Etiket: Bahçeli’den

  • Bahçeli’den o slogana karşı uyarı

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Manisa’nın Turgutlu ilçesindeki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Türkiye NATO’ya mahkum değildir. NATO, Türkiye’ye parmak sallıyor. ABD, çevremizi kuşatıyor. AB, çehremizi karalıyor. Türk düşmanları faaldir, ama Türk milleti de her tehdide karşı teyakkuzdadır” dedi. Bahçeli, konuşma yapmak üzere kürsüye çıktığı sırada, “İşte ordu işte komutan” sloganı atan partililere yönelik “O bizim sloganımız değil, kullanmayın bir daha“ diyerek uyardı.

    Manisa Büyükşehir Belediyesinin, Turgutlu Belediyesi ortaklığıyla Turgutlu’ya kazandırdığı 297 milyon TL’lik 81 projenin toplu açılış ve temel atma törenine, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli katıldı. 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Alanı’nda gerçekleştirilen tören öncesinde ünlü şarkıcı Ahmet Şafak bir konser verdi. Konserin ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, alanı dolduran vatandaşlara seslendi. Bahçeli, konuşmak yapmak üzere kürsüye çıktığı sırada, “İşte ordu işte komutan” sloganı atan partililere yönelik “O bizim sloganımız değil, kullanmayın bir daha“ diyerek uyardı. Toplu açılış ve temel atma törenlerinin Selendi, Alaşehir ve Salihli’den sonraki son durağı olan Turgutlu’da bulunmaktan mutlu olduğunu ifade eden Bahçeli, “Her ilçemizde giderek artan heyecan dalgasının Turgutlu’da zirve yaptığını görüyorum. Milli Mücadele kahramanlarının abideleştiği Turgutlu’da bulunmak ve sizlerle yeniden buluşmuş olmaktan dolayı bahtiyarım. 248 eserin toplu açılış ve temel atma törenlerini gerçekleştirdiğimiz Manisa ilimizin bu güzide ilçesinde hayata geçecek olan projelerin Turgutlulara hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyorum. Bu ilçemiz ekmeğini paylaşanların diyarıdır. Yaşamanın ve yaşatmanın anlam bulduğu kahramanlık diyarıdır. 7 Eylül 1922 tarihi bu iradenin ispat ve beyanıdır. Turgutlu milli mücadele döneminin tarifi imkânsız mukavemetini göstermiş, işgal kuvvetlerinin mezalimine karşı ateş çemberini yarıp devleşmiştir. Turgutlu diri diri yakılmak istenmiştir. Ancak Turgutlu küllerinden yeniden doğmuş, bu eşsiz vatan coğrafyasını gül bahçesine çevirmiştir. Bu bakımdan Turgutlu Milli Mücadele döneminin ateşte açan gülüdür. 7 Eylül 1922 tarihinde bu ilçemizi ateşe verip kaçan işgal kuvvetlerinin açtığı yaralara, verdiği acılara rağmen Turgutlu’nun kahramanları asaletinden ödün vermemişlerdir” dedi.

    ” İslam düşmanları bir an olsun boş durmamaktadır”

    IŞİD’le mücadele bahanesiyle PKK/PYD terör örgütüne geniş bir alan açıldığına dikkat çeken Bahçeli, “Hali hazırda PKK/PYD, Suriye’nin dörtte birini kontrol edecek seviyeye ulaşmıştır. Ülkenin en önemli barajları, petrol ve doğalgaz yatakları da IŞİD’ten alınıp bu terör örgütünün kontrolüne bırakılmıştır. Yani bir terör örgütü, bir başka terör örgütünü meşru gösterecek şekilde kullanılmıştır. Suriye’de askeri çözümün mümkün olmadığını savunanlar, ne hikmetse PKK/PYD’ye verilen binlerce tır silahtan bahsetmemektedir. Suriye’de bundan sonraki süreçte PKK/PYD’yi meşru bir zemine taşımanın sinsi ve alçak hesabı yapılmaktadır. Bölgemizde etnik ve mezhep temelli ayrışmalar bitmemiş, aksine daha da bilenmiştir. Suriye’de iç savaşın şartları mümkün olan her satha yayılmak istenmektedir. Irak, Suriye, Yemen derken bugünlerde Lübnan’da da benzeri şartların oluşması için karanlık çevreler faaliyet halindedir. Ortadoğu’da sınırların yeniden değiştirilmesi planlanmakta, bölgeye her seviyeden nifak tohumları saçılmaktadır. Bütün bu olan bitenlere birde Ilımlı İslam adı altında mesnetsiz bir anlayış eklenmeye çalışılmaktadır. Haçlı heveslerinin, Siyonist hesapların kamuflajı olacak bu söylemle Müslüman’ın Müslümanı kırması hedeflenmektedir. Yüz yıl önce sancağımız altında huzurla yaşayanlar, bugün ne yazık ki sefil haldedir. Ortadoğu Osmanlı’dan sonra hala istikrarı aramasına rağmen bulamamıştır. Emperyalist emeller bölgeyi kan gölüne çevirmiştir. Beklentimiz başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’da yaşanan kargaşanın bir an önce son bulması; huzur, istikrar ve barışın hakim olmasıdır. Türkiye’nin beklentilerinin karşılanmadığı bir yerde kimsenin hesabını tutturamayacağı iyi anlaşılmalıdır. Sömürgeciliğin bölgesel taşeronları, bizim bin yıllık sevdamızı elbette doğru anlayamaz, doğru okuyamaz. Biz gelişmeleri her daim Türkçe okumak, dünyaya Ankara merkezli bakmak mecburiyetindeyiz. Öncelikli olarak ülkemize yönelen terör tehdidini yerinde yok etmeli, akabinde Misak-ı Milli bilinciyle tarihi vazifemizi yerine getirecek şartları oluşturmalıyız. Bizim için bekleyecek zaman yoktur. Çünkü Türkiye’nin hasımları beklememekte, İslam düşmanları bir an olsun boş durmamaktadır. Kan tutkunları pusudadır. Mazlumun ahı yükselmektedir. Artık zalimin zulmüne son vermenin, terör örgütlerinin kökünü kazımanın, dost ve müttefik görünümlü uluslararası örgütlerin oyunlarını bozmanın vakti gelmiştir. Kararlılığımızı test edebileceğini düşünenlere yanıldıklarını göstermek boynumuzun borcudur. İşte bu amaçla terörle mücadele ve dış politika konularında devletin ve hükümetin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

    “CHP’nin freni patlamış, pusulası şaşmıştır”

    “Milli birlik ve beraberlik ruhunu canlı tutarak istikbalimizi teminat altına almalı, istiklalimizi güvenceye kavuşturmalı, mazlumlara kol kanat geren bir iradeyi ortaya koyabilmeliyiz” diyen Bahçeli, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Hükümet etme sistemiyle, barajın aslında yüzde 50 artı 1’e çıkmasından dolayı CHP’nin freni patlamış, pusulası şaşmıştır. Şunu ifade etmeliyim ki, istikrarsızlıktan ve kaos ikliminden beslenenlerin, 15 Temmuz’dan bu yana sürdürdüğümüz ilkesel duruşumuzu bozmasına müsaade etmeyeceğiz. Sözlerimizi çekiştirerek dedikoduya batanlar, MHP’nin duruşunu sulandırmaya yeltenenler boşa kürek çekiyorlar. Şerefiyle siyaset yapan Milliyetçi Hareket Partisi şerefsizce yapılan itham ve iddialara aldırış etmeyecek, yeri geldiğinde muhataplarının yüzüne milli şamarı indirecektir. Fitne ve fesat taşıyıcılığı yapanların karşısına milli iradeden aldığımız güçle çıkacağız, tek vücut halinde duracağız. İhanete karşı tek yumruk olacağız, iftiralara karşı tek safta toplanacağız. Mahvımızı hesap edenlerin emellerini birer birer bozguna uğratacağız. Milletin sinesinden alamadıkları desteği PKK’nın, Haçlı ittifakının himayesiyle doldurmaya çalışanlara karşı milli birlik ve beraberlik ufkumuzu sağlam tutacağız. NATO, Türkiye’ye parmak sallıyor. ABD, çevremizi kuşatıyor. AB, çehremizi karalıyor. Türk düşmanları faaldir, ama Türk milleti de her tehdide karşı teyakkuzdadır. NATO’nun ilk Cumhurbaşkanımızla, 12. Cumhurbaşkanımıza karşı sergilediği ahlaksız ve rezil hakaretleri ayağımızın altında çiğniyoruz. Söylesinler, NATO ittifak mıdır, ihtilaf mıdır? Dost mudur, düşman mıdır? Türkiye NATO’ya mahkum değildir. Türkiye, NATO’cu kafaların, FETÖ’cü alçakların, bölücü hesapların kurbanı da olmayacaktır. Millet birdir, Türk milletidir. Vatan birdir, Türk vatanıdır. Devlet tektir, Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bin yıllık kardeşlik yeminimizdir, bozmaya hiçbir oluşum ve örgütün gücü yetmeyecektir. Bunun yanında, Genelkurmay Başkanımızın Kanada’da maruz kaldığı çirkin muameleyi ve itibar suikastını şiddetle kınıyorum. Peş peşe gelen skandalların kimsenin yanına bırakılmamasını ümit ediyorum. O yüzden diyorum ki; ihanete karşı iman, İhtilafa karşı irade, ilkelliğe karşı itibar, iftiraya karşı ihtiram sağlam tercihimiz, şaşmaz teklifimizdir. Unutulmasın ki, Türkiye’nin demokratikleşme, normalleşme ve istikrar içinde bir yönetim yapısına kavuşabilmesi için 15 Temmuz’dan bu yana üstlendiğimiz sorumluluk aynen devam ettirilecektir. Turgutlu ilçemize kazandırılan projelerin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ve takdirlerimi sunuyorum”

