Etiket: Barışın

  • Barışın çocukları, İstanbul turu yaptı

    8’inci Uluslararası Barış Ekmeği Festivali kapsamında dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen çocuklar İstanbul turuna çıkarıldı. Farklı dillere, geleneklere ve göreneklere sahip olmalarına rağmen hep birlikte paylaşmanın ve mutlu olabilmenin örneğini gösteren çocuklar doyasıya eğlenirken dünyaya barış mesajları verdi.

    Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen 8’inci Uluslararası Barış Ekmeği Festivali kapsamında tüm dünyaya barış ve kardeşlik mesajı vermek için Türkiye’ye gelen çocuklar İstanbul’da buluştu. “Direniş Ülkelerinin Çocuklarıyla Barış Ekmeğini Esenler’de Pişiriyoruz” sloganıyla Afganistan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Filistin, Kolombiya, Kosova, Sudan, Suriye’den Türkiye’ye gelen yaklaşık 100 çocuk rehberler eşliğinde İstanbul turuna çıkarıldı. Ellerinde ülkelerinin bayraklarıyla Kazlıçeşme’den Marmaraya binen çocuklar Üsküdar’da kendilerini bekleyen tekneye binerek boğaz turu yaptı. Boğazın eşsiz manzarasında İstanbul’u turlayan çocuklar Kızkulesi’ni, Suada’yı, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nü ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü de görerek boğazın temiz havasını aldılar. Çocuklar, İstanbul Boğazı’nı hayranlıkla izlerken ortaya çıkan sevimli yunuslar ise çocukların ilgi odağı oldu. İstanbul’un eşsiz yapılarının bol bol fotoğrafını çeken çocuklar doyasıya eğlendi.

    Dünyanın dört bir yanından çocuklar bir yandan ellerinde ülkelerinin bayrakları olan dövizleri taşırken bir yandan da kendilerine has halk oyunları oynadı. Kimi çocuklar rehberleriyle birlikte saz eşliğinde şarkılar söylerken kimilerinin de çalan şarkılarla yöresel figürlerini sergileyerek dans etmesi renkli görüntüler oluşturdu. Farklı dillere, geleneklere ve göreneklere sahip olmalarına rağmen hep birlikte paylaşmanın ve mutlu olabilmenin örneği olan çocuklar dünyaya barış mesajları verdi. Ayrıca çocuklar hep bir ağızdan Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’ya kendilerini İstanbul’da ağırladıkları için teşekkür etti.

    “Filistin kültürünü temsil ediyorum”

    İstanbul’a geldiği için çok mutlu olduğunu ifade eden Filistin’den Türkiye’ye gelen Dunia Ashqar, “Filistin kültürünü temsil ediyorum. Türkiye’yi geziyorum, çocuklarla mutluyum. Fotoğraflar çektik” dedi.

    “Türkiye’ye yine gelmek, gezmek isterim”

    İstanbul’a gelerek aynı zamanda birçok arkadaş da edindiğini söyleyen ve Afganistan’dan gelen Zuhra Gunehs, “Buraya 23 Nisan’ı kutlamaya geldik. Çok güzel burası, başka ülkelerden gelen çocuklarla tanıştık. Güzelmiş Türkiye, harika. Türkiye’ye yine gelmek, gezmek isterim” diye konuştu.

    “Burayı iyi buldum, çok güzelmiş”

    Farklı ülkelerden gelen birçok çocukla tanıştığı ve arkadaş olduğu için çok sevindiğini dile getiren Afganistanlı Shahira Ahmadi, “Burayı iyi buldum, çok güzelmiş. Hoşuma geldi, çok güzel hissediyorum. Yine gelmek isterim burayı çok beğendim.

    Bir hafta sürecek olan festival kapsamında çocukları birçok etkinlik daha bekliyor.

  • Başbakan Yıldırım: “Türkiye bölgede barışın, istikrarın ve güvenin sembolüdür”

    Başbakan Binali Yıldırım, zulüm gören coğrafyalara el uzattıklarını belirterek, “Türkiye bölgede barışın, istikrarın ve güvenin sembolüdür” dedi.

    Başbakan Binali Yıldırım, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Memur-Sen himayesinde 55 ülkeden gelen Sendika Konfederasyon Heyeti’ni Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul etti. Toplantıda katılımcılar 15 Temmuz Darbe Girişimi’ne ait görüntüleri izledi. Başbakan Yıldırım toplantıda yaptığı konuşmada terör örgütleriyle mücadeleyi anlattı.

