Etiket: Bahçıvan:

  • İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, ekonominin bel kemiği olan aile şirketlerine öneri

    Türkiye’de ekonominin bel kemiğini oluşturan aile şirketlerinin üçüncü kuşağa ulaşma oranının yüzde 13 ile dünya ortalamasının altında kaldığına dikkat çeken İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Ülkemizde 100 yaşını aşan şirket sayısının 20 civarında olması, sürdürülebilirliği sağlayamadığımızı en çarpıcı şekilde gösteriyor” dedi.

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin Ekim ayı olağan toplantısı, ’Sürdürülebilir Bir Ekonomik Büyüme ve Başarı İçin Aile Şirketlerinde Kurumsallaşmanın Ekonomimiz ve Sanayimiz Açısından Önemi’ ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, eski Sağlık ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı ve Family Business Governance (Aile Şirketi Yönetimi) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Haluk Alacaklıoğlu konuk olarak katıldı.

    İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, ana gündeme ilişkin değerlendirmesinde dünya ekonomisine yön veren aile şirketlerinin, ABD’de tüm şirketler içinde yüzde 90, Avrupa’da yüzde 60, Asya’da ise yüzde 95 pay aldığını, Türkiye’deki payının ise yüzde 90’dan fazla olduğunu söyledi.

    Türkiye’deki aile şirketlerinin de yüzde 52’sinin üretim sektöründe faaliyet gösterdiğini vurgulayan Bahçıvan, “Milli gelir içinde çok önemli bir paya sahip olan ve ekonominin bel kemiğini oluşturan aile şirketlerinin başarılı bir şekilde yoluna devam etmesi, ülke ekonomimizin de sağlıklı olması anlamına geliyor. Ancak aile şirketlerinde sürdürülebilirliği sağlamak hiç de kolay değil. Dünyada ömürleri yaklaşık 25 yıl olan aile şirketlerinin, üçüncü kuşağa ulaşma oranı da yüzde 15 civarında. Türkiye’de ise aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 40’ı birinci, yüzde 50’si ikinci ve sadece yüzde 13’ü üçüncü kuşakta devam edebilmektedir. Dördüncü kuşağa ulaşanların oranı ise yüzde 2. Ülkemizde yüz yaşını aşmış şirket sayısının 20 civarında olması, sürdürülebilirliği sağlayamadığımızı en çarpıcı şekilde gösteriyor” ifadelerini kullandı.

    Şirketler değişime direnç göstermemeli

    Aile şirketlerinde sürdürülebilir başarı formülünün kurumsallaşma olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “Kurumsallaşma şirket yönetiminin profesyonellere terk edilerek kontrolün elden çıkartılması değildir. Aksine, şirketin faaliyetlerini kişilerin varlığına bağımlı olmadan sürdürebilmesini ve geliştirebilmesini sağlamaktır. Kurumsallaşma yolundaki şirketler yeniliklere açık olmalı ve değişime direnç göstermemelidir. Karar alırken duygusal davranmamalı, rasyonaliteyi elden bırakmamalıdır. Bir süredir Türkiye’de de uygulanmaya başlayan ‘aile anayasası’ aile şirketlerinde karşılaşılan sorunları çözmekte yararlı bir hukuki enstrümandır” dedi.

    Sanayinin daha hızlı büyümesi için yatırıma ihtiyaç var

    Bahçıvan, dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin olarak yaptığı değerlendirmede ise IMF’nin son mali izleme raporuna göre dünyada hükümet, hane halkı ve finans dışı özel sektör borçlarının toplamının 152 trilyon dolara, yani dünya hasılasının yüzde 225’ine ulaştığının tahmin edildiğini hatırlattı. Türkiye’de ise kamu borcunun milli gelire oranının bu yıl yüzde 31,7 olarak tahmin edildiğini aktaran Bahçıvan, “Bu oran bizi 181 ülke arasında en iyi borç görünümüne sahip 39’ncu ülke konumuna taşırken, kamu borç stoku en yüksek 30 ülke arasında da en iyi üçüncü ülke pozisyonuna getiriyor” diye konuştu.

    Bununla birlikte Türkiye’de özel sektör borçluluğunun oldukça yüksek olduğuna işaret eden Bahçıvan, “Türkiye, özel sektör borcunun milli gelire oranının en çok arttığı 6. gelişmekte olan ekonomi olarak dikkat çekiyor. Oysa bizim daha hızlı büyümeye ihtiyacımız var. Ekonomimizin sürükleyici gücü olarak sanayimizin daha fazla büyümesi, daha fazla üretmesi, bunun için daha fazla yatırım yapması gerekiyor. 2017-2019 Orta Vadeli Program’da ve geçen hafta TBMM’ye sunulan 2017 taslak bütçesinde yatırım ödeneklerinin 78 milyar TL’ye çıkarılması gibi özel sektör yatırımları için kaldıraç etkisi yaratacak politikalara yer verilmesi memnuniyet verici” dedi.