    “Hizmetin siyaseti olmaz”

    Manisa’nın büyükşehir olmasıyla birlikte zorlu geçiş sürecini tamamladıktan il genelinde yoğun ve hummalı bir çalışma içine girdiklerini belirten Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, Turgutlu’ya verdiği sözleri yerine getirmeye devam ettiğini söyledi. Ergün, “Günü kurtaran değil, kalıcı çalışmaların içinde olduk. Altyapısından üstyapısına kadar A’dan Z’ye birçok hizmeti çok şükür Turgutlu’muza kazandırdık. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız için Gıda Bankası, çocuklarımız için Çocuk Kültür ve Sanat Merkezleri, gençlerimiz için Gençlik Merkezi ve MABEM, köprüsü olmayan köylerimize köprü, parke taşı ve altyapısı bulunmayan mahallelerimize gerekli hizmetleri getirdik. İlçemize güzel bir pazaryeri ve otopark kazandırdık. Geldiğimiz noktada Turgutlu, sürekli değişti, gelişti ve bu değişim fazlasıyla devam ediyor. Kıymetli belediye başkanı arkadaşım, sevgili dostum Turgay Şirin ile birlikte verdiğimiz sözleri birer birer yerine getiriyor olmanın mutluluğu ve huzuruyla alnımız ak bir şekilde karşınızdayız. Turgutlu’muz, bugün toplu açılış ve temel atma töreni yaptığımız 4’üncü ilçemiz. Yaptığımız yatırımlarla rekor 297 milyon lira yatırım ve 81 projeyle Turgutlu’da. Avşar, Akçapınar, İzzettin Mahallelerinde düğün salonları yaptık. 13 milyon 800 bin lira civarında çok amaçlı kapalı otopark ve pazaryeri yaptık. Pazaryerinin bakımını da biz üstleniyoruz. Eski belediye binasının restorasyonunu yaptık. Kafeteryası da yakında açılmış olacak. Manisa’da ve Salihli’de yaptığımız spor salonu ve kapalı yüzme havuzunun aynısını Turgutlu’muza da yaptık. Irlamaz çevre düzenlemesi ile Manisa’daki Atatürk Kent Park’ın bir benzerini Turgutlu’muza kazandırıyoruz. 30 milyonun üzerinde bir yatırım burası. Yine ölümlü kazaların yaşandığı D-96 karayolundaki kabusu bitirecek kavşak projemizin de temelini atıyoruz. Tam 63 milyon liralık bir yatırımla inşallah sürücü kardeşlerimizin bu kâbusunu bitireceğiz. Sporcularımız ve gençlerimiz için Ovacık Yaylası’nda planladığımız Gençlik Kamp Merkezi projemizin yatırım bedeli de, tam 50 milyon lira. Yalnızca Manisa ve Turgutlu değil, tamamlandığında tüm Türkiye’nin kullandığı güzel bir projeyi Allah’ın izniyle hayata geçirmiş olacağız. Biz her zaman şunu vurguladık; hizmetin siyaseti olmaz. Bu anlayışla çalışmalarımızı bugünlere getirdik. Milli değerlere bağlı ve sadece milletine hizmet odaklı Milliyetçi Hareket Partisinin birer neferi olarak bizler, şehrimizi bir adım daha ileriye götürmek için çalışıyoruz” diye konuştu.

    “Davamızın liderinin verdiği yemine sadakat bizim şerefimizdir”

    297 milyon Türk Lirası yatırım bedeliyle Turgutlu tarihinin en büyük yatırımlarının açılış ve temel atma törenini gerçekleştirdiklerini ifade eden Turgutlu Belediye Başkanı Turgay Şirin, “2014 yılında liderimiz genel başkanımız Devlet Bahçeli’nin bizlere güveni ve talimatları, teşkilatımızın azim ve gayreti, yüce milletimizin teveccühü ve Allah’ın izni ile almış olduğumuz bu kutsal emanete ihanet etmeden, gece gündüz demeden önce ülkem ve vatanım diyerek hiç durmadan çalıştık, gayret ettik. Bu gayretimiz, çalışmamız sırasında kıymetli Turgutlulara bizlere sabırla destek oldular. Bugün de tüm bu gayretlerin, çalışmaların ve duaların neticesinde bu güzel tabloyu hep birlikte yaşıyoruz. Büyükşehir yasası ile birlikte gelirleri azalmış, geçmişten gelen borçları ve bir çok eksiği bulunan bir belediye iken, şikayet etmeden, bahane üretmeden gayretle çalıştık ve birçok başarılı projeyi hayata geçirdik. ‘Halka Hizmet Hakka Hizmet’ şiarı ile kılı kırk yaran bir hassasiyetle, kısıtlı imkânlarla rağmen kamu kaynaklarını en etkin ve verimli kullanarak, gece gündüz şehrimiz, vatanımız ve milletimiz için çalıştık. Bu gayretli ve özenli çalışmalarla Büyükşehir Belediyesi ve Turgutlu Belediyesi’nin el birliğiyle, gönül birliğiyle, ortak düşünce ve işbirliğiyle hangi hizmetlere imza atabildiğinin ve önümüzdeki süreçte Turgutlu’nun daha da yaşanılabilir şehir haline gelebileceğini gösterdik, göstermeye de devam edeceğiz. Liderimiz, genel başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendinin de ifade ettiği gibi; ‘Ulaşacak özlemlerimiz vardır. Gerçekleştireceğimiz hayallerimiz vardır. Mutlaka varacağımız yüksek ülkülerimiz vardır. Beraber olursak başarırız. Ayrı ayrı değil, birlikte durursak sonuç alırız.’ Liderimiz ‘Yemin verdik dönemeyiz’ diyorsa; davamızın liderinin verdiği yemine sadakat bizim şerefimizdir. Turgutlu’muz ve Manisa’mız için gerçekleştirilen yatırımlarımızın ve temeli atılacak projelerimizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

  • Bahçeli’den Genel Kurul’a katılmayan HDP’lilere ilişkin açıklama

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP’li milletvekillerinin yeni yasama yılı açılış törenine katılmamalarına ilişkin, “Mecliste bulunmaları veya bulunmamaları arasında bizim açımızdan fazla bir fark yoktur” dedi.

    TBMM’nin 26. Dönem 3. Yasama Yılı resepsiyonuna katılan MHP Genel Başkanı Bahçeli, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te yaptığı konuşmada Kuzey Irak’taki gelişmeler hakkındaki ifadelerine ilişkin değerlendirmeleri sorulan Bahçeli, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bu açılış konuşmasının çok özet, net ifadelerle dolu bir metin olduğu anlaşılıyor. Burada dikkat çeken konulardan bir tanesi hem Türkiye’nin genel sosyo-ekonomik meseleleri yanında bu özellikle Güneydoğu ve Irak çevresindeki olaylar üzerinde de bazı ifadeler kullanılıyor. Barzani, referandumun bütün unsurlarıyla beraber vazgeçtiğini ifade ederse o zaman orada yaşayan Kürt ve diğer topluluklara her konuda yardımcı olabileceğini ifade ediyor ki bu Türkiye’ye yakışır insancıl bir yaklaşımdır. Ama bir kuru inat devam ederse, orada Türkiye’yi tehdit eden unsurlar devam ederse ne yapması gerektiğini de ifade eden cümleler bulunmaktadır” diye konuştu.

