Etiket: bakış

  • Eğitim Bir-sen Genel Başkan Vekili Selvi: “Eğitimde Yeni Bir Bakış Açısına İhtiyaç Var”

    Eğitimciler Birliği Sendikası(Eğitim-Bir-Sen) İstanbul işyeri temsilcileri eğitim ve istişare toplantısında bir araya geldi. Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, “Eğitimde yeni bir bakış açısına ihtiyaç var” dedi.

    Eğitim-Bir-Sen İstanbul 2 Nolu Şube İş Yeri Temsilcileri Eğitim ve İstişare Toplantısı düzenlendi.

    Topkapı Eresin Hotel’de düzenlenen toplantıya, Genel Başkan Vekili Selvi, İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Rıfat Kavak, İlçe Müdürleri ve üyeler katıldı. Toplantı Kur’an-ı Kerim tilaveti okunmasıyla başladı.

    “EĞİTİMDE YENİ BİR BAKIŞ AÇISINA İHTİYAÇ VAR”

    Kürsüye çıkan Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, üye sayılarının artışına dikkat çekerek, “Reel olarak baktığımızda 365 bin üyeye ulaştık. Bu 365 bin beynin bir araya geldiği eğitimde yeni bir bakış açısına ihtiyaç var. Eğitimde bir yenileşme lazım. Peki bunu kim gerçekleştirecek, neyle gerçekleştirecek, neye tesir etmek durumunda olacak bunun içinde döndüğünde herkesin muhatap olduğu birkaç kalem şeyi görürsünüz. Bunlardan birisi siyasi iradeye bakar. Ne yapmak istiyorsunuz diye. Öbür taraftan bürokrasiye bakar. Ama bunların hepsinin sağlıklı işleyebilmesi, Eğitim Bir-Sen’in farklı sesinin ne olacağına bakar. Kimseye kendimizi beğendirmek için değil, bir ihtiyacı ortaya koyabilmek ve netice itibariyle yaşanan sorunların giderilebilmesi, insanımızın eğitim hayatındaki olumlu katkıları verebilmek için aynı zamanda seferber olmak durumundayız” şeklinde konuştu.

    Selvi Konuşmasını şöyle sürdürdü: ”İnsana nasıl baktığınız çok önemlidir. Gerçekten siz insanlara adil bakıyor ve insanca yaşam herkesin hakkıdır diyebiliyorsanız, bir başka şey söylemeniz lazım. O sözde sizin inancınızdan ve kültürlerinizden doğan değerlerin ışığında şunu diyebilmelisiniz. Bu hayat hepimiz için aynı. Öyleyse hepimiz insanca yaşam kalitesine sahip bir ortama kavuşmalıyız. İşte yeni bir soluğa, sese ihtiyaç var. İşte bu çerçevede biz yeni bir bakış açısını ortaya koyabilmek için bu ülkede sendikal faaliyete başlamış, çalışma ve insan hayatında bir şeyleri değiştirebilmenin mücadelesine girilmiş bir grup gönüldaşın yolunu ve çizgisini devam ettiren bir hareketiz. Onun için insanlığa yeni bir soluk gelecekse , bu ses sizden çıkacak. İnsanlığın potansiyeli burada mevcut. O adil değerleri sizler ortaya koyabilmelisiniz, yeni bir soluk ortaya koyabilirsiniz”.

  • Tıbbi Uygulama Hatalarına Güncel Bakış

    Hukukçu Hekim Prof. Dr. Hasan Tahsin Keçeligil, hasta ve hasta yakınlarının, özellikle dava açma yoluna gitmeden, öteki hak arama yollarını kullanmalarını tavsiye ettiklerini söyledi.

    Tıbbi uygulama hataları, hasta ve yakınları için hak arama yolları konusunda açıklamalarda bulunan Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin Keçeligil, Türkiye’de tıbbi uygulama hataları konusu üzerinde son yıllarda daha çok durulduğunu ifade etti. Tıbbi uygulama hatalarının, kimi zaman hekim ya da diğer bir sağlık personelinin hatası, kimi zaman sağlık ekibinin hatası olduğunu söyleyen Keçeligil, pek çok defa ise organizasyon kusuru olarak karşılaşılan bir durum olduğunu belirtti.