    İSO Başkanı Bahçıvan, Cumhuriyet Bayramı’nı da kutlayarak “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, bize yurdu ve bağımsızlığımızı armağan edenlere gösterdiğimiz bir vefa ve şükran örneği. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum” ifadelerini kullandı.

  • İSO Başkanı Bahçıvan, finans dünyasından üretim için destek istedi

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, finans dünyasıyla reel sektör arasında üretimi destekleyecek yakınlaşmanın halen kurulamadığına dikkat çekerek “Üretim odaklı yeni ekonomi hikayemizde üzerine titrememiz gereken sektör sanayi olmalı. Sürdürülebilir büyüme için özel sektör yatırım finansmanına uygun maliyetle erişebilmeli” dedi.

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin Eylül ayı olağan toplantısı, ’Üretimi ve Reel Kesimi Destekleyen Bir Finans Vizyonunun, Yeni Ekonomi Hikayesi ve Sanayimiz Açısından Önemi’ ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya konuk olarak katıldı. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, konuşmasında Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı dışındaki diğer asli amacı olan finansal istikrarın reel kesim için taşıdığı öneme dikkat çekti. Bugüne kadar kurtarıcı olarak görülen Merkez Bankaları’nın aldıkları tedbirlerin küresel ekonomiyi düzlüğe çıkartmakta yeterli olmadığını vurgulayan Bahçıvan, “Tek çözüm; uzun zamandır ısrarla dile getirdiğimiz üretim ekonomisine dayalı bir yaklaşımın yeniden ön plana çıkmasıdır. Üretim ekonomisine hak ettiği yeri yeniden kazandırmak için birinci koşul, finans ayağının sağlam olmasıdır. Küresel boyutta baktığımızda bütün çabalara rağmen finans dünyasıyla reel sektör arasında üretimi destekleyecek yakınlaşma maalesef kurulabilmiş değil. Büyümeye yine en büyük desteği imalat sanayi veriyor. Üretim odaklı yeni ekonomi hikayemizde; üzerine titrememiz gereken sektör de sanayimiz olmalıdır. Ekonomik büyümemizi sürdürmemiz için, özel sektör yatırım finansmanına uygun maliyetle erişebilmelidir” diye konuştu.

    “Tüm bankalar faiz oranlarını düşürmeli”

    Merkez Bankası’nın temkinli ve istikrarlı faiz indirim politikasının üretim ekonomisine geçişin desteklenmesi açısından teşvik edici olduğuna dikkat çeken Bahçıvan, “Tüm bankaların da piyasa dengelerini gözeten bir hassasiyetle yapılan bu indirimleri takip ederek faiz oranlarını düşürmelerini bekliyoruz. Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesine rağmen kredi hacminin artmaması düşündürücüdür. İşin özü şu: Bankalarımız kredi vermekte çekimser davranınca haliyle krediler de zayıf seyrediyor. Zorunlu karşılık oranlarındaki indirimler de ekonomik aktörlerin borçlanma maliyetlerini düşürerek ekonomik aktiviteyi olumlu etkiledi. Bu indirimler bankaların kredi olarak açabileceği likidite miktarının artmasına yardımcı olurken, sanayi kuruluşlarının da bu olanaktan azami ölçüde faydalanmasına imkan sağlanması en büyük dileğimizdir” ifadelerini kullandı.

    “Merkez Bankası Kalkınma Bankası’na re-finansman sağlamalı”

    Yapısal reformlar içinde ilk defa İSO’nun gündeme getirdiği yeni nesil Kalkınma Bankacılığı konusunda Hükümetin attığı adımlardan memnun olduklarını belirten Bahçıvan, “Bu konuda Merkez Bankamız da önemli bir rol oynayabilir. Önümüzde iyi bir örnek var: Eximbank. İhracatı desteklemek için Merkez Bankası ile Eximbank arasında re-finansman ilişkisi son yıllarda başarı ile uygulanmaktadır. Benzer bir model izlenerek, Merkez Bankası’nın Kalkınma Bankası’nın uzun vadeli kredilerine de re-finansman sağlaması, sanayi için büyük katkı sağlayacaktır. Bunun örnekleri dünyada var. Kore’de merkez bankasının kalkınma bankasını tahvil alımı yoluyla desteklediğini görüyoruz” dedi.

    “Bankalar 5-10 yıl vadeli tahvil ihracına teşvik edilmeli”

    Bankacılık sisteminin uzun vadeli fon yaratamamasının önemli bir yapısal sorun olduğunu söyleyen Bahçıvan, “Sistemin uzun vadeli fon yaratabilmesi için mutlaka ve mutlaka bir çalışma yapılması gerekiyor. Örneğin, bankalar 5-10 yıl vadeli tahvil ihracına teşvik edilmelidir. Son zamanlarda uygulama başarısını takdirle izlediğimiz BES birikimleri başta olmak üzere uzun vadeli kurumsal tasarruflar, bu tahvillere yatırım yapmalıdır. Bankalar da uzun vadeli tahvil ihracı ile elde ettiği kaynakları, sanayinin uzun vadeli finansman ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanmalıdır. Bu mekanizmanın özendirilmesi için vergi ve karşılıklar gibi unsurlar da etkin şekilde uygulanmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Türkiye’nin ’Peynir Kralı’ Mecit Bahçıvan hayatını kaybetti

    Türkiye gıda sektörünün öncü kuruluşlarından Bahçıvan Gıda’nın kurucusu, Mecit Bahçıvan hayatını kaybetti. Bahçıvan’ın cenazesi 03 Eylül Cumartesi günü Fatih Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verilecek.