    Bahçeli uyum yasalarına ilişkin, “Uyum yasalarıyla ilgili olarak MHP’nin bir çalışma grubu var. Grup başkan vekillerimiz çalışmalarını sürdürmektedirler. Siyasi iktidardan gelen bir metin olursa onun üzerinde çalışarak en kısa sürede uyum yasalarının çıkarılmasına katkı sağlayabiliriz. Uyum yasalarıyla ilgili siyasi iktidarın bir hazırlığı olur ise MHP’de var olan hazırlığıyla onu karşılaştırma yapar ve Meclis’ten süratle geçmelerini temin edecek katkıyı sağlar” ifadelerini kullandı.

    HDP’li milletvekillerinin 26. Dönem 3. Yasama Yılı’nın açılış programına katılmamalarına ilişkin Bahçeli, “Meclis’te bulunmaları veya bulunmamaları arasında bizim açımızdan fazla bir fark yoktur” dedi.

    Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’deki görüşmeye çağrılmadığı iddialarına, “Televizyonda takip ettiğim kadarıyla davetin olduğu söyleniyor. CHP ise bir davet yapılmadığını ifade ediyor. Bu farklı iki değerlendirmenin arasında biz ne söyleyebiliriz ki?” diye konuştu.

  • MHP Genel Başkanı Bahçeli’den Kızılcahamam ziyareti

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kızılcahamam’da bulunan Ülkücü Şehitler Anıtı ile Taş Medreseli Ülkücüler Hatıra Ormanı’nı ziyaret etti.

    MHP Genel Başkanı Devlet Baçeli, Kurban Bayramı’nın arifesinde Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine ziyarette bulundu. Ülkücü Şehitler Anıtı ile geçtiğimiz aylarda oluşturulan Taş Medreseli Ülkücüler Hatıra Ormanı’nı ziyaret eden Bahçeli’yi MHP Kızılcahamam İlçe Başkanı Muzaffer Gökmen, MHP Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Sarı ve Kızılcahamam Ülkü Ocakları İlçe Başkanı Yener Koçak karşıladı.

    Beraberindeki heyet ile birlikte anıta karanfil bırakan Bahçeli, ormanda bulunun Yörük çadırına “Gökbükü Otağı” ismini verdi.

  • Bahçeli’den Kılıçdaroğlu’na ’kontrollü darbe’ tepkisi

    Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kılıçdaroğlu sabah akşam 16 Nisanı karalamakla uğraşmaktadır ama 15 Temmuz darbe teşebbüsünden bahsetmemektedir. Bahsetse bile ‘kontrollü darbe’ demektedir. Ne demek kontrollü darbe? Bu rezil değerlendirme nereden çıktı? 15 Temmuza ‘kontrollü darbe’ demek kasten yapılmış, kontrollü bir çarpıtmadır. Benim anlamadığım bu mesajların Pensilvanya’dan CHP’ye nasıl ulaştığı, Mustafa Kemal’in partisinin nasıl ikna olduğudur” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Antalya mitinginde konuştu. Bahçeli, Antalya’nın heyecan denizi olup miting alanında aktığını dile getirerek, Antalya Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi, müşfik ve muazzez yüzü olduğunu belirtti. Buna rağmen Antalya’nın pek çok sorunu olduğunu ifade eden Bahçeli, “Ama bunların hepsi aşılmalıdır ve de aşılacaktır. Güneş Antalya’dadır, kum Antalya’dadır. Deniz Antalya’nın görkemidir. Bu cennet tatil yöremiz elbette hak ettiği yer ve seviyelerin gerisindedir. Antalya uzun süredir diken üstündedir. 24 Kasım 2015’de düşürülen Rus uçağı Antalya’yı kasıp kavurmuştur. Turizm acente ve şirketleri dardadır. Turizm darboğazda, oteller sancılıdır. Sebze-meyve üreticilerimiz dertlidir. Antalya’da sıkılan bir elin, mesela Rusya’da karşılığı vardır. Antalya’da atılacak bir adımın Finlandiya’dan sesi duyulacaktır veya Antalya’dan gösterilecek yakınlığın Danimarka’dan, Hollanda’dan, Almanya’dan mutlaka cevabı görülecektir. Antalya aynı zamanda kültür ve medeniyetlerin kesiştiği kavşak noktasıdır. Antalyalı kardeşlerim, Türk milletinin değerlerini temsil ederken aynı zamanda da tanıtmaktadır” diye konuştu.

    “En iyi tanıtım sevgi”

    Antalya’ya gelen her turistin gönüllü bir turizm elçisi olduğunun altını çizen Bahçeli, “En iyi tanıtım sevgi, yakınlık ve ilgidir. Sırf çevre ve doğa şartlarının güzelliğiyle de daha fazla yabancı ziyaretçinin gelmesi bir aşamadan sonra mümkün değildir. Hizmetlerdeki kalite düzeyi, karşılıklı münasebetlerdeki nezaket ve diyaloglardaki saygı buranın sürdürülebilir bir cazibe merkezi olmasına büyük katkılar sağlayacaktır. Bildiğiniz gibi, insan sevildiği, bilindiği ve bildiği yeri önceliğine almaktadır. Bu bacasız sanayi olan turizmde de böyledir. Bu itibarla daha çok turistin gelmesi, daha çok döviz girişi ve ülkemizin daha çok tanıtımı anlamına gelir ki, bunların önemi de şüphesiz çok fazladır. Bu nedenle turizmin gelişmesi, daha çok iş ve aş üretmesi doğa ve tesis güzellikleri olduğu kadar, insan davranış ve yaklaşımlarıyla doğru orantılıdır” ifadelerine yer verdi.

    “Antalya’nın imajına leke”

    “Türkiye karşıtı çevrelerin aleyhe propagandalarını da yakinen takip ediyorum” diyen Bahçeli, “16 Nisan’dan rahatsız olan Avrupa ülkeleri Antalya’yı karalama yarışındadır. Almanya bir yandan, Hollanda diğer yandan turizme darbe vurmanın peşindedir. Türkiye’yi güvensiz bir ülke gösterme çabalarına hız verdiler. Antalya’nın imajını lekelemeye çalışıyorlar. Rezervasyon iptalleri bunun en açık ispatıdır. Çünkü Antalya’nın dostluk ve kardeşlik ikliminden ürküyorlar. Çünkü Antalyalının irade ve duruşundan çekinip korkuyorlar. Sanıyorlar ki teslim olacağız. Sanıyorlar ki milli tez ve iddialarımızdan vazgeçeceğiz. Ya da aman dileyip yalvar yakar peşlerine düşeceğiz. Gelen gelir gelmeyen kendi bilir. Fakat bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Bu açık ve kesindir. Ancak demokratik ve insani olmayan hiçbir muameleyi de Antalya sineye çekmez, hoş görmez, görmeyecektir. Onursuz kazanç uğruna, onurluca kayıp Türk milletinin tarihi meziyet ve tercihidir” diye konuştu.

    “Sizler evet dedikçe, zalimlerin uykusu kaçıyor”

    Antalya’nın kardeşliğin şehri olduğunu ifade eden Bahçeli, “Burada herkese aş, iş, ekmek, huzur dolu günler vardır. Burada herkese hak ettiği, layık olduğu ilgi de vardır. Ama hiç kimse Antalyalı kardeşlerimin sabrıyla oynamamalıdır. Antalya’ya tuzak Türkiye’ye hançer sallamaktır. Antalya’nın hakkına leke sürmek, göz koymak aynısıyla ters tepecek, muhataplarını mahcup edecektir. Antalya diz çökmez, tamah etmez. El avuç açmaz, alttan almaz. Antalya Türkiye’dir, Türk milletinin kalp atışıdır. Ay yıldızlı al bayrak en iyi şekilde burada temsil edilmektedir. Türk vatanın namusuna yan bakan, Antalya’da ancak nal toplar, Antalya’nın yanına yaklaşamaz. Şimdi soruyorum, Türkiye’nin büyümesine var mısınız? Milli yeminleri tutacak mısınız? Milli ülküleri savunacak mısınız? Sizler evet dedikçe, zalimlerin uykusu kaçıyor. Sizler evet dedikçe, Türkiye düşmanlarının akılları karışıyor. Sizler evet dedikçe, Türk milletine kefen biçenlerin gözleri kararıyor. Denizde kum, düşmanda kumpas bitmez. Su uyursa da, düşman uyumaz. Ancak bunların gücü Antalya’ya yetmez, yetmeyecektir” şeklinde konuştu.