    “ÖZEL OLARAK DÜZENLENMİŞ BİR KANUN YOKTUR”

    Tıbbi uygulama hatalarında temel sebeplerin; dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik, emir ve nizamlara uymamak şeklinde ifade edilebileceğine söyleyen Keçeligil, “Türk Ceza Kanunu, çoğu defa kasta dayalı olmayan bu tip sorumluluğu ‘taksir’ sorumluluğu olarak kabul etmekte ve ‘özen yükümlülüğüne aykırılık’ olarak açıklamaktadır. Ülkemizde, tıbbi uygulama hataları bakımından özel olarak düzenlenmiş bir kanun yoktur. Bu vakalar, ceza hukuku ve özel hukuk bakımından, genel hükümler dahilinde değerlendirilir” dedi.

    “BAZI DURUMLARDA SAĞLIK PERSONELİNE SORUMLULUK YÜKLENEMEZ”

    Sağlık hizmetlerinin yüksek riskli işler arasında yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Keçeligil, “Başka bir ifadeyle, her tıbbi müdahalenin az ya da çok bir riski vardır. Risksiz bir tıbbi uygulama mümkün değildir. Normal şartlarda, sağlık hizmetleri, hastanın aydınlatılmış rızası dahilinde ve ‘izin verilen risk’ dediğimiz kavram kapsamında yürütülür. Bu noktada, ‘aydınlatılmış onam’ kavramına değinmeliyiz. Anayasamızın 17. maddesine ve Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 5., 15. ve 24. maddelerine göre, ‘Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz. Hastanın bilgilendirilmek suretiyle rızasının alınması esastır’. Tıpta, öngörülebilen ancak önlenemeyen kimi durumlar vardır ki, bunlar ‘komplikasyon’ olarak adlandırılırlar ve bunlar nedeniyle sağlık personeline bir sorumluluk yüklenemez. Buna karşılık, öngörülebilen ve önlenebilen bazı istenmeyen durumlar vardır ki, bu zararlı sonucun gerçekleşmesi halinde tıbbi uygulama hatasından söz edilir ve sağlık personeli bundan sorumlu tutulabilir. Burada, esas önemli olan şey, gerekli tedbirler alınarak önlenmesi mümkün olan bir zararlı durumun, yeterli önlem alınmadığı için gerçekleşmiş olmasıdır. Mesela, bir ameliyatta, gerekli dikkat ve özen gösterilmediği için hastanın vücudunda yabancı cisim unutulmuş ise veya hastanın sağ dizi yerine sol dizi ameliyat edilmiş ise, bu durumda açık bir tıbbi uygulama hatası vardır. Buna karşın, her türlü tedbirin alınmış olduğu bir ameliyattan sonra o bölgede enfeksiyon gelişmiş ise, burada özen yükümlülüğü yerine getirildiği için bir kusur söz konusu olmayacaktır” diye konuştu.

    “DAVA AŞAMASINDA UZMANLARDAN GÖRÜŞ ALINMASI YARARLI OLACAKTIR”