    “Türkiye bölgede 3 büyük terör örgütüyle mücadele ediyor” diyen Yıldırım, “Birisi bu alçak darbe girişimini yapan FETÖ örgütüdür. Bu darbeye kalkışanlar, onların arkasında olanlar bugün hesabını veriyor. Türk adaleti onlara gerekli hesabı sormaya başladı, sonuna kadar soracak. Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinde intikamla hareket edilmez, adaletle iş görülür. Vatandaşlarımız bunlara çok kızgın haklı olarak ama biz diyoruz ki adaletten ayrılmayız. Adalet işliyor. Bunlar da işledikleri suçun hesabını verecekler. Uzun yıllardan beri ülkenin birliğini beraberliğini, milletin kardeşliğini tehdide eden bölücü terör örgütüyle de mücadele ediyoruz. Bu açık bir mücadele, 80’li yıllardan beri mücadele ediyoruz. Onlar ilk silahlı mücadeleyi başlattılar” dedi.

    “Terörize olmadıktan sonra bir şey diyemeyiz”

    FETÖ’nün bugüne kadar silahlı bir mücadeleye girmediğini belirten Başbakan Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti olarak bu örgütle mücadelemizi sürdürüyoruz. FETÖ alçak ve sinsice aynı tarihte işe başladı. 2016 yılına kadar silah kullanmadılar. Ne yaptılar? Asker içerisine adamlarını yerleştirdiler. İnsan yatırımı yaptılar. Daha vasıflı, daha çalışkan rakip gördükleri bütün insanları tasfiye ettiler. Bu terör örgütüne karşı çıkan, itiraz eden herkesi yok ettiler. Dolayısıyla askerde ve poliste 40 yılda önemli bir konuma geldiler. Ayrıca iş aleminde de ciddi bir büyüme gerçekleştirdiler. Bununla yetinmediler sizin gibi sendikalar da kurdular. Bu örgüt hayatın bütün alanlarında 40 yıl boyunca büyüdü büyüdü.Peki siz ne yaptınız diye sorabilirsiniz? Biz, eline silah alıp insan öldürmedikten sonra, terörize olmadıktan sonra hiçbir örgüte bir şey diyemeyiz. Bizim anayasamız var, burası bir hukuk devleti” ifadelerini kullandı.

    “FETÖ ilk darbeyi 17 Aralık’ta yaptı”

    FETÖ’nün 17 Aralık’ta deşifre olduğunu belirten Yıldırım, “İlk darbeyi aslında 15 Temmuz’da yapmadılar. 17 Aralık’ta hükümete karşı bir operasyon çektiler. Yargı operasyonu. Hükümetten bakanların ailelerini toplamaya başladılar. Bakanlar hakkında dava açmaya kalktılar. Böylece örgüt deşifre oldu. Onan sonra mücadele başka bğir boyut kazandı. Biz örgütün sistematik olarak üğzerine gittik kamudaki bütün uzantılarını tespit edip temizleme yönünde adım attık. Bunu görünce örgüt bu sefer bir ölüm kalım olduğunun kararını vererek Pensilvanya’daki teröristbaşının talimatıyla açıktan silahlı darbe yapmaya karar verdi. 15 Temmuz gecesi bir finaldir. Finali oynadılar yerle bir oldular. Bunun kalıntıları 1-2 ayda bitmez. Sistem işliyor. Bundan sonrasını yargı takip edecek. Görevimiz yargıya gerekli desteği vermek” dedi.

    “Biraz yük alsınlar, ahkam kesmesinler”

    Terör örgütlerinin İslam’ı istismar ettiğini belirten Yıldırım, “İnsan öldürürken Allahu ekber diyor. Aynı Boko Haram gibi. Bunlar sapık örgütlerdir. FETÖ, Boko Haram, DAEŞ, El Kaide bunların hepsinin ne İslam’da, ne insanlıkta, ne inancımızda yeri var. Bunlar terör örgütüdür. Bunların arkasında yöneten güçler de vardır. Bunu da biliyoruz. Biz görünenlerle mücadele edeceğiz. Perdenin ön tarafını temizlememiz lazım, ondan sonra da bunları azmettirenler ortaya çıkacak.