    “Evet, lord planlarının kapanıdır”

    Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:

    “Bir kez daha soruyorum, 16 Nisan gelip çattığında, devlet için evet mi? Millet için evet mi?Cumhuriyet için evet mi? Türklüğün bekası için evet mi? Evet, dost kapısıdır, adam olana açılır. Evet, lord planlarının kapanıdır, alçakları boğar. Evet, dirilişimizin manevi kalkanıdır, imhamızı isteyenleri ardına bakmadan kovalar. Bu ülke için yeminimiz vardır, vazgeçilmez. Yemin dönülmemek için verilir. Yemin çiğnememek için edilir. Anlayış ve kabulümüz budur. Karakter zafiyeti taşıyanların bu işe kafası yatmaz. Yemin adalettir, milli bekadır, omurgalı duruştur. Yemin haktır, milletin haysiyetidir, Türk tarihinin sesidir.”

    “İblisin tuzakları genişlemektedir”

    “Türkiye’ye karşı devamlı körüklenen nefret salgını tehlikeli boyuttadır” diyen Bahçeli, “Avrupa tetiktedir. ABD teyakkuzdadır. Sınırlarımızın hemen dibinde küresel ve bölgesel şiddet tehdidi artmaktadır. İblisin tuzakları genişlemektedir. Adalet dipte, ayaklar altındadır. Cellatlık meslek haline gelmiştir. Terör örgütleri efendilerini sözünü yerine getirmek amacıyla kan dökmektedir. Suriye’de çocuklar kimyasal bombalarla hayatı kaybetmektedir. ‘Kerkük’ü kendimize bağlayacağız’ diyen Barzani çetesi provokasyonunu alçakça sürdürmektedir. Herkes bilsin ki Irak Türkmenleri bir ve beraberdir. Ve de Türkiye sonuna kadar soydaşlarını yanındadır. Terör ve bölücülük devletleşemeyecek, buna izin verilmeyecektir. Sevr’de yapamadılar yine yapamayacaklar. Komplo kırılacak, failleri cezasız bırakılmayacak” ifadelerini kullandı.

    “İstenen idamsa idama hazırız”

    Hedefte Türkiye olduğunu söyleyen Bahçeli şunları söyledi:

    “Hedefte Türkiye vardır. Bekamız tehdit çıkmazındadır. 7 düvelin gözleri üzerimizdedir. Her yolu deniyorlar. Her vasıtayı kullanıyorlar her yolu mubah sayıyorlar. Maksat Türkiye’yi bölmek, milleti birbirine kırdırmaktır. PKK’yı bunun için destekliyorlar. YPG’nin önünü açmaları bunun içindir. FETÖ’nün arkasında durmaları boşuna değildir. 15 Temmuz işgal ve ihaneti Türkiye’yi yıkmak için planlanmıştı. Milletimize kastedildi. 113 bin kişi FETÖ’den alınmıştır. Karşımızdaki tablo dehşet vericidir. Hakkı yenmiş çıkarsa Türk adaletinin düzeltmesi kaçınılmaz bir zarurettir ancak kim ki FETÖ’yle irtibat kurmuşsa, kimin fiyatı 1 dolar ediyorsa, kimler bylockla haberleşip Türkiye’yi katletmeye çalışmışsa yedikleri içtikleri burunlarından fitil fitil getirilmelidir. Eğer istenen idamsa biz varız. 16 insan sonra ön şartsız hazırız.”

    “Kılıçdaroğlu’na eleştiri”

    “Karar sizin elinizde CHP, HDP, YPG, DHKP-C, haçlı kafilesi kara kampanyayı çoktan başlatmışlardır” diyen Bahçeli, “Kılıçdaroğlu sabah akşam 16 Nisanı karalamakla uğraşmaktadır ama 15 Temmuz darbe teşebbüsünden bahsetmemektedir. Bahsetse bile ‘kontrollü darbe’ demektedir. Ne demek kontrollü darbe? Bu rezil değerlendirme nereden çıktı? 15 Temmuza ‘kontrollü darbe’ demek kasten yapılmış, kontrollü bir çarpıtmadır. Benim anlamadığım bu mesajların Pensilvanya’dan CHP’ye nasıl ulaştığı, Mustafa Kemal’in partisinin nasıl ikna olduğudur. Bylock mu devrededir? Özel ulaklar mı devrededir? CHP lideri ‘Elimde belge var’ diyor. O zaman elindeki belgeyi niye açıklamıyorsun? Niye milletimizle paylaşmıyorsun? Hangi fırsat ve zemini kolluyorsun? Türk milletini ahmak yerine koymaya, aklıyla alay etmeye, temmuzdaki dehşet istila operasyonunu örtmeye Kılıçdaroğlu ve gizli gizli haberleştiği FETÖ başaramayacaktır” dedi.

    “CHP, FETÖ değirmenine su taşıyor”

    Bahçeli, “FETÖ’nün kurduğu fan kulübüne CHP’nin dahim olması zillettir. Kılıçdaroğlu FETÖ’nün değirmenine su taşıyor. FETÖ sanki CHP’ye virüs bulaştırmış, iradesine kelepçe vurmuştur. Çan çan ötenlerin, FETÖ’nün yanında hizalanmış ağız ağza konuşanların FETÖ hayranlığı hayra alamet değildir. Varsın CHP, eli kanlı aydınlıkçılar FETÖ’yle bir olsun. CHP, HDP, PKK yan yana dursun. Bize Türk milletinin sevdası yetecektir. Hareti Mevlana diyor ki kiminle gezdiğinize, arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Bülbül güle, karga çöplüğe götürür. CHP çöplüğe gittiğinin farkında değil. Evetçileri denize dökeceklermiş. Şu hazımsızlığa, düşmanca bakışa dikkat eder misiniz. CHP ve hayırsız koronun ne dediğinin millet nezdinde bir anlamı yoktur. Her vatandaşın görüş ve anlayışına saygılıyız ama gelin bekamıza sahip çıkalım” ifadelerini kaydetti.

  • MHP lideri Bahçeli’den Rusya’ya tepki

    Konya’da bulunan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Rusya’dan gelen kafa karıştırıcı ve kuşkulu mesajlar hepimizi rahatsız etmiş, şehitlerimizin de kemiklerini sızlatmıştır” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Konya’da yapılan Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Merkez Disiplin Kurulu (MDK) ve Milletvekilleri Toplantısı’nın değerlendirme oturumu sonrasında basın toplantısı düzenledi. Partilerinin Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu üyeleri ve milletvekilleri ortak toplantısı münasebetiyle 10 Şubat’tan beri kadim ve tarihi şehir Konya’da bulunduklarını ifade eden Bahçeli, Konya’nın bereket ve birlik ruhuyla önlerindeki zorlu süreçleri aşmayı ümit ettiklerini söyledi. Dün ve bugün ayrı ayrı yaptıkları oturumlarla son derece verimli ve yararlı olduğuna inandığı toplantıları, çalışmaları bu basın toplantıyla tamamlayacaklarını kaydeden Bahçeli, “Türkiye’nin temel meselelerini, iç ve dış politikadaki gelişmelerle birlikte şüphesiz ki referandum sürecini de değerlendirdik, enine boyuna ele aldık. Alanlarında çalışma yapan değerli arkadaşlarım, başta anayasa olmak üzere aydınlatıcı sunumlarıyla MYK, MDK ve milletvekillerimizi bilgilendirdiler. Türkiye’nin hassas ve sıcak siyasi ortamında Milliyetçi Hareket Partisinin duruş, tutum, karar ve iradesini bir kez daha teyit ve tescil etme fırsatı bulduk. İki günlük çalışmalarımızın sonuç itibariyle anlamlı, bundan sonrası için umut verici, ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum” dedi.