    Her insanın bünyesinin farklı olduğunu belirten Keçeligil, “Buna bağlı olarak, tıbbi uygulamalarda matematikte olduğu gibi sonuç kesin biçimde garanti edilemez. Her hasta bünyesinin bir ilaca ya da bir uygulamaya yanıtı farklı olabilir. Dolayısıyla, tıbbi uygulama hatalarına bakıldığında, hastanın aydınlatılmış olmasının varlığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun işlem, organizasyonun işleyiş şekli, hasta kayıtlarının tam ve güvenilir oluşu gibi çok sayıda parametre ele alınmalıdır. İşte, bu durumda, tıbbi uygulama hatasının olup-olmadığı sorusunun yanıtını alabilmek için, yargı makamları ‘bilirkişi’ görüşünden faydalanırlar. Ülkemizde, kanuni bilirkişiler olarak, Adli Tıp Kurumu, Yüksek Sağlık Şurası ve üniversite klinikleri bulunmaktadır. Hasta veya hasta yakını, bir tıbbi uygulama hatasına maruz kaldığını düşünüyorsa, kanun ve yönetmelikler ona çok çeşitli haklar sağlamaktadır. Hastanın ve hasta ile ilgili bulunanların, hasta haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türlü müracaat, şikayet ve dava hakları vardır. Hasta ve hasta yakınlarının, özellikle dava açma yoluna gitmeden, öteki hak arama yollarını kullanmasını tavsiye edebiliriz. Dava açma aşamasına gelindiğinde ise, muhakkak surette, Tıp ve Sağlık Hukuku konusunda deneyimli bir uzmandan görüş alınarak hareket edilmesi yararlı olacaktır” şeklinde konuştu.

  • Avrupa’da Meme Büyütme Ameliyatına Bakış Farkı

    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Defne Erkara, Avrupa’da meme büyütme ameliyatına bakış farkını anlattı.

    Geçtiğimiz günlerde silikon meme implantı üreticisi firmasının davetlisi olarak İsveç’in başkenti Stockholm’de iki gün süren bir toplantıya katılan Op.Dr.Defne Erkara, toplantıda meme büyütme alanında karşılıklı fikir alışverişi ve son yenilikler hakkında değerlendirmeler yapıldığını söyledi.

    Silikon takma yöntemi ile meme büyütmenin dünyanın her tarafında çok ilgi gördüğünü anlatan Op. Dr. Defne Erkara, “Bu ilgi neticesi firmalar da bu alana çok yatırım yapıyorlar. Bu sebeple implant teknolojisi hızla ilerliyor. Sadece implant materyaline yatırım yetmeyeceği için üretici firmalar bu tür etkinlikler düzenleyerek satışlarını arttırmak, hem hasta hem de plastik cerrahi uzmanı tarafından daha çok tercih edilir bir marka olmak istiyorlar. Tabii yine hem biz plastik cerrahlar için hem de hastalarımız için teknolojik gelişmeler harika. İmplant tipleri her yerde aynı ancak her ülkede plastik cerrah ve silikon taktırmak isteyen kadınların olaya yaklaşımı farklı. Meme büyütme teknikleri de doğal olarak farklı. Gerçi bir çok yönden de benzerlikler mevcut. İşte bu toplantının amacı her ülkeden gelen plastik cerrahların deneyimlerini paylaşarak ortak aklın yükseltilmesi idi. Ben ülkemizi en iyi şekilde temsil ettim. Bir bayan plastik cerrah olarak Türk kadınının modern dünyada önemli yerlere gelebileceğini gösterdim. Bu arada onların bilgi ve tecrübelerinden de yararlanarak mesleğimde bir adım daha ileriye gittiğimi düşünüyorum. Bu tür etkinlikleri takip etmek bizim meslekte çok önemli. Tıbbin her alanına firmalar büyük yatırımlar yapıyorlar. Biz hekimlere düşen de bu yenilikleri takip ederek hastalarımıza daha iyi hizmet vermek” dedi.

