Etiket: baş

  • Hastanenin Baş Aşçısına Silahlı Saldırı

    Malatya Devlet Hastanesinde görevli baş aşçı, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.

    İddiaya göre, Malatya Devlet Hastanesinde baş aşçı olarak görev yapan 58 yaşındaki Mehmet Ö., hastanenin yönetim katı girişinde açılan ateşle elinden yaralandı. Acil servise kaldırılan baş aşçı Mehmet Ö., tedavi altına alındı. Merminin el bileğinde parçalı kırığa neden olması nedeniyle acil serviste yapılan ilk müdahalenin ardından Mehmet Ö., ambulansla Turgut Özal Tıp Merkezine sevk edildi.

    Polis, olayın yaşandığı alandaki güvenlik kameralarını incelemeye aldı.

  • Nöroloji Uzmanı Öztürk, Baş Ağrısına Dikkat Çekti

    Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Nöroloji Uzmanı Dr. Zeki Esat Öztürk, baş ağrısına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

    Özel Kastamonu Anadolu Hastaneleri Nöroloji Uzmanı Dr. Zeki Esat Öztürk, baş ağrısının en sık görülen nörolojik yakınmaların başında geldiğini ifade ederek, “Baş ağrısı tek başına bir belirti olabileceği gibi bazen de önemli bir nörolojik problemin veya sistemik bir hastalığın belirtisi de olabiliyor. Şiddetli, daha önce yaşanmamış baş ağrılarında veya süregelen ağrılarda hekime başvurulması çok önemli” dedi.

    En sık görülen baş ağrıları hakkında da bilgi veren Dr. Öztürk, “Migren, gerilim tipi baş ağrısı ve küme baş ağrısıdır. Diğer baş ağrısı nedenlerinin de ağrı kesicilerin aşırı kullanılmasına bağlı baş ağrıları, kafa içi tümörler, damar yumağı, damar baloncuğu ile ilgili durumlar, beyin-damar hastalıkları, kafa içi veya sistemik enfeksiyonlar, hipertansiyon ve gözle ilgili nedenler, glokom ve kırma kusurlarıdır” diye konuştu.

    Baş ağrılarına dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Öztürk, şöyle konuştu: “Ani başlayan şiddetli, inatçı baş ağrıları, daha önce yaşanmamış ölçüde şiddetli baş ağrıları, eşlik eden nörolojik bulguların olması, baş ağrısına ateşin eşlik etmesi, bilinç durumunda, zihinsel yetilerde değişiklik olması, görme keskinliğinde azalma, görme alanında kısıtlanmayla seyreden baş ağrıları, hamilelik ve loğusalık baş ağrıları ve bu gibi durumlarda bir an evvel doktora ya da nöroloji uzmanına başvurulması gerekiyor.”

  • İzmir’in İlk Baş Dönmesi Merkezi Açılıyor

    İzmir’de kurulan İzmir Üniversitesi Baş Dönmesi Merkezi ile artık denge bozukluğu ve baş dönmesi şikayeti olan hastalar, doktor doktor gezmek zorunda kalmadan tek bir çatı altında hizmet alabilecek.

    Denge bozukluğu ile kendini gösteren ve her yaşta görülebilen baş dönmesi, tedavi edilmediğinde hastayı yataktan kalkamaz hale düşürebiliyor. Baş dönmesi ile ilgili şikayetleri olan hastalar hangi tıp bölümüne başvuracağını bilemiyor. İzmir Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kurduğu Baş Dönmesi Merkezi ile şikayeti olan hastalara kombine sunduğu hizmetle İzmir’de bir ilki gerçekleştiriyor.

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Baş Dönmesi Merkezi doktorlarından Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Murat Cem Miman, İzmir’de bir ilki gerçekleştirdiklerini ve 1 Şubat’tan itibaren hastalarına hizmet vermeye başlayacaklarının müjdesini verdi.

    HASTALAR BEŞ AYRI TESTTEN GEÇİRİLİYOR

    Kurulan merkez ile hastalarına kombine bir hizmet vereceklerinin altını çizen Prof. Dr. Miman, “İzmir Üniversitesi Hastanesi bünyesinde Kulak Burun Boğaz, Nöroloji ve Fizik Tedavi Anabilim Dallarının ortaklaşa hastalıkları değerlendirecekleri bir Baş Dönmesi Merkezi açıldı. Baş Dönmesi Merkezinde iç kulaktan beyine kadar giden, insanı ayakta tutan bir sistemle hastalıkların ayrı ayrı değerlendirilebileceği beş test aracı var. Hastalar testlerden geçtikten sonra nöroloji ve kulak, burun boğaz akademik heyetiyle değerlendirilecek ve gerekli görülen hastalar Fizik, Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalına yönlendirilerek baş dönmesi ile ilgili rehabilitasyon tanısı alabilecekler” dedi.