    “Neyi istiyorsak Türkiye lehinedir”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Konya, gönül dünyamızın, manevi hayatımızın aziz isimlerinin yetiştiği, basamak basamak yükseldiği muhteşem hatıralarla bezenmiş bir medeniyet şehrimizdir. Konya ilim, irfan ve ihtiram demektir. Ve Konya Anadolu Selçuklu Devleti’nin emaneti, erenlerin, evliyaların, Allah dostlarının bizlere tevdi ettiği kutlu bir mirastır. ‘Üzülme can! Doğruysan zarar gördüm deme. Bil ki iyiler mutlaka kazanır’ diyen Hz. Mevlana, Konya’nın susmayan dili, kesilmeyen nefesi, asırlara sığmayıp taşan hepimizin iftihar kaynağıdır. Yine diyordu ki Hz. Mevlana; ‘Kalp denizdir, dil de kıyı; denizde ne varsa kıyıya o vurur.’ Bu hikmet dolu sözden ilhamımızı alıp Hz. Mevlana’nın manevi huzurunda, ebedi yurdunda kalbimizden ne geçiyorsa dile getirmek istiyoruz. Muhterem büyüğümüz bir kez daha buyuruyor; ’Dediler ki, gözden ırak olan gönülden de ırak olurmuş. Dedik ki, ‘gönüle giren gözden ırak olsa ne olur?’ Yerimizi hiç kuşku yok ki milletimizin müşfik gönlünde arıyoruz. Göze gelmeyelim de, göze girmek, göz doldurmak bizim için ikinci plandadır. Derdi millet olanın devası hizmettir. Sevdası vatan olanın sedası devlettir. Samimiyetle söylemek isterim ki, neyi istiyorsak Türkiye lehinedir. Neyi arıyor, neyi amaçlıyor, nereye varmayı arzuluyorsak Türk milletinin varlığını güvenceye almak, güvenli bir şekilde geleceğe taşımak içindir. Çünkü biz bu ülkeyi, bu ülkenin her ferdini canımızdan aziz biliyor ve çok seviyoruz. Bu itibarla Türkiye’nin sorunlarından kurtulması için üzerimize düşen milli ve ahlaki sorumluluğu harfiyen yerine getiriyoruz” diye konuştu.

    “Devletimizin beka ve dirliği için devreye girmeliyiz’

    “Muhalefet demek olmanın yalnızca eleştirmek, yermek, eksik aramak, kusur araştırmak, kısır tartışmalara gömülmek olmadığını biliyor, bunun da gereğini yapıyoruz” diyen MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Kriz tacirleri elbette boş durmayacaktır. Kaos imalatçıları elbette pes etmeyecektir. İhanet ve inkar şebekesi de her fırsattan istifade etmenin yarış ve çabasına heves edecektir. Dün böyle olmuştur, bugün ve yarın da olacak budur. Ancak biz oyalanamayız. Yerimizde sayamayız. Korku tacirlerine, korkak gıybetçilere aldırış edemeyiz. Mevcutla avunamaz, idareyi maslahatla vakit kaybedemeyiz. Milletimizin huzuru için ön almalıyız. Devletimizin beka ve dirliği için devreye girmeliyiz. Bugüne kadar bunu yaptık, bu kararlılıkta olduk. Bilinmelidir ki, milliyetçilik, milletin sürekliliğini, köklerinden kopartılmadan yaşatılmasını ve yükseltilmesini hedeflemektedir. Milliyetçilik milletine mensubiyet şuuruna sahip inanmış yüreklerin; hep bir adım önde olmasını, hep daha iyisini yapmasını, her zaman da fedakarlıkla hareketini mecburi koşmuştur. Bugün çevremize bir bakınız, Irak’tan Suriye’ye; Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Avrupa’dan Uzak Doğu’ya kadar karmaşa ve kaynayan kazan göreceksiniz. İnsanlık, karşısına dikilen ağır sorunlarla boğuşmaktadır. Devletler kıyasıya hakimiyet ve nüfuz mücadelesi içindedir. Etnik ve dini kimlikler sivrilmiş, anlaşmazlık ve ihtilaflar serpilmiş, çatışma ve kamplaşmalar sertleşmiştir. Özellikle Ortadoğu yırtıcı ve vahşi emellerin tutsağıdır. Suriye’deki belirsizlikler, Irak’ın içine sürüklendiği kaotik durum derinleşerek sürmektedir. Ve bu olumsuz tablonun ülkemize yankısı vahim düzeydedir” şeklinde konuştu.

    “Rusya’dan gelen kafa karıştırıcı ve kuşkulu mesajlar hepimizi rahatsız etmiş, şehitlerimizin de kemiklerini sızlatmıştır”

    Türkiye’nin 24 Ağustos’tan bu tarafa Fırat Kalkanı Harekatı’yla milli güvenliğini sağlamak için eşsiz ve emsalsiz bir mücadele halinde olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Terörü kaynağında imha, canileri üredikleri yerlerde yok etmek için Türk devleti atak ve faal haldedir. Ne var ki, El Bab’tan belirli aralıklarla acı haberler gelmekte, artan şehadetler milli yürekleri kavurmaktadır. Türkiye’nin güvenliği için sınır ötesinde görev yapan kahramanlarımız alçakların, eli ve zihniyeti kanlı iblis artıklarının saldırısı altındadır. 9 Şubat 2017 Perşembe günü sabah saatlerinde Rusya Federasyonu’na ait bir savaş uçağı tarafından IŞİD hedeflerine icra edilen hava harekatı esnasında askerlerimizin bulunduğu bir binaya bomba isabet etmiştir. Bu kapsamda dört kahramanımız şehit olurken, on kahramanımız da yaralanmıştır. Bundan bir gün önce de El Bab’ta 5 evladımızı şehit vermiştik. Daha sonra Rusya Federasyonu askerlerimizin şehit olmasına neden olan menfur olayın kazaen gerçekleştiğini açıklamış, ülkemize üzüntü ve taziye dileklerini iletmişti. Müteakiben Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramış ve başsağlığı dileğinde bulunmuştu. Ardından Rusya Federasyonu’ndan gelen kafa karıştırıcı ve kuşkulu mesajlar hepimizi rahatsız etmiş, şehitlerimizin de kemiklerini sızlatmıştır. Rusya Sözcüsü Dimitri Peskov’un 10 Şubat’ta ‘Rus Silahlı Kuvvetleri tarafından vurulan hedeflerin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından verilen koordinatlar olduğu, bu noktada Türk askerinin olmaması gerektiği’ şeklindeki açıklaması 9 Şubat’taki kanlı saldırıya yeni bir boyut kazandırmıştır. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı da süratle bu açıklamaya cevap vermiş, Rusların tezlerini beklendiği gibi çürütmüştür. 9 Şubat’ta Rus uçağıyla vurulan askerlerimizin 10 günden beri aynı noktada bulunduğu, 8 Şubat’ta Rus Silahlı Kuvvetler Ataşesinin Genelkurmay Başkanlığına davet edilerek askerlerimizin yer aldığı noktaların koordinat bilgilerinin bir kez daha verildiği anlaşılmaktadır. Rusya’nın olayı saptırıp hava saldırısının sorumluluğunu dolaylı da olsa Türk Silahlı Kuvvetlerine yıkma çabası bir defa iyi niyetten mahrum, komşuluk hukukundan uzak, ahlaken de sorunludur. Türkiye ile Rusya arasında 12 Ocak 2017 tarihinde imzalanan mutabakat çerçevesinde TSK’nın Suriye’de icra ettiği harekata ilişkin bilgiler Ruslarla düzenli ve karşılıklı olarak paylaşılmaktadır. Rusların iddia ettiği gibi yanlış koordinat verilmesi veya akla gelen diğer ihtimaller en azından Türkiye adına mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

    “Karşımızdaki muhatap Rusya Federasyonu ise biz de Türkiye Cumhuriyeti’yiz”