    Emperyalist emellerin daha da kolay hayata geçmesi için tek engel var o da Türkiye. Türkiye’yi dünya kamuoyunda zora düşürmek için bir gayret var. Gerçek şu Türkiye savaşmıyor. Türkiye savaştan kaçıp canını kurtaranlara kucak açıyor. 3 milyon Suriyeliyi biz misafir ediyoruz. Hangi ülke bunu yapıyor. Bu insanlar yerlerinden niye kalkıp geldi. Kim düzenini bozar? Canını kurtarmak için geldiler. Yıllarca onlar da düşmanlarına karşı savunmak için yemediler, içmediler devletine para verip silah alsın güçlü olsun dediler ama o yöneticiler ne yaptı? O insanlar bir gün o silahların bir gün kendilerini vuracağını düşünmediler. Türkiye güvenli bir limandır. Türkiye’ye ileri geri laf edecekler hiç değilse 3 milyonun 3 binin alsınlar da biraz yük alsınlar, ahkam kesmesinler. İnsanlık böyle günlerde belli olur. Orada her gün yüzlerce çocuk ölüyor. Kimse kılını kıpırdatmıyor” dedi.

    “Bu örgütlerin kafaları formatlanmıştır”

    “Gerek FETÖ gerek PKK, gerek DEAŞ bunların kafaları formatlanmıştır” diyen Yıldırım, “Bunları kurguluyor. Git öldür. Sorgulamak yok. Kurgulamak neyse onu yapıyorlar. Şaka değil diyor ki cennete en önce girmek isteyenler adını yazdırsın diyor. İlan veriyor. Nasıl olacak canlı bomba olup insanları öldürecek. Dolayısıyla büyük bir iş yapmış olacaksın, cennete gideceksin. İslam öldürmeyi değil, yaşatmayı emrediyor. Bu sapık ideolojiler hem İslam’ın adını lekeliyor, hem de büyük bir insanlık suçu işliyorlar” dedi.

    “Bütün dünya neyin ne olduğunu biliyor”

    İslam ülkelerine karşı bir algının oluşturulduğunu belirten Yıldırım, “Amerikan Kongresi, 11 Eylül olaylarından Suudi Arabistan’ı sorumlu tutuyor. Burada hayatını kaybedenlerin yakınları tazminat alabilsin diye kanun çıkarıyor. Şunu açıkça desene ben senin paralarına el koymaya karar verdim, kılıf hazırlıyorum. Ne diye manevra yapıyorsun. Tezgah bu. Aptal mı var karşında. Bütün dünya neyin ne olduğunu biliyor. Dünyaya adaleti böyle mi getireceğiz. Dünyada BM’nin daha etkin hale gelmesi, küresel sorunlara çözüm üretmesi talebi günden güne yüksek seslerle dillendiriliyor. Bunun öncülüğünü de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yapıyor” dedi.

    “Türkiye bölgede barışın, istikrarın ve güvenin sembolüdür” diyen Yıldırım, zulüm gören coğrafyalara el uzattıklarını belirterek, Gazze’ye yapılan yardımları anlattı. Yıldırım, “İsrail il ilişkileri düzeltmek için bunu şart koştuk. Kendi menfaatlerimiz için değil” dedi.

    “Emek komitesinin kurulması için destek vereceğiz”

    Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Umuyorum ki bu toplantı İslam dünyasının sendikalarını, birbirleriyle sıkı bir işbirliği geliştirmesine katkı sağlayacak İslam İşbirliği Teşkilatı içerisinde bir emek komitesinin kurulması doğru ve yerinde bir düşüncedir. İslam işbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olarak biz bu fikri bir öneri olarak teşkilatın karar organlarına taşıyacağız ve böyle bir komitenin kurulması için de her türlü gayreti vereceğiz. Bunun sözünü de veriyorum.”

    Yabancı konuklara İstanbul’un güzelliklerini görmelerini tavsiye eden Yıldırım, daha sonra katılımcılarla toplu fotoğraf çektirdi.

  • “Umudun ve Barışın Ana Şehri” Kilis’in reklam filmi lansmanı yapıldı

    Kilis Belediyesi tarafından Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla yaptırılan ‘Ana Şehir’ adlı reklam filmi, Suriye’de yaşanan dramın, Türkiye’nin ve Kilis’in bu konuda gösterdiği duyarlılık ve fedakarlığın Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasını için hazırlanan reklam filminin Lansmanı yapıldı.

    Aleaddin Yavaşça Kültür Merkezi’nde yapılan programa, Kilis Valisi İsmail Çataklı, Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, AK Parti Kilis milletvekilleri Reşit Polat, Mustafa Hilmi Dülger, Garnizon ve İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Gökhan Şahin, AK Parti Kilis İl Başkanı İzzet Toprak, daire amir ve müdürleri ile sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasından sonra Kilis Belediyesi tarafından hazırlanan sinevizyon izlendi. Bilahare, televizyon kanallarında yayınlanan Umudun ve Barışın Ana Şehri” olduğunu anlatan reklam filmi hakkında çakın haber ve filmin gösterisi yapıldı.

    Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, yaptığı konuşmada, dünyanın en vahşi, en acımasız, en kötü olayına karşı 21. yüzyıl değil, dünya kurulduğundan bu yana yapılmamış bir şeyi Kilis’in başardığını ifade ederek, “Bu başardığımız şeyin gerekli bir şekilde anlatamıyoruz. Bakın kendi nüfusundan fazla bakın dünya göç tarihine baktığımız zaman her zaman savaş ve felaketlerle göç olmuştur. Ama hiçbir zaman kendi bulunduğu mekana kendi nüfusundan fazla insan gelmemiştir. Gelen noktalarda da müthiş bir toplumsal olaylar çıkmıştır. Bunun tek istisnası Kilis’tir. Kilis 5 yıldan beridir. Kendi nüfusundan fazla Suriyeli kardeşine ev sahipliği yapıyor. Evini, işini, aşını, her şeyini paylaşıyor. Ama burada Kilis, yediden 70’e, gencinden, yaşlısına, kadınından, erkeğine, emniyet müdüründen garnizon komutanına, milletvekilinden, sivil toplum örgütüne kadar, bütün siyasi partilerine herkes müthiş bir fedakarlık yapıyor. Ama bizim bir eksikliğimiz vardı, buz yaptığımız bu fedakarlığı, gerek Türkiye’ye gerekse dünyaya yeteri kadar anlatamadık. Adam 300 tane Suriyeli’yi alıyor, dünyayı velveleye veriyor. 500 tane Suriyeliyi alıyor, velveleye veriyor. Birkaç bin tane Suriyeli’yi alıyor, ülkeler, şehirler demiyorum. Dünyayı velveleye veriyorlar. Biz ise kendi nüfusumuzdan fazla Suriyeli’yi bakmamıza rağmen, biz bırakın dünyayı Türkiye’yi velveleye veremiyoruz. Şuanda ben inanıyorum ki, Almanya Başbakanı Merkel, Kilis’i sorsanız bilir. ABD Başkanı Obama’ya sorsanız Kilis’i bilir. Bir çok Avrupa Birliği ülkesi Kilis’i çok rahat biliyor. Kilis’in yaptığı fedakarlığın farkında ama biz bunu bir ileri aşamaya götürmemiz lazım, daha çok anlatmamız lazım, daha çok Kilis’i tanıtmamız lazım, ben şunu iddia ediyorum. 21. Yüz yılda Birleşmiş Milletler eğer dünyaya barışı, huzuru sağlamakla görevli bir kurumsa Birleşmiş Milletlerin girişine sadece şu yazılması yeterli Kili”i örnek alın” diye konuştu.

    “Umudun ve Barışın Ana Şehri” Kilis

    Kilis Belediyesi tarafından T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla yaptırılan ‘Ana Şehir’ adlı reklam filmi, Suriye’de yaşanan dramın, Türkiye’nin ve Kilis’in bu konuda gösterdiği duyarlılık ve fedakarlığın Türk ve dünya kamuoyuna duyurulmasını için hazırlanan reklam filmi hazırlandı.

