Etiket: Bağışıklık

  • Zatürreden korunmanın en etkili silahı güçlü bir bağışıklık sistemi

    Zatürreden korunmanın en etkili silahı güçlü bir bağışıklık sistemi

    Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Döndü Güneylioğlu, tüm dünyada ve Türkiye’de en sık görülen, en fazla ölüme neden olan hastalıklar arasında yer alan zatürreden korunmanın en etkili yönteminin güçlü bir bağışıklık sistemi olduğunu belirtti.

    Side Anadolu Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzm. Dr. Döndü Güneylioğlu, zatürre (Pnomöni), akciğer dokusunun iltihaplanması olduğunu bildirdi. Bakteriler başta olmak üzere diğer mikroorganizmalar ve virüslerin zatürreye neden olduğunu belirten Güneylioğlu, hasta kişiden sağlam kişiye çok nadir bulaştığının altını çizdi. Uzm. Dr. Döndü Güneylioğlu, “Genellikle kişinin kendi burun, boğaz ve sindirim kanallarında olan mikroorganizmaların akciğere ulaşmasıyla zatürre hastalığı oluşur. Zatürrede olay bulaşmadan daha çok kişinin kendi bağışıklık sistemini kıran olaylardır. Çünkü normalde hastalığa neden olmayan bu mikroplar, bağışıklık sistemi zayıflamış kişide zatürreye neden olmaktadır. Bu yüzden zatürreden korunmanın en etkili yöntemi güçlü bir bağışıklık sistemidir” dedi.

    Belirtiler

    Zatürrede belirtinin genellikle 39-40 dereceyi bulan yüksek ateş, öksürük, balgam olduğuna dikkati çeken Güneylioğlu, “Ancak bazı zatürre tiplerinde sinsi başlangıç vardır. Birkaç gün süren iştahsızlık, halsizlik, kas ağrısı, eklem ağrısı, bulantı, kusma görülebilir. Bu şikayetleri olan kişilerin, doktora başvurması gerekir. Muayene sonrasında zatürre tanısı için genellikle radyolojik tetkikler, röntgen ki röntgen çoğunlukla yeterlidir. Ancak bazı durumlarda tomografiye de ihtiyaç duyulabilir. Kan ve gerekirse balgam tetkikleriyle çıkan sonuca göre zatürre tanısı konulur” açıklamalarında bulundu.

    “Bulaşma riski var”

    Bazı zatürre türlerinde hasta kişiden sağlam kişilere doğrudan bulaşma riski olabileceğine dikkat çeken Dr. Döndü Güneylioğlu, “Ama, hastalık çoğunlukla, hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelmektedir. Normal durumlarda hastalığa neden olmayan bu mikroplar, vücut savunması zayıf düşmüş kişilerde zatürre oluşturur. Dolayısıyla zatürrenin ortaya çıkmasında bulaşmadan çok, kişinin vücut direncini kıran risk faktörleri rol oynar” dedi.

    “Hekime erken başvurmak önemlidir”

    Bütün dünyada ve ülkemizde zatürre en sık ölüme neden olan hastalıklardan bir tanesi olduğunu belirten Dr. Döndü Güneylioğlu, “Hekime erken başvurmak, tedavinin erkenden başlaması önemlidir. Zatürre hastalığında tedavi genellikle ayaktan yapılır. Antibiyotik ve solunum sistemini rahatlatıcı ilaçlar kullanılır. Altta hastalığı yatanlar, oksijen ihtiyacı olan hastalar, yoğun tedavisi olan hastalar hastanede tedavi edilmektedir. Tedaviye ne kadar erken başlarsak ve hastanın altında yatan hastalıkları ne kadar az ise tedavi o kadar başarılı oluyor” ifadelerine yer verdi.

    Korunma yolları

    ’Bu hastalığa yakalanmamanın, korunmanın yolları var mı? sorusunun çok sorulduğunu anımsatan Güneylioğlu, “Erken hekime başvurmak, hastanın yaşadığı ortamın hijyeni, alkol ve sigara kullanmaması, kişinin kronik hastalılarının kontrol altında olması çok önemlidir. Bununla birlikte salgınlarda grip aşıları ve toplu bulanan ortamlarda temasın önlenmesi de korunmada çok önemli konulardan biridir. Zatürreden korunmada en sık tartışılan konulardan biri de zatürre aşısı yaptıralım mı? 65 yaş üstü hastalara, kanser, kronik akciğer hastalığı olanlar, kemoterapi alanlar, başka hastalıklardan dolayı bağışıklık sistemi düşük olanlarda zatürre aşısı yapılmalıdır. Bununla birlikte bağışıklık sistemini güçlendirici besinlerden beslenmek zatürreden korunmak için en etkili yöntemlerden biridir” dedi.