    24 Kasım 2015’de bir Rus uçağının düşürülmesi ve bir Rus pilotun ölümünden sonra iki ülke arasındaki ilişkilerin kangrene dönüştüğünü söyleyen Bahçeli, “Rusya adeta kıyameti kopartmıştı. Aylarca Türkiye-Rusya ilişkileri karşılıklı soğumaya terk edilmiş, iki ülkenin peş peşe restleşme ve ambargolarıyla Ankara ve Moskova hattını kapatan bunalım içinden çıkılmaz bir hale gelmişti. Şimdi Rusya askerlerimizi şehit ediyor, sonra da pardonla geçiştiriyor. Hatta pişkince üstte çıkıp, TSK’yı suçluyor. Bu yanlıştır, ayıptır, uluslararası hukukun temel ilke ve kurallarını hiçe saymaktır. Rusya’nın maksadı nedir? Ne yapmaya çalışmaktadır? Türkiye’nin saldırılar karşısında sesini çıkarmaması, alttan alması, bir şey olmamış gibi davranması nasıl beklenecektir? PKK-PYD’yi terör örgütü görmeyen, kaldı ki Moskova’da ofis açmasına müsaade eden Rus yönetimi art niyeti, gizli gündemi, sahne gerisinde beslediği emelleri doğrultusunda ülkemizin karşısında husumet odağı olmaya adeta talip ve isteklidir. Rus hava saldırısı sonucunda şehit olan evlatlarımızın hesabı birkaç özürle telafi ve örtbas edilemez. Dahası şehitlerimizin hesabı mutlaka sorulmalıdır. Suçlular ortaya çıkarılmalı, hak ettiği cezayı bulmalıdır. Karşımızdaki muhatap Rusya Federasyonu ise biz de Türkiye Cumhuriyeti’yiz. Kendimize güvenmeli, gücümüzün farkında olmalıyız. İkaz ediyor, herkesi uyarıyorum; bu coğrafyada var olmanın, ilelebet yaşamanın sırrı aman sorun çıkmasın diye uğraşmak değil; bilakis çıkan sorunların üstüne milletçe kenetlenip cesaretle gitmektir. Üzerinde yaşadığımız vatan topraklarının omuzlarımıza yüklediği tarihi görev bunu gerektirmektedir. Hamd olsun hiç kimseden eksik kalır yanımız yoktur. Çekinecek, utanacak, sıkılacak, kaçacak karakter zaafımız da yoktur. Eğer korksaydık, eğer kaçmayı deneseydik, ilk tehdit ve tehlikede vazgeçseydik; ne bin yıldır bu topraklara vatan mührü vurabilir ne de bağımsızlığı kendimize değişmez kader yapabilirdik. Şu husus iyi anlaşılsın ki, ateş ancak düştüğü yeri yakacaktır. Aba altından gösterilen sopalar, en başta gösterenin başına inecektir. Provokasyon peşinde koşan ülke ve ülkeler Türkiye’yi hafife almanın, sabrını sınamanın, tahammülünü ölçmenin yeri gelirse sonuçlarına pek tabii katlanmak durumunda kalacaklardır. Türk milletinin onuru yere düşürülemez. Düşürmeye de kimsenin gücü ve kudreti yetmez. Fırat Kalkanı Harekatı artık hedefine ulaşmalı, ölüm ve cinayet çetesi IŞİD El Bab’tan temizlenip atılmalıdır. Türk askerinin ve Özgür Suriye Ordusu’nun El Bab’a batıdan girip yüzde 60’na yakın alanları kontrol ettiğine dönük haberler dünden beri gündemdedir. El Bab’tan IŞİD sökülüp atılırsa, Azez-Cerablus hattının terörden arındırılacağı da ortadadır. Bu arada Suriye ordusunun, Rusya- Türkiye arasında daha önce kararlaştırılan geçici sınır çizgisine ulaştığı da duyurulmuştur. Anlayacağınız IŞİD, kapana kısılmıştır. Duamız kahraman evlatlarımızladır. Desteğimiz bu aziz vatanın dirliği, bu büyük milletin bekası için kan ve ter akıtan tüm asker ve polislerimizin üzerinedir. Bu vesileyle tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyor, halen tedavi altında bulunanlara da acil şifalar diliyorum” diye konuştu.

    “Türkiye ve Ortadoğu’nun ilerleyen günlerde kritik gelişmelere gebe olduğunu bilmek lazımdır”

    MHP Genel Başkanı Bahçeli konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Türkiye çok çetin, çok çetrefilli, çok çekişmeli günlerden geçmektedir. İç ve dış sorun alanlarımız gittikçe karmaşıklaşmakta, gün be gün genişlemektedir. Birleşik Krallık ve Almanya Başbakanı’nın ziyaretlerinin hemen akabinde CIA Başkanı da Türkiye’ye gelmiştir. ABD yönetiminin istihbarat başkanını muhatap olarak göndermesi tartışılması gerekli bir tasarruf olsa da, Türkiye ve Ortadoğu’nun ilerleyen günlerde kritik gelişmelere gebe olduğunu bilmek lazımdır. Nitekim yapılan temaslardan çıkardığımız kadarıyla Ortadoğu’daki son olaylar masadadır. Küresel siyasetin nabzı Türkiye’de atmaktadır. Bölgesel denge arayışlarının ağırlık merkezi gene Türkiye’dir. Ülkemizin içinde olmadığı, onay vermediği, desteklemediği küresel ve bölgesel siyaset planlamalarının yaşama şansı yok denecek kadar zayıftır. Bunu taraflı-tarafsız herkes görmektedir. ABD’nin yeni başkanı Trump tarafından PKK-PYD-YPG’ye zırhlı araç, silah, mühimmat dağıtımının hızlandırılması ve hatta tank verilmesi; Rusya ve ABD arasındaki dar alandaki paslaşmalar elbette soğukkanlılıkla ve milli duyarlılıkla yorumlanmalıdır. Trump’un 7 Müslüman ülkeyi hedef alan ve sonrasında yargı kararıyla durdurulan sorunlu kararnamesi, Almanya Başbakanı’nın İslam ile terörizmi yan yana getiren bozuk ve gaflet dolu yaklaşımı sadece bölgemizi değil, tüm dünyayı etkileyecek kırattadır. Altını kalın olarak çiziyor ve diyorum ki, bu kadar sorun içinde devlet güçlü olmadığı, seri kararlar alamadığı, yönetimde fiili-hukuki karmaşa sürdüğü müddetçe Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 ruhuyla devamı bu şartlar altında mümkün görülmemektedir. Diğer yandan, ekonomideki durgunluk ciddi boyutlarda, işsizlik ve enflasyonun yanında dövizdeki fren tutmayan artışlar çığ gibi vatandaşlarımızı hedef almaktadır. Bunun üstüne ne getirip ne götüreceği belirsiz olan Türkiye Varlık Fonu’na bazı kurum ve kuruluşlarının devri ve bu doğrultuda cereyan eden tartışmaların seyri de önemli hal almıştır. ”

    “Hiç kimse yanılıp yenilip Kıbrıs üzerinde hesap yapmamalı, milletimizin şimdilik suskunluğunu yanlışa yormamalıdır”

    Hiç kimsenin Kıbrıs üzerinde hesap yapmaması gerektiğini belirten Bahçeli, “Bir başka alarm zili Kıbrıs’ta çalmaktadır. Ve bu ecdad yadigarı feryat etmektedir, Rumlara teslimi için küresel iklim oluşturulmaktadır. Hiç kimse yanılıp yenilip Kıbrıs üzerinde hesap yapmamalı, milletimizin şimdilik suskunluğunu yanlışa yormamalıdır. Ne diyordu Hz. Mevlana; toprak gibi sessiz olduğum an bil ki şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım. Türk milletinin şeref ve haysiyetiyle oynamak ateşle oynamaktır. Bu da kimsenin cesaret edebileceği bir durum değildir. Bize göre, vatan toprakları üzerinden müzakere yapan KKTC heyetinin hangi çevre ve emellere hizmet ettiği bellidir. Kıbrıs’ın sancısı artarken, Ege Denizi ısınmakta, burnumuzun dibindeki ada ve kayalıklar Yunanistan tarafından oldubittiye getirilerek düşmanca istila edilmektedir. İki devlet Kardak üzerinde karşı karşıya gelmiştir. Yunanistan Savunma Bakanı Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst yönetiminin Ege’deki dik ve milli duruşuna hayasızca misilleme yapmıştır. Üstelik bu ülke, hain FETÖ’cüleri iade etmeyerek kimlerle el ele, kol kola olduğunu, aynı tutumuna geçmişte çok defa tesadüf edildiği gibi yine göstermektedir. Anlaşılacağı üzere, Türk milletiyle kapanmamış hesabı olanlar pusudadır. Türkiye’yi punduna getirip yıkmak, bölmek ve parçalamak isteyen; milli davasından çevirmeyi uman karanlık odaklar fitne silahını üzerimize doğrultmuşlar, devşirdikleri işbirlikçileriyle sonuca odaklanmışlardır. Türk milletinin tarihsel varlığını hazmedemeyen, Türk’ün vatanını çekemeyen ne kadar sicili bozuk, suç dosyası kabarık, fikriyatı bulanık, zikri karışık varsa ellerini ovuşturmaktadır. Sevr’in varisçileri Türkiye’ye meydan okumaktadır. Mondros’un hayran takımı Türkiye’yi gözüne kestirmektedir. İşgal heveslisi vandallar, çözülme ve çürüme fanatikleri ülkemize kan kusturmanın arayış ve çabasındadır. Ama unuttukları veya hatırdan çıkardıkları bir şey vardır; Türk milleti ona buna pabuç bırakacak, onun bunun dümen suyuna girecek aciz, yetersiz ve zoru görünce sıvışacak bir gevşeklikte hiç olmamış, hiç de olmayacaktır. Kan ağlayan Halep oradaysa, Türkiye’yi ayağa kaldıracak milli ve güçlü irade buradadır. Hevesler boşuna, çabalar beyhudedir. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye karşıtı cepheye gerekirse tek başına direnecek, bir başına da olsa haklarından gelecek iman ve inançla haçlı akınını engelleyecektir. 48 yıldır vatan, millet, bayrak sevdasıyla her türlü eza ve cefaya dayanmış, her türlü kayıp ve acıya göğüs germiş, Türk milletinin ahlaki ve milli temellerinden Türk milliyetçiliğinin muazzam şuuruna yükselmiş Milliyetçi Hareket Partisi var oldukça, düşmanlar çatlayacak, tasmalı hainler deliye dönüp nifak yangında kül olacaklardır. Konya’dan Türkiye’ye çelme takmaya çalışanlara diyorum ki, yok öyle yağma; aklınızı başınıza alın, sabrımızı daha fazla zorlamayın” diye konuştu.

