışmalar diliyorum” dedi.

  • Başkan Bakıcıdan Basın Mensuplarına Samimi Açıklamalar

    Selçuk Belediye Başkanı Dr. Dahi Zeynel Bakıcı, yerel basın mensuplarıyla buluştuğu aylık toplantıların üçüncüsünü gerçekleştirdi.

    Selçuk Belediye Başkanı Dr. Dahi Zeynel Bakıcı, ilçedeki basın mensuplarıyla düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Üçüncüsü gerçekleştirilen ve önemli konuların görüşüldüğü toplantıya, çok sayıda gazeteci katıldı. Basın mensuplarının sorduğu soruları içtenlikle yanıtlayan Bakıcı, “Selçuk yaşanan bir kent olsun istiyoruz. Çok büyük bir kent olmasın fikrine gönülden katılıyorum. Yapı yoğunluğunun çok sık olduğu bir kent olsun istemiyoruz. Nüfus yoğunluğunun çok sık olmasını istemiyoruz. Yaşanabilir kent dediğimiz, havanın toprağın kirlenmediği, suyun içilebilir olduğu, insanların rahat bir şekilde kültürel, sanatsal, sosyal ihtiyaçlarını karşılayabildiği bir kent, spor yapabileceği, gezebileceği, alışveriş için dışarı gitme ihtiyacı hissetmediği ve her şeyin tazesini bulduğu bir kent olsun” dedi.

    Selçuk’un arkeolojik değerleri, tarım ürünleri, coğrafyası ve iklimiyle dünya üzerinde ender bulunan bir yer olduğunu ifade eden Başkan Bakıcı, “Bu toprağın hakkını vermek lazım. Bu toprakların önemini çocuklarımıza iyi anlatmamız lazım. Bu konuda başta belediye başkanı olmak kaydıyla herkese sorumluluk düşüyor” dedi.

    “HERKESİ KABUL EDİYORUZ”

    Halk günü toplantılarının bir süredir düzenlenmiyor olmasına ilişkin soruya da yanıt veren Bakıcı, “Bizde her gün halk günü. Ben mesaimin büyük bir kısmını halka ayırıyorum. Selçuk’a ayda iki gün halk günü yetmiyor. Her gün başkanlık kapısının önü dolu ve herkesi dinlemeye gayret ediyorum. Herkesi kabul ediyoruz. Dönenler sadece yoğunluk olduğu için, beklemeyenler de olabiliyor. Yani daha önce her hafta daha sonra ayda iki gün düzenlenen halk günlerini biz şimdi her gün başkanlık makamında düzenliyoruz” şeklinde konuştu.

    Selçuk ilçesinde daha geniş kapasiteli sinema, tiyatro ve kongre salonu eksikliği olmasına rağmen film gösterimleri ve tiyatro oyunlarıyla kent tarihinde görülmemiş bir kültür sanat yoğunluğunun yaşandığını belirten Başkan Bakıcı, “Geçen kış her hafta ücretsiz film oynattık. Haldun Dormen, Göksel Kortay gibi Türkiye’yi aşmış bu işin üstatlarını buraya getirdik. Sahne Tozu Tiyatrosu’nu buraya getirdik. Başta gençleri olmak üzere Selçuklular’ı sanata, kültüre, eğitime, spora doğru çekme gayreti içerisindeyiz” dedi.

    “İLK ÜÇ AY İÇERİSİNDE 254 PERSONEL ALDIK”

    Selçuk kamuoyunda sürekli gündeme gelen belediyede çalışan personel sayısının fazla oluşu ile ilgili sorulara da değinen Başkan Bakıcı şöyle devam etti:

    “300’e yakın fazla personelle çalışıyoruz. Göreve geldiğimiz ilk üç ay içerisinde 254 personel aldık. Daha sonra İŞKUR kanalıyla da 45 personel aldık. Sekiz buçuk aylık süreç sonunda bu personellerin de hepsi belediyemiz bünyesinde çalışmaya başladı. Önümüzde personel çıkartıp bütçeyi dengelemek gibi bir seçenek vardı. Yakın zamanda İŞKUR kanalıyla yine 80 personel aldık. Alınan her personeli en çok ihtiyacı olan ailelerden seçmeye çalışıyoruz. Kaç personel alırsanız o kadar haneyi rahatlatıyorsunuz. Altını çizmek istediğim bir diğer nokta da personel alırken kimsenin siyasi görüşünü sormuyoruz, sorgulamıyoruz. Tıpkı esnaftan alış veriş yaparken yaptığımız gibi personel alırken de asla siyasi ayrım yapmıyoruz” şeklinde konuştu.

  • İngiliz basını Beşiktaş’a övgüler yağdırdı

    UEFA Avrupa Ligi son 16 karşılaşmasında Andield Road’da dün gece Liverpool’a konuk olan Beşiktaş, verdiği mücadeleyle İngiliz basını tarafından takdir edildi.

     

    1-0 mağlup olmasına karşın Liverpool’u 90 dakika boyunca zorlayan ve birçok gol pozisyonunu değerlendiremeyen Beşiktaş’a İngiliz basınından da övgü dolu sözler geldi. Özellikle The Times’ta yayınlanan Liverpool – Beşiktaş maçı hakkındaki yazıda, “Liverpool, 8 yıl önce 8 gol attığı takımdan bambaşka bir Beşiktaş buldu karşısında. Ecel terleri döktü ama 85’te Balotelli penaltı ile geceyi aydınlattı” ifadelerini kullandı.

    Yine Ada basınının önemli yayınlarından The Guardian da ise, “Türk ekibi Beşiktaş sanki 8-0’ın intikamını almak için gelmişti. Onu destekleyen çılgın taraftarları 90 dakika susmayarak Liverpool taraftarını şaşırttı. Onları Balotelli bile durduramadı” şeklinde yorumlar yer aldı.

    Daily Mail ise, “Liverpool yendi ama onları İstanbul cehennemi bekliyor” derken, Daily Telegraph, “1-0’lık sonuç yeter mi? Liverpool bir fırtına içinde yürüyor” ifadeleriyle Olimpiyat Stadı’ndaki rövanş maçının önemini belirtti.

    Öte yandan Ada basınında Liverpool – Beşiktaş maçının öne çıkan en önemli olayı ise Henderson ile Balotelli arasında yaşanan ‘penaltı tartışması’ oldu. Karşılaşmanın 85. dakikasında Liverpool’un kazandığı penaltıda topun başına geçmek isteyen kaptan Henderson’u engelleyen Mario Ballloteli’nin takım arkadaşına bu tavrının hoş olmadığı belirtildi. İtalyan futbolcunun penaltıyı gole çevirmesinin ardından iki futbolcu arasında buzların eridiği belirtilse de, oynadığı her takımda sorun çıkaran Ballotelli’nin bu tavrının doğru olmadığı da gazete küpürlerinde kendine yer buldu.