    NÖROLOJİ, KBB VE FİZİK TEDAVİ AYNI ÇATI ALTINDA

    Baş Dönmesi Merkezi doktorlarından Nöroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Halil Güllüoğlu da merkez ile hastalara birçok avantaj sağladıklarını vurgulayarak, “Bu merkezin en önemli özelliği İzmir’de bir ilk olmasıdır. En önemli avantajımız da nöroloji ve kulak burun boğaz hekimleri tarafından hastanın birlikte kombine değerlendirilmesi, son teknoloji teknik cihazlardan geçirilmeleri ve bunun sonucuna göre de tanı konulduktan sonra aynı merkez içinde tedavi uygulanmasıdır. Hastanın hem ayrıntılı nörolojik muayenesi hem kulak burun boğaz muayenesi ve ondan sonra da merkezimizde uygulanacak nörosensoriyel testlerden sonra koyacağımız tanıya göre tedavisi düzenlenecek” diye konuştu.

    “DENGEMİZİ SAĞLAYAN TÜM ORGANLAR İNCELENEBİLECEK”

    Baş dönmesi hastalığının kompleks bir rahatsızlık olduğunu ve bu nedenle hastaya tek bir çatı altında vakit kaybetmeden teşhis konulabildiğini belirten Güllüoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Baş dönmesi ve dengesizlik şikayetleri olan her hasta merkezimize başvurabilir. Baş dönmesi ile ilgili gelen hastanın altından, beyin damarlarıyla ilgili hastalık çıkabileceği gibi iç kulakla ilgili hastalıklar da ortaya çıkabiliyor. Bunu ayırt etmek ve kesin tanıdan sonra tedavisini yönetebilmek mesele. Çünkü baş dönmesi hastası kompleks bir hasta oluyor. Birçok merkeze birçok doktora gidiyor, fakat aldığı tanı ve uygulanan tedavilerle çok fayda görmüyor. Merkezimizde ise dengemizi sağlayan tüm organlar incelenebilecek.”

    “HASTALAR NEREYE BAŞVURACAKLARINI BİLEMİYOR”

    Baş dönmesi şikayeti olan hastaların nereye başvuracağı konusunda farkındalıklarının olmadığına dikkat çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Rezzan Günaydın da şunları söyledi: “Baş dönmesi olan hastalar nereye başvuracaklarını bilmiyor. Hasta kulak burun boğaza gidiyor oradan nörolojiye gitmesi gerektiği konusunda yönlendirilmiyor ya da bilemiyor. Bu merkez ile tek bir çatı altında birçok hekimin değerlendirmesine tabi tutularak, hastalara daha iyi bir tanı ve tedavi imkanı sunulmuş olacak. Baş dönmesi yakınmasıyla merkezimize gelmiş olan hastalar, nöroloji ve kulak, burun, boğaz hekimleri tarafından değerlendirildikten ve baş dönmesi sebebi tam olarak tespit edildikten sonra egzersiz gerektiren, rehabilitasyon gerektiren hastalar Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümüne gönderilecek. Bize gelen hastalar da baş dönmesini engelleyecek, hastalardaki bu yakınmayı kaldıracak egzersiz ve rehabilitasyon yöntem tedavisi uygulayacağız. Bunlardan en önemlisi bakış stabiliziasyonu ve denge egzersizleri ile bazı manevralardır. Bunları belli seans dahilinde uygulayarak hastalarımızı tedavi edeceğiz.”

  • Baş Boyun Kanserlerinde En Önemli Risk Sigara

    Kulak Burun Boğaz Hastalıkları-Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Senem Çengel Kurnaz, baş boyun kanserlerinin yüzde 85’inde altta yatan en önemli risk faktörünün sigara kullanımı olduğunu söyledi.

    Medical Park Samsun Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları – Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Senem Çengel Kurnaz “baş boyun kanserleri hakkında bilgi verdi. Dr. Kurnaz “Baş ve boyun kanserleri tüm kanserlerin yüzde 3’ünü oluşturmaktadır. Bu kanserler burun ve sinüslerden, kulak ve işitme sinirinden, ağız boşluğu ve boğaz bölgesinden, yutak borusundan (farenks), gırtlaktan, tükürük bezleri ve tiroit bezinden, boyundaki damar ve sinirlerden, lenf düğümlerinden ve tüm baş boyun bölgesini saran deriden kaynaklanabilir. Çok çeşitli yerleri tutması nedeniyle de karşımıza farklı belirtilerle çıkmaktadırlar. En önemli ve ortak belirti ise boyunda şişlik yapmasıdır. İki haftayı geçen, gittikçe büyüyen şişliklerde mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Bu şişliklerin başlangıçta tek, yumuşak ve ağrısız olması zaman zaman hastaları doktora başvurma konusunda geciktirmekte ve genelde şişliklerin büyüyüp ağrılı ve akıntılı olmasına yol açmaktadır” dedi.