  • Hava sıcaklığı düştü, vatandaşlar bağışıklık sistemini güçlendirmek için doğal ürünlere yöneldi

    Hava sıcaklığı düştü, vatandaşlar bağışıklık sistemini güçlendirmek için doğal ürünlere yöneldi

    Diyarbakır’da vatandaşlar, hava sıcaklıkların düşmesi ile birlikte ortaya çıkan mevsimsel gripten korunmak için aktarların yolunu tuttu.

    Diyarbakır’da hava sıcaklığının düşmesi, beraberinde mevsimsel gribi de getirdi. Tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs semptomlarıyla benzerlik gösteren mevsimsel gripten korunmak isteyen vatandaşlar, aktarlarda satılan ıhlamur, zencefil, zerdeçal, tarçın, adaçayı gibi bitkilere yoğun talep gösterdi. Vatandaşlar sadece grip için değil, korona virüse karşı da bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla üzüm ürünlerine bağlı pestil, sucuk ve helvalara da ilgi gösterince, satışlar patladı.

    Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde aktarlık yapan Yakup Yolcu, kış aylarında doğal ürünlerin vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gördüğünü söyledi. Yolcu, “Korona virüs grip ile karıştırılıyor. Biz gribe çözüm bulabildik ama korona virüse hala çözüm bulamadık. Gribe çözüm karışımlarımız var 12 bitkiden oluşan çaylar, bunu kullanan hastalarımızın tamamı olumlu sonuçlarla dönüyor. Gribi tamamen çözüyoruz diyebiliriz. Onun yanı sıra çay kullanmak istemeyenler için zerdeçal ve zencefilin toz hali harnup pekmeziyle karıştırarak günde 3 defa kullanıldığında kesinlikle sonuç alınıyor. Bunu yıllardır deniyoruz, üzerinde çalışıyoruz, daha iyisini bulana kadar en iyisi bu. Kış aylarında bağışıklık sistemi düşüyor, korona virüse de davetiye çıkarıyor. Korona virüse karşı bağışıklık sistemi güçlendirmenin yolu, pestil, sucuk, pekmez, üzüm helvası gibi kendimizin yaptığı doğal ürünlerden geçiyor. Bu tarz doğal şireli ürünleri hastalarımıza verdiğimizde günü birlik kullanıldığında bağışıklık sistemi güçleniyor. Koronaya karşı savaş açmış oluyoruz, koronanın çözümü diyemem ama bağışıklık sistemini güçlendirdiğini söyleyebilirim. Rağbet çok yüksek eylül ve ekim aylarında taze ürünler gelmiş oluyor, bilen müşterilerimiz hemen gelip alıyor, bilmeyenlere ise tattırıyoruz, kesinlikle içerisine glikoz, şeker hiçbir şey katmadan kendi yaptığımız ürünleri satıyoruz” dedi.

    Müşterilerden Hacı Şık ise 7 yıldır karışım aldığını kaydederek, karışımların iyi geldiğini, ailece karışımı kullandıklarını söyledi. Şık, daha önce korona virüse yakalandığını ve aktardan aldığı doğal ürünlerle bağışıklık kazandığını ve hastalığı atlattığını sözlerine ekledi.

  • Bağışıklık sisteminizi böyle koruyabilirsiniz

    Dr.Fevzi Özgönül, “Sindirim sistemimiz için faydası büyük olan probiyotikler, vücudumuzda bizim için çalışan küçük dostlardır” dedi.

    Dr.Fevzi Özgönül, probiyotiklerin faydaları neler? Bağışıklık sistemimiz ile bağlantısı ne? Faydası olduğu kadar zararı da var mı? Ve Probiyotikler ile ilgili tüm bilinmeyenler konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu.