    Toplantıdaki gözlemlerini paylaşan Op. Dr. Defne Erkara, Avrupa’da genellikle tercih edilen silikon yerleştirme planının kas altı olduğunu ifade ederek, “Ben de meme büyütme ameliyatı yaparken çoğunlukla kas altı Dual plan tercih ediyorum. Çünkü bana gelen hastaların çoğu zayıf ve meme dokuları çok az. Kas altı konulan silikon bence daha az sarkma yapıyor. Kas altı konulan silikon daha az ele geliyor. Yerine göre silikonu kas fasciası altına da yerleştirdiğim de oluyor. Bu madde biraz teknik bilgi ağırlıklı oldu aslında. Ancak artık hastalarımdan gördüğüm kadarıyla bir çok kadın bu teknikler konusunda iyi kötü bilgi sahibi. Forumlarda, bloglarda, internetteki sağlık sitelerinde bir çok bilgi ve deneyim paylaşımı var. Bu durum bence harika. Kadınlarımız bir işe kalkışırken o konuda derinlemesine bilgi sahibi olurlarsa doğru karar vermeleri kolaylaşır. Silikon taktırmak önemli bir karar. Meme büyütme gibi kadının önce fiziksel, aslında sosyal yönden kendini daha iyi hissedeceği bir ameliyat öncesinde olabildiğince çok bilgiye sahip olması çok güzel ve gerekli” dedi.

    Almanya ve İsveç’teki plastik cerrahlar başta olmak üzere bir çok meslektaşının tercih ettiği silikon yerleştirme yerinin çoğunlukla; meme altındaki çizgi olduğunu anlatan Op. Dr. Defne Erkara, “Ben de meme altındaki doğal kıvrımdan silikonu yerleştiriyorum. Çünkü: Meme kıvrımı içinde kalan meme büyütme ameliyat izi çoğunlukla hiç rahatsız etmiyor. Belirgin de olmuyor. Bir bayan plastik cerrah olarak meme başında herhangi bir iz bence olmamalı. Koltuk altından yerleştirilen silikonlarda da koltuk altında iz kalıyor. Üstelik meme altındaki iz sadece çıplakken belli olurken, koltuk altındaki iz askılı kollu kıyafet ile daha çok belli olur.

    Ayrıca meme altından yapılan yerleştirmelerde silikonu memeye tam olması gerektiği gibi yerleştirebiliyorsunuz. Asimetri varsa memeleri birbirine eşitleyebiliyorsunuz.

    Yine çoğu plastik cerrah tarafından meme büyütme için pürtüklü yüzeyli, içi kesilse de ayrışmayan jel dolu silikonlar daha çok tercih ediliyor. Ben de öyle tercih ediyorum. Çünkü; Meme şeklinin bu tip silikonla daha iyi olduğuna ve uzun süre korunduğuna inanıyorum. Kapsül kontraktürü dediğimiz eski tip silikonlarda görülen komplikasyon sıkıntısı da bu hastalarda çok az. Koşarken, spor yaparken memelerin sallanma hissi bunlarda olmuyor. Zaten hemen hemen herkes artık bunlardan takıyor. Zamanla diğer tip silikonların adı bile anılmayacak bence. Genelde anatomik tip yani damla silikon tercih ediyorlar. Ben bu seçimi hastanın; Boyu, kilosu, Memede sarkma oranı, Gövde uzunluğu ve omuz genişliği, Kendi şahsi tercihine göre meme büyütme yapıyorum. Ülkemizde yuvarlak ve yüksek profilli silikonlar daha çok tercih ediliyor. Sanırım kadınlarımız süngerli sutyenleri tamamen hayatlarından çıkarmaya çalışıyor. Ayrıca biz Türk kadınları memenin üst tarafının daha dolgun görünmesini seviyoruz. Bu duruma çok karşı olduğumu söyleyemem çünkü ayaktayken yuvarlak silikon da bir süre sonra yer çekimi etkisi ile damla gibi duruyor. Genellikle 200 – 350 cc arası silikonları tercih ediyorlar. Büyük silikon takan pek az. Ben önceleri Avrupalı meslektaşlarım gibi düşünüyordum. Pek büyük silikon takmak taraftarı değildim. Ancak zamanla gördüm ki kadınlarımız büyük istiyorlar. Meme büyütme ameliyatı da mutluluk ameliyatı olduğuna göre hangi boy implant ile mutlu olacaklarsa o boy meme implantı takıyorum. Şimdilerde 200 ile 800 cc arası hastalarımın tercihine uygun olarak her büyüklükte silikonu kullanıyorum. Hastalarımın çoğunluğu 295 ile 470 cc arası tercih ediyorlar. Yani özetle Türk kadınları daha büyük boy protez tercih ediyorlar” diye konuştu.