    “Ülkemiz için yeminimiz vardır ve bu yemin bir kere edilmiştir”

    MHP lideri Bahçeli, “Ülkemiz için yeminimiz vardır. Ve bu yemin bir kere edilmiştir. Bizim için yeminler bozulmak, çiğnenmek için değil; tutulmak, uğruna gerekirse kendimizi feda etmek içindir. Yemin, Türkiye’nin tarihsel hak ve çıkarlarıdır. Yemin, Türklüğün bekası, Ötüken’in buyruğu, Söğüt’ün hatıralarıdır. Yemin, Türk milletinin birliği ve sağlam iradesidir. Yemin, bağımsız yaşama ülküsü, esarete yıldırım gibi inmiş tokattır. Yemin, 19 Mayıs 1919’daki ilk adım, 23 Nisan 1920’deki ilk açılış, 29 Ekim 1923’deki ilk ilanın namusudur. Yemin onurdur, omurgalı duruştur, milli sesleniştir, kardeşliğimizi koruma ve müdafaadır. Yemin şehittir, gazidir, ecdadımıza verdiğimiz söz, mükellefiyet altına girdiğimiz manevi borçtur. Yemin ettik, dönmeyeceğiz. Yemin ettik, durmayacağız. Yemin ettik, vazgeçmeyeceğiz. Yemin ettik Türk bayrağını hak ettiği, dilediği, istediği yere; ama öyle ama böyle sonunda, son nefer kalsak da dikeceğiz. Bir devleti devlet yapan egemenlik haklarıyla birlikte toprak unsuru yani vatan, insan unsuru yani millettir. Büyük ecdadımız Osman Gazi’nin rüyasında göğsünden yükselip dallarıyla tüm dünyayı saran çınar ulu ve kutlu bir devletin müjdesidir. Göktürkler döneminde bir mezar taşı ağıtında yazan ’Gökteki güneşe, yerdeki ilime doyamadım’ sözü, devletin bekasına atıf ve işaret etmektedir. Türklerde tuğ hem devlet hem de imparatorluğun sembolüdür. Bizim tuğumuz asırlar evvel dikilmiş, hayır duamız asırlar evvelinden okunmuştur. Ve bu tuğ inmeyecek, indirmeye çalışanların da elleri kırılacaktır. Türk devlet felsefesinin temellerinden birisi adalet ise diğeri taht kavgalarıyla bölünmenin reddidir. Töresiz Türk devleti olmaz. Töre yok sayılarak devlet ayakta durmaz. Töre ise, devletin düzeni, kuruluş ruhu ve gücü demektir. Eski bir atasözümüz der ki; ‘Kavga etmeyince işler düzelmez. Tipi olmayınca hava düzelmez.’ Bugüne kadar kavgaysa ettik, bedelse ödedik. Merak buyurulmasın yine yaparız. Ama mutlaka töremizi diri tutarız. Muhalefet partisi olarak milletimizin bizden taleplerini demokratik edep ve sorumluluk bilinciyle yerine getirdik. Getirmeye de devam ediyoruz. Parti olarak, dün Cumhurbaşkanı’nın onayından sonra 16 Nisan’da yapılacak anayasa referandumuna bu şekilde yaklaşıyoruz” dedi.