    “Probiyotik bakteriler mide asidine dayanıklı,bağırsak yüzeyine tutunabilen ve orada üreyebilen güçlü ve yararlı dost bakterilerdir” diyen Dr.Fevzi Özgönül, “Doğada doğal seleksiyon adı verilen bir eleme yöntemi vardır. Hayvanlar arasında doğa şartlarına en iyi uyum sağlayan ve en güçlülerin hayatta kaldığı bir sınavdır doğal seleksiyon. Böylece o sürünün çok güçlü olarak hayatına devam edebilmesine olanak sağlanır. Doğal probiyotikler de yiyecekler ile alındığında aralarında, mide asit bariyeri, pankreas ve safra asitleri bariyerinden geçebilen en güçlülerin bağırsak florasında yaşama şansı olduğu bir doğal seleksiyon mevcuttur.Besin takviyesi olarak üretilen probiyotiklerde; 2,5 ila 100 milyara kadar bakteri bulunduran destekler mevcuttur” diye konuştu.

    Dr.Fevzi Özgönül, probiyotikleri neden kullanmalıyız konusunda ise şunları kaydetti; “Yoğurt ve peynir cinsi gıdalar yaşayan gıdalardır. Yani süt bu tür bakteriler ile mayalandığında, sen bir yere kadar üre ve yoğurt yap sonra bekle, dinlenmeye geç denilemez. Fakat içerisine konan katkı maddeleri bu etkiyi oluşturabiliyor. Böylece biz o yoğurtları yediğimizde eskisi kadar güçlü probiyotik etki göremiyoruz.

    İş böyle olunca da sağlıklı ve güçlü bir bağırsak sistemi için bu tür dost bakterileri dışarıdan maya olarak vücudumuza almamız gerekiyor.

    Toz (şase) içerikli takviyeler, doğal seleksiyondan geçerek en güçlülerin bağırsak florasına ulaştığı desteklerdir.

    Kapsül olanlar ise, doğal seleksiyona uğramadan güçlü ve güçsüz tüm bakterileri bağırsağa taşır ki bu doğa için çok sağlıklı bir eleme değildir.”

    “Bu güçlü ve yararlı dost bakterileri doğal kaynaklardan (Turşu, ev yoğurdu, peynir, sirke vb. ) alabildiğiniz gibi , özel koşullarda dünyada birkaç merkezde üretilebilen, patentli ve tarım bakanlığı izni ile satılan yerlerden de alabilirsiniz” diyen Dr.Fevzi Özgönül, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Sağlıklı bir sindirim sistemi için özellikle ilk bir ay boyunca, her gece toz veya kapsül şeklinde ama benim önerim toz probiyotik tüketebilirsiniz. Böylece sindirim sisteminin en önemli kısmı olan bağırsakların iç yapısında dost bakterilerden bir flora oluşturup sindirim sisteminizi ve bağışıklık sisteminizi güçlendirmiş olursunuz. Bir ayın sonrasında gerekirse gün aşırı veya 2-3 günde bir bu toza devam edebilirsiniz.

    Doğru bir beslenme programı ile probiyotikler hem bağışıklık sistemimizi güçlendirir hem de bedenimizin yeniden yapılanmasına yardımcı olarak bedenen sıkılaşmamızı ve kilo problemlerimizden kurtulmamızı sağlarlar. Bunun olabilmesi için ,besleyici değeri yüksek olan yiyecekleri gündüz yememiz ve tam doymamız gerekir. Bu küçük dost canlılar bizi bir çok hastalıktan da koruyucu etki gösterirler.

    Probiyotik bakteriler normal sindirim sisteminin bir parçası olduklarından güvenli kabul edilirler. Ama probiyotikleri kullanmadan önce mutlaka güvendiğiniz bir uzmana danışın ve bunların da kişiye özel farklı etkilerinin olabileceğini unutmayın.”

  • Mide ve bağışıklık dostu cennet hurması

    Kış aylarının vazgeçilmez meyvelerinden birisi olan ve sindirim sistemine faydası ile bilinen cennet hurması, Bilecik’teki tezgahlarda yerini alırken halkın talebi de yoğun oluyor.

    Bilecik ve köylerinde yoğun olarak yetiştirilen, ana vatanı Çin ve Japonya olan cennet hurması Trabzon hurması diye de biliniyor. Uzmanlara göre mide dostu olarak adlandırılan cennet hurması, gastrit sorunu olanlara tavsiye edilirken mideye kuvvet verip bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Kış mevsiminin sebep olabileceği soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklara karşı vücutta savaş başlatan hurma, vücudun savunma mekanizmasını bozan metaboliklere karşı koruyucu özelliği olduğu da biliniyor.