  • Güne Bakış Gazetesi 12 Yaşında

    Adıyaman’da, günlük yerel yayın yapan Güne Bakış Gazetesi 12. yıl dönümünü kutluyor.

    Güne Bakış Gazetesi 11 yılı geride bırakıp 12. yılına girerken 8 Aralık 2004 tarihinden bu yana tam 3 bin 373 gazeteyle okurlarla buluştu.

    Güne Bakış Gazetesi Sahibi Mustafa Yücekaya, 12’inci kuruluş yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Gazetemiz, 8 Aralık 2004 tarihinde yayına başladı. Gazetemizin okura ulaştığı ilk günkü heyecanımızı bugün de muhafaza ediyoruz. Okur gazetesi olma yolunda önemli bir merhale kat ettiğimiz, okurun güvenini kazandığımızı ve gazeteyi eline alan herkesin farklılığı gördüğü bir gazetenin Adıyaman’a kazandırılmasından mutluyum. Güne Bakış Gazetemizin yayına başladığı ilk günden bugüne dek gazeteye emeği geçen ve halen farklı yerlerde mesleği icra eden arkadaşlarımızın da olduğunu düşündüğümüzde, Güne Bakış Gazetesi, aynı zamanda bir okul görevini de gördüğünü düşüne biliriz. İlk günden bu yana, gazetemize emek veren ve bir birinden değerli tüm arkadaşlarımıza minnet ve şükranlarımızı sunuyor, mizanpajından, dağıtımına kadar emeği geçen tüm arkadaşlarımızı da tebrik ediyoruz. Yerel gazetelerin demokrasinin yerleşmesinde önemli bir görevi olduğunu düşünerek, başladığımız mesleğimizde, aynı düşünceyi sürdürüyoruz. Basın ne kadar özgür olursa, demokrasi de o derece yerleşeceğine olan inancımızla, nice 12 yıllarda görüşmek üzere tüm Güne Bakış ailesi adına okurlarımıza selam ve saygılarımızı sunuyoruz” şeklinde konuştu.

  • KTO’nun Ticarete Bakış Dergisinin Ekim Sayısı Yayınlandı

    Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, derginin yeni sayısında “Hizmet kalitemizi Sürekli İyileştirmeyi Hedefliyoruz” başlıklı yazısı ile Oda üyelerine seslendi.

    Başkan Hiçyılmaz yazısında; ticaretin şekil ve anlayış değiştirmeye başladığını iyi bildiklerini ve geleceğe ilişkin planlamaları da bu anlayışa uygun gerçekleştirmeye devam ettiklerini belirterek, “Geleceğin ticaret odasının şekillenmesi, hizmet kalitesinin katbekat artması amacıyla planlamasını yaptığımız yeni hizmet binamızın temelini attık” ifadelerini kullandı.

    Yazısında, “Geleceğe olan yatırımın yalnızca bir bina inşaatıyla sınırlı kalamayacağının da farkındayız” diyen Hiçyılmaz, “ISO-9001:2009 Kalite Yönetim Sistemi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği içinde yer alan çok az sayıda ticaret odasının sahip olduğu IS0-10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi ve ISO-27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi belgelerini aldık” dedi.

    Başkan Hiçyılmaz’ın yazısının İngilizce olarak da okuyuculara sunulduğu Ticarete Bakış dergisinde, 2015 yılının Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında gerçekleştirilen faaliyetler başta olmak üzere; Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar’ın ‘Belediyecilik, Şehircilik, Ticaret ve Kayseri’ başlıklı yazısı ile meslek komitesi başkanıyla yapılan röportajlar yer aldı.

    Ticarete Bakış Dergisi’nin yeni sayısında ayrıca; ekonomiye ilişkin makaleler, 2016 yılı fuar takvimi ve üyelere yönelik bilgilendirme yazıları bulunuyor.