    Kendi nüfusundan daha fazla Suriyeli’yi bir anne şefkatiyle bağrına basan Kilis, Türkiye’nin vicdani göçmen politikasının arkasındaki duygu ve düşünceyi Türk ve dünya kamuoyuna duyurmak amacıyla bir reklam filmi yaptırdı. Ülke geneline hızla yayılan iç savaş, milyonlarca Suriyeli vatanlarını terk etmeye mecbur bırakırken, sınır komşusu Türkiye onlara ilk kucak açan ülke oldu. Hükümetin başlattığı seferberliği yerel yönetimlerin de aynı hassasiyetle sahiplenmesi sayesinde ağırlığı yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık iki buçuk milyon mülteci insani koşullarda yaşama imkanına kavuştu. Türkiye bu özverili misafirperverliğiyle örnek bir ülke olurken Kilis, sınır tanımayan iyilik çabasıyla tüm dünyanın takdirini topladı.Suriye sınırında yer alan ve resmi kayıtlara göre 90 bin nüfusu olan Kilis, 130 bine yakın Suriyeli’ye kucak açtı. Yaklaşık 5 yıllık süreçte T.C. Hükümeti, Kilis Valiliği ve Kilis Belediyesi, ani nüfus artışı karşısında altyapı hizmetleri ve sosyal politikalar konusunda üstün bir başarı sergileyerek Suriyelilerin şehre ve hayata en kısa sürede adapte olabilmesini sağladı. Kilis halkı, misafirlerinin kendilerini evlerinde hissetmeleri için her türlü fedakarlığı yaptı. Bugün iki halkın huzur ve barış içinde yaşadığı, kayda değer asayiş sorunlarının görülmediği Kilis, bu örnek davranışıyla Nobel Barış Ödülü’ne de aday gösterildi. İç savaşın yıktığı umutları onarmanın sevgi ve şefkatle mümkün olabileceğini kanıtlayan Kilis, bu düşünce ve davranışını dünya kamuoyuyla paylaşıyor. Filmde, Suriyelilerin yaşadığı acılar, annesini kaybeden küçük bir Suriyeli kız çocuğu üzerinden anlatılıyor. Halep’te bir bombardımanda annesini kaybeden küçük kız, Suriyeli bir kafileyle geldiği Kilis’te, Kilisli bir kadını ölen annesine benzetiyor. Annesi olmadığını anlayınca bir hayal kırıklığı yaşamasına rağmen Kilisli anne ona gerçek annesi gibi kucak açıyor. Aslında Kilis, tüm Suriyelilere aynı şefkatle kucağını açıyor.

  • Mermere ’Barışın Şarkısını’ işledi

    TEKİRDAĞ (İHA) – Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Bisanthe Taş Heykel Sempozyumu’na katılan Kosta Rikalı Heykeltıraş Ulises Jimenez, ’Barışın Şarkısı’nı mermere işledi.

    Avrupa, Güney Amerika, Kuzey Amerika, Kanada ve Asya’da 500’ün üzerinde heykeli bulunan ve dünya çapında tanınan Ulises Jimenez, aslen ahşap üzerine çalıştığını belirtirken sanatının ağaçları yok ettiğini düşünerek ahşap heykelleri bırakarak mermer üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.

    “İnsanlar ne zaman şarkı söylerse o zaman savaşı düşünemez olurlar”

    Bu yıl ’Barış’ teması ile yola çıkılan 2. Bisanthe Taş Heykel Sempozyumu’nda eserini değerlendiren Kosta Rikalı Heykeltıraş Ulises Jimenez, “Benim projem müzikten esinlenmektedir. Müzik, bizlerin ruh hallerimizi, atmosferimizi uyarmaya, canlandırmaya çalışırken bize duygular ve heyecanlar geçirir. İyi bir melodinin sesi ve tonu bizde şüphesiz duygulanımlar üretir ve bizim coşmamıza, kendimizden geçmemize ve mutlu olmamıza sebep olabilir. Unutulmamalıdır ki insanlar ne zaman şarkı söylerse o zaman savaşı düşünemez olurlar” ifadelerini kullandı.

    Eserler 14 Ekim’e kadar Sahil Marina’da sergilenecek

    Öte yandan 2. Bisanthe Taş Heykel Sempozyumu 11 Ekim tarihinde gerçekleştirilen kapanış sergisi ile sona ererken eserler 14 Ekim tarihine kadar sahil marina alanında sergilenmeye devam edecek.

  • Barışın sesi Nilüfer’de yankılanacak

    21 Eylül Dünya Barış Günü’nde Nilüfer’de barış mesajları verilecek. Kardeş Türküler ve Candan Erçetin, şarkılarını barış için söyleyecek.

    Dünya Barış Günü kutlamaları, 21 Eylül Çarşamba günü saat 16.00’da düzenlenecek Barış Oturumu ile başlayacak. Nilüfer Barış Meclisi’nde gerçekleşecek oturumda kent konseyleri ve sivil toplum kuruluşları barış mesajlarını paylaşacak. Program, saat 20.30’dan itibaren Nilüfer Cumhuriyet Meydanı’nda konserlerle devam edecek. “Sen gel ki barış gelsin” sloganıyla Kardeş Türküler konser verecek. Candan Erçetin de konuk sanatçı olarak yer alacak. Kardeş Türküler ve Candan Erçetin parçalarını barış için söyleyecek.

    “Barış İçin Müzik Nilüfer Orkestrası” Projesi’ne katılan 90 çocuktan 40’ı da 21 Eylül’de Cumhuriyet Meydanı’nda sahne alacak. 3 aydır eğitim alan çocuklar bu süre içinde çalıştıkları 4 parçayı barış için seslendirecek.