    Doç. Dr. Senem Çengel Kurnaz “İyileşmeyen deri ve mukozal yaralarda yine tüm kanserlerde sıklıkla gördüğümüz ortak belirtilerdendir. Kulağa vuran ağrı özellikle bademcik ve gırtlak kanserlerinde sıklıkla görülür. Aynı şekilde nazofarenks kanserlerinde de tek taraflı kulakta ağrı, tıkanıklık, işitme kaybı görülmektedir” bilgilerini verdi.

    Gırtlak (larenks) kanserlerinin ilk belirtisinin geçmeyen ses kısıklığının olduğunu söyleyen Dr. Kurnaz “Boğazda takılma, yutma sırasında ağrı ve güçlük, nefes darlığı, kötü ağız kokusu ve ağızdan kan gelmesi özellikle boğaz ve yutak bölgesi kanserlerinin habercisidir. Tüm bu belirtiler akut üst solunum yolu enfeksiyonlarında da sıklıkla görülmekle beraber enfeksiyon hali geçtikten sonra bu belirtilerde azalarak düzelmektedir. Kansere bağlı olanlar ise tam tersine gittikçe şiddeti artarak devam etmektedir. Tükürük bezleri ve tiroit bezinden kaynaklanan tümörler maalesef sadece gözle görülür şişliklere neden olduğunda fark edilir veya diğer hastalıklar için yapılan tetkikler sırasında tesadüfen saptanırlar” şeklinde konuştu.

    Baş boyun kanserlerinin yüzde 85’inde altta yatan en önemli risk faktörünün sigara kullanımı olduğunu belirten Dr. Kurnaz “Kronik ve çok miktarda alkol kullanımı sigaranın kanser yapıcı etkisini artırmakta, ayrıca ağız ve boğaz bölgesinin tümörlerini tetiklemektedir. Sigara ve alkol dışındaki diğer risk faktörleriyse; 40 yaşın üzerinde olmak, erkek olmak, ağız ve diş hijyeninin bozuk olması, beslenme yetersizliği, bağışıklık sisteminin zayıf olması, genetik yatkınlık, virüsler (EBV, HPV), kumaş boyamada ve marangozlukta kullanılan kimyasallar, odun talaşı, daha önceden radyasyona maruz kalmak şeklinde sıralanabilir. Baş boyun kanserlerinin tiroit ve tükürük bez kaynaklı olanlar dışındaki büyük çoğunluğu aynı histolojik tiptedir” açıklamasını yaptı.

    Doç. Dr. Senem Çengel Kurnaz şöyle devam etti: “Şikayetlerin iki haftadan daha uzun süreli varlığında özellikle yetişkin bireylerin mutlaka kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına başvurması gerekmektedir. Diğer tüm kanserlerde olduğu gibi baş boyun kanserlerinde de erken tanı hastaların yaşam süresini uzatmakta ve yaşam kalitesini artırmaktadır. Gecikmedeki en önemli faktör şikayetlerin enfeksiyona bağlanıp gereksiz yere antibiyotiklerle hastaların oyalanmasıdır. Buradaki anahtar soru şikayetlerin süresidir. Diğer önemli bir konu ise KBB uzmanı olmayan hekimlerin özellikle şişliklere müdahale etmesi ve onları çıkartmaya çalışmasıdır. Kansere bağlı şişliklerin sadece kendilerinin çıkartılması hastalığı iyileştirmez ve tam tersine hastalığın seyrini kötü bir şekilde etkiler. Bu hastalara yapılacak tüm müdahalelerin hastalığın tedavisini gerçekleştirecek merkezde baş boyun kanserleri konusunda uzmanlaşmış hekimlerce yapılması gerekmektedir. Erken tanı ile birlikte erken ve doğru tedavi hastalığın iyileşmesi açısından önemlidir.”