    “Artık kalıcı nitelikli bir milli mutabakatın şart olduğunu görüyor, fiili durum ve açmazın bir an önce sonlanarak töreye uygun devlet düzenin devamını ertelenemez bir hedef görüyoruz” diyen Bahçeli, “Uzlaşmanın, sorumluluk ruhuyla milli şuuru buluşturmuş siyasi bir vicdanda vasat ve varlık bulacağına inandık, inanıyoruz. Bizim uzlaşacağımız alan milli ve manevi değerlerle sınırlıdır. Bilhassa 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti’ne soluk aldırmanın, hukuksuzluğa ve devlete musallat olmuş yanlışlığa engel olmanın kaçınılmaz olduğunu mütalaa ettik. Bunu yaparken tarihimize baktık. Buna karar verirken milletimizin beklentilerine ve Yenikapı’da doğmuş birliktelik hukukuna müzahir hareket ettik. Türkiye’nin toparlanması, milli bekanın muhafazası için Türk milliyetçiliğinin devreye girmesi lazımdı. 2007 yılında TBMM’nde yapılması gereken Cumhurbaşkanı seçiminin önüne 367 toplantı yeter sayısı takozu koyan sorumsuz ve ahmaklar aslında sistemsel değişimin önünü açmışlardır. Bugünlerde, ortalıkta görünmeyen emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Cumhuriyet mitinglerini kaldıraç olarak kullanan CHP, eli kanlı aydınlıkçılar, askeri müdahale için açık veya örtülü çağrı yapan demokrasi dışı gruplar kanayan yara haline gelmiş fiili sancının bir numaralı failleri olarak tarihe geçmişlerdir. 686 sayılı KHK ile 4 bin 464 kişinin meslekten ve memuriyetten çıkarılması, bunların aralarında da 330 akademisyenin bulunmasından dolayı üniversiteler önüne nöbetçi protestocu olarak katılanların alayı birden geçmişte Meclis’in Cumhurbaşkanı seçmesine mani olmuşlardı. Şimdi bunlar demokrasi bezirganı olarak üniversitelerin önünde tezgâh açmışlardır. Milliyetçi-Ülkücü öğrenciler üniversitelerde eziyet görüp hakaretlere uğrarken, Allah için bunlardan birisinin bile sesi çıkmaz. Evlatlarımız, mesela Fırat Yılmaz Çakıroğlu göz göre göre, üniversiteye konuşlanmış katil PKK’lıların bıçaklı saldırısıyla şehit olurken, bu gafil ve namertlerin numune de olsa birisinin tepkisini duymaz, protestosuna şahitlik etmezsiniz. Nasıl olsa ölen onlardan birisi değildir. Nasıl olsa mağduriyet onlardan hep uzak kalmıştır. Bunlar ki, kendi zihniyetlerini sevenleri zehir olsa yutarlar, sevmeyenleri de bal olsa unutup bir köşeye fırlatırlar. Atalarımız boşuna söylememiş; alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Nitekim olan budur. Bu kümedeki şahıslara Konya’dan diyorum ki, Milliyetçi-Ülkücü öğrencilere, öğretim üyelerine yönelik ağır saldırı ve tahriklere karşı gelmeniz sizi elbette ülkücü yapmaz, yalnızca canlı değilseniz, insan olduğunuz anlaşılır. Üniversiteleri bilim yuvası olmak yerine, şiddet, nefret, düşmanlık ve asayişsizlik için bir eylem üssü görenlerin sızlanmasına, şikayetine, insan hakları hatırlatmasına gerek yoktur, dahası buna inanacak da yoktur. Elbette memuriyet ve mesleklerinden atılanların içinde masumlar da vardır ve mutlaka durumları yeni baştan incelenmeli, itibar ve işleri iade edilmelidir. Fakat üniversiteleri tamamen tekellerine alan, kendi dışındaki hiçbir inanç, düşünce ve fikre hayat hakkı tanımayan, PKK-PYD-FETÖ bağlantıları somutlaşan bir kısım kara cübbelilere de hukuk sonuna kadar işletilmeli, hak yerini bulmalıdır. Hz. Mevlana ne güzel de söylemiş; ‘Kula bela gelmez, hak yazmadıkça. Hak bela yazmaz, kul azmadıkça.’ Açık ve tartışmasızdır ki, bir hükümet etme sistemini değiştirmek için milletimize gidiyoruz. Rejim değişiyor diye yaygara koparan süfliler önce kendilerinin vurgun yemiş ve de hiçbir şeye benzemeyen ahlaklarını değiştirmeyi denemelidirler. Cumhurbaşkanı hükümet sistemiyle Türkiye’nin yönetim yapısı netleşirken, kuvvetler arasındaki ayrım da doğal ve olması gereken kulvarına gelmektedir. Bizim öteden beri, anayasa hazırlanmasında dikkat ettiğimiz öncelikli husus, devletin ve milletin geçmişi ile bağını kesmeyen bir yaklaşımın kabul görmesidir. Bütün yasalar millet için vardır. Devlet ise bu yasaları millet adına uygulamaktadır. Millet, devlet ile egemen olmaktadır. Devletini yıkan, zayıflatan, milletini bölen ve bölünmeye götüren bir anayasa teklifi hem ahlaken, hem hukuken, hem manen, hem de milli miras açısından bize göre yok hükmündedir. Herhangi bir ülkenin, yeni bir atılıma karar verirken, milletin sosyo-kültürel birikimini ve tarihini ihmal edip her şeye yeniden başlamasının mümkün olmadığını biliyoruz. Tarihi ve toplumu dışlayarak ya da yok farz ederek sosyo-politik bir dönüşümü başarmanın çok zor olduğunu düşünüyoruz. Kaldı ki böylesi bir dönüşümün adı olsa olsa devriliştir. Çok şükür ki imparatorluk bünyesinden yetişen vatan evlatları, bin yıllık milletleşmenin mükafatı olan milli devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkılan enkaz üzerinden kurabilme başarısını göstermişlerdir. Ve biz bunu koruyoruz, her şart altında korumaya da devam edeceğiz. Yani Anayasanın ilk dört maddesi üzerinde artık tartışma yapılmasına, akademik gevezeliklere bile hoşgörüyle bakmamız düşünülemeyecektir. Bu bahis kapanmıştır. Bugün karşımızda hayırcı mevzi oluşturup, evet diyenlerin ihanet ettiğini iddia edenler; bugünün Türkiye’si ile Cumhuriyet’in kuruluş yılları arasındaki sosyal, siyasal ve hukuksal bağları ve kökleri kopartma tehlikesini bünyelerinde bir virüs gibi taşıdıklarını göremeyecek kadar cehaletin kayalıklarına toslamışlardır. CHP’sinden HDP’sine; ÖDP’sinden Perinçekgillere; PKK’sından FETÖ’süne kadar kim ne yaparsa yapsın, Türk milletinin kendi kaderine sahip çıkma hakkına operasyon yapamayacaklardır. Aramızda bulunuyorken miskin miskin yatıp partimizin lehine hiçbir saygıdeğer çalışma ve gayret göstermeyenlerin, şimdilerde hayır koalisyonuna katılıp çıldırmış gibi gezmeleri bir bakıma kara mizahtır. Şahsımla ilgili ’bir haftada ne değişti de evet dedi’ dedikodusunu üretenlerin, ’Saray-Çankaya-Bahçeli arasında kırmızı hat kuruldu’ diyenlerin itham ve tariz dolu imaları ise yalnızca ayaklar altında kalmaya layıktır” ifadelerini kullandı.

    “16 Nisan’da ‘evet’ diyoruz”

    18 maddelik anayasa değişikliğinin demokrasiyi güçlendireceğini ve asgari müşterekleri canlandıracağını ifade eden Bahçeli, “Dünyanın yaşadığı büyük siyasi tecrübeler bize, güçlü ve istikrarlı demokrasilerin asgari müştereklerini kaybetmiş ve mikro kimliklere bölünmüş toplumlarda hayat bulamadıklarını göstermektedir. Zira güçlü ve istikrarlı demokrasiler, ancak milli ve demokratik vatandaşlık kültürünü geliştirebilen ve milli kültür zemininde, müşterekler üzerinde ortak payda oluşturmuş ülkelerde yükselmektedir. 18 maddelik anayasa değişikliği demokrasimizi güçlendirecek, asgari müştereklerimizi canlandıracaktır. Siyasal ihtiraslarıyla Türkiye’nin önüne tuzak kuranlar, inanıyorum ki, milletimizin muhteşem demokratik müdahalesiyle havalarını alacaklar, bir kez daha elleri boş inlerine çekileceklerdir. Önemle ifade etmeliyim ki, bizim nezdimizde evet diyen, hayır diyen bütün kardeşlerimiz saygıyı hak etmektedir. Biz herkesin kararına hürmetkarız. Referandum bahanesiyle kutuplaşmanın şiddetlenmesini doğru bulmuyoruz. Ancak biz parti olarak evet diyeceğimizi söylüyor, bunu savunuyoruz. Bizim bu ülke için yeminimiz vardır, vazgeçilemeyecektir. Bu nedenle 16 Nisan’da ‘Evet’ diyoruz. Evet diyecek, mahkemelerin tarafsızlığını sağlayacağız. Evet diyecek, 18 yaşındaki gençlerimizin önünü açacağız. Evet diyecek, büyüyen ve nüfusu artan Türkiye’nin 600’e çıkan milletvekili sayısını destekleyeceğiz. Evet diyecek, TBMM seçim dönemi ile Cumhurbaşkanı seçim dönemini beş yılda bir ve aynı günde yapacağız. Evet diyecek, Gazi Meclisimizin yasama yetkisini güvenceye alacak, daha da etkinleştireceğiz. Evet diyecek, Meclisimizin denetim fonksiyonlarını güçlendireceğiz. Evet diyecek, devlet yönetimindeki fiili zorlama ve açmazı bitirecek, siyaseti toplum sözleşmesinin sınırlarına çekeceğiz. Evet diyecek, yasama, yürütme ve yargı arasındaki hatları kalın olarak çizeceğiz. Evet diyecek, ilk kez Cumhurbaşkanı’na cezai sorumluluk getireceğiz. Evet diyecek, yürütmeyi tek elde toplayıp devletteki karmaşa ve kafa karışıklığını sonlandıracağız. Her Evet birliğimize katkı ve yemindir. Her Evet esenlik ve selametimize destek ve yemindir. Her Evet milletin istiklaline, devletin istikbaline, bayrağın iffetine, vatanın izzetine duadır ve yeminimizdir. Her Evet bekamızın hisarlarına koyulmuş tuğla olup bizim için yemindir. Sizlerden beklentim, referandum süresince vatandaşlarımızı kapı kapı gezip evet tercihimizi anlatmanızdır. Milli beka için bu işe girdiğimizi paylaşınız. izim şahsa veya partiye değil, Türkiye’ye evet dediğimizi söyleyiniz. Zamanın şartları, toplumun ilerleyişi, gelişmelerin aciliyeti nedeniyle hükümet etme sistemiyle ilgili değişikliği zaruri gördüğümüzü her kardeşimize, elini tutup konuşma fırsatı bulduğunuz her vatan evladına muhakkak surette iletiniz. Bizim özümüz doğru, sözümüz doğru, gönlümüz tertemizdir. Ve de bu ülke için yeminimiz vardır. u yeminin gereğini yapalım, 16 Nisan’da evet diyelim. Bu yemini tutalım, milletimizle buluşalım. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bittiğini iddia eden, ki aslında kendilerini böyle istiyor, siyasi fırıldaklara bakmadan, CHP’nin ve yanında hizalanmış terör ve bölücülük ekipmanına aldırmadan biz yolumuzda yürüyelim, milletimizle dertleşip görüşlerimizi aktaralım. Millet için evet, devlet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için, elbette Türkiye için evet” diye konuştu.