    “Bilecik ve köylerinde sıkça üretilir”

    Bilecik ve köylerinde cennet hurmasının sıkça yetiştirildiğini ve Türkiye’de hurma üretiminin yüzde 20’sinin burada yapıldığını söyleyen satıcısı Sefer Sülükçü, “Bu cennet hurmasının faydalarını saymakla bitmez. Bizim büyüklerimizden duyduğumuz mide ve sindirime iyi geldiği söylerler. Bu söylemleri uzmanlar da doğruluyor. Bilecik’te ekim, kasım ayalarında cennet hurması hasadı yapılmaya başlar. Hurmaları doğal olarak yemek lazım. Hurmanın kendi içinde çeşitleri de var. Şu anda hurmanın kilosu 5 TL. Halk bu meyveyi çok sevdiği için talep de fazla. İşlerimiz çok iyi gidiyor. Sabah tezgahlarımız çok doluyken, öğleden sonra hurmalar azalıyor. Halkımızı memnun etmeye devam ediyoruz” dedi.

  • Çocuklarda enfeksiyon bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor

    Medical Park Gaziantep Hastanesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Çiğdem Barlas, bağışıklık sistemindeki doğuştan gelen bozuklukların veya yetmezliklerin en önemli göstergesinin çocuklarda sık tekrarlayan enfeksiyonlar olduğunu söyledi.

    Dr. Çğdem Barlas, bağışıklık sistemi hakkında bilgi vererek, enfeksiyon konusunda uyarılarda bulundu. Barlas, “Bağışıklık sistemi, birçok organ, doku ve hücreden oluşmaktadır. Bunların en başında lenf bezleri, kemik iliği, dalak, timüs bezi, solunum sistemi, bağırsak ve deride yerleşen lenfoid sistem gelir. Bağışıklık sistemi her türlü mikrobu, vücuda girer girmez öldürmek için savaşan doğal bağışıklık ve daha önce karşılaştığı mikropları tanıyarak savaşan humoral (edinsel) bağışıklık sistemi olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu iki sistem sürekli olarak iletişim halinde çalışarak vücudumuzu mikroplara karşı korumaktadır. Doğal bağışıklık sistemimiz her an mikroplarla savaşabilecek biçimde hazırdır. Dış dünya ile tanışmanın ilk aşamasında, normal yolla doğan bebeklerde, annenin vajinal florasındaki faydalı mikroplar doğal bağışıklık sisteminin en önemli elemanlarıdır. Edinsel bağışıklık sistemi ise mikroplar ile karşılaştıkça çalışmaya başlar. İlk 6 ay içinde anneden bebeğe, göbek bağı aracılığı ile geçen edinsel bağışıklığın temel taşı olan antikorlar, bebeği mikroplara karşı korumaktadır. 6. Aydan sonra, bu antikorlar yavaş yavaş kanda azalırken, çocuğun kendi bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar çoğalmaya başlar” dedi.

    “Bağışıklık sistemi, doğuştan gelen bir hastalık yoksa kendiliğinden güçlenir”

    Dr. Barlas, açıklamasının devamında ise “Bağışıklık sisteminde doğuştan gelen bir hastalık yoksa, normal koşullarda bağışıklık sisteminin güçlenmesi, tüm mikroplar ile savaşabilecek hale gelmesi, çocuklarda 36-72. aya kadar uzayabilir. Bu süreçte bağışıklık sistemi mikroplar ile karşılaştıkça güçlenmektedir. Bir yıl içinde dört veya daha fazla kulak enfeksiyonu, iki veya daha fazla ağır sinüzit, iki veya daha fazla zatürre geçirilmesi, iki ay veya daha uzun süren antibiyotik kullanımına rağmen enfeksiyonların düzelmemesi, kilo alamama ve büyüme geriliği, tekrarlayan cilt ve organ apseleri, ağızda kalıcı pamukçuk veya ciltte mantar enfeksiyonu, enfeksiyon tedavisi için her seferinde damardan antibiyotik kullanma gereksinimi, derin doku ve organlarda yaygın enfeksiyon geçirilmesi durumunda, bağışıklık sistemi hastalıklarının mutlaka araştırılması gerekmektedir. Bununla birlikte sık hastalanan çocuklarda kansızlık, D vitamini eksikliği, geniz eti-bademcik büyüklüğü, reflü ve alerjik hastalıkların olup olmadığı, mutlaka araştırılmalıdır. Ayrıca çocuğun yeterince dengeli beslenememesi ve beslenme yetersizliği, uyku düzensizliği, evde sigara içilmesi, ev, kreş ve anaokulunun fiziki şartları da sık hastalanmaya etki eden faktörlerdir” diye konuştu.