    Baş boyun kanserlerinin önemli bir kısmında tedavinin cerrahi yapıldığını söyleyen Dr. Kurnaz şu bilgileri verdi: “Bununla birlikte özellikle bazı kanser tiplerinde örneğin nazofarenks kanseri gibi radyoterapi de tedavide etkindir. Kemoterapi lenfomalar haricinde tek başına etkili bir tedavi olmamakla birlikte cerrahi ve/veya radyoterapiyle birlikte kullanılmaktadır. Tiroit kanserlerinin tedavisinde cerrahi sonrasında radyoaktif iyot tedavisi bazı durumlarda kullanılmaktadır. Görüldüğü üzere baş boyun kanserlerinin tedavisi birçok uzmanlık alanının birleştiği bir ekip işidir. Bu ekipte; baş boyun cerrahı, radyasyon ve medikal onkoloji uzmanları, patoloji ve radyoloji uzmanları, nükleer tıp uzmanı yer almaktadır.”

    Baş boyun kanserlerinin tedavi sürecinin uzun sürdüğünü vurgulayan Dr.Senem Çengel Kurnaz açıklamasını şöyle kalayladı: “Bu nedenle kişilerin tüm bu branşların olduğu ve rahatça ulaşabileceği merkezleri tercih etmesi önemlidir. Çünkü bu tedavilerin etkin olabilmesi için devamlılık göstermesi ve kesintiye uğramaması gerekmektedir. Ayrıca tedavi sırasında oluşabilecek komplikasyonlarında aynı ekip tarafından tedavi edilmesi önemlidir. Bu tip hastaların yaşadığı önemli sorunlardan biride tedavilerinin her birini farklı merkezlerde hatta farklı şehirlerde yaptırması sonucu bir problemle karşılaştıklarında kendilerine yardım edecek bir muhatap bulamamalarıdır. Kanser hastalarının tedavisinde hekimler, hasta ve aile koordineli bir şekilde çalışmalı ve iletişim halinde olmalıdır. Bu tip hastalıklara yakalanan bireylerin ve ailelerinin akıllarında bulundurması gereken en önemli konu uzun ve zahmetli bir yola girdikleri ve bu yolda kendilerini destekleyecek profesyonel bir ekibe güvenmeleri gereğidir. Doğru tanı ve iyi planlanmış bir tedaviyle hastalar bu süreci en az travma ile atlatacak ve sağlıklarına kavuşacaklardır.”

  • Sosyal Medya Üzerinden Satılan Telefonlar Baş Ağrıtabilir

    Cep telefonu satıcıları, sosyal medya üzerinden satılan cep telefonlarının baş ağrıtabileceği uyarısında bulundu.

    Gelişen teknolojiyle birlikte artık insanlar giyimden ayakkabıya birçok ürünü internet üzerinden satın alabiliyor. Güvenilir kaynaklardan yapılmayan elektronik alışverişler ise kullanıcıların başını ağrıtabiliyor. Özellikle Facebook gibi kullanıcı sayısı milyarlara ulaşan sitelerde açılan bazı cep telefonu satış sayfaları piyasa fiyatının altında ürünler satarken, alıcılara sıkıntı oluşturabiliyor. Bu sayfalardan satılan telefonlarda çoğunlukla garanti veya fatura bulunmazken, çalıntı olma olasılığı da artıyor.

    Konuyla ilgili görüşlerini aktaran ikinci el cep telefonu satıcısı Tamer Benzer, ikinci el telefon satışında faturanın çok önemli olduğunu vurguladı. Benzer, “Çünkü telefon çalıntı olabilir, kaybolmuş cihazı bulmuş olabilirler, her şeyden önce garantisi olmaz. Biz ikinci el telefon alırken cihazı kontrol edip, Bilim ve Teknoloji Kurumu’ndan imel numarası sorgusu yapıyoruz. Bu numara kayıtlı ise satın alıyoruz. Eğer faturadaki isim ile telefonu satan isim aynı değilse o kişinin nüfus kağıdı fotokopisini alıyoruz, üzerine satıcının açık adresini ve kendi yazısı ile ‘Kendi rızamla sattım’ notunu yazdırıyoruz” şeklinde konuştu.

    “GENELLİKLE SAHTE HESAP KULLANILARAK SATIŞ YAPILIYOR”

    Tamer Benzer, ayrıca sosyal medya üzerinden açılmış bazı telefon satış sayfalarına değinerek, “Facebook türü veya diğer sosyal medya sitelerinden satılan telefonlarda satıc, genellikle sahte hesap kullanarak satış yapıyor. Ayrıca bu cihazların arkasında da durulmuyor. Telefoncuların almadığı cihazları insanlar o sitelerden kolaylıkla satıyor. Çünkü arızalı bir telefon satmış ise bir gün şikayet durumunda hesabını kapatabiliyor. Bu yüzden kutu ve fatura olmadan vatandaşların hiçbir cihazı satın almamalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.