    Türkiye gıda sektörünün öncü kuruluşlarından Bahçıvan Gıda’nın kurucusu, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın da babası olan Mecit Bahçıvan, 85 yaşında hayata veda etti. Yaptığı çalışmalar ve sosyal sorumluluk bilinci nedeniyle ’TBMM Üstün Hizmet Ödülü’ne layık görülen Bahçıvan’ın cenazesi 3 Eylül 2016 Cumartesi günü Fatih Camiinde kılınacak öğle namazının ardından Edirnekapı Şehitliğinde toprağa verilecek.

    1930’lu yıllarda ailesi ile birlikte Erivan’dan Türkiye’ye göç etmiş, aradan geçen süre içerisinde Türk sanayisinde yaptığı yenilikler ile adından söz ettirmişti. 1969 yılında girdiği İstanbul Ticaret Odası’nda 25 yıl aralıksız hizmet veren Bahçıvan, aynı zamanda İstanbul Sanayi Odası’nda da (İSO) meclis üyesi olarak sektörün gelişmesi için önemli çalışmalara imza attı.

  • Bahçıvan: “Öncelikle ekonomide iki ülkeyi de rahatlatacak adımlar peş peşe atılmalıdır”

    İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşmesine ilişkin değerlendirmede bulundu.

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, bugün Rusya’nın St. Petersburg kentinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in görüşmesine ilişkin değerlendirmede bulundu. İş dünyası olarak, talihsiz uçak krizinden bu yana hep, çıkarları ortak paydada kesişen iki ülkede sağduyunun hakim olması gerektiğini dile getirdiklerini belirten Bahçıvan; en kısa zamanda, Türkiye-Rusya ilişkilerinin yeniden dostane bir zemine döneceğine olan inancımızı hep koruduklarını, bugün bu tarihi günü yaşadıklarını söyledi.

    İki liderin bugünkü görüşmesinin sonuçlarının, hem ekonomik ve hem de siyasi açıdan tarihi önemde olduğunu bildiren Bahçıvan, “Şimdi özellikle ekonomik açıdan iki ülkeyi de rahatlatacak adımların peş peşe atılması gerekmektedir. Özellikle Türkiye ve Rusya’nın birbirlerinin en önemli ticari ortakları oldukları olmasından kaynaklanan ve kriz süresince en büyük yarayı alan ekonomik ilişkiler, atılacak bu adımlarla bir an önce düzeltilmelidir” dedi.

    İhracatın en büyük kalemleri olan tarımdan hayvancılığa, tekstilden otomotive, kimyasal maddelerden makine teçhizatına ve en önemlisi de Türk şirketlerinin taahhüt işlerine kadar birçok alanda atılacak ivedi adımlar, ekonomik ilişkileri kısa sürede normalleştireceğini vurgulayan İSO Başkanı, bu da bugün ihtiyaç duyulan sanayinin çarklarının biraz daha hızlı dönmesini sağlayacağını vurgulayarak değerlendirmesini şöyle tamamladı: “Bugün, cesur yaklaşımları ile iki ülkeyi yeniden dostluk zeminine çeken başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Rusya devlet Başkanı Putin’i kutluyorum. Bölgenin iki güçlü ülkesi arasındaki dostluk zemininin bir daha kaybedilmemesi noktasında gerekli hassasiyetin her kesim tarafından gösterilmesini diliyorum”.

  • Bahçıvan: “Sanayinin Son Çeyrekteki Katkısı Çok Değerli”

    İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, bugün açıklanan 2015 yılı büyüme rakamlarını değerlendirdi.

    İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, bugün TÜİK tarafından açıklanan Türkiye ekonomisinin 2015 yılı büyüme rakamları ile ilgili değerlendirmede bulundu. 2015 yılındaki bütün iç ve dış olumsuz konjonktürü göz önüne aldığında, Türkiye’nin zorlu bir yılda elde etmiş olduğu bu büyümeyi ekonominin geleceği açısından önemli ve değerli bulduğunu belirten Bahçıvan, “Özellikle sanayimizin, yaşadığı sıkıntılara rağmen büyümeye son çeyrekte verdiği 2 puanlık katkının değerini ve 2015 performansına olumlu etkisini vurgulamak istiyorum” dedi.

    Ekonomide konjonktürel nedenlerle de olsa hala iç talep ağırlıklı bir büyümenin söz konusu olduğunu ve bunun dış taleple daha çok desteklenmesi gerektiğini hatırlatan Bahçıvan, 2016 yılının nitelik ve kalite yönünden çok daha güçlü ve sağlıklı bir büyümeyi hak ettiğine inandığını vurguladı.